-
Zaman Çöktü
Tarihçi Y. Hakan Erdem, bu kez bilimkurguya el atıyor ve tufandan sonrasına, 41. yüzyıla gidiyor, ama buralardan fazla uzaklaşmadan... Zaman Çöktü, bir bakıma, insanlaşmaya çalışan koyunların, koyunluk değerlerini savunarak insanlara karşı ayaklanışının hikâyesi. Bir bakıma da, 21 yüzyıldır süren sembolokrasiye ve Türkiye’nin ruhuna tutulmuş bir ayna: Huriler, buharlaştırıcılar, gargoyle’lar, başkasının uykusunu uyuyanlar, koçlar, dispatlar, siborkullar, kara delikler, kırmızı başlıklı kızlar ve daha neler neler... Belki de, Batılılaşma sürecindeki koca bir ülkenin, mecburen Güneylileşmek zorunda kalışının hikâyesidir bu, kim bilir?
247.90 ₺ -
Kılıç Arslan
Bir müddet hiçbir şey söylemedi Kılıç Arslan. Hafifçe serpiştiren yağmuru izliyor, toprak kokusunu ve gitgide yıldırım yüklenen göklerin cereyan yüklü rayihasını ciğerlerine dolduruyordu. “Allah’tan duam gelecek nesillerin tek bir devletin ve mutlak bir hâkimiyetin önemini kavramalarıdır. Şu yaşadıklarımız onlara ibret olmayacaksa eğer, kendilerine mutlaka başka ibretler ve hatalı yollar seçecekler demektir!” Bir anlığına sessizleşen Sultan etrafına baktı. Askerinin metanetini arttırmak için atını dörtnala kaldırıp safların önüne çıktı. “Bugün, son Türk devletini kurtarmak için buradayız gaziler,” diye kükredi. Büyük Sultan Alparslan’ın açtığı Anadolu’nun kapıları Türklere kapanmak üzere... Tarihte görülmemiş bir kararlılıkla toplanan Haçlılar, Bizans’ın rehberliğinde İslâm aleminin üzerine yürümekte. İçerideki düşmanlar uyanmış, fitne Müslümanlar arasında yayılmış, kardeş kardeşi boğazlamakta. Bütün bunların karşısında ise asla pes etmeyen, herkesin umudu Sultan Kılıç Arslan... Eserleri altı dile çevrilen, Türkiye’nin en çok okunan tarihî romanlarının yazarı, “günümüzün Peyami Safa”sı olarak anılan Okay Tiryakioğlu’nun kaleminden Anadolu’daki Türk varlığını Haçlılara karşı canı pahasına koruyan Kılıç Arslan’ın nefes kesen hikâyesi...
247.90 ₺ -
Kardeşimin Koruyucusu
Savaşın ve kara kışın ortasında, ailesinden ayrı düşmüş iki kardeş Kuzey Kore’den kendi imkânlarıyla kaçmayı başarabilecek mi?Kuzey Kore, 1950:İzinsiz seyahat etmek yok.Yöneticileri eleştirmek yok.Sloganları tekrar et!Komşularına güvenme!Fikrini dile getirme!İzleniyorsun!“Kardeşimin Koruyucusu, savaş çocuklarının yaşadığı zorlukları ve onların mücadelesini anlatan kitapların yanına muhteşem bir ekleme olacak.”-The Wall Street Journal“Dokunaklı, göz açıcı, güçlü!”-Foreword Reviews
240.00 ₺ -
Hikaye Anlatıcılığının Bilimi
Hikâyeler, karakterimizden kültürel kimliğimize kim olduğumuzu şekillendirirken yaşamın her alanına da sirayet ediyor: Siyaset, inanç, hukuk sistemi, iletişim, sanat… Uyuduğumuzda bile bir hikâyeyle rüya görüyoruz. Hikâye anlatımı, bizi insan yapan şeyin önemli bir parçası. Hikâye Anlatıcılığının Bilimi, Joseph Campbell’ın mitoloji ve arketip hakkındaki teorilerinden ‘bir best seller nasıl yaratılır’ın şifrelerine kadar iyi bir hikâyeyi nelerin oluşturduğunu anlamak için gereken birçok detaya odaklanıyor. Bunun için nörolojiden edebiyata birçok disiplinden faydalanıyor. Okuru İbranice kutsal metinlerden Booker ödüllü kitaplara ve TV dizilerine uzanan bir yolculuğa çıkararak usta hikâye anlatıcılarının bizi nasıl yönlendirdiğini, psikolojik araştırmalar ve en yeni sinirbilim keşiflerini kullanarak gösteriyor. Dünyanın önde gelen hikâye analistleri ve beyin uzmanlarının yardımıyla, bu bilimi daha iyi hikâyeler anlatmak için nasıl kullanabileceğimizin peşine düşüyor ve bunun yaratıcı çabalarımızdan, kariyerlerimizden, mutluluk ve refahımıza kadar her şey üzerinde sağlayabileceği faydayı ortaya koyuyor. “Beni bu kadar içine çeken; okuduğum, gördüğüm, yazdığım her şeyi sorgulamama neden olan kitap çok azdır. Bu kitap bir başyapıt. Hayran kaldım.” – Bugüne Dek Yaşamış Herkesin Kısa Bir Tarihi’nin yazarı, Adam Rutherford “Hikâye anlatma sanatıyla ilgili okuduğum en iyi kitap.” – Matt Haig “Will Storr’un kitabından kafamı kaldıramıyorum. İnsan davranışlarını tarif eden harika bir kılavuz gibi. Bir şeyler yazan herkese şiddetle tavsiye ediyorum.” – Stuart Heritage “Nasıl hikâye yazılacağını anlatan bir kitaptan çok daha fazlası. Yaşamanın ne anlama geldiğini anlatan bir kitap.” – Tim Lott
240.50 ₺ -
Sensiz Kalan Bu Şehri Yakmayı Çok İstedim
Nurullah Genç'in hayata armağan ettiği kelimeler, şiirin en güzel duraklarına götürüyor okuru yeniden. saçların dikildi karşıma bir sokak ötesinde her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin her biri bir kenarda darmadağın çömelip kalıyordu, yutkunuyordu rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin anladım; söndürmeyelim tutuşan yüreğimi kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri çünkü sen her şeyinle bendesin
140.60 ₺ -
Kayıp Balina (Fleksi Cilt)
