-
-
-
-
Bir Sevgili Gibi Yaşamak
Bugünlerde asıl savaş, insan kalmak için veriliyor. Kendi halkının güvenliğini korumak bahanesiyle binlerce masumun kanını akıtmakta bir sakınca görmeyenler ile insan hayatının dünyanın her yerinde aynı pahada olduğunu savunanlar arasında. Tek doğru değer bizimkisi diyerek ötekileri cezalandırma hakkını kendilerinde bulanlarla, ‘öteki’ olmadan biz de yokuz diyenler arasında. Dünyaya iyilik dağıtmaya kalkışanlarla, bu tür bir iyiliğin kötülük üreterek yapılamayacağını savunanlar arasında. Tahakküm, haz, kibir veya zorbalık gibi insana ait her sorunun yanıtı, yine insanın içindedir. Korku ile umudun birleştiği yerde. Nihayetinde vahşet ile direniş arasındaki o ince çizgide başlayıp bitmiyor mu insanlığımız? Bu kitapta yörüngesi ve dönüş ritmi sanki yeniden belirlenmiş olan dünyayı anlamaya, anlamlandırmaya çalıştım kendi dilimde. Kimi zaman üzerini örttüğümüzü fark etmediğimiz ama daima bizimle olan vicdana odaklandım, kimi zaman günümüzün asli değerlerine yükselen ‘kimlik’ siyasetinin bizi insanlıktan uzaklaştırma biçimlerine tanıklık ettim. Görünen şeylerin ardındaki görünmeyene bakmaya, somut bağlantıların gerisindeki soyut ilişkileri sezmeye çalıştım. Hayatın her anında uç veren görünmez şiddetin lime lime yansımaları arasında kendimize nasıl da zulmettiğimizi satır aralarında izlemeyi denedim. Böylelikle çağdan çağa, toplumdan topluma değişmeyen bazı insani değerlerin bana, bize veya gündelik hayata yansıyış biçimlerine de epeyce bakmaya çalıştığım bu yazılardan bir ‘terkip’ çıktı ortaya.
9.59 ₺ -
Türban ve Kariyer Evden İşe Bizden Bireye
Özlem Albayrak, Nihal Bengisu Karaca, Fatma Bostan Ünsal, Ayşe Böhürler, Emine Eroğlu, Merve Kavakçı, Mehtap Kayaoğlu, Havva Sula.Onlar türbanın kamusal alanda görünümünün "sorun" olarak algılandığı, gerilimler ve kırılmalar ortamında kendi başarı öykülerini örmeye çalışan kadınlar... Geleneğe de, moderniteye de belirli bir mesafeden bakan, ezber bozan kadınlar... Ve onlar bugüne kadar bir başarı hikâyesinin özneleri olarak anılmadılar. Türban ve Kariyer, İslamî kesimde sadece mağduriyetlrinin altı çizilen, egemen seküler kesimde ise yalnızca başörtüsü sorununun nesneleri olarak görülen "türbanlı" kadınları başarı öznesi kabul eden ilk çalışma. Bu bir anlama kitabı; güzelleme değil, yergi değil, anlama çabası...
