-
İllegal Düzenin İmparatorluğu BARONLAR
Putin’in gizemli geçmişinden anlatılmamış hikayesine, Hollywood şöhretlerinin kirli geçmişlerinden, saklı tutulan ahlaksız düzene, bildiğiniz devletin bilmediğiniz savaşına, haberlerde size izletilen siyasetin ve siyasetçilerin ötesinde bir düzene şahit olmaya hazır mısınız? O zaman ajanların itiraflarından, para baronlarının açığa çıkmış mektuplarına, liderlerin hiç fark etmediğiniz siyasi oyunlarından, illegal düzen imparatorluğuna kadar birçok şeyin konuşulduğu bu masaya sizi davet ediyorum. Bu masaya oturmak için kitabın ilk sayfasını açmanız yeterli. Zaten bir daha kalkamayacaksınız.
105.00 ₺ -
-
Can Veren Pervaneler 4
İçinde bulunduğumuz modern çağda öyle bunaldık, modern kültür adıyla savrulduğumuz kültürsüzlük içinde öyle daraldık ki âsûde zaman ve mekânlardan bir teselli arar olduk. Hayhuy içinde hayatın manasını da lezzetini de yitirip yarış atı gibi sadece koşuyoruz. Edebiyatımızın gelmiş, geçmiş söz ustalarının eserlerinden seçilen eşsiz mısraların orijinallerinin ve aslına en yakın ifadelerle manalarının zevkle okunarak en güzel şekilde öğrenilmesi, onların "aşk” deyince, "maşuk” deyince neyi kastettiklerinin anlaşılması en büyük arzumuzdur. Birer mütefekkir olan şairlerimizin mısralarından günümüze şifa damlaları sunmaya çalıştık. Azdan çoğa işaret var. Birkaç yüreğe merak düşürebilirsek bu kitap maksadına ulaşmış olacak. Hukukçu, yazar, televizyon programcısı ve sunucu Hayati İnanç, yaptığı programlar ve verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını "İşte geldik gidiyoruz - Can Veren Pervaneler 4” kitabıyla vermeye devam ediyor.
84.00 ₺ -
Can Veren Pervaneler 3
Sevgili Peygamberimizin âşıkları, O’nun güzel ahlakını asırlar boyunca saf, temiz hislerle kaleme aldıkları; mana içinde mana yüklü beyitlerle, kıtalarla anlattılar. Eskiden olduğu gibi bugün de, yarın da bu aşk, bu muhabbet hiç bitmeyecek. Edebiyatımızın ilk öncülerinden günümüze kadar gelmiş, geçmiş söz ustalarının eserlerinden seçilen çok hususi numuneler bu kitapta paylaşılarak; istikbâlimizin ümidi evlatlarımıza bu hususta destek olmak amaçlandı. Bu vesileyle, bu müstesna eserlerin sahipleri bir daha hürmetle yâd edileceklerdir. Divan edebiyatımız, her yönden örnek alınacak mükemmel eserler hazinesidir. Bu paha biçilmez hazineden seçilen eşsiz mısraların orijinallerinin ve aslına en yakın ifadelerle kısa izahatlarının zevkle okunarak en güzel şekilde öğrenilmesi, böylece bu sanat dalımızın yaşatılması en büyük arzumuzdur. Hukukçu, yazar, televizyon programcısı ve sunucu Hayati İnanç, yaptığı programlar ve verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını “Bu Sevdadan Usanmazım - Can Veren Pervaneler 3” kitabıyla vermeye devam ediyor.
72.00 ₺ -
Can Veren Pervaneler 2
Kim gidici değil ki... Biz de gideceğiz ve buluştuğum zaman “sizi alkışladılar efendim” diyeceğim. Önce Nabi’ye, sonra Şeyh Galib’e ve dahi Baki’ye... Evet onları sizler adına selamlayacağım. Gösterdiğiniz iltifatı bir postacı gibi taşıyacağım. Yaptığımız iş eskilerin tabiri ile “nâkilane asar, raviyane ahbar” olmaktır. Türkçeden Türkçeye çevirirsek eserleri nakletmek, haberleri rivayet etmek... Araya da girmemek şartıyla tabii... Çerâğ-ı meclisi pervâne yane yane arar Murâd ü matlabı sûziş değilse yâ ne arar Niye arıyor pervane? Yanmak istiyor da ondan. İstese serin serin gezer, kim karışabilir ona? Biraz etrafında dolanıyor, keyf ediyor, o onun eğlencesi, sonra atıyor kendini alevin kucağına. ….. Hukukçu, yazar, televizyon programcısı, sunucu Hayati İnanç, verdiği konferanslarda bir dantel gibi işlediği o yüksek edebiyat dünyamızın sırlarını “Gönülden Gönüllere Can Veren Pervaneler” kitabıyla vermeye devam ediyor. Tamamen resimli olarak hazırlanan kitap her biri bir gravür titizliğinde sanat eseri tablo ile süslendi. Uzun söze ne hacet, sizi sürprizlerle dolu sayfalarla baş başa bırakıyoruz.
42.00 ₺ -
Can Veren Pervaneler 1
Divan Edebiyatı, geçmiş kültürümüzün eşsiz ve engin hazinelerinden biridir. Divan edebiyatını anlarsak kültürümüzü, neler kaybettiğimizi ve neleri kazanabileceğimizi çok daha iyi anlarız. İşte bu eser bu konuda tam bir rehber. “Can Veren Pervaneler” unutulmaya yüz tutmuş muhteşem mirasımız Divan Edebiyatı’nı küllerinden yeniden doğurmaya namzet ve okuyan herkese can verecek bir eser… Bir sebeple o kadar iltifat ettiği şair Bâkî’ye öfkelenen Kanuni merhum, şiir kudretini konuşturarak onu memleketine sürgün yönünde ferman ısdâr eder: Tabii biri şairlerin sultanı biri de Osmanlı Sultanı fakat ikisi de gönüllerin sultanı olunca ortaya aşağıdaki şaheserler çıkmış: “Baki bed / Azm-i bülend / Bursa’ya red / Nefy-i ebed” [Bâkî kötü adam; yüksek kararım odur ki -memleketi olan- Bursa’ya gönderilsin, bir daha da gözüm görmesin.] Bu müstesna edebiyat için yine kendi kaleminden netice-i kelâm: “Geçmiş Zaman Olur Ki Hayali Cihan Değer.” İşte “Can Veren Pervaneler”, işte Divan Edebiyatı…
120.00 ₺ -
Son Söz Gerçek Tıp Dersleri 2
Bu eser 2 ciltlik eserin 2. cildidir. Son Söz -Gerçek Tıp derslerinin ikinci kitabı da Gerçek Tıp kitabının yazarı Nebevi Tıbbın çağımızdaki en önemli temsilcisi merhum Dr. Aidin Salih Hanımefendi nin NHI İstanbul Doğal Sağlık Enstitüsü’nde sınırlı sayıda özel talebesine verdiği dersleri içeriyor.
