-
Mimar Sinan
Mimar Sinan’ın camileri olağanüstü bir bütünsellik içermektedir. Mermeri sanatla, sanatı hayatla buluşturur. Büyülenmeye avluda başlarsınız. Gözlerinizi alamayacağınız güzelliklere tanıklık ederken, tarihin kokusunu en derinlerde hissedersiniz. Mimari üslubunun kendine has olması, onu diğerlerinden ayıran en mühim husustur. O şaşkınlık ve hayranlık deminde, kapıya ve pencerelere bakarsanız, pencerelerle duvarların büyüleyici uyumunu, kündekârı kapının kubbelere yükselişini, kudret eliyle serpiştirilmiş hissini veren “çil çil kubbe”lerin yer yer minareleşip gözü hiç rahatsız etmeden sonsuzluğa ulaşımına şahit olacaksınız. Sonra, Yahya Kemal’in şiirinin içine girer gibi, camiye girin, kürsünün mihrapla, mihrabın minberle, hem birbirinden bu kadar farklı ve bağımsız, hem birbirine bu kadar yakın, böylesine derin ve huzurlu bir iç içeliğin nasıl sağlandığını düşünün… Kubbelerdeki sadelikle duvarlardaki renk cümbüşünün zıt gibi duran karakterlerinde Sinan’ın ruh halini çözmeye çalışın. İmkânsıza âşık olan dehâ, her eserinde “imkânsız”ı denemiş ve gerçek hayatta yapamadığını yapıp “zıtların estetik uyumu”nu yakalamıştır! “Ve minel aşk!” Unutmayın: Sanat, “sonsuz”un ve “aşk”ın adıdır.
78.00 ₺ -
Babalar Eve Dönsün
Aile Bireyleriyle Aktif İletişim Kurmak, Muhabbeti Aile Hayatına Hâkim Kılmak … Pek çok babaya göre, çocuklarla anneleri ilgilenmeli, anneliğin yanı sıra babalık da yapmalıdırlar! Hâlbuki ailede herkes kendi boşluğunu doldurur. Anne “annelik” işlevinde kalmalı, “baba” çocuklarına babalık yapmalıdır. Görevden kaçmalar ya da görev kaymaları (annelerin, babalık görevini de üstlenmeleri gibi) çocuklarda derin bir “açlık” başlatır: Anne-baba açlığı. “Baba açlığı”, çocuğun fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak baba özlemi çekmesinin adıdır. Gerçekten de sadece bizim çocuklarımız değil, özellikle gelişmiş dünyanın hemen hemen tüm çocukları, çağın getirdiği şartların da bir gereği olarak “baba açlığı” çekiyor. İşte bu sebeple diyoruz ki “Babalar eve dönsün!” Tabii gerçek anlamda eve dönmekten söz ediyoruz. Gerçek anlamda eve dönmek; eve iş getirmemek, televizyon karşısında uyuklamamak ve pineklememek, aile bireyleriyle aktif iletişim kurmak, yani muhabbeti aile hayatına hâkim kılmak anlamına geliyor. Sağlıklı bir toplum için “Babalar eve dönsün!”