Bir balina ile iletişim kurabilmek nasıl hissettirirdi? Son Ayı romanı ile The Times, Sunday Times ve Daily Mail başta olmak üzere birçok yerde adından övgü ile bahsettiren Hannah Gold’un ikinci romanı Kayıp Balina, macera dolu bir okuma deneyimi sunuyor. On bir yaşındaki Rio, anneannesiyle yaşaması için California’ya gönderilir. Günlerini yalnız ve amaçsız bir hâlde geçirirken onu mutlu eden tek şey, yeni arkadaşı Marina ile birlikte çıktığı balina izleme turları olur. Rio, sıradan bir tur gününde, annesinin favori balinası olan Beyaz Gaga ile karşılaşır. Daha sonra Beyaz Gaga’nın izini kaybeden Rio, onu yeniden bulmak için boyundan büyük maceralara atılacaktır. “Onu gören yalnızca Rio oldu. Pruvanın ucundan yaklaşık üç metre uzakta, suyun altında saklanıyordu. Rio, tüm vücudunun donup kaldığını hissetti. Sanki onu balinaya bağlayan görünmez bir akım kendisini hareketsiz kılmış ve Rio, bir şekilde ona uzanıp onunla bağlantı kurabilecekmiş gibi. Gözlerinin önündeki balina son derece tanıdıktı. Beyaz Gaga!” “Doğa temalarını içinde barındıran, iyi işlenmiş, unutulmaz bir macera!” The Bookseller, Editör’ün Seçimi
206.25 ₺ -
Kayıp Balina
Bir balina ile iletişim kurabilmek nasıl hissettirirdi? Son Ayı romanı ile The Times, Sunday Times ve Daily Mail başta olmak üzere birçok yerde adından övgü ile bahsettiren Hannah Gold’un ikinci romanı Kayıp Balina, macera dolu bir okuma deneyimi sunuyor. On bir yaşındaki Rio, anneannesiyle yaşaması için California’ya gönderilir. Günlerini yalnız ve amaçsız bir hâlde geçirirken onu mutlu eden tek şey, yeni arkadaşı Marina ile birlikte çıktığı balina izleme turları olur. Rio, sıradan bir tur gününde, annesinin favori balinası olan Beyaz Gaga ile karşılaşır. Daha sonra Beyaz Gaga’nın izini kaybeden Rio, onu yeniden bulmak için boyundan büyük maceralara atılacaktır. “Onu gören yalnızca Rio oldu. Pruvanın ucundan yaklaşık üç metre uzakta, suyun altında saklanıyordu. Rio, tüm vücudunun donup kaldığını hissetti. Sanki onu balinaya bağlayan görünmez bir akım kendisini hareketsiz kılmış ve Rio, bir şekilde ona uzanıp onunla bağlantı kurabilecekmiş gibi. Gözlerinin önündeki balina son derece tanıdıktı. Beyaz Gaga!” “Doğa temalarını içinde barındıran, iyi işlenmiş, unutulmaz bir macera!” The Bookseller, Editör’ün Seçimi
165.00 ₺ -
6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri
Türkiye, devlet ve toplum olarak olağanüstü, çeşitli meydan okumaların iç içe olduğu ve zorlukların birbirini takip ettiği sert bir zaman diliminden geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100. yaşında bir başka “Millî Mücadele hâli” olan bir “afetler zinciri” ile karşı karşıya kalmıştır. Coğrafyanın kaderiyle insanlığın kaderinin çatıştığı bu süreçte, ülke olarak ağır bir bedel ödedik. Bununla birlikte hasarların giderilmesi ve yaraların sarılması için 3 ay içerisinde devlet ve toplum olarak sarf edilen çabalar, yapılan faaliyetler, gösterilen dayanışma ve yardımlaşma, birlik ve beraberlik ruhu ve verilen emekler; nüfusunun 6’da 1’ini, coğrafyasının 7’de 1’ini ve illerinin doğrudan 8’de 1’ini etkileyen büyük bir felaket anında Türkiye’nin, devletin ve toplumun dayanıklılığını teyit etmiştir. Asla umutsuz değiliz: Hep birlikte iyileşeceğiz.9 saat arayla 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde, 6-7 km derinlikte ve yoğun yerleşim merkezlerinin hemen altında gerçekleşen ve toplamda 21 il ve 175 ilçede yıkımlara ve etkilere yol açan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri, birçok gelişmiş dünya ülkesinin yüzölçümünden daha büyük bir yüzölçümünü ifade eden 110 bin kilometrekarelik bir coğrafyayı doğrudan etkilemiş, on binlerce insanımızın ölümüne ve yüzbinlerce binanın yıkılmasına veya hasarlı olarak kullanılmaz hale gelmesine yol açmış, milyonlarca insanımız yer değiştirmek zorunda kalırken milyonlarca insanımız da çadır ve konteyner kentlerde yaşamaya başlamıştır.Türkiye, hem depremlerin büyüklüğü, şiddeti ve enerjisi, hem de bir afetinin etkileri açısından Cumhuriyet tarihinin en güçlü yıkımı ile karşı karşıya kalmış, gerçek anlamıyla “Asrın Felaketi” ve bunun getirdiği insanî, siyasî, sosyal, ekonomik, askerî ve egemenlik boyutlarında yansımaları olan çeşitli sorunlarla yüzleşmiştir.Raporumuzda, teorik yaklaşımlarımızı 14 günlük Deprem Bölgesi ziyaretinde edindiğimiz veri, bilgi ve gözlemlerle birleştirerek Kamu Yönetimi ve Sivil Toplum işbirliğine dayalı “Bütünleşik Afet Yönetimi Modeli/Sistemi” anlayışı kapsamında değerlendirdik. Sorumluluk bilinci olarak harekete geçme ilkemiz olan “Ben ne yapabilirim?” sorusu ile başlayan araştırmamızı “Bu felaketten daha iyi bir Afet Yönetimi için hangi dersler çıkarılabilir, neler yapılabilir, ne gibi adımlar atılabilir?” soruları ile genişlettik. Raporumuzdaki önerilerin; toplumsal eğitim, bilinç, zihniyet, yaklaşım, organizasyon ve uygulama dönüşümleri ile birlikte ülkemizin Yeni Afet Yönetimi Modeli/Sistemi için katkı verici olmasını diliyoruz.
