-
Türkçe Çevirileriyle Arapça Kısa Öyküler
Arap Dili alanının duayen hocalarından Prof.Dr. Azmi Yüksel’e öğrencileri tarafından vefa borcu olarak hazırlanmış bir çalışma Arapça okuma ve anlama becerisini geliştirmek isteyenlere özel yardımcı kaynak Arap ülkelerinde tanınmış on bir yazarın on altı meşhur kısa öyküsü ve seçkilerden önce yazarlar hakkında kısa bilgiler Orta Seviye Arapça bilgisine sahip okuyuculara yönelik Üniversitelerde Arapça Metin Okuma dersleri için temel bir eser
122.40 ₺ -
İskilipli Atıf Hoca
“Âlim İskilipli Atıf Hoca’nın idamı; İslam’la olan bağını sürdüren Osmanlı bakiyesi toplumu, Kemalist devlet eliyle idam, sürgün, cezaevleri ve hukuksuz yargılamalarla Batılılaştırma kâbusunun sebep olduğu trajik vakıalardan yalnızca birisidir. Ulusçuluk, laiklik ve Batıcılık değerlerinden yükselen Kemalist ideoloji, Müslüman halkların seküler ulus kimlik doğrultusunda yeniden inşa edilmesi amacıyla önce âlim, kanaat önderi ve muhalif tüm şahsiyetleri etkisizleştirmeyi ve tasfiye etmeyi hedefledi. ‘Tek Adam’ tarafından atanmış ikinci Meclisin sağladığı siyasi güçle acımasız, tedrici ve planlı bir şekilde “Frenkleştirme” kanunları uygulamaya konuldu. Cumhuriyet’in “Terakki/Frenkleştirme” politikaları önündeki en büyük engel İslam ve İslamcılardı. 1925 tarihli İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükûn ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile İslamcılar, muhalif siyasiler ve gazeteciler yasaklamalara tabi tutulup susturulacaktı. Ülke halkının da içine dahil edildiği bu ideolojik süreç “İnkılapların ruhu adına” işletildi. Halk tenkil, taktil, inkâr, asimilasyon ve tehcirlerle “tedip” edildi! Atıf Hoca, ‘Şapka İnkılabı’ndan çok önce yazmış olduğu “Frenk Mukallidliği ve Şapka” risalesi başta olmak üzere, geçmişe dönük sorgularla hukuksuzca yargılandı. Dün olduğu gibi, bugün de iftiralarla karalanmaya devam edilmekte. Bu çalışmada ona yönelik hadsiz suçlamalar ve karalamalara reddiyeler delilleriyle ortaya konduğu gibi, İstiklal Mahkemelerinin tarihi misyonu ve Şapka İnkılabı da mercek altına alınmaya çalışıldı. Kitap, Şehid Âtıf Hoca’nın eserlerinin kritik edilip değerlendirilmesi hususunda da bir ilki oluşturmaktadır.”
212.80 ₺ -
Mükemmel Annenin El Kitabı
“Gündüz ne zaman büyüyecekler, Gece ne çabuk büyüdüler diye ağlayan tüm annelere..” Mükemmel anne olmayı hedefleyenlere, Mükemmel anneliği ıskalayanlara, Yeni doğum yapanlara, Planladığı gibi doğuramayanlara, Sütü olup emziremeyenlere, Emzirip sütü gelmeyenlere, Vicdan azabından uyuyamayanlara, Gece boyu nöbet tutanlara, Ayağında sallayarak uyutanlara, İki kaşık yedirmek için kırk takla atanlara, Lohusa topuzu ile yaşayanlara, Birlikte büyüsünler diye ikinciyi düşünenlere, Sonra birlikte delirenlere, Yardımsız çocuk büyütenlere, Dışarıda çalışanlara, Evde çalışanlara, Üç saatlik uykuyla dünyayı kurtaranlara, Pes edenlere, Gülenlere, Ağlayanlara, Gündüz ne zaman büyüyecekler, Gece ne çabuk büyüdüler diye ağlayan tüm annelere… “Hepsi geçecek…”
111.80 ₺ -
Allahla Tanışma Defteri
GÖZÜNLE GÖRMEDEN İNANMA!Her şey Çetin dedemle zeytinlikte sohbet ederken başladı. Dedem bana ‘Evladım gözünle görmediğin hiçbir şeye inanma!’ dedi.Neeee?! Gözümle görmediğim hiçbir şeye inanmayayım mı?– Ama ben Allah’ı da gözümle görmüyorum ki?!!!Meğer Allah’ı görüyormuşum.Ama gözümle değil de başka türlü görüyormuşum.Nasıl oluyor diye merak ediyorsan doğru yerdesin.Çünkü ben de merak ettim ve dedeme, nineme, anneme, babama onlarca soru sordum.Bu soruların cevaplarını da Allah’la Tanışma Defterim’e yazdım.Bazı insanlar çok soru sorduğumu düşünüyor olabilir.Ama N’eedim? Bari Sorayımdedim!