9.25 ₺ -
Duvarların Arkasında Müslüman Ülkelerde Kadın
Kadınların perdelenmemiş sesi: Gazeteci yazar Ayşe Böhürler çarpıcı projesi Duvarların Arkasında’da 13 Müslüman ülkeden 140’a yakın kadının ülkesinin ya da önyargıların duvarlarını aşma mücadelesini anlatıyor. *Burkaların, peçelerin arkasında tasvir edilen Müslüman kadın tipi ne kada gerçeği yansıtıyor? *Bu konudaki önyargılar ne kadar doğru *Coğrafi ve kültürel farklar bu kadınların hayatına, dinî yorumlara nasıl yansımış? *Önlerinde görünen ve görünmeyen duvarlar neler? *Nasıl bir kadın özgürlüğü modelini benimsiyorlar? * Dindar ve modern olmak arasında nerede duruyorlar?" Duvarların Arkasında kitabı gazetece-yazar Ayşe Böhürler′in yaklaşık üç yıllık çalışmasının ürünü. Aslında bir belgesel projesi olan Duvarların Arkasında, kapsamının genişliği nedeniyle belgesel sınırlarını aşan bilgi dağarını kitap haline gelerek herkesle paylaşıyor. Orijinal metinlerinin Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Urduca ve Malayca′dan çevrilip tekrarlardan arındırılarak başlıklandırmalarla sunulduğu kitapta 13 Müslüman ülkeden 140′a yakın kişiyle yapılan röportajlar yer alıyor. Kadın bakanlar ve milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu başkanları ve kadın aktivistleri, medya mensupları, yazar ve sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler ve daha birçok meslek alanından kişiler, siyaseti, sosyal hayatı, şiddeti, çabayı, sorunları ve çözümleri okurlarla paylaşıyor… “Kadın hayatına yönelik olarak İslam ülkelerinde hatta Türkiye’de bile büyük travmaların hâlâ yaşandığını hepimiz biliyoruz. Duvarların Arkasında bu travmaların azaltılmasında bir rol oynayabilir. Yani insana, kadına, Müslüman kadının hayatına biraz daha merhametli, insani ve insaflı bakışı da getirir, diye umut ediyorum.” Prof. Dr. Beşir Atalay, İçişleri Bakanı “Belgeseli′nin bir kaç ülkedeki çekimine katılarak bir tür yol arkadaşlığı yaptım. Şimdi bu belgeselin kitaplaşmasının hepimiz için hem çok ilginç, hem de çok öğretici olduğunu düşünüyorum.” Nuray Mert Ayşe Böhürler, Malezya’dan Endonezya’ya, İran’dan Cezayir’e İslam coğrafyasındaki “duvarların arkasında”ki kadını gözümüzün önüne getiriyor… Kendi kulvarında çok nadir, üstelikte referans oluşturacak türde kalıcı bir çalışma. Kitaplaştırarak konuyla ilgili her çaresiz kalanın bir başvuru kitabı haline getirdiği için da kendisine ayrıca teşekkür etmek gerek…”
15.76 ₺ -
Günün Kısa Tarihi
Hızlı ve yoğun yaşadık. Dünü değil, günü unuttuk. Günün Kısa Tarihi’nde gündelik olandan, sıradan olandan yola çıkıyor yazar. Ama hemen akabinde bu sıradan hayat parçalarını belli bir mesafeden tasvir ve tahlil ediyor. Bir taraftan gündelik olanın içindeki karmaşaya işaret ediyor, diğer taraftan sıradanlığın içindeki hakikati arıyor. Aslında hayata dokunan ne varsa, sıradan dediğimiz, gündelik dediğimiz düzeyde yaşanıyor. Hayatı siyasi, kültürel, ekonomik, dini kompartmanlara ayıran yaklaşım, gündelik hayatta keskin çizgilerini kaybediyor. Psikoloji ve etik, sosyoloji ve tıp, tarih ve ekonomi, siyaset ve din... Bunların hepsi bir hayat hikayesinde, ya da hayat hikayesinin bir parçasında kesişiyor. İşte bu kesişme noktalarının toplamıdır hayat. Yani hayat, hiç bir zaman ‘bir şey’ ya da ‘bir konu’ hakkında değildir. Hayat aynı anda birçok şey ve bir çok konu hakkındadır. Bu nedenle kitap ta her şey hakkında. Yazarın temel problematiklerinden biri, seküler dünyada din nasıl yaşanıyor? sorusu. “Hayatımızla ne yapacağımız bize vazedilmiş. Ama bunun ‘nasıl’ı asıl cevap verilmesi gereken” diyor. İşte bu ‘nasıl’ın irdelenmesi üzerinden yol alıyor kitap.