111.00 ₺ -
Tavuk Bacaklı Ev
“Klasik bir masalın güzel, cesur ve dokunaklı yeniden anlatımı…” -Thomas Taylor, Çok Satan Malamander’in Yazarı Marinka’nın tek istediği bir arkadaş ama büyükannesi bir yaga, yani ölülere rehberlik eden bir koruyucuyken bu imkânsız. Üstelik bu görevi gizli tutmak için dünyayı dolaşan tavuk bacaklı bir evde yaşıyor. İşin kötüsü, Marinka bir yaga olmak için eğitiliyor. Bu da şu anlama geliyor: Hayatında okula, eğlenceye ve yaşayan arkadaşlara yer yok. Marinka gerçek bir arkadaş edinme şansı yakaladığında, tüm kuralları çiğner ve bunun yıkıcı sonuçlarıyla baş başa kalır. Çok sevdiği büyükannesi gizemli bir şekilde ortadan kaybolunca onu bulmak Marinka’dan başkasının görevi değildir. Bu, başka dünyalarda tehlikeli yolculuklar yapmak anlamına gelse bile…
195.00 ₺ -
Mukaddimenin Özü
Mukaddime’yi Okumadık Kimse Kalmasın Diye… Mukaddime’nin Özü, herkes Mukaddime’yi okusun ve okumayan kalmasın diye hazırlandı! Mukaddime’nin Özü, kesinlikle Mukaddime’nin özeti değildir. Mukaddime’nin Özü, İbn Haldun’u İbn Haldun veya Mukaddime’yi Mukaddime yapan bütün bölümlerin bir araya getirilmiş şeklidir. Mukaddime’nin Özü, günümüzde önemi veya geçerliliği kalmamış, okunmasının yararı olmayan bölümlerinin çıkarılmış hâlidir. Mukaddime’nin Özü’nde yer alan düşünceler, görüşler ve bilgiler, bütünüyle İbn Haldun’a aittir. Hiçbir özetleme yapılmamıştır. O yüzden Mukaddime’nin Özü’nü okuyan bir kimse, kendisinden emin bir şekilde ve çok haklı olarak “Mukaddime’yi okudum!” diyebilir. Mukaddime’nin Özü, daha önce yayımlanmış olan “Mukaddime: Evrensel Tarihe ve Toplum Bilimlerine Giriş” kitabından hareketle mütercim tarafından büyük bir titizlikle ve son derece özenle hazırlanmıştır.
296.00 ₺ -
Hafıza Koleksiyoncusu
“Unutma yetisi, insanlığa verilmiş bir ödül müdür yoksa ceza mı? Bir tarafta hafızası en büyük düşmanı olan namıdiğer Hafıza Koleksiyoncusu, diğer tarafta ise unutkanlar ordusu… İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde başlayan aksiyon, İstanbul Üniversitesi’nde doruğa ulaşacak ve Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Bursa’da son bulacak! Şifreler ve esrarengiz sembollerle örülü macera, bizi eski bir resim tablosunun penceresinden, 15. yüzyıl İstanbul, Bursa, Rodos ve İtalya’sına götürüyor. Cinayete kurban giden bir tarih profesörü, zehirli bir ustura ve asırlar öncesine ait gümüş bir sikke… İstanbul’un eşsiz güzelliği eşliğinde, cinayetin izlerini yüzyıllar öncesinde arayan Şifre Bilimci Milas Ulukan’ın gerçeğe ulaşabilmesi için tarihin gizemli dünyasına girmesi gerekecektir. Zira tarih gerçeğin ta kendisidir!
