-
Önce Aşk Vardı
Şiirin Aynasında Osmanlı Kültürü Üzerine Denemeler Önce Aşk Vardı, Osmanlı kültürünün şiirin aynasından okumayı hedefleyen denemelerden oluşmaktadır. Gerçekten de, şiir ve aşk iki gümrah ırmak gibi Osmanlı kültür coğrafyasını karış karış dolaşır. Büyük kayıplar verilen bulaşıcı hastalıklardan sokak eğlencelerine, inanç ve merhamet simsarlarından asayiş görevlilerine, mitolojik hayvanlarından bahçe bitkilerine, sıradan insanların rüyalarından ünlü sûfilerin etkileyici hayat hikâyelerine kadar bütün bir hayat, bu iki ırmakla birlikte aynı mecralarda akıp gider. Ne aşk ne de şiir, bugün olduğu gibi hayat hengâmesinin bir nefeslik mollarına sığdırılan avuntular değildir o asırlarda. Aksine, hayat aşkın ve şiirin belirlediği güzergâhda yürümeye mecbur bir zaman katarıdır. Kültür, kendisini yaşayarak üreten toplumun önceliklerine göre şekillenir ve bir zamanlar sevdayı gül yaprağıyla, feryadı bülbül nağmeleriyle tanıyan atalarımız için her şeyden Önce Aşk Vardı’r…
8.11 ₺ -
Bana Uzun Mektuplar Yaz
“Bir mektup almak istiyordu, öyle çok istiyordu ki, adına yazılmış kalın bir zarfa dokunmayı, kantinde bir köşeye çekilerek o zarfın içindeki sık yazılı sayfaları çıkarmayı ve bütün sayfaları baştan aşağıya defalarca okumayı...” Bir zamanlar yoksul köy çocuklarının bozkırın ortasına inanç ve emekle kurduğu yanı okulda büyüyen kız çocukları... Aşkı, dostluğu, hasreti, idealleri, hayalleri, kavgayı, tutkuyu anlatan mektuplar... Cihan Aktaş, bu kez öğretmen olma idealiyle hayatın orta yerine fırlamış bir genç kızın, Aslı’nın gözünden, Türkiye’nin siyasal kutuplaşmalarla sarsılan yetmişli yıllarını ve savrulan hayatları anlatıyor. Kelimelerini ince duyarlılıklardan damıtan hikayelerini hayatın ihmal edilmiş, yaşantıları yeteri kadar paylaşılmamış arka odlarında arayan, otuz yıl geç gelmiş bir mektuptur belki bize ulaşan.
11.49 ₺ -
Tarih Heteredoksi Ve Babailer
Babailer Ayaklanması'nın özgül anlatımı bir masal ya da destan olabilirdi. Belki Babailer o korkunç Selçuk ordularını on iki kez yenerken geyiklerden, ceylanlardan, kuşlardan, ırmaklardan ve belki de saflarında çarpışan çocukların temiz yüreklerinden almışlardı bu gücü. Belki Malya Savaşı'nda yenilmelerinin nedeni, "kötü ruhların" Selçuklulara yardım etmesiydi, belki de dökülen bunca kandan, geyiklerin, ceylanların, kuşların ve ırmakların ve hatta çocukların "temiz yüreklerinin" bile kirlenmiş olmasıydı.
101.47 ₺ -
Duvarsız Odalar
"Yeteri kadar kalın olmalıydı duvarlar ki yıkılmasın." Kayıp resimlerin parçalarını arıyor bu öyküler: kimi zaman bir çocuğun içli suskunluğu örüyor hayatın duvarlarını, kimi zaman içindeki coğrafyanın gezgeni olmaya adanmış bir kadın; hızına yenik düştüğümüzü sandığımız zamandan damıtılmış kelimeler odaların, yolların, sokakların, dağların türküsünü saklıyor satır aralarına; tam da "akıp gidiyor işte hayat" dediğimiz anlarda, gözden kaçmış ayrıntılarla çıkıyor karşımıza anlatıcı; belleğimizin yorgun duvarlarına düşmüş gölgelerin aslına çağırıyor bilincimizi.
