-
Vurun Osmanlıya
“Hükümet-i mutlaka devrine ait tuğralar ve halkını tutsak eden hükümdarların methedilmelerini havi levhalar bulunmaktadır. Ekserisi en hasis bir çıkar amacıyla yazılmış ve kazdırılmış olan bu levha ve tuğraların bu haliyle bırakılması ve mesela Cumhuriyet fikriyle beslenen bir okulun kapısının üzerinde bir padişahın armasının ve methiyesinin bulunması kadar garip bir manzaraya, Cumhuriyetle idare olunan başka ülkelerin hemen hiçbirisinde tesadüf edilemez. Yetişecek neslin fikirlerinde istibdadın en ufak bir eserini bile bırakmamak azminde bulunduğumuza nazaran bu gibi methiyelerin hâlâ mebânî-i resmiye ve milliyede kalması kabul edilemez.” TBMM II. Dönem Rize Mebusu Ekrem Rize Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün hemen ardından Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk Büyük Millet Meclisi tutanaklarında millet olarak mazimize ve atalarımız olan Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kin ve nefretini kusan bazı mebusların hitaplarına rastlanır. Bu olaylar arasında en utanç verici olanı; II. Dönem Milletvekilliği yapmış olan Ekrem Rize’nin hazırlayıp, muhtelif celselerde savunduğu ve yasalaşmasını sağladığı 1057 sayılı: “Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bulunan bilumum mebânî-i resmiyye ve milliyye üzerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılarak yerine Cumhuriyet armasıyla Cumhuriyetin tarih-i kabulünün hakkettirilmesine dair” kanun olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun Türklüğü yok ettiğine inanan Ekrem Rize’nin, resmen uygulamaya girmesine neden olduğu bu yasa ile,Türkiye’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan intikal eden tüm millî ve resmî binalardaki tuğra ve kitâbeler ağır tahribata maruz kalmış, kazınıp yok edilmiştir. Osman Öndeş, Vurun Osmanlı’ya kitabıyla hâlâ yürürlükte bulunan, benzeri hiçbir medeniyette görülmemiş bu kanunun tarihî sürecini, sonuçlarını ve örneklerini pek çok fotoğrafla birlikte ilk defa anlatıyor.
20.35 ₺ -
Malta Kuşatması Kanuninin Amirali Turgut Reisi
Malta Kuşatması sırasında Büyük Üstad Jean Parisot de la Valette katedrale toplanan şövalyelere şöyle seslenmişti: “Yaklaşan istila tehdidi, Haçile Hilal’in amansız boğuşması olacaktır. Bu savaş Haç ve Hilal’in ölüm kalım mücadelesidir.” “Akdeniz’de Hristiyanlık Âleminin Başbelası”, “Sultanların Amirali”, “İslâm’ın Kılıcı”…Turgut Reis adına yazılmış Batı kaynaklı eserlerde hemen hemen her tarihçi aynı kanaati ortaya koyar. Onu anlatan satırlar, yiğit bir düşmana, zeki ve cesur bir korsana armağan edilmiş gerçek övgülerdir. Batılı tarihçilerin kaleminde Turgut Reis, Kapudân-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’ya denk, ünlü Venedik Amirali Andrea Doria’dan üstün, Timurlenk kadar usta, Fatih Sultan Mehmed kadar zeki ve ünlü, kendini beğenmiş Şarlken’in en büyük komutanlarını perişan edecek kadar askerî dehası olan bir kişilik şeklinde tanımlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında, 1565 yılında Akdeniz’de hakimiyet sağlamak üzere Türk levendleriyle Malta üzerine sefere çıkan Turgut Reis, diğer bir deyişle Osmanlı filosu, Haçlı şövalyeleriyle karşı karşıya gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu ile Hıristiyan Birliği arasındaki rekabetin doruk noktasını teşkil eden bu sefer Osmanlı Tarihi için çok önemli ama maalesef detayları göz ardı edilmiş bir kuşatmadır. Genç yaşta levend olarak korsanlığa başlayan, kısa sürede Kapudân-ı Derya olan Turgut Reis’in şehid olduğu Malta Kuşatması, aile geleneği ve kökeni bahriye zabitliğinden gelen araştırmacı yazar Osman Öndeş’in kaleminden okurlarla buluşuyor.Belli bir süre Malta’da yaşayan ve kuşatmanın geçtiği yerleri tek tek gezerek notlar alan, yeni bilgilere ulaşan Öndeş, bu büyük Türk denizcisini ve Malta Kuşatması’nı birçoğu ilk defa yayınlanan belge ve fotoğraflarla okuyucusuna sunuyor.
14.80 ₺ -
Vahdeddinin Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor
Bu eser birilerine hoş veya nahoş görünmek için yazılmamıştır. Asıl hedefim ahlâka ve bizden sonra gelecek olan nesle hizmet olduğundan, gündeme getirirken ve yazarken, bu satırlara nakledilen her şahsiyetin gerçek kimliğiyle anlatılmasına ve bilhassa gerçeklere dayanarak kaydedilmesine dikkat edilmiştir. Ahmed Avni Paşa Osmanlı İmparatorluğu'nun en zor yılları, payitaht işgal altında, tahtta her fırsatta “Keşke padişah olmasaydım!” diyen Sultan Vahdeddin ve ölene kadar sultanı yalnız bırakmayan önce Bahriye Nazırı daha sonra siyaseti hiç sevmemesine rağmen başyaver olan gözüpek bir asker, Ahmed Avni Paşa. Bu kitap, imparatorluğun en zor zamanlarında Milli Mücadele'yi başlatması için Mustafa Kemal Atatürk’ü Anadolu'ya gönderen Sultan Vahdeddin’in ve bütün hazırlıkları yapan, Bandırma Vapuru’nu türlü imkansızlıklar içinde Paşa’nın emrine sunan ve en nihayetinde adı vatan haini olarak 150likler Listesi’ne son anda giren Ahmed Avni Paşa’nın gözüyle bir dönem tasviridir. Ahmed Avni Paşa, Sultan Vahdeddin’i hem saltanatı boyunca hem de San Remo’da sürgünde iken hiç yalnız bırakmamış, dikte ettiği her sözü yazmış ve bu defteri ölene dek yanından hiç ayırmamıştır. Kendisi vefat ettikten sonra torunlarına intikal eden ve özenle muhafaza edilen dede yadigârı bu defter, yazıldıktan 90 yıl sonra ilk defa okuyucularıyla buluşuyor. Sultan Vahdeddin’in kayıp hatıratı nerededir? Mustafa Kemal Paşa’yı, Anadolu’da milli hareketi başlatması için kim Samsun’a göndermiştir? Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a götüren Bandırma Vapuru’nu kim bulmuş ve emrine vermiştir? Vatan Haini 150 kişi kimdi ve nasıl seçilmişlerdi? Bu ve buna benzer birçok sorunun cevabı ilk defa Vahdeddin’in Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor kitabında...
28.00 ₺