-
Batıdaki Mevlana
İnsanlık tarihinde bazı şahsiyetler vardır ki, tarih, onları bir millet veya toplumun sınırları içerisinde tutmaktan aciz kalır. Çünkü onların ürettiği düşünce, kolektif talebe cevap vermiştir. İşte bu yüzden insanlığın ortak değeri olarak gelişip serpilirler. Bugün Mevlana’nın konumu da böyledir. Onu tanıyan, onun fikirlerine ulaşanların, onu sahiplenmelerinin ana sebebi de budur. Yedi yüz yılı aşan bir süredir Mevlana’nın düşünceleri ve telkinleri, diriliğinden ve yol gösterici olma özelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Çünkü o, insanlığın muhtaç olduğu ruhsal reçeteyi sunmuştur. Mevlana, insanlığın, özellikle üzerinde yaşadığımız kıta coğrafyasının muhtaç olduğu manevi hayat suyunu yeniden verecek bir pınar, bir kaynaktır. Bu noktada asıl önemli olan husus, bu pınarın kaynağını iyi ve doğru kanallar aracılığıyla çeşmelere kadar taşıyabilmektir. “Batı’daki Mevlana” kitabının ortaya çıkış gerekçesi, yedi asırlık süreçte İslam dünyasının Batı insanına Mevlana’yı hangi kanallarla aktardığını gösterebilmektir. “Kaynak insan” olan Mevlana’nın Batı’da nasıl anlaşılıp tanındığına dair akla gelebilecek tüm sorulara cevap sunabilmektir. İçlerinde Prof. Joseph Von Hammer-Purgstall, Johann Wolfgang Von Goethe, Marshal G. S. Hodgson, Prof. R. A. Nicholson, Maurice Barres, Prof. Dr. Helmuth Ritter, Ord. Prof. Dr. Anna Masala, Annemarie Schimmel ve Prof. Dr. Gabriele Mandel Khân gibi tanınmış fikir adamlarının kaleminden, Batı düşünce dünyasındaki Mevlana yansımalarını sergileyebilmektir. Hepsinden önemlisi, bu topraklar üzerinde yetişip, günümüze kadar zihin ve kalplerimize ışık tutan Mevlana’ya Batılı âlimlerin penceresinden bakarak, onu ne kadar tanıdığımızı anlayabilmek, kendi kendimizi test edebilmektir.
10.50 ₺ -
Batı Türkü Tanıdıkça
İslam`ın getirdiği diriltici hamle sayesinde Türkler, İslam`ın daha geniş alanla-ra ulaşmasında taşıyıcılık görevi üstlenerek büyük bir misyonun hak sahibi oldu. Batı dünyasının bu realiteyi, Müslüman olan kendi soydaşları için “Müslüman oldu” demek yerine, “Türk oldu” diyerek bir etnik aidiyet terimi hâline getirmesi dikkate şayandır. Bu tarihi miras sebebiyle Türkiye`yi, Selçuklu`nun ve Osmanlı`nın dışında dü-şünmemiz mümkün değildir. “Batı Türk`ü Tanıdıkça” kitabında görüşlerine yer verilen Batılı aydınlar, kendi ülkelerinin aşırılığa kaçan düşmanlık duygularından sıyrılarak gerçeği gören insanlardır. Bunlar içerisinde Türkiye`yi ve Türk insanını tanımadan önce bize nefret ve düşmanlık duygusuyla bakanların, gelip tanıdıktan sonra bizim bir parçamız hâ-line geldiklerini göreceksiniz. Bu eser, bizde Batı`ya toptan düşmanlık duyanlar ile Batı`da aynı şekilde bize önyargı ve nefretle bakanlara bir iyi niyet penceresi açmak gayretinin sonucudur… Umarız, bu yönde bir ilk olan bu çalışma, bizdeki bir kısım aydının inanç kör-lüğüne ve tarihine sırt dönme inadına karşı uyarıcı bir görevi gerçekleştirerek maksadına hizmet etmiş olur…
15.00 ₺ -
Batı İslamı Tanıdıkça
Batı’da İslam hakkında beliren menfî görüşler İslam’ın doğuşunu takip eden asrın hemen ardından başladı. Bu olumsuz yaklaşım on birinci asrın sonlarına doğru Haçlı seferleri olarak kendini gösterdi. O yıllarda fakir ve gelişememiş olan Batı idi. Hemen yanı başlarında ise yüksek medeniyet unsurları ve refah seviyesiyle Müslümanlar bulunuyordu. Ancak Batı dünyası yanı başında filizlenen bu harekete sıcak bakıp, kendisi için “besleyici ve yönlendirici” olarak göremedi. Aksine gelişmeleri hep “kaos” olarak algıladı. Bunun içindir ki kendini ve kendi değerlerini korumak uğruna başvuracağı tek silah olarak Haçlı Seferleri’ni gördü. Ne var ki, Haçlı Seferleri’yle, üç asrı bulan kanlı boğuşma şeklinde ve onun devamında yedi asır boyunca devam eden soğuk savaş tarzındaki direnmeden arzu ettiği sonucu alamadı. Hıristiyanlığı bu defa misyoner faaliyetiyle yayarak İslam’ı olduğu yerde eritmeyi denedi. Bundan da beklediğini bulamadı. Batı dünyasının hasmane yaklaşımları ve düşmanca tavırlarının olumlu neticeleri de oldu. Başta savaşlar olmak üzere, müsteşrik ve misyoner organizasyonlarıyla, İslam’ı ve Müslümanları bir taraftan yok etmeye çabalarken, öbür taraftan tanıma şansını yakaladı. İşin gerçeği İslam diniyle ilgili kaleme alınan kitapların tamamında düşmanca bir yaklaşım söz konusu değildi. Batı’da pek çok dürüst aydın farklı bir yaklaşım sergiledi. Yazdıkları eserlerde İslam’a ve Müslümanlara yapılan haksızlıklar üzerinde durdular. Goethe, Tolstoy, Voltaire, Guenon, Hitti, Garaudy, Schimmel, Bucaille, Hofmann, Lings, Rosenthal, Fuller’in de içinde bulunduğu 55 Batılı düşünür. Onlar İslam’a ve Müslümanlara doğru bir bakış açısıyla baktılar ve tanıdılar. Eserlerinde İslam düşmanlığına asla yer vermediler. Onlar İslam’ı tanıdılar.Onlar bizi tanıdılar. İşte bu kitap, bizim de onları tanımamız için kaleme alındı.