17.50 ₺ -
OSMANLI NIN BÜYÜME SIRLARI
Tarihteki insanımız insana saygılıydı, çünkü insan olmanın ne anlama geldiğini biliyordu. Birbirimizin hakkını-hukukunu bu anlayış içinde gözetiyor, bizimle aynı dini, aynı inancı, aynı milliyeti, aynı siyaseti, aynı kıyafeti paylaşmayanlara karşı, yine bu anlayış içinde müsamahakâr olabiliyorduk. Çünkü kul olduğumuzu biliyorduk. Bizi efendilik makamına yücelten işte bu kulluk şuuruydu. Osmanlı'yı yönetenler de aynı şuurun insanlarıydılar. Yanlarında, her türlü yanlıştan onları ikazlarıyla koruyan hocaları vardı. Allah'ın (cc) hükmünü dümdüz anlatır, sözlerini asla sakınmazlardı. Ruh olgunluğuna böyle ulaştılar... Bu sayede devletlerini hukuk devleti kavramıyla tanıştırdılar. Fatih Sultan Mehmet'in, Vezir-i Âzam (Başbakan) Mahmud Paşa'ya şikâyeti meşhurdur: "Bu Pire (Ak Şemsüddin’e) hürmetim ihtiyarsızdır. Yanında heyecanlanırım, ellerim titrer." Padişahlar hocalarına böyle derin bir saygı, ince bir endişeyle bağlıydı. Tarihimiz baştan sona insanlık örnekleriyle doludur... Bu konuda zaman zaman o kadar ileri gidilmiştir ki, Osmanlı mülkünü gezmeye gelen Avrupalı gezginlerin dudakları uçuklamış, "Bu kadar da olmaz!" demek zorunda kalmışlardır. Elinizdeki kitap; Osmanlı'daki bu dudak uçuklatacak yetişme tarzını anlatmaktadır.
14.00 ₺ -
Tarihimizin Gizli Odaları
Sultan Vahideddin ve Enver Paşa gerçekten hain miydiler? Gençliğini savaş meydanlarında tüketen, birkaç kez yaralanan ve İstiklâl Savaşımızın başlarında çıkan isyanları bastırıp büyük hizmetler yapan Çerkez Edhem Bey, uğruna hayatını hiçe saydığı ülkesinden neden kaçmak zorunda kaldı? Birinci İnönü Savaşı gerçekten oldu mu? Osmanlı başkentini işgal eden İngilizler, neden işgali Anadolu'ya yaymadılar? Neden hiçbir cephede onlarla savaşmadık? Savaşmadığımız, yenmediğimiz hâlde niçin çekip gittiler? Giderken ne götürdüler? Lozan'daki masaya, savaşı kazanmış bir devlet olarak mı oturduk, yoksa kaybetmiş bir devlet olarak mı? Kazanmış bir devlet olarak oturduysak neden Misak-ı Milli sınırlarına dahi sahip çıkamadık? Adaları, Kıbrıs'ı, Musul'u, Kerkük'ü, Batı Trakya'yı neden terk ettik? Neden Yunanistan'dan savaş tazminatı istemedik? Günümüzü kasıp kavuran cuntalar, tarihimizin bir mirası mıdır? Latife Hanım'ın yasaklanmış anılarında neler yazıyor? Trabzon Meb'usu Ali Şükrü Bey'le Topal Osman'ın katli... Ezanın Arapça okunması neden yasaklandı? Neler yaşandı? Ezanın aslına geri iadesi nasıl oldu? Osmanlı Devleti'nin yapısı, Osmanlı insanının duruşu, örnek alabileceğimiz özellikleri...Daha pek çok konu, pek çok soru...
203.00 ₺ -
Fatih Sultan Mehmet Cep Boy
Fatih’i yetiştiren atmosferin resmi, kanaatimizce, genç nesillere, “geniş ufuklu insanlar” olabilmenin sırlarını vermektedir. Böyle insanlar yetiştirmede hayli çorak dönemler yaşayan bu ülkenin eğitimcilerine, bahsi geçen noktada başarılı olmuş bir devrin insanlarını anlatmanın, gelecekte bu sorunları aşma adına, faydalı olacağını düşünüyoruz. Her biri, İstanbul kadar mühim fetihler gerçekleştirmesini umduğumuz nesillere, bir damla can suyu olabilmesi temennisiyle hazırlanan bu eser, dileriz, geleceğin Fatihlerine ulaşır.