6.08 ₺ -
Kırkıncı Kapı
Hiç ikiyüzlü olmadın bana karşı, değil mi? En azından öyle olduysan bile, bana hissettirmediğin için minnettarım sana, Fuzuli’yi, Baki’yi, Galib’i, Nedim’i yeniden gündemine aldığın, onlarla arandaki uzak mesafeleri kalemimin ucundan damlayan mürekkeplerle boyadığın ve kendi medeniyet birikimimizi yeniden keşfe çıktığın için pişman olduğunu hiç sanmıyorum. Üstelik ey okuyucu, düşün hele, acaba gök kubbenin altında gül ve bülbülle alışık, şiir ve aşkla barışık seninle benim gibi kaç bahtiyar kul vardır ve kaç insan bir hayatı bu kadar derinlikli yaşar?!.. Çevrene bir bak istersen, aşkı ve sevgiyi, şiiri ve şarkıyı, çiçeği ve böceği ıskalayıp da mutlu yaşayabilen kim var?!.. Seninle ben ey okuyucu, seninle ben... Söyle Allah aşkına, ayrı mıyız?!..Bu mektup tertemiz bir gönül ile ta Kırkıncı Kapı’ya gidecekler için yazıldı vesselam...
65.70 ₺ -
Geçen Zaman Geçmiş Zaman
Reha Çamuroğlu, çeşitli gazetelerdeki yazılarından seçtiklerini bir raya getirdiği bu kitapta, dünyanın ve ülkemizin gündeminde yer edinen olaylar, kavramlar ve temalar hakkındaki görüşlerini tarih-siyaset-kültür ekseninde ifade ediyor. Kitle iletişim araçlarından akan haberlerin hızına yenilmiş, gözden kaçan birçok ayrıntıyı, hem geçmiş zamanın derinliklerinden çekip çıkarttığı bilgilerle güncelleştiriyor, hem de güncel tartışmaların çoğunlukla sığlaşan kapsamını asıl sınırlarına kavuşturuyor. Romanları ve Alevilik araştırmalarıyla tanınan Reha Çamuroğlu’nun bu yazılarında, kimi zaman bir bilim insanının yalın ağırbaşlılığını, kimi zaman da bir sohbet insanının tadına doyulmaz hikayelerini bulacak; bir bütün olarak baktığınızda ise seçilen yazıların toplamından daha geniş ve derin bir anlatıyla karşılaşacaksınız.
87.60 ₺ -
Değişen Kentte Dini Hayat
Modernleşme, Sekülerleşme ve Protestanlaşma Sürecinde Değişen Kentte Dinî Hayat ve Fetva Soruları Modern söylemler geleneksel dönemlerden ciddî farklılıklar içeren toplumsal değişimleri gerçekleştirmekte ve gündelik yaşamın her alanının içermektedir. Din de bu gelişmelerden etkilenmektedir. Zihinsel değişim sonucu değişen algı formatları dinin gündelik hayattaki kabul ediliş biçimlerine de yansımaktadır. Dolayısıyla birey bazında yaşanan durumlardan itikat—ibadet—ahlâk boyutuna kadar bir dizi değişim gündelik hayatın görünür yüzünde ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifadeyle, bu çalışmada konjoktürel gelişmelerin, küreselleşmenin dinî—kültürel değişimlere etkisi, teknolojik—bilimsel gelişmelerin dinî anlamda iman, ibadet ve ahlakî temellerde neden olduğu değişimler ele alınmaya çalışılmıştır.
142.35 ₺ -
Böyle Buyurdu Sufi
Böyle Buyurdu Sûfî, bilginin hızla ulaşılıp kolayca tüketildiği bir dünyada bilgelerin ve bilgeliğin izlerini sürmek için sizi geçmişin gizemli karanlıklarına davet ediyor. Bir zamanlar gölgesiyle dahi kavga eder hale getirilen nesiller, tüm kâinatla barışık yaşamış atalarıyla buluşmak üzere tarihin derinliklerine doğru cesaret isteyen bir yolculuğa çıkıyorlar artık...
