-
Çam Dağı Ülkesi
Çam dağı ülkesi nedir diye sorulacak olursa tek kelimeyle cevap verelim: Bir destan! Aydınlığın destanı, Nur'un destanı... Elinizdeki kitap, gerçek bir destanı, yaşanmış ve belki yaşanmaya devam etmekte olan bir destanı anlatıyor. Peki ne zaman ve nerede mi yaşanmış, yaşanmaya devam ediyor? Onu siz anlayacak, siz hissedeceksiniz. Kim bilir belki sizin şu anki hayatınızda, babalarınızın hatırlarında, çocuğunuzun ideallerinde, eşinizin memleketinde, dedenizin köyünde, kardeşinizin gurbetliğinde, annenizin yüreğinde, arkadaşınızın beyninde, düşmanınızın vicdanında!... Bunların hepsinde de olabilir, bir kısmında da. Hiç olmazsa birinde mutlaka vardır, mutlaka... Şayet biraz dikkatli bakarsanız kolaylıkla görebilirsiniz! Merak etmeyin, küçük ama fark edilmek için biraz çaba gerektiren eşiği aşar aşmaz göreceksiniz! Zaten sizin bu eşiği rahatça atlayabilmeniz için yazarın, sembolik konu ve kişi örgüsü vasıtası ile gösterdiği olağanüstü çaba kitabın başından sonuna kadar size rehberlik edecek. Ayrıca kitabın her köşesine dikkatlice serpiştirilen yoğun hissi ifadeler ve eserin geneline hakim kılınmış coşkun üslup sizi bambaşka atmosferlere taşıyacak...
4.50 ₺ -
Fıtratın Aşk Çağrısı
"Sen, canının bile sahibi olmadığını söyle! Sen değişmedikçe güneşin yüzünün ağarmayacağını, toprağın çatlamayacağını, anaların doğuramayacağını bil! Seni ruhunla baş başa getirecek, onunla tanıştıracak şeyin senin "aşk"ın olduğunu bir an bile aklından çıkarma! Aşkın çağrısına kulak ver ve "kul" ol! Kul ol, güçlü ol! Kul ol, bir damla gibi okyanusa kavuş! Varlığınla yüzleş. Hâlâ varlığın duruyorsa, tövbe et, tövbe et, tövbe et! Bu "fıtratın aşk çağrısı"dır. Bu çağrı insanlık çağrısıdır. Bu çağrı selamdır, emandır ve sonsuz mutluluktur." D. Ali Taşçı, "Fıtrat", "Aşk" ve "Çağrı" başlıklarından oluşan üç bölüm altında topladığı denemelerinde insanı, sırlarıyla tanışmaya, fıtratıyla barışmaya ve aşkla kendini bulmaya davet ediyor. Önünüze yepyeni kapıların açılacağı, fırtınalı bir yolculuğa davet ediyor.
6.00 ₺ -
İçimdeki Hafız
Bu kitap, büyük acıların ve hüzünlerin yaşandığı "gidemeyenlerin ülkesi"nde, her şeye rağmen "saklı umutlar" a saklanan insan gibi insanlara ve kardelenlerin ikiz kardeşi genç yüreklere tutunarak yazıldı. Madem, "Yoktan da vardan da ötede bir var vardır", öyleyse her şeye rağmen, bu ülkede aşka ve umuda giden hep bir yol vardır" Hiç kimselerin geçmediği, kuşların bile şarkı söylemeyi unuttuğu bu kıyılarda, ansızın bir "hafız" düşüyor aklıma şimdi. O"nu nasıl tarif etmeliyim, hangi acının yada hangi sevincin içinde saklamalıyım bilemiyorum. Ama bir şeyi çok iyi biliyorum, dizelerin içinden yüreğime bir deva gibi akan bu "hafız"ı yada diğer adıyla "yağmur"u çok iyi saklamalıyım. Çünkü bu "yağmur nereye çiselerse oraya gerçek hayatı / hayatını taşır" Çünkü bu yağmur, kuruyan derelerime baharı getiriyor, aşka da hayata da yeni bir anlam katıyor. Çünkü, "dev çınarlar duramaz" onun selleri karşısında. Bu "yağmur"u tarife ne şiirler, ne şarkılar yetiyor, işte bu yüzden "aşka" teslim oluyorum. Ben bu "Hafız"da yok oluyorum"
