-
15 Temmuzda Tankları Vuran Ebabiller
KIYAMET KOPMUŞTU SANKİ, KULAKLARINI TIKADI Müfettiş, emniyette nöbetçiydi. Dosyaya gömülmüş çalışıyordu. Kulakları sağır eden korkunç uçak sesleri ile irkildi. Pencereler zelzeleye tutulmuş gibi şangırdadı, bina sarsıldı. Çok zaman geçmeden korkunç sesler tekrar duyuldu. Müfettiş, telefon sesiyle irkildi. Ahizeye uzandı. Duydukları onu can evinden vurdu: Gölbaşı Polis Özel Harekât, savaş uçakları tarafından vurulmuştu. Arka arkaya gelen telefon haberleri ile müfettiş sarsıldı. Savaş uçakları Ankara ve İstanbul üzerinde alçak uçuş yapıyordu. Tanklar kışlalardan çıkmış; meydanları, köprüleri, kavşakları işgale başlamıştı. Başbakan, içişleri bakanı, emniyet genel müdürü emniyetin alarma geçmesini istiyorlardı. Bütün polis personeli göreve çağrıldı. Darbecilere karşı koyacaklardı. Müfettiş, çok geçmeden Gölbaşı Polis Akademisi'nin de vurulduğunu öğrendi, elliden fazla şehit vardı. Terörle Mücadele Başkanı Turgut Aslan, hileyle Jandarma Genel Komutanlığı'na çağrılmış ve rehin alınmıştı. Darbeciler, polisi hedef almışlardı. Müfettiş, emniyeti alarma geçirdi. Emniyete baskın verileceğini tahmin ediyordu. Kapı önünde tedbir aldırdı, vurucu timle duvar dibine pusuya yattı. Çok geçmeden zırhlı araçlar ve tanklar sökün etti. Savaş başladı. Uçak gürültüleri gökleri doldurdu, emniyetin üstüne bomba savurdular. Müfettiş, kulaklarının sağır olduğunu sandı, sanki kıyamet kopmuştu...
110.50 ₺ -
Kalbe Düşen Sızı Zülalin Hikayesi
Ulu bir çınarın ömrü verilseydi insanoğluna ya da narin bir kelebeğin, ne değişirdi hakikatte? Değil mi ki arzular ve emeller var, sonunda mutlak bir ölüm var... Mesele, ölmeden önce bulmak, düşmeden evvel olmakta değilse neyde ve nerededir? "Kalbe Düşen Sızı", Zülâl adındaki genç bir kızın nezdinde salt insanın hikayesi... Bir tırtıl misali "gaflet" kuyusundan "çırpınış"a, ağır ağır koza örercesine "sabırla bekleyiş"ten "milad"a menziline doğru bir uçuşun uzun öyküsü. Bir "arayış" ve "buluş" romanı olan "Kalbe Düşen Sızı", aramakla bulunmayacağının, fakat bulanların, ancak arayanlar olduğunun latif bir misali.
145.60 ₺ -
Mabetsiz Şehir
Asırımızın Faciası, hiç şüphesiz bir takım insanlara ifratla bağlanmak, onlara tapmk, onları iahlaştırmaktan ileri geliyor. yirminci asır diktatörlerinin peşinde koşan, onlara kayıtsız şartsız inanna insan sürüleri bugünün felaketini hazırladılar. biz yaptık, biz yarattık, biz her şeye hakimiz diyenlerin hali bugün gözlerimizin önündedir. işte Hitler, işte Mussolini ve işte güneş imparatorluğu, Japonlar'ın Allah'ı... Kimlerin önünde diz çöktüler!... Gördük; daha neler göreceğiz. Çünkü dünya henüz yarı ilahlardan kurtulmamıştır.
41.25 ₺ -
Bu Millet Neden Ağlar
Bu millet neden ağlar? Bu millet dertli millet, ondan ağlar! Bu millet aşık millet, ondan ağlar! Bu millet büyük mazisini, bütününü canını cananını kaybetti. Onu arıyor! Ondan ağlar!..?
52.50 ₺ -
Bir Nesli Nasıl Mahvettiler
Kitaba "Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?" ismini verdik. Bu bir roman ismi değildir. Zira bu kitap bir roman değildir. Bu kitap hayat gibi daima şikayet edilen, fakat kendisinden vazgeçilemeyen bir sürükleniş, ölüm kadar korkunç bir gerçektir. Bizim neslimizdir. Burada genç varlıklar, dışımızı saran, içimizi saran, gençliğimizi, varlığımızı yokluğa boşluğa doğru alıp götüren, silip süpüren bir kuvvetin mahkumudurlar!..
