-
Manevi İklime Seyahat 1 Hindistan
Allahü Teâlâ’nın (c.c.) ibret maksatlı olarak seyahati teşvik eden ayet-i kerimeleri ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadis-i şerifleri doğrultusunda çıkılmış olan bu seyahati okurken bir yandan meşayıh-ı kiramdan; * Muhammed Bakibillah (k.s.) *İmam-ı Rabbani (k.s.) *Muhammed Masum (k.s.) *Muhammed Seyfeddin (k.s.) *Nur Muhammed Bedavuni (k.s.) *Can-ı Canan el-Mazhar (k.s.) *Abdullah Dehlevi (k.s.) Hazretlerinden manevi feyiz alırken diğer yandan da Hindistan’da bir zamanlar ülkeye hâkim olan İslam’ın şu an düşmüş bulunduğu acıklı halin üzüntüsünü içinizde hissedeceksiniz.
120.00 ₺ -
Mehmed Kayalar (Zulme Boyun Eğmeyen Kahraman)
Bediüzzaman’ın küfrün tahripkâr hücumlarına karşı cepheye sürdüğü kahramanlardan biri de “Nur’un muallimi”, “Nur’un kahramanı” ve “hayatını Nur’a vakfeden” Yüzbaşı Mehmed Kayalar’dır. Her kabiliyeti yerinde istihdam etmesini bilen büyük deha, Kayalar gibi bir kahramanı Doğu’nun en zorlu cephesi Diyarbakır’a gönderir. Küçük yaştan itibaren İslam’ın derdiyle dertlenen Kayalar ise, aradığı kumandanı bulmuş olmanın şevkiyle yerinde duramaz. Manevî kumandanından aldığı emir ve direktiflerle küfre ve zulme meydan okur. Üstad, zihninden ne zaman Doğu ve Diyarbakır geçse, cansiperane hizmet ve faaliyetleriyle Kayalar hayaline gelir ve gözünü uzaklara dikerek, “Aslan Kayalar’ım!” demekten kendini alamaz. Bu kitapta Mehmed Kayalar’ın yakın tarihimizde gerçekleştirdiği fedakârane ve cesurane hizmetleriyle karşılaşacaksınız. Sağlam bir irade, büyük bir hamiyet, kuvve-i kudsiyeyle birleşen bir cesaret, zalimlerin yüreklerine korku salan bir heybeti temaşa edecek ve bu büyük fedakâr-ı İslam’ın kalbinizde yer ettiğini hissedeceksiniz.
12.00 ₺ -
Oblomov
Gonçarov’un tembelliğe yeni bir tanım getiren eseri Oblomov yazıldığı zamanda büyük ses getirmiş ve bir buçuk asır sonra bile tembellikten konuşurken akla gelen ilk isim olmuştur. Gonçarov’un, Oblomov’un tembelliği üzerinden bir ulusun içinde bulunduğu hali mizahi bir dille anlattığı bu roman her okuyana biraz “Oblomov” olduğunu fark ettirir. Oblomov ve ondan daha tembel uşağı Zahar, Rusya’yı; Oblomov’un her durumda yardıma koşan dostu Ştoltz disipliniyle Avrupa’yı temsil etmektedir. Bir de Oblomov’un hiç ummadığı bir anda tanıştığı Olga vardır, bakalım aşkın gücü Oblomovluğu yenecek midir? Evet, muazzam bir tembelsin; evet, miskinliğin yeryüzünü tozlandırıyor; evet, kaderin bile uyuşukluğa kapılıyor sen doğrulurken. İyi de, yüz elli yıldır nasıl oluyor da tembellik etmeden her birimizle ayrı ayrı ilgilenme zahmetine katlanabiliyorsun? Ve biz, nasıl oluyor da, "bize ne" diyemiyoruz "senin uyuşukluğundan…"
22.50 ₺ -
Matarama Kan Doldu
Cenneti canlarıyla satın alanların hayatı... Her şeyden vazgeçenlerin, geçebilenlerin imanları sayesinde kazandığı zafer. Birkaç dakika sonra rahmet-i Rahman’a ulaşacakları umuduyla, abdest alıp Kur’ân okuyarak düşman üzerine yürüyenlerin inanmışlık destanı. Nice ana kuzularının canlarına, cananlarına, memleketlerine doyamadan ötelere kanatlanışının hikâyesi. Çanakkale’nin neden geçilemediğini, Çanakkale’deki ruhun ne olduğunu anlamak isteyenlere bu romanın söyleyeceği çok şey var... Çanakkale Savaşı onurlu bir var oluşun mücadelesi... Bu mücadeleyi bizzat yaşayanların anılarından, hikâyelerinden okumak ise duygusal bir yolculuk yaptırıyor insana. Geçmişini ve yüklendiği mirası hatırlatıyor. Gelecek nesillere daha anlamlı şeyler bırakmak isteyenler için okunması gereken bir kitap Matarama Kan Doldu. Çünkü içinde bin destan saklayan bir savaşın yaşanmış öykülerini aktarıyor.