99.90 ₺ -
Dijital Dünyada E-beveyn Olmak
Dijital dünyada e-beveyn olmak” derken ne kastediyoruz? İnternet artık hepimizin hayatının vazgeçilmez bir parçası. Bir yanıyla çok zengin bir fırsatlar dünyası, bir yanıyla da önü alınmazsa büyük risklere gebe bir mayın tarlası. Hadi biz yetişkinler bu mayın tarlasında bir şekilde güvenle yol alabiliyoruz. Peki çocuklarımız? Onların bu dünyada var olmalarının önüne geçmek ne mümkün ne de gerçekçi. O halde zaman zaman kendimizi çocuklarımızdan daha acemi hissettiğimiz bu dünyada onları nasıl koruyacağız? Adeta herkesin “orada” olduğu bu fırsatlar ve riskler evreninde tek çözüm, çocuğunuzun elinden tutup caddenin güvenli tarafında birlikte gezmek… El tutma yaşını geçtiyse, en azından onun birkaç adım arkasından yürümek… Takip mesafesini doğru ayarlamak… Eğitimci Salih Uyan, işte bu evrende çocuklarının güvenliğini sağlamak isteyen anne babalara sesleniyor. Dijital dünyanın kendine has özellikleri, bizi bu dünyayla bağlantılı hale getiren akıllı telefonlar, oyunlar, sosyal medya…. Medya üzerinden üretilen sanal gerçeklik, siber zorbalık ve bütün bunların çocuklarımızın kişilik gelişimine, sosyal uyumuna, dil gelişimine etkileri gibi konuları masaya yatırıyor. Hem bir eğitimci hem de bir “dijital dünya göçmeni” olarak, bizleri dijital dünyanın yerlileri olan, doğdukları andan itibaren kendilerini bu âlemde bulan çocuklarımıza nasıl rehberlik edebileceğimiz üzerine birlikte kafa yormaya davet ediyor. Kimi zaman esprili, kimi zaman bizi bize gösteren ince dokunuşlarla ve çözüm önerileri getiren bir bakışla… Kitaptan Alıntılar * Çocuğunuzun teknolojiyi kullanabiliyor olması, kuralsız bir şekilde kullanması gerektiği anlamına gelmiyor. Şimdiye kadar anne-babalık vazifenizi layıkıyla yaptınız. Onu tek başına dışarı göndermediniz, eve geç gelmesine müsaade etmediniz, tanımadığınız arkadaşlarıyla uzaklara gitmesine göz yummadınız. Ama asıl ebeveynlik şimdi başlıyor. Kendimden biliyorum. Z kuşağı çocuğuna ebeveyn olmak insanı bayağı bir zorluyor. * Teknoloji hızla ilerlerken panik yapmayın. Siz zaten çocuklarınızı nasıl koruyacağınızı biliyorsunuz. Bu içgüdüsel bir davranış sizin için. Çocuğunuz yeni yürümeye başladığında kendisine ve etrafa zarar vermesin diye çözümler ürettiniz. Muhtemelen mutfak dolaplarına çocuğun açamayacağı kilitler taktınız. Çocuğunuz ilk kez bisiklete binerken düşmesin diye yanında durup onu tuttunuz. Caddeden karşıya geçerken elini bırakmadınız. Hava karardığında hâlâ eve gelmemişse cama çıkıp beklediniz. O halde teknolojik cihazların kullanımıyla ilgili de bir şeyler yapabilirsiniz. 8 yaşındaki çocuğunuzun tek başına herhangi bir kafeye gidip, tanımadığı insanlarla konuşmasına izin veriyor musunuz? Eğer vermiyorsanız, internette tanımadığı kişilerle iletişim kurmasına da izin vermeyeceksiniz demektir. 15 yaşındaki çocuğunuz gece yarısına kadar arkadaşlarıyla dışarıda takılabiliyor mu? Eğer buna izin vermiyorsanız, yatağında akıllı telefonuyla gece yarılarına kadar arkadaşlarıyla sohbet etmesine nasıl izin verebilirsiniz? Yapmamız gereken tek şey, zaten yıllardır normal hayatta yürüttüğümüz ebeveynlik görevimizi, dijital ortama transfer etmek. “Ben teknolojiden anlamıyorum” deyince sorumluluktan değil suçluluk duygusundan kurtuluyoruz sadece. Biraz gayretle herkes çocuğunun dijital dünyadaki ayaz izlerini takip edecek kadar temel bilgiye sahip olabilir. * Aklınıza muhtemelen şöyle bir soru gelecek. “İyi de televizyon seyretmeyen çocuk bir günde 1000 kelime duyuyorsa, seyreden çocuk 10,000 kelime duyuyor. Nasıl kelime hazinesi daha zayıf olabilir?” Bu sorunun cevabı aslında basit. Dil iletişim yoluyla gelişir. İletişim için de karşılıklı diyalog gerekir. Eğer çocuğunuz televizyondaki spikerle konuşmuyorsa, iletişim yok demektir. Konuşuyorsa da başka bir problem olabilir. * Çocuğunuza elbette güvenin. Ama güvenle boş vermişlik arasında ince bir çizgi olduğunu ve akıllı cep telefonlarının tam da bu çizginin üzerinde olduğunu sakın unutmayın!
185.00 ₺ -
Tarih Çeşmesinden Binbir Damla
Yusuf Özcan’ın Semerkand Dergisi’nin Binbir Damla isimli köşesinde yayımlanan tarihî kıssalar, hikâyeler bu kitapta toplandı. Tarih çeşmesinden damlayan ibret dolu damlalar bir araya getirildi. Tarihten ders almak, kıssadan hisse çıkarmak, hikâyelerle mesaj vermek geleneğimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Özellikle sözlü geleneğimizde ibretli hadiseler ezberlenerek nesilden nesillere aktarılmıştır. Bu silsileden kopmamak da dinî ve millî mirasımızdan faydalanmanın en kolay yollarından biridir. Yusuf Özcan menkıbeleri büyük bir ilmi titizlikle tek tek birincil kaynaklarından alarak günümüze taşıyor. Naklettiği her sözün ve olayın kaynağını veriyor.
