-
Kayıp Gül
29 DİLDE, 40’TAN FAZLA ÜLKEDE BASILAN ULUSLARARASI BİR BESTSELLER Kanada’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Endonezya’ya yüzbinlerce okurun gönlünde taht kuran KAYIP GÜL genç Türk romancı Serdar Özkan’ın ilk romanı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Mrtı'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına dk tutulan Kayıp Gül, bugüne kadar 29 dile çevrildi, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yeraldı. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan güllerin ve düşlerin dünyasına gizemli bir yolculuğa çıkıyor. “Çağdas bir fabl, derin ve bilgece - St. Exupéry'nin başyapıtı Küçük Prens'in tadında.” DPA - ALMANYA “Muhteşem bir öykü. Bu romanın yaptığı muhteşem. Denilebilir ki, bu romanın bizi birleştirmeye gücü var.” TVA Televizyonu - KANADA “Türklerin Küçük Prens’i tüm dünyayı büyülüyor.” Helsinki Sanomat - FİNLANDİYA “Gerçek mutluluğu aramak üzerine ilham verici harikulade bir öykü.” Magazin 2000plus – ALMANYA “Büyük bir global başarı. Simyacı, Küçük Prens ve Martı'yı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.” Air Beletrina - SLOVENYA “Kayıp Gül Doğu ile Batı arasında bir köprü.” Vijesti - SIRBİSTAN ve KARADAĞ “Kayıp Gül hayatımda okuduğum en güzel öykülerden biri. Kitabı bitirdiğiniz zaman, kendinizi bir hediye almış gibi hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim.” Christine Michaud, TVA Televizyonu - KANADA "Çok başarılı, masalsı bir roman." Prof. Talât Sait Halman - Bilkent Üni. Edebiyat Fakültesi Dekanı "Serdar Özkan genç ve yetenekli bir romancı, onun adını önümüzdeki yıllarda sık sık duyacağınıza sizi temin edebilirim." İskender Pala – Kasım 2003 Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu'yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Eserlerinde doğu ve batı motiflerine eşit derecede yer veren Serdar Özkan bir röportaj sırasında kendisine yöneltilen, “Siz, batı hakkında yazan doğulu bir yazar mısınız, yoksa doğu hakkında yazan batılı bir yazar mısınız?” sorusuna “Ben bir insanım” diye cevap verecek kadar insanın evrenselliğini ve birleştiğimiz noktaları ön plana çıkaran bir yazar. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğu’yla-Batı’yı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen Amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens''i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor.
8.91 ₺ -
Tarihi Değiştiren İmparatorluklar
‘Tarihi Değiştiren İmparatorluklar’ sizi nefes kesen bir maceraya çağırıyor Timaş’ın Popüler Tarih serisinin lokomotifi Tarihi Değiştirenler, bu kez imparatorlukları masaya yatırıyor. Yazar Ali Çimen sizleri, Asya steplerinden rengârenk ipeklerle süslü Çin saraylarına; Avrupa’nın rutubet kokulu şatolarından güneşten kavrulan Yunan kıyılarına; Bizans’ın gizemli kiliselerinden Arap yarımadasının gölgeli cami avlularına; devasa dalgalara beşiklik eden Okyanuslardan dünyanın en el değmemiş diyarlarına; Afrika’nın balta girmemiş topraklarından Hindistan’ın nemli vadilerine; Avrupa’nın kasvetli sokaklarından Moskova’nın dış mahallelerine; Amerika’nın dört bir köşesinden Kore’nin sarp dağlarına, Vietnam’ın güneş geçirmeyen ormanlarına uzanan; dünyayı avuçlarınızın arasına alacağınız bir serüvene ortak olmaya davet ediyor. Gelin, Çin’in iki bin yıllık imparatorluk geçmişinin ilmek ilmek örülüşüne tanıklık edin, Çin’i alt üst eden ayaklanmaların, suikastların ve saray oyunlarının bir parçası olun! Büyük İskender ile boğazı geçip Pers diyarlarına girin, Asya steplerini aşın, ormanlarında fillere karşı savaşın. Perslerle bir olup Persepolis’i İskender’e karşı savunun! İslam ordularının bir parçası olun; hak için kılıç sallayın. Emevilerle Endülüs kapılarına dayanın, Avrupa tarihini değiştirin! Sezar’la bir olun Roma yürüyün! Senato’daki dedikodulara kulak kabartıp, Romalıların arasına karışın. İmparatorları alkışlayıp, idamlarına şahit olun, Roma’nın kan üzerinde yükselişini izleyin. Bizans şövalyeleriyle bir olun, Konstantinopol’ün surlarından düşmana ok atın; Fatih Sultan Mehmed’in cengâverleri arasına karışıp Konstantinopol’ün surlarını aşın, çağ kapayıp çağ açın! Hunlarla bir olun, Avrupa’yı tir tir titretin; Roma’nın kapılarına dayanın, Papalar sizden af dilesin. Moğolların saflarına karışın, taş üzerinde taş bırakmayın, atlarınız çatlayana dek dünyayı fethe soyunun! İtalyan kâşiflerin arkadaşı, İspanyol, Portekizli ve Hollandalı gemicilerin yoldaşı olun; bilinmezlere yelken açın. Ardınızdan gelip dünyayı yağmaya soyunan acımasız şövalyelerin kıyımlarına tanıklık edin; Haç’ı sırtlayıp yerli halkları ‘aydınlatmaya’ soyunan din adamlarına tanıklık edin. Yağmurla yıkanmış İngiliz saraylarının karanlık koridorlarında turlayın. Yürekleri, üzerinde güneş batmayacak topraklar için çarpan kral ve kraliçelerin sofralarına misafir olun. İngiliz denizcileri, askerleri ve siyasetçileriyle aynı karavanaya kaşık sallayıp, Kuzey Amerika’dan Avustralya’ya uzanan İngiliz İmparatorluğu’nun doğuşunu izleyin. Amiral Nelson’ın mürettebatına karışıp, Fransızları topa tutun! Napolyon’a asker yazılıp Mısır çöllerinde, Akdeniz’in tuzlu sularında ve buza kesmiş Rus steplerinde kılıç sallayın; dünyayı Fransız yapmanın hayallerini kurun! Münih’in varoşlarında ateşli ve kışkırtıcı konuşmalar