-
Tatlıya Bağlayalım
Bu kitapta gelininizi, kayınvalidenizi, gelininizi, damadınızı, çocuklarınızı, annenizi, babanızı, büyükannenizi göreceksiniz. Aile bağlarını güçlendirmenin, eşlerin her ikisinin de zararlı çıktığı hesapları kapatmanın, yepyeni sohbetler başlatmanın, aile hayatına renkler katmanın, yaşama sevincini her dakika tatmanın, can sıkıcı günleri unutmanın, evliliği ayakta ve zinde tutmanın sırlarını bulacaksınız. Her hikaye bir şifa kitabının satırları gibidir
146.20 ₺ -
Eşimle Tanışmayı Unutmuşuz
Eşinizi Ne Kadar Tanıyorsunuz? isimli bir televizyon programına davetlisiniz. Sizi dürüstlük koltuğuna oturtacaklar. Tereddüt etmeden katılabilir misiniz? Aynı evi ve aynı yatağı paylaştığınız kişiyi ne kadar tanıyorsunuz? Sizinle yaşamak, onun damağında nasıl bir tat bırakıyor? Tatlı, tuzlu, acı, ekşi, kekremsi... Hangisi, biliyor musunuz? Kadınlar ve erkekler, birbirlerine benzemezler. Farklılıkları bilirseniz nimet, bilmezseniz külfet olur. Farklılıkların keyfini çıkarmak isteyenler için, İşte size İPUCU HİKAYELER
112.20 ₺ -
Yunus Terapi
Yunus Terapi Yaşadığı döneme baktığımızda Yunus Emre’nin sadece bir derviş, bir halk şairi, bir mutasavvıf değil, aynı zamanda adeta bir psikolog olduğunu görürüz. O yalnızca halkın sanat zevkini tatmin ettiği için “Yunus” olmamıştır. Nefesinin bugün hâlâ bu kadar canlı olmasında en büyük etken insanların psikolojik ihtiyaçlarını gidermesidir. Anadolu insanının travmalarını çözen, toplumsal huzuru sağlayan ve yeni bir kültür iklimi adeta bir “Yunus iklim kuşağı” oluşturan bu büyük halk ozanı aslında bugünün insanına çok şey söylüyor! Nevzat Tarhan Mesnevi Terapi’den sonra Yunus Terapi ile bizlere Yunus Emre’nin şiirinin günümüz insanın ruhsal yaralarını nasıl sarabileceğini, toplum psikolojisini nasıl onarabileceğini keşfetmeye davet ediyor. Yunus Emre’nin şiirlerinden yansıyan bilgeliğe çok ihtiyacımız var... Aşk insanı karmakarışık eder; dün, bugün, yarın iç içe geçer. Ateşlerde yakar. Yakar ama içindeki cevherin de çıkmasını sağlar. Âşık olan varlık evini terk edip yokluk evine girer. Yokluğa erdiğindeyse her şeyi terk eder, kendini suda, toprakta bulur, Yaradan’ın denizinde erir. Aşk başta ateştir. Ateş, kibir ve gücü temsil eder. Ama bu ateşte yandıkça suya, toprağa dönüşürsün. Sabrı, kanaati, alçak gönüllüğü, edebi öğrenirsin. Aşk ilinde ahlak eğitimi vardır. Aşktan ahlaka giden bir yoldur bu…
155.40 ₺ -
Yavuz Sultan Selim Han
Yavuz Sultan Selim Han Dokuzuncu Osmanlı padişahı olarak 1512 yılında tahta geçen ve 8 yıllık hükümdarlığı süresince Osmanlı Devleti’ni maddi ve manevi olarak asırlarca ayakta tutacak sağlıklı bir bünyenin temellerini maharetle döşeyen Yavuz Sultan Selim’i hiç böyle okumadınız! Fatih’in kalem ve kılıç örsünde dövdüğü, Bayezid’in sabır ateşinde şekillendirdiği bu “altın zincir”in halkaları nihayet Yavuz’un usta ellerinde titizlikle işlenmiştir. Mustafa Armağan, Osmanlı’yı yeniden kuran sıra dışı sultan, zamanın İskender’i, şarkın fatihi Yavuz Sultan Selim’in hayatını, bilinmeyen yönleriyle Yavuz Sultan Selim Han kitabında anlatıyor. * 40 bin Alevi’yi kesti mi? * Portekizlilerin Peygamber Efendimiz’in mezarını kaçırma girişimine nasıl dur dedi? * Hilafeti devralmadı mı? * Neden Batı’ya değil de Doğu’ya seferler düzenledi? * Küpe takar mıydı? * İnsan olarak nasıl bir padişahtı? Hobileri ve ilgi alanları nelerdi? * Suriye-Mısır seferlerine dair bilinmeyenler... * Ders kitaplarında neden yanlış anlatılıyor? * Okur ve “kitap kurdu” olarak Yavuz’u ne kadar tanıyoruz? * Kürtler aleyhine söylediği iddia edilen sözlerin gerçeği... * Can dostu Hasan Can’ın kaleminden Yavuz Sultan Selim! Kafanızı karıştıran tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı, Ufukların Sultanı Fatih Sultan Mehmed kitaplarıyla Osmanlı Padişahları’nı gerçek yönleriyle okurlarına sunan Mustafa Armağan’ın Yavuz Sultan Selim Han kitabında…
20.35 ₺ -
Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı “Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in bu çalışması, Topkapı Sarayı’nın ilmî tetkikleri için önemli eserlerden biridir. Esasen kitâbeler, Târih-i Enderûnî gibi kronikler ve bilhassa sarayın arşivleri araştırıldıkça; çarpıcı bilgiler, mevcut bilgi, yorum ve mütearifeleri değiştiren gerçekler ortaya çıkmaktadır. Şimşirgil’in Topkapı Sarayı adlı eserinin bilhassa kitâbeler açısından da yararlı olacağını ve ilgi çekeceğini umuyorum.” İLBER ORTAYLI Topkapı Sarayı, sadece hayret nidaları içerisinde hasret yüklü bakışlarla gezilecek bir binalar manzumesinden ibaret değildir. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in Bir Müstakil Dünya Topkapı Sarayı adlı eseriyle birlikte sarayın serüveninde Osmanlı Devleti’nin yetmiş iki milleti idare eden vakar ve ağırbaşlılığını tanıyacak, dünyanın dört bir yanındaki eyaletlerinin idarecilerini yetiştiren Enderun mektebindeki eğitim sırlarını keşfedecek, yazının insanı mest eden çizgilerini görecek, mekânlarındaki erişilmez sanat gücüne şahit olacak, sonsuzluğa doğru açılma hissi veren kapılarının haşmetini seyredecek, yüzlerce insanın barındığı Harem kısmındaki derin ve anlamlı sükûtu bulacak ve insana yaşama zevki veren doyumsuz güzelliği bir bir tadacaksınız. Kısacası bu eser, sarayın sadece bir yönünü değil, hemen her fonksiyonunu iç içe yansıtan, okurken gezdiren ve yaşatan bir üslup içerisinde Osmanlı Devleti’nin yaklaşık 400 yıllık çok yönlü idare merkezini gözler önüne serecektir. Tarihimizi yediden yetmişe herkese sevdiren Şimşirgil’in, prestij eser özelliğine sahip özel baskısıyla göz kamaştıran bu eseri, Devlet-i Ebed-Müddet’in evi Topkapı Sarayı’nı kütüphanenize taşıyacaktır.