8.57 ₺ -
Başörtüsü
Başörtüsü meselesi bu zamana kadar hep yasaklar çerçevesinde tartışılageldi. Ancak, küreselleşmenin ulus devlet sınırlarını yok ettiği yeni dünyanın kültürel politikaları artık Müslüman kadınların örtünme pratikleri üzerinden kurgulanıyor. Başörtüsü istisnalaştırılarak, ahlaki ve estetik normların yeniden tanımlanmasında ve safların belirlenmesinde adeta yeni bir “Berlin Duvarı” inşa ediliyor. Kadın, örtünme, kamusal alan gibi konular üzerine çok mli çalışmalara imza atmış olan Nazife Şişman, bu eserinde artık çağın söylemsel stratejileri arasında en belirleyici araç haline getirilen başörtüsü meselesini küresel ölçekte ele alıyor.
7.54 ₺ -
Aydınlıktakiler ve Karanlıktakiler
Bir yanda gecekondularda sefalet içinde yaşayan yoksullar; diğer yanda yazlıklarda, villalarda lüks içinde yaşayan zenginler... Yaptığı ilmî çalışmalar ve ürettiği eserlerle, önemli bir kariyere sahip olan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, bir sosyal bilimci olarak “imtiyazlı yeni sınıf” ile “gecekondu insanı”nı yerinde inceleyerek bu güzel eseri ortaya çıkardı.
4.80 ₺ -
Alevi Bektaşi Kimliği
Bu kitap, Türkiye genelinde 17 il ve 45 beldede Sosyoloji ve Antropoloji’nin en yeni yöntemlerine göre hazırlanmış bir saha araştırmasıdır. Bir yanda Alevi-Bektaşi insanın konuya bakış açısı, öte yanda araştırmacının yaklaşımı tesbit edilmek suretiyle bu inanç sistemi derinliğine yorumlanmıştır. Ayrıca çeşitli üniversitelerden 315 öğrencinin Alevi-Sünni farklılaşmasına bakış açılarının da yer aldığı kitap, herkesin başvurabileceği bir kaynak özelliği taşıyor...
14.39 ₺ -
Bilimsel Araştırma Metodolojisi
Bilgi çağı; bilginin üretilmesi. araştırılması, değerlendirilmesi ve iletişim araçlarıyla kamuoyuna sunulması olarak belirlenirse. 2000′li yılların bilimin yükselişi biçiminde algılanacağı muhakkaktır.Bazı bilimadamlarının ′teknoloji toplumu′ diye belirledikleri bu çağın hareket yasası da. telekomünikasyon. bilgisayarlar. robotlar. biyo-teknoloji. teleks. video vb. teknoloji ürünleri ve iletişim araçlarından oluşmaktadır Günümüz üniversitesi ve akademik kuruluşlarının. 150′liler öncesinin kalkınma ve azgelişmişlik çemberlerini kırmak gibi reform reçetelerinin ötesinde. araştırma ve geliştirmeye yönelik bilgi üretimini amaçlayan bir metodolojiyi benimsemeleri gerekir. Bilimsel araştırma metedolojisi. bilginin derlenerek denetim altına alınması. bilgi işlem yöntemleri ile kullanıma hazır bir duruma getirilmesi demektir.
11.99 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Türk Toplum Yapısı
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk sosyolojisinin zirve isimlerinden birisi. Yaptığı araştırmalar ile Türk toplumunun sosyolojik yorumlanmasına büyük kolaylıklar getiren Türkdoğan′ın çalışmalarının yayıldığı alan neredeyse Türk toplumunun bütününü kapsıyor. 21 ana başlık altında toplanan kitapta, Türk toplum yapısı anlatıldıktan sonra Osmanlı′daki sosyal sisteme, Tanzimat′tan başlayarak Batılılaşma hareketlerine, ulus devletten günümüz Türk toplumunun dinamiklerine, köyden kentte göç zenginler ve yoksullar arasındaki kutuplaşmaya kadar pek çok alanda bulgularını ortaya koyan Türkdoğan, Türk demokrasi modeline, toplumsal yapıdaki cemaatleşme eğilimine ve kültürel değişmeye de temas ediyor.