yapan Adolf Hitler’e kulak kabartın, dünyayı kasıp kavuran Nazi terörünü iliklerinizde hissedin. Küf, ter ve kan kokulu trenlerle toplama kamplarına yolculuk edin. Hitler’in son saatlerini onunla birlikte sığınağında yaşayın. Nazilerin yıkılan hayallerinin çıkarttığı toz bulutunda kaybolun… Lenin ile Petrograd varoşlarında nutuklar atın, devrimci işçi kalabalığına kapılıp Çar’ın sarayına yürüyün. Monarşiyi devirip, Sovyetler Birliği’ni kurun. Ve dünyayı dehşete boğan Kızıl İmparatorluğun mimarlarıyla tanışın! Stalin’den korkun, Gorbaçov’u alkışlayın. Soğuk Savaş’ın sıcak cephelerinde terleyin. Amerikalı devrimcilerle İngilizlere karşı savaşın; Amerika Birleşik Devletleri’ni kurun! Uzaya çıkın, atom bombasının dehşetine tanıklık edin. ‘Amerikan Emperyalizmi’nin ayak izlerini takip edip, Sovyetleri yıkın! Dünyanın ayakta kalan son imparatorluğunun şifrelerini çözün. Gelin; tarihi okumayın, bizzat yapın…
15.07 ₺ -
Tarihi Değiştiren Kadınlar
Tarihi değiştiren, dünyayı titreten kadınlar! “Geçmişe baktığımızda, erkek egemen bir seyrüseferin hüküm sürdüğünü görürüz. Kılıç kuşanıp fetih yapan, çağ açıp çağ kapatan, yaptığı bir konuşma ya da aldığı kararla kitleleri coşturan, atomu parçalayarak insanoğluna sınırsız enerjinin kapılarını açan, bazen kabul etmek istemesek de, çoğunlukla erkekler olmuştur. Peki bu, tarihin beyaz perdesinde hep erkeklerin başrol oynadığı lamına mı gelir? Ne yani, kadınlara düşen rol, her zaman ‘en iyi yardımcı oyuncu’ rolü oynamak mıdır? Tabii ki hayır. Yüzyılların üzerine oturduğu mayınlı tarih tarlasından sıyrılıp çıkan öyle kadınlar olmuştur ki, teşbihte hata olmaz, o çok ‘bilindik’ erkekler, bu kadınların azametlerinin gölgesinde bile terlemeden edememiştir!” Gazeteci yazar Ali Çimen “Tarihi Değiştirenler” dizisinin son kitabı Tarihi Değiştiren Kadınlar’a böyle başlıyor ve 30 ünlü kadını sayfalarında konuk ediyor. Bu 30 kadın arasında Mısır İmparatoriçesi Cleopatra, ünlü kadın casus Mata Hari, Nobelli Madam Curie, Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dönemine damgasını vurmuş ‘iktidar avcısı’ Hürrem Sultan gibi isimler de var; insanlığın özgürlüğe giden yolda devrim niteliğinde adımlar atmasını sağlayan siyahi kadın eylemci Rosa Parks ve Tom Amca’nın Kulübesi isimli romanıyla Amerika’daki kölelik kurumuna kalemiyle savaş açan Harriet Beecher Stowe da. Bir fabrika işçisiyken kendisini uzayda bulan Tereşkova ve okyanusları aşan havacılık sevdasıyla hayatını uçmaya adayan Amelia Earhart da yüksek tempolu hikâyeleriyle listede yerlerini alıyor. Kitabın önemli bir bölümü de iktidar peşinde koşan kadınlara ayrılmış: Pakistan’ın ve aynı zamanda İslam coğrafyasının ilk kadın Başbakanı Benazir Butto; düşman kardeşi Hindistan’da yine ailece ülke siyasetine damga vurmuş, ülkesinin ilk Başbakanı İndira Gandi; Fransa’ya 40 yıl boyunca hükmeden İtalyan Catherine de Medici; Rusya’yı çağının en güçlü ülkelerinden biri yapan Alman kökenli Katerina; İngiltere’den Kraliçe Elizabeth, Kraliçe Victoria ve onların bıraktığı yerden bayrağı devralarak İngiltere’yi bir küresel aktöre dönüştüren ‘Demir Lady’ Margaret Thatcher. İktidarda olan kadınların yanı sıra iktidarda olan erkeklerin yanındaki ihtiraslı kadınlara da şahitlik ediyor tarih ve dolayısıyla kitap da. Komünist Çin’in en korkulan simalarından biri olan Jian Qinq ya da daha çok bilinen ismiyle Bayan Mao; oğlunu padişah yapmak için bir diğer oğlunu kurban eden Kösem Sultan ve Arjantin Devlet Başkanı Juan Peron’u efsaneye dönüştürme yolunda kendisi bir efsane olan Eva Peron. Kitap ayrıca, bol görsel malzemesi, Hürrem ile Kanuni arasında gelip giden aşk mektuplarından satırlar, Simone de Beauvoir ve Jean Paul Sartre’ın ölümsüz aşkı ve bu 30 kadının gündelik hayatlarına ilişkin daha birçok ayrıntılı ile adeta kahramanlarını ete kemiğe büründürüyor. * I. Elizabeth İspanyol hanedanına karşı Osmanlı’nın himayesindeydi. Sultan III. Murad“Siz dahi südde-i sa’adetime ita’at ve inkıyada sabit-kadem olup, ol caniblerde vakıf ve muttali olduğunuz ahbarı arz ve ila’m etmekden hali olmıyasız” diyordu Kraliçe’ye. Buna karşılık o da III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan ve eşi Safiye Sultan’a hediyeler gönderiyordu. * Jeanne d’Arc Orleans’ta başına geçtiği Fransız ordusu ile İngilizleri hezimete uğrattığında henüz 17 yaşındaydı. * Kösem Sultan torunu IV. Mehmet’i tahta geçirmek için oğlu I. İbrahim’i gözünü kırpmadan katlettirdi. Ancak daha sonra IV. Mehmet için de sinsi planlar yaptığını sezen Turhan Sultan, kayınvalidesi için Başlala Uzun Süleyman Ağa’ya kısa ve net bir emir verdi: “Kösem’i canlı görmek istemiyorum!” * Osmanlı sultanlarına Rusya namıma kök söktüren, ülkesini kısa zamanda modernleştiren Büyük Katerina aslen Almandı. * Feminist düşünür Simone de Beauvoir hayatı boyunca bir adamı aşkla sevdi: Jean Paul Sartre * Çin Kültür Devrimi’nin silahlı gücü Kızıl Muhafızlar’ı kuran Mao değil, eşi Jiang Qing idi. * 1981’de Altın Mabed’i ele geçiren Sihleri acımasızca bastıran İndira Gandhi bir şeyin farkında değildi: Yakın korumalarından ikisi Sihti ve onu ortadan kaldırmaya niyet etmişlerdi. * Arjantin’in efsane First Lady’si hayatını kaybettiğinde 33 Eva Peron’un naaşı ülkesine eşi Hugo’nun kendisinden sonra evlendiği Isabel Peron tarafından getirildi.