246.40 ₺ -
Muhtasar Osmanlı Tarihi
Dünya tarihindeki en büyük devletlerden biri ve aynı zamanda muazzam bir medeniyetin de kurucusu olan Osmanlı Devleti, altı asır boyunca otuz altı padişahla kıtalara adaletle hükmetmiştir. Osmanlı’yı bilmek, siyasi ve askerî tarihinin yanında, içtimâî, iktisâdî, hukûkî, idârî teşkilâtını; din, tasavvuf, maârif ve fikir hayatının hususiyetlerini; ezcümle yeterli seviyede kültür ve medeniyet tarihini bilmekle mümkün olur. Bugün, bir zamanlar Osmanlı’nın hüküm sürdüğü topraklar üzerinde, kırk beş ayrı ülke vardır ve bu ülkelerde dört yüz milyondan fazla insanın yaşadığını düşünürsek Osmanlılar hakkında bilinenlerin, bilinmesi gerekenler yanında çok az olduğunu görürüz. Ömer Faruk Yılmaz tarafından kaleme alınan Muhtasar Osmanlı Tarihi adlı eserde Osman Gazi’den son padişah Sultan Mehmed Vahidüddin Han’a kadar geçen sürede Osmanlı Tarihi’nin siyasi, sosyal, askeri ve iktisadi durumu; başta padişahlar ve valide sultanlar olmak üzere hanedan mensuplarının ve bazı mühim devlet erkânının hayatları, şahsiyetleri, hizmetleri ve hayrâtı; yabancı devletlerle olan münâsebetler ve teşkilat tarihi gibi birçok mevzû ele alınıyor. Üç kıtada sancak dalgalandıran; vakıflar kurup hayır müesseseleri inşa eden; Müslim, gayrimüslim her insana şefkat ve merhamet kanatları açan Osmanlı Devleti tarihini her yaştan insanın severek ve beğenerek okuyacağı Muhtasar Osmanlı Tarihi, kısa, öz ve akıcı bir üslûpla kaleme alınmıştır. Vekâyinameler, arşiv vesikaları, gravürler, resimler, fotoğraflar ve haritalarla daha da zenginleştirilen çalışma kuru ve sıkıcı bir anlatımdan uzak sade bir dille anlatılıyor. Çamlıca Basım Yayın tarafından her seviyeden okuyucunun alakasına sunulan bu kitap Osmanlı tarihini merak edenlerin kütüphanelerinde bulundurması gereken evladiyelik bir eserdir. Bu muazzam çalışma ile tarihimize ve dolayısıyla İslam tarihine yön veren ecdadımız Osmanlıların tarihini severek okuyacak, anlayacak ve onların hatıralarını yâd etmiş olacaksınız
262.08 ₺ -
Şiddetsiz İletişim Bir Yaşam Dili
yeni basım ve yeni kapakla... Yaşamın tüm alanlarında güçlü ve tatmin edici ilişkilerin tadını çıkarmak için… Çoğumuz, doğduğumuz günden itibaren, insanlarla olan iletişimimizde “doğru/yanlış” çerçevesi içinde rekabet etmek, yargılamak, talepte ve teşhiste bulunmak üzere eğitiliriz. Bize öğretilen düşünme ve konuşma şekli, en iyimser haliyle bile iletişimi aksatır, hem kendi içimizde hem de başkalarına karşı yanlış anlaşılmalar ve hayal kırıklıkları yaratır. Şiddetsiz İletişim, kendimizi ifade etme ve başkalarını dinleme biçimimizi yeni bir çerçeveye oturtmamıza ve ilişkilerimizde derinlerdeki ihtiyaçları duyabilmemize rehberlik eder. Sözlerimiz, alışkanlık haline gelmiş ve otomatik tepkiler olmaktan çıkıp ne istediğimizin farkında olma temeline dayalı bilinçli cevaplara dönüşür. Şiddetsiz İletişim/Bir Yaşam Dili’nde M. B. Rosenberg, anlattığı hikâyelerle, paylaştığı deneyimlerle karmaşık iletişim sorunlarını, öfke ve şiddete götüren düşünce kalıplarını anlamayı, anlaşmazlıkları barışçıl görüşmelere dönüştürebilmeyi, kendimizi tam ifade edebilmeyi, korku, utanç veya suçluluk duygusu yerine empatiyle ilişkilerimize farkındalık ve derinlik kazandırmayı öğreneceğimiz uygulanabilir pratik yollar sunuyor.
188.00 ₺ -
Evlendikten Sonrada Muhabbet Olsun
Sevgi emek ister, sevgili muhabbet etmek ister. Muhabbete de hizmet gerek. Muhabbeti istiyorsun sevdiğine adım adım yaklaş, onun adımlarını saymadan ve beklemeden. Ona hizmet et. Elinle, ayağınla, dilinle, gözünle, kulağınla, aklınla ve tabiî ki gönlünle. Muhabbet yolundaki taşlara dikkat et. Sevgi gönülden doğar, akılla beslenir büyür. Akıl sevgiyi beslemezse o sevgi kısa zamanda ölür gider. Evlilikte gönül ve akıl işbirliği çok önemlidir. Gönül ve akıl el ele verirse sevginiz hiç azalmaz, gün geçtikçe artar. Sevdiğin neden hoşlanır, nasıl mutlu olur, neye kızar, niçin kırılır, onun için ne yapman lazım. Nerde hata yapıyorsun? Sor soruları, bul cevabı, yap hizmeti, bakalım sevgi ölüyor mu? Yuvasında muhabbet isteyenler için işte size adım adım muhabbet. "Eşimle muhabbet edemiyoruz" diyenlere rehber bir kitap. Muhabbetiniz bol olsun diye...