134.00 ₺ -
Dersaadette Ramazan Akşamları
Kültür dünyamızın önemli simalarından Dursun Gürlek'in süzgecinden geçen ve yine kültür dünyamızın canlı tablolarından olan yazarların, şâirlerin, edebiyatçıların ramazanlarla ilgili hâtıraları... Kendisinin Dersaâdet'te Ramazan Akşamları adını verdiği bu kitapta, Refi'i Cevad Ulunay, Münir Süleyman Çapanoğlu, A. Râgıp Akyavaş, Ercüment Ekrem Talu, Safiye Ünüvar, Ayşe Osmanoğlu, Mehmet Kaplan ve Süheyl Ünver gibi İstanbul yazarlarının yanı sıra daha birçok kalem erbabının yazısı bulunuyor. Ramazan piyasası ilk akşamın terâvihinden sonra başlardı. Galata Köprüsü'nden boşalan arabalar, muhteşem faytonlar, kupalar, landonlar, konak ve saray arabaları katar hâlinde Beyazıt'a çıkarlar, Mürekkepçiler önünden kıvrılarak Vezneciler'e girerler, Unkapanı Köprüsü'nden geçenler Zeyrek'ten Vefâ'ya tırmanırlar, Şehzâde Câmii'nin yanından Direklerarası'na dökülürlerdi. Her yaştan, her sınıftan genç ihtiyar, kadın erkek birbiri üstüne yığılmış, yanaşık nizamda binbir ayak bir ayak hâline gelmiş, nefesleri birbirlerinin ensesini sıcak sıcak okşamakta. Elhâsıl velkelâm sökülmez, geçilmez bir izdiham. Bu hâtıralar yığını olanca çeşnisiyle, bol malzemesiyle, renkli levhalarıyla bir nevi ramazan edebiyatı diyebileceğimiz bir edebiyat türünü ortaya çıkarıyor. Ramazan medeniyeti, Ramazan edebiyatıyla daha canlı, daha heyecanlı bir hâle geliyor.
185.00 ₺ -
Siyah Pantolon
Siyah Pantolon hikayesi, Alişan Kapaklıkaya’nın bizzat yaşadığı ve milyonları derinden etkileyen duygulu anların başında gelmektedir. Anadolu’nun kendi halinde bir köyünde, birçoğumuzun hayatında var olan, yoklukla mücadele eden bir ailenin dramatik öyküsü… Zorluklar içinde büyümeye ve okumaya çalışan bir ailenin çocukları… Eve güçlükle alınan ve kardeşlerin sırayla giyebildiği bir pantolon… Ama gelin görün ki; o kardeşlerden biri, tam da siyah pantolonun sırası kendine geldiği gün cennete gidiyor. Eğitimci-Yazar Alişan Kapaklıkaya, sizleri bu kez duygu yüklü bir yolculuğa davet ediyor. Çocuk yaşta vefat eden kardeşi Rafet’in ve Siyah Pantolon’un hikayesini okurken kendinizi sorgulayacak;tüm sevdikleriniz için hayatınızda, en çok da yüreğinizdekocaman bir yer açacaksınız!
168.75 ₺ -
Bir Adın Kalmalı Geriye
Tarihi okumanın değerini, yaşınız ilerledikçe daha iyi anlıyorsunuz. Tecrübeye kulak verenler için geçmişten çıkarılacak dersler çok önemlidir. Çünkü akıllı kimseler bilir ki her şeyin bir başlangıcı var... İlk defa keşfedilen bilgilere yaklaşımları okumak, fikir sahibi olarak değerlendirmek ve kendi keşiflerimiz için çözüme ulaşmak daha kolay olmaz mı? Fikir insanı geliştiren yegâne faktördür, diyoruz. Peki, sizden geriye kalacak olan, hayır dua kapısına vesile olacak eseriniz kıymetsiz olabilir mi? Unutma! Bir adın kalmalı geriye... Bir yararın dokunmalı insanlığa ve geleceğe. Bir de samimiyetin ve muhabbetin ile yoğurduğun keşfin yol göstermeli yolundan yürüyeceklere..." Cezeri ne diyordu? Denenmemiş her bilgi doğru ile yanlış arasında bir yerde asılı kalır... Gelin beraber deneyelim, beraber keşfedelim.
78.00 ₺ -
Sevgi Yukarıdan Gelir
Hepimiz büyük bir çaba içindeyiz. Kavuşmak için. Sevgilinin izini sürüyoruz. Bizi ona götürecek işaretler arıyoruz. Yürümek istediğimiz yollardan geçmiş âşıklar, şairler yetişiyor imdadımıza; sözleriyle rehber oluyorlar bize. Gökteki yıldızlar gibi onların mısraları; yönümüzü tayin edebilmemiz, kaybolmamamız için yolumuzu aydınlatıp bizi hakikate yöneltiyorlar. “Sevgi Yukarıdan Gelir”de Hayati İnanç, akıcı üslubuyla zarif bir anlatıcı ve hatırlatıcı olarak edebiyatımızın ustalarının baş döndürücü, ruh açıcı, hikmet dolu mısralarını nakledip izah ediyor bizlere. Maksat can evimizi temiz tutabilmek ve Vedûd’un sevgisini orada büyütebilmek…
112.20 ₺ -
Burası Gerçek Dünya
Sokaktaki o son çocuk, çocuğu emmeyen o anne, en yakın arkadaşını üniversiteye yolladığında büyüyen o kız,en büyük derdi tüllerini beyazlatmak olan o gelin, sürekli “Ödevini yaptın mı?” sorusuna maruz kalan o öğrenci,kardeşi doğduğu için bir anda büyüyen o çocuk, işlerini yetiştiremeyen o kadın, her yaptığı eleştirilip kınanan o anne,bu devirde annelik yapmadığı için hayıflanan o anneanne/babaanne... Sen hangisisin? BURASI GERÇEK DÜNYA ve burada hepimize yer var.