259.00 ₺ -
Tarihi Değiştiren Askerler
“TARİHİ DEĞİŞTİRENLER” SERİSİ DEVAM EDİYOR… Daha önce “Tarihi Değiştiren Savaşlar”, “Tarihi Değiştiren Konuşmalar”, “Tarihi Değiştiren Olaylar” adlı kitapları çıkan Ali Çimen, “Tarihi Değiştiren Askerler” kitabı ile seriye devam ediyor. Çimen, yeni çalışmasla dünya tarihinde nam salmış başlıca kumandanların hayatlarını, hayatlarındaki dönüm noktalarını, onları tarihi değiştiren kouma getirsavaşların öncesini ve sonrasını ele alarak okurlarının beğenisine sunuyor. Serinin diğer başlıkları olan tarihi değiştiren ‘Konuşmalar’, ‘Savaşlar’ ve ‘Olaylar’da olduğu gibi, bu çalışmada da aynı yol haritası takip ediliyor. Askerlerin kitaptaki dizilişi kronolojik sırayı izlese de, asıl hareket noktası; günümüz medyasındaki aktüel-popüler bilgi akışı esnasında kendisine en fazla atıfta bulunulan; Hitler, Napolyon, Büyük İskender, MacArthur, Sezar gibi askerlerin okuyucuya daha iyi tanıtılması oldu. Bununla birlikte Pearl Harbor limanını bombalayarak Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan Japon Amiral Yamamoto, yine İkinci Dünya Savaşı’nda Nazileri geri püskürten ve belki de gerçek anlamda savaşın kaderini değiştiren Rus Mareşal Zhukov, Napolyonik Savaşlar sırasında Fransızları Akdeniz’den silerek İngiltere’nin neredeyse bir asır boyunca ‘denizler hakimi’ olmasını sağlayan Amiral Nelson ve Güney Amerika’yı kılıcıyla İspanyollaştırıp, Yeni Dünya’nın zenginliklerini Avrupa’ya taşıyan Cortes gibi; tarihte köklü izler bırakmış, lakin ülkemizde pek gündeme gelmeyen isimler de kitapta yer alıyor. Tüm bunların yanı sıra ‘Tarihi Değiştiren Askerler’ ile Halid Bin Velid, Alparslan, Selâhaddin Eyyübi, Fatih Sultan Mehmet, Barbaros Hayreddin Paşa, Kanuni Sultan Süleyman ve tabiî ki Atatürk gibi, tarafı olduğumuz siyasal kültürel sahnenin önemli aktörlerinin dünyasına da misafir olabileceksiniz. Kitapta Yer Alan Askerler Bir kitapla onlarca askere zafer kazandıran general; SUN TZU, Makedonya’dan yola çıktı, tüm dünyayı fethe kalktı; BÜYÜK İSKENDER, Roma’nın belalısı Kartaca Generali; HANNİBAL, Roma’nın muzaffer komutanı dünyayı fethe çıkıyor; JÜL SEZAR, Göçmen kabilelerini topladı; Roma İmparatorluğu’na kan kusturdu; ATİLLA, Allah’ın Kılıcı, 100 savaşa girdi hiç birini kaybetmedi; HALİD BİN VELİD, Cermen prensliğinden Roma İmparatorluğu’na koşan Frank Kralı, Birleşik Avrupa hayalinin mimarı; CHARLEMAGNE, Anadolu’nun kapısını Türklere açan büyük savaşçı, Malazgirt Fatihi; SULTAN ALPARSLAN, Haçlıların Kudüs iştahını kesen İslam kumandanı; SULTAN SELÂHADDİN EYYUBİ, İngilizlerin ‘Arslan Yürekli’ İngilizce bilmeyen Kralı; I. RICHARD, Moğol steplerinden dünyayı fethe çıktı, Hazar’dan Japonya’ya uzanan bir imparatorluk bıraktı; CENGİZ HAN, İstanbul’u fethetti, Roma’yı istedi, Avrupa’yı Osmanlı’nın ayakları altına serdi; FATİH SULTAN MEHMET, Korsanlıktan Amiralliğe yükseldi, Akdeniz’i Haçlılara dar etti; BARBAROS HAYRETTİN PAŞA, Aztek medeniyetini yıkan, Güney Amerika’yı İspanyollaştıran kaşif; HERNAN CORTES, At üzerinden inmedi Osmanlı’yı cihan imparatorluğu yaptı; KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN; Kralcıları ezdi, mezarından çıkarılıp asıldı ama İngiltere’yi süper güç yaptı; OLIVER CROMWELL; Osmanlı ‘deli’, Batı ‘büyük’ dedi; Rusya’yı dünya devi yaptı; BÜYÜK PETRO, Yerlilerle, Fransızlarla, İngilizler için ve İngilizlere karşı savaştı; Amerika’nın ilk başkanı oldu; GEORGE WASHINGTON, Napolyon’a denizlerde nefes aldırmadı, İngiltere’yi denizler hakimi yaptı; AMİRAL NELSON, Asker, konsül, imparator; Fransız Devrimi’nin savaş makinesi; NAPOLYON BONAPARTE, Dünyayı ‘özgürleştiren’ kızıl diktatör; JOSEF STALİN, İki Dünya Savaşı’ndan Kore Harekatı’na Amerikalılara hep o komuta etti; DOUGLAS MACARTHUR, Büyük hayalleriyle büyük bir imparatorluğu küçülten asker; ENVER PAŞA, Çöken bir imparatorluğun subayıydı, kurduğu devletin cumhurbaşkanı oldu; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Japon donanmasının beyni, Pearl Harbor’ın fikir babası; AMİRAL ISOROKU YAMAMOTO, Tanklara aşıktı, her iki dünya savaşında da tanklarla Amerika’yı zafere taşıdı; GENERAL PATTON, Üstün Irk sevdasıyla dünyayı ateşe veren Faşist lider; ADOLF HİTLER, Üniversite okuyamadı; önce asker, sonra kahraman, ardından da Amerika’ya başkan oldu; DWIGHT DAVID EISENHOWER, Hitler’i yendi, hiç savaş kaybetmedi, Rus liderlerini gölgede bıraktı; MAREŞAL ZHUKOV.