108.77 ₺ -
Kadılar Kitabı
Elinizdeki küçük kitapçık, bilimsel bir iddiadan öte, kültürel bir gaye taşır. İstedik ki, kadılarla ilgili birtakım anekdotlar, epizotlar, uydurma da olsa tarihe yansımış öyküler ve fıkralar kenarda köşede kalmasın, derlenip iki kapak arasına girsin ve böylece okuyucu tarih boyunca hukuk serüvenimizle alâkalı fikirlerini kendisi oluştursun, eğer hukuk ile yakından ilgiliyse tavırlarını ona göre düzenlesin, eski meslektaşlarının hayatlarından kesitler görerek kendisini yeniden formatlayabilsin. Çünkü denilmiştir: Bulunmazsa adalet milletin efrâdı beyninde Geçer bir gün zemine, arşa çıksa pâye-i devlet Vatandaşlar arasında adalet ve eşitlik kaybolunca,itiban arşa çıkmış olsa da, devlet, bir gün yerin dibine geçer.
47.45 ₺ -
Dönüyordu
Tüm dinsel düşünce ve inançlar, iyiler ve kötüler üzerinde durur. İyileri ve kötüleri biriktirenler, sabit kılanlar, envanterini tutan ve ömürlük muhasebelerini yapanlar bir yanda dururlar, iyiyle kötünün dönüşücülüğünü, geçiciliğini, sabit anahtarları olmadığını, her yeni iyi ve kötünün kendine göre anahtarı olması gerektiğini bilenler ise öte yanda. Tüm yıldız ve gezegenlerin dünyanın etrafında dönmedikjleri ileri sürüldüğünde Ortodoks Hırıstiyan’ı onca sişnirlendiren, her şeyin kendi etrafında dönmüyor olabileceğinin ima edilmiş olmasıydı. Tüm öteki’ler onun yüce Ben’i etrafında dönmek zorunda değişler miydi? Ben ve öteki’nin başka bir bilgisi mümkün müydü? Dünyayı tutmak, ona tutunmak ile kazık kakmak arasındaki fark da burada başlayacaktır. Ne demiştik? “Dönüyordu…” hâlâ da öyle.
6.57 ₺ -
Arap Dünyasında Komünist Hareket
Bu kitap, Ekim Devrimi’nden başlayarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar geçen süre içinde Arap dünyasında ortaya çıkmış komünist hareketleri incelemektedir. Moskova’daki Komünist Enternasyonal’in (Komintern) himayesindeki ve Marksizm-Leninizm’in kayıtsız şartsız kabulünü karakter edinmiş dünya komünist hareketi ile başlangıçta Moskova’ya bağımlı olan ama zaman içinde kendini yerel şartlara ve hassasiyetlere daha uyumlu bir konuma taşıyan ve kendine özgü bir “Arap komünizmi” karakterine kavuşan yerel komünist hareketler arasındaki etkileşimin izini sürmektedir. Daha sonra ise, “Arap komünizmi”nin bölgede mevcut –ulusal kurtuluş ve sosyal ve ekonomik dönüşüm gibi- bir dizi mesele üzerindeki nüfuzunu sorgulamakta, bölge ülkelerindeki komünistlerin sayıca nispeten azlığına rağmen Arap komünist partilerinin bu rolünün hayli önemli olduğunu iddia etmektedir.