142.80 ₺ -
Deccal Tabakta
“Doğal yapıyı bozan, zayıfla güçlü arasındaki makası büyüten, her biri doğal denge için görevlendirilen mahlûkatın yok edilmesine neden olan bu mühendislik planına; kısır hibrit tohumlara ve GDO denilen kalıtım mühendisliğine karşı çıkmak insanî bir zarurettir. Bu başkaldırı, insanın sorumluluklarının başında gelir.” Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Genel Başkanı Kemal Özer’in kaleme aldığı Deccal Tabakta olay yaratacak bir kitap. Gıdalarımız üzerinde oynanan kirli oyunu ve bu oyunun soğukkanlı deccalî oyuncularını deşifre ediyor. İnsanlığın en ivedi ve hayati meselesi olan gıda emperyalizmini, Allah’ın yarattığı tertemiz gıdalarımızın nasıl kirletildiğini mercek altına alıyor. Umudu da hiçbir zaman elden bırakmayarak okuyucuya ‘ gerçek kurtuluş’ reçeteleri veriyor. Günümüzde şeytanın rolünü, gıdayı silah olarak kullanan dev tröstler üstleniyor. Ruh ve bedenimize müdahale etmek, fıtratımızla, genlerimizle oynamak istiyorlar. Amaçları, minicik bebekleri, insan denen o güzel halifeyi ‘organizma’dan ‘mekanizma’ya dönüştürmek. Onlar acımasız, para da çok umurlarında değil. Sahip olmak, her şeye sahip olmak, kıyametten sonra da yaşamak arzusundalar. Yaratılışın sırrına vakıf olamadıkları için, yaşam kaynağı tohumları ele geçirmek ve kirletmek istiyorlar. Rockefeller, Rothschild, Monsanto, Cargill, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, CFR, Bush ya da Obama fark etmiyor. Hepsi ‘organik’ olarak birbirine bağlı. ‘Dünyanın kurtuluşu’ olarak sundukları ise hibrit, transgenik, ebter ve genetiğiyle oynanmış tekno-gıdalar. Kadınları kısırlaştıran, çocukları hasta eden, çiftçileri köleleştiren, doğayı mahveden kirli, ucube, yasak gıdalar… “Bu şeytani gıdaları yemektense şerefli bir şekilde ölmeyi tercih ederim” diyorsanız bu kitabı okuyun. Çünkü Deccal Tabakta sizi vicdanınızla baş başa bırakıyor. Global Devlerin Oyunu’nu nasıl bozacağınızı, sofranıza habersiz oturan Deccalî güçlerle nasıl savaşacağınızı, nasıl insan kalacağınızı anlatıyor. Kemal Özer’in kitaptaki son sözü ise şöyle: GDO, insanlık için tarifsiz bir musibettir. Çünkü GDO sayısız hastalık demek, kölelik demek. İnsanlığın ortak mülkü tohumları birkaç küresel gücün insafına terk etmek demek. Bağımsızlığından vazgeçmek demek. Kısırlaştırılmayı kabul etmek demek. Bitkilerin ve hayvanların bedduasını almak demek. Dünyayı yaşanamaz bir yer haline getirmek demek. Her mideyi misket bombası ile doldurmak demek. Beden ve ruh sağlığından vazgeçmek demek İnsan ve hayvanlarda yamyamlaşma belirtileri demek. Kötülük ve belâ demek, zulüm ve haksızlık demek, bağımlılık demek. Dedelerimizden aldığımız emanete ihanet demek. Ona rıza göstermek şeytana rıza göstermek demek… Karşı durmazsak bu belâlar gelir hepimizi bulur! Kitabın Bölümleri: Birinci Bölüm: Isınma… GENİMLE OYNAR MISIN? İkinci Bölüm: Siyasi… DECCAL TABAKTA! Üçüncü Bölüm: Ekonomik… BİR AVUÇ DOLAR! Dördüncü Bölüm: Sosyal… GDO’YA NEDEN KARŞIYIZ? Beşinci Bölüm: Sağlık… TÜRKÜM, DOĞRUYUM, KISIRIM, KANSERİM! Altıncı Bölüm: Çevre… KURT(ÇUK)LARLA DANS! Yedinci Bölüm: Dinî… “HELAL” OLSUN SANA “HELAL” OLSUN! Sekizinci Bölüm: Sonuç… YA BİTER YA DA BİTER!
83.75 ₺ -
Sahih Nebevi Tıb
Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın Kelam'ı, yolların en hayırlısı Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. Bu çalışmanın amacı şifalı bitkiler ansiklopedisi, anatomi veya fizyoloji kitabı sunmak değildir. Tıp ve tedavi konusunda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den, ashabından ve tabiinden sadece sahih olarak gelenleri bir araya getiren bir kaynak eser sunmaktır. Tıbbı nebevi konusuyla dolaylı yoldan alakası olan çevre sağlığı, temizlik, anatomi ve fizyoloji konularıyla ilgili rivayet ve açıklamalarla veya bitkilerin faydalarına dair uzun uzadıya izahlara gidilmedi. Hadis kitaplarından doğrudan olarak tıp ve tedavi konusunda gelen rivayetlerden sahih olanları ile rivayetlerde adı geçen bitkilerin, tecrübe ile sabit olmuş bazı faydalarına dair tıbbı nebevi kitaplarında geçen bazı pratik bilgiler zikredildi. Tıbb-ı Nebevi alanında müstakil eserler yazan muhaddislerin eserleri de incelendi ve bu çalışmada zayıf rivayetlerden ve tedavi hususunda şaibeli görüşlerden kaçınıldı. Allah Azze ve Celle'den bu eseri iman ve tevhid ehline faydalı kılmasını dileriz.
227.50 ₺ -
Gidersen Veda Etme
Bilinmezlerle perdelenen iftiralar, yıkılan yuvalar, evladına hasret kalan analar… Gözleri görmeyen bir delikanlı ile kalbine duvarlar ören bir genç kızın imkânsız aşkı… Gerçek huzurun peşinde, arayış içindeki kalplerin bir ömürlük hikâyesi… Bambaşka dünyalara ait insanların kesişen kaderlerinin hikâyesi bu… Türk edebiyatının en üretken yazarlarından Ahmed Günbay Yıldız’ın kaleminden gerçek körlüğün kalplere inen bir perde olduğunu anlatan, sürprizlerle dolu, çarpıcı bir roman: Gidersen Veda Etme… Giderken sadece kalbimi değil karanlıkta parıldamaya başlayan düşlerimi de alıp beraberinde götürmüşsün. ‘Solmayan bir çiçek var,’ derdin, hatırlıyor musun? ‘O çiçek, umut çiçeğidir,’ derdin ya hani?.. Dünyamı daha da karanlıkların içinde bırakmak için o çiçeği de yüreğimden acımasızca koparıp götürmüşsün.