4.13 ₺ -
Bir Ayrılık Bir Gurbet
Gurbet" Nasıl bir şeydir ki olmadık anlar onu hatırlatır. Sevgiyle gülen yüz sararır. Mutlulukla bakan göz, hüzünle yaşlanır. Ve o an" Gözler söyler: "Ah şu gurbet"" Neler hatırlatmaz ki onu" Bir yol" Eskimiş bir eşya" Yaşlı bir sima" Sararmış bir çiçek" Omuzlarda uçuşan bir yaprak" Kulakta uğuldayan bir rüzgar" Ve o an" Yürekler söyler: "Ah şu gurbet"" Hayallere dalmış bir ana. Ak yaşmağına gizlice akan yaşlarına kaderi mendil yaparken. O an" Sabırla söyler: "Ah şu gurbet"" Bu çalışma "Ah şu gurbet" dedirten cümlenin kısa bir öyküsü. Gurbet öyküsü" Kalabalıklar içinde garip kalmanın, yalnız olmanın öyküsü"
4.13 ₺ -
Derin Millet Manifestosu
Bu kitap son yıllarda Türkiye"nin gündemini meşgul eden belli başlı konulara içinde yaşadığı toplumun kültür derinliğiyle yaklaşan bir kalemin seslenişi" Konular ne kadar birbirinden farklı olursa olsun, görülmeyeni gösteren söylenmemişi söyleyen bir aydın dikkati ve orijinalitesi bütün yazıların ortak özelliği olarak beliriyor. Popüler kültür ve kültürel yozlaşmayla kaybolan özelliklerimiz, Küreselleşmenin getirdikleri ve götürdükleri, Avrupa Birliği ile İlişkiler, Büyük Ortadoğu Projesi"nin bölgedeki etkisi, Siyaseti, bürokrasisi ve üniversitesi ile Türkiye"nin bugünkü manzarası" "Derin Millet Manifestosu" yankısını bekleyen bir "aydın çığlığı""
4.13 ₺ -
Sonsuz Yürüyüş
Her birimizi tek başımıza bir kayığa oturttular. Cahildik biz; ellerimizde kürekler... Tanımadığımız bir sahilden uzaklaştırıp karşı kıyıya yönelttiler bizi... Küreklere asıldık ve elimizden geldiğince ilerlemek için uğraştık. Biz açıldıkça, akıntı da şiddetlenerek aynı yönde bizi sürüklüyordu. Sahilden, yeni hedeften uzaklaşıyorduk.Uzlaştıkça, bizim gibi akıntıya kapılan kürekçilere daha sık rastlar olduk. Bazıları, sahilden uzaklaştığının farkında, durmadan kürek çekiyordu; bazıları kürekleri fırlatıp atmıştı. Kimileri akıntıya karşı çabalıyordu, kendince savaşıyordu, ama çoğu kendini akıntıya bırakmıştı. İlerliyorduk. Akıntı bizi götürüyordu. İlerledikçe daha ilerdeki, akıntının aşağılarındaki yolcuların ardından bakarken, (Sanki hedef onlara yetişmek veya geçmekmiş gibi) bize gösterilen yönü unuttuk. Tam akıntının ortasında, aşağı doğru kapılıp giden kayıkların sıkışıklığında, yönümüzü iyice kaybettik. Her taraftan tayfalar, neşeli zafer çığlıklarıyla, sarhoşcasına, yelkenliler ve kürekli kayıklarla önümüzden geçiyor, akıntıdan aşağılara gidiyorlardı. Birbirlerine ve bize, "Başka bir yön olamaz zaten" diye teminat veriyorlardı: "İşte hepimiz bu tarafa gidiyoruz; yönümüz burası o halde!" Biz de onlara inanıyorduk ve onlarla birlikte ilerliyorduk. Çekmekten vazgeçtiğimiz kürekleri kayığın içine alıp keyiflenmiştik bu yüzden. Nasılsa akıntı, bizi gitmemiz gereken yere götürüyordu! Oldukça uzaklara gittik. Öyle uzaklara ki, içlerinde yolumuzu iyice şaşırdığımız hızlı akıntıların gürültüsünü duyduk. kayıkların orada nasıl parçalandığını gördük. Biz sonsuz bir yolculuğa çıkmıştık!
