-
Kaplumbağa Terbiyecisi Cep Boy
Tablo bittiğinde Osman Hamdi başyapıtına baktığını hemen anladı. Sonuçtan hayli memnundu. Ama resmi görenler tabloda ne anlatıldığını anlamakta zorlanmışlardı. Birbirlerine kaplumbağa terbiyecisi diye eski bir mesleğin olup olmadığını soruyorlardı. En okumuş yazmışlar bile böyle bir meslekten söz edildiğini hiç duymamışlardı. Nerede çalışırlardı bu adamlar? Sirklerde mi? Yoksa saray bahçesinde mi? Kimse bilmiyordu. Osman Hamdi de hayatı boyunca kimsenin bilmediği meslekler yapmıştı. Ressam olmuştu en başta. Sonra müze müdürü. Bir arkeolog. Ardından da güzel sanatlar akademisi müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden bir farkı yoktu aslında! Kaplumbağa Terbiyecisi, -Osman Hamdi Bey'in Romanı- çok çalışmış ve bu topraklara aydınlama düşüncesinin tohumlarını serpmiş bir adamın hayatını son derece açık ve akıcı bir dille anlatıyor.
98.48 ₺ -
İstanbulu Geziyorum Gözlerim Açık
Haldun Hürel, semt semt İstanbul tarihinin izini sürüyor. Her sokağını defalarca arşınladığı şehrin ölümsüz eserlerini, öyküleriyle anlatıyor. Tarihi alanlarda karşısına çıkan otoparklara, beton binalara değil, bu türedi yapıların öncesine götürüyor okuyucusunu... Biz ne kadar gözlerimizi kapatsak, başımızı öte yana çevirsek de, bu şehrin her köşesinde yağmalanmış Roma ve Osmanlı mirası var. Aslında yıkılan, izbeye, çöplüğe dönen; sadece bir cami, bir kilise, bir konak ya da bir çeşme değil, binlerce yıllık kültürel birikim... "Elinizdeki bu kitap sizi, İstanbul'un tarihsel geçmişinde, coşkulu düşler eşliğinde gezdirirken, bu büyüleyici ve hüzünlü kentin, barındırdığı sanat eserlerinin o eşsiz öykülerinin şaşırtıcı güzelliğiyle de buluşturacak. Sayfalar arasında dolaştığınızda; İstanbul'u, sadece 'geniş kapsamlı bir rehber kitap in yol göstericiliğinde değil, sanatsal çalışmaların ne tür bir üslupla, hangi ulusal ve evrensel birikimlerin sonucunda yapıldığına da tanık olarak ve bütün bunlara ait çok heyecan verici öyküleri dinleyerek yol alacaksınız." İstanbul şehir tarihi ve kültürüne dair yazılarından tanıdığımız Haldun Hürel, İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık’ ta neyi/neleri/nereyi kaybettiğimizi de anlatıyor.
390.55 ₺ -
Divan Edebiyatı Estetiği
Divan Edebiyatı Estetiği; titizlikle incelenmiş yüzlerce metinden gelen birikimin ürünü. Eski Türk edebiyatı araştırmacısı Cihan Okuyucu, Divan şiirini "estetik" değerleriyle tartışıyor. Bu tartışmalı alanda yazmış bütün usta kalemlerin çıkarımlarını masaya yatırarak yeni bir senteze ulaşmaya çalışıyor. Ahmet Hamdi Tanpmar'dan Walter Andrews'e, Fuat Köprülü'den Ali Nihat Tarlan'a, Yahya Kemal'den Victoria Holbrook'a, Agâh Sırrı Levend'e geniş bir Divan Edebiyatı araştırmaları kitaplığı, Okuyucu'nun bu çalışmasında imbikten geçiriliyor.
142.35 ₺ -
Ansiklopedik Halk Edebiyatı Sözlüğü
Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, halk edebiyatının genel bir çerçevesini ortaya koymak, bu çerçevede yer alan yüzlerce maddeyi tanıklarıyla ve kaynaklarıyla dikkatlere sunmak ve daha da önemlisi, bazısı giderek kaybolan halk edebiyatı ürünlerinden örnekler sunarak bunları genç kuşaklara tanıtmak amacıyla kaleme alınmıştır. Kitapta yer alan maddelerin seçimi için bir çok ansiklopedi, kitap ve dergi taranmış; bu tarama sonucu sözlü ve yazılı halk edebiyatı içinde yer alan terimlerin esere alınması uygun görülmüştür. Kitaptaki her madde anonim edebiyat (folklor), âşık edebiyatı ve dinî-tasavvufî edebiyat olmak üzere üç yönden ele alınmış, bunlarla ilgili tanıklar madde içinde verilmiş, her maddenin sonundaki bibliyografyada ise madde ilgili kitaplar, tezler, makaleler, ansiklopediler baskı yılları göz önünde bulundurularak sırasıyla yer almıştır. Bibliyografyada yer alan kitap ve makalelerin orjinal isimlerine dokunulmamış, aynen konulmuştur.
