-
Rumeli ve Muhteşem İstanbul
"Bu yazılar, ne bir saray masalı, ne bir sultan-damat hikâyesidir. Bu yazılar, kaybettiğimiz dünyamızın ve insanlarımızın hayat hikâyesidir. Bugün gençlerimizin birçoğu, altı yüz sene vatan bildiğimiz Rumeli’ni bilmezler bile. Rumelili, kibirli ve asalet iddiasındadır. Neden olmasın? En mütevazı Rumelili'nin altı yüz senelik bir mazisi vardır. Rumeli’nin bir tek asalet fikri vardır: 'Evlad-ı Fatihan' olmak." Köklü aile yapısından devraldığı kültür mirasıyla birçok önemli ismi yakından tanıyan Münevver Ayaşlı’nın hem hatırat edebiyatımıza hem de tarih ve kültürümüze en büyük katkısı bu mirası yazıya geçirmesidir. Devraldığı Osmanlı kültürü ve estetiğiyle birlikte, sadece Rumeli ve İstanbul hatıralarını değil; tarih, kültür ve felsefesini de paylaşır okurlarıyla.
111.00 ₺ -
Can
Can. Bu, vaktizamanında zengin beyler tarafından onlara verilen ortak bir lakaptı, zira can ruh demektir; kırılan garibanların ise ruhlarından, yani hissetme ve acı çekme kabiliyetlerinden başka hiçbir şeycikleri yoktur. Velhasıl “Can” sözcüğü, zenginlerin fakirlerle alay etmesi anlamına gelir. Beyler, ruh denen şeyin sadece çaresizlik olduğunu düşünürlerdi, oysa kendileri de candan kırılıp gitmişlerdi; kendi canları, hissetme, çile çekme, tefekkür ve mücadele etme yetenekleri azdı: Bu, yoksulların servetiydi... Müdanasız gerçekçiliğiyle yaşadığı dönemde Sovyet rejiminin sansürüne maruz kalsa da gördüklerini kendine özgü tavrıyla dile getirmekten hiçbir zaman çekinmeyen Andrey Platonov’dan yaşama, inanca ve ilkelere dair bıçak gibi keskin bir roman: Can... “Çağımıza şöyle bir bakıyor ve şu isimlerle hatırlanacağını düşünüyorum: Marcel Proust, Franz Kafka, Robert Musil, William Faulkner, Andrey Platonov ve Samuel Beckett.” –Joseph Brodsky “Platonov sadece kendi kuşağının sesi değil, aynı zamanda idealizmin kusurlarının gerçekleşmiş hayallerini gölgede bırakmaya mahkûm olduğu konusunda bizi uyaran bir bilge.” –The Washington Post “Can, tüm büyük eserler gibi kaynağını tecrübe ve özlemden alıyor... Özlem öyle yoğun ki satırların arasından parlıyor.” –George Szirtes
129.50 ₺ -
-
Elma Çekirdeği
Herkes bir elmanın dışına bakar, peki ya içindeki çekirdeğe?Tea kendini elma çekirdeği gibi görünmez hisseden bir kız çocuğuydu. Ta ki teyzesiyle yaşamaya başlayana dek. Sıradan hayatından çıkıp teyzesinin sıra dışı yaşamına uyum sağlayamayacağını düşünürken kendini bir anda bütün bu tuhaflığın içinde bulan Tea, bu yeni evine öyle bir uyum sağlar ki başka bir hayat düşünemez. Neşe terapileri, çay yapraklarından mesaj çıkarmaya çalışmak, hayvanları kurtarmak ve daha nicesi. Ancak teyzesi yemeklerin içine tuhaf malzemeler katabileceği için de her zaman dikkatli olmalıdır.Görülmemiş karakterleri ve sıcacık hikâyesiyle Elma Çekirdeği, aile ve arkadaşlığın önemine dikkat çeken bir roman.
127.50 ₺ -
Bilgelik Psikolojisi 1 (İngilizce)
Starting out with the idea that wisdom should not remain unfulfilled and as an abstract attitude, on the contrary, it should be a part of our everyday life and a value of our life practice, Prof. Nevzat Tarhan discusses wisdom, which he sees as the most fundamental value of the 21st century, with his work titled The Neuropsychology of Wisdom. The Neuropsychology of Wisdom, which is subtitled “From Spinoza’s Fallacy to the Evolution of Evolution”, conveys that it has become a necessity for science to take creation into account in terms of scientific ethics at this point today in the first chapter with evidence-based data together with the topics such as how belief is based on common foundations with rational intelligence in the light of the data obtained by science in the post-quantum period, the scientific basis of the Higgs Boson- The God Particle thesis, and the dilemma of Creation and Evolution. In the second chapter, the book brings a wisdom-based perspective into the concepts of ego and self by referring to the original roots of the wisdom doctrine defined as Positive Psychology. The book offers comprehensive information about the dynamics of wisdom, the transfer of wisdom into practical life, specifically on family, society and leadership topics, and its connection with Sufism. Emphasizing that a paradigm of wisdom, which is guided by reason and accompanied by the concepts of conscience and accountability, is needed for justice and peace to prevail on our planet, where a global pandemic overtakes, Prof. Nevzat Tarhan offers a proposal that can be a cure for our century by bringing theory and practice together in his work titled The Neuropsychology of Wisdom.
