-
Kamus-ı Türki Küçük Boy Yeni Dizgi
Lügatlar lisanın hazinesi mesabesindedir. Zira lisan, insanın ifâde-i merâm için bir araya getirdiği kelimelerden ibarettir…” ifadeleriyle başlar Şemsettin Sâmi, klasikleşen eserine. Ancak maalesef ki hazinelere bile bazen gereken önem gösterilmemektedir. Sami’nin iki yıl gibi kısa bir sürede hazırladığı, Sultan İkinci Abdulhamid Han’ın tahta çıkışının 25. senesine ithaf olunarak 1901 yılında ilk defa İkdam gazetesi tarafından basılan eserin yeniden gözden geçirilme vakti çoktan gelip geçmişti bile. Devri için en geniş çaplı Türkçe kamus olma özelliğini taşıyan bu eser ilginçtir ki hak ettiği saygıyı görmemiş ve yüz yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen yapılan ilk baskıdan fotokopi yöntemiyle çoğaltılarak tekrar tekrar basılmış, hali hazırda piyasada kopyalanmış baskıları bulunan kamus, sağlıksız kopyalama yüzünden silinmeye yüz tutmuş, yazıları yer yer okunamaz hale gelmiştir. Bu çalışmada mevcut okuma problemini izale etmek ve eseri daha kullanışlı hale getirmek için bütün eseri baştan aşağı yeniden dizerek, okuma kolaylığı sağlayan renklendirmeler yapılmıştır. Buna ek olarak zaman zaman verilen yabancı kelimeler, asıl kaynaklardan kontrol ederek aslına uygun olarak tashih edilmiştir.
420.00 ₺ -
Taaşukı Talat ve Fitnat
Hacıbaba, üvey kızı Fitnat′ı tüm kem nazarlardan korumak için adeta eve hapsetmiştir. Ne Fitnat′ın dışarı çıkmasına ne de eve nakış ustası Şerife Hanımdan başkasının girmesine izin verir. Oysa Talât kafes arkasından gözüne kestirdiği Fitnat′a ulaşabilmek için akıl almaz çarelere başvurmaktadır... Edebiyat tarihçilerimiz tarafından "ilk Türk romanı" olarak kabul edilen Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat İstanbul sokaklarının cumbalı, kafesli evlerle süslendiği dönemlerden kalma bir aşk hikayesi...
2.74 ₺ -
Kamusı Türki
Kamûs-ı Türkî, taşıdığı addan başlayıp, Türkiye Türkçesini, Türk dilinin tarihî ve coğrafî yayılışı içindeki umûmî yeri ile tesbit eden geniş mukaddimesine, muhteva ve tertibine kadar esere hâkim olan yeni zihniyet ile Türk lügatçiliğinde bir merhale teşkil etmiştir. Üç dilden mürekkep bir lisan sayılarak Türkçe'ye Osmanlıca denilen bir devirde, yanlış olduğunu gösterdiği bu adlandırmayı lügatinin ortaya çıkışından daha on sekiz sene önce reddeden müellif, Ahmed Vefik Paşa'nın dahi Türkçü zihniyetine, Türkçe'yi diğer şubeleri ile bir bütün telakki etmesine rağmen lügatine veremediği "Türk" ismini çekinmeden eserine koymuş ve dilimize mahsus bir lügate, içinde ne kadar yabancı kelime bulunursa bulunsun, başka bir isim verilemeyeceğini ifâde etmiştir.Türkçe'nin kelimelerini en geniş ölçüde ortaya koyup öne çıkarmağa çalışan müellifin dil ve lügat zihniyetini, bilhassa kendisini en fazla meşgul etmiş olan Arapça ve Farsça kelimelerin ne nisbette lügate gireceği mes'elesinde aldığı tavırda buluruz. Bu mes'elede Şemseddin Sâmî menşe' fikri yerine, onları dilde kullanılma ve yaşı-yan bir unsur teşkil etme ölçüsüne göre ele alan bir görüş ile hareket ederek dilimizdeki kullanılış sahalarının genişliği ve yaygınlığı nisbe-tinde Türkçe'nin malı sayar. Dili içindeki aslî ve yabancı menşe'li kelimeler ile birlikte bir bütün kabûl eder. Bir lugatin, âit olduğu dilin kelime servetini tam ve gerçek bir sûrette aksettirebilmesi için, o dilin aslî kelimeleriyle birlikte, kullandığı yabancı kelimeleri de göstermesini şart görür.
26.36 ₺ -
Taaşşuk-ı Talat Ve Fitnat
Hacı Baba, üvey kızı Fitnat’ı kem nazarlardan korumak için adeta eve hapsetmiştir. Ne Fitnat’ın dışarı çıkmasına izin verir ne de nakış ustası Şerife Hanımdan başkasının eve girmesine. Oysa Talat, kafes arkasından gözüne kestirdiği Fitnat’a ulaşabilmek için ne gerekiyorsa yapacaktır. Edebiyat tarihçileri tarafından “Batılı anlamda” kaleme alınan ilk Türk romanı sayılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İstanbul sokaklarının cumbalı, kafesli evlerle süslendiği dönemlerden kalma bir aşk hikâyesi…
7.50 ₺