419.75 ₺ -
Osmanlı'nın Avrupalı Müzisyenleri
Türkiye'de müzik tarihi ve piyano edebiyatı konusunda yazılmış kitaplar son derece azdır. I Son yıllarda bu konuda akademisyenlerin yazdığı kitap/arda biraz artış olduysa da yurtdışındakilerle kıyaslandığında yine de bu uğraşlar zayıf kalmaktadır. Dr. Evren Kutlay Baydar'ın bu kitabı hem müzik tarihine hem de Osmanlı-Avrupa ilişkilerine ışık tutmakta, akademik alanda büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Doç. Sibel Kudatgobilik İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Hep şunu düşünmüşümdür: Tarihte kökleri ve hareketleri araştırmak istiyorsanız yazılı dokümanlardan daha çok küftür, özellikle müziksize daha çok yardıma olacaktır. Dil her 40-50 yılda daha sonraki jenerasyonların zorlukla anlayabileceği ölçüde değişmektedir, dolayısıyla değişim çok dinamik ve halıdır. Müzikteki değişim ise çok daha yavaş ve daha kolay izlenir olmaktadır. Bunu Japonların muhteşem belgeseli İpek Yolu'nu izlerken daha iyi kavradım. Nepal'ın tepesindeki yaşlı teyze bağlamaya çok yakın bir çalgıyla tam bir Orta Anadolu türküsü çalıyordu. Bin yıl önceki kökümü orada duydum. Dr. Evren Kutlay Baydar'ın bu çalışması, yukarıda bahsettiğim boşluğa oldukça güçlü bir cevap olarak geldi. Kendisini kutluyor ve çalışmalarının aynı basanda devamım diliyorum,
215.35 ₺ -
Bozgunda Fetih Rüyası - Cep Boy
Balkan Harbi, İttihat ve Terakki diktatoryası, Babıâlî Baskını, suikastlar, Birinci Dünya Harbi, dağılan koca bir imparatorluk, Mondros Mütarekesi ve Anadolu'da başlatılan Millî Mücadele... İnanılmaz bir hızla cereyan eden ve millet olarak kaderimizi derinden etkileyen bu trajik olaylar ve büyük acılar ortasında, yeni edebî iddialar ve kırık dökük şiirlerle Paris'ten henüz dönmüş Üsküplü genç bir şairin kendini gerçekleştirme çabası... Bozgunda Fetih Rüyası'nda, şair ve fikir adamı olarak kişiliği yakın tarihimizin bu en zor yılında, 1912-1922 yılları arasında belirginleşen Yahya Kemal'in hayatı ve şiir dünyasının oluşumu Açık Deniz şiiri ekseninde bir roman gibi kurgulanarak anlatılıyor.
69.28 ₺ -
Sanat Hayatı
Devlet Resim ve Heykel Sergisi üçüncü kez açılıyor. Malik Aksel de üç resmiyle oradaydı. Üç suluboya resim. O günlerin sanat havası nasıldı? Yeni olan neydi? Ressamlar ve sergiyi gezenler neler konuşuyorlardı? Fikirler, dedikodular, parlak ve eskimeyen görüşler! Otuz gün, tam otuz gün boyunca onları not etti Malik Aksel. Merakla, bilgiyle, sezgiyle. Ressam ve sanat tarihçisi... 1942’de Ülkü dergisinde tefrika edildi bu notlar. 1943’te kitap olarak basıldı. O tarihten bu yana da ancak çok meraklıların bildiği bu hazine, yeniden kültür hayatımıza dönüyor. Son yılarlın en önemli kültür olaylarından biri, Malik Aksel kitapları olacak. Bir yandan titreyen lamba tadında bir edebi lezzet! Sanat dünyasına tutulan güçlü bir ışık. Yakından şahitlikler. Tazeliği kadar değeri de capcanlı. Benzersiz.