142.35 ₺ -
Tanzimat'tan 12 Mart'a Kılık Kıyafet Ve İktidar
Türkiye’de yaşanan başörtüsü yasakları ve bunlara bağlı gelişmeler, Müslümanların geleceğinin tarihi açısından oldukça anlamlı bir yere sahiptir. Bu son yıllarda başörtüsü etrafında o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki, sonuç olarak acaba biz neler yazmışız, neler söylemişiz, diye sordum kendi kendime. Gördüm ki, bütün yazılanlara ve konuşulanlara rağmen hâlâ anlaşılmamış, çarpıtılmış ya da üstü örtülmüş konular var. İktidarlar gizli ya da açık yasaklara kılık-kıyafetle uğraşmayı, kılık-kıyafeti kendi yönelimlerine göre belirlemeyi hep gündemlerine almışlar, gün gelmiş örtülü hanımların okuyarak meslek sahibi olmalar yerine üniversitelerden uzaklaştırılarak toplumda etkin konumlara gelemeyişlerini programlamışlar. Bu programlayışta Batılı anlamda “insani değerlerin” ikiyüzlülüğü somutlaşmakta. Elinizdeki araştırma, bu konuyu kılık-kıyafetin iktidarlarla ilişkisi ekseni üzerinde ele aldı. Kılık-kıyafet ile kimlik arasındaki o doğal bağlantıya, dolayısıyla kılık-kıyafetin iktidarlar karşısındaki durumuna açıklık getirmek amaçlandı. Yıllar boyu İslamcılarla Batıcılar arasında süregelmiş örtü tartışmalarına yer verildi.
142.35 ₺ -
Bozgunda Fetih Rüyası
Balkan Harbi, İttihat ve Terakki diktatoryası, Babıâlî Baskını, suikastlar, Birinci Dünya Harbi, dağılan koca bir imparatorluk, Mondros Mütarekesi ve Anadolu'da başlatılan Millî Mücadele... İnanlımız bir hızla cereyan eden ve millet olarak kaderimizi derinden etkileyen bu trajik olaylar ve büyük acılar ortasında, yeni edebî iddialar ve kırık dökük şiirlerle Paris'ten henüz dönmüş Üsküplü genç bir şairin kendini gerçekleştirme çabası... Bozgunda Fetih Rüyası'nda, şair ve fikir adamı olarak kişiliği yakın tarihimizin bu en zor yılında, 1912-1922 yılları arasında belirginleşen Yahya Kemal'in hayatı ve şiir dünyasının oluşumu Açık Deniz şiiri ekseninde bir roman gibi kurgulanarak anlatılıyor.
215.35 ₺ -
Kuğunun Son Şarkısı
Hüsn ü Aşk, kuğunun, yani medeniyetimizin son güzel sarkışıydı. Gâlib bu şarkıyı Sultan III. Selim, Hattat Mustafa Rakım ve Dede Efendi'yie birlikte söyledi ve sustu. Söz artık "Nasıl bu taze maârifle eskiler âlayim" diyenlerdeydi. Ancak, beş yüz yıllık birikimiyle karşılarında bir heyula gibi duran ve inanılmaz zenginliklere sahip . olan divan şiiri, Galibin getirip bıraktığı parıltılı noktada hâlâ gözleri kamaştırıyordu. Bu şiirin asla ölmeyen bir tarafı vardı; şiirimizin damarlarında bir usare gibi, Tanzimat şairlerinin pek farkına varamadıkları bir akışkanlıkla, fırsat bulur bulmaz yepyeni bir hayatiyetle gün ışığına çıkmak üzere dolaşıyordu. Bu saf şiir usaresi Şeyh Gâlib şiirinin imbiğinde damıtılmıştı.
