-
Gözgü
İnsaniyetin zaferi, nezaketle kazanılabilir. O halde nezaket yoksa görme yok, konuşma yok, nezaket yoksa işitme yok ve nezaket yoksa kımıldama yok. Nezaketsiz bakışlardan, nezaket yoksunu konuşmalardan, nezaketi bozan dinlemelerden, nezaket kurallarına uymayan davranışlardan bıktık. Artık televizyon ekranlarında nazik beyefendileri ve nazenin hanımefendileri görmek istiyoruz. Meclis’te tartışanların nezaket kurallarını çiğnememelerini, çocuklarımızın nezaket kurallarını çiğnememelerini, çocuklarımızın nezaket dışılıklara muhatap olmamasını istiyoruz. Çünkü insanın gen haritasını okuyacak ilim adamları onun yalnızca nezaket şifreleriyle yazılmış olduğunu görecekler.Nezaket, insanlık için dünyanın bütün demokrasilerden daha güzel ve insan yaratılışına en uygun rejim biçimidir. İş işten geçmeden…
54.75 ₺ -
Su Kasidesi
Aşk yalnızca bir tanedir; ama görüntüleri onlarca, binlerce, belki milyonlarcadır. Sıradan ilgilerin ve sevgilerin ötesinde, görünen perdelerin arkasında, fark edilen renklerin maverasında çıldırtıcı bir hasreti ve kalıptan sıyrılmış bir özlemi tanımak ve duymak isteyen varsa eğer, bu kitap işte onu anlatır. Ağustos güneşinin kırıldığı kumlarda çatlayan dudakların kıvranarak, dökülerek, koşarak ve çırpınarak akan Dicle'ye hasreti ne ise, Fuzûlî'nin gönlünden taşan aşkın coşkunluğu ve yakıcılığı da odur. Bu kitap, bütün öteki aşkların ağırlığınca bir aşk ilhamıdır, o kadar...
54.75 ₺ -
Efsane Güzeller
Şiir görülmez; ancak kalbe doğabilir. Kalpleri titreten de, çizik çizik eden veya süsleyen de bir hissin ilhamıdır genellikle; bir zamanın akışı, bir ruh sıkıntısı yahut bir hazzın çoşmasıdır. Heykel gibi, resim gibi bütüne dayalı bir sanata dönüşüveriyorsa söz, adı divan şiiridir onun. O şiir, soyut olanın peşinde koşarken somut olanı örnek gösterir; duygu için maddeyi, içsellik adına çevreyi kullanır ve lirizmi anlatırken de Leyla'lardan, Şirinlerden, Azra'lardan dem vurup onların yolunda Kays'ları, Ferhat'ları, Vamık'ları dağlar delisine çevirir. Şair ise beyit denen söz katmanları arasında ince sanatkârlığın izini sürerken evvelce söylenenleri bilmek ve evvelce söylenenleri geçmek zorunda hisseder kendisini, hayallerini ve düşüncelerini derinleştirdikçe derinleştirip giyindirir düşüncelerine.
105.85 ₺ -
Dünün Devrimcileri Bugünün Reformistleri
Reformist dinî aydınların uygulamaya dönük eleştirileri ve bunlara bağlı olarak şekillenen önerileri doksanlı yıllar boyunca İran içinde büyük bir dalgalanmaya, coşkulu bir hareketliliğe yol açtı. İran, hakkında dünya medyalarındaki abartılı resimlerle bütünleşirken; bu ülkeye karanlık, dışa kapalı ve güvensiz bir görünüm kazandıran söylemler bu yıllarda ya geri çekildiler ya da kendilerini yenileme ihtiyacı duydular. Doksanlı yılların reformistleri, seksenli yılların başlarında devrimcilerin keskin sloganlarla öne sürdükleri gibi, İran'ı dünyadan yalıtılmış bir ülke olarak tanımlamak istemediler. Gerçi reformist dinî aydınların büyük çoğunluğunu, devrimin başlarındaki keskin, tepkisel, aşırı sol ve anarşist söylemi geliştiren gençler oluşturmaktadır. Yaşadıkları değişimi bir gelişme olarak nitelendiren reformist dinî aydınlar, başlangıçtaki tepkisel ağırlıklı radikalliklerini yetmişli yılların siyasal söylemlerinin keskinliğine bağlarlar; şimdiki eleştiri ve önerilerini ise, savaş şartlarının mantıkî sonuçlarına kadar ilerlemesine izin vermediği bir devrimi tamamlayan zorunlu adımların bir gereği olarak açıklarlar.
