-
Hac ve Umre Rehberi
Hacca gitmek için hazırlık yapan kardeşlerimize tavsiyelerle yolculuk esnasında okunacak dualar ve ziyaret adabından bahisler diğer ziyaret yerleri nerelerdir. Hepsini bulacaksınız.
24.00 ₺ -
Gelin Kaynana İlişkileri
Bu kitap, Müslüman Türk aile yapısı içindeki iki önemli bireyin, yani "Gelin ve Kaynana" ilişkilerinin hoşgörülü ve düzeyli, sağlıklı, sıcak ve düzeyli yürütülebilmesi adına her iki tarafa da tavsiyeler sunmakta, İslâm dininin emir ve yasaklarından yola çıkılarak bireyleri ikili ilişkiler konusunda aydınlatmaktadır.
96.00 ₺ -
Büyük Rüya Tabirleri Ansiklopedisi 2. Hamur
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki : "- Sizden biriniz hoşuna gidecek bir rüya görürse bu rüya Allah'dandır. Onun için Allah Teâlâya hamd etsin ve onu söylesin." "- Beni rüyada gören kimse, uyanık iken de görecektir veya görmüş gibidir. Zira şeytan benim sûretime giremez." "- Mü'min bir kulun müjdesi, Sâlih rüyalardır." O halde rüyalarımızın gerçekleşmesini istiyorsak, doğru sözlü olmalıyız. Günahtan, haramdan, yalan ve gıybetten ve yüce dinimizin menettiği şeylerden uzak durmalıyız. Kişi Salih olursa, rüyası da Salih olur. İyi rüyalar... Nablusi, İbn-i Sîrîn ve Seyyid Süleyman'dan derlenen M.Necati Bursalı tarafınan hazırlanmıştır.
42.00 ₺ -
Başarılı ve Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek
Hayat bir denge işi ... Bedenle ruhun, kalple vicdanın, başarıyla mutluluğun dengesini kurmak, kurabilmek önemli... Başarı ve sağlık, hepimize, ve en önce çocuklarımıza gerekli... Çünkü bugünün başarılı ve sağlıklı çocukları, yarının daha başarılı ve gürbüz kuşaklarının anneleri ve babaları olacak. Bu kitap, işte bunu anlatıyor.
108.00 ₺ -
Anne Baba Hakları Evlatlık Görevleri
Hayatın özünde kadın ve erkek, kadın ve erkeğin özünde ise "Anne ve Babalık" saklıdır. Bu kitap, çocukların anne ve babalarına karşı yükümlü oldukları, değerlendirmekte, tavsiye niteliğindeki uyarılarla her iki tarafa da yol göstermektedir.
66.00 ₺ -
Ailede Çocuk Terbiyesi
"Her sonuç başlangıcın içindedir. Boş bardağı hiçbir damla taşıramaz" Çocuklar ; hayatımızın dünyamızın yarınları... Ve tıpkı, bir teyp gibiler... Ne koyarsak onu çalıyorlar! Yarın güzel şeyler istiyorsak, bu günden dikkat etmeliyiz. Aile, işte bu yüzden önemli. Çocuklar, görerek büyüyorlar. Bize, anne ve babaya bakarak gelişiyorlar. "Kimse çıkmaz çocukluğundan dışarı" diyor şair. Çocukluğun 'büyüklğe' etkisini anlatıyor.
114.00 ₺ -
Açıklamalı Rüya Tabirleri
"Her insan hayatının bir bölümü rüya âleminde geçirir. Bilginler tarafından hâlâ bir araştırma konusu olan rüyanın günlük hayatımızda büyük bir rol oynadığı kuşkusuz bir gerçektir. Rüyanın etrafını saran sırlara ve muammalara rağmen, güvenilir kaynaklardan alınan delillere ve örneklere göre doğrudan doğruya bize yöneltilmiş bir uyarı, veyahut gelecek bir haberin müjdesi ya da çekilecek bir ızdırabın karşılanacak bir tehlikenin işaretidir. Bazı insanlar, rüyanın insan psikolojisinde doğurduğu, bir takım şüphelerden olduğuna inanırllar. Fakat bu şüphesiz yanlış bir inanıştır. İnsan uyuduğu zaman cesedin bağlarından kurtulan ruh büyük bir rol oynamaktadır. Rüyalar, uyuyan adamın düşünce ve tasarılarıdır. Onun için her rüyanın kendine has manası vardır..." Tatlı rüyaları yorumlamak için eşsiz bir rüya tabiri kitap.