146.00 ₺ -
Modernizme Direnen Estetik
Modernleşme düşüncesi, insanın mümkün tüm pratiklerini evrimci ve ilerlemeci bir çizgide ele alarak insanı "soyut" bir tekçiliğe doğru sürüklerken "yöntemin değil daha çok "bir yöntemin altını çizmektedir. Oysa o, mümkün bütün temsillerden yalnızca birisini içinde barındırabilir. Tekil olan bu temsil alanı tüm var olan ve olabilecek olan temsilleri koşullayan yapısıyla her düşünceyi içine çeken bir sarmala dönüşmektedir adeta. Kendi varlığının mutlakhğını iddia eden bir oluşumun diğer varlıkların varlığını hiçe saydığını varsaydığımızda izlenen yolun temelde normatif bir kaygıyı içinde barındıracağı unutulmamalıdır.
164.25 ₺ -
Donuklar
Korkarak elimi çekiyorum. Yeni bir korku başlangıcı ve sonu belirsiz. Bu korku gitgide büyüyor ve tüm benliğimi sarıyor. İnsan seli aralıksız akıyor. Selin ardı arkası kesilmiyor. Giden bir kent mi, bütün bir ülke mi? İnsan seli, gittikçe hızlanıyor ve büyüyor. Sanki bir yerlere yetişmek ister gibiler. Bir gecikmiştik, bir telaş... Hızlanıyorlar, hızlanıyorlar; her biri bir gece atı ve her biri kendi derdinde, kendi yalnızlığında. Bir umutsuzluk, bir yenilmiştik... İnsan denizi dalgalanıyor ve yaşayanların ayak sesleri kaplıyor her yanı. Görüyorum, insanlar tekrar kente dönüyorlar. Ben burada yapayalnız mı kalacağım? O anda perdeler açılıyor: Üçler, yediler, kırklar ve bütün Hak Erenler yanımdalar. Dünyayı görüyorum; bütün insanları toplamış bize sunuyor, onlara yeni bir nefes verelim diye... Bütün zamanlarda, bütün mekânlarda durmuş, evrene bakıyorum. Bu romanın ilk sayfaları, 1970'te Diriliş dergisinin 15. sayısında yayımlanmıştı. O zaman uzun bir hikâye gibi tasarlandı, sonraları tekrar tekrar ele alınarak defalarca yeniden yazılmıştır. Bu durumda türünün ilk örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Az gelişmiş ülkelerin sürekli karşı karşıya kaldıkları çelişkiler, yönetim biçimi arayışları ve bunu kurbanlar vererek deneyişleri dile getirildi bu romanda. Burada destansı yıkılışların yanı sıra destansı kurtuluşa da işaret edilmiştir. Bu kitap, insanımızın kendi kendini sorgulamasının yolunu açabilirse, red ve şerh geleneğinden eleştirel bilince ulaşmamızda bir pencere aralayabilir belki.
91.25 ₺ -
Şahane Gazeller 1 Ahmet Paşa Necati Fuzuli
Sabrım inayetin gibi az ise çoğa say Cevrin gözüm yaşı gibi çok ise aza tut Ahmet Paşa Yol eri oldur k'ola yârin ayağı toprağı Eğledin ey gam beni yolumda yalan eyledin Necati Kime kim derdimi izhâr kıldım isteyip derman Özümden bin beter derd ü belâye mübtelâ gördüm Fuzili
164.25 ₺ -
Şahane Gazeller 2 Baki Nefi Naili
Minnet Huda’ya evlet-i dünya fenâ bulur Bâki kalur sahife-i âlemde adumuz (Bâki) Zülfüne kalsa perişan eylemezdi dilleri Anı da tahrik eden bâd-ı sabâdır n’eylesin (Nef’i) Verip tezelül-i Mansur’u sâk-ı Arş’a tamâm Hudâ Hudâ diyerek pây-ı dâra dek gideriz (Naili)
164.25 ₺ -
Şahane Gazeller 3 Nabi Nedim Şeyh Galib
Hayâl-i halka-i zülfünle ekşim düşse deryâya Zamân-ı haşre dek girdâb-ber-girdab olur peyda (Nabi) Hâl kâfir, zülf kâfir, çeşm kâfir el amân Ser-be-ser iklim-i hüsnün kâfiristân oldu hep 8nedim) Bağlanıp zülfünde bozdum ahdi de peymânı da Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermânı da (Şeyh Galib)
164.25 ₺ -
Divanyolu
Divanyolu'nda yürüyen sadece insan değildir. Kültür ve tarihin tahtında yol almanın şaşkınlığı kadar cümbüşü de akar burada. Bazen rüya gibidir. Bazen gerçeğin göz kırpmaları akıl çeler. Sesler ırmağında dolaşan, ışığın ve müziğin altın heykelleri olmalı. O dümdüz bir cadde değildir. Zamanla daralıp genişleyerek kendi harikalarını hazırlamıştır. Onu sadece bir yol olarak da düşünebilirsiniz, bir dehliz gibi de görebilirsiniz. Fakat onun asıl mucizeleri, dünün masalları gibi dipte kalsa da bugün her köşesinden konuşma kudretine sahiptir. Beşir Ayvazoğlu, bir roman kahramanı gibi diri ve derinlikli bu caddeyi o özgün üslubuyla yeniden konuşturuyor. Divanyoln; şiirle romanın, sinematografi ile tarih bilgisinin, masalla gazetecilik tecessüsünün arasından parlayan bir kitap.