75.00 ₺ -
Geleceği Yönetmek
Zaman zaman herkes geleceğin belirsiz olduğunu düşünebilir. Aslında böyle bir durumda önümüzde sadece iki seçenek vardır; ya bekleyip görürsünüz ya da geleceği şekillendirmek için harekete geçersiniz. Yani, değişime dâhil olmadan oluşmasını bekleyip, sonradan geç kalmış bir tepki verirsiniz ya da baştan kontrolü ele alıp değişimi yönlendirirsiniz. İşte, okuyacağınız bu kitap ikinci seçenekle, önceden adım atmakla ilgili. Kurumlarda gelişimin ve değişimin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği kabullenmeyenler veya göremeyenler ya kontrolsüz büyüyorlar ya da rekabette geri kalıp küçülüyor ve sonunda da yok oluyorlar. Eğer değişimin ve gelişimin engellenemeyeceğini baştan kabul ederseniz, kurumunuzda yapılacak tüm projelerde, değişimi yönlendirebilme becerilerinin gelişmesine odaklanabilirsiniz. Ahmet Şerif İzgören’in, Elma Yayınevinden çıkan son kitabı Geleceği Yönetmek, raflardaki yerini aldı. Yaşanmış örneklerin yer aldığı kitapta İzgören, iş dünyasına sesleniyor ve şirketlerin gelecek rotasını “Değişim-Başarı-Gelecek” üçgeninde anlatıyor, ipuçları veriyor. Keyifli okumalar.
95.20 ₺ -
Masallarda Bir Peri Çıkar Karşınıza Gerçek Hayatta Öğretmen
Öğretmen, aile, öğrenci, sistem ve ülke kültürü başlıklarında eğitim sistemini irdeleyen İzgören, kitabında sistemin tüm paydaşlarına öneriler sunuyor. Ülke geleceğiyle ilgili en önemli başlığın eğitim olduğunu, sistemin doğru kurgulanması durumunda değişimin başlayacağını savunan İzgören, çalışmasında “Eğitim sistemimiz nasıl daha iyi olabilir?” sorusunun da yanıtını arıyor. Keyifli okumalar.
103.20 ₺ -
Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Yavuz Bahadıroğlu
Kanunî, rüyasında Efendimiz'i(s.a.v) görmüş ve kendisine şöyle buyrulmuş: Belgrad, Rodos ve Bağdat kalelerini fethedesin sonra da benim şehrimi imar edesin! Bu emir üzerine, Kanunî hemen Haremeyn'i imar ve iskân projelerine başlar. Hatta vasiyetinde şahsî servetinden hacılar için su getirecek bir vakıf kurulmasını ister. Kızı Mihrimah Sultan da babasının bu vasiyetini yerine getirir ve Arafat'taki Ayn-ı Zübeyde Suyu'nu Mekke'ye ulaştırır. Dünya önünde eğilirken, Kanunî, Peygamber'ine şöyle yalvarır: Nûr-ı Âlemsin bugün hem dahi Mahbub-u Hüda, Eyleme âşıkların bir lâhza kapından cüda... Gitmesin nâm-ı şerefin bu dilimden dem-bedem, Dertli gönlüme devadır, can bulur ondan safa. (Hem Allah'ın habibi, hem de âlemlerin nurusun,/ Sen'i sevenleri bir an olsun kapından uzaklaştırma,/ Gitmesin dilimden şerefli ismin, nişanın,/ Benim dertli gönlüm bu zikirden şifa bulur, canım sevinç duyar.)
123.50 ₺ -
Muhteşem Hanedan Osmanlı Osmanlı Padişahları
Osmanlı İmparatorluğu (Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye) 1299 senesinde şimdiki Türkiye Cumhuriyeti'nin Bilecik ili Söğüt ilçesinde Osman Gazi tarafından Osmanoğulları Beyliği olarak kurulmuştur. Kurulduğu tarih Anadolu Selçuklu Devleti zamanına rastlar. Osmanlı Beyliği'nin kurulmasıyla başlayan Osmanlı Tarihi, son padişah VI. Mehmet Vahdettin'in 17 Kasım 1922 günü ülkeden ayrılması ile son bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, Akdeniz'i İmparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl hâline getirmiştir. İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. 623 yıl süren Osmanlı Tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve 3 kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, ilahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı...
