-
Aşk- ı Pervane
Mürşitleri, üç pervaneye ateşi öğretmekteymiş. Birinci pervaneye hitaben demiş ki: "Hadi uç ateşe doğru. Git ve tez vakitte geri dön. Bakalım bize ne haberler getireceksin?" Heyecanla uçmuş birinci pervane ateşe. Çok geçmeden, gidişinin bin misli heyecanla geri dönmüş. "Efendim!" demiş mürşidine. "Ateş öyle bir şey ki, görünce gözlerim kamaştı. Karanlık dünyam ışıdı! Çok muazzam bir şey bu ateş dedikleri!" "Bu gördü!" demiş mürşit. İkinci pervaneyi göndermiş ateşi öğrenmeye. Hayli gecikme ile geri dönmüş ikinci pervane. Birinci pervaneyi aşkın bir heyecan ve sersemlik, sarhoşluk içinde anlatmış: "Efendim! Ateşe o kadar yaklaştım ki! Işığı gözlerimi kamaştırmakla kalmadı, sıcaklığı yüzümü yaladı. Bu sıcaklıktan adeta sarhoş oldum, kendimden geçtim. Toparlanmam uzun sürdüğü için dönmekte geciktim." "Bu bildi!" demiş pervanelerin mürşidi. Son pervaneyi uçurmuş ateşe. Beklemişler, beklemişler, beklemişler... Geri dönen olmamış. "Bu da yaşadı!" diye mırıldanmış mürşit. Ateşi merak eden pervanelerin öyküsüydü bu. Ateşe uçan, ateşi gören, ateşi bilen, yaşayan... Ateşin aşkına yanıp kül olan... Ateşi yutan pervane görülmüş müdür? İçindeki ateş dışındakine denk olan? Yandıkça ateşe hasreti artan? Kalbindeki ateşin ışığından gözleri kamaşarak, dışındaki ateşi görmeden dalan?
8.40 ₺ -
Salkım Söğüt
Kimnus böceğiyle ölüm olmayan bir ormanda tanıştım. Aslında başlangıçta ne ormanın ölümsüzlüğünden ne de tanıştırıldığım böceğin adının Kimnus olduğundan haberim vardı. Sevgili kız kardeşimle el ele ormanda gezerken kendimden habersiz ormanın büyüsüne kapılmışım. Abarttığımı sanmıyorum, yaşadığım şeye ancak büyü denilebilir. Şefkatli ve ısrarcı kollarıyla beni kuytularına çeken ormanda, o güne kadar hiç duymadığım bir musikiyi dinliyor, hiç görmediğim renklerle allak bullak oluyordum. Damarlarım duyarlı bir kemanın telleri gibi titreşirken, dinlediğim lezzetine doyulmaz musikinin bir parçası olmuştum sanki. Ormanın kuytularına çekilirken kaybolma korkusuyla kız kardeşimin elini hiç bırakmıyorum. O ormanı iyi biliyor, dili döndüğünce bana anlatıyor. Ellerimi çok sesli müzik gibi tutan, roman gibi konuşan kız kardeşim, kâh bin yıllık bir kocakarı, kâh dam başlarında çatal iğneli pantolonuyla gökyüzüne mektup salan uçarı bir genç kız oluyordu. Ama eli hep elimde.
21.00 ₺ -
Kuşatmadan Kucaklaşmaya Viyana'da 33 Yıl
Viyana, Osmanlı’nın kadim rüyasıydı. Biri Kanunî zamanında olmak üzere, iki kere kuşatıldı, ama bir türlü fethedilemedi. Nice akıncı, kaderine, surlarının dibine kadar gelse de, Viyana’ya bir türlü giremedi. Ama bu akıncıların torunları asırlar sonra, işçi veya öğrenci olarak da olsa, Viyana’ya gelip orada mesken tutabildiler. Kılıçla, okla, topla ve tüfekle gerçekleşen ‘fetihler’in geride kaldığı bir çağda, cihadın tarzını değiştirip, çalışmak veya okumak üzere geldikleri bu diyarda nice kalbi Kur’ân’ın elmas hakikatleriyle fethettiler. ‘Kuşatma’ya direnen bir şehirde, nice insanın İslâm’ı tanımasını, dahası İslâm’la ‘kucaklaşması’nı sağladılar. Elinizdeki kitap, Viyana’da manevî cihadı omuzlayan bir hizmet erinin notlarını ve hatıralarını içeriyor ve kuşatmanın hatırasını kucaklaşmanın sevinciyle harmanlıyor…
6.00 ₺ -
Örgütlü Ölüler
Örgütlü Ölüler; gündelik hayatta her zaman karşılaşacağınız olaylarla örülü. Gazeteler tuhaf haberler olarak sürekli dikkat çekerler. Mega makinanın insan merkezli olmayışını, şehirlerin ölümden ibret almayan duygusuzluğunu anlatan bir roman. Sistem, güvenliği için ölülerin bile örgütlendiği vehmine kapılabilir. Sistemin kuruntuları insanlara hayatı zehir eden uygulamalar içine girebilir. Yine de gülümseyen bir ironi ile yaklaşmak hayatı güzelleştirir. Zor zamanlarda, sıkıntılı anlardaki tercihlerimiz bizi insan yapar; ölümü munisleştirir, iptilaları izzetle karşılamanızı sağlar. Örgütlü ölüler, yalın, sade kurgusuyla, ötelerin bilinmezliğini elle dokunur hale getiriyor. Herkesin başına her an gelme ihtimali yüksek bir macerayı mizah diliyle anlatıyor. Sizin öykünüze içerden bir bakış sağlıyor. Şehirlerde dışlanan ölümün kendini nasıl hatırlattığını anlatıyor.