20.56 ₺ -
Türk Toplumunda Zazalar ve Kürtler
Orhan Türkdoğan’ın, Türk toplumunun sosyolojik gerçekleri üzerinde yürüttüğü araştırmalarının bir yenisi daha “Kürtler ve Zazalar” adıyla okuyucusuyla buluşuyor. Sosyolog Orhan Türkdoğan bu çalışmasıyla, bilinmeyen ve göz ardı edilen birçok gerçeğe ışık tutuyor. Uzun yıllar süren katılımcı gözlem ve görüşme teknikleri ve yerinde inceleme metoduna dayalı bir alan araştırmasının ürünü olan eser, sahasında bir ilk olma özelliğine de sahip. Yazar, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki etnik yapılaşmalarla ilgili, Zaza ve Kürtlerin dil ve kökenlerine dair kalıplaşmış söylemlerin dışına çıkarak dikkat çekici bulgulara ulaşıyor. Eser, etnik farklılıkların, milletleşme olgusu içerisinde bir bütünleşme sağlaması gerektiğini vurgularken bölgenin kalkınması yolunda neler yapılabileceğine dair öneri ve çözüm yolları da sunuyor.
20.56 ₺ -
Türk Sanayi Toplumu
Türk toplumu modernleştikçe üretim biçimleri ve ilişkileri değişti. Her ne kadar Batılı toplumlar kadar sanayileşmemiş olsa da Türkiye’nin geride bıraktığı yüzyıl sanayi atılımları ve bu dönüşümün toplumsal tezahürleriyle dolu. Alanında yayımladığı birçok eserle yakından tanıdığımız Prof. Dr. Orhan Türkdoğan bu eserinde sadece Türk toplumunun sanayileşme süreciyle beraber geçirdiği dönüşümü ele almakla kalmıyor aynı zamanda iktisat sosyolojisinin Batı’daki tartışmalara da ışık tutuyor.
23.98 ₺ -
Şov ve Mahrem
Anlam dünyasının farklı uçlarında yer alan iki kavram; şov ve mahrem. Postmodern dönemde, "mahrem" olanın sınırları "şov" tarafından aşındırılıyor ve şov, mahremi esir alıyor.Kitle kültürünün içine sıkışmış insan, varolmanın yolunu "fark edilmekte" buldukça görüntülere sığınıyor Kimlikler imajlar üzerinden inşa edilirken dinî/ahlakî normların yerinin modanın lokomotifliğinde tüketim kriterleri alıyor. Artık sokaklar sahne, insanlar oyuncu. Oyunu yazanlarsa "kamusal alanın mübarekleri" yani modacılar. Kutsalını kaybeden dünya, yeni kutsallar arayışında modacılara teslim oluyor. Mahremiyet sınırlarında kalması gerekenlerin teker teker "şov" malzemesine dönüştürüldüğüne bir dönemde Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, çağımızın çelişkisi üzerine yazdı; Şov ve Mahrem.
8.23 ₺ -
Ramazanname
“Ramazanname” geçmiş Ramazanlara yakılan bir ağıt değil, günümüzün, yaşayan, hissedilen Ramazanları adına düşülen kayıtlar. Yazar son on yılın İstanbul Ramazanları’na ilişkin tanıklıklarını, tespitlerini, duygularını açık yüreklilikle buraya kaydediyor. Bir ayna tutuyor günümüz insanına, onun maneviyatla, Ramazan’la olan ilişkisine. Bu aynadaki görüntüsünü belki beğenmeyenler olacaktır, belki de şaşırıp kalanlar! Ama dedik ya bu bir tanıklık…Bir şeye işaret ediyor, gösterdiği yerde gösterileni ya da gösterdiğinden fazlasını bulmak da okuyucuya kalmış bir konu…
6.17 ₺ -
Yusufun Rüyası
Beş yıla yayılan bir sürecin sonunda tamamladığı Yusuf Üçlemesi'nin ("Yumurta", "Süt", "Bal") ardından, Semih Kaplanoğlu sadece Türkiye sinemasında değil dünya sinemasında da güçlü bir yer edindi ve bu yeri "Bal"ın Berlin'de kazandığı Altın Ayı'yla tecsilledi. Kaplanoğlu, sinema yazarı Uygar Şirin'le yaptığı bu nehir söyleşide önce İzmir'de başlayan çocukluğundan bugüne tüm hayatını anlatıyor. Ardından okru senaryo yazımından oyuncu seçimine, ses tasarımından festivallerde yaşananlara kadar Yusuf Üçleme'nin yapım ve çekim sürecinin her aşamasından adım adım geçiriyor. Ece Ayhan'dan Erol Akyavaş'a, Alim Şerif Onaran'dan Orhan Pamuk'a Türkiye'nin önemli kültür-sanat insanlarının irili ufaklı roller üstlendiği bu serüvende, Kuşadası'nda kargalardan haberler veren Süreyya Nine'den 90'larda bir reklam ajansının gürültüsüne, Çamlıhemşin'de film setini işgal eden arılardan 12 Eylül döneminde bir sinema okulunda okuyan öğrencilere kadar pek çok ses duyacaksınız.