48.00 ₺ -
Ayın Aynasında
“Atın önüne it, itin önüne ot fırlatır gibi atın, ki geçimsizlik mevzuu daima bulunsun ve sürüler yesin birbirini… Yepyeni âletler icad edip İbrahim’i ateşe, Nuh’u denize, Mustafa’yı ırmağa atın! Ya yanar, ya pişer, ya yeniden dökülmek için erir: İnsanoğlunu zorla medeniyet fırınına atın! Âdemoğlunu bir kızıl cennete atmayı düşünüyorsanız bundan daha âlâsı vardır: Cehenneme atın! Tuz attınız, olmadı; biber attınız, olmadı. Bu aşın bir eksiği kaldı. Zehir… Hadi, durmayın, onu da atın!”
142.50 ₺ -
Çanakkale Mahşeri
Türk milleti, beş kıtanın Çanakkale Boğazı’nın iki yakasına sıkışan kaderini yorgun omuzlarından beklenmeyen bir metanetle taşıdı. Dünya tarihinin en zorlu çarpışmaları, en kanlı boğuşmaları yaşandı. Müttefikler Osmanlı’nın “boğaz”ına yapışarak savaşı bir an önce bitiremeyeceklerini anladılar. Birinci Cihan Harbi’ne kadar girdiği topraklardan çıkarılması mümkün olmayan Rus devleti, kâğıttan bir kaplan, mukavvadan bir dev haline geldi. Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ışıkları Çanakkale’nin boz kayaları tarafından emildi. “Çanakkale Mahşeri”, Çanakkale romanlarının atası ve Çanakkale davasının günümüzdeki banisidir.
187.50 ₺ -
Toprak Ana
Erkekleri askere alınan köylerde geride kalanların çektiği sıkıntılar etkileyici bir üslupla anlatılır. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, yine gidenler, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş.
45.00 ₺ -
Osmanlı Tarihi
“Ziya Nur bu çalışmasıyla, aynı zamanda Hammer ve Ahmed Cevdet Paşa tarafından yazılan Osmanlı Tarihi’ni tamamlamıştır. Tarihçilik bakımından geçen yüzyılda Ahmed Cevdet Paşa ne ise bu yüzyılda Ziya Nur odur.” Mehmed Niyazi “Osmanlı’nın ortaya çıkışı, sonraki gelişme ve etkileriyle, tarihin en büyük olaylarından sayılır. Ona karşı çıkan batı Hıristiyan orduları, haçlı orduları şeklindedir. Buna karşılık, İslam âleminin gözü ve gönlü de Osmanlılarla beraberdir. Hatta Osmanlılar, bu âlemden maddî ve manevi destek almaktadırlar. Yani bütün dünyanın, İslam-doğu ve Hıristiyan-batının gözü ve gönlü, Osmanlıların lehinde ve aleyhinde olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu sebeple, Osmanlı Devleti, mahiyeti, icraatı ve fetihleri ile bütün dünyanın dikkatlerini üzerine çekmiştir.” “Birkaç nesil içinde bu devlet, İstanbul’u ele geçirerek Roma’nın varisi olmuş, üç yüz yıl, karşı konulmaz ve tarihte hiç görülmemiş, benzeri olmayan bir askerî kudret olarak yaşamıştır. Bu arada, Yavuz Sultan Selim ile, İslam liderliği, yani Hilafet dahi, Osmanlı Hanedanı’na emanet edilmiştir. Böylece Osmanlı Padişahları, Sultan-ı İklîm-i Rûm, Halife-i Müslimîn ve Hakan-ı Berreyn ve Bahreyn olarak koskoca bir cihana hükmetmişlerdir.” “Osmanlı Devleti, kudret itibariyle bugüne kadar tarihin kaydettiği en büyük devlettir. Bu açıdan, Roma’dan da, İngiltere İmparatorluğu’ndan da çok üstündür. Hükmettiği toprakların büyüklüğü bakımından ise, Cengizoğulları