32.85 ₺ -
Ömrüm Benim Bir Ateşti
Ahmet Hâşim, ne yazık ki, uzun zamandır, dil bakımından yeni nesillerin ulaşamayacakları bir yerde duruyor. Bugünkü haline bakınca, Türkçe’nin bir zamanlar Bâki’leri, Şeyh Galib’leri, Ahmet Hâşim’leri, Yahya Kemal’leri, Necip Fazıl’ları yetiştirmiş olduğuna inanmak çok zordur. Onlar sanki başka bir dilin, başka bir kültürün şairleri. Başka bir kültürün dedim; çünkü yeni nesillerin, sadece edebiyatımızın geçmişi ile değil, dil ve edebiyat vasıtasıyla bugüne aktarılması gereken kültürle de irtibatı kopmuştur. Eserlerini otuz, kırk, bilemediniz elli yıl önce vermiş şairlerin dilini anlamayan başka bir toplum, dünyanın ne geçmişinde vardır, ne de bugününde. Başka milletler, Ahmet Hâşim gibi şairlerinin geride bıraktıkları her şeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini geride bıraktıkları her şeyi büyük bir titizlikle muhafaza ediyor, evlerini müze haline getiriyor ve haklarında her yıl beş on kitap neşrediyorlar. Bizse onların dillerini hızla eskitiyor, ucuz mizahi romanlarda ve filmlerde alay konusu haline getiriyoruz. Halbuki Ahmet Hâşim ve onun cinsinden şairler, tek başlarına bir insanın hayatını zenginleştirebilirler; hatta sadece Hâşim’i okuyarak dünyaya herkesten farklı bakmak mümkündür.
40.15 ₺ -
Büyük Ağa Tarık Buğra
Tarık Buğra, bu toprağa ve bu toprağın değerlerine yürekten bağlı, dönüp dönüp yeniden okunması gereken ve her okunuşta yeni bir derinliği keşfedilen yazarlardandır. Sanat anlayışının, dilinin ve üslûbunun farklılığı dolayısıyla ister istemez kendi neslinden koparak modaların dışında bir yazarlık macerası yaşayan Tarık Buğra, asında yalnız bir adamdı, fakat yalnızlığını bereketli bir kaynak haline getirebilmişti. Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta onun bu yazarlık ve yalnızlık macerasını anlatıyor. Tarık Buğra’yı sevenlere, kuru bir biyografik metin değil, roman gibi sürükleyici bir kitap sunuyor.
83.95 ₺ -
Gözlerinizden Korkuyorum
Ferhunde Hacizade; yazar, anlatıcı ve karakter (Mânâ) arasındaki çekişme ve çelişmelerin rivayetiyle modern bir öykünün yazılışını anlatmakta: Kaçar İmparatoru Ağa Muhammede Han, iğdiş edildiği Kirman kentine bu kez kral olarak geldiğinde, halkın gözlerini oyarak bir tepe , ki yüzyıllar sonra bir tam güneş tutulmasının dünyada en iyi gözlemlendiği yerdir. Bir kadın, güneşin tam tutulacağı o gün kedi öyküsü içinde o yıllarda gezinmekte ve oyulan gözler arasında bir kez daha çıkmaktadır o tepeye. Şubat Devrimi sonrasında devrimi ele geçirip yenilgiye uğratanların yazılmamış satırlarla anlatılan sessiz öyküsüdür bu; kadın olmanın çılğınlığı ve çıldırmış bir kadının hazin çırpınışı.
69.35 ₺ -
Şey
Henüz üzümün yaratılmadığı bir zamandan, aslında tek bir andan ibaret olan bir zamanın içinden, hiçbir şarapta izi ve gölgesi olmayan ama herkesin şarap denince onu andığı bir ömrün, tarihin, coğrafyanın içinden anlatıyor ve olanı biteni bize Hayyam. İlimde ve şiirde, yıldızlarda ve kelimelerde ararken hakikati, anlamıştı ki, kendini tümüyle aradan kaldırdığı an artık hiçbir şeyin anlamı kalmayacaktı, şeylerin kendi başına bir anlam ifade etmediğini anladığı an işte o andı. Hasan ve Nizam, siyasetin ve iktidar kavgasının ayrı düşürdüğü o iki kadim dost ölmüş ve Hayyam çoktan ahirete göçmüştü. Ve aradan yedi asır geçti; Sadık Yalsızuçanlar, Hayyam'a dil oldu, gönül oldu, ses verdi, bir rivayetin aslını hakikatin sırrınca, şiirin veznince, ilmin aklınca anlattı: 'Hiçbir yürek yoktur ki, senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın.'