96.85 ₺ -
Çocuk Kalbinde Kuran
Çocuklarının Kur'an-ı Kerim öğrenmesini isteyen ebeveynlerin ve Kur'an eğitimcilerinin genelde kendi kendilerine sordukları ilk soru "Nasıl Kur'an okumayı öğreteceğim?"dir. Halbuki ilk sorumuz '"Kur'an-ı Kerim'i nasıl sevdirebilirim?"olmalı. İşte bu kitap, Allah'ın izniyle; "Çocuk Kalbinde Kur'an" sevgisini yeşertebilmek duasıyla yazıldı. Kur'an öğretimine başlamadan önce, her ebeveyn ve eğitimcinin okuması gerektiğini düşündüğümüz bu kitapta; çocuklara sevdirerek Kur'an öğretmek için nasıl bir yol izlemeniz gerektiği hakkında pek çok fikir edinebilirsiniz.
104.00 ₺ -
Yobazlıklar
Akla pranga vuran ve geçmişini güncelleştiremeyen dinci yobazlık, İnsan severlikten uzak, ırkçı ve saplantılı etnik yobazlık, Bilimi ilâh gibi görüp putlaştıran bilimci-teknokratik yobazlık, Çıkarı için diğer halkları açlığa mahkûm eden kapitalist yobazlık, Marks’ın düşüncesini pespayeleştiren sosyalist-komünist yobazlık, Ve bugünün insanına hayatı zehreden, geleceğin insanını da şimdiden zehirleyen daha nice yobazlıklar… Evet, bu eserde Batı’nın ve Doğu’nun bütün yobazlıkları apaçık sergileniyor. Sadece sergilenmiyor, bu yobazlıklara karşı ne yapılması gerektiği de apaçık ortaya konuyor. Garaudy’nin 1990’da bu kitapta yaptığı uyarılara kulak verilseydi dünyamız bambaşka olurdu. On binlerce insan göç etmek zorunda kalmaz, denizlerde boğulmaz, Avrupa’nın kapılarına dayanmazdı. Avrupa’nın kendisi de yaşadığı ve yaşayacağı ekonomik krizlere kesinlikle maruz kalmazdı. Hem Batılılara, hem de bizlere ağır eleştiriler getiren bu eserdeki görüşler dikkate alınmadan güler yüzlü bir gelecek kurulamaz! Yobazlık, kökleri ekonomi ve siyasette var olan bir sorunu karşımıza çıkarıyor. Fakat yobazlığın aynı zamanda her medeniyeti tehdit eden ve onun kopmaz bir parçası olan manevî bir hastalık olduğunu da unutmayalım. Bu kitap, basın yayın organlarının şartlandırması yüzünden, yobazlıkla İslâm’ı özdeşleştirmeye alışagelmiş okuyucularda şok etkisi yaratacaktır. İşin gerçeğine bakarsanız yobazlık, Üçüncü Dünya ülkelerinde aldığı bütün şekil ve türleriyle, Batı’nın Rönesans’tan bu yana kendi kalkınma ve kültür modelini zorla kabul ettirme iddiası yüzünden ortaya çıkmıştır. Yapılan bu tanımlardan yobazlığın belli başlı özellikleri ortaya çıkıyor. Birincisi, hareketsizliktir, yani “adapte olmayı ret”, “her türlü gelişmeye, her türlü değişmeye karşı katı bir şekilde direnme”; ikincisi, geçmişe dönmek (“geleneğe sımsıkı sarılmak”, “tutuculuk”); üçüncüsü de, hoşgörüsüzlük, içe kapalılık ve dogmatizmdir, yani “katılaşıp kemikleşme”, “hırçınlaşma” ve “uzlaşmama”dır. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda yobazlık; gelişmeye karşı hareketsizlik, modernizme karşı gelenekçilik, tarafsız bir tutum takınmaya karşı dogmacılık olarak karşımıza çıkıyor. Her türden yobazlığın şu temel karakterini buluyoruz: Bir metodu, bir dini, bir siyaseti, tarihlerinin önceki bir döneminde bürünmüş olduğu bir şekle bürüyüp o şekle indirgemek… Bu dogmacılığın kaçınılmaz sonucu ise engizisyondur (yani karşı çıkanları yargılayıp en ağır cezalara çarptırmaktır). Çünkü ben mutlak hakikate sahip olduğumdan yüzde yüz eminsem, bu hakikati reddeden kimse ya hastadır ve bir psikiyatri kliniğine yatırılmalıdır, ya da hakikati bile bile reddeden bilinçli bir bozguncudur ki ya hapse atılmalı veya idam edilmelidir. Yobazlığın, yani akıl ve idrak düşmanlarının, içeriden işgaline karşı, bugün yapılması gereken, yaşayanları uyanışa çağırmak ve direniş ağları, yani anlamsızlığa karşı direniş ağları hazırlayıp örgütlemektir. Bunun içinse, bütün iman sahiplerinin ve şu bahse, yani “hayatın bir anlamı vardır” bahsine tutuşmuş olan herkesin güç birliği etmesi gerekir. Geçmişten gelen cürufun kesin ve kat’i reddi gerekir, her bir kimsenin kendisini başkalarından ayırarak onun kendi imanını budayan bütün önyargılardan kurtulup arınması gerekir. Yobazlığın, yani akıl ve idrak düşmanlarının, içeriden işgaline karşı, bugün yapılması gereken, yaşayanları uyanışa çağırmak ve direniş ağları, yani anlamsızlığa karşı direniş ağları hazırlayıp örgütlemektir. Bunun içinse, bütün iman sahiplerinin ve şu bahse, yani “hayatın bir anlamı vardır” bahsine tutuşmuş olan herkesin güç birliği etmesi gerekir. Geçmişten gelen cürufun kesin ve kat’i reddi gerekir, her bir kimsenin kendisini başkalarından ayırarak onun kendi imanını budayan bütün önyargılardan kurtulup arınması gerekir.