222.65 ₺ -
1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi Cep Boy
Şahabeddin, Sami Paşazade Sezai ve Midhat Cemal Kuntay'ı mevsim çiçekleriyle bezeli mükellef bir yemek masasında gösteren ünlü bir fotoğraf vardır. Bu fotoğrafın âdeta içine girerek davetin verildiği Mısır Apartmanı'nın kapısından 1924 yılına çıkan Beşir Ayvazoğlu, elinizdeki kitapta, Mehmed Akif'i merkeze alarak, söz konusu davetin sebebini, nerede ve niçin verildiğini, karede yer alan şair ve yazarların birbirleriyle ilişkilerini, o günlerde yaşadıkları dramları, henüz ilân edilmiş olan Cumhuriyet'in hayatlarına nasıl yansıdığını anlatıyor. Karede görünmeseler de, fotoğrafın içine girildiğinde hemen karşılaşılan Faruk Nafiz Çamlıbel, Abbas Halim Paşa ve Fuad Şemsi İnan gibi renkli şahsiyetlerin de yer aldıkları bu kitap, kültür ve edebiyat tarihimizin bazı karanlık noktalarına ışık tutuyor.
69.28 ₺ -
Anadolu Halk Resimleri
Malik Aksel! Halk resimlerine her zaman başka bir gözle baktı. İlk bakanlardan, içeriden bakanlardan birisiydi. Seyfelmülûk, onun karşılaştığı ilk resimli halk kitabıydı. Ardından Köroğlu, Ferhat ile Şirin ve diğerleri geldi… Bu buluşma, zamanla ondaki tutkuyu ateşledi. Bir ressamdı o. İçinden çıkıp geldiği halkın resimlerine ve renklerine yöneldi. Onun seçtiği ve hakkında yazdığı her resimde sadece halkın duyuş zenginliği değil ruh macerası da vardır. Hikâyeden resme, oradan da kendi kırık fakat asil çizgimize bakışımız için eşsiz bir şaheser: Anadolu Halk Resimleri
124.10 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
547.50 ₺ -
İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü ( Ciltli )
Bu çalışma, hepimizin gönlünde bir "Dünya Başkenti" olan eşsiz tarihî kentimizin, çok eski zamanlardan beri varlıklarını sürdüren yüzlerce semtini, mahallesini, caddesini, sokağını, yokuşunu, hatta çıkmazlarını tek tek ele alarak, isimlerinin nereden geldiğini, vaktiyle o sokağın, bu mahallenin, şu caddenin fiziksel yapısının nasıl olduğunu, kim bilir hangi olaya, mekâna yahut kişiye ait izler taşıdığını, hangi eski eserleri barındırdığını, içindeki hangi kültür miraslarının yok olup gittiğini ansiklopedik bir tarzda sizlere sunuyor. 944 sayfalık bu eserde, "A"dan "Z"ve alfabetik sıralanan 2506 madde ve 353 tane güncel fotoğraf bulunuyor. Zaman zaman şaşırarak, büyük bir heyecanla ve İstanbul'a bağlılık aşkıyla soluksuz okuyabileceğiniz bu ansiklopedik çalışmanın, "bitirildikten sonra bir kenara konulacak" bir eser olmadığına. yıllar sonra bile "başvurulabilecek bir kaynak" olarak kütüphanenizi süsleyeceğine yürekten inanıyoruz.