518.00 ₺ -
Asker İle Cemre
Bir yanda, ilahi aşkı bulmak için mecazi aşkın kıyılarında gezinen bir delikanlı: Hafız Ali Osman... Diğer yanda ise, hayatına yepyeni bir yön vermek üzere çıkış yolu arayan iyimser bir genç kız: Cemre... İki genç arasında yavaş yavaş büyüyen, benzersiz bir aşk hikâyesi ile bu topraklarda yaşanan her türlü vakada olduğu gibi yaşanan çelişkiler, tesadüfler ve gündelik heyecanlar... Üstelik eski Türk musikisinin o unutulmaz nağmeleri, tasavvuf sohbetleri ve siyaset eşliğinde... Bir kurgu ve anlatı ustası olan Ömer Lütfi Mete'den, bildiğimiz aşk romanlarının çok dışında bir aşk romanı. Çok katmanlı, akıcı ve her okumada farklı anlamlar vaat eden derinlikli bir hikâye. “Hafız... Sen hakiki aşka ulaşmak için kendini Cemre’den mahrum etmenin şart olduğunu mu düşünüyorsun hâlâ? Hayır, sen hâlâ kendi derdindesin. Her bakımdan... Hâlâ senin senliğin devam ediyor. Sen hâlâ varsın... Sen hâlâ var isen, aşkın hiçbir çeşidi yok demektir.” “Peki ama efendim, benim yok olmam için Cemre’nin tamamen silinmesi gerekmiyor mu?” “Bak Hafız, bu çok basit... Marifet nerde biliyor musun? Marifet bir tane değil, milyon tane Cemre’ye rağmen ve onlarla beraber aşkın hakikisine ulaşabilmektir. Hiçbir şeyle ilgisi olmayanın, bütün ilgisini Allah’a yönlendirmesi marifet değil ki. Marifet Cemre’lerle, Eşref’lerle, Ömer’lerle beraber; onları da severken Allah’ta yok olabilmek...”
166.50 ₺ -
Türk Hukuk Tarihi
Milletler söz konusu olduğunda, hukuku tarihsel olarak ele almak adeta bir zorunluluk halini alır. Çünkü hukuk olgusu, insan ve toplumla birlikte değişen ve dönüşen bir yapıya sahiptir. Bu yüzden bir milleti gündelik hayatından inançlarına, insanlarla ilişkilerinden yaptığı savaşlara kadar birçok konuda ilgilendiren hukuk, aynı zamanda değişik dönemlerde ve coğrafyalarda da farklılıklar göstermektedir. Var olduğu ilk günden bu yana birçok milletle komşuluk etmiş, çok çeşitli kültürlerden etkilenmiş ve aynı düzeyde etkilemiş bir milletin hukuka bakışı da şüphesiz aynı düzeyde olmuştur. Türk Hukuk Tarihi, derli toplu, başından sonuna bir milletin hukuktan nasıl beslendiğini, onu hayatına nasıl yansıttığını ve onu nasıl dönüştürdüğünü ele alırken, aynı zamanda ana hatlarıyla da kısa bir Türk tarihi anlatısı ortaya koyuyor. “Sayın Dr. İlhan Akbulut, eserini esasta öğrenci ihtiyaçlarını karşılamak üzere kaleme aldığını belirtiyor; kaynakları geniş ölçüde olmak üzere Türkçe eserlerdir. Ancak bu eserlerden yararlanmak suretiyle tatmin edici bir sentez meydana getirilmiş, öğrencinin Türk Hukuk Tarihi’ne ilişkin temel bilgileri elde edebilmesi için gereken çaba gösterilmiş ve bunda başarılı olunmuştur. Bizim temennimiz yazarın çalışmalarını sürdürmesi ve yukarıda açıklanan biçimdeki kaynak eserleri meydana koyabilmesidir. Kendisinin bu temenniyi gerçekleştirebilecek bilgilere ve vasıflara sahip olduğu bu eserinden anlaşılıyor. Kendisini kutluyoruz.” – Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer
240.50 ₺ -
Malamander (Bez Cilt Şömizli)
EFSANEVİ MALAMANDER'IN GİZEMİNİ KİM ÇÖZECEK? Tuhaf Deniz Kasabası'na kışları kimse uğramaz. Özellikle karanlık çöktüğünde, korkunç sis Canavarağzı Kayalıklarını ve Leviathan gemisini yuttuğunda... Bazıları bu sisin içinde korkunç Malamander'in ayak izini gördüğüne yemin edebilir! Herbert Limon, Büyük Nautilus Oteli'nin kayıp eşya sorumlusu, kaybolan eşyaların sahiplerini bulmanın ne kadar zor olduğunun farkında. Özellikle, kaybolan şey bir kız çocuğunun ailesi ise... Kimse on iki sene önce Parma Voilet'in ailesine ne olduğunu bilmez. Violet, ailesini bulmak için Herbert'ten yardım istediğinde olayın ucunun efsanevi Malamander'e uzandığını keşfederler. Tuhaf Deniz Kasabası her daim esrarengiz bir yer olmuştu. Fakat şimdi sis kıyıya çöküyor ve işler çok daha ürkütücü bir hâle geliyor.Mükemmel bir hayal gücüyle oluşturulmuş macera atmosferi, mitler ve efsaneler yönünden zengin lezzetli bir gotik anlatı. Malamander kitabı Thomas Taylor'ın yetenekli bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bu kitap bütün alkışları hak ediyor.—The Bookseller Bu gençlik macerasında bir tatil adasında iki çocuğun yerel bir efsaneyi kovalayışını okuyacaksınız. Yazar mizahi bir ton ile ilginç karakterleri birleştirerek alışılagelmedik bir üçlemenin açılışını yapıyor. Enerjik, fantastik bu anlatı tarafından ele geçiriliyorsunuz. —Publishers Weekly
262.50 ₺ -
En Doğru Arkadaşınız
Ben bir DOORUARKADAŞ’ım.Zorbalamam.Zarar vermem.Yalan söylemem.Kıskanmam. Dünyadaki en iyi arkadaşa sahip olma şansınız olduğunu düşünün. Sizinle asla tartışmayacak ve hep sizin tarafınızı tutacak bir arkadaşa sahip olma şansınızı. Saç stilini, gözlerinin rengini ve kıyafetlerini sizin seçeceğiniz bir arkadaş. Sizin için her şeyi yapabilecek bir arkadaş…İnsan olmaması fark eder miydi?
157.50 ₺ -
Alicein Dünya Turu
Yakın zamanda annesini kaybeden Alice, bakıcısının verdiği derslerden kaçmak için her şeyi yapardı. Bir gün, sıkıntıdan sersemleyip uyuyakalınca bakıcısı panikleyip bir doktor çağırır. Doktor ziyareti sonrası, Alice’in babası onun bu hallerinden endişelenir ve onu eski haline döndürmek için hayat dolu aile dostlarının yanında bir tatile yollar. Deniz manzaralı Fransız villasına vardıklarında, Alice için muhteşem bir yaz başlar. Yalınayak koşturduğu, eşeklere bindiği ve dönemin ünlü isimleriyle tanıştığı bir yaz tatili… Pablo Picasso ile bir hurdalığı ziyaret eder ve sanat eserine dönüştürecek nesneler bile arar. Ballet Russes ile gök cisimlerinden esinlenen büyüleyici bir dans sergiler ve Zelda ve F. Scott Fitzgerald ile büyülü maceralar yaşar. BU EŞSİZ YAZ TATİLİ, ALICE’İN ANNESİNİN KAYBIYLA BAŞA ÇIKARKEN YENİDEN HAYATTAN ZEVK ALMAYI ÖĞRENMESİNİ SAĞLAR.