81.40 ₺ -
Tarih Tıbbı Konuşturdu 2
Tarih Tıbbı Konuşturdu 2 Konuşturdu” serüveni ikinci cildiyle hızını kesmeden devam ediyor. Tarihi sevdiren adam Talha Uğurluel ve tıp doktoru Muammer Kayatekin, yüzyıllardır neden ve sonuçları merak edilen birçok tarihî olayı, tıbbî arka planlarıyla anlatıyor. * Semud kavminin başına gelenler! Yüksek ses insan öldürür mü? www.arifankitapevi.com * İlkçağdan günümüze Maraton; çatlayıncaya kadar koşmak ölüm sebebi midir? * Zehir insan vücudunu nasıl etkiler? * Seyit Onbaşı Çanakkale'de 215 kiloluk mermiyi nasıl kaldırdı? * Kılıçlardaki kan oluklarının sırrı nedir? * Tarihten bugüne maden kazalarında insanlar neden ölüyor? * Osmanlı Delileri; insan eli silah haline gelebilir mi? * Sultan Abdülaziz intihar mı etti, öldürüldü mü? * Mustafa Kemal Atatürk zehirlendi mi? * Hitler’in tıbbi savaş hileleri nelerdi? Birçok esrarengiz olayın ve sırlı ölümün ardındaki sır perdesi ilk defa aralanıyor. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz birçok resim ve renkli tasarım, yine mukayeseli anlatım eşliğinde mükemmel bir tarihî şölen…
24.05 ₺ -
Tarih Tıbbı Konuşturdu
Tarih Tıbbı Konuşturdu Tarihi herkese sevdiren adam Talha Uğurluel, şimdi de Tarih Tıbbı Konuşturdu kitabıyla tıp doktoru B. Muammer Kayatekin’le birlikte cevabı yüzyıllardır merak edilen birçok sorunun peşine bir dedektif titizliğiyle düşüyor. Kitap, sadece tarihî şahsiyetlerin ölüm sebeplerini değil aynı zamanda tarih bilimi ile izah edemediğimiz, devreye ancak tıp ilmini sokarak çözüm yolları arayabileceğimiz başka birçok konuyu da açıklığa kavuşturuyor: Mısır Piramitleri insan gücüyle mi inşa edildi? Dünyaya boyun eğdiren Büyük İskender’in ani ölümünün altında yatan gerçekler nelerdi? Tarihte boyunca ne tür işkence yöntemleri uygulandı? Kişi onurlandırılarak nasıl öldürülür? İnsanlar savaş meydanlarında neden “su” diye inlerdi? Fatih Sultan Mehmed’in ölümünün yıllardır çözülemeyen sırrı nedir? Yavuz Sultan Selim’in ölüm sebebi nedir? Hürrem Sultan hangi hastalıktan öldü? Yemen’e gidenler çoğunlukla neden geri dönemezlerdi? İngilizler Mısır’daki esir askerlerimizi kör etmişler miydi? Turgut Özal’ın cenazesine nasıl bir tahnit yöntemi uygulandı? Tarihin bir silsile hâlinde sıraladığı bu sorular, ilk defa tıp ilminin de yardımıyla cevaplarına kavuşuyor. Antik Roma’dan Mısır’a; Osmanlı İmparatorluğu’nun en muhteşem günlerinden I. Dünya Savaşı’na ve günümüze kadar birçok suikastın, sırlı ölümün ve esrarengiz olayın ardındaki sır perdesi ilk defa aralanıyor. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz birçok resim ve renkli tasarım, yine mukayeseli anlatım eşliğinde mükemmel bir tarihî şölen…
62.90 ₺ -
Sarayın Kutsalları
Sarayın Kutsalları Saray arşivlerinde bugün binlerce eşya, tanınmayı ve fark edilmeyi bekliyor. Çünkü hepsinin bize anlatacağı bir hikâye var. Bazıları binlerce yıl öncesini gördü, bazıları ise sadece birkaç yüz yıllık bir geçmişe sahip. Bazılarına bir peygamber dokundu, bazılarına on binlerce insan, bazıları uğruna savaşlar verildi, bazıları barışın simgesi oldu. Kimisi herkesin gözü önünde günümüze ulaştı, kimisi de herkesten gizlenerek… Bu tarihî kutsallar, kendi dönemlerine ve insanlarına dair çok şey anlattı bize. • Müslümanların gözbebeği olarak saklanan Mukaddes Emanetler, Osmanlı İmparatorluğu’na nasıl geçti? • Peygamber’in su içerek şereflendirdiği ahşap tas yüzyıllarca nasıl gizli kaldı? • I. Ahmed, Mısır’dan getirttiği mübarek bir ayak izini neden tekrar geri göndermek zorunda kaldı? • İran Şah’ının gönderdiği yayı kimsecikler kuramayınca IV. Murad ne yapmak zorunda kaldı? • Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı’nda Şah İsmail’i yenince ona ait hangi eşyaları özellikle saklattı? • Osmanlı’da köle bir kadın, bir padişah annesi ile yan yana defnedilebilir miydi? • Memlük Sultanı Kayıtbay’ın gözü gibi baktığı kılıcının sırrı neydi? • I. Ahmed padişah olduğunda yüzüğünde bulunan ceviz büyüklüğündeki elması nereye gönderdi? • I. Dünya Savaşı’nda Medine’deki son Mukaddes Emanetler hangi şartlarda nasıl kurtarıldı? • Kudüs’e at sırtında girmek isteyen Alman İmparatoru Wilhelm’e, Sultan II. Abdülhamid Han nasıl bir oyun oynadı? Sarayın nice gizemli eşya ve emaneti, Talha Uğurluel’in yalın üslubu ve muhteşem görsel sunumu eşliğinde Asr-ı Saâdet’ten Osmanlı’ya Sarayın Kutsalları kitabında…