140.60 ₺ -
İsrail Mitler ve Terör
Hakikatleri bütün çıplaklığıyla haykıran bu kitabından ötürü, büyük bir filozof, gerçek bir düşünür mahkûm edildi! Alain de Benoist Siyaset Bilimci ve Yazar Roger Garaudy bu kitabı yüzünden ağır cezaya çarptırıldı! Bu eser Fransa başta olmak üzere bütün Avrupa’da ve ABD’de yasaklandı! Bu eserin Macaristan’daki mütercimi ve yayıncısı siyonistlerin baskısıyla cezalandırıldı! Bu kitapta, ülkemizi de çok yakından ilgilendiren asırlık bir yalanın perdesi aralanıyor ve Ortadoğu’daki terör ateşinin niçin sönmeyeceği anlatılıyor. Sömürgesi durumundaki Amerika Birleşik Devletleri’nin de desteğiyle, İsrail’in bütün dünyaya nasıl meydan okuduğu gözler önüne seriliyor. Ortadoğu’ya dikilen İsrail devletinin yakın geçmişinden bu yana neler oldu ve neler olacak? Irkçı bir devlet nasıl ve niçin kuruldu? Bu devletin ileriye dönük planları neler? İsrail’in ayakta kalması için Ortadoğu nasıl bölünüyor ve ülkemizi hangi tehditler bekliyor? İçinde yaşadığımız bölgeyle ilgili oynanan oyunlar hakkında bilmemiz gereken bütün bilgiler bu eserde belgeleriyle okuyucunun dikkatine sunuluyor. * Yahudi soykırımı efsanesi herkesin işine geliyordu. Çünkü bundan “tarihin en büyük soykırımı” diye bahsetmek, Batılı sömürgeciler için (Amerika yerlilerinin toplu kırımı ve Afrikalı kölelerin ticareti gibi) kendi cinayetlerini unutturmak; Stalin içinse, vahşi zulümlerinin üzerine sünger çekmek demekti. Bu efsane İngiliz ve Amerikan yöneticilerin de işine geliyordu. Çünkü onlar 13 Şubat 1945’te Dresden’de yaptıkları katliamı hafızalardan silmek istiyorlardı. * Bizim bu kitabımızın tek gayesi, bir politikanın bu ideolojik örtüsünü açıp ortaya çıkarmak ve bunun İsrail peygamberlerinin büyük geleneğiyle karıştırılmasını önlemektir. L.I.CA.’nın (Irkçılığa ve Yahudi Düşmanlığına Karşı Milletlerarası Birlik) kurucusu ve benimle aynı toplama kampında kalmış olan dostum Bernard Lecache ile birlikte, akşam derslerinde, kamp arkadaşlarımıza bu Yahudi peygamberlerinin büyüklüğünü, evrenselliğini ve kurtarıcı gücünü öğretiyorduk. O peygamberî mesaja ben, Komünist Partisi’ndeki 35 senelik militanlığım ve yönetim görevimden sonra bile, her zaman sâdık kaldım. 1968’den itibaren “Sovyetler Birliği sosyalist bir ülke değildir!” demeye başladığım için 1970’te Komünist Parti’den ihraç edildim. Nitekim bugün de şunları söylüyorum: Vatikan’daki Papalığın egemenlik teolojisi, Hz. İsa’nın getirdiği mesaja sâdık bir teoloji değildir; İslâmcılık, İslâm’a ihanettir ve siyasî siyonizm büyük Yahudi peygamberlerinin öğrettiklerine terstir.