123.50 ₺ -
Muhteşem Yavuz Sultan Selim Han
Osmanlı tarihinde bir devir kapanmış, yeni bir devir açılmıştı. Dünya tarihinin Cihangir olarak selâmladığı Yavuz Sultan Selim, atalarının tahtına çıkmıştı. Sultan Selim ateşten gömleği giymiş, yanarken yakmaya hazırlanmıştı. Ağabeyi Şehzade Ahmed, isyan hâlindeydi. Kendi kendini Anadolu Padişahı ilân etmişti. Şimdilik en yakın tehlike durumundaydı ve hemen bertaraf edilmeliydi. Devlet hayatında iki başlılık olmazdı. Hatırı sayılır derecede bir âlim olan Kardeş Korkud'a, Manisa sancağına dönmesini, ilimle, irfanla meşgul olmasını tembihledi. Mülkün perişanlığına sebebiyet vermez, saltanat davasın gütmezsen, hayatından ve evlâd ü iyalinin hayatından emin olub devr-i saltanatımızda huzur içinde yaşarsın. Yok, iğvalara kapılub padişahlık derdine düşersen, kahrımızdan kurtulamazsın. Mülkün perişanlığına öz oğlumuz sebebiyet verse dahi, acımazız!...
97.50 ₺ -
Hanedan Sarayın Sırları
Üslup ve Estetiğin Bestekârı: Sinan Osmanlı Sarayları İstanbul Sarayları Harem-i Hümâyun Osmanlı Rütbeleri Sarayda Yemek Saray Cellatlığı Saray Merkezli Devletin İdari Yapısı Yabancıların Gözüyle Osmanlı Padişahları Sarayda Divanlar Tahta Geçme Usulü Padişahların Eğitim-Öğretimi Saray Merkezli Devlet Yönetimi Osmanlı Maliyesi Osmanlı Ordusu Osmanlılarda Ekonomik Hayat Osmanlı Toplumunda Eğitim ve Öğretim Osmanlı Aile Modeli Osmanlı Mahallesi ve Mahalle Hayatı Osmanlılar Nasıl Giyinirdi? Sarayda Büyük Aşklar Şehzade Katli Osmanlı'da Kuvvetler Ayrılığı Prensibi Osmanlı Sadrazamları
105.00 ₺ -
Tarihin Arka Sokakları
Osmanlı Padişahları Hukuka Bağlı mıydı? Fatih'in Latin Papazlara Verdiği Ferman Öldürseydik, Ermeni Kalmazdı Yahudilere Zulüm Saltanat Nasıl Kaldırıldı? Hilafetin Kaldırılışına Tepki Gösterilmedi mi? Osmanlı Hanedanı Sürgünde Nasıl Yaşadı? Serbest Fırka Nasıl Kuruldu, Nasıl Kapatıldı? Menemen Olayı Nedir? Osmanlı Padişahları Neden Hacca Gitmediler? Osmanlı Padişahları Neden Yabancı Kadınlarla Evlenirlerdi? Padişahlar İçki İçer miydi? Çocuk Yaştaki Şehzadeler Neden Öldürülürdü? Osmanlılar Nasıl Eğlenirlerdi? Osmanlı'da İlk Seçim Osmanlı Devleti Gerçekten Hoşgörülü müydü? Bizans Neden Yıkıldı? Matbaa, İrtica Yüzünden mi Geç Geldi? Osmanlı'da Bilim ve Teknoloji Var mıydı? İstiklal Savaşı'nı Kim Başlattı? "Eski Ramazanlar!" Nasıl Yaşanırdı? Eski Azınlıklar Ramazanları Nasıl Yaşarlardı? Osmanlı'da Grev Hakkı Var mıydı? Yunanistan'a Gıda Yardımı Yaptığımız Doğru mu? Lübnanlı Dürzi Lider Neden Osmanlı'yı Özler? Vaktiyle Fransızları Beslediğimiz Doğru mu? Osmanlı Devleti'nde Kadın Komutanlar 19 Mayıs 1919'da Gerçekten Ne Oldu? Bandırma'da Kimler Vardı? Moğollar Anadolu'da Zulüm Yaptı mı? Tekke ve Zaviyeler Neden Kapatıldı? Osmanlı'da Sanat Var mıydı? Ezanın Yasaklanması Enver Paşa Hain mi, Vatansever mi?