73.00 ₺ -
Helya
“Aşk aniden oluverir ve haz yinelenir.” Gün gelir, aşkın öyküsü yazılır; gün gelir, öykü aşkla yazılır, ama gün gelir, sözcükler aşkın kendisi olur. İşte o gün sözler, aşkın coşkusuyla öykünün yapısal kaygılarından uzaklaşarak alıp başını gider. Romantik coşkularla dolu bu uzun öykü bu nedenle çok eleştirilmiş ama Farsçada on sekiz baskı yapmıştır. Sözcüklerin mistik bir toprağa serpilişi, masum bir aşkın, aşkın masumiyetinin sürgün verişinin öyküsüdür Helya! Yıllar öncesinde kalmış bir anının şimdi elle tutulurcasına canlı yaşanışı, geçmişle şimdi arasında gidiş gelişler, geçen zamanda yitirilen ve artık geri gelmeyecek olanlar, yangın yemiş anızlar gibi bir hasretin monologları ve son sayfasında okuru asla terk etmeyecek bir buruk tat. Helya’nın kim olduğunu, ne olduğunu bilmeyeceksiniz belki ama bu adı asla unutamayacaksınız.
47.45 ₺ -
Gizli Rol
Füzeleirn, bombaların yağdığı Tahran´ın sıradan insanların yaşadığı sıradan bir sokağında işlenen sıradan bir cinayetler başlıyor öykü. Maktülünoğlu olan ve katilin idam edilmesi için mücadele eden anlatıcı, gerçekle düş arasında gittikçe belirsizleşen bir sınırda kendi geçmişine yaptığı yolculuğu ve bu yolculukta keşfettiği, hem babasının sevgilisi hem de katilin eski karısı olan bir kadının da öyküsünü anlatmaktadır. Geçmişin insanların hayatında yarattığı değişimden ve bu değişimin gelecekteki başka hayatlarda oynadığı rolden, belki de aslında hepimizin üstlendiği bir gizli rolden, belki de aslında hepimizin üstlendiği bir gizli rolden söz etmektedir. Çağdaş İran romanın usta romancısı Muhammed Muhammedali, devrim´e ve yıllar süren o İran-Irak savaşına tanıklık etmiş insanların ayakta kalmaya çalıştığı kaygan zemini ve olan biten karşısında içine düştükleri zihinsel karmaşayı, kesinliklerden uzak, gerçeği sorgulayan, kuşkuyu hiç elden bırakmayan bir dille anlatmakta.
83.95 ₺ -
Şehirleri Süsleyen Yolcu
"Sanat, insan ile Allah arasında bir gizdir" diyor Sadık Yalsızuçanlar. Karanlığın ortasında başlayan yolculuğunda karşılaştığı ışıltılı hakikatin göz kamaştıran güzelliğini anlatma tutkusu kalemini asla terk etmedi. Şark edebiyatının alegorik tahkiye geleneği ile modern öykünün yenilikçi tekniklerini tasavvuf irfanında buluşturan imgesel ve açık uçlu metinler yazdı hep. Bu öyküler, hem bir sufinin hayatın sırlarını keşfeden mesellerini dinletiyor, hem de dünyaya çevrilmiş bir objektifin sanki bir sinema perdesine düşürdüğü rengârenk imgelerini seyrettiriyor okuruna. Onun yazdıklarını okumak dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmak, hakikatin peşinde bir yolcu olmaktır. Şehirleri süsleyen yolcu ve Gerçeği inciten papağan bu yolculuğun ilk adımlarıdır.