88.40 ₺ -
Kaf Muamması
“Kaf Muamması” Arap Şiirine adanmış bir roman. Üstelik beklentilerin çok ötesinde.. Ülkesi Brezilya’nın en çok ödül almış yazarlarından biri olan Alberto Mussa, Kaf Muamması ile ilk defa Türkçede! Afrika dillerinden, Arap diline, oradan Portekiz yerlilerine, Brezilya’da yaşanan hayatlara ve daha fazlasına gözlerini çeviren, merak eden, araştıran bir romancı Mussa. Türkçe bilen okur, onu “tanıdık” sayacaktır, sebepsiz olmayacaktır bu tanıdıklık üstelik. Kaf Muamması, Arap alfabesinden bir harf olan “kaf” ile “Kaf Dağı” arasında bağlantılar kurup yapısını birçok ara hikâyeyle besliyor. 28 harfin gizemi, “arasöz”lere, “parametre”ler, hikâyenin bütününe ustaca ulanıyor. Kurgunun yetkinliğinin yanında, Eski Arap Şiiri’ne, Cahiliye Devri’ne, “Yedi Askı Şairleri”ne dair birçok bilgiyi eserinin içinde bilgece sunuyor okuyucuya Mussa. “Üst kurmaca”nın parlak örneklerinden biri olan bu metin, birden çok okumayla genişleyecek ve her daim canlı kalacak bir kitap olarak Türkçede yerini alıyor.
127.75 ₺ -
Jerusalem
Bizi Belirleyen, Belki de Çocukluk Ülkemizdir Markar Esayan’ın Timaş Yayınlarından tam da bugünlerde çıkan romanı Jerusalem bunu düşündürüyor okura. “Eylül 1977 / Babamın beni almaya geldiği günü dünmüş gibi hatırlıyorum. Eve ürküntü veren bir gerginlik hâkimdi o akşamüstü” diye başlıyor Jerusalem. Esayan, bir solukta okunan romanında İstanbullu bir Ermeni ailenin öyküsünü anlatıyor. Kendi çocukluk yılları zorluklarla geçen baba, sekiz yaşındaki oğlunu iyi bir eğitim alması için Kudüs’e göndermek ister. Henüz “bu dünyada olma” haline bile alışamayan kahramanımız bir anda annesinden, şehrinden, yuvasından ayrılmak zorunda kalır. Yatılı okulun soğuk ve nemli odaları, “Evden gönderilen, neden kardeşlerim değil de ben?” sorgulamaları, manastırın nispeten sakin havası, ama duvarların hemen ötesinde bir yurdu paylaşmaya çalışan iki halkın mücadelesi, varlıklı ve nüfuzlu bir aileden geliyor olmaktan kaynaklanan “hanım evladı” görüntüsünü alt etmek için girişilen onlarca macera… Ve daima varlığı hissedilen ve onunla teselli bulunan Hz. İsa imgesi… Jerusalem böylesine zor bir konuda tam bir samimiyet ve kıvam örneği sunuyor. Kahramanlarının hiçbirini kayırmadan ve hiçbirini ihmal etmeden bütün isimlere hayat veriyor. Kudüs’ü anlatıyor, İstanbul’u anlatıyor, “gerçek bir acıyı” yaşarken üzüntü ve kederi kendi tekeline alma halini, Hz. İsa’nın çileli yolculuğunu, Filistinli Ekrem’i, yaşından çok önce olgunlaşan Vasken’i, haylaz Maksut’u anlatıyor. Üstelik tüm bunlar tam bir kıvam ile yapıyor. Adeta sinematografik bir anlatımı var: sürükleyici ve ilginç. Öte yandan bir edebiyat metni olduğunu hissettiren detaylar da yerli yerinde; kişiler arası ilişkiler ve insanlık durumları ustalıkla işlenmiş. Esayan’ın kurguladığı karakterler, duygular ve olaylar oyunbaz hamlelere gerek bırakmayacak kadar sahici.