9.00 ₺ -
Yaramaz Ayı Zirzop
Zirzop şirin olduğu kadar yaramaz ve huysuz bir ayı yavrusuydu. Bir gün annesinin öğütlerine dayanamayarak inini terk etti. Ancak onu kötü günler bekliyordu. Çingenelerin kurduğu tuzaklar, kulağında küpe ile oynatıldığı günler, panayırda kafese hapsedildiğinde yaşadığı acı dolu anlar… Zirzop, yaşadığı her olumsuz olayda annesinin verdiği öğütleri hatırlıyordu. İstemediği hayatı yaşamaya mecbur edilirken annesini ve tek dostu Şeref`i çok özlüyordu. Çünkü gerçek sevgiyi onlardan öğrenmişti. Peki, bütün bunlar geride kalacak mıydı? Ormanından aylarca uzakta yaşayan Zirzop tekrar annesini bulabilecek miydi? Yaramaz ayı Zirzop, Şeref ile doyasıya oyun oynadığı mutlu günlere yeniden dönebilecek miydi? Zirzop`un uzun ve maceralı yolculuğuna eşlik etmeye ne dersiniz?
4.50 ₺ -
Yetim Çocuk
Metin`in annesi vefat etmişti. Köyde herkes onu “Yetim Metin” diye çağırırdı. Babası bir gün eve üvey anne getirdi. Üvey anne ve üvey kardeşle birlikte annesinin acısını bile unutturan günler başladı. Üvey annesi evden ninesi de gönderince Metin iyice yalnız kaldı. Neredeyse her gün olur olmaz sebeplerle dayak yiyordu. Bütün köylü onun bu haline üzülüyordu. Bunlar yetmezmiş gibi bir gün üvey annesinin altınları ortadan kayboldu. Üvey annesi altınları Metin`in çaldığını iddia etti. Artık Metin köyde hırsız diye biliniyordu. Dayağa, hakarete, kendi evinde sığıntı gibi yaşamaya, her şeye katlanabilirdi belki… Ama hırsız damgasını asla kabul edemezdi. Metin eli kolu bağlı duramazdı. Üvey annesinin babasına kurduğu hain tuzağı ortaya çıkarmaya çalışan küçük Metin`in cesaret öyküsü bu kitapta…
22.50 ₺ -
Heyecanlı Yolculuk
Ahmet ile Mehmet, o sene ilkokulu bitirmişlerdi. Güzel bir karne getirdikleri için de ödüllendirilmeyi hak etmişlerdi. Babaları, onları, amcalarının çiftliğine göndermeye karar verdi. Amcalarının çiftliğine ancak gemiyle gidilebiliyordu. Bu gemi yolculuğu öyle sıradan bir yolculuk olmadı. İkiz kardeşlerin oda arkadaşları Yako ile Marko gemide akıl almaz şeylerin yaşanmasına sebep oldu. Bu haydutlar tüm yolcuların huzurunu kaçırdı. Ama onların kötülüğünü ortaya çıkarmak için Ahmet ile Mehmet`in de farklı planları vardı. Yako ile Marko`nun gemide huzursuzluk çıkaracak planları neydi? Ahmet ile Mehmet onların ne planladıklarını nasıl öğreneceklerdi? Yako ile Marko tarafından iplerle bağlanarak bir kamaraya hapsedilen Ahmet oradan kurtulabilecek miydi? Yako ile Marko`nun çaldıkları sandıkta ne vardı? Ahmet ile Mehmet, iki hayduda rağmen amcalarının çiftliğine sağ salim ulaşabilecekler miydi?