111.00 ₺ -
Mutluluk Psikolojisi ve Stresle Başa Çıkma
Mutluluk Psikolojisi İnsan, bedensel ve ruhsal olarak her an dışarıdan gelecek etkilere açıktır. Hatta bazı durumlarda ruhsal halini tümüyle bu uyaranlar belirleyebilir. Çünkü her bir etki ve uyaran, insanın bedensel ve ruhsal dengesini, düzenini, uyumunu etkiler. İnsanın içindeki mekanizma, bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu dengeyi koruyan sistemler, dengeyi ve uyumu sağlamak, sürdürmek için sürekli çaba harcar. Bu çabaların yetersiz kaldığı noktada da stres ortaya çıkar. Nevzat Tarhan, Mutluluk Psikolojisi ve Stresle Başa Çıkma adlı kitabıyla hem insanın stresle olan ilişkisine hem de stresi nasıl mutluluğa dönüştüreceğimize odaklanıyor. Bu mücadele esnasında insanın kendi kişiliğini ve karakterini daha iyi tanıması gerektiğini vurgulayarak, aslında tümüyle bize özgü bir mücadele yolu çizmiş oluyor. Her şey, önce kendini değiştirmekle başlıyor. Stresin mutluluğa dönüşebileceği her bir noktada bu kitabın rehberliğinden faydalanmak elinizde.
155.40 ₺ -
Kayı 10 II Abdülhamid Han
Sen değil naaşın hükümdar olsa elyakdır bize Dönsün etsin taht-ı Osmaniye tabutun cülus Ahmet Rasim II. Abdülhamid Han, saltanattan çekildikten sonra milleti tarafından en çok aranan ve özlenen hükümdardır. Zira onun saltanatta olduğu 33 sene ile sonraki 10 yıllık dönemi karşılaştırmak dahi mümkün değildir. II. Abdülhamid Han, siyasi bir deha idi. 19. asrın sonlarına doğru neredeyse tarihten silinecek olan son muazzam Türk İmparatorluğu’nu, on sene içinde yeniden dünyada rol oynayan bir hale getirecekti. O, yed-i tûla sahibi idi. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun Müslümanlar, İslam’ın halifesini yanında buluyorlardı. O, Osmanlı ruhunun son temsilcisi idi. Ertuğrul ve Osman Gazilerin sahip olduğu hiç değişmeden devam eden Sünni inancı yaymakta büyük gayret sarf etti. İngilizlerin doğru inanç ve itikadı bozma çalışmalarına bir kale gibi karşı durdu. O, merhamet ve şefkatin zirvesindeydi. Hayatına kastedenleri dahi affetti. O, en mağdur padişah olarak tarihe geçecekti. Sadece ağır hakaretlere ve iftiralara maruz kalmadı. Kendi kesesinden yaptırdığı eserlerden ismi kaldırıldı. Tuğraları tahrip edildi. Resmen adı ve namı unutturulmak istendi. O, bir asır boyunca anladığını zannedenlerin dahi anlayamadığı bir padişah oldu. Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kayı serisinin X. Kitabında, o akıcı üslubu ile vefatının 100. sene-i devriyesinde II. Abdülhamid Han’ı okuyucularının takdirine arz ediyor.
229.40 ₺ -
Fatih Sultan Mehmed Han
Çağ açıp çağ kapatan, Osmanlı Devleti'ni imparatorluk haline getiren bir padişah: Fatih Sultan Mehmed Han. Fatih'in en büyük silahı olan istihbarat teşkilatı Karatuğlar ve teşkilatın amansız lideri Kul Ömer… Karanlık güçlerin efendisi İlian Sadnakar… Sarayda büyüyüp yetişen habis bir ur: Kont Drakula… En koyu isyanların karşısında, irfanın temsilcisi Ak Şeyh Akşemseddin… Okurları ve edebiyatçılar tarafından Peyami Safa'nın halefi olarak gösterilen Okay Tiryakioğlu; akrepli arbaletler, Bizans surlarını titreten toplar, kılıçtan keskin akıl oyunları, zehirden yakıcı Rum Ateşi, efsaneler, sırlar ve akıl, bilek ve yürek gücüne dayalı savaşların gölgesinde Fatih Sultan Mehmed'in inanılmaz hayatını yazdı.