9.94 ₺ -
Ailede Cinsel Eğitim
Çocuklarımızın cinsel gelişimlerinin bilincinde miyiz? Cinsellikle ilgili yeri ve zamanı belli olmayan sorularına ne kadar hazırlıklıyız? Bu sorularla er ya da geç yüzleşeceğimizin farkında mıyız? Anne baba olarak cinsellik ve cinsel gelişimle ilgili bilgilerimizden ne kadar eminiz? Bilgilerimizden eminsek bunları çocuklarımıza aktarabiliyor muyuz? Elinizdeki kitap, cinsel eğitimle ilgili akla gelebilecek her soruya farklı pencerelerden cevap verebilmesi için üç farklı uzman tarafından titizlikle hazırlandı. Birinci bölümde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülhanım Bayrak, çocuklardaki ve ergenlerdeki cinsel gelişimi kendi uzmanlığının bakış açısıyla aktardı. İkinci bölümde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şaziye Senem Başgül yine çocuklardaki ve ergenlerdeki cinselliği ruhsal gelişimlerini göz önünde bulundurarak ele aldı. Dr. Başgül kendi bölümünde özel gereksinimli çocuklarda cinsellik ve eğitimi konusuna da yer verdi. Kitabımızın son bölümünde Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Turgay Gündüz dinlerin cinsellikle ilgili değerlendirmelerinden çocuk ve ergenlerin yaş gruplarına göre cinsel eğitimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlardaki en ince detaylara kadar birçok konuyu, manevi hassasiyetlerimizin ışığında verilen tavsiyelerle birlikte sundu. Ve kitap, düşündüren çizimler, vurgulu çerçeveler ve konulara paralel hayat öyküleriyle zenginleşti. “Ailede Cinsel Eğitim” çocuk ve ergen eğitiminde bu konuda kaynak kitap arayışında olan tüm anne babalar ve eğitimciler için vazgeçilmez bir rehber…
9.25 ₺ -
Abdülaziz
“Bizim yapamadığımızı siz yapın Efendim.” dedi. Arkasını dönüp, hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı Gökalp. “Seni nerede bulabilirim?” diye sordu Abdülhamit. Usulca dönen Gökalp, “Güneş doğar, vakti gelince batar. Şüphesiz, batması doğmasına delildir.” dedi. Abdülhamit, bu gizemli adamın ne demek istediğini anladı. Tebessüm etti. Elindeki yüzüğe baktı. “Doğu ve Batı… Bir gün kudretli bir adam gelir de ikisini bir ederse…” diye mırıldandı. Bahçeye düşen eflatuni ışık şavkları, siyah zemin üzerinde iç içe geçmiş turkuaz renkli çift hilali mesh etti. Çiçek tarhları arasında yürüyen adam kısa zaman sonra gözden kayboldu. Hanedan’ın son demleri… Borç içindeki saltanat… Sonu gelmeyen taht kavgaları, türlü entrikalar… Dış mihrakların eliyle oynanan sayısız oyun; gizli örgütler, saltanat karşıtları, Masonlar… Dostun düşmana karıştığı zamanda yalnız bir sultanın devletin bekasını sağlama çabası… Her şeyden arda kalan hal olmuş bir padişah, kanlı bir gömlek… İmparatorluğun Son Akşamı, Yeniçeri ve Cem’in yazarı başarılı romancı Hakan Kağan’ın güçlü anlatımıyla; 32. Osmanlı padişahı ve 111. İslam halifesi Abdülaziz’in hal oluş hikâyesi dile geliyor.
