-
Hocamız Selçuk Eraydın
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tasavvuf öğretim üyelerinden muhterem hocamız Selçuk Eraydın için, 1995 yılındaki vefatından 16 sene sonra, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi’nin 2011/27. sayısını hâtıra ve armağan olarak yayınlamıştık. Hocamızın dostları tarafından büyük bir ilgi ve memnuniyetle karşılanan bu sayının nüshaları kısa zamanda tükendi. Ancak hocamızı tanıyıp sevenlerin bu yazılara ulaşma konusundaki ısrarlı talepleri yazıları müstakil bir kitap hâlinde yayınlamayı gerekli kıldı. Hocamıza armağan olan bu çalışmanın geniş kitlelere ulaşmasına vesile olmak için bu yazıları yeniden neşrediyoruz. Bu yazılar okunduğunda Selçuk Eraydın hocamızın nasıl bir çile, dava ve gönül insanı olduğu yeni nesiller tarafından daha iyi anlaşılacaktır. Selçuk hocamızda, günümüz gençliğinin, özellikle de öğretmen ve akademisyenlerin örnek alacağı pek çok haslet vardır. Duygu dünyasının zaafa uğradığı, hayatın sıradanlaştığı, manevî hedeflerin ve dava şuurunun aşındığı, ferdiyetçi hayatın yaygınlaştığı dönemlerde Selçuk hocamız gibi dava şuuruna sahip model insanların heyecanına ihtiyaç vardır. Selçuk bey hem ilmî çalışmalarıyla, hem sohbet, vaaz, konferans gibi toplumsal hizmetleriyle örnek bir hocamızdı. Yazdığı ve anlattığı konuları sadece akademik bir faaliyet olarak görmeyip aşk ile yaşayan bir insandı. Hocası Mâhir İz’in tam bir halef ve vekiliydi. Hocası gibi Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Efendinin manevî sofrasından beslenmişti. Yine Sâmi Efendi’nin bağlılarından Bandırmalı Tatlıcı Ali (Öztaylan) ile çok özel bir dostlukları vardı. Hocamız için tasavvuf akademisyenliği sadece “meslek” değil, belki bir “hayat tarzı”, bir aşk ve heyecandı. Onun diline pelesenk ettiği Tasavvuf edebiyatının bazı beyit ve mısraları aynı zamanda hayat felsefesini oluşturuyordu: Sanman taleb-i devlet ü câh etmeye geldik Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik Sen çıkınca aradan, kalır seni yaradan O aradan çekildi. Ama onu yaradan, onun güzel vasıflarını ve hatıralarını ârif kullarının gönlünde yaşatmaya devam ediyor. Rûhu şâd olsun, makamı cennet olsun. Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz
84.00 ₺ -
Gönül Penceresinden
Olayları Kur'an, sünnet ve tasavvuf ricali gönül sultanlarının gönül pencerelerinden görmeye ve okumaya çalıştık. Görebildiklerimizi kendi ifade kalıplarımıza döktük. Bu yüzden kitaba Gönül Penceresinden adını verdikdd. Mevlana'nın dediği gibi, "gönül" beden gibi toprak olup çürümediğinden gönül sultanlarının gönül sözleri de her zaman tazaliğini korumakta ve her devrin insanına yeni mesajlar vermektedir. Eserdeki güzellikler onlardan yansıyandır. Kusur ve zaaf ise bize aiddir.
84.00 ₺ -
Çağları Aşan Mevlana Çağrısı
Mevlânâ çağırıyor! Çünkü Mevlânâ bir çağrı insanıdır. Halkı Hakk’a, aşka, hoşgörüye, gönül inşâsına ve en önemlisi ümîde çağırmaktadır. Onun bu çağrısının yılları aşarak eskimeden, pörsümeden, bozulmadan ve bayatlamadan günümüze ulaşması, onun çağırdığı şeyin solmayan bir renk, bozulmayan bir âhenk, ve ebediyet âlemine açılan bir hevenk olmasından ve çağrı uslûbundaki etkileyicilik, kuşatıcılık ve çekiciliktendir. Çağırdığının gücü ve çağrısının üslûbu ona ebediyet kazandırmıştır. Yorgun gönüller, ümidsiz zihinler ve solgun gözler onun sözlerinde ve eserlerinde ışık, aydınlık ve heyecan bulmuşlardır.
119.00 ₺ -
Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevinin Kırk Hadis Şerhi
Genel anlamda mistisizm, "insanın dünyaya karşı tavır koymasının ve kendi içindeki hakikati aramasının " adıdır. Bir bakıma bütün inanç sistemlerinin ve felsefi ekollerin ortak yanıdır. Tavırlar farklı olmakla birlikte, bütün sistemlerde mistik anlayış vardır. Tasavvuf ise İslâm rûh hayatının ve manevî olgunluğuna erme yolunun adıdır. İslâm ın tefekkür, şuur ve kültür mirasının bir parçasıdır tasavvuf. İslâm tasavvufu, Kur an ın "tezkiye", "takva" ve "tebettül" lâfızlarıyla anlattığı ibâdet, ahlâk ve nefs terbiye yoludur. Bu yüzden diğer İslâmî ilimler gibi, Hicrî ikinci ve Üçüncü asırda, metodu ve hedefi olan bir ilim olarak ortaya çıkmış, önceleri zâhidlik ve zühdî yaşayış tarzında gelişmiş, bilâhare tasavvuf adıyla sistemleşmiştir. Tasavvuf cereyanının ortaya çıkmasında iki önemli âmil rol oynamıştır: Manevî ve içtimâi. Tasavvufun ortaya çıkışını sağlayan asıl âmil, mânevi âmildir.
13.40 ₺ -
Aziz Mahmud Hüdayi Hasan Kamil Yılmaz
Marmara Üniversitesi İahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz'ın kaleminden büyük Osmanlı mutasavvıfı Aziz Mahmud Hüdayi'ye dair bir inceleme. Aziz Mahmud Hüdayi. Bir model insan, yaşadığı asra damgasını vuran rehber şahsiyet... Tahsilini tamamladıktan sonra intisap ettiği tasavuf yolunda sür'atle merhaleler kat edip irşâd makamına yükselmiş. Devletin her kademesinden, halkın her zümresinden insanlara rehberlik etmiş. Devrini idrak ettiği sekiz padişahın altısı ile çok yakın münasebetleri olmuş. Yazdığı mektuplarla bir çok konuda onlara yol göstermiş. Her devrin yeni nesillere takdim edeceği örnek şahsiyetler vardır, olmalıdır... Ve bu günkü nesiller Ahmed Yesevî gibi, Mevlana gibi, Aziz Mahmud Hüdayi gibi gönül sultanlarının kuşatıcı üslübu ile soluklanmaya her zamankinden fazla muhtaç. Üsküdar'daki türbesinden dünyaya ışık saçan gönüller sultanının eserlerini ve misyonunu yakından tanımak vefa borcumuzdur. Prof. H. Kamil Yılmaz gibi konusunda yetkin bir kalemin eseriyle, vefakarlık yoluna ilk adımı atabiliriz.
189.00 ₺