430.70 ₺ -
Anadolu Masalları
KÜLTÜR! Halk inançları, rüyalar, gerçek ötesi yaşantılar… Asırlar içinde mayalanır masallar. Korkular oradadır, umutlar, gizemler... İnsanın ve hayatın bin bir yüzü... Tuz kadar yakıcıdır bazen Su kadar serinletici Çocuk kadar saf. İdeal olan da vardır masallarda, saçmalığın güzel oyunları da… Masal bizdir, bizim içindir, bize göredir. Hem de herkesin gözü kulağıdır, can kulağıdır. Padişah kızları, beyler, paşalar Yanık âşıklar, şehzadeler... Bir büyümez şehzadedir masallar... Zalim hükümdarlar mutlaka devrilir. Gün döner, zaman zamana, gerçek hakikate kavuşur. Kültürün denizidir. Devlet kuşları, hüzün kuşları... Hasan Lâtif Sarıyüce, yarım asrı aşan çalışmalarının içinden sesleniyor. Kıvrak Türkçeyle. Hem bilim var bu masallarda, halkbilim var Hem masal yazımına üslup kazandırmış seçkin bir yazar. Herkes için, her yaşa göre. Anadolu Masalları Bir kere daha, hep yeniden...
182.50 ₺ -
Türklerde Dini Resimler
İslam’ın tasvire bakışı gerçekte neydi? Eğer katı bir yasak varsa yazı-resimle oluşturulan hayvan figürleri nasıl açıklanabilir? Türk kültüründe tasvire yer olmadığı inancının kaynağı nedir? Sanatçılar, eserlerinde canlı figürlerine ne sıklıkla yer vermiştir? Alevi-Bektaşi ve Mevlevi inanışlarının Türk resmine katkıları. Hz. Ali’nin devesi, Çifte vavlar, Ashab-ı Kehf gemisi, ah mine’l-aşk… Yüzlerce isimsiz sanatkârın hepsi birbirinden değerli eserleri. Bir zamanlar camilerin iç duvarlarında bile görülebilen tasvirler… Mustafa Rakım Efendi, Hattat Şefik Bey, Leylek Hasan Dede gibi sanatçıların istif çalışmaları… Malik Aksel, peşin yargılarla üstünkörü değerlendirilen Türk resim geleneğine aklıselimle ve iç gözle yaklaşıyor. Türk ve İslam inancında resmi, örnekleriyle, tanıklarıyla, eşsiz çizimler eşliğinde okuyuculara ulaştırıyor. Sanat yeniden yazılıyor.
164.25 ₺ -
31 Mart'ın Romanı
Yazar romanında 31 Mart olayını ilk 25 şaatlik süresini, belgelerin aslınâ sadık kalarak canlandırmış ve konu işlenirken doğal olarak herkes o gün iktidarda olan İttihad ve Terakki cemiyeti yöneticilerinin verdiği bilgileri, bıraktığı belgeleri merak edecektir. Romanı okurken bazı hikâyelerin birbirleriyle çeliştiğini göreceksiniz. O zaman, (bu olay, bu şartlarda nasıl mümkün olabilir?) sorusunu kendinize sorup cevap vermelisiniz. O cevaplar belgelerinin neyi, ne kadar gizlediğini; neyi, ne kadar açtığını; isyanın perde arkasını ve kimlerin tezgâhı olduğunu anlatır. Hattâ Osmanlı'nın Duraklama Devri'nde başlayıp hâlen sık sık tekrarlanan faciaların sifrelerinede verir.
262.50 ₺ -
Rabbim Yol Sanadır
Gidenlerden bahsediyorsun, gitmeyen var. Aldatanlardan bahsediyorsun, yalanlardan büyük Bir gerçek var. Anlamayanlardan bahsediyorsun, yüreğindeki sevgiyi bilen var. Yalnızlıktan bahsediyorsun, sen fark etmesen de ruhuna Bir dokunan var. Yüzlerce yüzünden bahsediyorsun insanoğlunun, yüzlerce yüzünün içinde saklı riyasından, hilesinden, çıkarından, talanından… Unutmasana! Senin yüzüne hep Bir gülümseyen var. “Yoruldum” diyorsun güzel dostum, eğer duyarsan, “yanındayım” diyen var. “Yanındayım” diyen ve görürsen yanından bir adım öteye gitmeyen
20.10 ₺ -
1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası En Son Değişikliklerle
Bu kitap, halen yürürlükte bulunan 1982 tarihli anayasanın kolayca anlaşılmasını sağlamak için hazırlanmıştır. Bu özelliği ile hukukçu olan ve olmayan herkese faydalı olacak ilmi bir çalışmadır. Bunun yanında bu anayasadan önce kabul ve tatbik edilmiş diğer anayasalarımız da, 1982 Anayasası ile bağlantılı olarak verilmektedir.
