-
Ölüm Daha Güzeldi Hatıralarım
Osmanlı ulemalarından ehli sünnetin savunucusu Ahmed Davudoğlu Hoca’nın yetiştiği ortamı, bulgaristan zindanlarında çektiği işkenceleri, anavatanına hicreti ve oradaki yaşadığı sıkıntıları ibretle okuyacaksınız. Ahmed Davudoğlu Hoca, Üstad Necib Fazıl’ın bizâtihi kendisine olan, “Günümüzün seyrek ilim adamlarından, gerçek takvâ ve hûşû sahibi ol-duğuna şehâdet ettiğim…” övgüsünü hak etmiş, gerçek bir âlimin nasıl olması gerektiğini yaşayışıyla göstermiş, eşsiz çalışmalarıyla da ilmî hayatı-mıza damgasını vurmuş değerli şahsiyetlerimizdendir. “Kollarımı o kalın sicimle arkama kat kat bağladı. Başıma da bir maske geçirdi. Bu maskenin fil hortumuna benzer bir hortumu vardı. Maskeyi giyen insan bu hortumun içinden nefes alıyordu. Hortumun içinde ise oksijen vardı. Zannederim hortum, sesi önlemek için yapılmıştı. Maske başıma geçirilince dünyayı iki gözlükten görmeye ve hortumdan gelen hoş bir havayı teneffüse başladım. Tam bu sırada birden ateş düşmüş gibi bir hâl oldu. Teğmen elektrik cereyanını salmıştı. Kafamın mor alevler içinde cayır cayır yanmakta olduğunu, maskenin gözlüklerinden görüyordum. Sade kafam değil, bütün vücûdum yanıyor! Dişlerim birbirine çarptıkça elektrik burgusuna benzer bir çatırtı duyuyor; feryad-û figânım ayyûka çıkıyordu. İnsaf-sız kefere zerre kadar vicdan azabı duymadan beni diri diri yakıyordu.” 1949 yılının son günü Edirne muhacirhanesinde idik. Türk hududuna geçinceye kadar, komünist zulmünden kurtulduğuma inanamamış, hatta hududa yaklaştıkça tevkif emri gelecekmiş gibi garip bir hâlet-i ruhiye içinde heyecanım arttıkça artmıştı. Hududu geçtikten sonra geniş bir nefes aldım. Ve yanımdaki bir yol arkadaşıma Şükür kurtulduk, komünistler artık bulsunlar da tevkif etsinler dedim. Tren Yunan toprağından geçerken bile heyecanım tamamıyla yatışmış değildi. Fakat Selimiye’nin semaya yükselen minarelerini görünce heyecanım aniden müjde-i sürura inkılap etti. Bu ilahî sütunlar sanki bizi, istikbal için şahlanmış, uzaktan bizi kemal-i ihtişamla selamlıyordu. Müjde! kurtuldunuz! diyordu. O zaman içimin boşaldığını ve bütün elem ve kederlerimin Mart karı gibi eriyerek damladığını hissettim. Muhacirhaneye inince nezrettiğim secde-i şükranı eda için ilk fırsatta Selimiye Camii’ne koştum..
117.00 ₺ -
Anne Darbe Ne Demek
15 Temmuz gecesi Türkiye şok edici bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. 1980 sonrası kuşaklar fiili bir darbe ile hiç tanışmamıştı. Önceki kuşaklar belki darbelere aşinaydı ama bu defa başka bir şey oluyordu. “Ancak filmlerde olur,” denilebilecek cinsten bir çılgınlık yaşanıyor; bir milletin uçakları aynı milletin Meclis’ine bomba yağdırıyor, sokaktaki insanlara kurşun sıkıyordu. Her şeye rağmen halk sokaklara indi ve dünya siyasi literatürüne geçecek bir inisiyatifle bu darbe girişimini, daha doğru tabirle bu çılgınlık halini engelledi. Yaşananlar kadar bu çılgınlığın faili de şaşırtıcıydı. Olayın arkasında bir süredir devlete kafa tutmakta olan FETÖ yapılanması mensuplarının olduğu anlaşıldı. Türkiye kamuoyunun daha birkaç yıl öncesine kadar bir dinsel hareket olarak gördüğü oluşum, bir terör örgütüne dönüşmüştü. Nasıl olmuştu da kendi halindeki saf inananlar adeta gizemli bir tarikatın neferleri haline getirilmişti? Psikiyatrinin bütün bu olanları nasıl açıkladığını görmek için belki de çocukların o saf sorusuna dönmek gerekiyordu: “Anne, darbe ne demek?” Prof. Dr. Nevzat Tarhan ülkeyi 15 Temmuz darbe girişimine götüren sürece olabildiğince etraflı bir biçimde bakarak bir tür toplumsal özeleştiri ile sadece FETÖ yapılanmasını değil, böyle bir yapının genişleyip büyümesine yol açan toplumsal dinamikleri de ele alıyor. Birey ve toplum psikolojisi açısından bu ülkenin vatandaşlarına nasıl bir "oyun" oynandığını deşifre ediyor. Darbe girişimi sonrasında birçok şey yazıldı çizildi, bu konuda birçok kitap yayımlandı, ama meselenin psikolojik boyutu üzerinde pek durulmadı. Kendi halinde, saf, inanan insanlar nasıl kitlesel bir hezeyanın parçası haline getirildi? Ve bir daha böyle acı bir olayın yaşanmaması için toplum olarak ne yapabiliriz? Bütün bu soruların cevapları bu kitapta...