259.00 ₺ -
Mutlu Evlilik Psikolojisi
Evlilik, ömürlük bir yolculuktur. Bu uzun yolculukta, tahmin edilemeyecek kadar güzel anlar da yaşanır, hesaba katılmayan sorunlar da baş gösterir. Önemli olan bir kere yola çıktıktan sonra, onu keyifle sürdürebilmek; duyguyla mantığı, aşkla arkadaşlığı dengede tutabilmektir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu kitapta, yola yeni çıkacaklara ve zaten çıkmış olanlara bir yol haritası sunuyor. Okuyucuya mutlu evliliğin sırlarını veren yazar, yaşam boyu sürecek huzurlu evlilikler için yol gösteriyor. Evlilik için hazır mıyım? Kiminle evleniyorum? Kadının ve erkeğin psikolojik ihtiyaçları nelerdir? Sevgi ve aşk evliliğin sebebi mi sonucu mu? Evlilik kararını test etmek mümkün mü? Aldatmanın ve aldatılanın psikolojisi nasıldır? Krizler nasıl fırsata dönüştürülür? Hamilelik ve loğusalık döneminin temel özellikleri nelerdir?
136.90 ₺ -
Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni
Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni Kanuni Sultan Süleyman, sınırları üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu’nu sadrazamı, Sokullu Mehmet Paşa; kapudan-ı deryası, Barbaros; mimarı, Mimar Sinan; şeyhülislamı, Ebussuud Efendi; şairi, Bâki olan muhteşem kadrosuyla, yıllarca adaletle yönetti. Kimdi bu cihan sultanı? Nerede, nasıl ve kimler tarafından yetiştirilmişti? Bu yetişme sürecinde nerelerde kalmış ve hangi vazifeleri yerine getirmişti? Buralarda hayatının ilerleyen safhalarını etkileyen ne gibi gelişmeler olmuştu? Saltanat yıllarında hangi seferlere çıkmış, siyasi olarak nasıl bir mücadele sergilemişti? Televizyon ve gezi programlarıyla 7’den 70’e herkese tarihi sevdiren Talha Uğurluel, şimdi de Kanuni Sultan Süleyman’ı fethettiği beldeleri, bıraktığı eserleri, yaptırdığı kaleleri çektiği fotoğraflar eşliğinde anlatıyor. Uğurluel, Kanuni’nin çevresindeki insanları, ailesini ve o günün dünyasını yakından tanıtarak tarih anlatımına taze bir soluk getiriyor. "Şehzadelik ve saltanat yıllarında Avrupa’da ve Asya’da neler oluyordu? Kimler, hangi devletleri yönetiyordu? Bu devletlerin gücü, amacı, planları neydi?" sorularının da cevabını veriyor. Bu mukayeseli inceleme, Kanuni ve kadrosunun hangi durumlarda neye göre nasıl bir tavır sergilediğini, nereye hangi amaçla sefer yapıldığını, alınan kararların gerekçelerini tüm açıklığıyla anlamanızı sağlıyor. Talha Uğurluel, Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni kitabıyla sizleri Kanuni’nin doğduğu Trabzon’dan şehzadelik yaptığı Manisa’ya, padişah olarak geldiği İstanbul’dan fetihlere çıktığı Avrupa’ya götürecek; Hürrem Sultan’dan Pargalı İbrahim’e, Mihrimah Sultan’dan Rüstem Paşa’ya kadar birçok tarihî şahsiyetin bilinmeyen yönlerini anlatacak…
259.00 ₺ -
Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi
Çanakkale Savaşları ve Gezi Rehberi Tarihe ibret gözüyle bakmak ve alınması gereken dersi hakkıyla almak elbette çok önemlidir. Geçmişimizi ayakta tutan manevi dinamikleri anlamak, onları güçlü yapan unsurları göz önünde bulundurmak bugünkü başarımızın yegâne sebebidir. 7’den 70’e herkese tarihi sevdiren Talha Uğurluel şimdi de Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’nda ölüm kalım mücadelesi verdiği toprakları: Çanakkale’yi tüm tarih severlere anlatıyor. * Dünya devletlerini ve Osmanlı’yı Çanakkale Savaşı’na sürükleyen sebepler, * Savaşın aktörleri ve akıl almaz icraatları, * Deniz ve kara savaşlarının tüm detayları, * Ayrı ayrı kategoriler halinde ele alınmış savaş sahneleri, * Savaştan yıllar sonra ortaya çıkan olağanüstü olaylar, * Herkesin rahatlıkla anlayabileceği yalın, akıcı bir üslup, * Hepsi renkli ve kolay anlaşılan birçok harita, ve o günleri günümüze taşıyan, şimdiye kadar hiçbir yerde yayınlanmamış birçok savaş dönemi fotoğrafı ile Talha Uğurluel’in bu eşsiz eseri herkesi Çanakkale’ye, o günleri anlamaya davet ediyor.
