-
Rusyasız Dünya
Rusya Federasyonu Eski Başbakanı Yevgeni Primakov bu kez güncel dünya politikasının arka planını Türk okuyucusuyla paylaşıyor. Dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde bizzat Rus dış politikasına yön veren Primakov, Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle şekillenen yeni dünya düzeninin nereye doğru gittiğini yorumluyor. Enerji savaşlarından İran krizine, Ortadoğu’daki çatışmalardan Obama dönemi ABD’sine dünya jeopolitiğini farklı bir açıdan ele alıyor. Dünya politikasına ilgi duyanların soluksuz okuyacağı bir eser. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte dünya siyasetinin ABD’nin hükmettiği tek kutulu bir düzene dönüştüğü yönünde yaygın bir kanı oluşmuştu. Ancak 11 Eylül sonrası Bush yönetiminin küresel olarak tepki görmesi, Irak ve Afganistan’da yaşanan askeri başarısızlıklar, son krizle birlikte ABD ekonomisinin tökezlemesi, Rusya’nın siyasal istikrara kavuşması, Çin ve Hindistan gibi diğer küresel aktörlerin ortaya çıkışı bize yeni bir denklem kurmamız gerektiğini gösterdi. Yaşanan süreçte özellikle Rusya’nın hafife alınması yapılan tüm hesapları alt üst etti. Rusya’yı süper güçler listesinden çıkarmaya çalışmanın, onun kaynaklarını, dinamiğini, gelişme potansiyelini azımsamanın tek açıklaması siyasi öngörüsüzlüktür. SSCB’nin dağılmasında sonra bile Rusya, yüzölçümü olarak dünyada birinciliği korumaktadır. Gezegende çıkarılan doğal kaynakların % 50’si Rus toprakları altında yatmaktadır. Rusya, yüksek bir entelektüel birikime sahiptir ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi 5 üyesinden biridir. Nihayetinde, nükleer silah ve onun ulaşımı konusunda, ABD ile kıyaslanabilecek seviyededir. Bu kitapta Rusya’yı ABD’den ayıran önemli sorunlar analiz edilmiş, Amerikan dış politika stratejilerinin Moskova’dan nasıl göründüğü gösterilmiş ve oğul Bush’un Devlet Başkanlığı döneminde bu stratejilerin fikir babalarının kimler olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bununla birlikte boru hatları üzerinden yürütülen mücadele, Rusya’nın enerji stratejileri, Ortadoğu sorununa bakış açısı, nükleer anlaşmazlıklar, uluslar arası askeri harekâtlar ve yeni çok kutuplu dünya düzeni değerlendirilmiştir.
7.88 ₺ -
Rusların Gözüyle Ortadoğu
Ortadoğu’da kavga bitmiyor… Tarih boyunca çatışmaların merkezi olmuş Ortadoğu özellikle son elli yıldır rahat yüzü görmüyor. Özellikle Soğuk Savaş döneminde bu coğrafya üzerinde en az Amerikalılar kadar nüfuzu olan Rusların bölgede hâlen son derece aktif olarak oynadığı rol, Türkiye’de nedense hep görmezlikten gelinmiştir. Rusların Gözüyle Ortadoğu’da bu mücadelelerin merkezinde önemli roller üstlenmiş olan SSCB eski Devlet Başkanı ve Rusya Federasyonu eski Başbakanı evgeny Primakov, yaşanan tüm olayları arka planıyla okurlara sunuyor. Dünya’nın kalbi Ortadoğu tarihin başlangıcından itibaren çatışmaların merkezi oldu. Bugünkü toplumsal ve siyasal çalkantılara baktığımızda süregelen durumun değişmediğine hatta şiddetin artarak devam ettiğine şahit oluyoruz. Üç büyük dinin kutsal toprakları en acımasız kitle imha silahlarının kullanıldığı, her türlü kaçakçılık faaliyetinin yürütüldüğü bir savaş üssüne dönüşmüş durumda. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Soğuk Savaş dönemiyle birlikte Ortadoğu krizi çok farklı nedenlerden dolayı küresel bir boyut kazandı. Dönemin iki süper gücü ABD ve SSCB sömürge sonrası sancılı bir oluşum sürecinden geçen Ortadoğu coğrafyasındaki ihtilafların doğrudan ya da dolaylı taraftarları oldular. Bu süre zarfında Arap-İsrail ihtilafında Ruslar Arapların, Amerika ise İsrail’in arkasında yer alır gibi gözüktü. Ancak sahne arkasında dönen pazarlıklardan herkes bihaberdi. Soğuk Savaş döneminin sıcak çatışmalarının yaşandığı, her kısa süreli savaşta yeni silahların denendiği bir ortamda bu ülkeler acaba neden Ortadoğu meselesine bu denli ilgi duyuyorlardı? Bu iki süper gücün süreç içerisinde oynadıkları rolü arka planıyla birlikte aydınlatmadan mevcut durumu anlamamız mümkün değildir. Sayısız savaş, iç çatışma, rejim değişikliği, barış çabaları, diplomatik girişimler, terör eylemleri ve ideolojik kavgalar gerçekleşirken bu iki güç bu gelişmelerden habersiz değildi. Ortaya çıkan her yeni gelişmede, anında, doğrudan kendi temsilcilerini göndererek sürece müdahil oluyorlardı. Bu isimler arasında belki de en tanınmış olan sima Yevgeni Primakov’dur. Hayatını Ortadoğu meselesine adamış, sayısız makale yazmış, son elli yılın en ünlü simalarıyla defalarca görüşmelerde bulunmuş, diplomatik görevler üstlenmiş Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı görevlerinde bulunmuş bir Ortadoğu uzmanı olan Yevgeni Primakov bu coğrafyanın tarihine ve bugününe ışık tutuyor. Primakov’un bu çalışmasında Arap-İsrail ihtilafından Kürt oluşumuna, Cemal Abdülnasır’dan Yaser Arafat’a, İlk Arap-İsrail Savaşı’ndan Irak Savaşı’na, Ortadoğu’da ön plana çıkan birçok şahıs ve olay hakkında hiçbir yerde rastlamadığınız kulis bilgilerine Rusların bakış açısından ulaşacaksınız. Kitapta şu sorulara cevap bulabilirsiniz: Soğuk Savaş sırasında süper güçler Ortadoğu coğrafyasını bir tatbikat alanı olarak mı kullandılar? Ruslar neden hep Araplardan yana tavır aldı? Irak’taki Kürt hareketinin lideri Molla Barzani Rusya’daki sürgün sırasında neler yaşadı? Ortadoğu’da petrol fiyatlarıyla yaşanan savaşlar arasındaki bağlantı neler? Saddam hangi sözleri yerine getirmedi? CIA Saddam Hüseyin’i nasıl iktidara taşıdı? Ortadoğu’da terörü asıl kim başlattı? İsrail’in “terörist başbakanları” kimler? Abdülnasır neden Arap Birliğini kurmayı başaramadı? Rusya Saddam’ı savaştan vazgeçirmek için ne teklif etti? Rusya İsrail saldırılarını durdurmak için neler yaptı? Çeçenistan krizi niçin Rusya’ya iyi bir ders oldu? Ortadoğu’yu nasıl bir gelecek bekliyor, çatışmalar sona erebilir mi? Refik Hariri suikastını kim gerçekleştirdi? Arap ülkelerinde sosyalizm neden gerçekleşemedi? İsrail’in uyguladığı göç politikaları Rusları neden rahatsız ediyor? İran gerçekten nükleer savaşı başlatabilir mi? Dünya neden İsrail’in nükleer çalışmalarına ses çıkarmıyor? İsrail’in nükleer çalışmalarına gizliden destek veren ülkeler hangileri?
13.70 ₺