7.13 ₺ -
Aynaya Bakınca Söylenen
Kalbimizi kullanmayı ve onun hünerlerini bilmeyi unuttuk. Öfkelerimizi ve sevinçlerimizi neye göre ayarladığımızı hatırlamıyoruz artık. Sadece durduğumuz kapının önündeyken kapının ardını merak ediyoruz. Yürüyüp geldiğimiz çeşit çeşit koridorların bize hiçbir şey ifade etmemesini anlayamıyoruz. Geride bıraktıklarımızın, donandıklarımızn, doyduklarımızın, ağladıklarımızın, hüzünlendiklerimizin "neden" lerini düşünmüyoruz. Sadece ve sadece o kapıyı geçmek ve duvarın arkasında olmak istiyoruz. Bilmiyoruz ki, bu kapı, bir adım önce geçtiğimiz kapıdan pek farklı değil! Sadece hep yürümek istiyoruz kalbi ve bilgiyi geride bırakarak sadece yürümeye ayarlanmış bir adım nereye götürür ki insanı?
4.13 ₺ -
Yüreğimin Son Kalesi
Öylesine "küresel" bir çöküş çağında yaşıyoruz ki, kimsenin "sevgi sözcükleri" yok artık. Kimsenin bir alev gibi yüreğinde beliriveren aşkları ve özleyip paylaşacağı kimsesi de yok Aşkların, sevinçlerin, acıların yerinde yeller esiyor. Hepsi de yalancı bir beyazlığın içinde solup yok olmuş... Bu yüzden, şiirler, şarkılar kimseye bir şey söylemiyor. Bu yüzden, her sabah pencerelerden bize gülümseyen bahar güneşini bile öfkeyle karşılıyoruz. Durgun bir suyun üzerinde, iyice ıslanınca batmak üzere bekleyen kağıttan oyuncaklar gibi, sıradan nesnelerden söz ederek geçiyoruz hayatın içinden. Oysa, bir türlü tarif edemediğimiz, anlayamadığımız anlatamadığımız "saklı cennet" daha derinlerde duruyor. Şimdi iki anlamı var hayatımın: birisi bölünmüş aşklarda her gün yenilerek aktığım şiirler; diğeri ise, yüreğimin son "kale" si dualardaki "saklı cennetim".
4.50 ₺ -
Kırık Kalpler Sokağı
Bu kitabın sayfalarında gezinirken, bir sevgi fedakarıyla tanıştığınızı derinden hissedeceksiniz. Çünkü bu kitabın yazarı, kelimelerden bir sera kurarak sevgiyi korumaya alıyor. Sevgili sevgi, oksijen çadırına düşmesin diye çırpınıyor. Kutupta portakal fidanı yetiştirir gibi, düşünce dünyasının hariminde sevgiyi besliyor. Sevgiyi sürekli gündeminin ilk maddesi yapıyor. O bir sevgi büyükelçisi... Sevgiden sorumlu bir gönül işçisi ya da... ona göre bütün yollar Roma`ya değil, sevgiye çıkıyor. Sevgi onun kalemine yakışıyor. Zira bu kelime, onun kalemine yüreğinden dökülüyor. Sevgisizlik buzullarını tek başına, hohlaya hohlaya eritmeye talip bir sevgi fedakarı o...
4.13 ₺ -
Yusuf Yüzlü Yürekler
Hani biz silecektik notalardan bütün hüzünlü nağmeleri!.. Hani biz silkinsek dünya da silkinecekti ya kötülüklerden!.. Hani biz iyiyi bilenler, iyiyi önde görenler, sabırla yoğurulup, acıyla savrulup, tüm siyahi ağıtları toplayıp... Hani biz meydanlara dökülüp doğruları haykırınca ve herkes inanınca düzeleceğine dünyanın... ve düzelince dünya, kollarımıza güneşleri dolduracaktık? "Yusuf yüzlü güzeller" biz olacaktık Olamadık ey düşümdeki masum yüzlü, mahzun gönüllü çocuk... Olamadık! Gökyüzünden yıldız toplayarak uyumayı unuttuk. Geceye dalmayı, lacivertin huzuruna tüm gamları satmayı, çimene basmayı, meyveyi dalından yemeyi ve daha neleri unuttuk da böyle karaya çalan kızıl alevler doldu gönlümüze...