55.50 ₺ -
Çanakkale Geçilmez
Çanakkale Geçilmez - Bir Destanın Öyküsü Tek vücut haline gelmiş bir milletin, vatanı istila etmek isteyen düşmana karşı bağımsızlığını, onurunu ve bayrağını korumak için neler yapabileceğini bütün dünyaya gösterdiği Çanakkale destanı kitaplaştı. Araştırmacı Yazar Recep Şükrü Apuhan, "olmak ya da olmamak" arasında gidip gelen, düşmanlar tarafından yazılmaya çalışılan kaderini değiştiren Türk Milletinin destansı mücadelesini Timaş Yayınları için kaleme aldı. Recep Şükrü Apuhan, "tarih" denen büyük öğretmeni bu defa Çanakkale Savaşı'nı anlatması için kürsüye çıkarıyor. Bu derste gerçek yiğitlik, fedakârlık ve insanlık öyküleri var. Çanakkale Savaşı'nı her yönüyle ele alan bu kitabı; heyecan, gurur, hüzün ve zevkle okuyacaksınız. Tarihi Seven Okurlar İçin Önemli Bir Kaynak Kitap Harita ve fotoğraflarla desteklenen Çanakale Geçilmez, titiz bir çalışmanın ürünü. Kitapta, "Bu vatan ya senindir ya da hiç kimsenin! şiarıyla kazanılan Çanakkale Savaşı'nın sebepleri, sonuçları, düşman kuvvetlerin sahip olduğu muazzam silah gücü, savaşta yaşanan duygulu anlar, Anadolu insanının cesareti, fedakârlığı, vatan sevgisi ve sabrı tüm canlılığı ile satırlara yansıtılıyor. Çanakale Geçilmez, I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesinin açılma sebepleri ve bu cephenin önemiyle başlıyor. Sonra, 18 Mart 1915 deniz zaferine ulaşan yol ve o büyük günün ayrıntıları tüm canlılığıyla anlatılıyor. Ardından, 25 Nisan 1915 günü başlayan kara savaşı, tüm ayrıntıları ve isimsiz kahramanların öyküleriyle ele alınıyor. Mehmetçiğin eşsiz kahramanlığını ve fedakârlığını ortaya koyan Çanakale Geçilmez, tarihini araştırmayı sevenler, ecdadının fedakârlıklarını, o engin merhametini merak edenler ve atalarına vefa borcunu bir parça da olsa ödemek isteyenler için vazgeçilmez bir eser. Çanakale Geçilmez, bir yandan vatanını canı pahasına koruyan, düşmanı Boğazlar’dan geçirmemek için her şeyini ortaya koyan Mehmetçiğin acı dolu hikâyesini anlatırken, diğer yandan ülkelerinden binlerce kilometre uzakta ne için savaştıklarını dahi bilmeyen Anzakların, Müslümanlara silah çektiklerini duydukları ezan sesiyle fark eden Hintli ve Senegalli askerlerin öykülerini gözler önüne seriyor. Var Olma Mücadelesini Yansıtan Birkaç Satır Çanakale Geçilmez, arkadaşı Emin'e "Yaz gelecek, kış gelecek, yağmur yağacak, çiçekler açacak, ot bitecek, çalı bitecek üstümüzde. Her gün biraz daha toprağa karışacağız. Nasıl dövüştüğümüzü anlat, anlat atanın, obanın başını eğdirmediğimizi" diyen isimsiz kahramanların, ölüme gidilen, ölümden dönülen yerler olan siperlerin öyküsü. Çanakale Geçilmez, "Çekiyorum tetiği... Çekiyorum" Çekiyorum. Tüfek patlamıyor, ateş etmiyor... Tüfek bozuldu herhalde dedim, bak hele dedim yanımdaki arkadaşıma, benim tüfek bozulmuş. Bir baktı benden yana. Senin parmak gitmiş "dedi" diyerek yaptığı o büyük fedakarlığı, mahcup bir şekilde anlatan Ezineli Halil'in öyküsü.
122.10 ₺ -
Aşk Terapi
Aşk imiş her ne var âlemde İlim bir kıyl ü kal imiş ancak Aşk nedir? Tanımını yapmak çok zor. Çünkü o sevene göre, sevilene göre, zamana, koşullara göre değişiyor. Ama değişmeyen bir şey var. Aşk müthiş bir bağlanma enerjisidir. İçinde uçarcasına mutluluğu, hüznü, kaybetme korkusunu, melankoliyi, tutkuyu, öfkeyi, kendinden vazgeçme halini barındıran bir duygular çeşnisidir. Âşıklık hali kolay mıdır? Büyük ihtimalle hiçbirimiz buna “kolaydır” diyemeyiz. Ama hiçbirimiz de ondan kaçamayız. Çünkü onsuz olamayız. Üstelik aşk tüm zorluğuna rağmen insanı çoğaltan, olgunlaştıran, incelten, sadece sevdiğiyle değil, kâinatla bütünleştiren bir tecrübe değil midir? Hz. Mevlana diyor ya: Aşksız olma ki ölü olmayasın Aşkla öl ki diri kalasın Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kez bizleri aşk üzerine düşünmeye, aşkın gerçekte ne olduğunu anlamaya, zorluklarıyla birlikte oldurucu, olgunlaştırıcı yönlerini keşfetmeye davet ediyor. Başta Hz. Mevlana’nın Mesnevi’si olmak üzere Doğu’nun bilgeliğini taşıyan eserlerden, isimlerden aktardığı hikâyelerle, hikmetlerle başa geldiyse büyük bir lütuf olan aşkı sağlam bir ilişkiye dönüştürmeye yönelik tavsiyelerde bulunuyor. Leyla ile Mecnun bugün yaşasalardı neler olurdu bilmiyoruz ama bugünün Leyla ile Mecnunları bu kitapta kendilerinden çok şey bulacak.