4.50 ₺ -
Sular altında Bir Ülke
Dünyada insanların yaşadığı ülkelerden başka hayvanların da yaşadığı ülkeler vardır. İçinde balıkların, ahtapotların, denizyıldızlarının yaşadığı “Sular Altında Bir Ülke” de bunlardan birisi... “Sular Altında Bir Ülke” kitabında ahtapotlarla ittifak kurmuş köpek balığı ile kılıç balıklarının savaşına şahit olacaksınız. Deniz mavisi sularda bir mücadele örneği göreceksiniz. Aynı zamanda, fedakârlığın, yardımlaşmanın, kardeşlerini korumaya çalışırken canını ortaya koymanın güzelliği yansıyacak yüreklerinize... En sonunda kılıç balıkları, köpek balığını etkisiz hale getirecekler. Ahtapotlarla barış dolu eski günlere yeniden dönecekler. Sular altındaki ülkede yeniden sevgi, barış ve kardeşlik dolu günler başlayacak. Nasıl olduğunu merak ettiniz değil mi? O halde hepiniz giyin hayalî dalgıç kıyafetlerinizi! Dalın sular altındaki ülkenin derinliklerine! Kılıç balıklarının zaferini canlı canlı yaşayın.
18.75 ₺ -
Hayata Dilekçe
Sadece benim değil, benim neslin hayalleri çalındı... Umutları, sevgileri, aşkları çalındı. Kandırıldık. Büyüyecektik, gelişecektik, Avrupa, hatta Amerika'ya yetişecek, sözde "Küçük Amerika" filan olacaktık, "her mahallede bir milyoner" barındıracaktık... Vakıa mahallelerimizde milyonerler çoğaldı, ama milyonun beş para değeri kalmadı. Gerçeği fark ettiğimde hayalsiz, sevdasız, aşksız umutsuz kala kalmıştım. Anladım ki, sevgilerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı sadece kullandılar, sömürdüler, tükettiler. Her şeyimizi lüks yaşantılarına kaynak yaptılar. Bu yüzden politik - diplomatik, siyasal ve ideolojik palavralara inanmıyorum! Bunlara kafa patlatmıyorum, bu konuları sık yorumlamıyorum. Kendi içime döndüm. İmanımla yüreğimi yeniden inşa ettim.
8.25 ₺ -
Bediüzzaman Said Nursi
Yıllardır tartışılan, gazete manşetlerinden inmeyen, öldükten sonra dahi kendisinden korkulan, bu yüzden mezarı açılarak naaşı kaçırılan Bediüzzaman Said Nursi kimdir? Ne yapmak istemiştir? Milyonları nasıl etkilemiştir? Niçin peşin hükümlü aydınların ve bazı devlet adamlarının hışmına uğramış, mezarında bile rahat bırakılmamıştır? Okunsun, incelensin, düşünülsün ve hüküm belgelerin ışığında verilsin istiyoruz.
9.00 ₺ -
Hayata Dair Öyküler
Yavuz Bahadıroğlu, tarihi romanlarıyla tanınmış bir yazar olmasına rağmen, edebiyatın her alanında ürün veren bir isim. Romanları kadar hikayelerininde sayısı çok. Hayata Dair Öyküler, Yavuz Bahadıroğlu'nun en çok okunan, bilinen öykülerinden bir demet oluşturuyor. Zamanın Kıskacında, Ölüme Çeyrek Kala, Üçüncü Basamak, İstasyonda Gölgeler, O Bebek ve O Direk, Orada Bir Köy Daha Var, Sarı Zarf, İş Arıyorum, Ve... O Gün, Kanlı Gömlek, Acemi Hırsız, Öğretmen, Baskın, Zirvedeki Ses, Son Hikaye, İskelet... Her biri bir roman tadında olan bu hikayeleri okurken zaman zaman duygulanacak, zaman zaman tebessüm edeceksiniz. Çünkü okuyacağımız hikayeler, gerçekten de Hayata Dair Öyküler...
9.00 ₺ -
Sunguroğlu Kaybolan Elçiler
Sunguroğlu Kaybolan Elçiler romanında da merak uyandıracak esrarengiz olaylar birbiri ardına yer alır. Kahramanlarımız bu sefer, Yalova"ya giden elçilerin esrarengiz bir şekilde kaybolmalarının sırrını çözmeye çalışırlar. Tabiî birbirinden ilginç ve oldukça hareketli olaylar birbirini izler.
