Esra Nuray Sezer

Yol Arkadaşım

Hayata birlikte yol alan iki kişi... İki yolcu... Kimi zaman birbirleriyle hemhal olan, kimi zaman zıtlaşan iki ayrı beden ve ruh. Hayat yolculuğuna birlikte çıkmaya karar vermiş bu iki insanın, yani eşlerin birbiri ile münasebetleri nasıl olmalı peki? Hayat bir yolculuksa ve bu yolculuk birlikte tamamlanacaksa, bu iki “yol arkadaşı” önlerine çıkan engelleri nasıl aşacak ve birbirine nasıl destek olacak? Elinizdeki kitap, bu sorular için gayet basit ve güzel çözüm yolları sunuyor. Eşlerin birbirine pek çok konuda nasıl yardım edeceği ve yaşanılan sorunların nasıl aşılıp çözüme kavuşturulacağı, “yol arkadaşlığı”nın nasıl olması gerektiği o kadar güzel anlatılıyor ki...

Kadın Olmak Zor

İnsanlığın tarihiyle başlayan kadın konusu insanlık var olduğu müddetçe de devam edecektir. Her devirde değişik düşünceler ve değişik tezlerle gündemi korumaya devam ediyor.

Aile Okulu

Eğitim ve öğretimi, dar kalıplara ve kısır kurallara hapsettiğimiz günden beri içimizdeki huzur ve mutluluğu kaybettik. Oysa "İnsanlığın öğretmeni", bize beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye etmişti. "Hikmet mü"minin yitik malıdır, nerede bulursa alır" demişti. Ona göre, eğitim ve öğretimin; yaşı, yeri ve zamanı yoktu. Ve her şeyden önce ailemiz bir okuldu. Ailemizin her bir ferdi, yerine göre bu okulun hem öğrencisi, hem öğretmeniydi. Ama, asıl sorumluluk, öncelikle anne ve babanın omuzlarındaydı. Anne ve baba, her şeyden önce aralarında sağlıklı bir iletişim kuracak, sevgi ve saygıyı yaşayacak, hem kendilerini, hem çocuklarını eğiteceklerdi. İşte çalışmalarını, ailemiz ve çocuklarımız üzerinde yoğunlaştıran Esra Nuray Sezer, bu kitabı titiz araştırmalarının sonucu sizler için hazırladı. Kitabı okuduğunuzda, ilkokuldan üniversiteye kadar tüm eğitim kurumları içinde tartışılmaz bir üstünlüğü olan "aile okulu"nu keşfedecek, yuvanızı cennete döndürme azmiyle dolup taşacaksınız.

Ah Şu Eşler

Evlilik güzel şeydir... Evlilik paylaşmaktır, hayat yükünü birlikte taşımak, keder ve sevinçlere ortak olmaktır. \"Biz\" şuuruyla hareket etmektir. Evlilik binasının ana direği ise eşlerdir... Binayı onlar donatır, onlar onarır, onlar yüceltir. Ufak tefek şeyler yüzünden de yine onlar yıkar. Çoğu fındık kabuğunu doldurmayan şeyler için yıkarlar. Sonra da sızlanmaya başlarlar: \"Mutlu olabilirdik\" \"Sebepsiz yere hayatımız zehir oldu\" \"Birbirimizin kıymetini bilemedik\" \"Ahh! Keşke...\" Keşkelerle, eyvahlar sürüp gider... Çoğu kez evlendiklerinin farkına varamayan eşler, soluğu mahkeme kapısında alırlar. Mahkeme kayıtlarına bir not düşülür: \"Şiddetli geçimsizlik\" Şiddetli geçimsizliğin temelinde yatan sebep ise koskoca bir \"hiç\" tir. \"Ah Şu Eşler\" Neden eften püften şeylerden o sığınağı parçalarsınız? Niye basit şeylerden dolayı o cennet bahçesini hazana çevirirsiniz? \"Ah Şu Eşler!\" Ortada çözülmeyecek ne var ki?