450.00 ₺ -
Kıraat İlminde Verş ile Hafs Rivayetinin Karşılaştırılması
Kurra Hafız Prof. Hasan Tahsin Feyizli bu eserinde, kıraat imamlarından Nâfi’in ravisi Verş ile, kıraat imamlarından Âsım’ın ravisi Hafs’ın günümüze ulaşan okumalarını tecvid kaidelerine göre karşılaştırmalı olarak ele alıyor.
70.85 ₺ -
Hanedanın Sürgün Öyküsü Başucumda Bir Avuç Vatan
3 Mart 1924 günü Meclis, siyasi bir kurum olduğu gerekçesiyle Hilafet’i ilga ederken bir karar daha almıştı: Osmanlı Ailesi’nin kadın erkek bütün fertlerinin Türkiye Cumhuriyet’i hudutları içinde oturmaları sonsuza dek yasaklandı, aile mensupları Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Osmanlılar pasaportsuz, yurtsuz, hiçbir şeysiz kalmışlardı. Acılı bir yolculuk başlıyordu. İki hafta sonra Türkiye’de, 144 kişilik Osmanlı Hanedanı’ndan hiç kimse kalmamıştı. Sürgün, yokluk, özlem ve acı dolu günler yaşadılar ama dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ülkeleri aleyhinde bir tek söz söylemediler. Cumhuriyet aleyhinde hiçbir eyleme katılmadılar. İçlerinde daima bir gün geri dönme ümidi, başlarında bir avuç vatan toprağı vardı. “Osmanoğlu’nun Sürgünü” belgeseliyle Osmanlı Hanedan Vakfı tarafından onursal üyeliğe kabul edilen Kerime Senyücel, yaşayan Son Osmanlılar’ın, sürgüne bizzat tanık olmuş hanedan üyelerinin anlattıklarını birinci ağızdan kaleme aldı.
148.00 ₺ -
Halide Tutku Hüzün İsyan
İlk defa yayınlanan fotoğraflarıyla farklı bir Halide Edip portresi… Her şeyi anlamaya çal��şan, duyarlı, siyah gözleri vardı. Küçük yaşlarında annesiz ve yalnız kaldı. Kendi içinde bir dünya kurdu. 31 Mart’ta isyancıların, işgal İstanbul’unda İngilizlerin, Milli Mücadele yıllarında Padişah’ın ölüm listesinde buldu kendini. Maceralı hayatı, bir imparatorluğun ve genç Cumhuriyet’in en önemli dönüm noktalarına şahitlik etti. Aykırıydı. Özgürlüğüne çok düşkündü. Bu yüzden âşık olduğu adamı bile terk etti. Yazıları, romanları, konuşmaları ve itirazlarıyla dünyanın en iyi tanıdığı Türk kadını oldu. Hayatı Türkiyeli kadınların geçirdiği değişime ışık tuttu. Çocukluğunda olduğu gibi, hastalıkları ve yalnızlığı içine hayata gözlerini yumdu. Tutkulu, hüzünlü ve isyankârdı. Adı Halide’ydi. Halide Edip Adıvar… Türkiye’nin en güçlü, en ilgi çekici kadın yazar ve aktivistlerinden biri, belki de ilk akla geleni. Osmanlı’nın sancılı son dönemlerinde, Milli Mücadele yıllarında ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde dikkat çeken bir aktör. Sultanahmet Mitingi’nde kitleleri coşturan, İstiklal Savaşı’nda onbaşı rütbesi ile savaşan, azimli, yılmaz kadın. Kitaplarından tanıdığımız, bilinen üç beş fotoğrafından aşina olduğumuz sima. Ya Halide? Babasının adından, eşinin soyadından, yazar kimliğinden bağımsız bir kadın olarak Halide… Halide Edip denilince, çoğumuzun aklında, Sultanahmet Mitingi’ndeki görüntüleri, İngiliz edebiyatı profesörü olarak ders verdiği kürsülerdeki halleri ya da ömrünün son yıllarında çekilmiş, değirmi başörtülü, elinde sigara izmaritli fotoğraflar belirir. Oysa herkes gibi Halide’nin de bir hayatı; bu fotoğrafların arkasına saklanmış, tutkuyla, hüzünle ve isyanla örülmüş destansı bir ömrü vardır. Belgesel yapımcısı ve yazar Kemal Öztürk, Timaş Yayınları tarafından okurlara sunulan “Halide- Tutku Hüzün İsyan” isimli kitapta bilindik “Halide” fotoğrafının arkasındaki asıl portreyi bulmaya