120.00 ₺ -
Büyük Sorunların Küçük Kitabı
İlginçtir ki çoğumuz acıyı, ıstırabı, kederi kendimize yakıştıramayız. Bunlardan kurtulmak isteriz. Çünkü çocukluğumuzdan beri olumsuzdan kaçmak, olumluya koşmak üzerine kuruludur hayatımız. Acıdan kaçmak, dertlerimize çare bulmak için yaptıklarımızdan biri de kitap okumaktır ama okuduğumuz kitaplar çoğu zaman başka insanların hayatından ya da hikâyesinden bahseder. Sorunların ve yaşananların dışsallaştırılması kabulünü kolaylaştırıyor olabilir belki ama bu kitap doğrudan SİZ’e odaklanıyor. Bu kitapta farkındalık ve şefkatle çoğu zaman kendimize sormaktan kaçındığımız soruları soracağız. Ama inatla ve ısrarla doğru cevapları bulmak için çabalamayacağız. Sorun neyse onu kontrol etmeye çalışmadan, kendimize duygusal esneklik kazandırma alıştırmaları yapacağız. Adım adım ilerleyen bir tempoyla hayat hikâyemizi yazacak, kaçınma davranışlarımızı bulacak, değerlerimizi ve hedeflerimizi belirleyecek, kabul’e ve an’da olmaya doğru bir yolculuğa çıkacağız. Bu kitap “Bugüne kadar gitmediğim psikiyatrist/psikolog kalmadı ama hiçbiri bu sorunumu çözemedi,” diyenler için. Hep hayal kırıklığına uğrayan, artık herhangi bir yardım beklemeyen ve her zaman “kendi kalesine gol atmak” zorunda kalanlar için. Bu kitap aynı zamanda ‘terapiye inanmayanlar’ için. "Değerli meslektaşım Serdar Nurmedov Kabul ve Kararlılık Terapisini çok yalın ve sade bir dille anlatmış. Bu kitap ile 9 adımda daha fazla anda kalmayı sağlayan yaşama stratejilerini öğrenecek, sizin için önemli olan değerlere odaklanıp acı veren duygu ve deneyimlere daha az kapılmayı deneyimleyeceksiniz. Yaşamınızdaki değişim sürecinde size ışık tutacak bu kitabı okumak tam bir kazan-kazan deneyimidir; herkese öneriyorum." Prof. Dr. Nesrin Dilbaz
129.50 ₺ -
Monanın Gözleri (Şömizli)
52 hafta, 52 sanat eseri ve bir dede-torun hikâyesi: Mona’nın Gözleri On yaşındaki Mona görme yetisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doktorlar hastalığın gizemini araştıradursun, Mona’nın sanatsever dedesi Henry Vuillemin’in biricik torunu için bambaşka bir reçetesi vardır: Her hafta çarşamba günü buluşacak ve birlikte Paris’in en büyük üç müzesini (Louvre, Orsay, Beaubourg) keşfe çıkacaklardır. Böylelikle Henry’nin planına göre Mona bir gün karanlığa yenik düşse bile zihninin derinliklerinde güzelliği ve cesareti saklayan görsel bir hazinesi olacaktır. Dede-torun bir yandan tarihe iz bırakmış pek çok sanatçının eserlerini çözümleyip tartışırken diğer yandan hayal kırıklığı, yas, aşk, özgürlük, birey olmak gibi hayatın tüm renklerini ve meselelerini sanatın perspektifinden öğreneceklerdir. Leonardo da Vinci, Rembrandt, Johannes Vermeer, Francisco Goya, Frida Kahlo, William Turner, Gustave Courbet, Édouard Manet, Claude Monet, Edgar Degas, Paul Cézanne, Vincent Van Gogh, Gustave Klimt, Raphaël, Camille Claudel, Marcel Duchamp, René Magritte, Pablo Picasso, Marina Abramovic ve çok daha fazlası bu yolculukta onları beklemektedir. Sanat tarihçisi Thomas Schlesser, güçlü duygularla çevrili bu evrensel masalda okuru görmeyi öğrenmeye davet ederken sanatın insanın anlam arayışındaki vazgeçilmez yerini yeniden hatırlatıyor. “Tüm dünyanın okumak için can attığı kitap.” – Le Figaro “Güzelliğe ve bilgeliğe bir övgü.” – Le Parisien
277.50 ₺ -
Başarı Bedel İster
Kafesleri yutan kafese doğru Alaca bir at koşar içimde Zamansız, mekânsız nefese doğru Rüveyda Bizim atlarımız, yaşadığımız dünyadan öte dünyaya doğru, zamansız ve dünyevi anlamda mekânsız nefese doğru alabildiğine koşan atlardır. Bizim atlarımız hedefleri olan, o hedeflere doğru dörtnala koşan, hedeflerine ulaştıktan sonra koşuyu bitirmeyen ve daha da ileriye koşan atlardır. Başarı sadece hedefle sınırlı değildir. Hedefi aşmaktır başarı. Sezai Karakoç’un mısraları o yüzden hep çarpıcı gelmiştir bana: “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız…” Başarı Bedel İster, ülkemizin yetiştirdiği kıymetli akademisyenlerden Prof. Dr. Nurullah Genç’in başarı basamaklarını nasıl binbir zahmetle ama asla pes etmeden çıktığını anlatıyor. Bu yolda yürüyeceklere ders olarak okutulacak şu öğüdü salık veriyor: “Hayalleri olmayanın geleceği olmaz.”