203.50 ₺ -
Medeniyetler Diyaloğu
Batı bir kazadır. İnsanlığın geleceğini yeniden inşa ederken, bu ilk temel gerçeği, yani Batı’nın bir kaza olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Çünkü bireyi her şeyin merkezi ve ölçüsü görme, her türlü gerçeği kavrama indirgeme, yani eşyayı ve insanları manipüle etme aracı olarak bilimi ve teknikleri en yüce değerlere dönüştürme tarzındaki bu Batılı anlayış, üç milyon yıllık insanlık destanı içinde sadece küçücük bir istisnadan ibarettir. Beyaz adamın ırkçı önyargısından yakamızı kurtarıp dikkatlice incelersek, Batı’nın (yani Eski Yunan, Roma ve Hıristiyan) kaynaklarının hepsinin de, Asya ve Afrika’da doğduklarını görürüz. Geleceğin oluşturulması için, yani herkes tarafından herkesin geleceğinin oluşturulması için, dünya çapında bir proje, ancak böylesi bir “medeniyetler diyaloğu” ile gerçekleştirilebilir. Asya’nın, Afrika’nın ve Lâtin Amerika’nın hâlihazırdaki tecrübeleri –Gandi’ninki kadar Çin kültür devriminde, Afrika’da Nyerere’nin “Ujamaa” deneyimleri kadar, Peru’da Kurtuluş İlâhiyatçılarının tecrübeleri de–, bugünden itibaren XXI. yüzyılın bu dünya projesinin, bu umut projesinin taslağını yapmamıza imkân veriyor. Ben bu eserde, gezegenimiz ölçeğinde gerçekleştirilmiş bir tecrübenin şahitliğini yapacağım. Batı dışı kültürlerin ve Asya’nın, İslâm’ın, Afrika’nın, Lâtin Amerika’nın insanlarının kazandırdıkları insanî zenginleşmenin bana verdiği mutluluğun şahitliğini…Bu kültürlerin ve bu insanların her birinde arayıp bulduğum ve ilâhî damgayı keşfettiğime inandığım şeyler konusunda tanıklık edeceğim. İşte budur elinizdeki kitabın konusu.
166.50 ₺ -
İslam ve İnsanlığın Geleceği
Bu eser, Roger Garaudy’nin Müslüman olduktan sonra kaleme aldığı, İslâm hakkındaki en özlü eseridir. Bir zamanlar bütün dünyada adından söz ettirmiş, en ünlü sanatçı, yazar, filozof ve dünya liderleriyle görüşmüş, eserleri sayısız dile çevrilmiş, çağımızın en büyük düşünürlerinden biriydi Garaudy. Bu kitabında, önce Batılılara ve dünya insanlığına, sonra da Müslümanlara seslenir. Batılılara ve insanlığa seslenirken, İslâm’ı bütün yüceliği ve eşsizliğiyle tanıtır ve bu dini onların mutlaka tanımalarını ister. Bu arada dünya entelektüellerine de seslenir ve onlara İslâm’ı en çarpıcı yönleriyle takdim eder. İslâm âlemine seslenirken de, Müslümanları her bakımdan uyarır, tenkit eder. İslâm’ın geçmiş çağlardaki parıltısına ve ışıltısına bu dini yeniden kavuşturmaları için ne yapmaları gerektiğini onlara söyler. Bu kitap, Roger Garaudy’nin mutlaka okunması gereken eserlerinin en başta gelenlerinden biridir.
166.50 ₺ -
Bilardo Telmihleri
Toplar, dönüşler, açılar, üçgenler, disiplin, zekâ, sabır, istikrar, istikamet, duruş, tutuş, konsantrasyon ve vuruş… Nurullah Genç, sanatın disiplinlerarası geçişkenliğinden ilhamla şiiri sporla buluşturuyor, bilardoyu yaşamın tam kalbine yerleştiriyorBilardo Telmihleri‘nde… Çık çıkabilirsen kanın içinden Domino ve orkide savaşları Krizantem acı kokar her akşam Mimoza katran Benim müziğimin nağmeleriyle Hangi arya çalar sokaklarımda Kölenin kalbi yok öyle mi, zalim Kökü bu yüzden mi kurudu Afrika’nın Asya bu yüzden mi kötürüm şimdi
96.20 ₺ -
Harflerin Simyası
Nurullah Genç’in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Yıllardır hükmediyor devlerin dünyasına Bu kadar mı yanıldım diyorsan, kalbine gir Bak nasıl da dokunmuş harflerin simyasına Onun dudaklarında gevherân oldu şiir
85.10 ₺ -
Nuyageva
Usta şair Nurullah Genç’in kalemiyle hayata armağan ettiği kelimeler, Nuyageva‘da yıllar sonra yeniden nefes buluyor. O nasıl maceraydı, o nasıl “düş”tü Çevresine ihtilâl kuzgunları üşüştü Ay görünce düzenli ışıyan gözlerini Hıçkırıklı bir mendil gökten kıyıya düştü Öyle maktul bir esaret boşaldı ki doğudan Köleler ata bindi;sultanlar yaya düştü Nuyageva bir gümüştü, tılsımlı bir gülüştü
81.40 ₺ -
Hüznün Lalesidir Dünya
Nurullah Genç′e Yazarlar Birliği Ödülü kazandıran Hüznün Lalesidir Dünya, âdeta bir aşk sarhoşluğu içinde kaleme dökülen, yürek ritimlerinin kitaba dönüştüğü enfes bir şiir atmosferi… Doğduğu an′a doğduğu eve, uyuduğu beşiğe, geçtiği sokağa, su içtiği çeşmeye, ana baba ve kardeşlerine, oturduğu mahalleye, gittiği okula kadar sevgilinin her anını gözleyen şiirler… şehzâde nûn aşkıyla ağlıyormuş intizâr rebâbın renklerinde uşşâkın isyanı var vuslat inkılâbıyla uyandırdığı ruhu râst ismi âhımla açar, nigâhımla şarkılar hüzzâmla kanatlanır ümidin elleri lekesiz pervaneler yıkar ihtilâlleri âhımla açar ismin; yanar puslu lâmbalar ebedî ülfetimi kuşanır hayalleri