27.41 ₺ -
İran Kütüphaneleri Türkçe Yazmalar Katalogu
Türk dili, edebiyatı, tarih ve kültürü açısından İran tarihi-kültür coğrafyası oldukça mühimdir. İslam sonrası İran tarihine bakıldığında görülecek olan şudur ki; bu coğrafya İslam sonrasında daima Türk asıllı sultan ve emirler vasıtasıyla idare edilmiştir. İran edebiyatı, tarihi ve kültürü üzerine düşünülürken bu önemli hususa dikkat etmek gerekir. Ayrıca, Senai-i Gaznevî, Attar-ı Nişaburî, Nizami-i Gencevî, Sadi-i Şirazî, Hafız-ı Şirazî ve Molla Camî′yi yetiştiren kültür ortamı ve devir idaresi iyözlemlenmeli, zamanın ilim ve kültürü çok iyi tahlil edilmelidir. Büyük çoğunluğu oryantalist bakışla yazılan edebiyat tarihlerimizin tashih, tadil ve yeniden yazılmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Fars edebiyatının en parlak devri Selçuklular devridir, bir önceki dönemde tüm hazırlıklarını yapmıştır ki, bu devir Gazneli Sultan Mahmud′un hakimiyetindedir. O halde, kanımızca Fars edebiyatı kavramı dikkatlice kullanılmalıdır. Fars edebiyatı mı Farsça edebiyat mı? sualini tekrar soruyoruz. Kültür ve medeniyet tarihimiz için büyük bir değere sahip olan bu esere aslında Bakiyetü′s Seyf (Kılıç Artığı) adını vermek istedik. Çünkü, sabık Şah Pehlevi rejimi tarafından Pan-Türkizm için bir vesile olur zehab ve korkusuyla mezkur hükümet tarafından bütün kütüphane ve müzelere gönderilen umumi bir talimat-name ile Türkçe eserlerin imha edilmesi ya da gömülmesi istenmiştir. İşte bugün elimizde bulunan yaklaşık 1200 adet Türkçe el yazma nüsha bu akıbetten kurtulanlardır. Bu eser, İran kütüphanelerinde bulunan Türkçe el yazma eserleri ilk olarak inceleyen bir çalışma olarak ayrıca önemlidir.
14.80 ₺ -
Tarihi Hakikatler
Osmanlı ve Türk tarihine dair gerçekler bu kitapta… TÜRKLER kitabının yazarı İsmail Hami Danişmend’le tarihin bilinmeyenlerine yolculuk devam ediyor… İsmail Hami Danişmend, Türk tarihi ve Türk dili sahasındaki araştırmalarıyla tanınmış seçkin bir tarihçimiz ve oldukça değerli bir fikir adamımız olarak kendisini bütün ilim çevrelerine kabul ettirmiş bir büyüğümüzüdür. Tarihi Hakikatler, üü tarihçi ve fikir adamımız İsmail Hami Danişmend’in iki ciltlik eserinden özenli bir seçkidir. Osmanlı dönemine ait birçok yerli yabancı tarihi kaynaklardan istifadeyle hazırlanan eserde, Türklerin askeri, siyasi ve sosyal hayat yapılanmaları hakkında önemli tespitler ve açılımlar yer alıyor. Osmanlı padişahlarının liderlik ve kişilik özellikleri, Osmanlı tarihindeki ilkler, saray kültürünün ayrıntıları ve daha birçok nitelikli açıklamalar yer alıyor. Tarihi Hakikatler’de önde gelen Türk büyüklerinin ayırt edici pek çok özelliğini orijinal ve ince nükteler ve kitabın sonunda tarihten ilginç anekdotlarla okuyacaksınız. İsmail Hami Danişmend Dört ciltlik Osmanlı Tarihi Kronolojisi başta olmak üzere otuzu aşkın önemli esere imza atmış, Milli Mücadele kahramanlarımız arasında yerini almış, üniversitelerde dersler vermiş çok güçlü bir tarihçi, edebiyatçı ve fikir adamıdır.