140.60 ₺ -
Yedi Diyar Geçidi 2
Yürekleri ağızlara getiren aksiyonlu sahneler ve unutulmaz karakterlerle dolu halk hikâyelerinden ilham alan bu kitap, 4 kitaplık fantastik seri Yedi Diyar Geçidi’nin ikinci cildi. Celeste geçen sene başından geçen destansı maceranın yeniden yaşanmasını beklerken Diyarlar Geçidi’nde bir isyan patlak verir. Ferd’ün görevi ise tüm bunların arkasında kimin olduğunu bulmaktır. Orman Diyarı’nda bir saldırı haberi alındığında, Celeste nihayet başka bir macera için şansını yakalar. Ancak daha fazlasını öğrenmek için araştırmaya başladıklarında geçit onları tropik bir ormana değil, dondurucu bir göle götürür. Her nasılsa kendilerini tehlikelerle dolu Buzlar Diyarı’nda bulurlar. Daha da kötüsü, başka bir cadı taşı tehdit altındadır. Maceracı ekip cadı taşını düşmanlarından önce bulmakta ve Celeste de geçmişteki kahramanlıklarının bir kerelik olmadığını kanıtlamaya kararlıdır. Ancak son macerasından kalan bir hatıra, kurtarma görevini baltalayınca, Celeste bu kez başarısız olmalarının sebebinin kendisi olup olmayacağından şüphelenmeye başlar.
247.50 ₺ -
Öze Dönüş Terapisi
Yaşadığımız çağda hayatın anlamı üzerine o kadar yanlış tercümeler yapıldı ki kafalar karmakarışık oldu. Kavramların tercümesi yanlış yapılınca da mutsuzluk ve değersizlik hissiyle baş etmeye çalışan insanların sayısı hızla arttı. Mutlu insan için çizilen resimlerdeki klişe sahneler zihnimize öyle bir kazındı ki varlığımızı bu resimlere uydurmak için kendimizden vazgeçtik, yine de ruhumuz doymuyor. Sıradan kelimesi öyle bir yerin dibine batırıldı ki herkes farklı olmak uğruna aksesuar avına çıktı. Artık başarı özgeçmişteki satır sayısıyla, mutluluk sosyal medyada paylaşılan kurgu fotoğraflarla ölçülüyor. Bu arada farklı olmak için çaba sarf etmeyip kendisine bahşedilen hayatı doğru dürüst yaşamaya çalışanlar da var elbette. Reklam yapmadan, gürültü çıkarmadan sessiz sedasız yaşayıp gidiyorlar yanı başımızda... Kalabalıklar hiç durmadan ön plana çıkmaya çalışırken onlar duruyorlar. Hayatın kargaşası içinde bir duruş sahibi olmayı unutanlara inat, her türlü fırtınaya karşı bir yel değirmeni gibi sapasağlam hem de... Bu kitap işte bunca gürültünün ve kargaşanın ortasında meselenin özünü fark edelim, mutluluğun resmini çizebilelim, yüreğimizin götürdüğü yerden dönüp kendimize gelelim diye yazıldı.
148.00 ₺ -
Asi Ateş
Kurara, Haru’ya ulaşmayı ve onu kurtarmayı başardı ancak bu tahmin ettiğinden de zor oldu. Prenses’in elinden sağ kurtulsalar bile Prenses, onlar için hâlâ bir tehdit unsuru ve nefesini enselerinde hissettiriyor. Prenses’in onlar için yeni bir planı olduğundan emin olan ekip, kaçmak için yeni tanıştıkları bir şikigamiyle yolculuğa çıkıyor ancak tanımadıkları bir şikigamiye ne kadar güvenebilirler?Şikigamileri özgür kılmayı aklına koymuş olan Kurara, bunu başarmak için yola çıkıyor. En yakın arkadaşı Haru, onu bu yoldan döndürmeye çalışsa da Kurara bildiğini okumaya devam ediyor.Kurara’nın ulaşması gereken şikigami Suzaku, onun aklındaki sorulara cevap olabilecek mi?
247.50 ₺ -
Meczup Fatih Duman
Nereye gidersem gideyim yanımda kendimi de götürmek zorunda olmak ne kadar kötü. Bunca gidişimin sebebi kendimden kaçacak bir yer bulmak aslında. Bir çare aramak. Ama olmuyor, insan derdinden kaçsa kendinden kaçamıyor. Belki de bunun tek çaresi aklından kaçmak. Kendinden kaçmak için aklını kaybetmek gerekiyor galiba. Ama bir de gitmeyen, terk etmeyen ve hep bekleyenler var. İşte onlar gitmelerin de ayrılığın da ve hatta ölümün de sevdayı bitirmediğini biliyorlar. Cânım kâri, beklemenin güzel olduğunu söylemiştim daha önce. Beklenen güzelse diye de bir şart eklemiştim. Bu kez bir insanın neyi, niye ve ne kadar bekleyeceğini anlatmaya gayret ettim. İşte bu okuyacağın bir bekleyiş öyküsü, sevdanın bir cüzünün de beklemek olduğunu anlatan bir öykü. Zira ben anladım ki sevmek, beklemektir. Gelmeyeceğini bilsen de beklemek...