120.45 ₺ -
Güldeste
Şiir, görülmez; ancak kalbe doğabilir. Kalpleri titreten de, çizik çizik eden veya süsleyen de bir hissin ilhamıdır genellikle; bir zamanın akışı, bir ruh sıkıntısı yahut bir hazzın coşmasıdır. Heykel gibi, resim gibi bütüne dayalı bir sanata dönüşüveren bu küçük kitap, edebiyat dünyasında ünlü olmuş simalara ait, orada burada rastladığımız küçük anekdotların derlemesinden ibarettir. Büyük insanların şakaları, konuşmaları, hatta küfürleri de büyüktür. Eskilerin "Taşı gediğine koymak" dedikleri birtakım espriler ise konuşma anında birdenbire kalbe doğan bir ilhamın ürünleridir. Manzum olsun, mensur olsun konumuzun ağırlık noktasını oluşturan bu esprilerin birçoğu düşünülerek ve planlanarak söylenmediği için, gerçekten büyük sözler olarak kabul edilirler.
105.85 ₺ -
Kamusı Türki
Kamûs-ı Türkî, taşıdığı addan başlayıp, Türkiye Türkçesini, Türk dilinin tarihî ve coğrafî yayılışı içindeki umûmî yeri ile tesbit eden geniş mukaddimesine, muhteva ve tertibine kadar esere hâkim olan yeni zihniyet ile Türk lügatçiliğinde bir merhale teşkil etmiştir. Üç dilden mürekkep bir lisan sayılarak Türkçe'ye Osmanlıca denilen bir devirde, yanlış olduğunu gösterdiği bu adlandırmayı lügatinin ortaya çıkışından daha on sekiz sene önce reddeden müellif, Ahmed Vefik Paşa'nın dahi Türkçü zihniyetine, Türkçe'yi diğer şubeleri ile bir bütün telakki etmesine rağmen lügatine veremediği "Türk" ismini çekinmeden eserine koymuş ve dilimize mahsus bir lügate, içinde ne kadar yabancı kelime bulunursa bulunsun, başka bir isim verilemeyeceğini ifâde etmiştir.Türkçe'nin kelimelerini en geniş ölçüde ortaya koyup öne çıkarmağa çalışan müellifin dil ve lügat zihniyetini, bilhassa kendisini en fazla meşgul etmiş olan Arapça ve Farsça kelimelerin ne nisbette lügate gireceği mes'elesinde aldığı tavırda buluruz. Bu mes'elede Şemseddin Sâmî menşe' fikri yerine, onları dilde kullanılma ve yaşı-yan bir unsur teşkil etme ölçüsüne göre ele alan bir görüş ile hareket ederek dilimizdeki kullanılış sahalarının genişliği ve yaygınlığı nisbe-tinde Türkçe'nin malı sayar. Dili içindeki aslî ve yabancı menşe'li kelimeler ile birlikte bir bütün kabûl eder. Bir lugatin, âit olduğu dilin kelime servetini tam ve gerçek bir sûrette aksettirebilmesi için, o dilin aslî kelimeleriyle birlikte, kullandığı yabancı kelimeleri de göstermesini şart görür.
26.36 ₺ -
Baki
Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur iy Bâkî Olur Vallâhi Billâhi heman yalvarı görsünlerEy Bakî! Güzellerde sevgi ve muhabbet olmaz demek yanlıştır. Hem Vallahi, hem Billahi olur; yeter ki (âşıklar) yalvarı görsünler (veya sevgililer "yalvar" adı verilen parayı görsünler.)
6.08 ₺ -
Nedim
Nedim namına bir şair-i cihan var imiş Kemend-i zülfüme düşsün ilahî ol ayyar Nedim adında bir cihan şairi var imiş; Tanrım, inşallah o söz sihirbazı benim zülüflerim kemendine düşsün!..