30.00 ₺ -
Gazi Padişahlar İmparatorluğun Kurucuları
Osman Gazi, Orhan Gazi, Murad Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, Murad Gazi, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid… Beyliğin ve hanedanın kurucusu Osman Gazi’den itibaren Osmanlı Devleti’ni gücünün doruğunda olduğu 16. yüzyıla hazırlayan ilk sekiz padişah… Hepsi de imparatorluğun gücünün tescil edildiği savaşlarda bizzat bulunmuş gazi kurucular… “Adalet, insaf ve hoşgörü”nün sembolü olan bu padişahlar, devlete adını veren kurucu lider Osman Gazi’den başlayarak, beylikten imparatorluğa yükselişte ve ahenkli bir Osmanlı toplum yapısının kurulmasında önemli başarılara imza atmışlardır. Peki bu gazi padişahlar askerî başarıları veya başarısızlıkları dışında “insani” yönleriyle ne kadar tanınıyordu? Yönettikleri ülkeye ve topluma, fetihleri dışında, din, eğitim, ilim, kültür, sanat ve bayındırlık alanında yaptıkları kalıcı hizmetler nelerdi? Hangi padişah döneminde komşuluk ilişkilerine önem verilmiş, hangi dönemde kılık kıyafet ve mali alanda ilk düzenlemeler yapılmıştı? At sırtından indikten ve savaş elbiselerini üstlerinden çıkardıktan sonra, bu gazi padişahların, gündelik hayatlarında ne yaptıkları, nasıl bir hayat sürdükleri konusu Marmara Üniversitesi profesörlerinden Necdet Öztürk tarafından, 15. yüzyıl Osmanlı tarih yazarlarının kalemlerinden kesitlerle ilk defa bu eserde derli toplu bir şekilde anlatıldı; Gazi Padişahlar…
18.50 ₺ -
Küller
Halide Nusret Zorlutuna’nın 19 yaşında kaleme aldığı ilk romanı ‘Küller ‘ naif bir aşk hikayesinin ailenin genç kuşak fertlerinden birine mektuplar aracılığıyla anlatılmasından oluşuyor. Büyük bir aşkın film tadındaki hikayesi olan ‘Küller’ sizi yer yer şaşırtacak, bir sevda hikayesinin ne demlerden geçtiğine tanıklık edeceksiniz. Kıskançlık duygusunun aşkla iç içe geçmesi romanı besleyen yegane durumlardan, pişmanlık ise tüm bunların sonucu... naif aşklara yelken açmak, masum aşkların zamanına doğru nostalji yapmak isteyenler için nadide bir roman‘Küller’.
6.85 ₺ -
Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
“Kendimi hiçbir zaman bir röportaj yazarı olarak görmedim; ama işiniz gazetecilik ve dergicilikse, ses alma cihazınızı yanınızdan eksik etmeyeceksiniz. Esasen soru sormasını, yani röportaj yapmasını bilmeyen gazetecilik de yapamaz.” BeşirAyvazoğlu Kültür ve edebiyat dünyamızın usta kalemlerinden Beşir Ayvazoğlu, Gel Söyleşelim ismini uygun gördüğü röportaj kitabında, tarih, edebiyat, mimari, resim, klasik sanatlar ve kültür tarihi gibi alanlarda birbirinden kıymetli aydınlarla yaptığı söyleşileri bir araya getiriyor. Bir kısmı Osmanlı bakiyesi olan bu aydınların hiç bilinmeyen ve merak edilen dünyalarını gelecek nesillere aktararak geçmişle gelecek arasında bir köprü vazifesi üstleniyor. Nefis bir üslupla hazırlanan bu eser sayesinde Âsım Şakir Gören, Nuri Arlasez, Erol Akyavaş, M. Uğur Derman, Ekmeleddin İhsanoğlu, Sezer Tansuğ, Suphi Saatçi, Cemal Kafadar, Cengiz Aytmatov, Ahmet Güner Sayar, Bahtiyar Vahapzade, İnci Enginün, Zeynep Kerman, Çelik Gülersoy ve Erol Üyepazarcı’yı daha yakından tanıyacak, bugüne kadar hiçbir kitapta yer almamış bilgilere ulaşarak “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” mısraının anlamını yürekten hissedeceksiniz. Gel söyleşelim cümle geçen demleri cânâ Sami
13.70 ₺ -
Gayriresmi Cumhuriyet
Yeni bir anayasaya doğru ilerlediğimiz, yeni bir Türkiye’yi konuştuğumuz bugünlerde, bugünümüzü sorgulamaya ve geçmişle hesaplaşmaya başladık. Peki ya cumhuriyet? Cumhuriyeti, resmî ideolojiyi, Türkiye’nin rejimini, bu rejimin demokrasiyle irtibatını yeterince konuştuk mu? Cafer Solgun bu kitabında bize farklı bir cumhuriyet resmi sunuyor; öteki cumhuriyeti, cumhuriyetin görülmeyen, gözlerden uzak tutulan farklı yüzünü gözler önüne seriyor. Devleti, devletin ötekilerini ve ayrıcalıklılarını tanımak, geçmişi, bugünümüzü ve geleceğimizi, resmî ideoloji kalıpları dışında yeniden düşünmek için…