136.50 ₺ -
İbn Haldunun Düşünce Sistemi ve Uluslararası İlişkiler Kuramı
Düşünce tarihinin önemli isimlerinden İbn Haldûn’un (1332- 1406) uluslararası ilişkileri etkileyen unsurlara ilişkin görüş- lerini Uluslararası İlişkiler disiplini çerçevesinde değerlendi rmeyi konu edinen bu çalışma, aynı zamanda, düşünürün yaklaşımlarının söz ko- nusu disiplin açısından teorik bir katkı anlamına gelip gelmediğini tar- tışma amacını da taşımaktadır. Hareket noktamızı, İbn Haldûn’un düşüncelerinin Uluslararası İlişkiler disiplininin kuramsal yönü açısından ufuk açıcı yaklaşımlar içerdiği ve uluslararası ilişkileri etkileyen unsur- lara ilişkin önemli değerlendirmelerinin bulunduğu düşüncesi ol uştur- maktadır. İbn Haldûn’un bu kapsamdaki analiz ve çözümlemelerinin, disiplin içi tartışmalara katkı sağlamasının yanı sıra, genelde bir “Ame- rikan bilimi” olarak adlandırılan söz konusu alanın evrensellik yönünde adımlar atabilmesi ve “Batı-merkezli ” niteliğini sorgulayabilmesi açısın- dan özellikle önem taşıdığını belirtmek gerekir. Birçok bilim adamının, ülkemizde kuramsal açıklamaların genel- likle soyut ve âfakî değerlendirmeler olarak kabul edildiğini v e “güncel olan”ın daha iyi anlaşılmasını sağlayabilecek yeterlilikte bir araç olarak pek görülmediğini sıkça dile getirdiği bilinmektedir. Bu çerçev ede, Uluslararası İlişkiler yayınlarının çoğunlukla güncel gelişmeler üzerinde yoğunlaştığı ve kuramsal çalışmaların bir ölçüde ihmal edildiği de öne sürülmektedir. Bu durumun, Uluslararası İlişkiler disiplininin gelişim seyrine ve varlık nedenine aykırı olduğu savunulmakta, teorik yaklaşım ve tartışmaların güncel olanın bilimsel düzeyde anlaşılmasında temel araç olarakgörülmesi gerektiğine dikkat çekilmektedir.Bu açıdan bakıldığında, İbn Haldûn’un uluslararası ilişkilerin tasvirine ve onu etkileyen unsurlara yönelik teorik açıklamalarının bugün yaşana nların anlaşılmasında elverişli bir araç olarak kullanılıp kullanılamayacağının tartışılmasının, disiplin açısından bir katkı anlamına geleceği söylene- bilir. Bir başka deyişle, İbn Haldûn’un görüşlerini Uluslararas ı İlişkiler disiplini bağlamında güncel olanı daha iyi anlamamızı, farklı b akış açıları yakalamamızı sağlayacağı gösterilebilirse, söz konusu g örüşlerin bu bilim dalı açısından gerçekten bilimsel bir değere sahip olduklarını kabul etmek gerekir. Ayrıca, Uluslararası İlişkiler kuramının Batı dışı toplumlardaki teorik kökenlerine ışık tutulması açısından da bö ylesi bir araştırma önem taşımaktadır. Bu çalışmada yöntem olarak literatür taraması ve kütüphane araştırmasına dayandığımızı ayrıca belirtmek gerekiyor. Konuyla ilgili literatür hakkında “Kaynaklara ve Literatüre Genel Bir Bakış” başlığı altında verilen bilgileri burada tekrarlamayı gerekli görmüyoruz.
315.00 ₺ -
Engizisyon Mahkemeleri
Fransız yazarlar Chéruel ile Lavéllee’nin İspanya Tarihi’ne ve Engizisyon Mahkemelerine dair yazdıkları kitaplar Ziyâ Paşa tarafından özetlenerek Türkçeye kazandırılmış, Avrupalıların insan hakları zihniyetinin çarpıklığı adeta kendilerine itiraf ettirilmiştir. Başarısız Haçlı Seferleri’nden sonra, kilise ve din adamlarının halkın nazarında güven kaybına uğraması, Hıristiyanların kendi dinlerini savunma refleksi geliştirdiklerini ve bunu da engizisyon düşüncesi temelinde gerçekleştirdiklerini söylemek mümkündür. Bu çerçevede, XIII. yüzyıldan itibaren Avrupa’da kurulmaya başlanan Engizisyon Mahkemeleri, dinî olduğu kadar siyasî muhaliflerin de bir şekilde yok edilmesini hedefleyen kurumlar olarak öne çıkacaktır. Bu hedef uğruna engizisyonlarda, dinine ya da uyruğuna bakılmaksızın pek çok insanın katline karar verilecek ve bu kararlar ivedilikle uygulanacaktır
91.00 ₺ -
Endülüs Tarihi
Endülüs, Müslümanların Avrupa ile temas noktasını oluşturmaktadır. Müslümanlar Endülüs'ü, geçtiği boğaza adını veren Tarık b. Ziyad gibi tarihte ün salan komutanların liderliğinde fethetmişlerdir. Müslümanların yaptıkları fetihler, savaşlar zincirinden ibaret olmamıştır. Müslümanlar Endülüs'te fethettikleri yerleri her bakımdan bayındır ve yaşanılır mekânlar haline getirmişlerdir. Yaptıkları saraylar, yollar, köprüler ve diğer mimarî eserlerle oralara mühürlerini vurmuşlardır. Elinizdeki kitapta Endülüs'ün Müslümanların hâkimiyetine girmesinden Gırnata'nın düşüşüyle birlikte Müslümanların hâkimiyetine son verildiği uzun bir süreç tarihiyle, coğrafyasıyla ve yaşanan olaylarıyla ele alınmıştır. Yazar bu konuda Aparça ve Batı dillerinde yazılmış çok sayıda kaynaktan istifade etmiştir. Bu çalışma Endülüs tarihinin başlangıcından Gırnata'nın düşüşüne kadar tek ve müstakil bir kitapta ele alması açısından özgün bir çalışmadır.