12.00 ₺ -
Sunguroğlu Kara Şövalye
Sunguroğlu Kara Şövalye, serinin küçük eserlerindendir. Bu romanda, Sunguroğlu ve arkadaşları; hristiyanlıktan müslümanlığa geçenleri yok etmeye çalışan esrarengiz bir örgüte karşı mücadele verir.
4.13 ₺ -
Sunguroğlu Baskın
Sunguroğlu Baskın romanında Sunguroğlu ve arkadaşlarının Orhan Gazi"yi öldürmek isteyen gizli ve esrarengiz bir teşkilatla mücadelesini anlatır. Merak uyandıracak esrarengiz olaylar birbiri ardına yer alırken, eser âdeta polisiye roman hüviyetine bürünür.
37.50 ₺ -
Sunguroğlu Tuzak
Sunguroğlu Tuzak romanında Sunguroğlu ve arkadaşları Kulacahisar Beyi Karaca"nın kızı Sultan hatunu kaçıran bilinmeyen kişilerle mücadeleye girişirler. Yine esrarengiz olaylar, beklenmedik sürprizler birbiri ardına sıralanır.
37.50 ₺ -
Sunguroğlu Çalınan Hazine
Sunguroğlu`nun bu macerasında da baş döndürücü olaylar, heyecan ve hareket var. Saltuk`un şövalye Metiyüs ve at uşağına çaldırdığı hazinenin yeniden ele geçirilmesi için yapılan soluksuz bir mücadele. Hazinenin peşinde, sadece Sunguroğlu ve arkadaşları değil, başkaları da vardır. Osmanlılar, Aragonlular, Katalonlular hazineyi elde etmek için uğraşırlar. Şövalye Metiyüs`ün peşinde, şövalye Posaryus da vardır.O, Metiyüs`ü ihanet ettiği Bizans`a götürüp cezalandırmak derdindedir. Birbirinden ilginç ve çok hareketli olayların yer aldığı bu roman, sonuna kadar akıcı ve hızlı bir ritme sahip. Sunguroğlu Çalınan Hazine, başınızı döndürecek bir roman.
37.50 ₺ -
Mavi Yıldız
Sultan Murad Gazi"nin hazine emini Sıddık İbrahim Paşa"nın başı derttedir. Karısı, dillere destan elması, Mavi Yıldız"ı bir geceliğine emanet istemiş, hatırını kıramayan Paşa hazineden elması alıp vermiştir. Ama o gece Mavi Yıldız calınır. Sıddık İbrahim Paşa, Sultan Murad Gazi"nin yüzüne nasıl bakacaktır?.. Dahası itibarı yerle bir olacak, hazineden değerli bir elması çaldığı için ölümle cezalandırılacaktır. Düşünür, taşınır, olayı kimseler duymadan çözecek, çalınan elması bulup getirecek birini bulur: Gümüş Tekin. Gümüş Tekin, arkadaşı Arap Ahmet"le birlikte Bizans"ın yolunu tutar... Bizans"ta onları entrikalar, ilginç olaylar ve heyecan dolu bir macera beklemektedir.
45.00 ₺ -
Topal Kasırga
Ankara Ovası insan seliydi... Ankara Ovası"nda kan vardı, kin vardı... Yıldırımın öfkesi, Timur"un intikam duygusu vardı... Savaş vardı Ankara Ovası"nda; zorlu mu zorlu, kanlı mı kanlı... Gencecik beyler, sakalı çıkmamış delikanlılar, ak sakallı ihtiyarlarla aynı safta, aynı cehtte, aynı gayrette. Hayat güneşi kan deryasında batıyor, şehitler tepeleme yatıyordu. O gün Ankara Ovası`nın en kara günüydü. O gün Osmanlı mülkünün talan günüydü. O gün Fetret devrinin başı Osmanlı`nın gözyaşıydı. Aktı, aktı, aktı.