Gençliğin Kum Saati

Tıpkı bir kum saati gibidir hayat. Gençlik ise hayatın en hızlı, en canlı, en deli dolu yaşandığı dönemdir. Ancak o saatteki kum taneleri sayılıdır. Ne kadar çok olursa olsun, mutlaka bitecek, ihtiyarlık hanesine doğru akacaktır. Önemli olan gençliğin kıymetini bilmek, onu en verimli şekilde değerlendirebilmektir. Gençlik yerini ihtiyarlığa bıraktığında duyulan pişmanlık bir anlam ifade etmez. Gençliğini geri gelmeyecek bir şekilde kaybetmenin verdiği derin üzüntüye ihtiyarlık mevsiminin zor şartları eklenince pişmanlıklar zinciri uzadıkça uzar. Gençlik nimetini sonsuz gençliği kazanmak için bir yatırım olarak değerlendirenler de vardır. Onlar, ihtiyarlığın en ağır şartları altında dahi asla pişman olmazlar, asla üzülmezler. Çünkü onların gözlerinde hep o asıl gençlik vardır. Cennetteki sınırsız ve sonsuz gençlik vardır. “Gençliğin Kum Saati” size o sonsuz gençliğin kapılarını aralayacak bir kitap. Okudukça kendi gençliğinizi görecek, bu güzel ama geçici dönemi gerçek gençliğe dönüştürmenin yöntemlerini bulacaksınız.

Bir Genç Kız Yetişiyor

Gençlik, hayat için bir dönüm noktası, bir varoluş şeklidir. Genç kız, bu devrede şahsiyetini ararken karmaşık bir fikir dünyası ve bunalımlı bir ruh yapısı içerisindedir. Enerjiktir, yahut öyle olmak ister. Kendisinde böyle bir potansiyel vardır. İşte bu potansiyel, tolum-aile-genç üçgeninde iyi değerlendirilmediği zaman, gençliğin problemleri başlar. Bu kitap genç kızlarımızın problemlerine yaklaşıyor ve bazı işaret taşları gösteriyor...

Genç Kızlara Özel

Hiç içinizdeki yaşadığınız fırtınalara kulak vediniz mi? Dışardaki fırtınaya karşı tedbir alan insan, içindeki fırtınaya ne tedbir alıyor dersiniz? Belkide şu an "İnsan`ın içinde de fırtına kopar mı?" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Tabii kopar, biz eğer duyamıyorsak, o halde duygularımızın sesine kulak vermiyoruz. Ne dersiniz, duygularımızı bugün dinleyelim, onların sesini duyalım . Ama önce bu duygular nelerdir.Onlar mı? Fıtrat, ruh, kalp, vicdan, akıl, hayal, dil, göz, kulak, merak, işte bunlar bizim duygularımız bakalım onlar bizden neler istyor, biz onlara neler ikram ediyoruz? Ve sonuçta kopan fırtınalar.

Bizi Bırakma Anne

İstanbul`un Üsküdar semtinde Setbaşı`nda Kısmet apartmanındayız. Her hafta sonu olduğu gibi o hafta da arkadaşlarla toplanıp iman hakikatlerini okuyoruz. O gün geç gelen genç kızların yanında ilk kez gördüğüm bir hanım vardı. Sohbeti can kulağı ile dinliyordu. Susamıştı, derdine derman arıyordu. Bitmek bilmeyen bir arayışın içindeydi. Hayat hikayesini kendisinden dinleyince dehşete kapıldım. Pek ender yaşanan bir çocukluktan sonra, başarısız bir evlilik yapmış, din değiştirmiş, fırtınalı hayatı kafasında bir sürü sorular oluşturmuş; hayatı, kendini, dinini sorgulayıp durmuş. Duyduklarıma inanamıyor, zaman zaman dehşete kapılıyordum. Onca sabır, onca çile, onca arayış; yazılması, anlatılması, ibret alınması gereken bir hayattı. Bu hanımı ve yaşadıklarını herkesin tanıması, öğrenmesi ve ders alması gerekiyordu. Sonuçta ortaya bu roman çıktı. Okuduğunuzda takatiniz tükenecek, bu dünyada ne ibretli hayatlar varmış diyeceksiniz.