148.00 ₺ -
Fatih 1453
Bu roman; Yeni Çağ’ın en muhteşem hükümdarını,“cengaverliği, iktidar felsefesi ve sanat adamlığı açısından” her yönüyle tanımak isteyenleri, gerçekçi bilgiler ışığında; heyecanlı ve akıcı bir üslupla,beş yüz yıl öncesine götürüyor. Devrinin tarihçileri tarafından “Asrın Güneşi”diye nitelenen Fatih Sultan Mehmet, düşünce, fikir ve hayata dair bir çok yaşanmışı “AVNΔ takma adıyla dile getirmişti. Elinizdeki eserin; “yazımı sırasında” Avnî’nin sesine çokça kulak verildiğinden, “FATİH KENDİNİ ANLATIYOR” dense yeridir. Onun hikâyesinde; Bir dahinin, zekâsını nasıl yüksek kabiliyete dönüştürdüğünü, “Sonsuza dek sürmesini istediği” devletinin temeline ne tür harç koyduğunu ve DEV bir imparatorluğu nasıl inşa ettiğini hayranlıkla okuyacaksınız.
63.00 ₺ -
Sırat Köprüsünde Heyecan
Kıldan ince çok inceyim, Günahla neşelenene,Kılıç gibi keskinceyim,İsyanla ömür sürene,,,,, İnsanların heyecanı yüzlerinden, bakışlarından, duruşlarından okunuyor. Ne olacak hâlimiz? Nasıl geçeceğiz, bu kıldan ince kılıçtan keskince köprüyü, diye benim üzerimden geçmeyi düşünüyorlar. Haksız da değiller hani. Üzerimden ayakları kaydığında, ağzını açıp beklemekte olan hararetli ateşin tam içine düşecekler. Ölüm kurtuluştur, bende yanmaya göre. Ben, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Sırat Köprüsüyüm. Kimine göre kıldan ince kılıçtan keskinim. Daraltırım tüm benliğini, çekerim ateşin dehşet saçan gözlerine. Allah’a imansızlığı bir yaşam tarzı olarak benimseyenler, şimdi korku dolu bir bekleyişin içindeler. Hayatı haram-helal demeden genişletenlere daraldıkça daralmaktayım. Ve öyle dehşetli engelleyicilerim vardır ki, sizi nereden nasıl ateşe çekeceğini bilemezsiniz. Bazen demir bir çengel ansızın saldırır, Sırattaki ayaklarınızdan çekiverir. Bazen koca bir diken saplanır bedenlerinize. Bazen ateş topları isabet eder başlarınıza ve yuvarlayıverir cehennemin en dibine. Sırat Köprüsünde umut, Allah sevgisiyle Sıratı şimşek hızıyla geçmektir. Allah’ın affına mazhar olan gönül erleri, Sıratın üstünden geçerken cehennem seslenir: “Çabuk geçin nurunuz ateşimi söndürmekte.” Elinizdeki bu kitap; metafizik bir kurgu roman olarak alanında ilk telif kitap olma özelliğine sahip “Kabirde İlk Gece”nin devamı niteliğinde, Sırat Köprüsünden geçiş için tefekküre, nefsi tezkiyeye ve muhabbetullaha vesile olacak özelliktedir.
11.20 ₺ -
Lütfen Anlayın Beni
Sevgili Öğrenciler, Bu kitap sizleri hayatta başarıya ulaştırmak amacıyla hazırlandı.Kitabın temelleri, sizlerin birer yarış atı değil,; her şeyden önce bir insan olduğunuz ön kabulüyle atıldı. Başarı yolunda hepiniz/hepimiz engellerle karşılaşıyoruz. Her bir engel içinde fırsatlar gizlidir. Önemli olan duvarın içinde gizli olan kapıyı bulabilmektir. İşte bu kitabın amacı, bu kapıyı bulmanızda sizlere yardımcı olmaktır. Unutmayın! Sınavlar sizi kategorize eden bir yarışma değil, nerede olduğunuzu belirleyen bir göstergedir. Hayatta başarılı olmak için kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun! Bu kitap sayesinde; -Yaşadığınız sorunlara çözüm bulacak -Özgüveniniz artacak -Motivasyonunuz yükselecek -Zihniniz ve algılama yetiniz gelişecek -Başarı artırıcı teknik ve taktik bilgilere sahip olacak -Kaygınız azalacak -Ailenizle ve çevrenizdeki insanlarla daha iyi iletişim kuracaksınız. Bütün bunlarda sizin başarınızı artıracak. Hayat sınav başarısından ibaret değildir. Başarı dileklerimizle...