236.80 ₺ -
Allahın Boyasıyla Boyanmak
Modern insan hayata rehber olan Kur’an’ın verdiği mesajları acaba ne kadar anlayabiliyor? Kişisel gelişim hedefini büyük başarılar elde etmek, makam ve mevkie ulaşmak, maddi güç sahibi olmak olarak mı anlamalı? Ahlak, dürüstlük, diğerkamlık, erdem, Allah ile ve toplumla barışıklık olarak kişisel gelişimin hangi noktasında? Din Psikolojisi Profesörü Hüseyin Peker, Allah’ın boyası ile boyanan, yani kendini gerçekleştiren verimli ve huzurlu insanın Kur’an’da nasıl ele alındığını, hangi özelliklerinin ön plana çıkarıldığını ayetler ve hadisler eşliğinde aktarıyor…
12.00 ₺ -
Tıbbun Nebevi Sağlık ve Tıp 2.HM
İMAM İBN KAYYİM EL-CEVZİYYE (691-751 h. / 1292-1350 m.) Eserine Hz. Peygamber’in bizzat uyguladığı, başkalarına tavsi¬ye ettiği, birçok tabibin bile anlayamadığı tıbbî hizmetleri açıkla¬yacağız diye başlayan İbnu’l Kayyim hastalığı Kur’an’da zikredilen kalp ve beden hastalığı olmak üzere ikiye ayırır. “Her hastalığın bir ilacı vardır, hasta bunu bulduğu vakit Allah’ın izni ile iyileşir.” (Buhari; et-Tıb) hadisini şu şekilde açıklar: Tabib’in çaresini bulamadığı hastalığı iyi edecek ilacı da Allah Teala yaratmıştır. Lakin insanın ilmi sınırlı olduğu için bunu tesbit edememiştir. Çünkü insan ancak Allah’ın öğrettiğini bilebilir. Bunun için Hz. Peygamber şifayı ilacın uygunluğuna bağlamış¬tır. Yaratıklardan her şeyin bir zıddı olduğu gibi her hastalığın da tedaviye yarayan zıt bir ilacı vardır. Kitapta Kalp ve Beden Hastalıkları bölümü ile birlikte Doğal İlaçlarla Tedavi, Manevî İlahî Basit ve Bileşik ve Doğal İlaçlarla Tedavi, Bazı Basit İlaçlar ve Gıdalar kısımları genişçe yer almaktadır. Bu kıymetli eserin, okuyucularına şifa yolunda yardımcı olma¬sı temennimizdir. Eseri değerli ilim adamı, pek çok ilmî ve İslâmî eseri bulunan Doç. Dr. Abdülvehhab Öztürk Türkçeye tercüme etti. Büyük boy, lüks ciltli olan ve dörtyüz sayfadan oluşan eser, tam metin ve eksiksiz tercümedir. Dili sade, akıcı ve sürükleyicidir. Her kütüphanede bulunmasında büyük fayda görülen Tıbbu’n Nebevi, Kahraman Yayınları tarafından titiz bir baskı ile kültür hayatımıza kazandırılmıştır.
227.50 ₺ -
Hz Nuh Hz İdris
"Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır." (Yusuf 111) Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir. Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
171.00 ₺ -
Hz İsmail Hz Lut
Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır." (Yusuf 111) Allah Teâlâ Kur’an’ı; biz kulları için öğüt almak, onu tefekkür ederek tane tane okumak, tevhid ve kulluk şuurunu kazanmak, kıssalar yoluyla iyi ve kötünün modellerini ortaya koyarak iyiliğe teşvik edip, kötülüklerden sakındırmak ve karanlıklardan aydınlığa çıkmak için gönderdiğini bildirmektedir. Bizler vahyi, hayatımıza rehber kılmak, bütün davranışlarımızı ona göre şekillendirmek durumundayız.
171.00 ₺ -
Hz Hatice Ahmet Cemil Akıncı
O, ahlakın ne olduğunun bilinmediği bir devrin kadınıdır. Genç yaşında dul kalmasına rağmen kötü gelenek ve alışkanlıklara kapılmamıştır. Bataklıkta iken kir tutmamış, tertemiz yaşamıştır. Servetini ihtirasına değil, hayra harcamıştır. O çağda kadının dişi bir deve kadar değeri yokken, kız çocukları kuma gömülürken, bu özellikleri kendi kendine elde etmiştir. Okumuş ve okutmuştur. Hz. Ali gibi bükülmez bir irade, bir kahraman ve ilim deryası onun elinde yetişmiştir. Onun sabırlı ve şefkatli yüreği, ayrıca maddi ve manevi fedakarlıkları İslam'ın serpilip gelişmesine paha biçilmez katkılarda bulunmuştur. Onun eşine verdiği destek ve anlayış ile İslam'ın toplumsal, ekonomik ve siyasi yükselişi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Peygamberimizin en büyük destekçisi, dert ortağı ve ona ilk inanan insanın hayatını anlatan bu kitap alışılmış görüşlerden uzak, kendine özgü anlatımıyla okurken büyük bir zevk verecek ve pek çok şeyi yeniden düşünmeye davet edecektir. 'Allah, Hatice'den daha hayırlısını vermedi... Halk küfür içindeyken, beni yalanlarken, o doğruladı. İman etti...' Hz. Muhammed (sav)- 'Yazar Ahmet Cemil Akıncı daha evvel yayınladığı kitaplarla ustalığını ortaya koymuştur. Böylesine ilmi bir konunun romanlaştırılması oldukça mesuliyetlidir. Bu konuda gereken hassasiyetin gösterildiğine inanıyorum.' Hekimoğlu İsmail
177.00 ₺ -
Hz Fatıma Ahmet Cemil Akıncı
O en sevgili evlat, eş, enne ve kadındı. Cennetle müjdelenen dört kadından biriydi. O, Hz. Muhammed'in en sevgili kızıydı. Babasından öyle büyük bir saygı ve sevgi gördü ki, bu adeta dünya yüzündeki bütün kadınların erkekler karşısında yüceltilmesinin ifadesiydi. Onun hayatından esinlenerek ve tarihi kaynaklara dayanarak yazılmış bu kitap, sürükleyici kurgusu ve şiirsel anlatımıyla sizi ona bir adım daha yaklaştıracak.