77.00 ₺ -
Osmanlıda Derin devlet ve 2 Abdülhamit
Hafızamızdaki aşırı uçlardan biri Sultan II. Abdülhamit Han’dır! Herkes onu kendi siyasi tercihine göre yorumlamış, ‘Ulu Hakan’la ‘Kızıl Sultan’ arasına sıkıştırılıp, kavga odağına dönüştürülmüştür. Kuraldır: Her ‘ifrat’ kendi ‘tefrit’ini üretir! İki tarafın, bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmuş fanatikleriyle, tarihi gerçeklerin sadece işlerine yarayan bölümlerini alan tipleri, tarihi kişilerle olaylara salt tarih ilmi açısından yaklaşan dürüst tarihçiyi de konudan soğutmuşlar. Dolayısıyla gerçek Abdülhamit’le gerçek Vahdettin, tarihimizin diğer bazı ‘gerçek’leri gibi kaynayıp gitmiş... “Son karar sizin” demiyorum çünkü hepimizin beynine yapışıp kesinleşmiş birtakım karar ve kanaatlerimiz var. Bu yüzden son kararı yine tarihe bırakıyorum. Hasbihalimizi, Sultan II. Abdülhamit’in “Tarih tekerrürdür” diyenlere verdiği bir cevapla bitirelim: “Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor”.
63.00 ₺ -
Saltanattan Cumhuriyet Yakın Tarihimizin Sır Perde
- Osmanlı'nın Demokrasi Anlayışı - Cumhuriyet Türkiye'si Kurulurken - 19 Mayıs'ta Gerçekten Ne Oldu? - 23 Nisan'da Hangi Meclis Toplandı? - En Çok Tartışılan Padişah: Sultan Vahdettin - Yakın Tarihimizden Bir Kesit - Lozan Hezimetine Doğru - Lozan'dan Bugüne Yansıyanlar - Yarım Kalan Yemin: Misak-ı Millî - "Taraflar" ve "Taraftarlar" - "Geri Kalmışlığımızdan Padişahlar Sorumlu" İmiş! - "Mahalle Baskısı" mı, Devlet Baskısı mı? - Siyasi Hesaplaşmaların Sahnesi: İstiklal Mahkemeleri - İzmir Suikastı - Adamlar ve İdamlar - Bitmeyen Tartışma: Kılık-Kıyafet Meselesi - Nihayet "Şapka İnkılâbı" da Yapılıyor… - Sehpada Bir Âlim: İskilipli Atıf Hoca - Çok Partili Demokratik Sisteme Geçiş Süreci - Menemen Olayı - Demokrasi Denemesi: Demokrat Parti'nin Kuruluşu - Cumhuriyet'in İlk Partisi: CHP - Demokrat Parti'nin Doğuşundan 1960 İhtilaline - Yakın Tarihin Düşündürdükleri - Gerçekleşemeyen Tasavvur: Dinde Reform - "Yüzellilikler Olayı" Nedir? - Şeyh Said İsyanı Neden Çıktı? - Kâzım Karabekir Paşa Gerçeği - Bir Alacakaranlık Kuşağı: Yakın Tarih - İnkâr Fırtınaları - Türkiye İsmi Nereden Geliyor?
63.00 ₺ -
Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları
Osmanlı İmparatorluğu; en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, Akdeniz'i imparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl haline getirmiştir. İstanbul'un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. 623 yıl süren Osmanlı tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve üç kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti, bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, ilahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı. Osmanlı'nın mirası olan topraklarda onun eserleriyle yaşayan bugünün nesli, Osmanlı tarihi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamamaktadır. "Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları" isimli eser, insanımızın kendi şanlı tarihini biraz olsun öğrenmelerine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu gibi altı asır sürmüş olan bir tarihi, tek ciltlik bir eserle anlatmak mümkün olmadığından bu kitapta sadece devletin başı olan padişahlar ve onların dönemindeki önemli olaylara yer verilmiştir. Elinizdeki eser, farklı kaynaklardan istifade edilerek, akıcı bir üslup ile kaleme alınmış ve çok sayıda resim, gravür ve harita ile görsel zenginlik kazandırılmıştır. (Tanıtım Bülteninden)
77.00 ₺ -
Muhteşem Süleyman ve Hürrem Sultan
Neden "Kanuni" ya da "Muhteşem" denildi? Kanuni, Hürrem Sultan'a gerçekten âşık mıydı? Osmanlı'nın devlet yapısı eğlenceye mi, hizmete mi dönüktü? Harem hayatı nasıldı? Harem nasıl bir kurumdu, işlevi padişahlara kadın bulmak mıydı? Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman'ı ne kadar etkilemişti? Şehzadelerin katledilmesinde Hürrem Sultan'ın rolü olmuş muydu? Sünnet Medeniyeti ne demekti, Osmanlı bunun neresindeydi? Osmanlı'nın devlet olma amacı ne idi? Kanuni'nin kimliği ve kişiliği nasıldı? Kanuni'nin savaşları, vatana katkıları neler olmuştu? Kanuni'nin ebedi eserleri nelerdi? Oğullarını neden öldürttü? İstediği zaman padişah hareme girebilir miydi? Ak ve Kara Ağalar'ın istediklerinde hareme girmeleri mümkün müydü? Hürrem Sultan, genelde tarihçilerimizin gösterdiği gibi "canavar ruhlu bir kadın" mıydı yoksa bir hayırsever miydi?