6.17 ₺ -
Aferin
- Baş memur çantayı karakola götürdü. Karakol iskele alanında. Ok gibi fırladım. Yüreğim, kuş ağzımdan fırlayacak. Merdivenleri ikişer üçer atlayıp ilk kapıyı açtım, - Çanta!... diye bağırdım. Bir çocuğa aşı yapan doktor, - Ne çantası? dedi. - Benim çantam. (Tanıtım Yazısı´ndan)
17.25 ₺ -
Rüya Tabirleri İzahlı Roman Boy
Hiç kimse ben rüya görmüyorum diyemez. Çünkü kişinin yaşamında ne rüya görmek, ne de görmemek onun elinde değildir. Ne var ki, her insanın gördüğü rüya gerçek olamaz. Fakat rüyayı iki kısma ayırmak ve bunlara inanmak zorundayız. Bunlardan birincisi, yakın veya uzak gelecekle ilgili rüyalardır ki, yorumlarını Kur'an-ı Kerim'de de yapıldığını gördüğümüz "Sadık veya Salih" rüyalardır. İkincisi, yaşamımızda cereyan eden ve varolan şeylerin bazılarını zaman zaman rüyada görmektir ki, yukarıdaki bu eser bunları kapsamaktadır... Hiç kimse ben rüya görmüyorum diyemez. Çünkü kişinin yaşamında ne rüya görmek, ne de görmemek onun elinde değildir. Ne var ki, her insanın gördüğü rüya gerçek olamaz. Fakat rüyayı iki kısma ayırmak ve bunlara inanmak zorundayız. Bunlardan birincisi, yakın veya uzak gelecekle ilgili rüyalardır ki, yorumlarını Kur'an-ı Kerim'de de yapıldığını gördüğümüz "Sadık veya Salih" rüyalardır. İkincisi, yaşamımızda cereyan eden ve varolan şeylerin bazılarını zaman zaman rüyada görmektir ki, yukarıdaki bu eser bunları kapsamaktadır... İzahlı Rüya Tabirleri Roman Boy - 9789758524044 - Merve Yayınları
105.00 ₺ -
Söz Gümüş Nasihat Altın Olursa
İnsan ömrü; iyiyle kötünün, güzelle çirkinin, sıkıntıyla rahatlığın yan yana yürüdüğü bir yoldur. Kötü gördüklerimizi iyiye, çirkini güzele, sıkıntıyı rahatlığa çevirebilmek için bazen güzel, anlamlı bir SÖZ, insanı bulunduğu gaflet çukurundan çıkarıp doğru yolda yürümesine, her şeye olumlu yaklaşmasına ve de güzel bakmasına vesile olabilir. Çünkü... Güzel ve anlamlı SÖZ, bir kitaptır, bir ansiklopedidir, bir kütüphanedir. Anlamlı SÖZ ilhamdır. Anlamlı SÖZ sevgidir. Anlamlı SÖZ en güzel ikramdır. Anlamlı SÖZ tertemiz bir aynadır. Anlamlı SÖZ kötülük kapılarını kapatan perdedir. Atalarımızın, evliyaların, ariflerin ve düşünürlerin anlamlı, ibret alınacağını umduğumuz manidar sözlerinden oluşan bu kitap, iki bölüm halinde değerlendirilerek tamamlanmıştır
11.05 ₺ -
Eski Arap Şiiri
Eski Arap şiiri” denince aklımıza ne geliyor? “Muallakat” ve “Yedi Askı” deyince? “Ukaz” yahut “Cahiliye” denildiğinde? Bütün bunlar, kulağımıza çalınan ama hakkında teferruatlı bilgi sahibi olmadığımız İslamlık öncesi Arap şiirine dair bazı anahtar kavramlar. Dahası, en çok duyduğumuz kavramlar ve terimler. Hakikaten Araplar “Bir panayır kurup eğlenirler, şiirlerini de Kâbe’nin duvarlarına asarlar” mıydı? “Yedi Askı”, yedi şiirin asıldığı yerin adı mıydı ve “Şu’ara Sûresi”nin bütün bunlarla bir alakası var mıydı? O “şairler”, bugünkü “şairler”e benziyorlar mıydı? Duygu dünyaları neydi, anlam dünyaları nasıldı? Akademik çalışmaların en büyük mahareti, bir alanda “yol açıcı” olmasıdır. İncelediği nesneyi, şerh ettiği metni, anlamlandırmaya çalıştığı dönemi kuşatıcı bir biçimde, yetkin kaynaklara giderek ortaya koyan Eski Arap Şiiri, yukarıdaki sorulara, daha aşağısındaki ideal yöntemlerle cevap vermektir. Eski Arap şiirini merak eden, döneme dair metinleri okumak isteyen, kavramların etraflı tahlillerini okumak isteyen okuyucunun ilk başvuracağı kitap da, halen bu kitaptır. Okuyucusunu aramayan, okuyucuyu bulan bütün mühim eserler gibi bu eser de, içinde yaşadığımız coğrafyanın şiirinin köklerini merak eden herkesi bulacaktır. Nihad M. Çetin, temel başvuru metni olan bu kitabıyla, edebiyat tarihinde daima iftiharla anılacaktır.