4.13 ₺ -
Bediüzzamanca Bakışlar (Bakış Öyküleri)
Hayat hepimizin dünyasında farklı yansımalı bir aynadır. Bu aynayı çoğu zaman görerek yaparız. Bu aynada neler yok ki... Bu aynada istediğimize uygun, bakışımıza göre neleri görmez, neleri seyretmeyiz ki... Bakışa göre, baktırana göre değişen tılsımlı bir büyüdür sanki hayat. İnsana bu hayat büyüsünde düşen bakmayı iyi tespit edebilmek. Fakat insan da hayat içinde her şeyden daha çok gizemli bir başka bilmece. Hayata yalnız kendi dünyasından baktığı sanılır. Oysa hayata hep başkalarının perspektifinden bakar insan. İnsan bazen iyi baktıranlarla tanışır, bazende tam tersi olur. O zaman kaybeden yine insandır. "Bediüzzamanca Bakışlar" insanın bakışta kaybetmemesi için bir adım. Bediüzzamanca bakmaya alışmak için bir giriş. Bediüzzamanca Bakış, kamil insan olma yolunda bir basamak. Bu basamağı çıkmak da bizim elimizde.
4.13 ₺ -
Yürek Fısıltıları
Büyük patlayışla başladı büyük değişim. Kainatın yaratılışıyla insana bir yol açılmış. Ebedi ufuklarda soluklanma yolu. Adımların minik, ruh ve kalplerin büyük attığı bu koşuda insanlar yarıştı, insanlık yarıştı. Kalp atışların stardını ve bitişini belirledi. Aslında "Bing Bang" ile başlayan kâinatın kalp atışı, insanın kalp atışlarından farklı değildir. "Yürek Fısıltıları", o kalp atışının yüreklere yansıttıkları...Kâinatın yüreği olan insanın yüreği, yürek kıpırtıları... Kâinatın, zerrelerin, insanın Yürek Fısıltıları...Yüreği olanlara sayısız yüreklerin dili... Yüreklere ince bir sesleniş"Yürek Fısıltıları"...
5.40 ₺ -
Bir Sağanak Hayat
Hayat bir sağanak yamur damlası kadar kısa, bir serap kadar aldatıcı... Minicik damlalar halinde yağıyoruz. Sonra emekliyor, yürüyor, dağları aşıyoruz. Sonra dökülüyor ve ebed denizine karışıyoruz. Kitap sizi yaşanmış olayların ışığında duygu dolu bir tefekkür ziyafeti sunuyor. Okudukça ölümün korkulacak bir şey değil, aksine sevilecek bir hadise olduğunu göreceksiniz. Ölümün tatlı ve sevimli yüzü ile karşılaşacak, onu özler hale geleceksiniz.
4.50 ₺ -
Hayata Dilekçe
Sadece benim değil, benim neslin hayalleri çalındı... Umutları, sevgileri, aşkları çalındı. Kandırıldık. Büyüyecektik, gelişecektik, Avrupa, hatta Amerika'ya yetişecek, sözde "Küçük Amerika" filan olacaktık, "her mahallede bir milyoner" barındıracaktık... Vakıa mahallelerimizde milyonerler çoğaldı, ama milyonun beş para değeri kalmadı. Gerçeği fark ettiğimde hayalsiz, sevdasız, aşksız umutsuz kala kalmıştım. Anladım ki, sevgilerimizi, hayallerimizi, umutlarımızı sadece kullandılar, sömürdüler, tükettiler. Her şeyimizi lüks yaşantılarına kaynak yaptılar. Bu yüzden politik - diplomatik, siyasal ve ideolojik palavralara inanmıyorum! Bunlara kafa patlatmıyorum, bu konuları sık yorumlamıyorum. Kendi içime döndüm. İmanımla yüreğimi yeniden inşa ettim.
8.25 ₺ -
Zamanı Kurcalayan Yazılar
Bir Rüzgar Esse... Koşup zirvelere bayram eylesek, sevinsek. Savrulmayı, uçuşmayı bir tamam öğrensek. Sonra eve dönüp, "Ne güzel olmuşsun" diyenlere tebessüm etsek. Bir kaya düşse... Hem öyle bir düşse. Ufacık çıtırtılara, küçücük tıpırtılara alışmış kulaklarımız gümbürtü duysa. Yer, dayanıklılığını anlasa. Sonra bir başına kalakalmış kayada fesleğenler yetişse. Efil efil salınıp çiçek açsalar. Bir kuş ötse... Son yavrusu yuvadan mı düştü, bu ikindi yine mi aç kaldı, yoksa ilk defa çiğdem mi gördü diye düşünsek. Ama, bir şey düşünsek.