Devleti’nden sonra gelmektedir. Kudretinin büyüklüğü, bu kudretin tarih içindeki devamı ve devletin idare ettiği kavimler bakımından görünüşü ile bunların hiç birisiyle kıyaslanamayacak kadar azim bir kuruluş mahiyetinde….” “Osmanlı Devleti, dünyada hiçbir kuvvet tarafından değiştirilemeyen ezelî ve ebedî hukuk prensiplerine bağlıdır. Başta Hanedan olmak üzere, bütün insanların devlete bir can borcu vardır. Bu borcu hükümdarlar dâhil bütün tebaa tereddütsüz ödüyorlar. Osmanlı tarihinde, padişahların, vezirlerin ve devlet adamlarının tavır ve hareketlerinin hayranlık uyandırmaması mümkün değildir. Onlar, devletle o kadar haşır neşir olmuşlar, onu o kadar mukaddes görmüşlerdir ki, onların bu hallerini ancak tasavvuftaki “fenâ fillah” tabirine benzeyen “fena fi’d-devlet ve millet” tabiriyle izah etmek mümkündür. Devlete ne kadar canla başla hizmet ederlerse, o yolda ne kadar fedakârlık ederlerse, ilahî rızaya o kadar fazla nâil olacaklarına inanıyorlardı.” “Eski Osmanlı düzeni ve eğitimi, toplumun en aşağısında da olsa, üstün yetenekleri daima yukarıya, en yukarıya iten bir mekanizmaya sahiptir. Böyle bir toplumda halk ve yöneticiler çelişkisi zaten olamaz, sınıf çelişkisi ise görülmemektedir. Aristokrasi Osmanlı’ya tamamen yabancıdır. Hânedanı için bile aristokrattır demek mümkün değildir.” “Şu açıktır ki Tuna’dan Yemen’e, Cezayir’den Bosna’ya kadar uzanan sahada sükûnu ve huzuru temin eden bir kavmin ve idarenin yokluğu kendisini hissettirmektedir. Tarihçinin dediği vakit gelmiş, Avrupa, Asya ve Afrika’daki Osmanlı’dan 20’ye yakın küçük devlet çıkmıştır. 50-60 yıldan beri dünya, bu devletin parçalanışından doğan problemlerle meşguldür.” “Bizim aydınımızın geçmişimize bakışı şöyledir: ‘Astığı astık, kestiği kestik bir padişah; keyfî bir idare, yolsuzluk, rüşvetle hemhâl olmuş yöneticiler, zulüm altında kalmış bir halk…vs…’ Dışişleri, maliyesi, askeriyesi, mülkiyesi, adliyesi ile maddî ve manevi nüfuza sahip, an’anevi hükümranlığın etrafında çok mükemmel bir devlet makinesiyle karşılaşırız. Onların anladıkları ve iddia ettikleri tarzda bir keyfî devlet, 600 yıl değil 60 yıl devam eder mi?” *** İk iki cildinde Osmanlı’nın 500 yıllık klasik dönem siyasi tarihini ve devlet anlayışını ele alan eserin, geriye kalan dört cildi ise, en muhataralı tarihî hadiselerle ( Yeniçeriliğin kaldırılması, Islahat, Tanzimat, Birinci ve İkinci Meşrutiyetler, 31 Mart hadisesi, Sultan Abdülaziz’in katli ve Sultan Hamid’in iktidar dönemi ve hal’i, 93 Harbi, Balkan ve Trablusgarp harpleri, İttihat Terakki dönemi, Ermeni ve diğer ayrılıkçı faaliyetler ve Cihan harbine girişimizle) ilgili olan ve hepsi de bugüne yansıyan problemler halinde bulunan olaylar hakkında genişliğine ve derinliğine anlatım ve değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Bu açıdan Osmanlı Tarihi’nin bilhassa son dört cildi, orijinal bir tarih çalışması olarak değerlendirilebilir. Fikir açıcı, ufuk açıcı bir eserdir.