37.50 ₺ -
Dağlı
Dağlı, Kafkas Türklerinin Rus ordusuna karşı verdikleri amansız hürriyet mücadelesinin destanıdır. Dağlı, Şeyh Şamil"in destanlaşan hayatının bir parçasıdır. Dağlı, kahramanlığın, fedakarlığın, hürriyet ve vatan aşkının şahlanışıdır. Dağlı, din ve vatan için cepheye koşanların "Allah Allah" diye vuranların, vurulanların, "hürriyet" diye diye şehit olanların hikayesidir.
52.50 ₺ -
Binatlı
Bu kitapta, kâh Belgrad içlerinde, kâh Viyana önlerinde, kâh Mohaç"ta yahut Çaldıran"da şimşek gibi çakıp yıldırım gibi düşen büyük ordunun cıva gibi akıcı, ateş gibi yakıcı öncü kolunu teşkil eden akıncılardan birkaçı bulacaksınız. Bu kitapta, imanla coşup, akından akına koşan serdengeçtilerin Tuna boylarında hâlâ çınlayan nal sesleri, çığlıkları, kılıç şakırtıları var...
33.75 ₺ -
Yürek Seferi
Bu kitap... Belki bir masal, belki bir destan, belki bir hikaye, belki bir roman...Belki hiç biri değil de, yalnızca kafamdaki özgürlüğün özgün yansımaları... Pekala uzun, renkli bir rüya da olabilir, hayatın gerçekleri de... Sonuçta ne fark eder ki? Rüya, hayat, hikaye, masal, roman, destan, şiir, gerçek, vesaire... Ha bir varmış, ha bir yokmuş..Ha Alaaddin"in lambası, ha Ali Babanın hazinesi; bulamasa bile, bu ortamda hayali ihracat yapıp yine zengin olabilir... Bu kitap da onlardan biri aslında: Bir masal; bir roman; bir hikaye, bir destan... Ya da uzunca bir rüya, karmaşık bir hayal... Belki bir bilgisayar oyunu: sanal dünyadan kesitler.. Belki hepsi, belki de hiç biri. Aslında bu hikaye benim hikayem.. Bu hikaye aslında senin hikayen... Hepimizin hikayesi.
9.00 ₺ -
Keşmekeş
"Keşmekeş", özünden koparılarak dinine, örfüne, tarihine düşman yapılan bir neslin, hatta nesillerin bocalayışıdır.. bocalayışta izm`lere saplanıp silaha sarılan, ölüp öldürenlerin savaşıdır... Dökülen kanların, yanan canların, sönen ocakların hazin, gizli ürperişidir... bir bakıma tahlil, bir bakıma tespit, bir bakıma teşhis ve nihayet çare arayışıdır. Kısacası "Keşmekeş", bir dönemin sarsıntısı, sarsıntının enkazı enkaz altında kalanların yahut kurtulanların hikayesidir...
16.50 ₺ -
Cem Sultan 2
Padişahlığa yürüyen bir şehzadenin ümitsiz mücadelesi, yıkılan büyük hayallerinin enkazı altında çırpınan şair ruhunun isyanıyla, dindar mizacının tevekkül ve teslimiyeti arasındaki büyük tenakuz, bitip tükenmez tereddütler, bocalayışlar, içten pazarlıklar... Padişahlıktan gurbete, gurbetten esarete, nihayet ölüme uzanan dolambaçlı kader yolunda ibretli bir iz bırakan Cem Sultanın güçlü romancımız tarafından eski kaynaklara dayanılarak yazılan hayat hikayesi. Milli Eğitim Bakanlığı 29.12.1986 tarih 2224 sayılı Tebliğler Dergisi`nde yayınlanarak okullara tavsiye edilmiştir
149.25 ₺ -
Cengaver
Cengâver küçük bir eser olmasına rağmen Merhaba Söğüt romanında ele alınan dönemin bir sonraki sürecini aktaran romandır. Yavuz Bahadıroğlu"nun kısa romanlarından olan Cengaver"in olayları, Osman Gazi döneminin ilk yıllarında geçer. Osman Gazi"nin ve yakın arkadaşları Karamürsel, Saltuk Alp gibi kahramanların maceralarıyla, Osmanlı"nın kuruluş döneminde önemli kilometre taşı olan Karacahisar"ın fethi ve Osmanlı"nın ilk meydan muhaberesi iteşeni Savaşı romanın konusudur.