177.00 ₺ -
Son Hasat
Gökkuşağından ormanlar dikiyorum şimdi Bütün renkleri geri getirmeye geliyorum Ölümümle yaşamımı geri getirmeye geliyorum Cennette seni bekliyorum Belki dirilir gönlümün yalnızlığı Hepsi bir aşk hikâyesi Hilal... Akhisarlı zeytinyağı tüccarı bir ailenin, kuşaklardır iyi yetişmiş, görmüş geçirmiş bir neslin son halkası, şehrin en itibarlı adamlarından İsmail Bey'in kızı. Biraz şımarık, biraz garip, başı renklerle, içindeki seslerle dertte olan Hilal. Ailesinin herkesten, neredeyse kendilerinden bile sakladığı “gerçek”le şizofren Hilal. Ve Alparslan... Akhisar’ın bir başka güç sahibi ailesinin, tutun tarlalarına hükmeden Halil Ağa'nın oğlu. Babasının eli kolu, her şeyi, geleceği, soyunun yürüyeceği kişi. Ama itaatkâr, hayalperest üstelik âşık Alparslan. Gönlünü mevsimlik işçi olarak tarlalarında çalışan güzel Zeliha’ya kaptıran ama iradesini eline alamayan Alparslan. İnsanoğlu, bir başkasının menkıbesine gerçekten nüfuz edebilir mi? Hayat kimin seçimleriyle belirlenir? Hayal ve gerçek arasındaki sınırı kim çizebilir? Bahadır Yenişehirlioğlu, Son Hasat’ta kendi seçimlerinden mahrum bırakılmış iki karakter üzerinden insanoğlunun güç, itibar, makam ve mevki arzusu karşısındaki zaaflarını sorguluyor. Kendilerine rağmen ailelerinin seçimiyle bir araya getirilen Hilal ve Alparslan’ın hikâyesinden herkesin hayatını altüst eden bir dram ortaya çıkıyor. Çarpıcı ve etkileyici kurgusuyla Son Hasat, Bahadır Yenişehirlioğlunun kaleminden..
148.00 ₺ -
Kişiliğin DNAsı
Şu sorular her zaman güncelliğini korumuştur: Bir; insanlar doğuştan beyaz bir sayfa olarak mı doğarlar, yoksa psikolojik anlamda bir donanımla mı dünyaya gelirler? İkincisi; insanlar, eşit ve aynı psikolojik donanım ile mi dünyaya gelirler? Elinizdeki bu kitap; insanların beyaz bir sayfa gibi dünyaya gelmediklerini ve bu konuda bazı farklılıklar taşıdıklarım ortaya koymaktadır. Enneagram /dokuz mizaç modeline göre; bedensel yapımız gibi psikolojik boyutumuzun da doğuştan gelen bir temel zemini ve donanımı vardır. İste bu temel donanıma mizaç veya kişiliğin DNA'sı diyoruz. Kişiliğimizin temeli olan bu işletim sistemi; hayattaki temel arayışımızı, temel korkularımızı, potansiyel risklerimizi, karakteristik duygu ve davranış tarzlarımızı belirler. Aynı anne-babanın çocukları olup, aynı kültür içinde yetişmelerine rağmen insanlann farklı kişilik özellikleri sergilemesinin nedeni budur. Bu kitapta insanların doğuştan getirdikleri dokuz temel mizaç tipi ayrıntılı bir biçimde açıklanmaktadır. Bu sistemin kazandırdıkları değerler; Kendi kişiliğimize dair farkındalık kazanma ve kendimizi geliştirme Tutum ve davranışlarımızın altında yatan nedenleri çözümleme Sorunlara karşı çözüm adına geliştirdiğimiz yanlış ve gereksiz stratejilerden kurtulma Kendimizi farkında olmadan hapsettiğimiz psikolojik sınırları ve risklerimizi görme ve bunlan aşma İş ve özel hayatımızda muhataplarımızı anlayarak daha sağlıklı ve nitelikli ilişkiler geliştirme Diğer kişilik yapılarını anlama ve empati kurma İnsan ilişkilerinin farklı dinamiklerini fark edip kavrama İletişim ve etkileşim becerilerimizi geliştirme İnsanları genelleme hatasından ve yanlış yorumlama tuzağından kurtulma En doğal halimizi fark etme ve hayat sürecinde edindiğimiz
255.50 ₺ -
Ölüm Daha Güzeldi Hatıralarım
Osmanlı ulemalarından ehli sünnetin savunucusu Ahmed Davudoğlu Hoca’nın yetiştiği ortamı, bulgaristan zindanlarında çektiği işkenceleri, anavatanına hicreti ve oradaki yaşadığı sıkıntıları ibretle okuyacaksınız. Ahmed Davudoğlu Hoca, Üstad Necib Fazıl’ın bizâtihi kendisine olan, “Günümüzün seyrek ilim adamlarından, gerçek takvâ ve hûşû sahibi ol-duğuna şehâdet ettiğim…” övgüsünü hak etmiş, gerçek bir âlimin nasıl olması gerektiğini yaşayışıyla göstermiş, eşsiz çalışmalarıyla da ilmî hayatı-mıza damgasını vurmuş değerli şahsiyetlerimizdendir. “Kollarımı o kalın sicimle arkama kat kat bağladı. Başıma da bir maske geçirdi. Bu maskenin fil hortumuna benzer bir hortumu vardı. Maskeyi giyen insan bu hortumun içinden nefes alıyordu. Hortumun içinde ise oksijen vardı. Zannederim hortum, sesi önlemek için yapılmıştı. Maske başıma geçirilince dünyayı iki gözlükten görmeye ve hortumdan gelen hoş bir havayı teneffüse başladım. Tam bu sırada birden ateş düşmüş gibi bir hâl oldu. Teğmen elektrik cereyanını salmıştı. Kafamın mor alevler içinde cayır cayır yanmakta olduğunu, maskenin gözlüklerinden görüyordum. Sade kafam değil, bütün vücûdum yanıyor! Dişlerim birbirine çarptıkça elektrik burgusuna benzer bir çatırtı duyuyor; feryad-û figânım ayyûka çıkıyordu. İnsaf-sız kefere zerre kadar vicdan azabı duymadan beni diri diri yakıyordu.” 1949 yılının son günü Edirne muhacirhanesinde idik. Türk hududuna geçinceye kadar, komünist zulmünden kurtulduğuma inanamamış, hatta hududa yaklaştıkça tevkif emri gelecekmiş gibi garip bir hâlet-i ruhiye içinde heyecanım arttıkça artmıştı. Hududu geçtikten sonra geniş bir nefes aldım. Ve yanımdaki bir yol arkadaşıma Şükür kurtulduk, komünistler artık bulsunlar da tevkif etsinler dedim. Tren Yunan toprağından geçerken bile heyecanım tamamıyla yatışmış değildi. Fakat Selimiye’nin semaya yükselen minarelerini görünce heyecanım aniden müjde-i sürura inkılap etti. Bu ilahî sütunlar sanki bizi, istikbal için şahlanmış, uzaktan bizi kemal-i ihtişamla selamlıyordu. Müjde! kurtuldunuz! diyordu. O zaman içimin boşaldığını ve bütün elem ve kederlerimin Mart karı gibi eriyerek damladığını hissettim. Muhacirhaneye inince nezrettiğim secde-i şükranı eda için ilk fırsatta Selimiye Camii’ne koştum..