17.13 ₺ -
Büyük Osmanlı Projesi
Bir bakıyorsunuz Belçika’da bir “Türk köyü”, bir bakıyorsunuz Himalayaların eteklerinde bulunan Keşmir eyaletinde de kendilerine “Osmanî” diyen Türk Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği… İngiltere Parlamentosu üyesi olup şimdilerde Londra Belediye Başkanlığı yarışına giren Boris Johnson’ın son Osmanlı İçişleri Bakanı’nın torunu olduğu haberi gazete manşetlerinde çınlarken, Meksika’da bir Osmanlı çeşmesinin ortaya çıktığı düşüyor önümüze. Nicolas Sarkozy’nin de, Fidel Castro’nun da atalarının Osmanlı Yahudisi çıkması yetmiyormuş gibi, besteci Wagner’in Sultan Abdülaziz’den para yardımı istediğini, Abdülhamid’in Pasteur’e beraber çalışma teklifinde bulunduğunu okuyoruz hayretle. Ve düşünüyoruz: Acaba tarihimiz hakiki çehresiyle arz-ı endam ettiğinde nasıl bir manzara karşısında kalacağız? Misak-ı Millî sınırları içinden görmeye ve düşünmeye alıştırılmış bir neslin dramıdır yaşadığımız. “Biz neydik?” sorusu, ete saplanan bir kurşun gibi hemen her adımda karşımıza çıkıyor veya biz hatırlamak istemesek de, başkaları tarafından çıkarılıyor. Bunun en son örneğini, Avusturya sağının temsilcisi Andreas Möller’in, “Türkler AB’ye girerse Viyana’yı kaybederiz’ mealindeki demecinde gördük. Demek ki, dedik, bu demeci okuyunca, biz unutsak da dünya bizi unutmuyor. Mustafa Armağan son kitabı Büyük Osmanlı Projesi’nde bu nicedir unuttuğumuz dünyanın kapılarını açıyor önümüze ve bize bir hafıza tazelemesi çalışması öneriyor. “Hatırla onu!” ikazı, kitabın her satırında karşımıza çıkıyor ve giderek “Hatırla kendini!” uyarısına bürünüyor. Osmanlı’yı, yaşadığı çağların küresel aktörü olarak konumlandıran ve bu yüzden de küreselleşmekte olan dünyamızda bunu daha önce tecrübe etmiş bulunan Osmanlıların birikiminden yararlanmanın önümüzü görmemize yardım edeceğini vurgulayan yazar, hem “küresel tarih” çalışmalarına Osmanlı’nın katkılarına atıfta bulunuyor, hem de Osmanlı tecrübesinin kendiliğinden bir ‘oluşum’ değil, bilinçli bir ‘proje’ olduğuna dikkat çekiyor. Armağan, “Büyük Osmanlı Projesi” adını verdiği bu projenin ana hatları hakkında ufkumuzu genişletecek bilgiler veriyor ve daha da önemlisi, Türkiye’nin içine girdiği yeni bir gelişme çizgisinde ‘Bir kere başarılan neden bir kere daha başarılamasın?’ sorusunun umut vadeden kuyusu içine gömüyor okurunu.
11.99 ₺ -
Avrupanın 50 Büyük Yalanı
Kitapta Rönesans, Gutenberg, Don Kişot, Kopernik, Galile, Voltaire, Florence Nightingale, Magna Carta, Shakespeare, Einstein gibi Batının üstünlüğü tezine kaynak oluşturan efsanelerin yalan olduğu açıklanıyor. Böylece Doğu Despotizmi ve Batı üstünlüğü tezi çürütülüyor. Türk aydınının 1,5 asırdır peşinde koştuğu ‘Avrupa mucizesi’ yalanı, farklı ve şaşırıcı yönleriyle bu kitapta birer birer deşifre edilip ortaya konuluyor. İlginizi çekeceğine inandığımız başlıklardan bir kısmını tadımlık olarak şöyle bir hatırlamaya ne dersiniz? - Florence Nightingale’in İngiltere’de ölüm meleği olarak tanındığını, - Galile’nin kiliseye karşı çıkmış bir bilim kahramanı olmadığını, - Magna Carta’nın Avrupa tarihinde ileri değil, geri bir adım olduğunu, - Hitler’in aslında Avrupa’yı işgal planı olmadığını, - Einstein’ın son yıllarında beyninin yavaşladığını, - İlk feministlerin fabrikalardaki kadınları evlerine kapatma için kampanyalar düzenlediklerini, - Don Kişot’ta Endülüslü Müslümanlarla ilgili şifreler bulunduğunu, - Kopernik ve Kepler’in güneşe tapanlar tarikatından olduklarını, - Rönesans insanlarının Ortaçağ’daki atalarından daha pis yaşadıklarını, - Haritaların emperyalizmin sözcülüğünü yaptığını, biliyor muydunuz? Bunlar ve bunlardan başka Avrupa’nın büyük yalanlarını, Mustafa Armağan’ın hakikaten büyük emek mahsulü Avrupa’nın 50 Büyük Yalanı’ndan okuyacak ve her satırında eminiz ki, şaşıracaksınız. Yazarın amacı da bu zaten: Düşünmek, şaşırmakla başlar ona göre. Mustafa Armağan’a göre Osmanlı tarihini de hakkıyla anlayabilmek için Avrupa tarihinin gerçeklerini bilmek gerekir. Osmanlı ve yakın tarih üzerine yazdığı ufuk açıcı kitaplarından sonra Armağan’la Avrupa tarihinin bilinmeyenlerine doğru nefes nefese bir yolculuğa hoş geldiniz.
24.82 ₺ -
Yunus Meltemi
Yürekler gönül olunca; sevgiler aşk, aşklar ilâhî bir sevdaya dönüşür. Hoyrat karayeller susar, başta esen kavak yellerinin yerini sevgi meltemi alır. Alır da, efil-efil eser gönülden gönüle, dilden dile... Güzel şeyler hayâl etmek; yüreği mânâ âleminin eşiğine getirir ve yürek gönül olur... Hayalimizi, Yunus melteminin ipek kanatlarına serip; yıllar ve yüzyıllar öncesine estik... Yunusça sevmeyi bir demet hikaye olarak sunduk. Bu hikayelerle gönlümüzde duyduğumuz Yunus meltemini, yanık yüreklerde estirebildikse ne mutlu...
15.00 ₺ -
Peygamberimizin Hayatı
Kâinât'ın Sevgilisi, Peygamberlerin Sultanı, Allah'ın Habîbi Muhammed Müstafi Salla'llahu aleyhi ve Sellem'e âşık olmayan var mı? Rehberimiz, Önderimiz Sevgili Peygamberimizi tanımak O'nu sevmek sevginin en üst noktasıdır. O tanındıkça daha çok sevilmiş ve sevildikçe de sevenlerin kurtulmasına vesile olmuştur. O'nun sevgisi dünya hayatına güzel bir nizam verdiği gibi âhire mutluluğuna da ayrı bir lezzet bahşedecektir. Peygamberimizi sevmek insan kurtaracaktır. Bu sevgi insanı ayrı bir insan haline getirecek âdete melekleştirecektir. O'nu sevenler, herkes tarafından sevilmiş, O'na bağlananla herkes tarafından hürmetler görmüştür. Sevgili Peygamberimizin adını ananlarır dilleri ve gönülleri nûrlandığı gibi, şemailini hayaline alanların da dünyalar aydınlanmıştır. O'nu hatırlatan herşey berekete vesile olmuş, insanlık O'nı düşündükçe teselli bulmuştur. Kâinat'ta O'nun kadar anılan O'nun kadaı sevilen kimse olmamış. Hayatının her ânı ayan beyan açıklanan, anlatılan bilinen bir başka şahıs bulunmamıştır. Kâinât'ın her yerinde, yeryüzünde ve semâda her an O'nun adı okunmuştur. Ezanda-kamette, namazda ve duâ da hep Hazret-i Muhammed adı duyulmuştur. İsmi anılmayan bir an yoktur. O'ndan bahsedilmeyen bir mekân yoktur.