6.38 ₺ -
İnsanı Kurcalayan Yazılar
Hiç titremeyecek misiniz? Yüreğiniz o saniye bir fazla atmayacak mı? Kendinizden utanmayacak mısınız? Çocuğunuz bir sabah ansızın "sevgi ne demek anne?.." dediğinde sarsılmayacak mısınız? Diş dişe, öfke öfkeye, kıran kırana yaşanan bu dünyada bir de sevmelerin olduğunu çocuklarınıza ne vakit öğreteceksiniz? Yiyerek, içerek, kavgalaşarak ihtiyarlıyorsunuz. Ancak, daha çok alarak, ezerek, sömürerek, yok ederek yaşamaktan usanmadınız mı? Bir de başkalarını düşünmek bu kadar zor mu? Sahi, günün birinde çocuğunuz "Sevgi ne demek baba?.." dediğinde titremeyecek misiniz? Bu sualin arkasında başka sorular vardır. Ve mutlaka sorulacaktır. Kaçamazsınız!
6.75 ₺ -
Ilıkpembe
Sözün işte buralarında, ılınıp akıyor içim pembe bakışlarına doğru... Pembeler ılık ılık oluyor, ılıklar ise pembe pembe... Ve yine, ve yeniden; "Seni, kimselerin sevemeyeceği gibi sevmelere" ben talip oluyorum... Biliyorum; seni sevmek "biz" i sevmektir... Ve biliyorum; "biz" in içinde ben de varım... Muammer Erkul
6.00 ₺ -
Sen İstanbul Olsaydın
Sen, İstanbul olsaydın... Ben; sende konacak bir dal Bulamayan bir martı gibi Çığlık çığlığa atardım kendimi denizlere... ..... Sen istanbul olsaydın... ve zindanım olsaydın!
5.40 ₺ -
Ülkeyi Kurcalayan Yazılar
Balkonları okyanusa bakan kaşane... Kapısı bir dereciğe komşu kerpiç ev... Bendeniz ikincisine talibim. Çünkü okyanus; gümbürtülü dalgaları, ürpertici sessizliği ve gece siyahlığı ile insanı yorar. Dere öyle mi ya? Onun kıyıcığında dört mevsimli, kuş cıcıltılarını, hatta kendi iç meydanlarınızı, varoşlarınızı dinleme fırsatınız vardır. Diyen iyi demiş : "Küçük güzeldir" Bunca söze sebep mi neydi? Yapmayın... Herkes, büyük, hacimli, ürkütücü hayallerin veya ağır gerekçelerin yüklenicisi olamaz. Bu bir yapı meselesi. Dahası da var... Ancak gönülleri açık, "pişmiş, yanmış" kişiler; azdaki, küçükteki samimiyetin ve bereketli güzelliğin dilinden anlayabilir. Bizim mahalleye gelin en iyisi. Dere kenarındaki, böğürtlenle çevrili küçük evlerin oraya. Okyanusa bakan balkonlarda kimse huzurlu değil. İnanmazsanız, akşam haberlerine bakıverin.
6.38 ₺ -
Fatih Sultan Mehmed
Bu küçük hacimli eserde bilineni tekrarlamaktan çok, bilinmeyeni yahut şimdiye kadar üstünde durulmayanı aramak emelindeyiz. Fatih`i yetiştiren unsurlardan birçoğu, günümüzde de gerekli olan "büyük insan" yetiştirme metodunun ipuçlarını vermektedir. Büyük insan yetiştirmede hayli çorak bir ülkenin eğitimcilerine, büyük insanlar yetiştirmiş formülleri göstermenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Her biri İstanbul kadar mühim birtakım manevi fetihleri gerçekleştirecek nesillere kavuşma hasretiyle hazırlanan bu eserde, Fatih`in bilhassa bu yönleri dikkatlere sunuluyor.
