-
Gülü Arayan Adam
Hayatta her şey olumsuz gitse.. hayat bir diken tarlasına dönüşse de sizin açınızdan hayatın tüm renkleri solar gibi olsa, yine de hayata küsmeyin, gülümseyin. Çünkü diken tarlasında bile gülü arayan adam olmak büyük maharrettir. Gül, bir taraftan Resul-i Alişan Efendimizi simgelerken, öbür taraftan kainattaki ilahi güzellikleri simgeler. Bu yüzden -tabii affınıza mağruren- kendimi "Gülü Arayan Adam" hissetmekten hoşlanırım. Ve mümkün olduğu kadar hayatta var olan güzellikleri keşfe çıkar, meşru zemindeki tüm olumlu şeyleri limitine kadar yaşamaya çalışırım. Mark Twain der ki, "Hepimiz dünya denen devasa bir çöplükte yaşıyoruz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor." Ayakların çöplükte bulunmasında kimsenin kimseye üstünlüğü yok; ancak yıldızları keşfetme aşamasında büyük farklar oluşuyor... Kuşkusuz yıldızları (güzellikleri) keşfedenler daha mutlu yaşar.
9.00 ₺ -
Eşim, Çocuğum ve Ben
Yaşadıklarımdan, gözlemlerimden, otuz yıllık gazetecilik-yazarlık hayatımdan ve on yıldır Moral FM’de yaptığım aileyle ilgili yorumların yankılarından edindiğim tespitleri sizlerle paylaşmak istedim. Gördüm ki, varlığı ve gücüyle övündüğümüz ailemizden feryatlar yükseliyor. Belki tek dayanak noktamız olan aile çatırdıyor. Sorun, o kesimde bu kesimde değil; her yerde, hepimizde... Çözüm de, çok uzaklarda, yabancı formüllerde aranmamalı; kendimizde, kendi içimizdedir.
6.75 ₺ -
Elveda Buhara
Elveda Buhara romanı, Buhara Yanıyor’un devamıdır. Bu romanda yıkılan devletten yeni bir devlet oluşturma çabası anlatılır. Babasının ölümünden sonra orduyu toparlayan ve yer yer Moğollar’ı bozguna uğratarak yeniden bir devlet kuran Celaleddin Harzemşah ve Temür Melik’in, bu sefer ırk ve kardeş kavgalarıyla yenilişi romanın konusudur. islâm devletleri birbirine yardım etmez. Harzemşahlar devletini yeniden kuran Celaleddin Harzemşah, Moğollar’ı yener ama Moğolların sebeb olduğu bir ihtilâf yüzünden istemeyerek savaş etmeye zorlandığı Selçuklulara yenilir. Böylece Harzemşahlar devleti yeryüzünden silinir. iki kardeş devleti birbirine düşüren Moğollar, daha sonra Selçukluları da, başka devletleri de yutacaktır.
142.50 ₺ -
Buhara Yanıyor
Buhara Yanıyor romanı, Harzemşahlar Devletinin Cengiz Han eliyle yıkılışını, tahlilleriyle, analizleriyle birlikte geleceğe büyük bir ders şeklinde aktarır. Güçlü bir devletin sultanı olan Alaüddin Muhammed ordusunu toplayıp, Cengiz’le hiç karşılaşmadan kaçmış, ülkeyi felâkete sürüklemiştir. Oğlu Celaleddin’in ve aynı zamanda romanın kahramanı olan kumandan Temür Melik’in çabaları, Cengiz’in dehşet boyutundaki zulümleri, bir devletin basiretsiz idare yüzünden yıkılışı bütün canlılığıyla romanda aktarılır. Buhara Yanıyor romanında tüyleri ürperten bir çöküşün tarihi vardır. ihtişamlı Harzemşahlar Devleti’nin, inançlarına uygun olmaktan çıkan bazı geleneklere kapılması, Kıpçaklar ile Türkmenler arasında ırk probleminin yaşanması, Harzemşahı’nın saraya ve debdebeye düşkün olması, dolayısıyla da halktan kopuk bir yönetimin sergilenmesi, bu zaafları yüzünden de devrin en güçlü islâm Devleti olmasına rağmen, Cengiz Han’ın Moğol ordusuna yenilmesi, Buhara ve Semerkant gibi o devrin en mâmur ve ilim beşiği şehirlerin yerle bir edilirken, Harzemşahlar Devletinin tarihten silinmesi romanda can alıcı bir üslupla yansıtılır.
142.50 ₺ -
Biz Osmanlıyız
• Osmanlı yürekli olmak… • Fatihler nasıl yetişir? • Devlet, milletle nasıl bütünleşir? • Amerika’dan nasıl vergi alırdık? • Padişahlar diktatör müydü? • Farklı kültürler nasıl bir arada yaşardı? Tarih sürekli bir başlangıçtır. Şimdi Osmanlı zamanı… Osmanlı toplumu, bir “sevgi, şefkat ve yardım toplumu’ydu. Devlet, “hayat ve hayrat devleti”, insan “hayrat ve hasenat insanı”ydı. Osmanlı’da hayat ahirete dönüktü. Ahirete dönük olduğu için de hayatta fuzuli şeylere yer yoktu. Osmanlı insanı “kıble yürekli”ydi. Faziletliydi, dürüsttü, çevreciydi, medeniydi, nazikti; cihana örnekti. Hedef ve gayret sahibiydi. Zaferler ve başarılar hayatın bir parçasıydı. Osmanlı’da, insan hakları gözetilirdi. Herkes ibadetinde, kıyafetinde, seyahatinde, ticaretinde özgürdü. Osmanlı’da “güçlü olan haklı” değil, “haklı olan güçlü”ydü. Adalet duygusu, hayatın her alanını kaplamıştı. Devlet milletle bütünleşmişti. Farklı kültürler, asırlarca barış içinde bir arada yaşamıştı. Osmanlı, yetiştirdiği “cevher insan”larla dünyaya nam salmıştı. *** Tarih gerçek bir “ibret aynası” ve tam bir “tecrübe tahtası”dır. Ve boşuna yaşanmış bir tecrübeler yığını değildir. Bugün, geçmişimizden ders almanın ve “yeniden Osmanlı” demenin tam zamanı…
142.50 ₺ -
Yaşam Bir Avuç Gül, Bir Tutam Diken
Gençliğe adım atmak üzere olan bir çocuk, babasıyla birlikte dağlara çıkmıştı... Yürürken ayağı kaydı, az daha uçurumdan yuvarlanıyordu. Can havliyle bağırdı: "Eyvaaah!.." Karşı dağlardan aynıkarşılık geldi: "Eyvaaah!.." Çocuk ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyordu. "Sen de kimsin?" diye sordu. Karşı taraftan gelen aynı soruydu: "Sen de kimsin?" "Korkağın birisiiin!..." diye bağırdı bu sefer, çocuk. "Korkağın birisiiin" cevabını almakta gecikmedi. Merakla babasına dönüp sordu: "Bu nedir baba?! "Hayatın sesidir oğlum" dedi babası, "dinle ve öğren." Avuçlarını boru gibi yaparak karşı dağlara doğru bağırdı: "Seni seviyoruuum!.." Karşılık gecikmeden geldi: "Seni seviyoruuum! Baba oğluna döndü: "Oğlum" dedi, "herkes buna yankı diyor, ama aslında bu hayatın ve umudun sesidir. Hayattan ne umar, ona nasıl seslenirsen, sana o sesi yansıtır." Çocuk, hayata hangi sesi verirse o sesi duyacağını o gün öğrendi.
6.75 ₺