750.00 ₺ -
Büyük Osmanlı Tarihi
On ciltten mürekkep olan eserin ilk beş cildi siyasi tarihi, son beş cildi Osmanlı dönemi Türk medeniyeti tarihini içerir. Modern bir tarih anlayışıyla kaleme alınmış ilk büyük Osmanlı Tarihidir. “Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar Türk Tarihi daha ne yazılmış ne de değerlendirilmiştir.” “Türk Tarihi çağdaş tarih ilminin geri kalmış dallarındandır. Bunun sebeplerinden biri, Türklerin çok geniş coğrafya alanlarında yaşamaları, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus, Kuzey Buz Denizi ile Hind Okyanusu arasında büyük devletler kurmaları, her milletle çok yakından temasları olmasıdır. Böylece Türk tarihinin kaynakları, çok çeşitli dillerde ve dağınık durumdadır. Türk tarih incelemelerinin geri kalmasının diğer bir önemli sebebi, modern tarihçiliğin ve tarih metodunun Türkiye’de pek yakın bir geçmişinin olmasıdır. Batılı manada tarihçilerimiz geç yetişmiştir ve yetişenler de, Avrupa’daki meslektaşlarının araştırma imkânlarının önemli bir kısmından mahrumdur.” “Tarihe içinden bakmak, yani ele alınan devrin şahıslarıyla haşır neşir olmak, devrin toplumunun bütün problemlerini, dünyanın o çağdaki bütün akım ve eğilimlerini bilmek, tarihçi için kâfi değildir. Ele alınan konuya tabir caizse, bir de yüksekten, zirveden bakmak lazımdır. Ancak zirve noktasından çevre üç yüz altmış derecelik bir görüşle görülebilir. Nihayet değer hükümlerinin o çağlara, o çağlardaki insanlığın durumuna göre verilmesi icap eder. Bu ölçüyü bulamayan tarihçi gerçek bir tarihçi değildir.” “Bir tarihçinin bilgisi ile irfanını birleştirmesi gerekir. Bilgisinin yanında vicdanı ile de başbaşa olmayan bir tarihçi milletine olduğu kadar insanlığa da ihanet etmiştir. “Bugünü anlamak, gelecek için hazırlanabilmek için, sağlam ve doğru bir tarih bilgisi şarttır. Başarılı ve büyük devlet adamları, iyi tarih bilen adamlardır. Hareket edilen nokta bilinmeksizin, yönelecek hedefi bulmanın imkânı yoktur. Bugün gelişmiş ülke diye anılan ve 160 dünya devleti arasında sayıları hiçbir zaman yirmi, yirmi beşi geçmeyen devletlerde tarih ilmi son derece ilerlemiştir. Bu milletler tarihlerini en ince teferruatına kadar incelemişler, bütün tarih kaynaklarını yayınlamışlar, ilmî eserlerin bile halka mahsus baskılarını yapmışlardır. Netice itibariyle bu milletlerde çok canlı bir tarih şuuru teşekkül etmiştir. Bu milletler sadece kendi tarihlerini değil cihan tarihini de aynı hassasiyet ve dikkatle incelemektedirler.” “… Binaenaleyh tarih ilmi, insan cemiyetlerinin hayatında, belki ilk bakışta farkına varılamayan, önemli bir rol oynamaktadır.” “Bir milletin tarihini en çok ve layıkıyla o milletin bilginleri inceler. Bu bütün milletler için böyledir. Onun için, Batı’da birçok Türk Tarihi uzmanı olmasına rağmen, asıl büyük iş, Türk tarihçilerine düşmektedir.” Büyük Osmanlı Tarihi, “asıl büyük işi” tek başına üstlenmiş, kitapları tarihin kendisi tarafından yazılan bir tarihçinin çığır açan eseridir.
1125.00 ₺ -
Yalnızlar
Yazarın ilk eserim dediği “Akümülatörlü Radyo” adlı tiyatro oyununun romana dönüşmüş halidir. “Altın çağında, gençliğinde çektiği yoklukların bir toplum düşmanlığına dönüşmesini önleyen, ama iyi niyetlerinin tepkilerini sertlikten kurtaramayan Doktor Rıza… Onun ölümle karşı karşıya getirip hayata yeniden kazandırdığı genç kız: tek umudun ayakta tuttuğu Şükriye… Mutluluğun bir ameleliği olduğunu kavrayamayan Hürrem ile Murat! Kalbi sevgi ile dolu ama bütün sevgilerin ve sorumlulukların kaçağı, yenik Hüseyin bey!”