125.80 ₺ -
Hatıralar
“Ben geçitlerden de geçtim, çıkmazları da yaşadım. İsterim ki, bunca mücadelenin, düşüşün ve yanlışın, umudun ve kardeşçe buluşmaların bana kazandırdıkları benimle gömülüp gitmesin.” Fikir ve eylem adamı olarak 20. yüzyıla adını yazdıran Garaudy, elinizdeki kitabı bu cümlelerle özetliyor. Stalin’den Nasır’a, De Gaulle’den Fidel Castro’ya, Bachelard’dan Jean-Paul Sartre’a, Pablo Neruda’dan Picasso’ya nice ünlü devlet, düşünce ve sanat adamlarıyla görüşüp tartıştığı meseleleri okuyucularıyla paylaşıyor. Yazar, yaşadıklarından hareketle kendisinin kim olduğunu ve ne için yaşadığını sorgularken; tespitleri, tahlilleri ve teklifleri ile geleceğin dünyasına da ışık tutuyor. Güleryüzlü bir geleceğe özlem duyanların heyecanla okuyacakları çok önemli hatıralar ve gerçek anlamda bir temel eser…
296.00 ₺ -
20. Yüzyılın Biyografisi
Çağımızın en güçlü düşünürlerinden Roger Garaudy, “insan için insanca bir düzen” idealine kendini adamış gerçek bir dava adamıydı. Fikir adamlığının yanı sıra aynı zamanda gözü kara bir eylemciydi. Felsefeden sanata uzanan engin birikim ve yeteneğini bu uğurda seferber etti. İnandığı dava uğruna canını seve seve vermeye hazır bir idealist olarak yaşadı. Roger Garaudy bu eserinde, 20. yüzyılın felsefe ve fikir hayatının geniş ve eleştirel bir panoramasını çiziyor. Bütün felsefe akımlarını, felsefecilerini ve aydınlarını enine boyuna sorguluyor. 20. yüzyıldaki felsefe akımları, insanlığa ne kazandırdı, ne kaybettirdi? İslâm’ın günümüz kelâmcı, hukukçu, bilgin ve düşünürlerinin bu felsefe akımlarına cevabı ne olmalı? Bütün dünya insanlığını toplu bir intihara sürükleyen şu gidişe nasıl dur denmeli? Garaudy’nin felsefî vasiyeti niteliğindeki bu kitap, insanlığın kurtuluşu için yerkürenin bütün güçlü beyinlerini, özellikle de Müslümanları fikir üretmeye davet ediyor.
277.50 ₺ -
21. Yüzyılda İslam’ın Dirilişi
Garaudy, bu eserinde okuruna şöyle sesleniyor: Sosyalizmin iflas ettiği, kapitalizmin de çöktüğü bu yüzyılımızda, insanlığı uçuruma yuvarlanmaktan kurtaracak tek çare, ilk insandan günümüze kadar gelen tek ve yegâne temel ilâhî din olan İslâm’ı yeniden şahlandırmaktır. İslâm, doğuşunun hemen ardından, bir yüzyıl içinde Pirenelerden Himalayalara kadar şimşek hızıyla yayıldı. Çünkü o ilk dönemde İslâm, karşılaştığı bütün halklara kucak açmış, bütün kültürleri bağrına basmış ve insanlar arasında adaleti tam anlamıyla sağlamıştı. O dönemin insanlığını bağnazlıklar, despotluklar ve zulümlerden kurtarmıştı. Günümüzde de İslâm, tüm dünya halklarını aynı hedefe kilitlenmiş olarak yayılma, kucaklama ve kurtarma gücüne sahiptir. Çünkü İslâm, yeryüzünde huzur, refah ve saadeti gerçekleştirebilecek yegâne ilâhî ve ebedî mesajdır. Yeter ki İslâm, o ilk yüzyıldaki ruhuna ve canlılığına tekrar kavuşturulsun! Yeter ki Müslümanlar, can çekişmekte olan Batı’yı taklit etmekten vazgeçsinler! Yeter ki günümüz Müslümanları, bundan bin sene öncesinin dâhî âlimlerinin kendi dönemleriyle ilgili çözümlerini değil de, onların her çağa cevap verebilecek yöntemlerini, metotlarını, usullerini benimsesinler! Yeter ki Kur’ân ve hadisler, ölülerin gözleriyle değil de, dirilerin gözleriyle okunabilsin! İşte o zaman, bu ilk ve son ilâhî mesaj, insanları tekrar sahte mutluluklardan gerçek mutluluğa ve huzura kavuşturacaktır. * Hicret’ten dört asır sonra, hiçbir zaman resmen ilân edilmeksizin uygulamaya konulan “İçtihat kapısının kapanışı” (ki bunu yapmaya İslâm’da hiç kimsenin yetki ve salahiyeti yoktur!), sürekli düşünmeye ve araştırmaya davet eden Kur’ân’dan kaynaklanmamıştır. Tam aksine dış tesirlerden, en başta da, Emevî Hanedanı zamanında Bizans İmparatorluğu’nun, Abbasî Hanedanı sırasında da Pers İmparatorluğu’nun mutlakiyetçi idarelerine özenmekten ileri gelmiştir. * Bilinmelidir ki içtihat, uyanışın olmazsa olmaz şartıdır. Çünkü içtihat, asıl olanı bizzat Kur’ân ve hadisten diri gözlerimizle okuyup öğrenmek, dolayısıyla da “taklit” gecesinden çıkmaktır! * İçtihadın reddi, kısmen İslâm’daki hukuk düşüncesinin sabitleşip belli bir çerçeveye oturmasından, kısmen de mânevî çöküş dönemlerinin özelliği olarak, büyük düşünürleri putlaştırma yoluna giden düşünce tembelliği