4.73 ₺ -
Türbanın Yeniden İcadı
Başörtüsü tartışmalarının olumsuz bir sürü anlam yüklenerek yıpratılan “türban” üzerinden sürdürülmesi, bu konudaki çözümsüzlüğün nedeni olmaya devam ediyor. Başörtüsü sorunu çözümlenecekse, türbandan değil başörtüsü sorunu çözümlenecekse, türbandan değil başörtüsünden söz etmek gerekecek. Ben ikame bir isim olan “türban”ın yaygın bir şekilde kullanımının sorunun çözümünü zorlaştırdığı kanısındayım. Bu çalışmayla, “türban” konusunda yaşanan ve doğrudan doğruya insanların kişisel gelişim süreçlerini etkileyen kavram kargaşasına bir parça da olsa açıklık getirmeyi umuyor, diliyorum. Türban yasaklarının bugün olduğu gibi neredeyse otuz sene önce de “otuz yıl önce türban yoktu, o zaman Müslüman değil miydik?” şeklinde bir soruyla savunuluyor olduğunu gösteren ifadelere hâlâ rastlanmaktadır. Dileğim, bu sorunun otuz yıl sonra sorulmayacak olmasıdır.
160.60 ₺ -
Oryantalizmi Yeniden Düşünmek
Bu kitap, bir söylem ve kuramsal paradigma olarak Oryantalizmin değeri ve sınırları hakkındaki tartışmalara birkaç cepheden müdahale etmek amacıyla Osmanlı kadınlarının toplumsal ve kültürel taşıyıcılıklarına yönelik disiplinler arası bir yaklaşım geliştirmektedir. Kadın bakış açısı taşıyan kaynaklara odaklanmış olması, Oryantalizmin erkek bakış açısından yazılan tarihlerine karşı mevcut meydan o kumalara yeni bir unsur katmaktadır. Osmanlı kaynaklarının tanıtılması, klasik oryantalizm paradigmasının öteki yüzünü gösteren “yerli” kültürel taşıyıcılığın bir örneğini de sunmaktadır. Bu kaynakların Osmanlı kadınlarına ait olması, bunların toplumsal cinsiyet ve etnisitenin yarattığı farklılıkları taşıyan bir direniş pratiğini dillendirmelerinden ötürü özel bir önem taşımaktadır. Bu, ne onların Doğululaştırılmış statülerini emperyal ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri içinde bir “saflık” damgası sayarak ayrıcalıklı kılmak, ne de toplumsal cinsiyeti homojen ya da durağan bir kategori kabul etmek anlamına gelir. Tersine, bu yazarların farklı etnik ve sınıfsal konumlarına verilen önem, Doğulu ya da Osmanlı (ya da Üçüncü Dünyalı) kadın kategorisine atfedilebilecek olan her türlü tekilliğin altını oyar, böylece de sömürgecilik sonrası çağdaş feminist kuramda ortaya çıkan kimi ortodokslukları engeller. Bu bireylerin dillendirdikleri özgül toplumsal, kültürel ve siyasi-tarihsel durumlar sonucunda ortaya çıkan Batılı kültürel biçimlerin melez yeniden şekillendirilmesine yönelik eleştirel ilgi de buna eklenir.
181.77 ₺ -
Güller Kitabı
Gül, zaman zaman lale ve karanfil gibi zorlu rakiplerle mücadele etmek zorunda kalmışsa da, saltanatını her zaman korumuş, bütün çiçekleri, hatta tabiatı özetleyen bir çiçektir. Aslında her çiçek “gül”dür ve gül, tabiattaki görüntü çokluğunun arkasında var olan gizli birliğe işaret eder. Güller Kitabı’nda Türk kültürünün “çiçek” macerası, bu sebeple “gül” etrafında anlatılmaktadır. Sadece çiçek macerası mı? Göçebelik devirlerimizden bugüne kadar çiçekler etrafında geliştirdiğimiz incelikli kültür, derin duyarlık, tabiata farklı bakışımız ve bu bakış tarzındaki değişmeler de Güller Kitabı’nın başlıca konuları arasında yer alıyor.