142.50 ₺ -
Mahşer
Çanakkale’den harp yorgunu bir gazi olarak İstanbul’a dönen Nihad’ın hayata dönüş yolunda karşılaştığı engeller ve yaşadığı hayal kırıklıkları… Vapurdan inerken duyduğu özlemin uğruna savaştığı değerlerin ayaklar altına alındığını gördükçe nefrete dönüşmesi… Fedakârlık, fazilet ve saadet gibi kavramların içinin nasıl boşaldığını idrak edecek, güvenin yerini korkuya bırakmasına şahit olacaksınız.
142.50 ₺ -
Osmancık
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
146.25 ₺ -
Şimşek
Peyami’nin ilk romanı… "Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin'in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhuldür, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz." Biz; yani bu romanı okuyanlar
142.50 ₺ -
Siyah Kehribar
Yazarın ilk romanıdır. Türkiye’yi ve Türk insanını çok iyi tanıdığını sonraki kitaplarında ispat eden yazar bu kitabında sadece “insan”ı ele alır. Kitabın ilk baskısının önsözünde Mümtaz Turhan şöyle der: “Tarık Buğra’nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, “Yirminci asrın hüznü” dediğimiz hastalığı, ele aldığını sanıyorum. Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor.” Hikâye, Mussolini’nin İtalya’sında geçmektedir.
206.25 ₺ -
Beyaz Gemi
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
52.50 ₺ -
Bir Tereddüdün Romanı
Eşsiz kıvraklıktaki psikolojik tahlillerle karakterlerini ve okuyucularını insan tabiatının birbirine en zıt hallerinde dolaştıran bir romandır. Kitabın teklifler, tehditler, tehlikeler ve ihtimaller arasında bocalayıp duran romancı kahramanı sanki yazarın kendisidir. Ferdin tereddüt karşısındaki dramını ele almıştır. “Ne ret, ne kabul: tereddüt.”
90.00 ₺ -
Biz İnsanlar
Kozmopolitlikle millîliğin, materyalizm ile maneviyatçılığın titiz bir mukayesesidir. Harp yıllarının ahlakî ve içtimai hayatı tarumar eden havası içerisinde dürüstlüğün ve idealizmin bayraklaşan savunması… Peyami kahramanlarının yaşadığı gelgitler ve kararsız ilişkiler ile cemiyetin içerisinde bulunduğu durum arasındaki bağlantıyı şaşırtıcı bir ustalıkla işliyor.
135.00 ₺ -
Osmanlı Padişahlarının Manevi Dünyası
Osman Gazi’nin göğsünden çıkan ulu çınar, bütün dünyayı dal ve budaklarıyla haşmetle kucakladıktan sonra tarih sahnesinde yerini almıştır. Bir zamanlar dilleri ve dinleri farklı 60’dan fazla milleti, gölgesi altında huzur ve adaletle dinlendiren ve barış içinde asırlarca yaşatan Osmanlı Devleti, günümüzde hala anlaşılmayı beklemektedir. 623 yıl kıtaları ve devletleri yönetme ve huzur içinde yaşatma kudretini gösteren bir devlet geleneğini, elbette ayakta tutan birtakım manevi dinamikler bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin manevi dinamiklerinin başında hiç şüphesiz “İlâ-yı Kelimetullah” denilen kutsi mefkûre gelmekteydi. Onlar için kıtaları fethetmek demek, Allah’ın adının her yere ulaştırılması ve gönüllerin İslam’a ısındırılması demekti.
140.00 ₺ -
Unutulmaz Mısralar
Şiir, sözün özüdür; berceste mısralar ise şiirin özü... Şekil, muhteva ve ahenk mükemmeliyeti bakımından şiirde müstesna bir yere sahip olan bu seçkin mısralar, zaman zaman gönlümüzün, hafızamızın ve dilimizin misafiri olurlar. Bu güzeller güzeli unutulmaz mısralar, Divan şiirimizin ustalarından Koca Râgıp Paşa'nın "Eğer maksud eserse mısra-ı berceste kâfidir." mısraında ifade ettiği üzere birer 'eser'; Bâkî'nin "Baki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş." mısraında ifade ettiği gibi birer 'hoş sadâ' hükmündedir.