73.00 ₺ -
Ağustos Başağı
Türk öykücülüğünün zarif sesi Sevinç Çokum’dan bir Kurtuluş Savaşı romanı. Romanın mekânı, Osmanlı’nın kuruluş toprağı olan Söğüt. Karakterler çok boyutlu ve derin: Yusuf, Esma, Kayalı Süleyman, Nafiz Bey, Selim ve dahası. Karton olmayan, sığlıktan uzak karakterler. Lirik ve konuşkan. Cumhuriyet’in kuruluş tomurcuklarını, sırf yazılı belgelerle değil, o coğrafyada yaşamış Ali Amca, Memiş Dayı gibi gerçek kişilerden dinledikleriyle hikâye ediyor Çokum. Bilmediği bir coğrafya üzerine konuşmuyor anlatıcı; bildiği, tecrübe ettiği, toprağını gördüğü bir yerden ses ediyor. “Söğüt mavi-mor tepelerin ardındadır,” derken, bizi de bir maviliği, morluğu görmeye davet ediyor. Bu daveti karşılıksız bırakmayacak muahataplar, Sevinç Çokum’un açık penceresinden haberdar okuyucular…
273.75 ₺ -
Hüzünlü Hayat
Hüzünlü Hayat’ı okuduğumda aklıma başucu kitabım, Norveç'li Yazar Knut Hamsun'un ''Açlık''adlı romanı geldi. Doğaçlama bir romandı. Öztürk'ün romanında da aynı duygular hakimdi. Sanki yaşaya yaşaya yazılmış. Soyutluktan ziyade doğallığın hakim olduğu, içtenlikle yazıldığı apaçık ortada. Zorluklarla geçen bir hayatı anlatırken de ustalığını ortaya koymuş. Yunus Bey'in durumunu anlatırken, cezaevinden çıktıktan sonraki süreçte de göstermiş olduğu vefa örneğini okuduğum zaman bölgenin yardımseverliğini anlamamam için bir neden yoktu. Değerlendirmemin başında da belirttiğim gibi, sanki Fatma Öztürk ''Öyle bir hayat yaşayacağım ve kesitlerden yararlanarak bir roman oluşturacağım'' düşüncesini gütmüş...
4.88 ₺ -
Alfabetik Arapça Türkçe Öğrenci Sözlüğü
Bu eser, daha önce kök sırasına göre hazırlanan ve yine aynı Kadir Güneş tarafından yazılan Arapça Türkçe sözlüğünün alfabetik ve daha pratik bir hacimde kısaltılarak kullanıma hazırlanmıştır. Daha çok eş anlamlılar ve ileri derecede kullanımalr çıkartılarak hazırlanan bu eser, öğrencinin belli bir sarf bilgisi kazanana kadar hızlı bir şekilde sözlükten yararlanmabilmesi için hazırlanmıştır
176.40 ₺ -
Rüya Tabirleri Ansiklopedisi Ciltli İzahlı
Hiç kimse ben rüya görmüyorum diyemez. Çünkü kişinin yaşamında ne rüya görmek, ne de görmemek onun elinde değildir. Ne var ki, her insanın gördüğü rüya gerçek olamaz. Fakat rüyayı iki kısma ayırmak ve bunlara inanmak zorundayız. Bunlardan birincisi, yakın veya uzak gelecekle ilgili rüyalardır ki, yorumlarını Kur'an-ı Kerim'de de yapıldığını gördüğümüz "Sadık veya Salih" rüyalardır. İkincisi, yaşamımızda cereyan eden ve varolan şeylerin bazılarını zaman zaman rüyada görmektir ki, yukarıdaki bu eser bunları kapsamaktadır... Rüya Tabirleri Ansiklopedisi İzahlı Ciltli - Merve Yayınları - 9789758524082
210.00 ₺ -
Bir Nehir Yangını
Sordum ehl-i dünyaya sadece köşk dediler Ehl-i neşveye sordum illa da meşk dediler Kâinatın sırrı ne, anda takılıp kaldım Gittim ehl-i ukbaya vallahi aşk dediler Aşkını arar ırmak yol açarak kendine Hiçbir engel tanımaz katar bendi bendine Aktıkça coşkun nehir kadim ezber bozulur Bulanan azgın sular bir göl bulur durulur Bu sevda büyük sevda, kalmaz daim göllerde Ömür boyu beklenmez Mecnun gibi çöllerde Halden hale bürünür beyaz gelinlik giyer Kadim gönül aşkıyla hemhal olmaya gider
5.25 ₺ -
Nerineki Analitik Li Ser Jiyana Seide Nursi
“Rîsale-î Nur tê nagîhîjin, an naxwazin têbigîhîjin. Ji wanşitrê ve ku ez, mamosteyekî medreseyekî ku ketîye çehltika skolastîk im. Ez tim bi zanistên erênî/pozitif, zanistên nujen u bi felsefeya wan mijul bum. Di vî babetî de, pirsgirêka herî kur min çareser kir. Teverê di vî babetî de, min hinek berheman nivîsand. Lê ez wusa leystikên mentiqê nizanim, hîlebazîyên felsefê re jî, guh nadim. Ez jîyana hundurî ya civatê, hebuna wî ya arîşe/me’newî, wîcdan u bawerîya wî tînim ziman; bi tenê li ser Tewhîd u Îmanê ku Qur’an wan saz kirîye, dişuxulim, girşa/si- tuna civaka îslamê ev e. Dema ku ev biheje, civat namîne.” - Seyda Bedîüzzeman rewş u kêmasîyên ci-vakî yên Kürd, Türk u Ereban baş fehm ki-rîye. Jibo perwerde ki- rin u gihîştina wan, jibo ji holê rakirina nexweşînên civakî jî, saz kirina avahîyên nujên yên perwerde-yîyê ku tê de zanistên dînî u fennî têne fêr kirin, pêwist dîtîye. Bi tenê bi zanebuyînê, bi tevgera müsbet/pozitîf feqîrtî, îxtîlaf u îstibdad/dîqtatorî ji holê dikaribu rabuya. Jibona vê yekê projeyan çê kirîye u jibo pêk anîna van projeyan serî li rayedarên birêvebirîyê xistîye. Heyya wefata xwe, hem civatê hem jî birêvebiran li ser van rastîyan hişyar kirîye.