6.51 ₺ -
Çanakkalede Türklerle Beraber
ÇANAKKALE’DE TÜRKLERLE BERABER, özellikle yabancı tarihçiler tarafından, Çanakkale Savaşları konusunda en önde gelen kaynak eserler arasında gösterilmektedir. 9. Tümen Komutanı Albay Hans Kannengiesser, ordumuzdaki Alman Subaylarının en yeteneklilerinden biriydi. Conkbayırı Savaşları’nda yaralanıp geriye gitmeye mecbur kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Açıknet gerçeklerle dolu olan Hans Kannengiesser’in kitabının faydalı olacağı kanaatindeyim. Liman von Sanders Paşa * * * Balkan Savaşları’ndan salimen çıkan ve karınlarını otla doyurmak zorunda kaldıklarını ve açlığın, düşman kurşunundan da daha korkunç olduğunu, hatırlayanlara göre, “Evet, Çanakkale tam bir savaş değildi, çünkü her gün yemeğimizi de yiyorduk”. Kırık-bozuk Türkçemle hal-hatır soruyordum: ′Eyi mi?′ (Gehts gut?). Bana bir kişi veya tüm birlik koro halinde cevap veriyordu: ′Eyi Bey′ ve daha sonraları ise, ′Eyi Paşa′ (Es geht gut). * * * ...Hemen, 20 askerli bir piyade takımını tekrar buldum ve ateş açmalarını emrettim. Aldığım cevap ilginçti: “Biz sadece tabur komutanımız emrederse ateş ederiz”. Daha da neler, artık bu kadarı da fazlaydı! Koştum ve kendimi, küçük bir çukurda bulunan bu askerlerin arasına attım. Neler söylediğimi tam olarak bilmiyordum ama, “Her ne olursa olsun ateş edin ve hemen kendinizi karşıdaki İngilizlerin üzerine atın! Ya ateş etmeden atılın ya da ateş ettikten sonra harekete geçin!” dediğimi hatırlıyorum. * * * Çanakkle Savaşı’nda 9. Tümen Komutanı olarak Kirte, Kayaltepe ve Conkbayırı’nda ve Eylül 1915’ten sonra 16. Kolordu Komutanı olarak Anafartalar’da görev alan, işgale direnen Türk askerlerinin kahramanlığını sıkça anan Kannengiesser, Almanya′ya döndükten sonra hatıralarını kaleme almıştır. Çanakkale’de 7 Ağustos 1915’te, düşmanın açtığı makineli tüfek ateşiyle göğsünden vurulan Albay Hans Kannengiesser’in kitabı, Liman von Sanders Paşa’nın önsözüyle tarihseverlerle buluşuyor.
9.25 ₺ -
İbret Işıkları
Muhterem Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi'nin kaleminden tarihe ibret nazarlarıyla bir yolculuk Tarih okumak, tarih bilincine sahip olmak, olup geçmiş olayları kronolojik sırasıyla tekrar edip durmak değildir. Önemli olan, hadiselere ibret nazarıyla bakabilmektir. Tarihten ibret alınsa, aynı tür hatalar işlenip durur muydu? İnsanlık adına altın sayfalara yazılacak nadide örnekler sergileyen İslam büyüklerini fedakarlık zirvesine taşıyan sebeplerin, hürmetle ve engin bir muhabbetle anıldığı bir kitap okumak ister misiniz? Tarihten Günümüze İbret Işıkları adlı kitap, saadet çağından Osmanlı'ya kadar uzanan zaman diliminde tarihten süzülen ibret ışıklarını gündemimize taşıyor. Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'nin kuşatıcı üslubuyla gönül hanemize misafir ediyor.