15.00 ₺ -
Taşla Konuşan Deha: Mimar Sinan
Devletin Bayındırlık Bakanıydı Mimar Sinan. "Ser Mimaran-ı Hassa"ydı. Kabine toplantılarına katılmıyordu, ama kendi kararları bir kabine kararı hükmündeydi ve tatbikinden vazgeçilmiyordu. Bu özelliğiyle imparatorluğu bir uçtan bir uca imar etmişti. Allah'ın ona bahşettiği kabiliyetbir anadolu köyünün ıssızlığından çıkaran ışık, keşfetme arzusuyla beslenen gayret, bütün kararları kendi estetik zevkine göre uygulama imkanı veren mimarbaşılık, hepsinden de önemlisi 400 esere imza atma şansı veren uzunca bir ömür... Tam bir asırlık çınar haşmeti! Cihan hakimiyetinde hiçbir kaygısı olmayan bir imparatorluğun alabildiğince cömert imkanları, bu yapma gayretiyle bütünleşince, "Süleyman Asrı", "Sinan Asrı"yla ikizleşiyor ve günümüzde bu iki dehayı kendi hizmet alanlarının burçları olarak gösteriyor. Sultan Süleyman, cihangirliğinde ne kadar "muhteşem" ise, Mimar Sinan da sanatkarlığında o kadar "zirve"dedir.
6.00 ₺ -
Aşkta Yanan Dede
Tanınmış yazarlarımızdan Muhsin İlyas Subaşı`nın kaleme aldığı Aşkta Yanan Dede romanı, gerçek bir hayat hikayesi. Bir Rum genci olan Diyamandi`nin Mevlana sayesinde İslam`a yönelmesi, kendi toplumuyla ve ailesiyle çeşitli sıkıntılar yaşaması, değişikliğini 55 yaşına kadar gizlemesi, bu romanın ana konusu. Diyamandi`nin nasıl Yanan Dede olduğu bütün ayrıntılarıyla bu eserde yansıtılıyor. Halkın Yaman Dede diye tanıdığı ve öyle bildiği Yanan Dede`nin hayat hikayesi, Mevlana aşkıyla yanıp tutuşması, bu uğurda ailesiyle ve toplumuyla çatışması, durumunu gizleme ihtiyacı duymasından kaynaklanan kimi çelişkiler yaşaması, bazı ibretli olaylar, edeb ve terbiye dersleri, hepimizi ilgilendirecek boyutta. Aşkta Yanan Dede, ayrı kültürlerin ve tarihimizin serencamını da gözler önüne seriyor. Bu kitabı okumakla, bir kültür hazinesi, bir hak aşığı ve edeb üstadıyla daha tanışmış olacaksınız.
9.00 ₺ -
Güneşe Uçan Kelebek
Bu roman, yaşanmış bir hayatın fazla detaya kaçılmadan aktarılan dilimleridir. Roman kahramanı Rabia, Alman asıllı müslüman olmuş bir genç kızdır. Halen Kayseri`de yaşamakta ve bir temizlik şirketinde işçi olarak çalışmakatadır. Çektiği acılara ve sıkıntılara rağmen imanını korumak için ülkesine dönmeyip, Türkiye`de sefalete katlanan Rabia`nın varolma mücadelesi, irkilerek ders alacağımız sahnelerle doludur. Şair ve yazar Muhsin İlyas Subaşı`nın kaleme aldığı bu roman bir kararlılığın destanıdır. Bizim insanımız, günümüzde de bağlandığı değerler uğruna katlanılması zor fedakarlığı taşıyanların bulunduğunu görerek öz eleştiri imkanı yakalarsa, "Güneşe Uçan Kelebek" yazılış amacını gerçekleştirmiş olacaktır.
6.00 ₺