117.00 ₺ -
Anne Darbe Ne Demek
15 Temmuz gecesi Türkiye şok edici bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. 1980 sonrası kuşaklar fiili bir darbe ile hiç tanışmamıştı. Önceki kuşaklar belki darbelere aşinaydı ama bu defa başka bir şey oluyordu. “Ancak filmlerde olur,” denilebilecek cinsten bir çılgınlık yaşanıyor; bir milletin uçakları aynı milletin Meclis’ine bomba yağdırıyor, sokaktaki insanlara kurşun sıkıyordu. Her şeye rağmen halk sokaklara indi ve dünya siyasi literatürüne geçecek bir inisiyatifle bu darbe girişimini, daha doğru tabirle bu çılgınlık halini engelledi. Yaşananlar kadar bu çılgınlığın faili de şaşırtıcıydı. Olayın arkasında bir süredir devlete kafa tutmakta olan FETÖ yapılanması mensuplarının olduğu anlaşıldı. Türkiye kamuoyunun daha birkaç yıl öncesine kadar bir dinsel hareket olarak gördüğü oluşum, bir terör örgütüne dönüşmüştü. Nasıl olmuştu da kendi halindeki saf inananlar adeta gizemli bir tarikatın neferleri haline getirilmişti? Psikiyatrinin bütün bu olanları nasıl açıkladığını görmek için belki de çocukların o saf sorusuna dönmek gerekiyordu: “Anne, darbe ne demek?” Prof. Dr. Nevzat Tarhan ülkeyi 15 Temmuz darbe girişimine götüren sürece olabildiğince etraflı bir biçimde bakarak bir tür toplumsal özeleştiri ile sadece FETÖ yapılanmasını değil, böyle bir yapının genişleyip büyümesine yol açan toplumsal dinamikleri de ele alıyor. Birey ve toplum psikolojisi açısından bu ülkenin vatandaşlarına nasıl bir "oyun" oynandığını deşifre ediyor. Darbe girişimi sonrasında birçok şey yazıldı çizildi, bu konuda birçok kitap yayımlandı, ama meselenin psikolojik boyutu üzerinde pek durulmadı. Kendi halinde, saf, inanan insanlar nasıl kitlesel bir hezeyanın parçası haline getirildi? Ve bir daha böyle acı bir olayın yaşanmaması için toplum olarak ne yapabiliriz? Bütün bu soruların cevapları bu kitapta...
19.24 ₺ -
İmparotorluğun Son Nefesi
İmparatorluğun Son Günlerinden Cumhuriyet'in Kuruluş Öyküsüne... "En utanılacak yönümüz; tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek; tarih yazmamak konusundaki ısrarımız!” İlber Ortaylı "Birinci Dünya Savaşı Türk halkı için en acı hatıralarla doludur. Cephedeki şehitlerin yanı sıra cephe gerisinde yokluktan, hastalıktan ölümler ve sıkıntılı bir hayat söz konusudur. Ama galiba Türk toplumu modern anlamda bir millet olma aşamasına burada dönmektedir. Bu, onu birçok başka ulustan farklı kılan yanıdır. Direnci artırmış ve kimliği oturmuştur." "Cumhuriyet tarihinin üzerinde en çok tartışılan olaylarından biri Lozan Antlaşması’dır. Bu konuda Lozan’ı bir hezimet olarak görenler de bir zafer olarak niteleyenler de var. Lozan mantıki ve gayet onurlu bir uzlaşmadır. Kalıcı ve düzeni sağlayıcı bir anlaşma olarak görülmelidir." "Cumhuriyet, devamlılıktır. Osmanlı, Türklerin imparatorluğuydu, bu da Türklerin cumhuriyetidir." "Atatürk’ün başarısındaki en önemli faktör; vazgeçmek bilmeyen iradesidir, bu noktada Rumeli inadı vardır Gazi Paşa'da. 'Olmalı' dediği an, olabilir yok. Bu liderlik yapmaya hevesli herkese lazım bir prensib..." Balkan Harbi'nden Birinci Dünya Savaşı'na, İstiklal Mücadelesi'nden Lozan Görüşmeleri'ne, Halifelik tartışmalarından Cumhuriyet’in kuruluşuna, Sultan Abdülhamid'den Mustafa Kemal Atatürk'e, Enver Paşa'dan Halide Edip'e gündemden düşmeyen konular ve tartışılan tarihî kişiliklere dair İlber Ortaylı'nın görüşlerini merak edenlerin kaçırmaması gereken bir kitap; İmparatorluğun Son Nefesi...