315.00 ₺ -
Doğunun Ortak Mirası
Çalışmamızda bulunan 21 adet makalemiz, içerikleri her ne kadar çok çeşitli görünseler de aslında birbirlerinin edebî ve kültürel hayatlarından oldukça esinlenmiş olan Anadolu ve İran coğrafyalarının bize sunduğu kültürel zenginliklerini konu alır. Eserimizde yer alan makalelerimiz yukarıda da belirttiğimiz gibi, gerçekte bu coğrafyaların birbirlerine nasıl tesir ettiklerinin birer kanıtıdır. Örneğin, Farsçanın Türk kültüründeki yeri, Selçuklu araştırmalarında Farsçanın önemi veya ünlü İranlı şair Firdevsi’nin başyapıtı sayılan Şehnâme’nin Türk edebiyatı üzerindeki etkileri gibi konular makalelerimizin içeriklerini oluşturmaktadırlar. Ayrıca, "İslâmiyet’ten Önceki İran Medeniyeti”, “İslâmiyet’ten Önceki İran Şiiri”, “Câmiü’t-Tevârih’e Göre Oğuzlar”, “Nevruz” “Şehriyar Hakkında Türkiye’de Yapılan Bilimsel Çalışmalar”, “Ahmet Yesevî ve Yesevîlik”, “İlk Ahiler Hakkında” gibi makalelerimiz de yine bu coğrafyaların ortak paydası niteliğindedir. Makalelerimizin yedisinde ise Hacı Bektaş-ı Veli’nin hayatı ve düşünceleri, yaşadığı dönemde Nişabur’un kültürel ve siyasî yapısı, şiir anlayışı, sadece yaşadığı yerde değil düşüncelerinin yayıldığı yerlerden birisi olan Arnavutluk’ta edebiyata olan etkisi veya Ahmet Yesevî ve Yunus Emre gibi büyük bir zincirin ilk üç halkasını meydana getiren bu üç velînin birbiriyle olan ilişkilerinden söz edilmiştir. Çalışmamızda yer alan diğer üç makalemiz ise büyük İslam düşünürü Mevlânâ hakkında olup, onun tasavvufî düşüncelerinin incelenmesini, Mevlânâ’nın bizzat kaleme almış olduğu mektuplarının üzerine yapılan tahlilleri ve yaşadığı döneme kadar Belh’in kültürel durumu konu etmektedir.
224.00 ₺ -
Yaşamın Dört Kritik Dönemi
Yaşamın Dört Kritik Dönemi Çocukluk- Gençlik- Yetişkinlik- Yaşlılık Ömür bize doğum günümüzde verilen bir hediyedir. Bu hayatta insanoğlunun kaderi; dört kritik dönemi yaşamaktadır: Çocukluk, Gençlik, Yetişkinlik, Yaşlılık. Her bir aşama, kendi benzersiz karmaşıklığını gereksinimlerini ve potansiyelini içerir. Hayat senin dört mevsimine benzer. Çocukluk ilkbahardır. Çiçekler tomurcuklanır çeşit çeşit. Gençlik yazdır. Zakkumlar açar renk renk. Yetişkinlik sonbahardır. Dallardan olgunlaşmış ayvalar sarkar sarı sarı. Yaşlılık kıştır. Toprağı kar kucaklar bembeyaz.
84.00 ₺ -
Vermeyince Mabud
Bu hikâyeler şimdiye kadar yazılmış olanlardan birçok yönden farklıdır: İçlerinde gerçek hayata ışık tutan ve bir bakıma şarkın binlerce yıllık tecrübesini ortaya koyan hikâyeler bulunmaktadır. Yine tarihte hayatın içinde yaşanmış ve bundan sonra da benzerleri yaşanacak olan ibret levhaları gözler önüne serilmiştir. Yine bizzat yazarımızın içinde bulunduğu ve kısmen de kahramanı olduğu hatıralar da bu çalışmada yer almaktadır… Burada anlatılanların bir kısmı da belgesi gösterilemeyen gerçek bir tarihi ifade etmektedir. Hem tatlı bir akıcılıkla hayatı anlatan manzaraları âdeta seyretmek ve hem de tarihe ve toplum hayatına nüfuz etmede bu nüktelerin birer kılavuz rolü oynayacağına inanıyoruz. Yazarımız buradaki birçok hikâye cemiyet hayatının herkesçe fazla bilinmeyen noktalarına da dokunmaktadır. Bunları okurken bazen öteki âlemlere ve bazen de mahallemize evimize birer ziyarette bulunacağız.
108.00 ₺ -
Uçurumun Çağrısı
Orhan, yatağında dönüp durdu, yanıp durdu… Sonunda huzursuz bir uykuya daldı… Bu kez düşlerindeydi Suzan ve düşlerine de hükmedemiyordu artık. Suzan, düşte bile o düş güzelliğiyle karşısındaydı Orhan’ın. Sarı saçlarını bir yele gibi savurup, çağla yeşili gözlerinin içi gülerek; ‘’Sarı çiçeği ben kopardım Orhan!.. Senin için kopardım sarıçiçeği…’’ diyordu, sarıçiçeği Orhan’a uzatırken… Orhan, Suzan Hanım’ın elindeki sarıçiçeğe uzanıyor; birer keklik gagası gibi kan kırmızılığındaki sivri tırnakları arasında beliren sarıçiçeğe tam dokunacağı sırada, sarıçiçek sarı bir akrep olup parmağından sokuyordu… Acısını ta ciğerlerinde duyan Orhan, bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Bağırsa, Suzan Hanım’a karşı ayıp olurdu… Birden, Suzan Hanım’ın yüzündeki o füsun ve o eşsiz güzellik bir anda kayboluyordu… Suzan Hanım’ın o lepiska saçları, kirpi dikenleri gibi dikeliyor, çağla yeşili gözleri temreni kanlı birer mızrak gibi uzanıyor, kanlı ağzından alevler saçarak; uçurumun boşluğunda yankılanan vahşi bir kahkahayla Orhan’a saldırıyordu.
78.00 ₺ -
Şehzadenin Şehrazatı
"Bir dil mi kaldı ey sevgili aşkınla hayran olmamış" Enrika... Çile... Gurbet... Aşk,zulüm... Ve şiir... "Başıma bin yıl gam yağmuru yağsa,yine yârimden yüzümü çevirmeyecegim", diye çağlayan,istikrarlı ve sırlarla dolu büyük bir aşk... Sultan Cem ,hayatı en trajikolan Osmanlı şehzadelerinden biridir. Sultan Bayezidin uzattığı kardaşlık elini tutamadı. Taht ve taç hırsıyla Rodos şövalyalerin kapanına yakalamdı. Yıllarca kulalerde esir kaldı. Çan sesleri altında ezan okudu. Frenk kızlarıyla yaşadığı iddia edilen aşklar çok konuşuldu. Ama onların hepsi asılsızdı. Asıl olan sevdasının adı,Şehrazât'tı... Şükrü Altın'ın kalemiyle yazılan bu eşsiz roman Sultan Cem'in feryadnamesidir.