90.00 ₺ -
Ayı Dönüyor (Ciltli Şömizli)
Ayı, yavaşça yana çekildi. Ve orada, mağaranın görünmeyen derinliklerinden dört dengesiz pençe üzerinde sallanan küçük bir kutup ayısı yavrusu çıktı. April, Ayı Adası’ndan döneli bir yıldan fazla olsa da, Ayı hakkında düşünmeyi hâlâ sürdürüyordu. Svalbard’da bir ayının vurulup yaralandığını duyduğu zaman, o ayının kendi ayısı olduğundan emindi. Yapması gerekenin ne olduğunu biliyordu: Babasını ikna etmeli ve kutuplarda Ayı’yı aramaya çıkmalıydı. Bütün engellere rağmen bunu başarınca, April kendisini yine buz gibi bir maceranın içinde buldu.
240.00 ₺ -
Empusyon
Eylül 1913. Birinci Dünya Savaşı arifesinde tüberkülozdan mustarip Mieczysław Wojnicz tedavi amaçlı Görbersdorf kasabasındaki bir sağlık merkezine, Avrupa’nın dört bir yanından hastaları ağırlayan Beyler Konukevi’ne gelir. Her gün hastalarla yemek salonunda toplanıp dönemin büyük meselelerini tartışırlar: Savaş çıkacak mıdır? Monarşi mi yoksa demokrasi mi daha iyidir? Şeytanlar var mıdır? Kadınlar doğuştan aşağı varlıklar mıdır? Bu sırada konukevinde ve çevresinde tuhaf şeyler ardı ardına yaşanmaktadır. Birileri ―ya da bir şey― onları izliyor, bu kapalı dünyaya sızmaya çalışıyordur. Erkekler konukevinin çevresinde yaşanmış tuhaf olayları dinledikçe günbegün korkularına yenik düşerler. Wojnicz hem kendi gerçeklerini hem de dört yanını kuşatan uğursuz güçlerin gizemini çözmeye çalışırken onların bir sonraki hedeflerini çoktan seçtiklerini fark etmez. Olga Tokarczuk okurunu ilk sayfasından itibaren yükselen ritmi ve gerilimiyle merak uyandırıcı, büyülü ―yer yer rüya gibi― bir yolculuğa çıkarırken insan varoluşunun temel sorunlarını ve toplumsal cinsiyet rollerini masaya yatırıyor. Büyülü Dağ’ın yayımlanmasından bir asır sonra Olga Tokarczuk, Thomas Mann’ın topraklarını yeniden ziyaret ediyor ve doğa-insan, yaşam-ölüm gibi izlekleri felsefesiyle harmanlayarak bu topraklara sahip çıkıyor. Empusyon, Olga Tokarczuk’un Nobel Ödülü’nden sonra merakla beklenen ilk romanı… “Muhteşem bir yazar.” ―Svetlana Alexievich “Tokarczuk ile birlikte, Nobel sadece bir kadın yazarı seçmedi, yüzyılının sesini seçti. Olga Tokarczuk, şiirsel üslubu ve akılda kalan hikâyeciliğiyle dönemine iz bırakan bir yazar.” ―Didier Jacob, L’Obs “Empusyon, sadece kadın şovenizminin bir eleştirisi olarak değil, aynı zamanda modern toplumlarda dayatılan toplumsal cinsiyet rolleri aracılığıyla insanları hâlâ damgalayan baskı biçimlerinin bir eleştirisi olarak da okunabilir. Bu roman, okuru kendini güvende hissetmeye alışkın olduğu alanların çok ötesine taşıyan bir hayal dünyasına davettir.” ―Onet Kultura
259.00 ₺ -
Bana Yarınları Anlat
Daha yirmi sekizinde çiçeği burnunda bir savcı: Zehra... Cesur ve günahtan korkan, adaleti zedelemekten çekinen tavrıyla bazılarını öfkelendirse de anlamlı ve tehditkâr bakışlara katiyen pabuç bırakmıyor. Yıllanmış bir düşmanlığın gölgesinde yaşayan iki belde: Ören ve Çınarlı... Ve hayatları geçmişin sancılarıyla lekelenmiş, kaçınılmaz ayrılıklara mahkûm edilmiş insanları... Kimi çevirdiği dolaplarla gününü gün ederken kimi hayatın onun da yüzüne güleceği anı bekliyor. Zehra'nın gelişi dengeleri nasıl değiştirecek? Yıllardır gün yüzü görmeyen sırlar nihayet açığa çıkacak mı? Ya kalbimiz, en dara düştüğünde bile umutla atmaya devam eder mi? Elli yılı aşan yazarlık kariyeri boyunca eserleriyle okurun kalbinde derin izler bırakan Ahmed Günbay Yıldız'dan suç ve masumiyet kavramları üzerine yüreklere işleyecek yepyeni bir roman: Bana Yarınları Anlat...