120.00 ₺ -
Mahsur Kadın
Mahsur Kadın, Nobel Edebiyat Ödüllü yazar André Gide’in jüri üyesi olarak yer aldığı ceza mahkemelerinde görülmüş ve toplumda infial yaratmış iki davayı konu alır. Öyle ki bu davaların hikâyesi bugüne kadar taşınmış, efsaneleşmiştir. 22 Mayıs 1901'de Poitiers başsavcısı, elli iki yaşındaki Mélanie Bastian'ın, annesi tarafından yirmi beş yıldır tavan arasına kapatıldığını isimsiz bir mektupla öğrenir. Bakımsız bir odada, çöplerin arasında, yiyecekten uzak yaşamıştır yıllarca. Peki bu dava, failleri apaçık ortadayken nasıl olur da sanığın beraatıyla sonuçlanır? Bu davayı Redureau Vakası izler. Yaşına göre haddinden fazla çalıştırılan, hatta sömürülen genç Marcel Redureau çalıştığı bağın sahibini ve tüm ailesini öldürür. Peki bu katliamın arkasında yatan sebep nedir? Gide, bu iki davayı kanıtların ışığında ustaca parçalara ayırıyor, sorular soruyor ve adaletin tecelli edip etmediğini hem hür bir vatandaş hem de bir yazar olarak izlenimlerini okura aktarırken hukuk ve adalet kavramlarını masaya yatırıyor. “André Gide, sade adı söylendiği zaman bir medeniyeti, bir kültürü en iyi taraflarıyla hatırlatan nadir insanlardandır.” –Ahmet Hamdi Tanpınar
96.20 ₺ -
Keder ve Mutluluk
Martha, onu her şeyden çok seven bir eşe, güzel bir eve ve gözünün içine bakan aile üyelerine sahiptir; öyle ki annesine göre bu, nadiren elde edilebilecek türde bir zenginliktir. Fakat tüm bu zenginliğin içinde hayatı elinden kayıp parçalara ayrılıyormuş gibi hissetmekten kendini alamaz. Belki bunun nedeni yalnızca diğer insanlardan çok düşünmesidir –ya da belki kafasının içinde yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Şimdi, tam da kırklı yaşları kapıdayken Martha ailesinin evine geri dönmeli ve kırılan tüm parçaları tek başına toplamalıdır. Meg Mason, 30’u aşkın ülkede okurla buluşan Keder ve Mutluluk’ta depresyonun yıpratıcı süreçlerini doğal bir mizah, açık sözlülük ve hassasiyetle ele alırken okuru hem kahkahaların hem de gözyaşlarının eşiğine getiriyor. Bu, koşulsuz sevginin ne olduğuna dair yürek burkan bir hikâye, daima baştan başlanabileceğini ortaya koyan bir manifesto. “Bir yazarın mizahla kalbinizi kırabilmesi oldukça istisnai ve güzel bir şey; aynı zamanda bir yazarda en hayran olunası özelliklerden.” –The New York Times “Martha’nın keskin dili iğneleyici biçimde komik ve ikna edici biçimde doğrudan; Phoebe Waller-Bridge’in Fleabag'i ve Ottesa Moshfegh’in çalışmalarıyla yapılan kıyaslamalar yerini buluyor.” –Melbourne Edebiyat Festivali “İnanılmaz derecede eğlenceli, aynı zamanda yıkıcı bir roman... Deli fişek bir enerjiyle sarmalanmış, fakat bunun yanında duyarlı olmayı da başarıyor; değişmeye ve hataları telafi etmeye çalışmanın incelikli bir portresini sunuyor.” –Guardian
251.60 ₺ -
Kara Panter 3
Kondo ve ailesi, Türklerin Fransızlara karşı kurduğu üstünlükle tutsaklıktan kurtulmuştur. Kondo, Türklerin de saydığı bir lider konumundadır. Türklere ve onların adaletine duyduğu hayranlığı gizlemeyen Kondo, onlara bir o kadar da şüpheyle yaklaşmaktadır. Türklerin Akdeniz’de Fransızlarla yaptığı iş birliği Kondo’yu tedirgin eder. Türklerin Fransızlar yerine kendileriyle hareket etmesini isteyen Kondo, ülkesini ve coğrafyasını Türklerin yardımıyla kalkındırmanın en iyisi olduğunu düşünür. Bunun için öncelikle Türklere kendini ispat etmeli ve faydalı bir müttefik olabileceğini kanıtlamalıdır. Kara Panter serisi, Okay Tiryakioğlu’nun destansı anlatımı ile devam ediyor. Serinin bu kitabında bizi, her biri öğüt niteliğinde olan cümlelerle ustaca kurulmuş bir anlatı, evrensel mesajlar ve tarihî karakterlerle zenginleştirilmiş bir hikâye bekliyor.