19.24 ₺ -
İmparotorluğun Son Nefesi
İmparatorluğun Son Günlerinden Cumhuriyet'in Kuruluş Öyküsüne... "En utanılacak yönümüz; tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek; tarih yazmamak konusundaki ısrarımız!” İlber Ortaylı "Birinci Dünya Savaşı Türk halkı için en acı hatıralarla doludur. Cephedeki şehitlerin yanı sıra cephe gerisinde yokluktan, hastalıktan ölümler ve sıkıntılı bir hayat söz konusudur. Ama galiba Türk toplumu modern anlamda bir millet olma aşamasına burada dönmektedir. Bu, onu birçok başka ulustan farklı kılan yanıdır. Direnci artırmış ve kimliği oturmuştur." "Cumhuriyet tarihinin üzerinde en çok tartışılan olaylarından biri Lozan Antlaşması’dır. Bu konuda Lozan’ı bir hezimet olarak görenler de bir zafer olarak niteleyenler de var. Lozan mantıki ve gayet onurlu bir uzlaşmadır. Kalıcı ve düzeni sağlayıcı bir anlaşma olarak görülmelidir." "Cumhuriyet, devamlılıktır. Osmanlı, Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir." "Atatürk’ün başarısındaki en önemli faktör; vazgeçmek bilmeyen iradesidir, bu noktada Rumeli inadı vardır Gazi Paşa'da. 'Olmalı' dediği an, olabilir yok. Bu liderlik yapmaya hevesli herkese lazım bir prensib..." Balkan Harbi'nden Birinci Dünya Savaşı'na, İstiklal Mücadelesi'nden Lozan Görüşmeleri'ne, Halifelik tartışmalarından Cumhuriyet’in kuruluşuna, Sultan Abdülhamid'den Mustafa Kemal Atatürk'e, Enver Paşa'dan Halide Edip'e gündemden düşmeyen konular ve tartışılan tarihî kişiliklere dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenlerin kaçırmaması gereken bir kitap; İmparatorluğun Son Nefesi...
24.05 ₺ -
Ekolojik Güzelliğin Kitabı
Güzelleşmek isteyen kadınlar mutfağa! İhtiyacınız olan bütün malzeme buzdolabınızda, raflarınızda. Asırlardır kullanılan en etkili güzellik formülleri ve bakım ürünleri Erkan Şamcı’nın kitabında. Evde uygulaması kolay tariflerle cildinize zarar vermeden bakım yapmanın mutluluğunu yaşayın! Kimyasalları cildinizden uzaklaştırın. Maydanozlu limonlu güzellik reçeteleri İçinde bolca maydanoz, limon, yoğurt, patates, süt, yulaf ezmesi, krema, zeytinyağı olan bir kitaptan bahsediyoruz. Yemek kitabı dersiniz değil mi? Hiç ilgisi alakası yok. Güzellik reçeteleri veren bir kitap bu. Burnumuzun ucunda duran mutfak malzemeleri biraz onunla, biraz bununla karıştırılınca, belli bir şekilde uygulanınca dünyanın en etkili bakım ürünlerine dönüşebiliyor. Kitapta verilen tariflerde hiçbir karışıklık yok, son derece basit. Bir örnek: “Karpuzun suyunu çıkar, peçeteyle yüzüne sür. Yaz aylarında yüzünü nemlendirsin.” Yazılanları ev koşullarında, evdeki araç gereçle uygulaması kolay. Zaten elinizin altında olan malzemelere belki aktardan alacağınız bir iki bitkiyi veya yağı ilave edeceksiniz. Yiyemiyorsan cildine de sürme! Piyasada bu kadar kozmetik ürünü varken neden kendimiz yapmakla uğraşalım diye düşünüyorsanız… Günümüzün kozmetik ürünleri fast food yemeklere benziyor. İçinde tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz, şirket sırrı. Kimyasallar, koruyucular, çeşit çeşit sentetik maddeler içerdikleri kesin. Üstelik piyasaya sürülmeden önce ilaçlarda olduğu gibi bir deney sürecinden geçmek zorunda da değiller. Etiketine “gençleştiriyor” yazan satışa çıkarabiliyor ama gençleştirdiğini ispat etmekle yükümlü değil. Sadece bu kadar mı? Kozmetiklerde bolca biyoteknoloji ve nanoteknoloji uygulamaları da kullanılıyor. Bunların günümüzdeki etkilerinden de, gelecekteki etkilerinden de tamamen bihaberiz. Erkan Şamcı, tam da bu noktada bize çok eski bir bilgiyi hatırlatıyor: Yiyemiyorsan cildine de sürme! Ağzına atmak istemeyeceğin hiçbir şeyi, vücudunun en büyük organı olan derine de sürme! Bebeklerini zeytinyağıyla ovan anneler, gebelik döneminde göbeğine kakao yağı süren kadınlar bu basit kuralı zaten biliyorlar. Ev yapımı güzellik Kitap güzelliğin içten geldiğini vurgulayarak hayat biçimimizden, uyku düzenimizden, hatta kumsalda yürüyüş yapmamızdan bile bahsediyor. Mutlulukla güzelliğin genelde kol kola yürüdüğünü hatırlatıyor. Tepeden tırnağa bakımlı ve güzel olmak için masum malzemelerle birçok tarif paylaşıyor. İşte kitaptan seçtiğimiz 3 güzellik formülü: Kuru ciltler için yulaf maskesi 1 kahve fincanı kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi 1 yemek kaşığı süt 1 tatlı kaşığı zeytinyağı Kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesiyle karıştırılır. Bunun üstüne 1 yemek kaşığı süt ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklenerek karıştırılır. Maske, yüze ve boyun bölgesine sürülür. 15-20 dakika beklenir. Hazırlanan maske buzdolabında 2-3 gün saklanabilir. Bu süre boyunca her gün kullanılabilir. Yağlı ciltler için defne losyonu 5-10 adet defne yaprağı 200 ml kaynar su Defne yaprağının üzerine kaynar su dökün, soğumasını bekleyin. Sabah ve akşam yüzünüzü bu suyla silin. Bu losyon, yağlı ciltlerin parlaklığını giderir ve gözenekleri sıkılaştırır. Düzenli kullanımında, cilt pürüzsüz ve kadife gibi olur. Gül yapraklı sakinleştirici losyon Bir avuç gül yaprağı (tercihen reçel gülü – Isparta gülü) 200 ml su Su kaynatılıp ateşten alınır. Kaynar suya gül yaprakları ilave edilir ve demlemeye bırakılır. 30 dakika demlendikten sonra soğumaya bırakılır. Şişkinlik ve cilt tahrişi için oldukça faydalıdır. Tonik soğuduktan sonra yüz, günde iki kez bu tonikle silinir. Hazırlanan su buz kalıplarında dondurulabilir. Buz kalıpları yüz ve boyun bölgesine masajla uygulanır. Gül yaprağı bulamayanlar hakiki gülsuyunu aynı amaç için kullanabilirler. Ancak satın aldığınız gülsuyunun içinde ne olduğunu mutlaka okuyun. Sentetik koku vericiler veya başka katkı maddeleri içeriyorsa hiç satın almayın.