5.60 ₺ -
-
Huzur Defteri
İstanbul’da bulunan Karagümrük Cerrahi Âsitanesi, Osmanlı’nın son zamanlarında, birçok önemli zâtın hayatını değiştiren olaylara tanıklık etmiştir. Ama bu tanıklıklar genelde sözlü kültür içinde kalmış, dilden dile nakledilmiş ve çoğunlukla sıradan okura kapalı kalmıştır. M. Fatih Çıtlak, Huzur Defteri’nde, bizi bu dergâh ve çevresinde yaşananlara götürüyor, Safer Efendi’nin huzurunda tuttuğu notları ve dinlediği sohbetleri bizimle paylaşıyor. Huzur Defteri’ne irfanî güzelliklerimizin kaynakları ve abide şahsiyetlerin hatıraları eşlik ediyor. Hz. Pîr Nûreddîn-i Cerrâhî ve halifeleri; Şeyh Fahreddîn Efendi, Celal Ökten Hocaefendi, Gönenli Mehmed Efendi, İskilipli Atıf Efendi, Neyzen Tevfik, Hüseyin Sîret, dönemin padişahları ve meşhur birçok zât… Kitap, huzur yolunda ilerlemek isteyen okura, bu yolun hem güzelliklerini hem de talep ettiği bedelleri hatırlatıyor. Güzel ahlak nasıldır, vefa nedir, nefs nasıl arınır, kalp nasıl aydınlanır… Tüm bunları bu çok önemli üstatların hayatlarından süzerek huzurumuza taşıyor. Kitapta bulunan hatıraları okudukça, medeniyetimizin birçok unsuru, Osmanlı mahalle hayatı, Osmanlı insanı, tekkelerin toplum içindeki fonksiyonları gibi birçok önemli konuda yepyeni bilgiler ediniyoruz. Şeyh olarak nitelendirdiğimiz bir kişi nasıl yetişiyormuş, nasıl eğitiliyor ve aile hayatını nasıl kuruyormuş, çocukluk döneminden yetişkinliğe kadar uzanan hayat safhalarını nasıl yaşıyormuş, rüya tabirinin derinliklerinden güncel hadiselere bakış nasıl şekilleniyormuş… Cumhuriyetin ilk zamanlarında tekkelerin kapatılması beraberinde neler getirmiş, toplumda ve tekke hayatında ne gibi değişikliklere yol açmış, bugün bize inanılmaz gibi gelen fakat yaşanmış bu zorluklar nasıl aşılmış… İşte bunların hepsini bu kitapta bulmak mümkün. Huzur Defteri sadece tasavvuf okurunun ilgisini çekecek bir kitap değil, aynı zamanda yakın tarih meraklılarının, kültür tarihine ilgi duyanların da ilgisini çekecek bilgilerle dolu.
210.00 ₺ -
HZ Fatıma Canfeda
BABASININ ANNESİ: HZ. FATIMA O Hz. Fatıma ki Allah Resulü’nün can parçası, dünya üstünde ona en çok benzeyen kişidir. İlmin kapısı Hz. Ali’nin eşi, cennetin genç efendileri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in annesi, iyilikler denizinin incisidir. Üç günlük açlıktan sonra bile elindeki tek lokmadan feragat eden, Hz. Muhammed(sav) tarafından daima ayakta karşılanandır. Ehl-i Beyt bir nur kandili, o ise bu nuru çevreleyen kristal fanus, Fahri Kainat’ın(sav) gözlerinin nurudur. O Fatımadır. Ateşten kesik, ateşe uzak demektir. Allah'ın onu ve sevenlerini cehennem ateşinden uzak tutma muradıdır. Son Peygamberinin soyunu devam ettiren Kevser, aynı zamanda Resulullah’a(sav) duyduğu şefkatle onun etrafında pervane gibi dönen, ‘Babasının Annesi’dir. *** Belhli tüccar Cüneyd el Kındi, Kuşadalı Üveysi Haşim, Necefli Hacı Hüsrev, Botanlı Ramazan, Tıkritli bilge ebe Destigül Nine ve torunu Abbas… Dünyanın dört bir tarafından yollara düşen bu kişileri buluşturan tek şey Ehlibeyt aşkıdır. Kerbela, Medine ve Mekke güzergâhında uğradıkları her durak, geçtikleri her menzilde zamanın koridorları açılır ve Hz. Fatıma’nın hayatından kesitlerle karşılaşırlar. Kevser’in kıyısında gezinen bir roman mı bu, yoksa bir şark hikâyesi mi? Şaşıracaksınız.