17.50 ₺ -
Ölüm Korkusu ve Şiddeti
Hasan el-Basrî'nin (r.a.) bildirdiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) ölümü, onun sıkıntı ve acısını anlatırken: "Onun yol açtığı acı üçyüz kılıç darbesininkine bedeldir" buyurdu. Peygamberimiz (s.a.v.)'e bir gün ölüm acısı hakkında sormuşlar. O da buyurmuş ki: "En kolay ölüm, yünlü kumaşa batmış dikene benzer. Yünlü kumaşa batmış diken, yanında yün liflerini söküp almadan çıkarmı?" Yine Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün ağır bir hastayı ziyaret ederken buyurur ki: "Ben bunun ne çektiğini biliyorum. Tek tek bütün damarları aynı anda ölüm sancısı içindedir." Şeddat İbni Evs (r.a.) der ki: "Mümin için dünya ve âhiretin en korkunç olayı ölümdür. Onun acısı, testere ile biçilmekten, makas ile doğranmaktan ve kazanda kaynamaktan daha şiddetlidir. Eğer ölü dirilterek yaşayanlara başından geçenleri anlatsa, dünyalılar ne yiyip içip eğlenebilir ve ne de uykudan tad alabilirdi." Zeyd İbni Eslem'den, o da babasından naklen rivayet eder ki: "Mü'min dünyadaki ameli ile ulaşabileceği derecelerden birisine ulaşamamışsa kendisine şiddetli ölüm acısı çektirilir de ölümün sarsıntı ve acısı sayesinde cennetteki derecesini elde eder. Kâfirin de karşılığı verilmemiş bir iyiliği varsa canı kolay alınır da iyiliğin sevabını tüketerek cehenneme gönderilir." Rivayet edildiğine göre Hz. İbrahim (a.s.) bir gün Azrail'e: "Günahkar insanın canını alırken büründüğün kılığı bana göstere bilir misin?" diye sorar. Azrail (a.s.) ona: "Bunu görmeye dayanamazsın" diye cevap verir. Hz. İbrahim: "Dayanırım, sen göster diye ısrar edince Azrail ona: "Başını çevir" der. Bir müddet arkasını döndükten sonra tekrar yüzünü dönünce Hz. İbrahim, kapkara yüzlü, saçları diken diken, kötü kokulu, siyahlara bürünmüş, ağzından ve burun deliklerinden ateş ve duman çıkan bir adam ile karşılaşarak yere baygın düşer. Ayılınca Azrail ilk kılığına dönmüştür. Hz. İbrahim ona der ki: "Ey ölüm meleği, günahkâr insan ölüm anında senin bu kılığınla yüzyüze gelmekten başka bir felaket ile karşılaşmasaydı, bu ona yeterdi" der.
35.00 ₺ -
Nazar ve Büyüden Korunmanın Yolları
Maddi dertlerimiz, görülen problemlerimiz olduğu kadar manevi olan ve görülmeyen dertlerimiz de vardır. Yüce Allah verdiği her derdin devasını da lütfetmiştir. Manevi hastalıkların devası da manevi olmaktadır. Manevi dertlerin ızdırabını yaşayanlar, denize düşenin yılana sarıldığı gibi maddi hırs peşindekilerin ağlarına yakalanmaktadırlar. Kimi falcıdan, kimi de cinciden medet ummakta, derman verecek olan Yüce Allah âdeta unutulmaktadır. Her işte olduğu gibi manevi şifa yollarında da sahtekârlar mevcuttur. Menfaat uğruna yapılmayan kalmamaktadır. Bu istismar, din düşmanlarına da malzeme olunca en fazla zarar gören de samimi müslümanlar olmaktadır. Allah rızasına dayanmayan hiç bir işten hayır beklenmez... Bunları gördükçe çektiğim vicdan azabı beni bu eseri hazırlamaya şevketti. Bütün ömrümü okumaya, öğrenmeye vererek sunduğum din hizmetlerimde edindiğim bilgiler ve edindiğim tecrübeler neticesinde duanın tesirini, okumanın-nefes etmenin bir tedavi şekli olduğunu bizzat müşahede ettim ve şifa bulanların sevinçlerine ortak oldum. Bunun bir tek şartı vardır o da Allah rızasıdır. Bu eserde bunu görecek ve bununla manevi dertlerinizden kurtulacaksınız. Allah ile aranıza kimse girmeyecek. Dilekleriniz doğrudan Allah'a yönlenecektir. Şifa ve takdir Allah'tandır.
10.50 ₺ -
Mutluluk Yolları ve Aile Hayatı (2.Hm)
Kadın ve erkek, sahip oldukları becerileri evlilik sayesinde geliştirirler... Karşılaştıkları güçlükleri el birliği ile ortadan kaldırmaya çalışırlar... Eşler, kişisel ilgilerini ve akradaşlıklarını içtenlikle paylaşırlarsa, evlilik denilen görkemli serüven dünyanın en güzel gerçeği olur. Kadın da, erkek de, eskiden daha zor, daha kötü bir yaşam sürmek için değil, daha güzel, daha düzenli, daha insanca bir hayat için evlenirler. Kadına da, erkeğe de en çok yakışan ödül evliliktir. Eşler, bu ödülü elde etmek için biribirlerine sadakatle, fedakarlıkla, karşılıksız bir sevgiyle yaklaşırlarsa, isteklerine kavuşurlar. Mutlu ederler ve mutlu olurlar.. Nezaket, bütün gönül gümrüklerinde geçerli tek pasaporttur. Hiçbir kalbe kapıları kırılarak girilemez!
270.00 ₺ -
Mutluluk Yolları ve Aile Hayatı (1.Hm)
Kadın ve erkek, sahip oldukları becerileri evlilik sayesinde geliştirirler... Karşılaştıkları güçlükleri el birliği ile ortadan kaldırmaya çalışırlar... Eşler, kişisel ilgilerini ve akradaşlıklarını içtenlikle paylaşırlarsa, evlilik denilen görkemli serüven dünyanın e güzel gerçeği olur. Kadın da, erkek de, eskiden daha zor, daha kötü bir yaşam sürmek için değil, daha güzel, daha düzenli, daha insanca bir hayat için evlenirler. Kadına da, erkeğe de en çok yakışan ödül evliliktir. Eşler, bu ödülü elde etmek için biribirlerine sadakatle, fedakarlıkla, karşılıksız bir sevgiyle yaklaşırlarsa, isteklerine kavuşurlar. Mutlu ederler ve mutlu olurlar...