127.50 ₺ -
Tevazu
Tevazu kendimize, başkalarına ve bizi çevreleyen dünyaya, onu olduğu gibi algılamamızı sağlayacak şekilde yaklaşmanın yoludur. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki tevazu insan ilişkilerini güçlendirmeye, iş hayatında ilerlemeye ve toplumu daha iyi bir noktaya taşımaya katkı sağlar. Yadsınamaz bir güce sahiptir ve dönüştürücüdür. Bugün artık modern bilimin kadim bilgeliği onadığı noktadayız: Tevazunun güçlü bir dönüştürücü etkiye sahip olduğunu biliyoruz. Narsisizm bizi kendimizi aldattığımız bir yalan dünyaya tutsak ederken tevazu özgürleştirir, güçlendirir ve geliştirir. Sosyal Psikolog Darly R. Van Tongeren, tevazu kavramı üzerinden bizi kendini tanıma, kendini kontrol edebilme ve kendini aşabilmeye dair düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. İçine hapsolduğumuz yankı odalarından çıkmak için Tevazu’yu yeniden keşfetmeliyiz. “Akıcı bir dille kalem alınmış, düşünmeye teşvik eden bu kitapta, işinin ehli bir uzman zayıflıklarımız konusunda dürüst olmak için ikna edici bir sav ortaya koyuyor ve bunun ne denli büyük bir güç olabileceğini gözler önüne seriyor.” ‑Adam Grant, Think Again kitabıyla New York Times çok satanlar listesinin bir numarası yazar.) “Dr. Van Tongeren bu muhteşem kitapla tevazunun kapılarını aralıyor: Hayatın zorluklarından kaçmadan kendimizle, ilişkilerimizle ve kendi dünyamızla yüzleşmeye bir davet. Hem de tüm açık yürekliliğimizle ve bütün cevapların bizde olmadığını kabullenmeye hazır olarak… Bu kitap gelişmek için ilham kaynağı olabilir ve bize daha zengin bir hayatın anahtarını sunabilir.” –Dr. W. Keith Campbell, The New Science of Narcissism kitabının yazarı “Narsisizm milyonlarca kişiyi, aslında olmadıkları biri gibi davranarak hayatlarını bir hiç uğruna heba etmeye yöneltti. Ancak şimdi Dr. Van Tongeren bize bir çıkış yolu gösteriyor. Tevazunun kadim erdemi… Eğer siz de modern yaşamın yüzeyselliğinden sıkıldıysanız işte size panzehir. Aynı zamanda, ayaklarınızı yere tekrar sıkı basabilmeniz için bir yol haritası.” –Danie Z. Liebermann The Molecule of More kitabının eş yazarı
240.50 ₺ -
Beni de Kalbinde Götür
Uzaklar mı yakınlaşmış gönlümde, yoksa yakınlar mı değiştirmiş düşüncelerimi, bilmiyorum... Muhal bir çehreyi mi büyütmüşüm yıllardır hayallerimde ben? Cevabı zor ve yitik şu an her şeyin! Vuslat diye tespih ipliğine dizdiğim yılların hançerleşip kalbimde şifa bulmaz yaralar açacağını hesaba katamayışımın şaşkınlığı var kalemin ucunda bugün. Hür yürümelisin dediysem gönül, bu ne cüret? Annesizliğin ve babasızlığın kavurduğu yüreğiyle, gözünü haramın her türünden sakınmaya ant içmiş bir genç: İsa... İsa’nın yıllar boyunca sözünü dahi etmeye çekinerek kalbinde sakladığı bir sevda... Gerçeklerse kavuşma günü geldiğinde ortaya çıkmayı bekliyor. Ahmed Günbay Yıldız’dan aile ve arkadaşlık bağları, maneviyat, dostluk gibi temalar etrafında şekillenen, yıllara ve yozlaşmış ilişkilere direnen masum bir aşkın hikâyesi: Beni de Kalbinde Götür...
166.50 ₺ -
Kendine Ait Bir Ada
Annelerinin ölümünün ardından, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmeye çalışan Holly, Jonathan ve Davy isimli üç kardeşin hayatla mücadelesi... Ailenin zengin ama huysuz halası Irene hastalandığında, kendisini ziyarete gelen çocuklara gizemli bir fotoğraf albümü hediye eder. Gizemli fotoğraf albümüyle beraber kendilerine miras kalan mücevherleri aramak için çıktıkları bu yolculuk onlara bir çok şey katarken, sizleri de derinden etkileyecek.“Fevkalade…harika bir hikâye.” Lorna Bradbury, Telegraph “Sürükleyici ve tamamiyle ürpertici.” Bookseller “Yazmak bir çeşit büyü ve Sally bu sanatın gerçek bir uygulayıcısı.” Katy Moran’ın Kitap Eleştirisi Blogu “Bu kitabı seviyorum.” Jacqueline Wilson “Zarif, zeki, hareketli.” Guardian “Nicholls muazzam enerjisi ve gücü olan bir yazar. Harika, çağrıştırıcı, canlı.” Literary Review “Kesinlikle harika.” Bookwitch
120.00 ₺ -
Anlatmayı Çok Düşündüm
Ailesiyle birlikte Paris'ten Türkiye'ye taşınan Lina ve okulda tanıştığı Asya’nın ortak yönü, hikâyelerinin Paris'te kesişiyor olmasıdır. Asya henüz küçükken annesi ve babası ayrılır ve hiç hatırlamadığı babası Paris'te yaşamaya başlar. Lina'nın ise kimseyle paylaşamadığı, yaşantısını etkileyen sırrı Paris sokaklarında gizlidir. İki dost okulun düzenlediği Paris gezisine katılarak hayatlarını derinden etkileyen bu şehirde kendi hazin hikâyelerinin devamını getirmek isterler. Paris’e giderek Asya babasını bulabilecek mi? Lina herkesten sakladığı olay için adalet arayışına düşecek mi? Dostluğun cesaret ve dayanışmaya olan etkisini gösteren bu roman, korkuya yenik düşmeden birlikte ses çıkarmanın gücünü hatırlatıyor. “Seine Nehri ne kadar güzel akıyor,” dedi. “Dalgaları kıyıyı nazikçe okşar gibi ve yönünü ileriye çevirmiş. Büyük bir okyanusa döküleceğini biliyor. Orada deniz suyuyla birleşince güçlenip daha da mutlu olacak. Bir de onun önüne bir set çektiklerini düşün. Su setin önünde birikir ve eğer başka bir yol bulamazsa çevresine taşar. Her yer su altında kalır değil mi? İşte benim içindeki duygu da buna benziyor Asya. Ancak bu işi çözersem hayatın içine bu nehir gibi tasasızca akabilirim.”