6.08 ₺ -
Aşina Güzeller
Yüksek medeniyetler, millete ait maddî ve manevi değerlerin tümünü, zaman içerisinde kendisine has duyuş, düşünüş ve ifade ediş tarzı ile kültürlerine sindirirler ve gelecek nesillerini onunla korumuş olurlar. Osmanlı medeniyetinin söze verdiği değer, nesirden ziyade şiirde kendini göstermiş ve en çarpıcı, en gizemli ifadeler daima şairlerce telâffuz edilegelmiştir. Divan şiiri, asırlardan süzülerek akan bir kültür tecrübesinin sarraf titizliğiyle işlenmiş bir ifadesinden ibarettir. Kitabımızın sayfaları arasında gezinirken klâsik şiir zevkimizin güzellerine rastlayacağınızı ve onlarla, aranızda bir göz ve ses aşinalığı bulacağınızı umuyoruz. Çünkü onlar, bizatihi biz demektir, siz demektir.
108.77 ₺ -
Kırklar Meclisi
Millî olmadan milletler olunmaz. Kendimizi bilmeden, başkalarına kimliğimizi nasıl bildirebilelim? Millî hafızamız, atalarımızı ve bize bıraktıkları mirası tanımakla zenginleşecektir. Onların pek çoğu, bugün ibretler okunacak ömürler yaşamışlar, bizim zaman zaman karşılaştığımız hâllerle karşılaşmışlar, bir miktar da bize hayret ve gıpta telkin eden işler başarmışlardır. Yaptıkları ve yapamadıkları, söyledikleri ve dinletemedikleri, yazdıkları ve okutamadıklarıyla bize hem ibret hem de örnek olan atalarımızın hayat hikâyeleri, biraz da bizim bugünkü hayat hikâyelerimizdir. Gönüllerimizin o meclisleri özlemesi, hiç şüphesiz, onların bizim meclisimize gönüllerini bırakarak bir gönül medeniyeti kurmak istemelerindendi. Bu çalışmada, o gönül medeniyetinde yaşamış kırk kişinin hayatından kesitler yer alır.
83.95 ₺ -
İki Dirhem Bir Çekirdek
Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kılmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler. bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimlerdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir. Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar, vs. deyimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında ön sıraları paylaşırlar. Bu bakımdan deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak, oldukça meşakkatli bir iştir. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir dipnotta, bazen de hiç ummadığınız bir el yazması sayfasında bir deyimin ortaya çıkış hikayesiyle karşılaşmak mümkündür. Deyimlerimizin ortaya çıkış hikâyelerini bilmenin, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne bir renk katacağı kesindir. Umarız, bu konuda daha geniş araştırma yapacaklar için bu küçük kitap bir başlangıç olur.
91.25 ₺ -
Müstesna Güzeller
Bu kitap, bilimsel bir gayretin ürünü olmaktan çok, öz kültürümüze karşı hissedilen bir vefa borcunun yerine getirilmesi için düzenlenmiştir ve yazdığımız makaleler arasından seçilen 50 adet yazıyı içerir. Divan şiiriyle tarihî ve şimdiki hayatımızı buluşturma gayesiyle kaleme alınan bu yazılarda tuttuğumuz yol, yüründükçe uzayan ve her durağında bir başka hayranlıkla seyrettiğimiz, asude güzellikleri olan bir yoldur. O vadide görülecek daha nice menziller, gidilecek daha nice yollar vardır. Buyurunuz bu güzellikleri beraberce seyredelim ve sohbetlerle yoldaşlık kuralım. Zaten gayemiz de altı yüzyıl boyunca soluduğumuz bir güzellikler manzumesini, sizlere yeniden tanıtabilmek ve sevdirebilmektir. Rastladığımız o müstesna güzellikleri sizinle paylaşmaktan mutluyuz.
108.77 ₺ -
Şairlerin Dilinden
Şairler vardı... Şiiri gönülde duyup fikirde hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı. Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı medeniyetin genel kabulleri içerisinde bilimin, sanatın, felsefenin, edebiyatın tarihini oluştururlardı. Asırlar geçse de hiç değişmeyen acılarının terennümüyle akılları ürperten bu silsile, aynı kaderi yaşamak üzere hak edilmiş gönül erleri gibiydiler.