4.50 ₺ -
Fatih Sultan Mehmet Cep Boy
Fatih’i yetiştiren atmosferin resmi, kanaatimizce, genç nesillere, “geniş ufuklu insanlar” olabilmenin sırlarını vermektedir. Böyle insanlar yetiştirmede hayli çorak dönemler yaşayan bu ülkenin eğitimcilerine, bahsi geçen noktada başarılı olmuş bir devrin insanlarını anlatmanın, gelecekte bu sorunları aşma adına, faydalı olacağını düşünüyoruz. Her biri, İstanbul kadar mühim fetihler gerçekleştirmesini umduğumuz nesillere, bir damla can suyu olabilmesi temennisiyle hazırlanan bu eser, dileriz, geleceğin Fatihlerine ulaşır.
9.00 ₺ -
93 Harbi Tuna'da Son Osmanlı Yahudileri
Osmanlının Balkanlardaki hâkimiyeti boyunca, yönetenler ile tebaaları arasında karşılıklı uyum hâkim olmuştur. Osmanlı idaresi altındaki Yarımada, yine bir siyasi yapıya dâhil edilmiştir. Rumeli, Osmanlı İmparatorluğunun bu düzensiz, çalkantılı bölgeye hükmetme hakkını elinde tuttuğunu kanıtladığı bir laboratuvar işlevi görmüştür. Bulgar Tarihçisi Prof. Dr. Rossitsa Gradeva 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı hakkında birçok kitap ve makale yazılmasına rağmen, savaş sırasında ve sonrasında Osmanlı bünyesinde birleşen milletlerin bu savaştan nasıl etkilendikleri ve devamında hayatlarını ne şekilde devam ettirdikleri hususunda çok az birincil kaynak bulunmaktadır. Araştırmacı yazar Erol Haker, Prof. Dr. Kemal Karpatın danışmanlığında, mensup olduğu cemaatin bu serüvenini, Balkanlarda birçok eziyete, kırıma maruz kalmış Osmanlı İmparatorluğu tebaasının bugüne kadar gözardı edilmiş tarihini, ailesinden, arşiv belgelerinden ve bu konuda yazılmış bütün kaynaklardan derleyerek emsaline ender rastlayacağımız 93 Harbi kitabını yazmıştır. Millet Sistemi Osmanlı İmparatorluğunun devamı ve bekasının en önemli unsuru olarak kabul edilir. Erol Haker, bu kitabında belirli bir coğrafî, etnograf ik ve dönemsel sınır içinde, bu sistemin işleyişini Tuna Vilayetine yerleştirilmiş İspanya Yahudileri örneğiyle çok güzel sunmuş ve literatüre kazandırmıştır. Bu kitap, yarı biyografi, yarı bir dinî ya da etnik cemaatin yaşam hikâyesidir.