180.00 ₺ -
Mucitler ve İcat Öyküleri
Sinema makinesinden telefona, lokomotiften düdüklü tencereye, bisikletten fermuara, hayatımızı kolaylaştıran küçük büyük şeylerin komik momik öyküleri…Kim, neyi, nerede, ne zaman, nasıl buldu bu kitapta!Belki senin de içinde bir yerlerde çılgın bir mucit saklıdır, bilemezsin, henüz bu kitabı okumadın ki…
108.75 ₺ -
Karışık
“Çok egzotiksin!” “Çok sıra dışı görünüyorsun.” “Ama gerçekte sen kimsin?” Siyahi bir babaya ve beyaz bir anneye sahip olan Isabella aslında ne demek istediklerini biliyor: “Ebeveynlerin gibi gözükmüyorsun.” “Farklısın.” “Hangi ırktansın?” Anne ve babası boşanan on bir yaşındaki Isabella her hafta farklı bir hayata geçmek zorunda. Annesi ile babası arasında bölünmüş olmak onun için sadece ev değiştirmek, farklı takma isimler kullanmak değil aynı zamanda kimliğini değiştirmek demek. Yarı beyaz yarı siyah olmak nasıl hissettirmeli? Yarının babana ait olması diğer yarının ise annene ait olması... Sürekli yarım olarak görüldüğünde nasıl bir tam olmayı başarabilirsin ki? İki ailenin bir araya gelmesi imkânsız gibi gözükürken beklenmedik ırkçı bir saldırı Isabella’nın hayatını tamamen değiştirecek.
180.00 ₺ -
Yavaşlamak
Hızla büyüyen dünyamız, aslında ekonomik krizler ve salgınlardan çok daha önce sonun eşiğine geldi. Uygarlığımızı son sürat ileriye taşıdığına inanılan teknolojik gelişmeler, yaygın kanının aksine gitgide yavaşlıyor. Nüfusumuzun büyüme hızı düşüyor. Gidişata bakıldığında mevcut yavaşlama, hızlanma beklentisine karşı büyük bir meydan okumayı ve bilinmeyene doğru bir adımı temsil ediyor. Fakat bu durum, kulağa korkutucu gelse de, insanlık ve gezegenimiz için bir umut ışığı olabilir. Danny Dorling, farklı disiplinleri bir araya getirdiği Yavaşlamak’ta küresel çapta tecrübe ettiğimiz yavaşlamanın faydalarına dair güncel ve alışılmışın dışında bir argüman ortaya koyuyor. İlk kez 1890’larda kullanılan ve temelde “daha yavaş ilerleme” anlamına gelen bu olguyu iklim, demografi, ekonomi, jeopolitik gibi disiplinler bağlamında inceliyor; analizini doğurganlık oranlarından banka kredileri ve toplumsal hareketlerin sıklığına uzanan bir veri çeşitliliğiyle zenginleştiriyor. Dorling, bu çalışmasıyla “Nasıl bir gelecek tasavvur etmeliyiz?” sorusuna sürdürülebilir bir cevap arıyor. “Çoğumuz, bir ilerleme kültü gözümüzü kör ettiğinden, Dorling’in açıkça ortaya koyduğu yavaşlamanın farkına varamıyoruz. Gerçek bir entelektüel olan Dorling, hayatta kalmayı başarırsak Dünya’nın daha yavaş –ve muhtemelen daha iyi– olacağını gösteriyor.” —Paul Chatterton “Dünya, istikrarlı ve ardından azalan nüfustan oluşan yeni bir ‘normal’e geçerken yavaşlayan büyüme hızının devasa zorluklarını zekice ortaya koyan Dorling’in iyimserliği bulaşıcı.” —Vicky Pryce “Güçlü, kışkırtıcı ve zamanın ruhuna uygun bir metin. Profesör Dorling, devasa kâr ve sermayeye yönelik özgürlüklerin yanı sıra, gitgide artan iş yoğunluğunun insanları ve gezegeni ayakta tutmaya yetmeyeceğini zekice ortaya koyuyor. Daha güçlü sendikalardan daha yeşil bir ekonomiye, bizi, daha ümitvar ve insancıl bir geleceği seçmenin yolları olduğuna ikna ediyor.” —Frances O’Grady
284.90 ₺ -
İkondan Kanona: Kültür İle Medeniyet Arasında
Hep yakınırız Türkiye’de güçlü bir sanat, edebiyat eleştirisi ve kuramı olmadığından! Kanonların “mahalli” olduğu bir toplumda sanat, edebiyat eleştirisine neden ihtiyaç olsun? Edebiyatın ideolojiye indirgendiği bir zeminde, okuma tercihlerinin tamamen politik olduğu bir ortamda eleştiri ve kuram olmaması, hatta olsa bile onlara dönüp bakanın olmaması doğaldır. Besim F. Dellaloğlu, İkondan Kanona: Kültür ile Medeniyet Arasında’da bir sosyolog olarak üzerinde çok durulan fakat çözülemeyen kavramlar üzerinden bir Türkiye panoraması çiziyor. Kültür ve medeniyet ekseninde Türkiye’de neden kanon oluşmadığını okurla birlikte sorguluyor. Kültür, medeniyet, kanon, ikon, modernlik, modernleşme, aydın, entelektüel, akademi, sosyal medya, laiklik, muhafazakârlık gibi ihtilaflı meselelere Türkiye merkezli karşılaştırmalı yorumlar ve tespitler getirerek meselelerin nasıl yanlı/ş yorumladıklarını örnekleriyle anlatıyor, iç içe geçmiş kavramların röntgenini çekiyor. Dellaloğlu, İkondan Kanona: Kültür ile Medeniyet Arasında’yla “okuryazar”ların zihin masasında yer bulması elzem yol haritalarına bir yenisini ekliyor.