142.35 ₺ -
Divan Edebiyatı
Edebiyatsız millet, dilsiz insana benzer. Altı asırlık Osmanlı çınarının asude bir gölgesi olan divan edebiyatı da atalarımızı bize gösteren bir ayna, onları bizimle konuşturan bir ilham ve aradaki tanışıklık bağlarını sağlamlaştıran bir vasıtadır.Her şeyiyle bizim olan eski Türk şiirini tanımak için biz bir kapı aralamaya çalıştık. O kapıdan girenlerin eski güzellikleri yeniden keşfetme fırsatı bulacaklarına inanıyoruz.
69.35 ₺ -
Perişan Gazeller
Bu kitaptaki gazeller, hem kronolojik tasniften uzak kalmış, hem tesadüfen ses kaydı yapılmış, hem de yüzyıllar sonra şairlerinin pejmürde evrakı arasından tesadüfen seçilmiş olmak bakımından perişan sıfatını üzerinde taşıyordu. Bu yüzden adına \"Perişan Gazeller\" dedik. Divan şiirinden tanıdığımız, sabah mahmuru bir sevgilinin yastık üzerine dağılmış saçları gibi... Her bir telinde ayrı bir güneş parlar, her bir kıvrımında farklı bir dünya görülür. Perişan Gazeller, bir medeniyetin, kaybolduğu yerde bulunmuş hazineleri gibidir, okurken bunu hissedeceksiniz.
65.70 ₺ -
Gül Şiirleri
Gül!.. Şarkın ateş renkli çiçeği! Mazlume; bir güle taktığım ad. Sen her çağda yeniden doğar, her bahçede yeniden açarsın mazlume, yanmak ve yakmak için. Yanışta mısın mazlume ve seni yandırmak için yarışta mı sefiller? Yanmaktan yakmaya an bulunmuyor mu gülüm?.. Sen bana mı benziyorsun mazlume?!.. Gel ağlaşalım... Mazlume!.. De bana, kim çizdi yüreğini serin acılarla?!.. Kim savurdu yapraklarını?!.. Kim düşürdü başından destarını?!.. Bir bülbül yanmasın mı? Dalına konmasın mı? Aşkına kanmasın mı mazlume, adını anmasın mı? Eleminle kuruyunca can evi, gazele dönmesin mi?!..
35.77 ₺ -
Kahve Molası
Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir: "Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül sohbet isler kahve bahane." Bu kitabın içindekiler de bir kahve molasında okunabilecek, belki okumayı eğlenceye dönüştürebilecek küçük hikâyeler, hatıralar, nükteler ve bercestelerden ibarettir. Bu satırlar arasında verilecek bir kahve molasında, yahut bir kahve içiminde olsun açılacak bu sayfalarda geçmiş zamanların neşeleri ve sevinçlerini, hüzünlerini ve acılarını görmek, hissetmek, yaşamak ve ibret almak, kahve tadında lezzetlerle tanışmak pekâlâ mümkündür. Ve biz onları keşfettiğimiz vakit adını tarih koyarız.
164.25 ₺ -
Hayriyye
Klasik edebiyatımızın önde gelen temsilcilerinden biri olan nabi'nin değerli eseri, 1857' de Paris'te Türkçe aslı ve Fransızca tercümesiyle birlikte, Pavet de Courteille verilen değer nispetinde yaşar ve yücelir. Hayriyye, hikmet şairi Nabi'nin en tanınmış eseridir. Halep'te iken oğlu Ebu'l Hayr adına telif ettiği bu mesnevi için bir görgü, öğüt ve ahlak kitabıdır denilebilir. Bu bakımdan edebniyatımızın, sahasındaki en sevilen ve yararlanılan klasik eseridir.