199.80 ₺ -
Yaralı Damat
Patriyarki kadın ve erkeği birbirinden nasıl uzaklaştırdı? Aradaki farkı kapatma çabalarımız neden başarısız oluyor? Bilinçdışı dinamikleri anlamak neden önemli? Rüyalarımız kendimizi, ilişkilerimizi, gezegenimizi iyileştirmede bize nasıl yol gösterebilir? Bunlar bu kitapta ele alınan sorulardan birkaçı.Jungiyen analist, mitopoetik yazar, şair ve aktivist Marion Woodman, bu kitapta her bireyde mevcut olan erillik ve dişilliği, içsel bir ahenge ulaşmaya çabalayan iki enerji olarak ele alıyor ve bunların gelişimine odaklanıyor. Bu enerjilerin başkalarına yansıtılması halinde sekteye uğrayan olgunlaşma sürecinden ve çalınan özgürlükten bahsediyor. Yaralı Damat, kendi alanında bir çığır açarak patriyarkinin ruhsallığımız üzerindeki etkisini keşfe çıkıyor. İçsel dinamiklerle kurulan sakatlayıcı ilişkinin bir kadının (ve erkeğin de) kendine bakışını hangi yollardan baltaladığını; manevi hayatını nasıl yoksunlaştırdığını ve onu nasıl kendi gerçekliğini savunamaz hale getirdiğini inceliyor. Bilinçdışının sağaltıcı dinamiklerini göstermek için şiir, mit, rüya analizi ve kişisel deneyimlerinden aldığı güçlü imgeleri kullanan Woodman, içimizdeki eril ve dişil parçaların entegrasyonuna duyduğumuz açlığı birden fazla düzeyde besleyen, zekâmıza olduğu kadar duygularımıza da hitap eden bir içerik sunuyor. Ülkemizde Jungiyen psikoloji metinlerinin çoğalmasında azımsanmayacak bir katkısı olan Özgür Ertana’nın özenli çevirisi, notları ve önsözüyle…
259.00 ₺ -
Karaltı Çetesinin Peşinde - İstanbul Dedektifleri
İlk kitapta haritayı ararken kendilerini Karaltı Çetesi’nin kirli oyununun içinde bulan Bilgin, Bilge ve Bora, bu kez onların peşinden gidiyor! Ancak çetenin yapacağı büyük hırsızlığı önleyebilmek için çözmeleri gereken bilmeceler var. Acaba İstanbul Dedektifleri, İstanbul’un tarihî yarımadasında zamanla yarışırken bu işi başarabilecekler midir?
101.25 ₺ -
Kayıp Haritanın Peşinde - İstanbul Dedektifleri
Bilgin, Bilge ve Bora… Üç kardeş, İstanbul’un tarihî güzelliklerini görmek için gittikleri istanbul’da kendilerini, heyecanlı ve bir o kadar da tehlikeli bir maceranın içinde bulurlar. Yıldız adında birinden Bilgin’e gelen bir mail, onları ne olduğunu bilmedikleri bir haritanın peşine düşürecek ve sonrasında olaylar hiç beklemedikleri şekilde gelişecektir. Tabii, İstanbul’un eşsiz güzelliği eşliğinde!..
75.00 ₺ -
Profesörün Sırrının Peşinde - İstanbul Dedektifleri
İstanbul Dedektifleri yine iş başında! Bilgin, Bilge ve Bora… Üç kardeş, Karaltı Çetesi’nin yeni soygunlarını önlemeye ve onları yakalamaya çalışıyor. Ama bu kez onları daha fazla düşündüren başka bir konu var: Bilgin’le bu kadar benzerlik taşıyan Profesör kim? Neden kimliğini onlardan gizliyor? Karaltı Çetesi'neden Profesör’le uğraşıyor? Kahramanlarımız sorularına cevap bulabilecekler mi? Karaltı Çetesi'ni yakalayabilecekler mi? İşte hepsi bu kitaplarda çözülüyor!
101.25 ₺ -
Tehlike Peşimizde - İstanbul Dedektifleri
Profesör amcaları tanışan Bilgin, Bilge ve Bora çok mutlular… Amcalarını ziyarete İstanbul’a geliyorlar. Fakat bir sorun var. Havalimanında onları karşılayacak olan amcaları ortalıkta yok. Tek bildikleri, son romanını yazmaya çalışan amcalarının bir gazeteye verdiği röportaj… Profesör nerede? Onu kimler kaçırdı? Bu işin arkasında hapse tıktıkları Karaltı Çetesi’nin üyeleri olabilir mi? Kahramanlarımız, profesör amcalarının bıraktığı izleri takip ederek hem onu hem de İstanbul’u kurtarabilecekler mi? İşte bütün gizem bu kitapta çözülüyor!