218.30 ₺ -
Kaos İçindeki Dünyada Kapitalizmi Yeniden Tasarlamak
Serbest piyasa kapitalizmi: İnsanlığın en büyük icatlarından biri, dünyanın en önemli refah kaynağı. Fakat bu başarının ardında, ödenen ağır bedeller var. Kapitalizmi yalnızca bir refah aracı olarak değil, aynı zamanda çevresel gerçeklerle, sosyal adalet çabasıyla ve gerçekten demokratik kurumların talepleriyle uyumlu bir sistem olacak şekilde kurgulamakta başarısız olduk. Servet daha önce görmediği kadar zirvede bir noktayı görürken gelir adaletsizliği derinleşiyor. Kapitalizm, gezegeni yok etmenin ve toplumu istikrarsızlaştırmanın eşiğinde. Ve harekete geçmek için oldukça kısıtlı bir zamanımız var. ‘İş’in tek amacının para kazanmak ve ‘kâr’ı maksimize etmek olduğu şeklindeki dünya görüşünü çürüten Harvard profesörü Rebecca Henderson’ın global şirketlerle yıllara dayanan çalışmalarından edindiği tecrübelerle ekonomi, psikoloji ve örgütsel davranış üzerine kaleme aldığı bu kitap, bize bir çıkış yolu sunuyor. Henderson, Kaos İçindeki Dünyada Kapitalizmi Yeniden Tasarlamak’ta kapitalizmin girdiği krizden nasıl kurtulacağını ve nasıl insanlara daha faydalı hale gelebileceğinin yol haritası çizip iş dünyasının tabularını sarsıyor. Bunu yaparken yalnızca olanı yıkmıyor, sürdürülebilir kalkınma için yeni bir ekonomik düzlem ve yeni bir işletme mantığı öneriyor. "Bu güçlü kitap, kapitalizmi yeniden tasarlamaya ve inşa etmeye yönelik bir eylem çağrısı. Piyasa ekonomisi verimlilik ve refah artışı özelliğini son kırk yılda yitirmeye başladı. Güç dengesinin büyük şirketler ve lobiler lehine değişmesi, temel düzenlemelerin yıkılması, şirketlerin ve çok-zenginlerin hayatın her alanında kendi yollarını bulma yeteneklerinin artması karşısında devletin yoksul vatandaşlarını koruma konusundaki isteksizliği, ABD ekonomisindeki gelir adaletsizliğinden ve düşük verimlilik artışından devleti genel olarak sorumlu yapar. Rebecca Henderson, piyasa sisteminin reforme edilebileceğini ve bunun şirketlere haksız yere zarar verilmeden yapılabileceğini savunuyor. Daha ahlaklı ve yenilikçi bir kapitalizm mümkün. Umut var!" —Daron Acemoğlu, Ulusların Düşüşü'nün yazarı "Bu kitap, amaç odaklı işletmelerin toplumumuzdaki hayati rolüne ve kapitalizmle demokrasinin en ivedi sorunlarımızı çözmek için nasıl yapıcı bir şekilde etkileşime girebileceğine dair önemli bir mesaja sahip." —Stanford İşletme Okulu "Kaos İçindeki Dünyada Kapitalizmi Yeniden Tasarlamak... Devletler, şirketler ve toplumlar arasında yeni bir uyum ve iş birliği dönemini teşvik ediyor." —Andrew Hill, Financial Times
203.50 ₺ -
Mukaddime
İbn Haldun tarih felsefesinin, sosyolojinin, antropolojinin, iktisat biliminin, kısacası toplum bilimlerinin kurucu babası olarak kabul edilir. Mukaddime’si, dünyanın en önde gelen bütün entelektüellerince dikkatle okunan ve pek çok devlet başkanınca fikirlerine hayran olunan bir şaheserdir. Roger Garaudy, müslüman olmadan önce kaleme aldığı İslâm Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı eserinde, İbn Haldun’a on sayfadan fazla yer ayırır ve onu “Descartes’ın, Montesquieu’nün Öncüsü ve İslâm’ın Karl Marks’ı” olarak görür. Ünlü tarih felsefecisi Arnold Toynbee, “Hiç şüphesiz Mukaddime, kendi türünde, bugüne kadar hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir zihnin ortaya koyamadığı en büyük eserdir!” ifadesini kullanır. Engels, yaptığı toplum değerlendirmelerinde Mukaddime’den yararlanır ve “Hıristiyanlığın ilk dönem tarihine katkı” başlıklı makalesinde, İbn Haldun’un görüşlerinin çok özlü bir özetini sunar. BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, “Sadece İbn Haldun ismi bile İslâm Tarihinin ne kadar parlak bir ilim çağı yaşadığının göstergesidir!” der. Arapça üç ayrı baskısından, Fransızca ve İngilizce tercümelerinden de yararlanılarak dilimize aktarılan bu Mukaddime’yi çok geniş kesimlerin daha iyi anlayacağını umut ediyoruz.