20.10 ₺ -
Diyabet ve Zayıflama Kürleri
Dr. Ümit Aktaş yeni kitabıyla ‘3 ayda diyabete son‘ veriyor! Çok satanlar listesinden inmeyen İlaçsız Yaşam, Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi ve Mutluluk Kürleri kitaplarının yazarı Dr. Ümit Aktaş’tan diyabete ve fazla kilolara elveda demek isteyen herkese hediye… Öncelikle size söylenen her şeyi unutarak işe başlayın. Hayat boyu ilaca mahkûm olduğunuzu söylediler. Tip 2 diyabetin iyileşemeyeceğini söylediler. Zayıflamak istiyorsan mutlaka diyetisyene git, dediler. Bunların hepsini unutun. Sizi sağlıklı bir yaşama davet ediyorum. Anahtarı kaybettiğiniz yerde aramanız gerektiğini biliyorsunuz artık. Bu ne demek? Beslenme hataları yüzünden hasta oldunuz, kilo aldınız ve sorunu ancak beslenme modelinizi değiştirerek çözebilirsiniz. Diyabet ve Zayıflama Kürleri ile anti-diyabet beslenme modelinin detaylarını öğreneceksiniz. Diyabet ve kilo kontrolünde büyük önem taşıyan hayati yapıtaşlarını, neler yemeniz, nelerden kaçınmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Bunları yaşamınıza uyarlamaya başladığınızda ise… * Kan şekeriniz düzene girecek. * İnsülin direnciniz kırılacak. * Kilo vereceksiniz. * Şeker hastalığının yaptığı tahribatı durduracaksınız. * Vücudunuza kendini onarması için ihtiyacı olan besinleri vereceksiniz. * Tip 2 diyabetle el ele yürüyen hastalıklarla aranıza mesafe koyacaksınız. * Hastalığın sizden çaldığı yaşam enerjiniz geri gelecek. * Diyabetle yakından ilişkili olan o depresif ruh halinden kurtulacaksınız.
201.00 ₺ -
Tanınmayan Büyük Çağ
İslam Uygarlığının Tanınmayan Büyük Çağını Keşfedin… Prof.Dr. Fuat Sezgin uzun yıllar süren çalışmaları sonucu ortaya koyduğu bu eserle, İslam dünyasının bilim ve teknoloji alanlarında insanlığın gelişmesine yaptığı katkıları incelemekte, bilim tarihi için yeni bir bakış açısına kapı aralamaktadır. Dünya bilim tarihinde İslam biliminin oynadığı rolü çeşitli örneklerle ele alan bu eser, Batı merkezli bilim anlayışına bir alternatif niteliği taşımakla birlikte, İslam dünyası için de bilim alanındaki büyük başarılarını hatırlatan bir kaynak oluşturmaktadır. Prof.Dr.Fuat Sezgin, bilim ve teknolojide Müslümanların insanlık kültür mirasına yaptıkları önemli katkıları gözler önüne sererken, Mimarlık, Savaş Tekniği, Tıp, Denizcilik, Kimya, Coğrafya, Geometri, Fizik ve Astronomi gibi alanlarda İslam Dünyası’ndaki gelişmelerin on asırlık tarihini titizlikle inceleniyor. Renkli görsellerle desteklenen, Avrupa merkezci ve oryantalist olmayan bir gözle kültür tarihimize yeniden bakmak isteyenler için kaçırılmayacak prestij bir kitap… Saklı kalmış geçmişimize bilimsel bilgilerle dopdolu bir yolculuk… Bilimler historiyografsında inatçı bir şekilde tutunan, İslam kültür çevresinin bilimler tarihindeki yaklaşık 800 yıllık yaratıcı dönemini görmezden gelen ve böylelikle de modern insanın temel bilim tarihi bakış açısını daha okul kitaplarından başlayarak perçinleyen ele alış tarzı hâkimdir. Bu yargı sadece Batı dünyası için değil, aynı zamanda en geniş anlamda, okul kitaplarının Amerikan ya da Avrupalı örneklerine göre şekillendirildiği, günümüz İslam kültür bölgesi için de geçerlidir. Ümit ederiz ki bu çalışmayla okurlar, “bilimler tarihinin bütünlüğü” düşüncesine ulaşırlar. Bu düşüncenin ifadesi şudur: İslam dünyası, geç antik dönem ile Avrupa yakın çağı arasındaki devirde, gelişime en müsait ve etkisi en güçlü kültür sahasıdır ve de eski dünya ile oluşmaya namzet Avrupa arasındaki yegâne gerçek bağdır. Ve yine ümid ederiz ki bu eser 800 yıl boyunca İslam kültür çevresinde gerçekleştirilmiş olan başarılara yönelik küçümseyici yaygın kanaati değiştirecektir.