180.00 ₺ -
Mevlanadan Öğütler Hikayeler
Cömertliğiyle tanınan bir şeyh vardı. Cömertliği yüzünden bir türlü borçtan kurtulamazdı. Şeyh yıllar boyunca eline geçeni dağıttı, bundan dolayı da borcu arttıkça arttı, nihayet dört yüz dinara yükseldi. Bir gün şeyh hastalandı. Öleceğini anlayan alacaklıları başına toplandılar. Şeyhe kötü kötü bakıyor, onun hakkında fena şeyler düşünüyorlardı. O sırada helva satan bir çocuk sokaktan geçiyordu. Şeyh, hizmetçisine: -Git şu çocuktan helvanın tamamını satın al da bu alacaklılar yesin, hiç olmazsa bir süre gönülleri hoş olsun, dedi. Hizmetçi çıkıp helvacı çocuğu çağırdı, helvayı satın aldı, getirip şeyhin borçlularına ikram etti. Borçlular helvayı yiyip bitirdiler. Helvacı çocuk boş tepsiyi eline aldı ve ücretini istedi. Ölmek üzere olan Şeyh: -Ben zavallı ve ölmek üzere olan bir adamım, bende para ne arar, dedi. Bunu duyan helvacı çocuk ağlayıp inlemeye, feryat etmeye başladı. Alacaklıların bu duruma iyice canları sıkıldı, ileri geri söylenmeye başladılar. Çocuk sürekli ağlayıp durdu. Şeyh bu sırada gözlerini yummuş çocuğa hiç bakmıyordu. İkindi vaktinde bir hizmetçi elinde bir tabakla içeriye girdi, tabağı şeyhin önüne bıraktı. Şeyh hizmetçiye tabağı alacaklılarına vermesini söyledi. Hizmetçi tabağı alacaklıların önüne koydu. Tabağın örtüsünü açtıklarında herkes hayretler içinde kaldı. Zira tabakta dört yüz dinar vardı. Bu, oraya toplanmış alacaklılara olan borcunun tamamıydı. Tabağın bir kenarında da kağıda sarılı yarım dinar vardı. O yarım dinar da helvacı çocuğun parasıydı. Bu duruma şaşıran alacaklılar, hallerinden utandılar. Şeyh hakkındaki kötü sözlerine ve yanlış zanlarından dolayı pişman olarak, şeyhin ellerine sarıldılar. Hep bir ağızdan "Ey ulu kişi! Bu işin sırrı, hikmeti nedir, anlat bize." dediler. Bunun üzerine Şeyh şöyle dedi: -Ey insanlar, bunun sırrı şudur: Ben bunu Allah'tan diledim. Cenab-ı Hak bana doğru yolu gösterdi. O paranın gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı. Helvacı çocuk ağlamasaydı rahmet denizi coşmazdı.
10.50 ₺ -
Lezzet Soframız 1.Hamur
Her yöreden tarifler, her sofradan tadlar... Zengin çeşitleriyle dünyanın en büyük beş mutfağı arasında yer alan türk mutfağından derlenen bu kitaptaki yemek tarifleri, mutluluğunuza mutluluk katacak, sağlıklı nesiller yetiştirmenize katkıda bulunacaktır. Kitapta, genel tariflerden ve bölümlerden ayrı olarak bir "yöresel yemekler" bölümü oluşturuldu. Bu bölümde ülkemizin birçok yöresinin en çok tercih edilen yemek tariflerine yer verildi. Bu yemek kitabı vesilesi ile yemek kültürümüzü gelecek nesillerimize ulaştırma konusunda bulunacağımız en küçük bir katkı bizi mutlu kılacaktır.
54.00 ₺ -
Kurana Göre Zulüm Açısından Allah ve İnsan
Kitabın giriş bölümünde, Allah'ın insanlara asla zulmetmediği, zulmü işleyenin insan olduğu, zulüm kavramının nasıl ve hangi metotla tahlil edileceği ele alınmıştır. Birinci bölümde zulmün etimolojik yapısı tahlil edilmiştir. Kur'ân'da 289 defa geçen zulüm kelimesi ve 23 defa geçen zulumât kelimesi bütün türevleri ile birlikte tektek incelenmiştir. İkinci bölümde zulmün Kur'ân'daki anlamı ve bu kavramın eş ve zıt anlamını ifade eden Kur'an kavramlarına işaret edilmiştir.
24.00 ₺ -
Kurana Göre İnsana verilen Değer ve Görev
İnsan, Allah'ın pek çok varlığı arasında en fazla değer verdiği ve sayısız nimetler ihsan ettiği kuludur. İnsanın, diğer canlılardan ayrılan en bariz özelliği; iyiyi ve kötüyü, hakkı ve batılı birbirinden ayırabilme yetenegine sahip, akıllı ve düşünen bir yaratık olmasıdır. Bu özelliği sebebiyledir ki insan, hayatı ve ölümüyle imtihana tabi tutulmuştur. İnsan, Allah'a ibâdet etmek için yaratılmış, sayısız nimetler de şükretmesi için verilmiştir.
12.00 ₺ -
İslamda Evliya Meselesi ve Harikalar
Allah'ın sevgili dostları, evliyalarından sadır olan kerâmetler, peygamberler'den sadır olan mucizeler ve diğer harika halleri çeşitli yönleriyle derli toplu, halde mustakil bir eserde izah etmek zaruri bir hal almıştır. İşte bu zaruri haller ve bu meseleler, İslam'ın kaynağı olan şerî delillerin ışığı altında okuyup göreceksiniz. Eşsiz ve harkulade bir eser...
90.00 ₺ -
İmamı Gazaliden Yönetim Sırları
İmam Gazali bu kıymetli eserinde otoriteye karşı duruşumuzu irdelerken adil bir yönetici olmanın önemini vurguluyor. Kitapta; büyük Üstad Gazali, konuları öykülerle örneklendirerek akıcı bir üslupla detaylandırırken yöneticilere öğütler veriyor. Yönetici adaylarının ya da liderlerin hem dünyada adil olmak hem de ahiretini kurtarmak için muhakkak okuması gerekli bir kitap.
90.00 ₺ -
İmamı Azam Ebu Hanife Hayatı ve Menkıbeleri
Büyük İmam... Büyük lider, büyük âlim... İmam, önder demektir. Mihrapta öride olduğu gibi, her güzel davranışın, her iyi hareketin başında olan demektir. İşte İmam-ı Âzam Ebu Hanife: İnsanların her problemini halleden kadı, hakim. Keskin zekâsı ve görüşü ile lider. Sevdirerek eğiten, ruh bilimine vâkıf eğitimci, ilmi ve kaynaklarını çok iyi bilen âlim. Bugünkü ilim hüviyeti tanınan ordünaryus profesör ünvânı bile, Ebu Hanife'nin ilmi otoritesini ifadede âciz kalmaktadır. Ebu Hanife'nin yetiştirdiği talebelerinden Ebu Yusuf şöyle demiştir. - "Ebu Hanife'nin bir ilim meclisine servetimin yarısını verirdim." Bu söz, onun ders halkasındaki ilâhi zevki ne güzel ifade etmektedir. "Ulema ile otur. Büyüklere sor. Hikmet ehli ile görüş!" (Taberânî: 323) Bizim tarihimizdeki ilim adamları kadar hiçbir millette âlim yetişmemiştir. Kültür ve medeniyeti bütün dünyaya yayan hep âlimlerimiz olmuşlardır. İşte bu büyük âlimi tanımak, onun hayatını bilmek, yaşayışımıza ayrı bir renk verecektir. Onun feyzinden istifade etmek, o vesile ile ilahi rahmetten nasip almak niyetiyle bu eseri hazırladım. Tevfik ve inayet Allah'tandır.