çalışıyor. Gençliğiyle, yaşlılığıyla, kavgaları ve mücadeleleri ile bambaşka bir Halide’yle buluşturmaya çalışıyor okuyucuyu ve bunu görsel açıdan hayli zengin bir çalışma ile yapıyor. Mor salkımlı bir evde gözlerini açan Halide’nin çocukluk yılları boyunca kendisine eşlik eden kareleri görüyoruz en başta: Erken yaşta kaybedilen anne, konaktaki kalabalık, üvey anneler, torununun annesizlik acısını bir nebze olsun hafifletmeye çalışan Mevlevi Haminne, kızının İngiliz terbiyesine göre yetişmesini isteyen baba Edip Bey Halide’nin yeme içme düzenini bile buna göre ayarlamışken sokaklarda özgürce horoz şekeri yiyen akranlar, kolej yılları, dayanılmaz matematikçi Salih Zeki’ye duyduğu aşk ve ilk evliliği… Şiddetle karşı çıktığı çok eşliliği hazmedemeyip büyük bir aşkla bağlı olduğu Salih Zeki’den ayrılışı, Darülmuallimat ve Lübnan’daki hocalık günleri, Dr. Adnan Bey’le evliliği ve Milli Mücadele yılları, bir süre sonra Mustafa Kemal’le görüşlerinin ayrılması ve 15 yıl süren “gönüllü sürgün”, bağımsızlığı için onca mücadele ettiği ülkesine ancak 1939’da geri dönmesi ve eserleri… Sayfalar arasında gezinirken bazı sürprizlerle de karşılaşıyoruz. Yazar, Halide Edip’le Mustafa Kemal arasındaki görüş ayrılığında belki de Mustafa Kemal’in Latife Hanım’la evlenmek üzere Fikriye Hanım’ı yurtdışına tedaviye göndermesinin yatabileceğini söylüyor. Belki de Halide, Fikriye’den vazgeçen Mustafa Kemal’de Salih Zeki’yi görmüştü. “Belki de Halide ile Mustafa Kemal arasında yaşanan sorunların temelinde bir de bu olay vardır. Halide de Mustafa Kemal gibi güçlü, otoriter ve bir kadına asla bağlanmayan birine âşık olmuştu ve Fikriye gibi karşılık bulamamıştı. Halide de Fikriye gibi ikinci bir kadın yüzünden sevdiği adamdan ayrılmıştı. Halide de Fikriye gibi çok acı çekmişti.” Ya da uzun süren sürgün yüzünden babaannesini ancak çocukluğunun ilerleyen dönemlerinde görebilen torun Ömer Sayar’ın Halide’yle ilk karşılaşmasını anlatışı ile şaşırabiliyoruz: “Küçücük bir kadındı, müthiş etkileyici bir yüzü vardı, asık suratlıydı, saçlarını sıkıca yapıştırıp arkada topuz yapmıştı ve hafif mavimtıraktı, çivit sürüyordu galiba. Elleri son derece bakımlıydı; manikürlüydü ama renkli değildi, cilalıydı. Elinde ağızlığıyla sigarası, kalın -herhalde gözü çok bozuktu- kavanoz dibi gibi kalın gözlükleri vardı. Yuvarlak. İlk öyle gördüm. Ne yalan söyleyeyim, ürktüm.” Kemal Öztürk kitabı Şirin Tekeli, Hülya Gülbahar, Ayşe Durakbaşa, Serpil Çakır, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu gibi hukuk, sosyoloji ve edebiyat dünyasından çeşitli isimlerden görüşler alarak zenginleştirmiş. Bu yöntem belli ki yazarın Halide Edip’’i sadece kendi hayatı ile sınırlandırmadan Türk kadın hareketi bağlamında incelemek istemesinden kaynaklanıyor. Kitabın belki de en dikkat çekici yanı, özenli görsel tasarımı. Halide Edip’in birinci ve ikinci kuşak torunları Ömer ve Adnan Sayar’ın katkıları ile ailenin fotoğraf albümünden istifade edilerek hazırlanan çalışmada şimdiye dek bilinmeyen bazı fotoğraflar okuyucuya sunulmuş. Elif Sevinçgül imzasını taşıyan tüm sayfalar dönemin atmosferine ve Halide’nin iç dünyasına yaklaşmak yolunda çaba sarf ediyor. TİMAŞ Yayınları bir kısmı daha önce hiç bilinmeyen fotoğraflardan yola çıkılarak hazırlanmış bu albüm-kitapla Türkiye’de belgesel kitaplara giden yolu açma iddiasında.