70.30 ₺ -
Hiçbir Zaman Hiçbir Şey
Yanlış bir şeyler var. Bu yanlışa yokmuş gibi yapmaya devam edersek yanlışın bir parçası olacağız. Doğruyu söylemeden, doğruca eylemeden sadece yanlış var diye bağırırsak vicdanımızı sahte bir teselliyle avutacağız. “Birileri artık bu yanlışları düzeltmeli” deyip kenara çekilirsek yükü omuzlamanın külfetinden eleştirmenin kolaycılığına kaçmış olacağız. “Kendimi düzeltirsem yeryüzü hiç olmazsa bir yanlıştan kurtulacak” şuuru içinde ‘emrolunduğumuz gibi’ dosdoğru olmak derdiyle yaşayabilirsek, işte o zaman gerçekten bir şey yapmış olacağız. “İnsan olamadıktan sonra ne olsam ne olur” ve “insan olduktan sonra ne olmasam ne olur” idraki içinde duvarları yıkmak için aşkla yola revân olan divanelere duvarın şeş cihetinden Bizim Yunusça selam olsun. “Cümleler doğrudur sen doğru isen Doğruluk bulunmaz sen eğri isen”
112.20 ₺ -
Selanikin Yükselişi
“Biz Türkler de umum Osmanlılar gibi bu müstebid hükûmetten ıslahat ve hürriyet isteriz. Cemiyetimiz bu maksadla çalışıyor. Biz bugün, Ermenileri tedibe çalışacağımıza idaresizliğin, zulüm ve istibdadın merkezi olan Babıâli, Şeyhulislâm kapısını, Yıldız’ı basarak bu daireleri müstebidlerin başına yıkalım, elele verelim, toplanalım, çoğalalım. Bizim de hürriyete, serbestiye âşık ve müstahak olduğumuzu âlem-i medeniyete gösterelim” Osmanlı İttihâd ve Terakkî Cemiyeti Osmanlı tarihinin en çok konuşulan/tartışılan padişahı Sultan II. Abdülhamid ve Batı’dan sirayet eden/ettirilen; başta Meşrutiyet olmak üzere hürriyet, müsâvât (eşitlik), uhûvvet (kardeşlik) fikirlerinin öncüleri Jön Türk Hareketi... Ortada dağılmakta olan bir devlet ve bunu kurtarmak isteyen iki taraf: II. Abdülhamid ve Jön Türkler…Ve bu uğurda yapılan kıyasıya bir siyasî mücadele…
74.00 ₺ -
Osmanlı Modernleşmesi
Prof. Dr. Kemal H. Karpat’a göre Osmanlı sosyal yapısı, devlet geleneği, sanatı, hukuk sistemi, kültürü ve tarihi değişmeye yani modernleşmeye kendi kültürel ve tarihî çerçevesini çizmiştir ve ona göre değişmiştir. Değişme konusunda değişmeyi tetikleyen devlet ve değişmeye maruz kalan toplum arasında değişmenin yani modernleşmenin özü ve amacı konularında büyük farklar ve çelişkiler olmuştur ve hâlen oluşmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında büyük bir bürokrat grubuna dayanan merkezileşme, devletin gördüğü hizmetlerin çoğalması, Kırım, Kafkasya ve Balkanlar’dan gelen göçler eskiye göre içeride çok yeni bir sosyokültürel ve politik ortam yarattığı gibi, dış güçler de Osmanlı sosyal gelişimini yakından etkilemiştir. Dış etkenler arasında Osmanlı’nın dar çerçeveli pazar ekonomisini Batı’nın sınai ve ticari kapitalizminin nasıl etki altına aldığını birinci derecede göz önünde tutmak gerekir. Hakikaten kapitalizm Osmanlı üretim sistemini kökünden etkileyerek özel mülkiyetin gelişmesini sağlamış, süreç devlet mülkiyeti, yani miri mülkün gittikçe daralması ve ferdiyetçi bir toplumun ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Karpat bu eserinde; Osmanlı sosyal yapısının yüzyıllar boyu geçirdiği evrim ile modernleşmenin yaşandığı 18. ve 19. yüzyıllarda oluşan sosyal yapı değişikliklerinin nitelik bakımından birbirinden nasıl ayrıldığını tüm detaylarıyla anlatmaktadır. Osmanlı Devleti’nde sosyal yapı değişikliklerini tarihî bir çerçeve içinde ele alan bu çalışma; 19. yüzyıldaki ıslahat girişimlerinin, devlet yapısındaki değişikliklerin ve nüfus hareketlerinin birbirini nasıl etkileyerek yeni bir toplumsal yapıyı oluşturduklarını tüm detaylarıyla incelemektedir.
148.00 ₺ -
Sarı Saltuk Diyarı Babadağı
Babadağı hakkında bir kitap yazmayı yıllar önce planlamıştım. Amacım, Osmanlı devlet ve tarihine merkezden; yani İstanbul'dan değil; küçük bir kasaba açısından bakarak bu kasabanın neden ve nasıl büyüdüğünü, nasıl çöktüğünü anlatmaktı. Bunun için de İslam ve Osmanlı tarihinde istisnai derecede ilginç bir yeri olan Babadağı'nı seçmiştim. Orada doğup büyümem ve Babadağı'nın ruhunu içime sindirmiş olmam; gölünü, ormanlarını, insanlarını yakından tanımam, kasabanın tarihini yazmamı kaçınılmaz bir vazife haline getirmişti. Sonunda elimde bulunan bilgileri bir araya getirerek yayınlamaya karar verdim. Böylece Babadağı'na duyduğum minnet borcumu kısmen de olsa ödemiş olacağım. Daha iyisini, tarihi seven ve geçmişini unutmayanlar yapsın. Son söz bu. Kemal H. Karpat
218.30 ₺ -
Osmanlı ve Modern Türkiye
Dünyada Türk-Osmanlı tarihine bakışı değiştiren, tüm üniversitelerde okunan ve okutulan efsane tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık’tan Osmanlı ve Modern Türkiye'ye dair ufuk açıcı bir kitap… "Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet, kişiliğini kaybetmiş bir bireye benzer." "Osmanlı imparatorluk rejimi, din ve ırk ayrılığı gözetmeyen, bütün tebaayı Osmanlı Devleti şemsiyesi altında birleştiren siyasi bir düzendi." "16. yüzyılda Osmanlı dünya gücü, Avrupa siyasi coğrafyasını ve ekonomisini belirleyen başlıca etkenlerden biriydi." "İslâm medeniyeti Ortaçağ’da; felsefede, tıpta, astronomi ve matematikte, hatta teknolojide Batı Hıristiyan dünyasına örnek olmuştur." "Ahî ve derviş zaviyeleri Osmanlı Devleti’nin fetih ve yayılış döneminde, Rumeli’de yerleşmede (kolonizasyon) hayati bir rol üstlenmişti." "Osmanlı Devleti’nin son iki yüzyıllık değişim ve dönüşümü, 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile noktalanmıştır." "Atatürk, yalnız büyük bir askerî stratejist değil, aynı zamanda usta bir siyaset stratejistidir." "Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihî gelişimin son ve radikal ifadesiydi." "Türk devriminin en derin etki yaptığı memleket Hindistan’dır. Bu geniş memlekette gerek Müslümanlar gerek Hindular, İngiliz koloni idaresine karşı özerklik ve bağımsızlık hareketlerinde Türkiye’de gelişen olaylardan ilhâm almışlardı." "İslâm devletleri arasında Mustafa Kemal’in emperyalizme karşı mücadelesini heyecanla izleyen ilk Müslüman devlet Afganistan’dır." Prof. Dr. Halil İnalcık