72.00 ₺ -
İlahiler
Dağlar ile taşlar ile Çağırayım Mevlam seni Seherlerde kuşlar ile Çağırayım Mevlam seni Su dibinde mâhi ile Sahralarda ahû ile Abdal olup yâ Hû ile Çağırayım Mevlam seni Gökyüzünde İsâ ile Tur dağında Musa ile Elindeki asâ ile Çağırayım Mevlam seni Derd-i aşkın Eyyûb ile Gözü yaşlı Yakûb ile Ol Muhammed Mahbûb ile Çağırayım Mevlam seni Hamd ü Şükrullah ile Vasf-ı "kul hüvallah" ile Daim zikrullah ile Çağırayım Mevlam seni Bilmişim dünya hâlini Terkettim kıyl-ü kâlini Baş açık ayak yalın Çağırayım Mevlam seni Yunus okur diller ile Kumrular bülbüller ile Hakkı seven kullar ile Çağırayım Mevlam seni
17.50 ₺ -
İlaç Bitkiler
İlaç bitkilerinin birçoğu, insanoğlunun var olduğu günden günümüze kadar bilinmekte ve çeşitli hastalıklarda kullanılmaktadır. Her hastanın tek dileği vardır oda sağlığına kavuşmasıdır ve her hastalığın doğada ilacı bulunmaktadır. Hastaianiidiğı zaman mutlaka çok değerli hekimlerimize müracaat edilmeli. Hastalar, hastalığı ile ilgiii olan ilaç bitkilerini hekimlerin tavsiyesi ile kullanmalıdır. Bilinçsiz kullanmak bir fayda vermez. Günümüzde dünya sağlık adamlarının hepsi kimyasal ilaçlardan imkan dahilînde kullanmamaya çalışırlar. Çünkü kimyasal ilaçların birçok organımıza zararlı olduğu saptanmıştır.Tıbbi bitkiler ile tedavi (fitoterapi); tam ve yarı sentetik kimyasal bileşiklerin tedavi alanında kazandıkları büyük başarılarına rağmen, bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan önemli bir yöntemdir.Tıbbi bitkilere olan ilginin artışındaki başlıca sebepler;Yeterli düzeyde kimya endüstrisine sahip olmayan ülkeler, doğal yayılış gösteren bitkilerden faydalanarak kolay ve ucuz bir tedavi olanağı elde ederler.Tedaviye yeni sokulan sentetik bileşiklerin bazılarının tehlikeli boyuttaki yan etkileri ancak kullanıldıktan sonra anlaşılmakta ve bu durumda onarılması olanaksız zararlara neden olabilir. Bitkisel droglar ise uzun bir zamandan beri tedavide kullanıldığı için yan etkileri bilinmektedir.Floramızda bulunan 10.000 civarında doğal bitkinin, % 30 undan fazlası tıpta belli olan ve kullanılan bitkilerdir. Son zamanlar memleketimizde de bilim adamlarını ve hekimlerimizde ilaç bitkileriyle ilgilenmeye başlamışlar. Değerli ve çok zengin floramızın ilaç bitkileri ile zenginliğini dikkate alarak bazı ilaç bitkileri hakkında kısa bilgiler vermeye çalıştım. Eminim ki, memleketimizin bilim adamları ve hekimleri zenginliğimizden faydalanarak ilaç sanayisinde kullanılabilecek yeni bitkiler inceleyerek öğrenecek ve insanlarımızın yararına sunacaklardır. ...
24.12 ₺ -
Hz Ömer Hak ve Adalet Güneşi
HAK VE ADÂLET GÜNEŞİ HZ. ÖMER Cennet ehline ışık, canlara candır Ömer, Ufkunda güneş batmaz, hepten imandır Ömer Vefâ bağının gülü ve safanın engini, Hakla bâtılı ayırt eden Sultândır Ömer!... Bu kitabı okurken Hz. Ömeri yaşayacaksınız... Hz. Ömeri bütün yönleriyle bu eserde bulacaksınız...
138.00 ₺ -
Hz Osman Haya ve Edep İncisi
Evet kocaman bir kitap için belki iki söz yazmak mümkündür amma, Hazret-i Osman’ı (Radıyallahu Anh) bir söze veya bir kitaba sığıştırmak zannedildiği kadar mümkün değildir. Mümkün değildir deyip bırakmak üstün insanların hayatına perde çekip onları kimseye göstermemek mânasına geleceğinden, Muhterem M. Necati Bursalı hocamı bu çalışmalarından dolayı takdir eder ve bu kitabın bana olduğu kadar herkese faydalı olacağını belirtmek isterim. Kimlerin hayatı okunmuyor ki? Bir gün kitapçı vitrinlerini dolaşınız. “Bu adamların hayatını ne diye yazmışlar?” diyeceksiniz. Sonra düşüneceksiniz: “Yazıldı diyelim, neden ve niçin okuyorlar?” Bu soruların cevabını bulsak bile, anlayamayacağız, biraz daha kafamızı zorlarsak: “Kötünün reklâmını yapan kötüler bunlar!” demekten kendimizi alamayacağız. Böylelerini kendileriyle baş başa bırakıp; biz, İslâmiyeti anlamış ve yaşamış olanlardan Hazret-i Osman (Radıyallahu Anh)’ın hayatını okuyup, üstün insan, iyi bir Müslüman olmasının sırlarını bulmaya, bulmuş isek, onları daha iyi anlamaya çalışalım. Uzun lafın kısası: Peygamber Efendimiz, cahiliyet devri insanlarını ele aldı, onları en iyi, en ilmi ve en medenî duruma getirdi. Bugünün Müslümanları aynı şeyi yapmakla vazifeli değil mi? Peygamber güneşinden bir yıldız: Hazret-i Osman!.. İster güneşe koş, gece gündüz yap; istersen bu kutup yıldızına bak, istikametini tayin et!.. HAYÂ VE EDEP İNCİSİ HZ. OSMAN Allah'ın Resûlü dediler ki: "Kardeşim Osman'ı kucakladım. Kimin bir kardeşi varsa, onu kucaklasın" Ve yine dediler ki: "Gökte Melekler bile Osman'ın hayâsına bakar da utanırlar!" Hilm, hayâ, edep, yumuşaklık ve âhlak âbidesi. Hz. Osmanın hayatı... Gönülleri tutşturacak, gözleri ağlatacak, kalpleri inceltecek bir kitap... Yayınevimiz böyle bir eseri sunmakla övünmektedir.