20.35 ₺ -
Sofra Nimetleri Küçük Boy Karton Kapak
Mutfak evin kalbidir. Çünkü hayat verir, can verir. Can ise boğazdan gelir denilir. İşte, geleneksel Türk mutfağının birbirinden güzel tariflerini ve zengin yemek çeşitlerini içeren bu çalışma; denenmiş, ekonomik ve pratik tariflerden oluştuğu için yoğun bir ilgi görmektedir. Geleneksel Türk mutfağının en leziz ve nezih, en zengin yemek çeşitleri… Kolay, ucuz ve pratik. Tatlılar, tuzlular, et yemekleri, hamur işleri, reçeller, sütlüler, dolmalar ve daha pek çok çeşit… Hepsi bu kitaplarda…
10.28 ₺ -
Sofra Nimetleri Büyük Boy Ciltli
Mutfak evin kalbidir. Çünkü hayat verir, can verir. Can ise boğazdan gelir denilir. İşte, geleneksel Türk mutfağının birbirinden güzel tariflerini ve zengin yemek çeşitlerini içeren bu çalışma; denenmiş, ekonomik ve pratik tariflerden oluştuğu için yoğun bir ilgi görmektedir. Geleneksel Türk mutfağının en leziz ve nezih, en zengin yemek çeşitleri… Kolay, ucuz ve pratik. Tatlılar, tuzlular, et yemekleri, hamur işleri, reçeller, sütlüler, dolmalar ve daha pek çok çeşit… Hepsi bu kitaplarda…
20.56 ₺ -
Zor Çocuk Yoktur
Anne babalar “zor ebeveyn” olmadıkça, “zor çocuk” yoktur! Çocuk eğitiminin “dünyanın en zor işi” olduğunu düşünen ebeveynlere ithafen: “Zor Çocuk Yoktur.” Prof. Dr. Hüseyin Peker çocuklarda görülen olumsuz davranışların pozitif disiplin yöntemleriyle nasıl önlenebileceğini anlatıyor. Anne baba için çocuk; uğruna her türlü sıkıntıya katlanılan, yetişmesi için büyük emek ve zaman harcanan, birçok maddi fedakârlıklarda bulunulan, gelecekte iyi bir insan, kendisiyle gurur duyulacak bir birey olarak yetişmesi umulan en değerli varlıktır. Anne babaların çocuğunu yetiştirirken yaptığı fedakârlıklar ebeveyn olmanın bir gereği olarak görülür ve tüm bunlar yapılırken karşılık beklenmez. Ancak bunca çabanın sonunda çocukta görülebilecek olumsuz birtakım davranışlar ebeveyni derinden üzer, çare arayışlarına yönlendirir. Çoğu zaman karşılaşılan bu tür davranışların aslında –iyi niyetle ortaya konmuş olsalar da- ebeveynin geçmiş hatalarından kaynaklandığı göz ardı edilir. Çocuğa doğru davranışlar baskı yolu ile benimsetilmeye, yanlışları otoriter bir biçimde düzeltilmeye çalışılır. Hatırdan çıkarılmaması gereken husus, ailede otoriteyi temsil ediyor olmanın, sürekli “otoriter” bir dil kullanmayı gerektirmediğidir. Pozitif bir biçimde yaklaşılan, doğru iletişim kurulan her çocuk zaman içinde değişime açık hale gelecek ve kendisinden beklenen olumlu davranışları daha kolay gösterecektir. Prof. Dr. Hüseyin Peker “Zor Çocuk Yoktur” la ebeveynlere aslında zor çocuk olmadığını, çocukların düzeltilmesi çok güç gibi görünen olumsuz davranışlarının, doğru yaklaşımlarla ve pozitif disiplin yöntemleriyle olumlu yönde değişebileceğini anlatıyor. Yalancılık, saldırganlık, vurup-kırıcılık vb. birçok olumsuz davranışın kaynağında ebeveyn-çocuk ilişkisinin sağlıklı olmamasından kaynaklanan sorunların yattığını ifade eden Peker, bu tür davranışlar gösteren çocuklara karşı nasıl bir tutum içinde olmak gerektiğini açıklayarak ebeveyne somut çözüm önerileri sunuyor.
166.50 ₺