105.85 ₺ -
Şarkın Şiiri İran Sineması
Hollywood'un egemenliğindeki seyirci, Bergman, Fellini, Visconti, Berson, Ozu vs. gibi yönetmenlerin eserlerine benzer filmler görmekten ümidini kesmişken, birdenbire sıra dışı gelen İran sinemasıyla karşılaştı. Sinema, İran'ın modern bir dünyada dini bir yaşama tarzı oluşturma tecrübesi sırasında, sanatçıların kendilerini özgür hissettikleri bir estetik alan durumundadır. Bu alan, modernlikle din arasındaki anlaşmazlık konularının açıkça tartışılmaya başlandığı bir zemine dönüştü. Sinema, düşünce özgürlüğünden siyasal ve kültürel kurumların yapısına, sansürün ölçülerinden sivil topluma, emri bil maruf nehyi anil münker'den hicaba varıncaya kadar bir dizi kurum ve kavramın tartışılmasının zemini oldu. Sinema ile ilgili sorular, İslam tarihinde kemikleşmiş bulunan, bilinçaltında bastırılan ya da uyutulan, tartışma alanının dışına itilmiş tesettürün sınırları ve kadının kamusal alandaki yeri gibi konulardan, İslam tarihindeki ataerkil geleneklerin rolüne varıncaya kadar bir dizi tartışmayı gündeme taşıdı. Bu kitap, dünyayı büyüleyen bu sinemanın yakın ve doğru okunması yönünde içeriden yapılmış bir katkı niteliği taşımaktadır.
11.68 ₺ -
Divan Şiirinde Ahenk Unsurları
Zaman zaman divan şiirinin dayandığı estetik anlayış, mecaz ve mazmun sistemi ve hatta lügati kıyasıya eleştirilmiş olmasına rağmen, sesi ve dolayısıyla âhengi konusunda genellikle takdir edici ifadelerin kullanılmış olması dikkat çekicidir. Ne var ki, eski Türk edebiyatıyla ilgili çalışmalarda dil ve üslûp incelemeleri münferit eserlerle sınırlı kalmış; yayımlanan divanlarda, mesnevilerde ve metin şerhlerinde divan edebiyatındaki söyleyiş mükemmelliği her fırsatta vurgulandığı, âhengi sağlayan unsurlarsın bir kısmına işaret edildiği halde, bu konuda toplu bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu çalışma, böyle bir eksikliği telâfi etmek arzusunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Dönemlerini temsil etme kabiliyetine sahip yedi şairin divanları üzerinde yaptığımız bu araştırmada, üslûbu oluşturan katmanlardan sadece birini, âhenk unsurlarını tespit etmeğe çalıştık. Böylece, tek tek şairlerin üslûplarını incelemek yerine, devir üslûbunu araştırmayı uygun gördük. Bu eser, yapısalcı eleştiri yöntemleriyle belâgat kurallarının kesiştiği bir alanda durmaktadır.
58.40 ₺ -
Haşhaşiler
Suikast, İsmaili Haşişilerin keşfi değildi; onların yaptığı, işin adını koymaktan ibaretti. Şurası kesin olarak bilinmelidir ki, dini bir davanın adanmış hizmetlileri olan Haşişiler, ellerinde hançerleriyle, parayı bastıran için adam kesen bir katil güruhundan ibaret sayılamazlar. Önlerine gerçek imamlığın tesisi gibi siyasi bir hedef koymuşlar ve ne müritleri ne de liderleri, başkalarının şahsi ihtiraslarına alet olmamışlardır. Nihai hedefleri, Sünni nizamın önünü kesip yok etmekti. Hasan Sabbah ve müritleri, hoşnutsuz yığınların içindeki belli belirsiz arzuları, başıbozuk inanışları ve dizginsiz öfkeyi yeniden şekillendirip yeni bir mecraya sokarak, bu hengameden bir ideoloji, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir uyum, disiplin ve maksatlı bir şiddet içeren bir örgütlenme çıkarmakta muvaffak olmuşlardır. Bernard Lewis, bu kitabında, Şia mezhebi içerisinde yer alan Haşişi tarikatının köklerinin izini sürmekle kalmayıp, hem tarikatın öğretilerinin hem de gizemli önderi Dağın Şeyhi (Şeyhü7-Cebel) Hasan Sabbah'ın efsanevi yaşamının güncesini tutuyor. Haşişiler: İslam'da Radikal Bir Tarikat, tarihin bu ilk teröristlerine dair en kapsamlı, en anlaşılır ve en yetkin çalışmadır.
19.71 ₺ -
Şeyh Galip
Gencinede resm-i nev gözettim.Ben açtım o genci ben tükettim. Söz hazinesinde yeni bir üslup gözettim; Ben açtım o hazineyi, yine ben tükettim.