296.00 ₺ -
Ya Ben İstanbulu Alacağım Ya İstanbul Beni
BEN BENDEN ÖNCEKİ SULTANLARA BENZEMEM! Bizans sarayında İmparator Konstantin, Sultan Mehmedden gelen talebi yanıtlıyordu. Hermaion Tepesi'nde bir av köşkü yapılabilecek kadar toprak istiyor Osmanlı Yazın! Ancak bir dana derisi kadar yer veririm onlara. Dana derisi mi dediniz efendim? Evet, aynen böyle yazın. İşine gelirse kabul etsin Sultan Mehmed. Yaptırabilirse yaptırsın bakalım av köşkünü. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetme sürecini ve sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatan bu roman, tevazu sahibi bir padişah portresi çıkarıyor karşımıza. İstanbul sevdalısı, müjdelenen padişah... Genç okurların, tarihi belgelere dayanan olayları roman kurgusu içerisinde gözlemlemelerine olanak tanıyor. Gençler, çağ açan bir padişahın yönetici, asker ve şair yanlarını keşfediyor.
17.39 ₺ -
Kızıl Pençe Karabekir'in Gözüyle Kuruluş Yılları
Kâzım Karabekir'in yazdıkları, resmi tarihin şekerlemelerine fazla alıştırılan okuru şoke ederken, aynı zamanda Ulrich Beck'in "düşmansız demokrasi" dediği bir akımın tarihimizdeki öncülüğünü yapıyor. Eser boyunca İstiklal Savaşı yıllarındaki Mustafa Kemal Paşa'ya duyduğu saygıyı sık sık vurgulayan Karabekir Paşa, onun 'asalaklar' dediği türedi bir grup tarafından kuşatıldığını ve en büyük hatasının bu gruba dayanarak iktidar sürme karşılığında milletten ve özgürlük mücadelesinden kopmak olduğunu cesaretle ileri sürüyor. Hem de bu cesareti bugün değil, Tek Parti yönetiminin doruk noktası sayılan 1933 yılındaki çıkışıyla göstermiş olan Karabekir Paşa, alttan alta Mustafa Kemal Paşa'nın çevresini saran ve ülkede terör estiren gizli bir örgütün deşifresini de yapıyor. KIZIL PENÇE adını verdiği bu gizli ve eli silahlı örgütün 1 numarası kimdi? Kimleri kullanırdı? Asker içinde uzantıları var mıydı? Adam vurmaktan kitap yakmaya, insanları ve ailelerini takip ve taciz etmeye kadar çeşitli kademelerde gerçekleşen ve resmi devletin yanı başına konumlanan bu paralel gizli devletin ipuçlarını Kâzım Karabekir'in emsalsiz analizlerinden öğreneceksiniz. Mustafa Armağan KIZIL PENÇE'de Kâzım Karabekir Paşa'nın yazmış olduğu 3 bağımsız metinden yeni bir metin kuruyor. Paşa'nın söylediklerini netleştiriyor, mesajını anlaşılır kılıyor. Böylece Karabekir'in, çeşitli kitaplarına dağılmış bulunan keskin eleştirel bakışını, tek bir kitabın çatısı altında olanca yoğunluğu ve çıplaklığıyla okurun önüne sunuyor. KIZIL PENÇE yakın tarihimizin kırılma dönemi olan 1922-1933 yıllarında yaşananları 'Kral Çıplak' sözüyle anlatılabilecek bir yalınlıkta ortaya koymayı başarıyor. Rahat üslubu ama sarsıcı tezleriyle KIZIL PENÇE'nin, yalan sisinin dağılmakta olduğu günümüzde tarihin normalleşmesi yolunda önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
18.13 ₺ -
İkindi Zamanı Hüzne Çağrı
“Yusuf’u zindana attıran Züleyha, Zindana kendisi girmişti de farkında değildi. ... O Züleyha ki, geçen zamanın farkında olmayarak. Yusuf’u ikindi zamanını bekler gibi bekledi. İstedi ki, Yusuf’u gelsin; isterse ikindi zamanı gelsin. Yüreği Yusuf’un hasretiyle yanan Züleyha. O’nun bu kadarcık bir gelişine bile razıydı. Heyhat! Yusuf geldiğinde... Züleyha gecenin karanlığına girmişti bile. Züleyha bu kadarını hiç aklına getirememişti. Çünkü o, herkesin zamanı aynı işler sanmıştı. Oysa herkesin günü aynı değildi ki... ... Nice sevdalar gün ışığında tohumunu çatlatıp filizlenirken, Nice aşkların üzerine göz göre göre kezzap dökülüyordu. Tıpkı nisan yağmurunun sedefin karnında göz kamaştırıcı inciye dönüşürken yılanın kesesinde zehre dönüşmesi gibi...”