108.77 ₺ -
Azizenin Son Günü
Sadece küçeler bilirdi bazı soruların cevaplarını; Gizli bahçelere açılan dar, sessiz, serin loş küçeler. Hikayenin has kalemi Cihan Aktaş, zamanın solgun aynasına düşen hayatların dokusuna sinmiş güçlü bir mekan duygusunu sımsıkı tutunulmuş ülkelerin, sokakların, odaların, kalelerin diliyle anlatıyor bu kitabında. İnsan ve zaman terk etse de mekanları sevda türkülerinin bilge sesinin susmayacağını, tarihi yazan hiçbir gücün hiçbir zaman ve mekanda insanın hayata olan inancını, sevdalara bağlanan kalbini, kedere ve hasrete kardeş direncini yıkamayacağını söylüyor her hikayede. Gün olur bir insanın kaderi bir ülkenin kaderiyle birleşir, gün olur bir hasretin ateşi bir türkünün avazına düşer, ama sevda sürüyorsa umut hep var demektir, sıla varsa yalnızlık hep umutsuz değildir.
4.75 ₺ -
1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi
Abdülhak Hâmid, Mehmed Âkif, Süleyman Nazif, Cenab Şahabeddin, Sami Paşazâde Sezai ve Midhat Cemal Kuntay’ı mevsim çiçekleriyle bezeli mükellef bir yemek masasında gösteren ünlü bir fotoğraf vardır. Bu fotoğrafın âdeta içine girerek davetin verildiği Mısır Apartmanı’nın kapısından 1924 yılına çıkan Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta, Mehmed Âkif’i mekeze alarak, söz konusu davetin sebebini, nerede ve niçin verildiğini, karede yer alan şair ve yazarların birbirleriyle ilişkilerini, o günlerde yaşadıkları dramları, henüz ilân edilmiş olan Cumhuriyet’in hayatlarına nasıl yansıdığını anlatıyor. Karede görünmeseler de, fotoğrafın içine girildiğinde hemen karşılaşılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Abbas Halim Paşa ve Fuad Şemsi İnan gibi renkli şahsiyetlerin de yer aldıkları bu kitap, kültür ve edebiyat tarihimizin bazı karanlık noktalarına ışık tutuyor.
127.75 ₺ -
Kırk Ambar
Aşk ve sevgi... Tecellisi gönülde beliren, gönlü muhatap alan duygular... Belki biri diğerinin vasıtası, diğeri ötekinin hedefi. Asıl hedefe giden yolda kâh temrin, kâh oyalanıp aldanma... Aşk ve sevgi... İçinde muhabbet, alâka, yakınlık, dostluk, meveddet, mürüvvet ve daha pek çok insanî hasletlerin gizlendiği dünya... Bazen şefkatin, bazen himayenin, bazen merhametin adı. İlâhî anlamda yalnızca bir hedefe, "Sevgili"ye bakmak, beşerî anlamda ise aynı hedefe birlikte bakmak...İskender Pala, kendine özgü üslubuyla aşkı, hasreti, güzeli, güzelliği, şiiri, şairi, geçmişi ve geleceği, kısacası bizi anlatıyor ve okuyucuyu zaman içinde harmanlanıp demlenmiş hikâyelerle buluşturuyor.
101.47 ₺ -
Kuş Uykusu
Sadece modern öykünün değil geleneksel hikâyenin de sınırlarını zorluyor Yalsızuçanlar. İnsana, hayata ve dünyaya bakarken damıttıklarını zamanın ve mekânın bilindik kalıplarının ötesine taşıyıp sözün özünü sorguluyor. Olan biteni onun gözünden seyreylemek şeylerin biçimi ve özü arasındaki metafizik uyumu her kelimede yeniden keşfetmektedir. Şiir ile masal arasındaki söz vadisinde hakikati mecazlara tutunarak arayan bir gezgindir onun kalemi. Kanatlarının altında kelamı saklayan kuşlar misali yaşar âlemde ve der ki meramını soranlara:"Bizimkisi rüyada rüyasını anlatan naim meseli…"
8.11 ₺