142.50 ₺ -
İmam-ı Rabbani Hayatı – Mektupları - Mücadelesi
Nura hasret Hindistan’ın karanlıklar içinde kaldığı zamandı... Hicri 971 yılında (Miladi 1563) Delhi taraflarında ancak erbabının fark edebildiği bir kehkeşan parlaklığı belirdi. Gittikçe koyulaşan karanlık ve artan kasavet sebebiyle gözleri maddeye dönük olanların pek fark edemediği bu parlaklık, Serhend (Sirhind) şehrinde sahabe samimiyetinin yaşandığı bir evden geliyordu. Cesaret ve adalet timsali Hazret-i Ömer’in yirmi sekizinci nesilden bir torunu dünyaya teşrif etmişti. Baba Abdülahad Efendi gördüğü müjdeli bir rüya vesilesiyle çocuğuna Ahmed adını verdi. Yetişmesi için hususi bir itina gösterdi. O zaman insanlara, yaşadıkları hayata ve taşıdıkları hâllerine uygun lakaplar takmak yaygın bir âdetti. Hindistan’ı saran karanlığın içinde manen ayın bedir hâli gibi parlamaya başlamasından dolayı Ahmed’e “Bedreddin” lakabı verildi. Hazret-i Ömer’in hususiyetlerini müşahede eden hocaları ona “Faruki” sıfatını verdiler. Hicrî ikinci bin yılın başlarında dinde tecdid hareketini başlattığı için, “İkinci bin yılın yenileyicisi” anlamında “Müceddid-i Elf-i Sânî” unvanıyla anıldı. Ama insanların zihninde “Kendini Rabb’ine adayan imam” kanaati yerleştiği için diğer ad ve lakaplarından ziyade “İmam-ı Rabbani” adıyla tanındı. Bütün unvan, lakap ve sıfatlarıyla İmam-ı Rabani’yi tanımak, eserleri ve hizmetleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmak isteyenler için bu kitap büyük bir fırsat sunuyor. Yazarın kendine has akıcı üslubuyla bir nefeste, hayranlıkla okuyacaksınız.
4.13 ₺ -
Muhammed İkbal Hayatı - Sanatı - Mücadelesi
Varlığını, “ölümünden sonra da” devam ettirebilmiş, hayatıyla ve eserleriyle arkasında “hoş bir seda” bırakabilmiş çok az insan vardır tarihte... Kimi kahramanlığı, kimi adaleti, kimi sanatı, kimisi de mücadelesiyle birer yıldız gibi parlamış bu insanlar, insanlık için birer kilometre taşı durumundadırlar. İşte Muhammed İkbal de bu yıldız insanlardan birisidir. O düşünceleriyle sadece bulunduğu coğrafyaya veya bulunduğu asra hitap etmemiş, tüm asırlara ve dünyaya sesini duyurmuştur. Onu büyük yapan da işte budur. Bu kitap, onun davasını, kahramanlığını ve düşünce dünyasını genç nesillere aktarabilmek için yazıldı.
4.50 ₺ -
Yahya Kemal Hayatı - Sanatı - Eserleri
Yahya Kemal, son Osmanlı edibi… Her kelimesinde tarih, mazi ve ecdat kokan bir üslup mimarı… Edebiyatı, manevi ruhun canlanmasına bağlayan bir nesir ustası… Mısralarında, satırlarında İstanbul’u yaşatan bir tarih hayranı. “Süleymaniye” karşısında hürmetle eğilen, yüksek minarelerinde “Ezan-ı Muhammedî” çınlatan bir mana âşığı. Zikzaklı ve hareketli fikrî bir hayattan sonra gemisini Osmanlı rıhtımına demirleyen kaptan. Hayatını “Allah’dır tevekkülümüz, itimadımız” diyerek noktalayan ve ölümden ürkmeyen bir rind…
4.13 ₺ -
Enver Paşa (Hayatı ve Makaleleri)
1914-18 arasında Devlet-i Aliye-yi Osmaniyenin kaderine hükmeden üç adamdan biri olan Enver Paşa, hakikatte devletin en kudretli adamıydı. Harbiye nazırı, genelkurmay başkanı, başkumandan vekili ve bahriye nazırı vekiliydi. Enver Paşanın en mühim fonksiyonu çok kısa sürede Osmanlı ordusunu düzenlemesi, orduya milli ve dini şuurla sentezlenmiş yeni bir ruh vermesidir. Çanakkale bu ruhla kazanıldığı gibi, İstiklal savaşı da bu ruh sayesinde kazanılmıştır. Savaşın İngiltere ve Fransa’nın beklentilerinin aksine 4 yıl uzaması, İngiliz ve Fransız imparatorluklarının çatlaması da yine bu ruh sayesinde olmuştur. İttihat ve Terakki iktidarını elinde tutan üç kişiden biri olan Talat Paşanın adına caddeler, bulvarlar, mahalleler, okullar olmasına rağmen, Enver ve Cemal Paşanın adını taşıyan bir tane cadde, mahalle, okul ve saire bulunmamasını anlamak zordur. Hâlbuki Enver Paşa da, Cemal Paşa da; Talat Paşa ne kadar sorumlu ve vatanseverse, o kadar sorumlu ve vatansever idiler. Elinizdeki kitap Enver Paşa hakkında ilk defa kendi eserlerinden yararlanılarak ve kendi eserlerine dayanılarak birinci elden bilgi vermektedir.