8.25 ₺ -
Düşte Kördüğüm
Rektörün ancak kendine yetecek kadar yayınları vardı. Fakat çevresinde bülbül gibi şakıyan, kalabalık “Sayın”ları vardı. Hepsi birden fark edilmese de üniversitenin kadrosu epeyce kalabalıktı. Uzağındakiler. Yakınındakiler. Göze girenler. Gözden düşenler. Katılanlar. Atılanlar. Satılanlar. O yıllarda üniversite gerçek hüviyetini yitirdiği için bunlar adeta anabilim dalları vazifesini görüyordu.
4.50 ₺ -
Hünkâr Yolu
Tarihin gördüğü en büyük yürüyüşten biriydi onlarınki. Orta Asya’dan başladı, Anadolu içlerine, hatta Ege kıyılarına kadar varıp dayandı. Bu yolculuk, ülkeler, beldeler arasında bir yürüyüş değildi yalnızca. Bilakis, hem sosyolojik, hem manevî düzlemde bir büyük dönüşümün ifadesiydi. Selçuklular, asırlar süren bu büyük yürüyüşleri esnasında, İslâm’ın diriltici nefesiyle bir ‘aşiret’ten ‘devlet’ ve ‘devlet’ten de ‘medeniyet’ çıkardılar. Onların Maveraünnehr’den Anadolu’ya uzanan yolculuğu, bu açıdan eserleri ve hatırası bugün bile taptaze duran İslâmî bir ‘medeniyet’e yolculuk niteliğindeydi aynı zamanda… Hünkâr Yolu, insanlık tarihinin en çarpıcı ‘yolculuk’larından birini, Selçukluların büyük yürüyüşünü anlatan, sürükleyici bir roman. Tarihî gerçeklere dayalı kurgusuyla da, ‘aşiret’ten ‘medeniyet’e bu büyük yürüyüşün dinamiklerini başarıyla ortaya koyuyor…
30.00 ₺ -
Kış Çayı
"Merhaba" diye fısıldıyorum; "Ben galiba sizi tanıyorum." "Tek sen değilsin, her giden geminin ardından bakakalan, Madagaskar limanlarından Çin'e yolculuk yapmayı, dünyayı fethetmek üzere ardına bakmadan her giden gemide olmayı özleyen, yelken olmayı, kürek olmayı, dümen, balık, su olmayı arzulayan tek sen değilsin," demek istiyorum ama düğümleniyor kelimeler boğazımda, konuşamıyorum... Bir şiir okur mu acaba Hülya Atakan Kış Çayı'nda İstanbul'dan başlayarak bütün dünyayı, şimdiki zamanın içinden bütün zamanları seyrediyor. Hülya Atakan'ın gözünden İstanbul bütün bir tarihiyle, sayısız öyküleriyle, Yahya Kemal, Tanpınar gibi yazarların eserleriyle, şiir dizeleriyle Osmanlı padişahlarıyla birlikte canlanıyor. Hülya Atakan nereye baksa orada hikâyeler görüyor. Bütün hikâyeleri edebiyat ve tarihle harmanlanıyor. Selimiye Sinan'la, Bağdat Köşkü Sultan Murad'la iç içe geçiyor Hülya Atakan'ın yazılarında. Her mimari eser, her çiçek, meyve, her eşya geçmişten zengin bir insan kalabalığıyla beraber, Atakan'ın bakışında yeniden diriliyor. Kış Çayı, sıradan gezi yazılarından oluşmuyor, bir mekânda içtiğiniz sıcak çay gibi bir his veriyor Hülya Atakan'ın dokunduğu her nesne. Oturduğunuz yerden, Mrs. Dallovvay'le Londra'ya, Marquez'in Kolera Günlerinde Aşk romanıyla Kolombiya'ya, ama hep geçmişe, bu yerlerden geçerek başka bir iç âleme doğru yolculuk yapıyorsunuz bu yazılarda.