245.00 ₺ -
Tarihe Yolculuk
Tarih baba derki : Osman Gazi ve nesli gibi diğergâm, gönül eri ve kendisini cenab-ı hakka adayan abide insanlara sahipsen, Tebaasıyla mahkemeye çıkarak bütün dünyaya örnek bir adalet anlayışı tevzi eden bir Fatih'in varsa, Hazret-i Mevlanalar, Yunuslar ve Hüdâiler gibi yüreklerini dergâh yapan gönül erlerin ve onlardan feyz alarak izlerini takip eden güzel insanların varsa, Bir karıncanın hukukunu düşünen Kanuni Sultan Süleyman'ın varsa, Sinesî Kur'an'la dolmuş analar, arslan yürekli yiğitler doğuruyorsa, Dünya, senin gözünde küçülmüş, âhiret saadeti ve Allah rızası bir ideal haline gelmişse; SEN BÜYÜK MİLLETSİN!..
112.00 ₺ -
Darağacındaki Kuran Şehitleri Reci Vakası
Adem Saraç'tan İslam Tarihi'nin acı ve ibretli bir destanı. Reci olayı; sevenin sevdiği uğruna severek can verdiğinin destansı anlatımı. İlk Kur'ân muallimlerinin şehadet şerbetini yudumlaması. Peygamber sevgisini gönlünden, diline oradan ameline taşıyan sahabenin sarsılmaz iradesi. Örnek davranışları yüzyılları aydınlatan yiğitlerin cesareti. Aşktı onların yüreğini kavuran, heyecandı kızgın çöllere düşüren: "Varıp gidin. Allah Kelamı'nı insanlara öğretin, İslam'ı yeni gönüllerle buluşturun" sözünün sıcaklığıydı gönüllerini ısıtan. Yolların meşakkati alıkoymadı onları yulundan. İhanete uğrama endişesi alıkoymadı. Yurudundan yuvasından ayrılmak giran gelmedi o yiğitlere. Allah'tan gayrı hiç bir şeyden korkmadılar. İnsanları ürküten ölüm korkusuna karşı; "gideceğim yer buradan daha güzel" inancını kuşandılar. Müjdeler olsun Kur'ân Şehitlerine. Müjdeler olsun, onların aziz hatırasına sahip çıkanlara.
119.00 ₺ -
Farsça Türkçe Lügat
Adını İran'ın Fars eyaletinden alan Farsça'nın dünyanın en eski dillerinden biri olduğunu milattan 700 yıl önce yazılmış olan kitabeler ve belgeler isbat etmektedir.Şiire ve edebiyata pek elverişli olan bu dil önce Selçuklu'lar sonra da Osmanlı edip ve şairleri tarafından benimsenip sevilmiş. iki ülke arasındaki münasebet ve temaslardan dolayı onlardan bize ve bizden onlara pek çok kelimeler geçmiştir Lugata İran'da kullanılmakta olan Türkçe kelimeleri de aldık ve onlan (T) harfiyle gösterdik.Bizim Divan edebiyatı Farsça kelime ve terkiplerle doludur. Osmanlıca dediğimiz ilmi dil ile yazılmış olan eserlerden hakkıyla istifade edebilmek için Farisi kaidelerine aşina olmak şarttır.Bizde Farsça-Türkçe olarak intişar etmiş olan «Ferheng-i Şuuru» ve «Burhan-ı Katı» gibi lugatlar'dan bu gün ki talebenin gerektiği şekilde istifade etmesi eski Türkçe harfleri bilmediklerinden dolayı mümkün olamamaktadır. Merhum üstad Ziya Sükun'un Maarif Vekaletince tabedilen «Ferheng-i Ziya» isimli eseri hakikaten büyük bir emek mahsulüdür. Gerek Fars ve gerekse Osmanlı edebiyatıyla uğraşanlar için çok faydalıdır. Ancak İran'lıların dedikleri bugünki dil için kafi olmadığı erbabınca malumdur. Biz bu kitabımızda gerek edebi ve klasik dilde ve gerekse bugünki konuşma dilinde en çok kullanılmakta olan kelimeleri toplarlık.Farsça bir terkipler dilidir Bu dilde esaslı ve köklü bir kaideye uyularak birçok kelimeler türetilir. Lugatten daha fazla istifade edilmesi için bazı önemli gramer kaidelerini aşağıya yazmış bulunuyoruz. Kelimelerin gerek okunuşunda ve gerekse manalarında elden geldiği kadar hata yapmamaya çalıştık Ehli kemalin vaki olan hataları şairin şu sözleri çerçevesi içinde mütalaa edeceklerini umarım Bir karınca (hediye olarak) bir çekirge ayağı getirdi:Sende Süleymanca davran ey yüce soylu kişi!'Tevfik Allahtandır.
