-
Hanımlara Mahsus Haller Rabia Kesgin
Yüce Allah (Celle Celâlühû) insanlık âlemini karanlıklardan aydınlığa çıkarmak; dünya ve ahiret huzurunun temini için İslam Dini’ni yeryüzüne hakim kılmıştır. Allah’a (Celle Celâlühû) kulluk için yaratılan insan başıboş bırakılmamıştır. Nerede insan var ise orada din vardır. Dinimiz İslam’dır. İslam Dini bütün insanlığın tabi olmakla mükellef olduğu tek dindir. İslam’a teslim olmuş kimse Müslüman adını alır. Müslüman, İslam’la bütünleşmiş olan kimsedir. Müslüman, dinin kurallarını tüm zaman ve şartlarda korumak ve yaşamak zorundadır ki; ibadetleri doğru, hayatı dengeli ve huzurlu geçsin, Cenâb-ı Allah’ın (Celle Celâlühû) rızasını kazansın. Müslümanın ameli salih, güzel ahlâk sahibi olması ve bütün hallerinde İslam ahkâmı sınırları içinde hareket edebilmesi, bunun için de ilim alması gerekmektedir. Din ve ilim, insan vücudundaki ruh ve cisim gibi birbirlerini tamamlar. Din olmadan ilim, ilim olmadan da dinin kıymet ve önemi anlaşılmaz. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ilme çok önem vermiştir. İlmin öneminin farkına varan sahabileri de buna fevkalâde itina göstermiş ve başkalarına ulaştırmak için büyük gayret sarfetmişlerdir. Sahabilerin bu ilmi gayretleri, tabiîleri de aynı şekilde davranmaya sevketti. Ve daha sonra bu ulvî görevi yüklenen alimler “Rıhle” denilen ilim yolculuklarını başlattılar. İlim üzerine çok emekler sarf ederek cilt cilt kitaplar yazdılar ve günümüze kadar bizlere ulaştırmış oldular. Allah-u Teâlâ (Celle Celâlühû) onlardan razı olsun. (Âmin) “Allah’a dayan sa’ye sarıl, hikmete râm ol, Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.” (Mehmet Âkif ERSOY) Rasulullah Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur; “Allah kimin hayrını dilerse, onu dinde fakih yapar.” Fıkıh; Kişinin ameli cihetinden lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir. Fıkıh ilmi, ucu bucağı bulunmayan öyle bir deryadır ki; bu ilim deryasından incileri, mercanları bulup devşirmek ve istifade etmek en büyük nimet ve fazilettir. Bugün bu incileri takdim eden nice fıkıh kitapları hazırlanmış ve arz edilmiştir. Fıkhın incilerinden biri de (Ahvâl-ı Nisâ) “Hanımlara ait (Özel) hallerdir. Fıkhın muhteviyatının en başında namaz ibadeti gelir. Namaz için de insanın evvelâ taharet (temizlik) mevzularını öğrenmesi gerekir. Taharet iyi öğrenilmezse abdest olmaz. Abdest olmayınca da namaz olmaz. Abdest mevzularının en başında da gusül abdesti gelir. Gusül abdestinde en önemli konulardan biri, hanımların âdet günlerine ait mevzuların bilinmesidir. Müslüman kadının imanı bütün, saliha bir hanım olabilmesi için tertemiz olmasıdır. Kadın bu temizliğe ancak özel günlerine ait mevzulara itina göstermekle ulaşır. İlim olmadan itina göstermesi ise mümkün değildir. Her kadın bu meseleyi çok önemsemesi ve bu mevzuda kendini eğitmesi gerekir. Gençliğin teknolojinin kollarına teslim olduğu (bulüğ çağı) denilen bir devrede, ilimli ve anlayışlı bir anneye düşen en mühim vazife; kızını âdet günleri mevzusunda aydınlatmaktır. Bunu rastgele bir anlatımla değil, mahirhâne bir ilim birikimi ile yapmalıdır. (Bir kadının sıhhatli, huzurlu ve neşeli olması maddi bakımdan hanımların özel günlerinde riayet edeceği temizlik derecesine ve dolasıyla o günlerin her ayın belli günlerinde başlayıp bitmesine bağlıdır.) Bu mühim mesele, gebelik, doğum ve lohusalık gibi fizyolojik olaylar ve hormonel faaliyetleri etkilediği için kadınlar özel temizlik konusunda çok daha dikkatli ve titiz olmalıdır. Her hanım ve genç kız, bu temizlik için çok itinalı ve bilgili hareket etmek durumundadır. Bu önemli günlerin nasıl başladığına ve nasıl bittiğine dair gereken bilgilenmeye ve temizliğe riayet etmelidir… Bu önemli mevzuyu önemsemeyip göz ardı eden kadın, İslam’ın kendisine vermiş olduğu değeri zayi etmiş olur. Kadın ve erkek bütün insanlar, bekledikleri ve özledikleri huzur ve sıhhate ancak imanla, ibadetle, temizlikle; abdest ve namazla kavuşabilirler. Fıkıh ilminde, bayanların âdet günleri çok özel bir yer işgal etmektedir. Kadınların bulüğa ermek, taharet, temizlik, abdest, gusül, namaz, oruç, cinsi münasebetin helal olma şekilleri v.s. gibi daha bir çok önemli ve dini mes’eleler vardır. Bu mes’eleler, bilinmesi farz-ı ayn olan konulardandır. Kadın hallerini bilmeyen bir hanım, namazını ve orucunu bilmeden yasak olan vakitlerde ifa eder ve günahkâr olur. Günümüzde öğrenilmesi farz-ı ayn olan bu ilimlere ve bilgilere karşı uzak duran kadınların ve gençlerimizin daha fazla teşvike ihtiyacı vardır. Bu mes’eleleri herkesin bilmediği, bilenden sorulduğu zaman da her zaman doğru cevap alınamadığı bir gerçektir. Gerekli olan ilmî mevzuların verimli ve istifadeli olabilmesi için gerekli “hüküm” denilen metotlar vardır. İşte elimizde bulunan “Hanefi Mezhebine Göre Kadınlara Mahsus Haller Hayız-Nifâs ve İstihâza Şafii Mezhebi İlaveli” bu kitap ilmi usullerle bizi istenilen gayeye ulaştıracaktır. Bu kitabın başka bir özelliği de mevzuların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak şematik tanımlarla gereken yerlerde misallerin çokça verilmesi istenilen bir kitap içeriğini bulundurmaktadır. Klasik kitaplardaki bilgileri aynen tekrar etmekten öte böyle bir usul çalışması ile hazırlanmış olan bu eseri takdir ediyorum. Çok istifadeli olacağı cihetinden okunulmasını tavsiye ediyorum. Bu çalışmayı aşkla, zevkle ve azimle hazırlayan, fıkıh ilminde mahir olarak gördüğüm “Ayşe YILMAZ DOĞAN ve Rabia KESGİN” hanımefendi kızlarıma teşekkür ediyor, hizmetlerinin devamını Cenâb-ı Hakk’tan (Celle Celâlühû) temenni ediyorum. Fatma TEMİR
246.40 ₺