105.00 ₺ -
Fatih Sultan Mehmet ve İstanbulun Fethi
Osmanlı’da saltanat sırası Sultan II. Murad’a gelmişti. O da kuşattı İstanbul’u, fakat Peygamber müjdesi şehir, Peygamber adaşını bekliyordu: “Hz. Muhammed (sav) Peygamber’in müjdesini Sultan Mehmed gerçekleştirecekti.” Sultan II. Murad, ya bunu hissettiği ya da birileri (bazı kaynaklar Hacı Bayram-ı Veli olduğunu yazar) kulağına fısıldadığı için en verimli çağında tahtı terk etti. Bu görülmemiş derecede büyük fedakârlıkla müstakbel fatihin (oğlu Sultan II. Mehmed) önünü açtı. Ama kaderden henüz izin çıkmamıştı. II. Murad, bir süre sonra saltanat makamına dönmek zorunda kaldı. Yenmesi gerekeni yenip, alması gerekeni aldıktan sonra, her fani gibi o da “terk-i dünya” eyledi. Şimdi sıra onundu… Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, “alınmaz”ı alıp “Fatih” olacaktı. Henüz yirmi yaşındaydı. Çocuktu, ama yüreğini inancıyla bütünleyerek atom çekirdeğine dönüştürmüştü. Ya alacak ya da ölecekti! Ölmedi, aldı. Çünkü o, gemileri karadan yürütmeyi düşünecek kadar geniş ufukluydu...
77.00 ₺ -
Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
Cesarete âşık olan yeniçeriler bu cesaret gösterisinden sonra, Padişah'ı takip etmeye başladılar. Nihayet ordular Çaldıran Meydanı'nda karşılaştı. Kanlı bir savaş sonucu Yavuz Padişah, Çaldıran Zaferi'ni (23 Ağustos 1514) kazandı. Bu zafer sadece Anadolu'yu değil, İstanbul'u da kurtarmıştır. Daha da önemlisi hilafetin yollarını Osmanlı'ya açmıştır. Yavuz'un amacı, kendi sözlerinde şöyle ifadesini bulmaktadır: "Ben bu saltanatı, ümmete hizmet içün pederumun elinden aldum ve ıslâh-ı âlem (İnsanların ıslahı ile mutluluğu) uğruna birader ve biraderzadelerimi (Kardeşlerimi ve çocuklarını) feda eyledum... Ben uykularımı, rahat ve huzurumu terk ile din-i mübînin te'yidine uğraşıyorum. Eğer İslâm'ı ihya etmek (geliştirmek, hayata geçirmek, yaşamak ve yaşatmak) maksudunuz (isteğimiz, niyetiniz) değilse, benum de nefs-ül emirde saltanata kat'a hevesum yoktur." (Eğer bu yoldan hedefe gidemeyeceksem, sizin de böyle bir amacınız bulunmuyorsa, padişahlıkta gözüm yoktur)."