52.50 ₺ -
Selahattin Eyyubi
Zaten kahraman olan birini kahramanlaştırmak gibi bir iddiamız yok... Selahaddin Eyyubi bütün dünyanın tanıdığı büyük bir kahraman... Bu kitapta onun hayatını bile değil, anlatılması hatta anlaşılması güç hayatından yalnızca bazı kesitler aldık... Bunda maksadımız, her türlü davanın büyük ölçüde insan unsuruna dayandığını göstermektir. İmanlı, kararlı, idealist bir avuç insanın gerçek bir lider etrafında kenetlenmesi halinde nelerin olabileceğini gözler önüne sermektir. Nesillerin Selahaddin Eyyubi`den alacakları büyük dersler olduğuna inanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı 1.3.1984 tarih 2184 sayılı Tebliğler Dergisi`nde yayınlanarak okullara tavsiye edilmiştir.
105.00 ₺ -
Kirazlı Mescit Sokağı
Komiser ikide bir gençleri karşısına oturtup soruyordu: "Siz ne yapmak istiyorsunuz?" Hep aynı cevabı alıyordu: "İmanımızı kurtarmak." Biz gavur muyuz yahu, Müslüman değil miyiz? Müslüman olmak için ille de Said Kürdi`nin arkasından mı gitmek lazım? Değişik bir maksadınız var. Biliyorum, ama bir de sizden duymak istiyorum. Söyleyin, ne yapmak istiyorsunuz?" .. Milli Eğitim sisteminin öğretmediklerini öğrenmeye çalışan gencecik insanlar, Kirazlımescit Sokağındaki kırk altı numaralı evden bir gece baskınıyla alınıp zindana atılmışlardı. Suçları, "Nur Talebesi" olmaktı.
8.33 ₺ -
40 Geceye 40 Masal
Bir varmış bir yokmuş, Allah’ın günü çokmuş. Günler günlere geceler gecelere eklenmiş. Ortaya “40 Geceye 40 Masal” çıkmış da çocuklar muradına ermiş. Çocuklar muradına erince, padişah, kızının o çobanla evlenmesine izin vermiş. Başlamış 40 gün 40 gece sürecek düğünün hazırlıkları... Hazırlıklar devam ededursun. Çocuklar muradına erince bulut şeklinde uçan halılar yapılmış. Bu uçan bulutlar her gece uykudan önce çocukları evlerinden alır, birbirinden güzel, heyecanlı olayların yaşandığı masal diyarına götürürmüş. Her gece ayrı bir masal yaşarmış çocuklar. Uçan bulutlar onları yeniden yataklarına getirdiğinde artık diğer geceyi iple çekerlermiş. Bu yolculukta neler neler yokmuş ki: Issız Orman, Hayırsız Ada, Kaf Dağı, Nadaska adlı ülke gibi birçok masal diyarı… Nesrin, Tombul Tavşan, Miyav Kedi, Pamuk, Bobi, Kınalı Kuzu, Ayçiçeği, Tombiş Eşek ve Gak Gak isimli birçok masal kahramanı… Bu kitabı alan güzel ve akıllı çocuk! Padişahın uçan bulut hazırlattığı şanslı kişilerden biri de sensin. Hadi öyleyse bin bulutuna ve tanış 40 gecenin yaşandığı diyarımızdaki masal kahramanlarımızla…
150.00 ₺