251.85 ₺ -
Şahsiyet Zarafet Ahlak
‘‘Edeb bir tâc imiş Nur-u Hüdâ’dan Giy ol tâcı emin ol her beladan’’ dediği gibi şâirin belalardan ve musibetlerden emin olmak için eline, diline ve nefsine sahip çıkmak gerek. İnsanın başına ne gelirse ya dilinden ya da nefsinden gelirmiş. Dolayısı ile insanın haddini bilmesi, bin düşünüp bir konuşması, musibetlerden selamet bulması için birinci şarttır. Dini edebiyat içinde önemli yer tutan âdâp konusu, bir konu olarak kalmamış, müstakil bir kitap olarak farklı veçhelerde okuyucusu ile buluşmuştur. Zira âdâp kuralları her dönem gelişerek değişen ve insan hayatının her döneminde lazım olan kurallardır. Toplum, kendi gibi davranmayan, kendi değerlerine mugayir tavırlarda bulunan mensuplarını posa gibi dışarı atar. Dolayısı ile edep kuralları bir manada bizim, yaşadığımız toplumda tutunabilmemiz için uymamız gereken hayati kurallardır. Emel Sözcüer uzun yıllar Anadolu’da öğrenci yetiştiren bir eğitimci. Toplumda gittikçe bir sorun haline gelen edep mevzusu onun da dikkatini çekmiş olacak ki böyle hacimli ve teferruatlı bir kitap hazırlamış; Şahsiyet, Ahlak, Zarafet. Her bir kavram ve muhtevadaki her konu birbiri ile ilgili ve birbirini tamamlar nitelikte. Sağlam bir karakterin oluşması için olmazsa olmaz olan iyi bir ahlak ve her iki kavramı tamamlayan, insanın adeta aynası niteliğinde zarafetli olma özelliği… İşte bütün bu önemli kavramların altını dolduran tâli konular bu güzel kitabın içerisinde.Neyi, nasıl, ne zaman ve niçin yapmam gerekir diyorsanız bu kitabı okumadan başka bir kitap okumayın! Bu kitap bir derdin, bir çabanın ürünü. Değerlerimize sahip çıkmak, kaybolan değerlerimizin peşinden gitmek adına atılan bir adım. Okuyan her insanla yaşamaya başlayacak olan bu kitap, okuyan herkese, dokunduğu her ruha nefes olacak. Hayatın tüm damarlarına sızarak, Kur’anî ve nebevî kaynaktan coşan cevherlerle, okurunu zarafetle aydınlatacaktır.
315.00 ₺ -
Osmanlı'da Strateji ve Askeri Güç
Oryantalist ve Avrupa merkezli görüşe göre gücünün doruğundaki Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa üstünlüğü ve gelişen teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenileyemeyip gerilemeye başladı. İleri sürülen tüm bu tezlere göre, Osmanlılar “muhafazakâr” oldukları için dünyada meydana gelen dönüşüm sürecine mesafeli kalmayı tercih ediyor, bu da “teknolojik gerilik” olarak tezahür ediyordu. Oysa Osmanlılar, Avrupa askerî teknolojisindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmiş, Avrupa ve Ortadoğulu rakipleri üzerinde üstünlük kurmuş ve kurdukları bu üstünlüğü asırlar boyu muhafaza etmeyi başarabilmişlerdir. Dahası, sahip olduğu ateşli silah üretim gücü İstanbul’a kendi kendine yetebilirlik noktasında uzun vadeli bir avantaj sağlamıştı. ABD’nin başkentinde bulunan ve ülkenin diplomat ve aydınlarının yetiştirilmesinde önemli payı olan Georgetown Üniversitesi’nde Osmanlı, Avrupa ve Ortadoğu tarihi dersleri veren Macar bir tarihçi dışarıdan bakarak Osmanlı stratejisi ve değişen askerî gücünü yazdı ve Oryantalist ve Avrupa merkezli tezlerin çoğunu çürüttü: Osmanlı’da Strateji ve Askerî Güç... Osmanlı, Habsburg ve Rus askerî gelişmeleri ve serhadları yanı sıra Osmanlı stratejisi, istihbaratı ve diplomasisi üzerine araştırmaları bulunan yazarın arşiv belgelerine dayanarak ortaya koyduğu bu çalışma, Osmanlı Devleti’ni Avrupa bağlamında ele alan ilk eser olması yönüyle dikkat çekiyor.
33.30 ₺ -
-
Ana Baba Okulu
“Kendinizi geliştirmek için ana baba olmaktan daha iyi bir gerekçe bulamazdınız! İşte, eğitimin gerçekten şart olduğu nokta burası...”