20.35 ₺ -
Gerçek Tıbbın 10 Şifresi
Prof. Canan Karatay bu kez gerçek tıbbın yeni şifreleriyle karşınızda! Yine iddialı, yine kendinden emin. Köhnemiş yanlış bilgileri düzeltiyor, ufku genişletiyor, sağlığa getirdiği Karatay bakış açısını pekiştiriyor. Mutluluk ve şifa için en kestirme yolu gösteriyor. Hepimizi iyileştiriyor! Karatay, 50 yıllık hekimlik tecrübesiyle gözlemledi, okudu, araştırdı, bilgi süzgecinden geçirdi. Şimdi Türk halkının sağlıklı yaşaması ve yaşlanması için, mutlu, enerjik ve verimli bir yaşam sürmesi için bir ezberi daha bozuyor! Prof. Canan Karatay’ın yeni kitabındaki iddiası çok net! Yüzlerce bilimsel referans ışığında ‘GENETİK’ ve ‘İYİLEŞMEZ’ denen hastalıklar İYİLEŞİR diyor. Hangi hastalıklar iyileşir diyor: * Kronik İnflamasyon * İnsülin Direnci * Obezite * Diyabet * Hipertansiyon * Haşimato * Depresyon * Unutkanlık * Kronik Artrit * Eklem ve Kas Ağrıları * Polikistik Over * Fibrokistik Meme * Fibromiyalji * Kanser * Ve Tüm Kronik Dejeneratif Hastalıklar
211.05 ₺ -
Gel Sana Aşkı Anlatayım
"Kim bir Müslüman'ın hayatını anlatırsa ona yeniden hayat vermiş gibi olur" sözü geliyor hatırıma. Ki öyledir ve öyle olmalıdır da. Zira ölmeyen ölüler vardır. İşte bu kitap da onlardan birini, Anadolu'nun maneviyatına temel olmuş, gönül lisanımıza ses, medeniyet mefkûremize nefes olmuş birini Emir Sultan Hazretlerini anlatıyor. Okuyan tarihî olarak Osmanlı'nın beylikten devlete dönüşünü ve hatta bir imparatorluğun doğum sancılarını hissedecektir içinde ve manevi dinamiklerini satır satır bulacaktır bu kitapta. Ama bundan belki de daha önemlisi o medeniyetin manevi sütunlarını ve mimarlarını okuyacak, Emir Sultan'ı tanırken esasen çağını aşan bir gaye ve bir ideal ile karşı karşıya olacaktır. Daha açık söylemek gerekirse bir gönül devletinin nasıl kurulduğunu hissedecektir ve genç bir yazarın gözünden girecektir o âleme. Belki de en çok da bu tarafı için okunmalıdır bu roman. Kusur bulunmak istendiği vakit her güzelde kusur bulunur. Lakin maksadımız kusur görmek değil kusur varsa örtmektir. Hem ehl-i hünerin kadrini bilmek de hünerdir. Bu sebeple genç kardeşim Hakan Baştürk'ü hem bu güzel çalışma için hem de bu gayreti için tebrik ediyorum, zira yazmak acı verir, biliyorum. Duam odur ki yolu da bahtı da açık olsun... Fatih DUMAN
142.50 ₺ -
Yakıcı Yıldırımlar Es sevaikul Muhrika
Eğer alevilik, rafizilik ve şiilik Hazret-i Ali'yi, Hazret-i Hasan'ı, Hazret-i Hüseyin'i, Hazret-i Fatıma annemizi ve bütün Ehl-i Beyt'i ve Al-i Aba'yı (radiyallahu anhüm) sevmekten ibaret ise, bilmiş olunuz ki, biz de böyleyiz ve bu hususlarda beraberiz. Eğer alevilik, rafızilik, şiilik Hazret-i Ebubekir'e Ömer'e, Osman'a ve -küçük bir müstesna- Ashab'a, Hazret-i Aişe validemize (radiyallahu anhüm) buğz etmek, iftira etmek ise, iyi bilmiş olunuz ki, biz ehlisünnet ve cemaat müslümanları, bu çirkin işlerden de, bunları işleyenlerden de beriyiz.
240.00 ₺ -
Elif Öğretmen
“Alnımdaki bu çizgiyi, sen hiçbir zaman görmedin. Hâlbuki o, senden kalma bir iz. Gittiğin günün akşamında aynaya baktığımda, perişan yüzümde gördüğüm ilk şeydi o. Gidişin, alnımı birdenbire keskin bıçak gibi kesmişti. O çizgiyi senden kalan tek hatıra olduğu için sevdim. O da bir daha alnımı terk etmedi, senin gibi bırakıp gitmedi. Aksine zaman aktıkça derinleşip yerleşti. Şimdi ince bir çizgiden çok, kırılmış bir dal gibi uzanıyor alnımda.” “Bu topraklar üzerinde büyük oyunlar oynanıyor, ülke olarak bir uçuruma sürükleniyoruz. Hakikati görenlere daha büyük gayret, daha büyük fedakârlık düşüyor. Sen hakikati görenlerdendin, biliyorum. Ama nasıl oluyor da daha ilk imtihanda, bütün bildiklerini unutup kaybetmeyi tercih ediyorsun?” Sosyal bir konu etrafında şekillenen bir aşk romanı...
94.50 ₺ -
İstanbul'un Ortası
İstanbul’un Ortası Kıymeti bilinmemiş bir başyapıt. Yıllar sonra, usta dokunuşlarla yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Yine Malik AkseL Eski İstanbul. Eski İstanbul’un eğlence hayatı. Gelenekler, terbiye, İstanbul’u İstanbul yapan değerler. Direklerarası'nda bir kantocuya vurulmuş İmam Hakkı Erendi, tek sazlı saz şairi Âşık Cemal, dokunduğu her ürünü bereketlendiren Pazarola Hasan Bey, Güllü Agop, Kel Hasan, Dümbüllü İsmail, ramazan davulcuları, fotoğrafçılar, meddahlar... Hayal bir şehirden, hayal kadar gerçek, gerçek kadar hayal yazılar.