yüzünden ortaya çıkmış katıksız bir uydurmadır. Sonraki fıkıhçılardan bazıları bu uydurmaya taraftar olmuşlarsa da, çağdaş İslâm, bu fikrî bağımsızlığı gönüllü terk edişi devam ettirmek zorunda değildir. * Akıl vahiyden vazgeçemez. Akıl ile vahiy arasında hiçbir çatışma yoktur. Tezat olsa olsa kötürüm bir akıl ile miyop bir okuma arasında olur. Kötürüm akıl nedir? Kötürüm akıl, pozitivist akıldır, bilgelikten ve vahiyden kopmuş bir akıldır! Nedir miyop okuma? Miyop okuma, (ilâhî) metnin her parçasını (âyetini) genel bağlamından koparan lâfzî (sırf oradaki kelimelerin dış anlamına bağlı kalarak) okumadır! * İslâm düşüncesindeki “eylem anlayışı”, tarihin her ânında, zaman ve şartların karşımıza çıkardığı yeni yeni sorunları, ezelî ve ebedî mesajın (yani ilâhî vahyin) bize gösterdiği “doğru yol” istikametinde çözmenin çarelerini bulmak için yapılan “içtihat”tır, yani bu uğurda gösterilecek “gayret”tir. * “İlk dönemlerin” İslâm’ı, eskilere körü körüne teslimiyete taban tabana zıttır. “İlk dönemlerin” İslâm’ı, sahte bir geleceğe de yine bir o kadar karşıdır.
135.00 ₺ -
Cennete Koşanlar Engelliler
“Bir sahur programında engelli bir çocuk babası olan ve on dokuz yıldır ibadet bilinciyle oğluna hizmet eden Ali Bey’i misafir etmiştim. Konu engellilerdi. Karşılaştıkları problemleri, toplumun engellilere bakışını anlatıyordu. O anlattıkça ben kendimden utanıyordum. Yer yarılsa yerin dibine girecektim. Bu konuda ne kadar gafil olduğumuzu fark ettikçe mahcubiyetim katlanarak artmıştı. Sivas’taki bir konferans sırasında tanıdığım Fatma Tatlı kardeşim, imanın imkânını fark etmemi sağladı. İlk Almanya ziyaretinde tanıdığım Gülseren Gümüş kardeşim, bana sahip olduklarımı hatırlattı. Ne kadar zengindim ve ne kadar az şükrediyordum. Zaman içinde tanıştığım kardeşlerim arttı. Hepsi Allah’ın ayrı bir ayetiydi. Hepsinde ayrı bir cevher vardı. ‘Bu kardeşlerimin derdine merhem olabilir miyim,’ düşüncesiyle hayatımızda onlara yer açalım diye bu çalışmaya başladım. Onlar, en zor imtihana tabi tutulmalarıyla Allah’ın özel kullarıydılar. Rabbimiz onlara dünyada bazı sıkıntılar verse de şundan emin olmalıyız ki onları çok seviyor. Ve onların hayatları bizler için ibretlik numuneler sunuyor.” Ahmet Bulut, Cennete Koşanlar’da bizleri Allah’ın verdiği nimetlerin kıymetini anlamaya, her gün soluduğumuz nefesin değerini bilmeye, çok olağanmış gibi kullandığımız uzuvlarımızın önemini fark etmeye davet ediyor. Okuduğunuzda hayatınızda çok şey değişecek. Ne kadar zengin olduğumuzu ancak buna karşın, ne kadar az şükrettiğimizi göreceksiniz. Kitaptan Alıntılar Sen Allah’ın özel kulusun. Sana dünyada bazı sıkıntılar verdi. Bazı nimetlerden seni mahrum etti. Sana, kendisini unutturmayacak ve daima kendisini hatırlatacak sıkıntılar verdi. Hiç düşündün mü senden aldıklarının karşılığında ahirette sana vereceklerini? ** Çalışalım, çabalayalım, uğraşalım, olabileceğimizin en iyisi olmak için. Unutmayalım ki engelli olduğumuz için özel biri olsak bile, her sağlıklı azamızın sorgusu diğer insanlarla aynı olacaktır. Bu durum bize kimseden üstün olma hakkını vermeyeceği gibi, alçak olduğumuzu da göstermez. Ne hak yiyelim ne de kendimizi bütün haklardan mahrum görelim. ** ** Engelliler... Engellerimiz... Engellediklerimizdir bizim... Bazısı daha hayata merhaba deme şansına bile sahip olamadan, bu hakkı elinden alınan... Bazısı doğduğunda üzerine bu etiket yapıştırılan... Bazısı ise normal bir hayat sürerken ne olduğunu bile anlamadan engelli oluverendir... Hayattandır... Ölüm gibi, doğum gibi mutlak, birdenbire, hesapsız kitapsız öylece kendiliğinden... ** “Vah vah” derler “Yazık, pek de güzelmiş... Allah’tan geldi işte, ne yapacaksın, mecbursun, katlanacaksın... Doğduğunda mı oldu sonradan mı, hiç mi yürüyemi-yorsun, hiç mi görmüyorsun, konuşmuyorsun? Duymuyorsun bir de öyle mi? Ya işlerini kendin mi görüyorsun?” gibi ayaküstü engelli kişiyi soru yağmuruna tutar-lar âdeta. Der ki engelli: “Herhâlde ben çok kötü durumdayım. Yoksa herkes aynı şeyleri söylemezdi ba-na. Demek ki diğerlerinden farklı olmak böylesine kötü bir şey...” ** Engel bizim gözümüz, görüşümüz, algımız... Allah bizi sağlıklı, başka bir deyişle ‘tam’ yaratmadan, ‘tam nasıl olunur’ bilmiyorduk. Sağlık nasıl bir şey, bilmiyorduk. Bunu biz Allah’tan öğrendik. Engelli insan ise engelli olduğunu bizden öğrendi. Bu ne büyük bir vebal...