24.05 ₺ -
Ekolojik Güzelliğin Kitabı
Güzelleşmek isteyen kadınlar mutfağa! İhtiyacınız olan bütün malzeme buzdolabınızda, raflarınızda. Asırlardır kullanılan en etkili güzellik formülleri ve bakım ürünleri Erkan Şamcı’nın kitabında. Evde uygulaması kolay tariflerle cildinize zarar vermeden bakım yapmanın mutluluğunu yaşayın! Kimyasalları cildinizden uzaklaştırın. Maydanozlu limonlu güzellik reçeteleri İçinde bolca maydanoz, limon, yoğurt, patates, süt, yulaf ezmesi, krema, zeytinyağı olan bir kitaptan bahsediyoruz. Yemek kitabı dersiniz değil mi? Hiç ilgisi alakası yok. Güzellik reçeteleri veren bir kitap bu. Burnumuzun ucunda duran mutfak malzemeleri biraz onunla, biraz bununla karıştırılınca, belli bir şekilde uygulanınca dünyanın en etkili bakım ürünlerine dönüşebiliyor. Kitapta verilen tariflerde hiçbir karışıklık yok, son derece basit. Bir örnek: “Karpuzun suyunu çıkar, peçeteyle yüzüne sür. Yaz aylarında yüzünü nemlendirsin.” Yazılanları ev koşullarında, evdeki araç gereçle uygulaması kolay. Zaten elinizin altında olan malzemelere belki aktardan alacağınız bir iki bitkiyi veya yağı ilave edeceksiniz. Yiyemiyorsan cildine de sürme! Piyasada bu kadar kozmetik ürünü varken neden kendimiz yapmakla uğraşalım diye düşünüyorsanız… Günümüzün kozmetik ürünleri fast food yemeklere benziyor. İçinde tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz, şirket sırrı. Kimyasallar, koruyucular, çeşit çeşit sentetik maddeler içerdikleri kesin. Üstelik piyasaya sürülmeden önce ilaçlarda olduğu gibi bir deney sürecinden geçmek zorunda da değiller. Etiketine “gençleştiriyor” yazan satışa çıkarabiliyor ama gençleştirdiğini ispat etmekle yükümlü değil. Sadece bu kadar mı? Kozmetiklerde bolca biyoteknoloji ve nanoteknoloji uygulamaları da kullanılıyor. Bunların günümüzdeki etkilerinden de, gelecekteki etkilerinden de tamamen bihaberiz. Erkan Şamcı, tam da bu noktada bize çok eski bir bilgiyi hatırlatıyor: Yiyemiyorsan cildine de sürme! Ağzına atmak istemeyeceğin hiçbir şeyi, vücudunun en büyük organı olan derine de sürme! Bebeklerini zeytinyağıyla ovan anneler, gebelik döneminde göbeğine kakao yağı süren kadınlar bu basit kuralı zaten biliyorlar. Ev yapımı güzellik Kitap güzelliğin içten geldiğini vurgulayarak hayat biçimimizden, uyku düzenimizden, hatta kumsalda yürüyüş yapmamızdan bile bahsediyor. Mutlulukla güzelliğin genelde kol kola yürüdüğünü hatırlatıyor. Tepeden tırnağa bakımlı ve güzel olmak için masum malzemelerle birçok tarif paylaşıyor. İşte kitaptan seçtiğimiz 3 güzellik formülü: Kuru ciltler için yulaf maskesi 1 kahve fincanı kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi 1 yemek kaşığı süt 1 tatlı kaşığı zeytinyağı Kaynamış su 2 yemek kaşığı yulaf ezmesiyle karıştırılır. Bunun üstüne 1 yemek kaşığı süt ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklenerek karıştırılır. Maske, yüze ve boyun bölgesine sürülür. 15-20 dakika beklenir. Hazırlanan maske buzdolabında 2-3 gün saklanabilir. Bu süre boyunca her gün kullanılabilir. Yağlı ciltler için defne losyonu 5-10 adet defne yaprağı 200 ml kaynar su Defne yaprağının üzerine kaynar su dökün, soğumasını bekleyin. Sabah ve akşam yüzünüzü bu suyla silin. Bu losyon, yağlı ciltlerin parlaklığını giderir ve gözenekleri sıkılaştırır. Düzenli kullanımında, cilt pürüzsüz ve kadife gibi olur. Gül yapraklı sakinleştirici losyon Bir avuç gül yaprağı (tercihen reçel gülü – Isparta gülü) 200 ml su Su kaynatılıp ateşten alınır. Kaynar suya gül yaprakları ilave edilir ve demlemeye bırakılır. 30 dakika demlendikten sonra soğumaya bırakılır. Şişkinlik ve cilt tahrişi için oldukça faydalıdır. Tonik soğuduktan sonra yüz, günde iki kez bu tonikle silinir. Hazırlanan su buz kalıplarında dondurulabilir. Buz kalıpları yüz ve boyun bölgesine masajla uygulanır. Gül yaprağı bulamayanlar hakiki gülsuyunu aynı amaç için kullanabilirler. Ancak satın aldığınız gülsuyunun içinde ne olduğunu mutlaka okuyun. Sentetik koku vericiler veya başka katkı maddeleri içeriyorsa hiç satın almayın.
20.10 ₺ -
Diyabet ve Zayıflama Kürleri
Dr. Ümit Aktaş yeni kitabıyla ‘3 ayda diyabete son‘ veriyor! Çok satanlar listesinden inmeyen İlaçsız Yaşam, Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi ve Mutluluk Kürleri kitaplarının yazarı Dr. Ümit Aktaş’tan diyabete ve fazla kilolara elveda demek isteyen herkese hediye… Öncelikle size söylenen her şeyi unutarak işe başlayın. Hayat boyu ilaca mahkûm olduğunuzu söylediler. Tip 2 diyabetin iyileşemeyeceğini söylediler. Zayıflamak istiyorsan mutlaka diyetisyene git, dediler. Bunların hepsini unutun. Sizi sağlıklı bir yaşama davet ediyorum. Anahtarı kaybettiğiniz yerde aramanız gerektiğini biliyorsunuz artık. Bu ne demek? Beslenme hataları yüzünden hasta oldunuz, kilo aldınız ve sorunu ancak beslenme modelinizi değiştirerek çözebilirsiniz. Diyabet ve Zayıflama Kürleri ile anti-diyabet beslenme modelinin detaylarını öğreneceksiniz. Diyabet ve kilo kontrolünde büyük önem taşıyan hayati yapıtaşlarını, neler yemeniz, nelerden kaçınmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Bunları yaşamınıza uyarlamaya başladığınızda ise… * Kan şekeriniz düzene girecek. * İnsülin direnciniz kırılacak. * Kilo vereceksiniz. * Şeker hastalığının yaptığı tahribatı durduracaksınız. * Vücudunuza kendini onarması için ihtiyacı olan besinleri vereceksiniz. * Tip 2 diyabetle el ele yürüyen hastalıklarla aranıza mesafe koyacaksınız. * Hastalığın sizden çaldığı yaşam enerjiniz geri gelecek. * Diyabetle yakından ilişkili olan o depresif ruh halinden kurtulacaksınız.
234.50 ₺