6.08 ₺ -
Nabi
Nabi ile ol afeyin ahvalini nakl et Efsane-i Mecnun ile Leyla'dan usandık Biraz da Nabi ile sevgilisi olan afetin aşklarından bahset; Mecnun ile Leyla'nın hikayesinden usandık artık!..
6.57 ₺ -
Nefi
Tuti-i mucize-gayem ne desem laf değil, Çerh ile söyleşemem ayinesi saf değil. Mucize gibi sözler söyleyen bir papağanım ben, söylediklerimi alelade zannetmeyiniz sakın! Felek ile söyleşmeye tenezzül etmem ben, çünkü onun gönül aynası saf (berrak) değil!
6.08 ₺ -
Naili
Kültür savaşlarının yapıldığı günümüzde aydın kimliğine / sahip olacak insanlar, mutlaka kendi klâsiklerini tanımak ve ` geçmiş güzellikleri gözler kamaştıran kültür hazinelerinden yararlanmak zorundadır. Kapı Yayınları olarak bizler, Türk klâsik şiirinin söz ustalarından on adedine ait gazellerin yer aldığı bazı cep kitapları hazırlamayı bir kültür hizmeti olarak gördük. Türk klâsik şiirinin ister lirik ve âşıkane, ister rindane ve şûhane, isterse mistik ve felsefî eda ile söylenmiş gazellerini, ama mutlaka en "Şahane Gazeller"ini sizlere sunmayı plânladık. Böylece elinize ulaşan her kitapçıkta, ünlü bir şairin yine ünlü gazellerinden ve güzelliklerinden örnekler bulacaksınız. Hepsi bizim olan, bizim atalarımız olan, bize ait duyguları, aşkları anlatmış olan bu şairlerin dizelerini okudukça, inanıyoruz ki, onlarla aramızdaki tanışıklık bağları pekişecek ve eski asude zevklerden yeni ve estetik bakış açıları devşireceğiz. Belki şimdiki şairlerimiz o gazellerden damıtılmış ilhamlar ile soneler yazacak, belki şimdiki âşıklar sevgililerine yeni sevgi sözcüklerini bu dizelerden devşirerek fısıldayacaklardır. Buna çok ama çoook ihtiyacımız var.
32.85 ₺ -
Aşki
Vasf-ı dendanınla dürr-i nazma deryadır gönül Nutk sahil, akl gavvas u dürr-i şehvar şi'r Ey sevgili! Gönlüm, senin dişlerinin özelliklerini anlatmak bakımından şiir dizeleri gibi incilere bir denizdir gönlüm. Öyle ki, bu denizde sözler sahil, akıl dalgıç, şiir de şahlara yaraşır yegane incidir!..
32.85 ₺ -
Ahmed Paşa
Ey fitnesi çok, kavli yalan, yandım elinden Bir naz ile bin gönül alan, yandım elinden Ey (süzgün bakışıyla aşıkları arasında) fitneler çıkaran ve söz verip de sözünde durmayan sevgili, yandım elinden! Ey bir nazlı tavır ile bin gönlü kendine bağlayan güzel, yandım elinden!.. Ahmed Paşa Şahane Gazeller 10 - İskender Pala - Kapı Yayınları
35.77 ₺ -
Sabah Rüzgarı
“Enelhak” Demişti Nesimî Evet, nihayetinde enelhak bir kelimedir. Ancak, her şeyden önce, tüm tarihimizde, söyleyeni yaralayan bir kelimedir. Öte yandan, bu kelimeyi söyleyenleri yaralayanlar da çeşitli yaralar almışlar, öncelikle de bu kelimenin kendisinden yaralandıklarını hissetmişler ya da belki bilinçli olarak fark etmişlerdir.Tek bir sözcük, hangi dinamiklerle bunca olaya kaynaklık edebilmiştir? Bu sözcük, hangi tarihsel, düşünsel, toplumsal, kültürel süreçlerdeki çelişki ve çatışmaların imbikten geçirilircesine süzülüşüdür ki, bunca olaya kaynaklık etmiş, bir yandan heterodoks düşünceyi arkasına alırken, bir yandan heterodoks düşünceyi arkasına alırken, bir yandan da tüm Ortodoks düşüncelerin karşısında birleşmesine neden olmuştur? İşte, Nesimî özelinden kalkarak cevabını araştırmaya girişeceğimiz soru budur.
4.75 ₺