103.60 ₺ -
Çiçekler Üşümesin
Nurullah Genç, Çiçekler Üşümesin ile şairin uzun yolculuğunun ilk duraklarına götürüyor okurunu yeniden. Şiirine yön veren izlekleri okurlarıyla buluşturuyor bu eserle. Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden Kar yağsa da bu ıssız vadiye, gün bitmesin Yapraklar üşüse de, çiçekler üşümesin
96.20 ₺ -
Siyah Beyaz Tabletler
Nurullah Genç’in şiir macerası Siyah Beyaz Tabletler ile bambaşka bir soluk kazanıyor. Geleneğin yeni bir dirilme yaşadığı dilini bu defa kadim yaşantılara doğru sürüklüyor. Şair hüzün meşalelerini bir defa daha alevlendiriyor… sen var oldun tenhâsında devlerin ben hiçliğe bulaştım ne hiç kaldı bende ne sende varlık elimizde, avucumuzda şimdi hâin aldanmışlık ve ihtiyarlık
81.40 ₺ -
Söyle Bana Hindiba
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu seraba Söyle bana hindiba
125.80 ₺ -
Evimiz Cennetimiz Olsun
Kim evinin cennet gibi olmasını istemez? Eşlerin muhabbetle kenetlendiği, hayatın zorluklarına karşı birbirlerine destek oldukları, çocukların saygı ve sevgi çerçevesinde ilgi ve şefkatle büyüdüğü bir aile ortamı herkesin hayalidir. Maalesef günümüzde yaşanan aile içi sorunlar TV ekranlarında pervasızca konuşuluyor, çözüm odaklı olmak yerine yaşanan problemler daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriliyor, sorunlar büyütülüyor, kadına şiddet körükleniyor, boşanma oranları her geçen yıl artmaya devam ediyor. Evimiz Cennetimiz Olsun, bu gidişe “dur” demek için aile içerisinde yaşanan sorunları teşhis edip psikolojik ve manevi boyutlarıyla enine boyuna ele alarak eşlere Kur’an ve Sünnet perspektifinden yuvalarını cennet edecek çözümler sunuyor, özlenen sağlıklı bir aile ve toplum yapısına ulaşmanın yollarını gösteriyor.
125.80 ₺ -
Var Mısın
“Gençliğimde gergin, stresli, mutsuz günlerim çok oldu. Kendimi suçlu hissettiğim, değersiz gördüğüm dönemler yaşadım. Şimdi hayatım anlamlı, coşkulu ve şükür duygusuyla dopdolu... Neden? İçinde yaşadığım koşulların iyileşmesinden mi? Geliştirdiğim farkındalıkların sonucu mu?” Doğan Cüceloğlu Doğan Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biri. Seksen yılı aşkın ömrünün bir birikimi olarak, şimdi herkesin merak ettiği “hayati” sorulara en samimi cevaplarını sunuyor. Herkes gibi aslında o da hâlâ savaşıyor, keşfediyor, hayata değer katıyor. Hayatın anlamı nedir? İnsan kendini nasıl geliştirir? Umutsuzluk nasıl aşılır? İçimizdeki öz nasıl ortaya çıkar? Çevremiz bizi nasıl etkiler? Kime akıl danışılır? Yaşam neleri ödüllendirir? Zihin nasıl işler? “Biz” olmak için neler yapılmalıdır? Ömür yolculuğunda neyin önemli olduğunu anlamak, keşif ve merak duygularına sahip çıkmak bir hayatı “kıymetli” kılmak için en önemli meziyetler arasında. Elinizdeki rehber niteliğindeki kitap, yaşamı boyunca bu meziyetlerin peşine düşmüş ve her ânına onları ilmek ilmek işlemiş Doğan Cüceloğlu’nun, Deniz Bayramoğlu ile sohbetlerinden oluşuyor ve herkese şu soruyu soruyor: “Zorluklarla başa çıkmaya, içindeki gücü keşfetmeye VAR MISIN?”
172.00 ₺