77.00 ₺ -
Aklımda Deli Sorular
Daha önce bize böyle hitap eden olmamıştı. Bir an üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Sanki ben değildim yıllar boyunca büyüsem, özgür olsam diye hayal kuran... Büyümek, hiç gerçekleşmeyecek düş gibiydi küçük bir kızken... Ama şimdi işte karşımda birisi "gençler" diye sesleniyordu. Bu yıl son senem. Aklımda deli sorular: Gittikçe genişleyen hayatın açısı nereye uzanıyor? Lisede nasıl bir genç olacağım? Yeni yüzler, yeni telaşlar sararken hayatımı ansızın değişecek miyim? Korkuyor muyum yoksa? Peki ya geleceği düşündüğümde hızla çarpan kalbim? En önemlisi de yıllarca aynı sıraları paylaştığım Ayşegül ve Filiz'den nasıl ayrılacağım? Okuyacakların benim hikâyem, hoş geldin şimdiden!
111.75 ₺ -
Bitmeyen İyilik Vakıf Kuranlar
Bu kitap sizi, iyiliğin en güzel yolunu bulan insanların dünyasına doğru bir yolculuğa çıkaracak. Öyle bir iyilik ki yıllar önce yapıldığı hâlde etkisi hâlâ devam ediyor. Nizamülmülk, Alaaddin Keykubat, Fatih Sultan Mehmet, Beyazit, Kanuni, Mimar Sinan, Bezmialem Valide Sultan, Hatice Sultan, Mehmet Raşit Efendi…Kurdukları vakıflarla yüzyıllar boyunca ihtiyaç sahiplerine destek olmuş örnek insanlarla tanışacak,yaptıkları iyilikleri okuduğunuzdatoplumsal dayanışmanın uzak bir hayal olmadığını göreceksiniz.
92.50 ₺ -
Endülüs’te Bir Hafta
Manolya, Tarih bölümü son sınıf öğrencisidir. Hayatını eski yazmalara adamış hocasıyla Endülüs alanında çalışıyordur. Yaz tatilinde beklenmedik şekilde kendini Granada’nın incisi Elhamra Sarayı’nda bulur ve sarayda çalışan Mateo ile tanışır. Sarayı gezerken kayboldukları tüneller önce soğuğuyla sonra görkemli teknolojisiyle onları şaşırtır! Elhamra Sarayı’nı inşa ettiren Sultan Muhammed’in, başkent Kordoba dâhil bütün Endülüs şehirlerini Elhamra’ya dokunulmaması karşılığında teslim etmesinin ardındaki sır, onları on dördüncü yüzyıl Endülüsü’ne götürerek hiç beklenmedik bir yolculuk yaşatır.
177.60 ₺ -
Ayasofyada Bir Gece
Mihrimah, Ayasofya’da çalışırken bir sırrın tam ortasına düşüyor. Üstelik bu sırrın ortakları da var. İpek ve Mehmet, kendilerini bu gizemi çözüp parçaları tamamlamaya adıyorlar. Çünkü, bu sırrı aydınlığa kavuşturmak Ayasofya’yı korumak demek. İtalya’da başlayan bu yolculuk, Doğu’nun mistik havasında ilk rota olan Diyarbakır surlarında da onları şaşırtıyor. Bu macerada yalnız olmadıklarını anladıklarında her şey daha beter bir çıkmaza giriyor. Ayasofya’nın savunma mekanizması ise herkesi şaşırtıyor! “Ne su koruyabilir hazineyi, Ne de kendisi saklayanın, Yıldız gözünde durduğunda. Son şövalye sözünü bozduğunda, Ve Muktedir üzümü yaktığında Kim koruyacak mabedi?”
125.80 ₺ -
Atasözleri ve Hikayeleri
Atasözleri dilimizin zenginliği, bize atalarımızın mirasıdır. Hangisini istersek, babamızın malı gibi rahatça kullanırız. Hepsi de anamızın ak sütü gibi helaldir. İşte bu kitapta birbirinden güzel, birbirinden değişik, birbirinden şenlikli atasözlerinin hikâyeleri var. Aç ayının neden şakkıdı şakkıdı oynamadığını, damdan düşenin halinden en iyi kimin anladığını, kılavuzu karga olan adamın akıbetini, pilav seven kişinin cebinde ne taşıdığını, züğürtleyen bezirgânın eski defterleri neden karıştırdığını ve horozların nasıl yumurtladığını merak ediyorsanız bu kitabı okumaya doyamayacaksınız…
26.25 ₺ -
Örneklerle Kişiliği İnşa Etme Sanatı
• Bu çalışma, kişisel gelişim literatürüne kendi medeniyet birikimimizden bir eser kazandırmayı amaçlamaktadır. • Kitapta ilk defa duyup, ilgi ve beğeniyle okuyacağınız birçok güzel örnek bulacaksınız. • Gayemiz gençlerimize ideal kazandırmak, ideali olanlara da verimli çalışma yollarını göstererek onların elinden tutmaktır. • Diğer bir gayemiz ise gençlerimize kimlik ve şahsiyetlerini kaybetmeden, mânevî değerlerini yitirmeden başarılı olabilmenin yollarını göstermektir. Yani hedefimiz gençlerimizi hem başarılı kılmak, hem de onlara mâneviyat kazandırıp iç huzura ermelerine vesile olmaktır. • Eserdeki temel hareket noktamız, medeniyetimizi inşa eden büyüklerimizin tecrübeleridir. Osmanlı dönemi ağırlıklı olmak üzere büyüklerimizin edebî güzellikleri, çalışma düzenleri, gayret ve azimlerinden örnekler verilmiştir. • Kişisel gelişime ait, altın değerinde önemli bilgi ve örneklerin toplandığı bu eserin bir “el kitabı” olarak gençlerimize faydalı olacağını ümit ediyoruz.