140.60 ₺ -
Teşkilatı Mahsusa Subayının Hayatı Kuşçubaşı Eşref
Trablusgarp fedaisi, Batı Trakya savaşçısı, efsanevi Teşkilat-ı Mahsusa subayı, 150’lik… Osmanlı’nın son dönemine damgasını vuran Kuşçubaşı Eşref, bugün hâlâ tartışılan bir karakter; kimilerinin görmezden geldiği, kimilerininse mitik hale getirdiği, tarihsel gerçeklik ile popüler hayal gücünün sınırları arasında flulaşan efsanevi bir figür. Dünyaca ünlü tarihçi Profesör Benjamin C. Fortna’nın, Kuşçubaşı’nın kendi eliyle kaleme aldığı hatıralar ve sandukasından çıkan şahsi belgelerden üzerinden yaptığı bu birinci sınıf çalışma, Kuşçubaşı hakkında bugüne kadar yazılan en detaylı ve güvenilir biyografi olma özelliğini taşıyor. Fortna, çalışmasını bireye merkezleyerek, devlet ve toplum arasındaki katı sınırları sorgulamaya ve çok daha incelikli bir tarihsel gerçekliğe varmaya kapı aralıyor. “Sadakat, hıyanet, milliyet ve vatanperverlik gibi heybetli ve telaffuzu hoş kavramlar tekil insanların hayatlarına giydirilerek izah edilmeye çalışıldığında kağşarlar, keskinliklerini kaybederler. Eşref Bey kolayca kullanılan soyut kavramları sigaya çekmemizi sağlayan somut bir hayat yaşamıştır. İlaveten, yaşadığı zamanın dünyasını dostlarla ve düşmanlarla paylaşmıştır. Her insan bir ilişkiler ağının parçası, o halde her biyografide yan rollerde başka ilginç karakterler de boy göstermelidir. Nitekim Kuşçubaşı Eşref Bey biyografisinde kendisinden başka Mustafa Kemal, Enver, Cemal ve Hurşid paşaların, Süleyman Askerî ve Yakup Cemil’in, Çerkes Ethem’in, Ahmed’in, Reşid’in, Selim Sami’nin hikâyelerinin bazı cepheleri de saklıdır.”
259.00 ₺ -
Selanik İstanbula Karşı
* 31 Mart Vak'ası'nın gerçek nedenleri... * Jön Türk-Sultan Abdülhamid Mücadelesi'nin sonucunda ne oldu? * Ordunun siyasete karışması ne gibi dengesizliklere neden oldu? * Edine Vak'ası, Kör Ali Olayı ve Askeri İsyanlar'ın detayları... * Avcı Taburları, Askerler, Hocalar, Ulema ve kıyafet değiştiren subaylar... * Hareket Ordusu nasıl oluştu, nasıl harekete geçti? * "İstanbul'un yeniden fethi" nasıl gerçekleşti? * Sultan Abdülhamid'i kimler, nasıl tahttan indirmeye karar verdi? Süreç nasıl işledi? * Ayaklanmaların arkasında "irticacılar" mı vardı, yoksa yabancı parmağı mı?
70.30 ₺ -
Sultan Abdülhamidin Son Zevcesi
Bir defasında yanına gittiğimde, Sultan Efendi, evin mutfağında soğan ve patatesleri ayıklıyordu. Bunlar pazar artıklarından toplanmış çoğu çürük çarık şeylerdi. Kendimi tutamadım. Gözlerim doldu. ‘Oğlum, sarayda yaşadım. Hizmetkârlarım vardı. Ama gör, bak, şimdi ne haldeyim! Cenâb-ı Hak, bizi imtihan ediyor. İnşallah bu imtihanı kazanırız’ dedi Sultan II. Abdülhamid’in son zevcesi Behice Sultan’ın, Napoli’de sürgün hayatı yaşarken, kendisini ziyarete gelen genç doktora talebesi Enver Ören Bey’e söylediği ve kuvvetli bir imanın tezâhürü olan bu sözleri, bugün kolay kolay kim söyleyebilir? Zevcesi böyle olanın, kendi acaba nasıldır? *** Bir Çerkez beyinin kızı… Saraya alınmış… Devrin en kudretli hükümdarlarından biriyle evlenmiş… Zevci tahttan indirilmiş… Güzelliği ve zekâsı yanında, cesareti ile de tanınmış… Bu yolda başına çok işler gelmiş… Evlat acısı yaşamış… Yokluk çekmiş… İftiralara uğramış… Nihayet 40 sene vatanından ayrı bırakılmış... Dünya bağının güzünü de baharını da tatmış; neşenin de gamın da rüzgârını görmüş bir şahsiyet… Elinizdeki kitap, Behice İkbal Efendi’nin bir film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor. Sultan Abdülhamid ailesinden en çok kimi severdi? Cihan Harbi’nin kopacağını rüyada nasıl görmüştü? Cinayeti haber veren kuş… Ne yer, ne içerdi? Bronşiti nasıl tedavi ederdi? Dindarlığı…
148.00 ₺ -
Attila
Erken yaşlarından itibaren cesareti ve iradesiyle aman vermez bir rakip olarak çıktı herkesin karşısına. Diplomatik esir olarak Romaya gönderildi. Müthiş bir savaşçı olarak Hun ülkesine döndü. Verdiği mücadele sadece düşmanlarına karşı değildi. Kardeş bildikleri onu hiç ummadığı yerden de vurmak istediler, direndi. Hem Doğu hem Batı Roma’ya hükmetti. Tarihte ilk kez Papa’ya diz çöktürdü. Doğuda Sasanilere geçit vermedi. Ve bin yıllara uzanan bir isim bıraktı geriye. Attila’ydı o. Yeryüzündeki tüm mazlumların intikamını almak, gözyaşlarını silmek için yemin etmişti. Romanlarıyla yüz binlere tarihi sevdiren ve okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak nitelenen Okay Tiryakioğlu, bu kez Türk tarihinin erken dönemlerine götürüyor tarihi roman severleri. “Avrupa’yı Dize Getiren Türk”ün, Attila’nın her dakikası heyecanla ve kazanma azmiyle dolu hayatını capcanlı bir dille anlatıyor. “Bugünden geleceğe adaletli ve merhametli ismin kalacak Attila! Fethettiğin bölgelerde bir tek cana bile boş yere kıymadığını işitecek insanlar.” “Bin yıl sonra, öyle mi?” “Belki daha bile ötelerinde!”