200.75 ₺ -
Sınır Değildir Gökyüzü
Kitapta Avustralyalı bir bayanın İslamiyet ile müşerref olması ve Tasavvuf'a intisap etme süreci roman diliyle anlatılmaktadır. Müslüman olunca Emetullah ismini alan Jyly'nin nasıl ve niçin Müslüman olduğu ayrıntıları ile verilmektedir. Eşiyle birlikte sıkça yurtdışı gezilerine çıkan Jyly'nin, Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus'a yaptığı bir geziyle hayatı değişir. Buradaki insanlarda gördüğü güzelliğin kaynağının İslamiyet'ten geldiğini öğrenince içten içe İslam Dinine sempati duymaya başlar. Tunus'ta kaldığı müddetçe Tunus halkını gözlemler. Avustralya'ya dönünce bile aklı fikri Müslümanların yaşantısında kalır. Kendi kendine İslam'ı araştırmaya karar verir, İslamiyet ile alakalı eline geçen her kitabı okur. Araştırmaları sonucu daha evvel hiç duymadığı tasavvuf kavramı ile karşılaşır. Zamanla Müslümanlığı benimseyen, kendi çabaları ile Temel Arapçayı öğrenen, farkında olmadan sürekli kelime-i şehadet ve kelime-i tevhid getiren Jyly, büyük sufilerin kitaplarını da okur. Tasavvuf büyüklerinin kitaplarını okudukça, içten içe "Benim de bir Mürşid-i Kamil'e ihtiyacım var" demeye başlar. Tekrar Kuzey Afrika ülkelerine seyahate çıkmaya karar verir. Tunus, Fas ve Cezayir'e gider. Yolda yürürken gördüğü her insan'ı bir Mürşid zanneder. Acaba bu yolda gördüğüm dilenci mürşidim olabilir mi? Yoksa şu camide görmüş olduğum beyaz sakallı nur yüzlü ihtiyar mı ?... Hatta dayanamayıp bazılarına siz Mürşid misiniz? şeklinde sorular sorar. Ne yazık ki aradığını bulamaz ve çaresizlik içinde tekrar Avustralya'ya dönmek zorunda kalır. Avustralya'da tek başına nasibini beklemeye koyulur. Artık şunu iyice anlamıştır, mesele, Mürşid-i Kamil'i bulmak değil, Mürşid-i Kamil'in seni bulmasıdır. Bir yandan tasavvuf Büyükleri'nin kitaplarını okumaya devam eder, diğer yandan bir Mürşid'e layık olup olmadığını sorgular. Bu halden kendisini kurtarması için Allah'a (cc) yönelir. Nihayet ettiği duaların karşılığını bulur. Sanki yıllardır çilesini çektiği o an gelip çatmıştır. Mürşidini bulmuştur artık. Vakit durmak vakti değildir. Tutunmak, bağlanmak vaktidir. Eşi ile birlikte bir Allah Dostuna intisap eder. Jyly adını Emetullah olarak değiştirip, tesettüre girer. Mürşidinden ilk dersini alıp tasavvuf merkezli bir hayat yaşamaya başlar. Evinde ne kadar biblo, heykel varsa bunları kaldırıp yerini Hüsnü Hat ve Lafzatullah ile donatır. Tasavvuf'a intisap etmezden önce ona sıkıcı gelen her şey, şimdi onu Allah'a (cc ) yakınlaştıran bir vesile olmaya başlamıştır. Sessizce kainatı dinler. Bütün mevcudatın kendi diliyle Allah'ı (cc) zikretmesi onun tefekkürünü arttırır. "Harika! Maşuk arayışının ortasında seninle! Nerede ihtiyaç duyarsan orada tutmakta elini" (Mevlana)
129.50 ₺ -
Hikmetleriye Nasreddin Hoca Latifeleri
Sadeleştirilmiş halini sunduğumuz bu eser, bir Mevlevi olan Şair Burhaneddin'in, seçtiği latifelerdeki tasavvufi mana ve hikmetleri ihtiva etmektedir. Şair Burhaneddin, bugün de hepsi alemin malumu olan bu latifelerin şerhlerinde, "Allah! Allah! bu latifelerden bu anlamlarda çıkarmıymış" dedirtecek şekilde insanı hayrete bırakan yorumlarıyla merakları cezbediyor. Latifelerin yorumlarına uzaktan bakan insan, durup; 'Ne idik, ne olmuşuz' demekten de geri duramıyor.
98.00 ₺