149.50 ₺ -
Kuşçubaşı Eşrefin Eşi Pervinin Savaşı
Kuşçubaşı Eşref… Cesur bir savaşçı, becerikli bir istihbaratçı ve bir eş… Pervin Hanım… Kuşçubaşı Eşref’in henüz 45 günlük evliyken savaşa gitmek için geride bıraktığı müşfik bir eş… Pervin Hanım’ın hatıratı… Birinci Dünya Savaşı, savaş yılları, savaş sonrası esaret ve işgal günleri, Milli Mücadele dönemi, Lozan sonrasında başlayan Kuşçubaşı’nın sürgün günleri… Bütün bunlara dair enteresan bilgiler ve yorumlar barındıran, bu süreçleri çilekeş bir kadının gözünden günümüze aktaran bir defter… Savaş yıllarında pek çok Osmanlı kadını ile aynı acıları paylaşan Pervin Hanım’ın kaderi Lozan Antlaşmasından sonra farklı bir yöne evriliyor. Benjamin C. Fortna, Kuşçubaşı Eşref: Efsane Teşkilat-ı Mahsusa Subayının Hayatı isimli muhteşem çalışmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun en çalkantılı dönemini bir de Eşref Bey’in eşi Pervin Hanım’ın kaleme aldığı hatırat aracılığıyla gözler önüne seriyor. Heyecan içinde bir solukta okunabilecek muhteşem bir çalışma…
166.50 ₺ -
Mahremiyet Eğitimi
Birçok anne-baba çocuklarını kötü niyetli kişilerden korumak için “tanımadığın biri sana şeker verirse oradan kaç” gibi tavsiyelerde bulunur. Bir kısım anne-baba da çocuklarının iyiliği için üzerlerinde baskı kurup korkutmak, onları tehdit edip sindirmek zorunda olduklarına inanır. Çocuğu korkutarak ve ürküterek mahremiyet bilinci kazandırmaya çalışmak, onu sosyal yaşamda korunaksız kılar. Böylesi çocuklar hayata karşı güvensiz, başkalarına karşı şüpheci, dost ve arkadaş edinmede yeteneksizdirler… Halbuki Mahremiyet Eğitimi bir nezaket eğitimidir… Bu sayede çocuk kendini saygın hisseder, olumsuz bir tavır karşısında güçlü bir duruşla kendini koruyabilir. Pedagog Dr. Adem Güneş bu eserinde, bir yandan çocuklara “zarafet ve nezaket” kazandıran, diğer yandan kendilerini kötü niyetli kişilerden koruyacak güce eriştiren Mahremiyet Eğitimi’nden bahsediyor. Her anne-babanın ve öğretmenin bilmesi gereken temel prensipleri adım adım okuyucusuyla paylaşıyor. “Kitabın en güzel yanı, örnek olaylarla net öneriler sunması. Çocuğu olan veya çocuk bekleyen anne-babalar mutlaka okumalı.” (S. Erdoğan, 27) “Çocuk eğitimi üzerine kesinlikle okunması gereken bir kitap. Okurken hem çocuğumu hem kendimi daha iyi tanıdım, çocuk ebeveyn ilişkisinin nasıl olması gerektiğini kavradım.” (D. Yaprak, 32) “Anne-babaların en çok zorlanacağı konulardan biri üzerine tam bir başucu kitabı. Alın okuyun ve etrafınızdaki ailelere hediye edin.” (R. Durmaz, 43)
185.00 ₺ -
Hastalıkların Duygusal Sebepleri