70.00 ₺ -
Sultan Vahdeddinin Son Günleri
Mustafa Kemal, Vahdeddin’in ölüm haberini alınca: “…Onurlu bir adam daha vefat etti. İsteseydi Topkapı’nın bütün cevahirini götürür, gittiği yerde kendi ordusunu kurup geri dönerdi…” demiştir. Vahdeddin saltanatını bırakarak, İstanbul’dan nasıl çıktı, nerelere gitti, tekrar padişah olabilmek hülyasıyla ne gibi çalışmalar içinde oldu. Bu arada yaman bir aşkın pençesinde neler çekti ve nihayet günün birinde, bin bir itina ile hazırlattığı baklava tepesinin başına oturamadan nasıl göçüp gitti?
70.00 ₺ -
Başka Masallar
Zebercet oğlu, Zülküf eski ve inatçı bir masalın yapayalnız kalmış kahramanıdır. Zülküf zamanın sahibinden emir alıp da Nişabur yoluna düşeli kaç gün geçmiştir bilinmez. Bilineni şudur ki Zülküf, Nişabur’a doğru giderken zaman içre gittiğinin de farkındadır. Yaşadıklarını düşünür yol boyu. Öyle garip haller, öyle değişik işler gelmiştir ki başına, “Keşke makamından bir demet çiçek mi derdin de düşünürsün” diye sorar kendi kendine. Zülküf nihayet bu masalın zamanının da coğrafyasının da aslında olmadığını anlayıp asıl olanın yolculuk etmek, üstelik içinden içine yolculuk etmek olduğunu keşfedince rahatlar.
47.60 ₺ -
Ansiklopedik Türk Dili Ve Edebiyatı Terimleri Sözlüğü
“Ansiklopedik Türk Dili ve Edebiyatı Terimleri Sözlüğü”; edebiyat, dilbilgisi ve kompozisyon ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi olan yaklaşık iki binden fazla kelime, kavram, ve terim hakkında bilgiler bulunan; başta üniversitelerimiz ile ilk ve ortaöğretim kurumlarımızda olmak üzere Türk dili ve edebiyatı alanında öğreten, öğrenen, araştıran herkesin yararlanması amacıyla hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır.
140.00 ₺ -
Fahreddin Paşanın Medine Müdafaası
Birinci Dünya Savaşı’nda Türklerin Çanakkale de gösterdikleri kahramanlık destanının bir benzeri de Hicaz da kutsal toprakların müdafaasında yaşanmıştır. Mondros Mütarekesi (1918) ile Osmanlı İmparatorluğu nu parçalayan güçlerin ve yandaşlarının karşısında Fahreddin Paşa ve kumandasındaki kahraman Türk Askeri, mütareke şartlarını ve Osmanlı Sarayı’nın emirlerini hiçe sayarak bu toprakları hiçbir karşılık beklemeden dinlerine ve peygamberlerine olan engin sevgi ve saygı ile savunmuşlardır. Allah yolunda; O’nun yüce peygamberini ve mukaddes topraklarını savunmadaki kahramanlıklarının destanını bu eserde bir roman heyecanıyla okuyacaksınız.
175.00 ₺ -
Böyleydi Osmanlının Ramazanı
“Ah nerede o eski ramazanlar” demek için çokça sebebimiz var. Çünkü eski ramazanlar sosyal hayatın tümüyle düzenlendiği bir aydı. Günler öncesinden halkın bu ayı daha rahat ve huzurlu bir şekilde geçirmesi için hükümet tarafından bazı tenbihnâmeler neşredilirdi. Öyle ki insanların ibadetlerini rahat yapabilmesi, oruçlarını daha rahat tutup, düzenli bir şekilde teravih namazlarına devam edebilmeleri için mesai saatleri düzenlenirdi. Ramazan-ı şerifin gelmesi de gitmesi de ayrı bir âlemdi. Berat kandiliyle başlayan hazırlıklar, iftar sofralarının letafeti, şenlenen kilerler, teravih namazları, mahyalar, ramazan davulcuları, yardımlaşmalar ve sonu bayramla biten bir süreç. Osmanlı’nın Ramazanı nasıl idrak ettiğini, "Ah nerede o eski ramazanlar" demenin aslen ne anlama geldiğini ortaya koymaya çalıştık. Bir tek beklentimiz var, o da bu mübarek ayın eğlence hayatıyla uzaktan - yakından alakalı olmadığı ve tamamıyla "ibadet" demek olan Ramazan-ı Şerif´in Levanten kültürden medet umar hale gelmemesi, o kadar…
77.70 ₺