351.50 ₺ -
Öznenin Ölümü
15 Temmuz sonrasında Türkiye'de cemaat ve siyaset düzleminde pek çok tartışma yapıldı. Ancak bu tartışmalarda gözden kaçan bir şey vardı. Meseleleri yerli yerine oturtabilmek için bakışımızı çevirmemiz gereken yerlerden biri de bütün bu olanların kimi zaman faili kimi zaman mağduru durumunda olan özneydi; öznenin olaylarla, düşünceyle, zihniyetle kurduğu ilişkinin niteliğiydi. Gülen Hareketi daha önce bu açıdan incelenseydi, o büyük akıl tutulması belki çok daha önceden öngörülebilirdi. Himmet toplantılarının, dershane ve okulların aslında bir sosyal iktidar alanı örmek için kullanılan ağlar olduğunu, bu ağda tutunabilmek için kişiye kendi aklını ve dahası, benliğini öldürmekten başka bir çare bırakılmadığını, tüm hoşgörü söylemlerine rağmen öznenin tekilliğine küçücük dahi olsa bir alan açılmadığını, Gülen’in adeta bir ilkel kabile şefi gibi grup ruhunu coşturmak ve yönetmek gibi efsunlayıcı bir rol üstlendiğini, gerçekte tüm cemaatlerin/hayır kurumlarının ana amacı olan “hizmet” kavramının bile bir gruba münhasır kılınmasındaki bencilliği görebilseydik ne ile karşı karşıya olduğumuzu çok daha önce anlayabilirdik. Prof. Dr. Ergün Yıldırım sosyolojinin anahtar kavramları ışığında Gülen Hareketinin anatomisini yapıyor ve öznenin söz konusu yapı içindeki durumunu anlatıyor. Gülenciliğin küçük yaşlardan itibaren özneyi nasıl da yok etmek istediğinin hikâyesidir bu. Dava, hizmet, cemaat ve din gibi kutsal değerleri istismar ederek insan hayatına el koymanın hazin hikâyesidir.
51.80 ₺ -
Popüler Dindarlık
İnsanın inanma arzusu o kadar kuvvetlidir ki, zaman içinde dinin formel bilgilerinin yanında başka ritüeller ortaya çıkmaya başlar. Böylece, kitabi dinin yanında bir de halkın muhayyilesinde ve geleneğinde yüzyıllardır varlığını sürdüren inanış biçimleri ve yeni ritüeller doğar ve bunların tamamı bir bütün olarak “yaşayan din” olgusunu meydana getirir. Özellikle ülkemizde, gündelik hayatın din ile iç içe geçtiği yerlerden biri de türbelerdir. Dünyada çok farklı örnekleri de olan bu yerler, insanlar için ruhen rahatlama ve kutsal mekân arayışı ihtiyaçlarına karşılık veren birer umut kapısı. İlginç ritüellerin gözlemlendiği, çeşitli menkıbelerin anlatıldığı bu ziyaretgâhlar sadece insanla kutsal arasında bağ kurmuyor, aynı zamanda adeta bir terapi ve sosyalleşme mekânı olarak insanlara rahatlatıcı etkiler de sunuyor. Ali Köse ve Ali Ayten, sosyal bilimler anlamında farklı okumalara kapı aralayan ve ülkemizde de çok yaygın olan bir inanç fenomeninin dünyadaki benzer örnekleriyle ilişkisini kurarak bu olgunun adeta fotoğrafını çekiyorlar.
185.00 ₺ -
Sosyolojik Nazar
Sosyolojik Nazar, Besim F. Dellaloğlu’nun Gazete Duvar’da kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. Yazar, bu derlemesinde bir sosyolog olarak gündelik kavramlar üzerinden bir Türkiye resmi çiziyor. Mevcut mahalli zihniyetlerin hangi tutumlar, hangi kavramlar üzerinden meseleleri, nasıl yanlı/ş yorumladıklarını örnekleriyle anlatıyor. Bu kitapta sağdan, soldan, medeniyetten, kültürden, üniversiteden, akademiden, aydından, entelektüelden, televizyon dizilerinden, futboldan, hakemlerden, yürüyen merdivenlerden, pizzadan, lahmacundan, çaydan, kahveden, rakıdan, şaraptan söz ediliyor. Ama sonuçta bütün bunlar Türkiye resmini tamamlıyorlar. Yazar, kendi hapishanelerimizden dışarıya doğru, kamuya doğru düşünce pencereleri açıyor. Evet, hayat organiktir. Toplum ilişkiseldir.
218.30 ₺ -
Cihad ve İsyan
Bugün cihad denince aklımıza ilk olarak IŞİD ve El-Kaide gibi örgütler geliyor. Cihad düşüncesini ilk olarak otomatik tüfeklerle ve canlı bombalarla eşleştiriyoruz. Ancak cihad, bugün televizyonlarda izlediğimiz halinden çok daha farklı ve kapsayıcı bir düşünce. Aslında cihad fikri, İslamiyet’in temel yapıtaşlarından biri. Ergün Yıldırım da cihadı, bugünkü kargaşanın dışına çıkararak önce düşünsel, sonra tarihsel, sonra da toplumsal açılardan ele alıyor. Tarih içerisinde cihad düşüncesinin gelişiminde iz sürerken, bugün sıklıkla birbiri yerine kullanılan Haricilik, Selefilik ve Vehhabilik kavramlarını da ustaca işliyor ve cihad hareketlerini anlamak isteyen okuyucular için hem tarihi hem düşünsel bir perspektif sunuyor. Ergün Yıldırım’ın çalışmasını özel yapan bir diğer unsur da, cihadın toplumsal temelleriyle ilgili sözler söylüyor olması. Tarih içerisindeki cihad hareketlerinin genetiğine bakan Yıldırım, bu hareketler içerisinde genetik ortaklıkları ve temel farklılıkları geniş perspektifi sayesinde kolayca teşhis edebiliyor. Kısacası, Ergün Yıldırım bugün ancak şiddetle özdeşleştirebildiğimiz cihad kavramını tam olarak anlamamızı ve bugünkü pratik örneklerine daha sağlıklı bir zihinle bakabilmemizi sağlıyor. Cihad ve İsyan, cihad hareketlerini anlamak isteyen ve içinde yaşadığımız politik dünyayı merak eden herkesin okuması gereken bir kitap.
92.50 ₺