6.38 ₺ -
İnsanlığa Adanmış Bir Ömür: Said Nursi’nin Destanlaşan Hizmeti
Çarelerin bittiği, ümitlerin tükendiği, herkesin namus ve vatan derdine düştüğü yıllarda… Asırlardır dünyaya meydan okuyan Osmanlı’nın parçalandığı, düşmanların amansız bir işgale başladığı günlerde… İman ve Kur’an’a saldırıların arttığı, camilerin kapatıldığı, ezanların susturulduğu ve masum Müslümanların hapishanelere doldurulduğu bir dönemde… Müthiş bir mücadele, akılları durduran bir başarı… Vatan için, millet için, iman ve Kur’an için feda edilen bir ömür… Bu kitap; bir azmin, bir şahlanışın ve bir başarının öyküsüdür. Sırlarla dolu, gizlenmiş pek çok gerçeğin kapısıdır. Bu kitabı okuyanlar, hiç şüphesiz ki yeni bir dünya keşfedeceklerdir. Daha da önemlisi, yaşananlar karşısında kendilerinden geçeceklerdir.
6.38 ₺ -
Mevlana Hayatı - Şahsiyeti - Tefekkürü
İpek yolunda on üçüncü asrın başları... Moğol afeti her tarafı kasıp kavururken, Belh'te bir güneş doğdu. Asrın karanlıklarını dağıtıp ışıklarını günümüze kadar ulaştıracak bir güneş... Hikmetlerle dolu bir seyahatten sonra Anadolu'da mekân tutan Mevlâna, dalga dalga yayılan nur ve feyizler saçmaya başladı. O nurlara ayna olan gönüller de birer nur membaı haline geldiler. Mevlâna, sevgi sultanı... Allah'ın "Vedûd" ismine mazhar olmuş ve tüm dünyasını sevgiyle doldurmuş bir veli... İşte bu kitap, o sevgi sultanının, sevgiyle ördüğü dünyasından ve tefekküründen bir demet sunuyor ve sizleri o dünyanın muhteşem atmosferine davet ediyor.
6.00 ₺ -
Mehmed Akif Hayatı - Sanatı - Mücadelesi
Sadece sözcüklerle oynayan kuru bir şair değildi o... Ve yazdıkları da sadece "şiir" değildi. O, kalemini yüreğinin dili yapmıştı. Koskoca bir İslam coğrafyasını inleten belaların, musibetlerin en büyük dertlisiydi o... Bu dert onu mecnun etmişti. Düşünüyordu, yazıyordu, çabalıyordu. Şiirlerini ve bilgisini, imanı adına bir kılıç gibi kullanan, milyonlarca Müslümanı yazdığı şiirlerle ümitlendiren ve coşturan, ancak tüm şöhretine rağmen, dünyaya sırtını dönmesini bilen bir şairi anlamak ve onun "ateş gibi sıcak" fikrine, "volkan kadar taşkın" kalbine sahip olmak isterseniz, buyurun. "İstiklal şairi" Mehmed Akif`in hayatı, sanatı ve mücadelesiyle ilgili soruların cevabını bu kitapta bulacaksınız.
6.38 ₺ -
II Murad
Hz. Ebu Eyyub El-Ensari"den Fatih Sultan Mehmed"e uzanan çizgide sondan bir önceki halka: Sultan II. Murad" O"nun vazifesi, oğluna yol açmak, asırların rüyasını gerçekleştirmesine imkân ve zemin hazırlamaktı. Ve bunu layıkıyla başardı. Geleceğin Fatih"ine baba oldu, onu gerçekten "Fatih" olacak liyakatte yetiştirdi ve kendi döneminde ülke sınırlarını emniyete alarak Konstantiniye"nin fethine uzanan köprüyü genişletti. Artık Fatih Sultan Mehmed, peygamber müjdesini tahakkuk ettirebilirdi.
82.50 ₺