101.25 ₺ -
Ayı Dönüyor
Ayı, yavaşça yana çekildi. Ve orada, mağaranın görünmeyen derinliklerinden dört dengesiz pençe üzerinde sallanan küçük bir kutup ayısı yavrusu çıktı. April, Ayı Adası’ndan döneli bir yıldan fazla olsa da, Ayı hakkında düşünmeyi hâlâ sürdürüyordu. Svalbard’da bir ayının vurulup yaralandığını duyduğu zaman, o ayının kendi ayısı olduğundan emindi. Yapması gerekenin ne olduğunu biliyordu: Babasını ikna etmeli ve kutuplarda Ayı’yı aramaya çıkmalıydı. Bütün engellere rağmen bunu başarınca, April kendisini yine buz gibi bir maceranın içinde buldu.
180.00 ₺ -
Kıyamet Anahtarı
Fatih Camii’nin bahçesinde meydana gelen göçüğün derinliklerinde efsanevi Havariyyun Kilisesi’ne çıkan bir dehliz keşfedilir. Eşini acı bir kazada kaybettikten sonra Asperger sendromlu küçük oğluyla hayata tutunmaya çalışan arkeolog Aras, burada ekibiyle yaptığı çalışmalar sonucunda gizemli bir oda ve eşsiz eserlerle karşılaşır. Bu tarihî eserler Hristiyanlık tarihini baştan sona değiştirebilir, uluslararası krizlere sebebiyet verebilir, hatta belki de dünyanın sonunu getirecek savaşların çıkmasına neden olabilir... Aras bu eserleri koruması gerektiğinin farkındadır fakat işler beklediği gibi gitmez. Artık hem kendisinin hem de sevdiklerinin hayatı tehlike altındadır. Binlerce yıldır hemen her ülkede farklı biçimlerde faaliyet gösteren, Vatikan’a da sızan uluslararası bir örgüt de bu eserlerin peşindedir ve amaçlarına ulaşmak için her türlü kötülüğü yapmaktadır. Aras, ipuçlarını, tarihi, mimariyi, coğrafyayı, geçmişi ve en önemlisi, oğlunun sandığı görünce söylediklerinin peşinde gerilim dolu sürükleyici bir maceraya atılır. İstanbul’un sokaklarından yer altı dehlizlerine, Vatikan’dan Roma’ya, Konstantinopolis’ten Yedi Kilise bölgesine uzanan bu kovalamacada zamana karşı yarışan Aras aynı zamanda sevdiklerinin canını da korumakla yükümlüdür. Hakan Sökmen, yeni romanı Kıyamet Anahtarı’yla okuru tarih, mitoloji, komplolar eşliliğinde, gizemli ve heyecanlı bir yolculuğa davet ediyor.
148.00 ₺ -
Aydan Daha Uzakta
Astronot olmak, on üç yaşındaki Houston Stewart’ın en büyük hayali. Genç Astronot Yetiştirme Programı’na kabul edildiğini öğrendiği zaman, bu hayalinin gerçekleşmeye çok yakın olduğunu düşünen Houston, program için ayrılırken erkek kardeşi Robbie’yi geride bırakmanın üzüntüsünü yaşar. Programın kardeşi Robbie için uygun olmayabileceğini fark eden Houston, her astronotun yapacağı gibi, gerçekleşmesi imkânsız olduğu düşünülen bir hayali gerçekleştirmek için işe koyulur. “Bu kitapta iki güçlü sevgi var: biri uzaya olan sevgi ve diğeri de kardeş sevgisi. İki sevginin hikâyesi de her yaştan okuru derinden etkileyecek.” -Gary D. Schmidt, Newbery Onur Ödüllü Yazar “Ay’dan Daha Uzakta, kendini yetersiz görmenin üstünden gelme, kucaklayıcı olma gibi konuların ele alındığı sıcacık bir öykü. Elinizden bırakamayacaksınız.” -Hayley Arceneaux, Astronot “Yazar, tüm ailevi sorunlarla birlikte insan olmanın zorluklarına nazikçe değinmiş.” -Robert L. Stewart, Astronot “Ay’dan Daha Uzakta, işler yolunda gitmeyince yeni fikirler üreten, verdiği sözü tutmak için imkânsız gözüken yolda ilerleyen yaratıcı bir başkarakterin olduğu bir kitap. Dünyalar kadar sevdim!” -Lynne Kelly, Song For a Whale’in yazarı
247.50 ₺