240.50 ₺ -
İmamı Azam Ebu Hanife
FIKHIN SULTANI İmamı Azam Ebu Hanife Kitabımızın girişinde ortaya konulacak hakikat ifadelerine göz atan irfan ve izan sahipleri, hakkını teslim edip itiraf edeceklerdir ki dine hizmet eden ve onun kurallarını gözeten padişahımızın yüce katında ilim ve irfanın her şeyden değerli olduğu herkesin gözü önünde apaçık durmaktadır. Bu padişah zamanında bunca eser basılıp ilimler yayılırken, birçok din büyüğünün okuyanı etkileyen ve yüceltilmeye layık hayatları Türkçe’ye aktarılarak halkın istifadesine sunulurken varlığın övüncü Hz. Peygamber ve onun seçkin ashabından sonra, üzerimizde hakkı en çok olan İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin yüceliklerini ve güzel ahlâkını anlatan yararlı eserlerden birinin herkesin yararlanabileceği bir şekilde Türkçe’ye çevrilip yayımlanmaması uygun değildir. Aczini itiraf edenlerden olduğum halde bu mukaddes vazifeyi yerine getirmek konusunda hayli zamandan beri gönlümde bir arzu ve şevk hissetmekteydim. Tercümesine başladığım el-Hayrâtü’l-Hisân fî Fezâili’n-Nu‘mân’ı dostlarımdan ve Mısırlı âlimlerden biri bastırıp bir nüshasını da bana göndermişti. Kitabı incelerken ilk bölümde de anlatılacak olan çeşitli sebepleri öğrenince içimdeki arzu daha da arttı. Bu esnada, Fâtih Camii’nde zeki talebelere senelerdir fıkıh kitapları okuttuğum için bir mükâfat olarak cömert padişahımız sayesinde Mekteb-i Hukûk-ı Şâhâne’de (Hukuk Fakültesi) fıkıh dersleri vermek üzere görevlendirilince söz konusu düşüncemi fiiliyata çıkarma zamanının artık geldiğini düşündüm ve Allah’tan yardım umarak bu kitabı hazırlamaya koyuldum. İmâm-ı Âzam hazretlerinin hayatıyla ilgili sayılamayacak kadar eser arasında Menâkıb-ı Tahâvî ve Menâkıb-ı Kerderî gibi bundan daha yararlı ve derli toplu kitaplar varsa da, bu eserin yazarı İbn Hacer’in, Şâfiî mezhebinden olduğu halde İmâm-ı Âzam’ın faziletlerini itiraf etmesi ve kitabının da pek özlü ve gayet düzenli olması sebebiyle, bu eser diğer eserlere tercih edilmeye layıktır.
110.25 ₺ -
Üç Çocuk Bir Rüya Peygamberimi Anlat Bana
Hey sen, güzel çocuk! Gelsene biraz yanıma. Duydum ki merak etmişsin Peygamberim kim acaba? Haydi tut elimizden, kuş olup uç peşimizden Beraberce gidelim Asr-ı Saadete yeniden… Allahı Arayan Çocuk’ ve ‘Yarışı Yavaşlar Kazanır’ kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, çocuklarının rüyasına sizleri de çağırıyor. Üç küçük kardeş bir gece uykuya dalıyor. Veeee… O da neee?! Gözlerini Mekke’de açıyor. Peygamberimizin (sav) doğumunu, çocukluğunu, gençliğini ve risaletini çocuklar şiir tadında okuyor. Üç Çocuk Bir Rüya kitabı, çocuklarımızı rüya gibi bir zamanın iklimine uyandırıyor.