174.00 ₺ -
Şahidim Kılıcımdır
“Bora Beğ, Elif Kız’ı omuzlarından tutmak istedi. Ama titreyerek ona doğru uzanan kollarını hızla geri çekti: ‘Bak Elif Kız’ dedi. ‘Sen bu duyguyu bilemezsin… Biz kılıcımızla nişanlıyız. Düğünümüz at sırtında olacak. Damatlık kıyafetimiz kefenimizdir. Bir gün, kahpe bir ok veya hain bir hançer darbesiyle düşeceğimiz yerde kazılacak olan mezarımız; haclegahımız olacaktır…’ Bu son söz, o umutsuz sevdanın can evine zehirli bir hançer gibi saplandı…” Onlar ki; zalimin tepesinde bir gök gibi gürledikleri halde, mazlumun karşısında bir bulut gibi ağlardı… Onlar ki; “İ’la-yı Kelimetullah” uğrunda can verip canandan geçtiler; kılıçlarını şahit bırakıp, şehadet şerbeti içtiler… Devir, Muhteşem Süleyman devridir… Osmanlı akıncıları, Tuna boylarında akından akına koşmakta, şanlı tarihimize her gün yeni bir altın sayfa yazmaktalar… Kanuni Sultan Süleyman’ın cülusundan vefatına kadar geçen süreyi kapsayan bu roman, tarihin içindeki tarihin hikayesidir…
90.00 ₺ -
Sürgündeki Son Halife Abdülmecid Efendi
Son Halife Abdülmecid Efendi hüzünlü bir yolculuk içinde vatanından sürüldü ama ülkesi aleyhinde tek bir söz söylemedi. Baskı, ıstırap, özlem, yokluklar ve yaşadığı bütün bu olumsuzluklara rağmen geri dönme umudunu hiçbir zaman yitirmedi. İstanbul’dan gelen dostlarına bir avuç vatan toprağı sipariş etmişti. Beyaz bir bez torba içinde getirilen toprağı başucunda saklıyor, arada bir özlemle derin bir nefes alarak kokluyordu. Abdülmecid Efendi pasaportsuz, yurtsuz kaldı ama yastığının altında sakladığı bayrağını unutmadı… Şükrü Altın hocamızın romansı bir lezzette yazdığı kitabı okuduğunuzda saklı tarihimizi öğrenerek hayretler içinde kalacaksınız… Ahmed Günbay Yıldız Son Halife… İyi ki yazmış… Çünkü “Son Halife” deyince, yine “yasak”larla iç içe “saklı” bir tarih çıkıyordu. Sanırım yazar, kolay okunması ve akılda kalması için roman üslubunu tercih etmiş, yoksa bu tam anlamıyla araştırmaya dayalı belgesel bir çalışma, “roman” denilip geçilemeyecek bir eser… Yüreğinize ve kaleminize sağlık Şükrü Bey… Yeni çalışmalarınızı artık daha büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğim. Yavuz Bahadıroğlu Eski eğitimcilerden Şükrü Altın’ın “SÜRGÜNDEKİ SON HALİFE ABDÜLMECİD EFENDİ” isimli kitabını dikkatle ve hüzünle okudum. Son halife Abdülmecid Efendi’ye karşı, Cumhuriyet Hükümeti’nin takındığı tavır, yüreğimi kanattı. Şükrü Altın, çok dikkat çekici tespitlerde bulunmuş… Yapılan yeminlere rağmen büyük Osmanlı hanedanına katiyen yakışmayacak bir kabalıkla hareket edildiğini ortaya koymuş. Nitekim Cumhuriyetimizi kuranlar Osmanlı’nın yetiştirdiği paşalardı. Vefasızlığımıza ve tarih şuurundan kopuşumuza bir kere daha yandım! Yavuz Bülent Bakiler
138.00 ₺ -
Sultan IV Murad Han
Murad Han şişmanca, kemik yapısı fil gibi sağlam ve aynı zamanda ateşîn bir ruha sahipti. Koşmakta olan bir attan diğerine atlıyor, attığı cirit yaydan boşanan ok gibi gidiyordu. Okları ise tüfek mermisinden daha uzağa düşüyor, okuyla demir levhaları deldiği söyleniyordu. Hind Şâhı Hurrem ona fil kulağından ve gergedan postuyla kaplı bir kalkan göndermişti. Elçisi: “Sultanım, buna tüfek ve kılıç kâr etmez” dediğinde mızrağını vurup temrenini arkadan çıkarmıştı. Mert Pâdişah o kalkanın içine beş yüz altın koyup elçiye verdi. O da onu Hind Pâdişahının saray kapısına asmak üzere geldiği yere götürdü. İran’a Sultan Süleyman’ın sınırını kabul ettirmiş ve devleti hep zirvede görmek istemişti. Akıncıları ise Bavyera’ya kadar girip buranın taht şehri Ratisbon’u ateşlere yakmışlardı. O, Süleyman Han’dan sonra ordusunun başında sefere çıkarak parlak zaferle dönen ilk Pâdişah’tı. Onun ölümü de hayatı gibi muhteşemdi: binip gazaya gittiği meşhur atları tersine eyerlenip tabutunun önünde yürütüldü. Yani o sadece tütün yasağıyla anılacak kadar sıradan bir cihangir değildi...
234.00 ₺ -
Semira
Aşk Levent´in gönül toprağına ansızın düşmüştü, sevmişti Semira´yı. Kimde o lisan vardı ki aşkın sırlarını sözlere döksün. Kader Levent´in karşısına asla sevmemesi gereken birini çıkarmıştı, bir nişanlı kızı... Gözlerinde bir hayal, kalbinde bir şarkı kalacak ve Semira bembeyaz duvağını yerlerde sürüyerek gidecekti hayatından.
90.00 ₺