227.50 ₺ -
Eşsiz Mucize Kuran
“Eşsiz Mucize Kur’an”, Kur’an’ın ne bir şair, ne bir mecnun ne de bir sihirbaz sözü değil, aksine Yüce Kudret’in, kulu ve resulü Muhammed (s.a.v.)’a indirdiği ilahi bir vahiy olduğunu anlatıyor. “Eşsiz Mucize Kur’an” bir çeviri .... Yoğun, yorucu, teori ve mantıksal anlatımın ötesinde, dikkatleri insan tavırlarına pratik hayatta çeken rahat bir uslup O yüce kelamı, eşsiz mucizeye, hayatın içinden, tatlı, hoş ve saf, “su gibi” bir dokunuş... Yorulmadan, zevkle okuyacağınız bir eser. “Araştırın! İnanırsınız... Tabi kalbiniz hale oradaysa...” Grayy Miller
0.00 ₺ -
Haydin Felaha
Mü'min bir ferdin manevidünyasnın imârında namaz ibâdetin ne kadar ihyâ edici ise İslâm ümmetinin diriliş ve hayatiyetini devam ettirmesi bakımından da namazın cemaatle edâ edilmesi, aynı şekilde ehemmiyetlidir.Bu yüzdendirki cemaatla kılınan namaz yalnız kılınan namazdan 27 derece daha üstün kılınmıştır.Namaza davet ezanla başladığından cemaate iştirak, ezana iştirakla başlar .Dolayasıyla cemaatale namazın sırııda eren mümin, daima gönlü namazda kulağı ezanda olduğu için ,evinde,iş yeridne ve bulunduğu her yerde namaz şuuru içinde hayatını devam ettirmektedir.Bu ve benzeri vasıftaki kimselerin hususiyetleri El kârda gönül yârda" veciz szüyle ne güzel tasvir edilmiştir.
80.50 ₺ -
İslam Kültüründe Kardeşlik Ruhu
"Kardeşlik ruhunun” hedefi Kur’an ve sünnet etrafında gelişen, tarihi mirasımızla zenginleşen bir din kardeşliği örneğini sunmak ve okuru, bugünkü alışkanlıklarıyla bir iç hesaplaşmaya sevk etmektedir. Gençlere ve bu konuları kendilerine sorun edinen her kesime seslenen bir muhasebe çağrısı bu.. Efendimiz, Kur'ân-ı Kerim, İlim, ihlas, himmet, rûhânî devir, dostluk, fakr, derd, hizmet... gibi konular, Hz. evlânâ'nın görüşleri çerçevesinde açıklanıyor.
91.00 ₺ -
İslam Kültüründe Vakit Disiplini
Zaman iyi değerlendirme konusunda, yarına dair bir kaygı taşımayan bir düşünceyle, “sürat”, “telaş” ve “kazanım” adına, zaman yönetiminde sınır tanımayan bir anlayış, insanlık için bir huzur ve kurtuluş vesilesi olabilir mi acaba? Kırık bir kum saati düşünün üstten akan kum tanecikleri, saatin altındaki bölmesine değil de, dışarı dökülüyor. Amacımız bu deliğin kapatılmasını hatırlatmak…
84.00 ₺