187.60 ₺ -
Ali Ulvi Kurucu Hatıralar 4
Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, Türkiye’mizde ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat. Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlakı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı mânevi alemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir ilim ve irfan önderi. Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, bir Anadolu çocuğu. İlk feyzini doğduğu muhitten aldıktan sonra yüksek tahsilini Kahire’de yapmış; son elli altı senesini Medîne-i Münevvere’de yaşamış ve orada vefat ederek, sahabilerin yanına uzanmış mes’ud bir insan.. İslam dünyasının mânevi ve siyâsî binbir hâdise ile sarsıldığı yakın tarihi yaşamış; önemli olayların şahidi olmuş ve önemli şahsiyetlerle tanışmış; bir fikir ve mânâ büyüğü.. Onun hatıraları, bizler için, bir ilim, irfan ve mâneviyat kaynağı olduğu kadar, yakın tarihimiz için de bir “şifre çözücü” ve geleceğimizi tâyinde bir yol gösterici olacak…
170.00 ₺ -
Ali Ulvi Kurucu Hatıralar 3
Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, Türkiye’mizde ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat. Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlakı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı mânevi alemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir ilim ve irfan önderi. Üstad Ali Ulvi Kurucu Bey, bir Anadolu çocuğu. İlk feyzini doğduğu muhitten aldıktan sonra yüksek tahsilini Kahire’de yapmış; son elli altı senesini Medîne-i Münevvere’de yaşamış ve orada vefat ederek, sahabilerin yanına uzanmış mes’ud bir insan.. İslam dünyasının mânevi ve siyâsî binbir hâdise ile sarsıldığı yakın tarihi yaşamış; önemli olayların şahidi olmuş ve önemli şahsiyetlerle tanışmış; bir fikir ve mânâ büyüğü.. Onun hatıraları, bizler için, bir ilim, irfan ve mâneviyat kaynağı olduğu kadar, yakın tarihimiz için de bir “şifre çözücü” ve geleceğimizi tâyinde bir yol gösterici olacak…
170.00 ₺ -
Bir Ömür Nasıl Yaşanır
Daha anlamlı yaşamak için İlber Ortaylı’dan tavsiyeler… “Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.” - İlber Ortaylı İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır? Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir? En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir? İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
45.00 ₺ -
Selçuklularda Vezirlik
Selçukluların siyasî ve idarî teşkilat yapısı nasıldı? Bu yapıda vezirler nasıl bir öneme sahipti? Selçuklu vezirleri nasıl bir eğitim ve yetiştirilme sürecinden geçerdi? Vezirlerin işlevleri, ayrıcalıkları ve riskleri nelerdi? Selçuklularda vezirlik makamı neden zayıfladı? Selçuklularda sivil idarenin işleyişindeki bozukluklar nelerdi? Sivil ve askeri yapı arasındaki güç ve yetki dengesi nasıl bozuldu? Sivil idarenin etkinliği neden tamamen ortadan kalktı? Carla L. Klausner’ın Arapça ve Farsça birincil kaynakları kullanarak hazırladığı bu çalışma, genelde devlet teşkilâtı ve özelde ise Tuğrul Bey’in 1055’te Bağdat’a girişinden Irak’ta son taht vârisi II. Tuğrul’un 1194’deki ölümüne kadar devletin merkez bölgesindeki (Irak ve İran) vezirlik müessesesi hakkında özgün ve derinlikli bilgiler sunma amacı taşıyor. Batı Asya’da İslamî devlet yönetimi meselesiyle başlayan kitabın ilk bölümünde Selçuklularda merkez ve eyalet yönetimi, ulemânın rolü, kadının işlevi, sultan ve halife arasındaki ilişki derinlemesine inceleniyor. Böylece Selçuklu devlet teşkilatının zayıflıkları ortaya çıkmış oluyor. İkinci bölümde Selçuklu vezirlik makamı tüm teferruatıyla masaya yatırılıyor: İşlevleri, seçimi, eğitimi ve yetiştirilmesi, dinî kökeni, kültürel kökeni, menfaatleri, vezirliğin ayrıcalıkları ve riskleri… Son bölümdeyse Selçuklu tarihinin en hassas meselelerinden birine değiniliyor: Sultanın manipüle edilmesi ve vezirlik makamının zayıflaması, sivil idarenin işleyişine askerî müdahale. Selçuklularda Vezirlik: Sivil İdare Üzerine Bir Araştırma (1055-1194), alanının en önemli kitaplarından biri olarak tarihçilerin başucunda yer alacak bir eser… (Tanıtım Bülteninden)
60.00 ₺ -
Bilinçli Aile
Bir çocuğun maddi manevi pek çok ihtiyacı vardır.Ancak günümüz anne babaları çocuklarının ihtiyacını maddiyata indirgemiş durumdadır.Anne baba olarak çocuğun her istediğini yerine getirerek,onu iyi okullara göndererek vazifenizi yaptığınızı düşünürseniz ileriki yıllarda bunun sıkıntısını yaşarsınız.Anne babalık bundan çok daha fazlasıdır.Anne baba olarak iyi bir evlat yetiştirmek istiyorsanız onun gözlerinin içine bakarak onu ne kadar sevdiğinizi söylemeli,başını okşamalı,onun değerli olduğunu dile getirmelisiniz. İyi bir çocuk yetişmenin yolu iyi bir anne baba olmaktan geçer.Siz insanlara iyi davranırsanız,insanlara karşı dürüst davranırsanız,bütün canlılara ve doğaya saygı duyarsanız çocuğunuz da bu güzellikleri öğrenir.Nezaketi çocuğunuza öğretebilmeniz için kendiniz nazik olmalısınız. Çocuklarımızı nasıl eğitmemiz gerektiği ile ilgili pek çok kitap bulunmaktadır.Bu kitap,sade bir dille anne baba ve çocuk arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği,çocukların davranış problemlerinin nasıl çözülebileceği ile ilgili bilgiler sunmaktadır.