108.00 ₺ -
Hz Bilali Habeşi
PEYGAMBER BÜLBÜLÜ HZ. BİLÂL-İ HABEŞÎ Dünyayı İslam'a ezanla davet eden muhteşem mazlum... Kainatta ilk defa "Ezan-ı Muhehammedi'yi" O okudu. Yüzlerce sopanın altında inim inim inlerken bile "Allahü Ekber !" diye haykıran bu abide insanı yakından tanımak isteyenler için bu kitap hazırlandı... Bu kıymetli eseri okurken Hazret-i Bilal'in insanlık dünyasındaki izlerini bulup o izleri takip edeceksiniz... fâkı inletiyor ilâhi, ismin nâmın, Bu ezanlar ki elbet temelidir İslâm’ın. Nice yüz bin minareden revân olur göklere Kalb-i zemin titreşir, vahdetin iner yere. Vecde gelir bu sesle: Dağlar, taşlar, denizler; Şevk ile Arşa kadar artık yükseleyim, der! Cihan başka cihandır, yerde gökte her varlık, Rabbı tesbih ederler huzur içinde artık. Olur bütün gönüller gündüzler gibi aydın, Başlar dillerde tevhîd, başlar kalblerde yâdın. Kavuşur bütün âlem ebedî fecirlere, Binbir güneşler doğar o anda gönüllere. Artık hayat başkadır: Al, yeşil, mâvi, mâvi, Bir âlem yaşar kalbler Cennetlere müsavi. Diner cümle âşıkın bütün feryâdı, âhı, Seyre dalar gözleri, görür Cemalullah’ı. Kalbler Allah’a döner, öyle sevinç başlar ki, Mest olur bütün canlar kendinden geçer sanki. Nûr yağar gök kubbeden o anda kucak kucak, “Allah” der bütün zerre: Ne varsa büyük, ufak.
90.00 ₺ -
Hüzün Adrese Gelir
Hüzün, anlatılmaz bir tadın adıdır Anadolu'da. Biber acısı gibi... Yakan, sızlatan, terleten; sonra da özge bir lezzet, garip bir rahatlık veren... "Melal" ve "hüzün" her dem "âşinâ" olduğumuz iki özel duygudur. Bir şahin pençesi gibi oyar içimizi sevgilinin mahzun bakışı. "Melali bilmeyen nesle âşinâ değiliz" der Yahya Kemal. Öylesine ruhumuza işlemiştir hüzün ve melal nesiller boyu... Bakışlarımız hüzünlü, türkülerimiz hüzünlü, öykülerimiz hüzünlüdür... Okuyan hüzünlüdür, yazan hüzünlüdür; bağlama hüzünlüdür, ozan hüzünlüdür; bahar hüzünlüdür, hazan hüzünlüdür... Ezelîdir hüzne aşinalığımız bizim... "Bir seher vaktinde indim bağlara/ Öter şeyda bülbül gül yâreleNİR..." (Âşık Daimi) Dedim ki bülbül-i şeydaya; "Hazır rastlamışken sana, şöyle hüzünle bir çile ki, melali anlayıp mahzun olalım..." Güldü bülbül-i şeyda. Gülüşü hüzünlüydü... "Yetmez mi musâb olduğun bunca devâhi?" dedi. "Neşeyi koydunsa bul, sevinç sahrada serap... Yürü git işine bre akılsız adam! Hüzün adrese gelir..." Önsöz Sadettin KAPLAN 1944 yılında Ağrı'nın Patnos İlçesinde dünyaya gelen Sadettin Kaplan, İlk öğrenimini doğduğu ilçede, orta öğrenimini ise parasız yatılı olarak Erzurum Lisesi'nde tamamladıktan sonra, 1964 yılında girdiği Astsubay okulundan 1966 yılında mezun oldu. Jandarma teşkilatında yurdun muhtelif il ve ilçelerinde 20 yıl hizmetten sonra, 1986 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan yazar; bu tarihten itibaren profesyonel olarak yazmaya başladı. Muhtelif gazete ve dergilerde şiir ve hikayeleri yayınlandı. (Hareket, Boğaziçi, Ece, Çığır, Kültür ve Sanat, Size, Türk Edebiyatı bu dergilerden bazılarıdır.] Sadettin Kaplan, edebiyatın hemen her türünde yazan ve eser veren bir yazardır. Tiyatro, senaryo, radyo oyunları televizyonlarda ve radyolarda kullanılmaktadır. Sadettin Kaplan'ın yayınlanmış eserlerinden bazıları şunlardır: Roman: Kara Kasırga, Şahidim Kılıcımdır, Uçurumun Çağrısı, İğde Dalı, Anatolia'nın Etekleri, Dağların Türküsü, Bir Demet Leyla, Unutulmayan Sevdalar (Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Garip ile Senem, Asuman ile Zeycan, Arzu ile Kamber, Hurşit ile Mihrimah, Elif ile Mahmut] Hikaye: Yunus Meltemi, Sığ Sular, Camda Sinek Ezmek... Masal: Heybe Deneme: Zamanın Zembereği, At Nalında Diş Yarası, Ölüler de Öldürülür... İnceleme: Beş Sair, Şiirin Kanadında, Şiirin Sultanları. Şiir: Ferman, Sular Susadıkça, Gönül Cemresi, Gülendam, Esintiler, Düş Bedestânı... Dini Eser: Gençler İçin Peygamberler Tarihi (10 kitap) 80 civarında da çocuklara yönelik kitapları bunların dışındadır. Serbest yazar olarak yazı hayatını sürdürmekte olan yazar, İlesam, Mesam, Yazarlar Birliği, Yazarlar Sendikası ve Birsad üyesidir. Çevre, Kültür ve Devlet Bakanlıklarıyla muhtelif kurumlardan ödülleri bulunmaktadır.
72.00 ₺ -
Helaller ve Haramlar
İmam Gazali "Helaller ve Haramlar" eserinde dinimizin günlük yaşam içinde uygulamamız gereken kurallarını incelikli ve detaylı bir biçimde bize anlatıyor. Kitabın birinci bölümünde; helali aramanın önemi ve değerleri, fazileti, haramın kötülüğü, helal ve haramın dereceleri anlatılıyor. İkinci bölümünde; şüphelilerin mertebeleri, bunların kaynağı, haram ile helalden bunların ayır edilmesi irdeleniyor. Üçüncü bölümünde; araştırma, sorgulama, bunların üzerine gitme ve ihmal durumlarının incelenmeleri aynı zamanda bunların helal ve haram sanılma nedenleri araştırılıyor. Dördüncü bölümünde; tövbekar olan kimsenin yapmış olduğu mali zulümlerden arınma mselesi inceleniyor. Beşinci bölümünde devlet büyüklerinin verdikleri maaşlar, hediyeler bunların helal ve haram olma sınırları tartışılıyor. Altıncı bölümünde; devlet büyükleriyle birlikte bulunmak, onlarla oturup kalkmanın kişi üzerindeki etkileri ve hükümleri inceleniyor. Yedinci bölüm olan son bölümde ise; farklı meseleler ve çözümlerine yer veriliyor.
144.00 ₺