150.00 ₺ -
Haremin Son Yüzyılı Sultanlar ve Damatlar
“Enver Paşa’nın eşi Emine Naciye Sultan, Enver Paşa’yı nasıl seçtiğini şu şekilde dile getirmektedir: “Fakat günün birinde Enver Bey’in beni, Sultan Reşat’tan istemesi üzerine annem odama geldi ve bana dedi ki: Kızım artık sen büyüdün. Seni Abdürrahim Efendi’den başka birkaç kişi daha istiyor. Bunların arasında hürriyet kahramanı Enver Bey de var. İşte hepsinin isimleri ve resimleri… Bak düşün ve karar ver.” Emine Naciye Sultan 19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem ekonomik, hem de siyasi alanda çok zor günler geçirdiği bir dönemdi. Hanedan yaşam standartlarını korumak/idame ettirmek için mücevherlerini, değerli eşyalarını satmaya başlamış, padişahlar iktidarlarını elinde tutmak için türlü siyasi oyunların içine girmişti. Bütün bu gidişat, her kademesi birçok kural ve kaide ile yönetilen harem hayatını da tabii olarak oldukça fazla etkilemişti. Akademisyen-yazar Cevdet Kırpık, bütün bu süre zarfında padişahların, sultanların ve damatların hayatlarının nasıl değiştiğini birinci el kaynaklardan, dönemi yaşamış kişilerin hatıralarından faydalanarak hazırlamış; Haremin Son Yüzyılı’na dair şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ele alınmayan birçok detayı gün yüzüne çıkarmış böylece bundan sonra yapılacak çalışmalara kaynaklık edecek bir eser ortaya koymuştur. - Sarayın çiçekleri sultanlar nasıl yetiştiriliyordu? - Sultanlara damatlar hangi usullerle ve nasıl seçiliyordu? - Eşini kendi seçmek isteyen sultan kimdi? - Kendisine evlenmesi için uygun görülen sultanı beğenmeyen damat adayı kimdi ve bu teklifi nasıl reddetti? - Sultanların nişan ve düğünleri nerelerde nasıl yapılıyordu? - Sultan çeyizlerinde neler vardı? - Hareme/padişaha damat olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdi? - Damatlar sultanları neden boşayamazdı? - İhanetin bedeli neydi? Bu kitabı okurken bütün bu sorunların cevabını bulacak, kendinizi haremin koridorlarında hissedeceksiniz...
240.50 ₺ -
1993 Örtülü Darbe
1993'te neler oldu? Sadece birkaç tanesini sayalım: Uğur Mumcu suikasti, Eşref Bitlis olayı, Başbağlar katliamı ve 33 askerin şehit edilmesi... Tüm bu olayların aynı yıla rastlaması bir tesadüf müydü, yoksa tüm bunlar gizli bir planın parçası mıydı? Hakkı Öznur bu titiz ve detaylı çalışmasında bu soruları sorarak, bize 1993'ün arka planını anlatıyor. Çekiç güç, PKK ve derin devlet arasındaki karanlık ilişkileri gözler önüne seren Örtülü Darbe 1993, geçmişimizin karanlık sayfalarını aralayarak, bize bambaşka bir tarih anlatıyor. Gizli planlar, komplolar ve suikastlerle dolu karanlık bir yılın, derinden ilerleyen bir darbenin nasıl gerçekleştiğini görüyoruz Örtülü Darbe 1993'te. 1993'te neler olduğunu göstererek, Türkiye'nin yakın tarihini anlamanın yolunu açan bir çalışma...
9.94 ₺ -
Yol Ayrımında Statükodan Önce Son Çıkış
Türkiye'nin en önemli anayasacılarından biri olan Osman Can, anayasa tartışmalarına önemli ve çarpıcı bir katkı sunuyor bu kitabıyla. Tarihsel kaynaklara ve dünyadan örneklere başvurarak, ülkemizin nasıl bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, demokratik, sivil ve hayatın içinden bir anayasayı nasıl yazabileceğimizi anlatıyor bizlere. Anayasa neden bu kadar önemli? Anayasal sistemin temel ilkeleri nelerdir? Nasıl bir anayasa? İhtiyacımız olan sivil ve demokratik anayasaya nasıl kavuşabiliriz? Bu yetkin ve titiz çalışmasında tüm bu soruların yanıtlarını arayan yazar, sadece hukukçuların değil her kesimden okurun ilgiyle okuyabileceği bir metinle karşımızda.
44.40 ₺ -
Benim Akıllı Yavrum
Benim Akıllı Yavrum, çocukların doğumdan itibaren gösterdikleri zihinsel gelişimi ve bunun en iyi şekilde tamamlanması için öncelikle ailenin ve sonra da eğitimcilerin neler yapabileceklerini 5 basit adımda anlatıyor. Bu adımlar: 1.Çocuğunuzun zihni nasıl çalışır farkında olun. 2.Zihnini ve yüreğini güçlendiren bir aile iklimi oluşturun. 3.Potansiyelini farkedin ve gelişimini destekleyin. 4.Çocuğunuzun zihin sistemlerini güçlendirin. 5.Eğitim ve öğrenme yolculuğunu izleyin. Vaka örnekleri ile desteklenen Benim Akıllı Yavrum, geleceğin başbakanlarını yetiştirmek isteyen anneler için...
12.00 ₺