Hepimiz milyonlarca yıldır dönüp duran dünyamıza kısa bir süre için misafirliğe geldik. Bu kısacık zamanı duygusal ya da fiziksel hastalıklarla geçirmeyi kim ister? Hele ki hastalıkların nedenlerini her şey için geç olmadan görebiliyorken… Size bir müjde vermek istiyoruz: Hasta olmadan önce ruhunuzu, sonra da duygudan kaynaklı olası hastalıkları hiç olmadan önleyebilirsiniz! Her şey için geç olmadan, hastalıkların duygusal hikâyeleriyle tanışmaya hazır mısınız? Bu yolculukta duygularla hastalıkların, ruh-beden-zihin üçgeninin birbiriyle muhteşem bağına bakacağız. Duyguların kötü etkileri fark edilmediğinde nasıl hastalığa dönüştüğüne, hastalıkların duygusal nedenlerine birlikte ışık tutacağız. Hatta o kadar ileri gideceğiz ki, bırakın anne karnındaki hayatımızın günümüze uzanan etkilerini, atalarımıza uzanan aktarım öyküsünü ele alacağız. İnanç ve sevgi gibi gözle görülmeyen ama insan hayatını ötelere taşıyan mucizelerin hem ruh hem de beden sağlığını nasıl yeniden inşa edebildiğine şahit olacağız. “Nasıl olsa yapar” diye testiyi kırmadan önce çocuğu şamarlayan Nasrettin Hoca ne kadar haklıdır bilmiyoruz ancak burada biz de en az onun kadar temkinliyiz. Hasta olduktan sonra değil, hasta olmadan önce alıyoruz önlemimizi. İyileşmek, daha da önemlisi hastalık bizi bulmadan hareket geçmek için kendi değişimimizi sağlayabiliriz. Bu değişim için önümüzde hiçbir engel yok. Tabii kendimizi saymazsak… Şimdi çözüm yollarını ve umut kapılarını aralayıp yüzümüze bir gülümseme kondurabiliriz. Zeynep Dizmen ve Eray Hacıosmanoğlu fiziksel sebeplerle geliştiğini düşündüğümüz bazı hastalıklar ile duygusal sebepler arasındaki bağı ortaya koyan bir çalışma ile “her şey için geç olmadan”yapabileceklerimizin peşine düşüyorlar. Ruh-beden-zihin üçgenin olağanüstü etkileşiminin izini sürerek sevgisizliğin, değersizlik hissetmenin bizi nasıl içten içe hasta ettiğini, tam tersine sevginin, iyi hissetmenin ve inancın mucizevi iyileştirici gücünü bilimden beslenen bir bakış açısıyla ortaya koyuyorlar. Hastalıkların Duygusal Sebepleri: Her Şey İçin Geç Olmadanhemen bugünden itibaren başlayabileceğiniz ümide ve iyileşmeye dair yolculuğunuz için bir rehber kitap.
27.75 ₺ -
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
“‘Gerçek hayat, tamamıyla buluşmadan ibarettir’. Buluşmak, karşılaşmak. İnsan ötekiyle karşılaşarak var olur. Ötekinin bakışıyla, ötekinin yüzünü bana çevirmesi, beni dinlemesiyle. İlişkiyle. Sadece ilişkiler vasıtasıyla kendimizi dünyaya ve başkalarına tamamen açarız. Başka bir insana bağlanabilmek için ona açık olmam gerekir. Olmamızı gerektiğini düşündüğümüz kişi olmak arzusundan sıyrılarak, gerçekten olduğumuz kişi olmaya izin vererek. Gerçekte kimim ben? Gerçekte olduğum kişi olmak, yani olduğum gibi görünmekle sahiciliğe adım atarım. İncinmeyi göze alarak.” Kemal Sayar, Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez‘le insanın kendisiyle, ötekiyle, dünyayla kurduğu ilişkilere, varoluşla gerçekleştirdiği buluşmaya dikkat çekiyor. Yaşarken incitici de olsa geriye dönüp baktığımızda bizi olgunlaştırdığını düşündüğümüz her şeyle yani “hayat”la buluşmanın “hayatı askıya almadan” yaşamanın ipuçları Kemal Sayar’ın usta kalemiyle Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez‘de.
203.50 ₺