119.00 ₺ -
Hedef Ve Hayallerin İçin BAŞARIYA GÜLÜMSE
Dünyanın gördüğü her büyük başarı,önce bir hayaldi.En büyük çınar bir tohumda,en büyük kuş bir yumurtada gizliydi." -James Allen- Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız bilin ki zaten çoktan kaybetmişsinizdir.Başarı ancak onu istediğiniz takdirde gelecektir.Hayatın içine girmeye,hayatla mücadele etmeye başladığınızda,kendi küçük hayatınızdan,dünyanızdan dışarıya çıkıp olaylara baktığınız zaman göreceksiniz ki başarı ancak istendiği takdirde geliyor. Her şey insanın kafasında bitiyor.Başarı,başarısızlık,mutluluk,galip gelme ve mağlup olma… 'Hedef ve Hayallerin İçin Başarıya Gülümse'de başarıya ulaşma noktasında beyninizi,ruhunuzu ve motivasyonunuzu nasıl kontrol edebileceğinize dairipuçları ve formülleri bulacaksınız.Bu formüller,başarıya giden yolda hedefinizi belirlemenize,zamanınızı doğru bir şekilde kullanarak duyarlı bir genç olabilmenize yardımcı olacaktır. (Tanıtım Bülteninden)
119.00 ₺ -
Tarık Bin Ziyad
Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alındı ancak o, kabiliyetiyle kendisini gösterip içlerinden sıyrılmayı başardı. Müslüman olmasıyla azat edildi, şanlı bir komutan oldu. Yendi-yenildi; kimi zaman cesaretiyle bütün engelleri aştı, kimi zaman tereddüt edip vazgeçmenin sınırından geçti. Ta ki rüyasında O’nu görüp askerleriyle birlikte bir an bile dönüşü düşünmemek adına tüm gemileri yakana kadar… “İşte gemilerle birlikte geri dönüş umutlarınızı da yaktım! Rüyamda… Rüyamda Allah Resulünü gördüm! Korkmadan devam etmemizi emrediyordu! Ona itimattan daha büyük onur olur mu? Bu ülke bize verildi, anlayın bunu ve belki de çok daha öteleri. Bu yolun sonu Cennet-i Âlâ’dır. Saflarınızı sıkı tutun ve benden ayrılmayın!” Bu sözler Endülüs’ün fethiyle başlayan ve yedi yüzyılı aşkın bir süre İspanya’da hüküm süren İslam medeniyetinin kurucularından Tarık bin Ziyad’a aitti. Yetmedi; İslam’ın Avrupa’ya yayılmasında da şevkle önemli bir rol oynadı. İşte yaşamının kalanını İslam'ı yaymak için harcayan Tarık bin Ziyad’ın her dakikası şaşırtıcı hayat hikâyesi… Okurları tarafından “günümüzün Peyami Safa’sı” olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden bir kült roman daha! “Gidiyoruz yoldaşlar! Alınacak kentler, aşılacak upuzun yollar var! Gözlerimi kapattım mı geceleri, uzak şehirlerin ışıkları görünüyor gözlerime... Ana caddeleri, dar sokakları, adımızın anılacağı meydanlarıyla koca koca şehirler!”
277.50 ₺ -
10 Adımda Pozitif Psikoloji
Nevzat Tarhan, 10 Adımda Pozitif Psikoloji’de her biri psikoloji ve psikiyatrinin farklı sahalarında uzman on dokuz kişiden oluşan bir ekiple duygusal zekâ becerilerini 10 adımda geliştirme yöntemlerini pratik uygulamalarla birlikte sunuyor. Kendini tanıma-farkındalık, iletişim becerileri, motivasyon, sebatkârlık, uzlaşmacılık gibi kavramların tek tek açıklandığı kitapta anlatılan 10 adım, psikodrama ve alıştırmalarla pekiştiriliyor. Hayatın her anında karşınıza çıkabilecek krizleri birer avantaja çevirebilmenin inceliklerini anlamak ve öğrenmek isteyenler için 10 Adımda Pozitif Psikoloji kaçırılmayacak bir imkân.
203.50 ₺ -
Asla Yenilmeyeceksin
Bir gölge adım adım bizi izliyor. Çeyizler ya seccadesiz ya bayraksız. Türkiye’nin kaderine, kızlarının çeyizi karar verecektir. Recep Şükrü Apuhan Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Bu topraklar için çok bedeller ödendi. Yüzyıllara öfkeli Avrupa, Türkleri yok etmek için elinden geleni ardına koymadı. Avrupa’nın desteğiyle içerideki işbirlikçiler de her fırsatta Türkleri sırtından vurdu. Mora’da başlayan süreç, bir asır sonra Sakarya Nehri’nin çizdiği yaya kadar geldi. Manastır’ın dağlarında, Tuna’nın kıyılarında ve Kafkasya’nın dar yollarında işkence gören, tecavüze uğrayan, alınıp satılan, sürgün edilen ve öldürülen Türkler; nihayetinde Anadolu’ya sıkışıp kaldı. Bu zaman zarfında nüfus olarak çoğunlukta olduğu bölgelerden Sakarya Nehri’ne kadar çekilmek zorunda kalarak burada verdikleri ölüm kalım mücadelesiyle bu sürgüne son verdiler. Recep Şükrü Apuhan, bu çalışmasında sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş öyküsünü değil, bir milletin ayakta kalmak için ne bedeller ödediğini, son 150 yıllık hazin tarihini anlatarak Türk gençlerine sesleniyor: Asla Yenilmeyeceksin!
148.00 ₺ -
Sultan İkinci Abdülhamid Hanın Aile Hayatı
Sultan İkinci Abdülhamid Han, Osmanlı tarihinin en çok dikkat çeken simalarındandır. Siyasi şahsiyetinin yanında şahsi hayatının da ayrıca incelenmeye değer bir husus olduğu, bu mevzuda yazılanların çokluğundan anlaşılmaktadır. Bu yazılanların bir kısmı tamamen hayal mahsulü, bir kısmı da taraflı yayınlardır. Siyasi icraatları hakkında çarpıtılanların daha fazlasını şahsi hayatı hakkında da görmekteyiz. Hiç şüphesiz Osmanlı Sarayı'nın son muntazam harem hayatının yaşandığı devir onun devridir. Saray hayatında yepyeni bir devir açan Sultan Abdülhamîd Han, Yıldız Sarayı'nda kendisine kurduğu küçük dünyasında otuz yılı aşkın bir zaman yaşamış ve bu hayatı bütün hatıraları ile tarihe terketmiştir. Yıldız Sarayı'nda başlayan Harem hayatı denilen hususi hayatı, Selanik'te Alatini Köşkü'ne varan bir sürgünle devam etmiş, Beylerbeyi Sarayı'nda son bulmuştur.
90.00 ₺ -
Kızlar Aramızda Kalsın
Mümin Genç Kızın Hayatına Dair Notlar Bu kitap; sana nasihat edecek kadar tecrübeli, tavsiyeleri etki edecek kadar rütbeli biri tarafından yazılmadı. Sana farkındalık kazandırmak, kim olduğunu ve neler yapabileceğini hatırlatmak için kaleme alındı. Hani kimi zaman nereden başlaman gerektiğini düşünüyor da zihninde ürettiğin sorulara cevaplar arıyorsun ya! İşte o cevaplar, senin için bir kılavuz niteliğinde kaydedildi. Kendini tanımaya, hayatının tadını çıkarmaya dair notlar bir araya getirildi.
94.50 ₺