-
Ahlak Dersleri
İnsan, bir iradeye yani "seçme" yetisine sahip bir varlık. İnsana verilen bu özellik, onu biyolojik bir varlık olmaktan çıkararak ahlâkî bir varlık haline getirmekte. Bu yüzden, "seçme" yetisine yani "irade"ye sahip varlık olarak insanın bir kaideye, temel bir ilkeye sadakatle bağlanarak davranması gerekiyor. Biliyoruz ve hissediyoruz ki, kötülükten ve haksızlıktan çekinmek , hakikate ve iyiliğe hizmet etmek zorundayız. İşte bu vicdanî zorunluluk ya da görev duygusu psikojiye, mantığa ve estetiğe sıkıca bağlı olan bir ilmin konusu haline gelmiştir. O da bütün ilimlerin başı, ana kaidesi, ilimden önceki ilim olan ahlâk ilmidir. Bu yüzden, insan olmak, insana hazır verilen bir şey değil, hayat boyu çabayla, dirençle, sayısız sınavlardan geçerek kazanılan bir değerdir. Her şeyi etraflıca aşkla düşünmekle, vicdanımıza karşı samimi olmakla, güzel ahlâkı seçme yetimizin temel ilkesi haline getirmekle, ruhumuz hakikate ibadet edecektir. Yoksa ahlâksız ilim çekilmez bir kibir, onsuz siyaset sonu gelmeyen ve daima kendini tekrarlayan bir yalan, onsuz teknoloji alet edevat yığını ve hücrelerine varıncaya kadar ahlâkı barındırmayan her iş bir posa. Mehmed Ali Aynî Ahlâk Dersleri'nde, bir incelikler öğretisi olan ahlâkı, yüksek bir kavrayışla ve bütün yönleriyle sunuyor.
245.00 ₺ -
Ağustos Böceği Bir Meşaledir
Üstad Sezai Karakoç'un ilk olarak Kasım 1988’de Diriliş Dergisi'nde yayımladığı Ağustos Böceği Bir Meşaledir şiiri, ilk baskısını 1989'da yapan Alınyazısı Saati kitabının ve bütün şiirlerini bir araya getiren Gün Doğmadan'ın son şiiri. Ağustos Böceği Bir Meşaledir hakkında ilk yayımlandığı tarihten bu yana, gerek başlı başına bir yazı konusu olmuş gerekse de bağlamı içinde değinilerin bulunduğu epey yazı kaleme alınmıştır. Bu kitapta şiir hakkında kaleme alınmış yazılardan, şiirin anlam dünyasına nüfuz ettiğini, şiirin ruhundan haberler verdiğini düşündüğümüz kendi içinde bir bütünlüğe sahip 6 yazı yer almaktadır. Yani söz konusu yorumlar sayesinde okurlarımızın şiire nüfuz etmelerini kolaylaştıracağını en mütevazısından şiirin dünyasına bir “giriş” yapabilecekleri yazılar. Yayına hazırladığımız bu kitap, hem Ağustos Böceği Bir Meşaledir şiirinin farklı perspektiflerden yorumlarının küçük bir örneğini yeni kuşaklara takdim etsin, hem de bir şerh örneği olsun ve şerh geleneğimizin devam etmesine bir katkı sunsun istedik. İstedik ki, yeni nesillere zamanla kendilerinin de katılacakları bir devamlılık düşüncesi, yeniden doğuşlar bahşetsin.
112.00 ₺ -
Çocuklar İçin Gerçek Yaşam Becerileri
Çocukların Sosyal Yönlerini Geliştirmek İçin Anne-Baba El Kitabı Sosyal becerileri gelişmiş çocukların özgüvenleri yükselir, aile, arkadaş ilişkileri güçlenir ve okul başarıları artar. Çocukluk döneminde kazanılmayan sosyal beceriler, yetişkinin iş, sosyal ve özel yaşamında sorunlara ve mutsuzluğa yol açar. Unutmayın ki, yaşam doyumu büyük oranda sosyal becerilere bağlıdır. Çocuklar İçin Gerçek Yaşam Becerileri kitabı, 6 ana başlık altında 56 sosyal beceriyi pratik öneriler, oyunlar ve uygulamalarla ele alan bir kılavuz olma özelliği taşıyor. Bu kitapta yer alan temel beceriler: İlişki başlatma ve sürdürme becerileri Atılganlık becerileri Duygulara yönelik beceriler Saldırgan davranış ve dürtülerle başa çıkma becerileri Sorun çözme becerileri Plan yapma becerileri
160.00 ₺ -
Abdullah Veliyyüddîn Bursevi Menakıb-ı Eşrefzade Eşrefoğlu Ruminin Menkıbeleri
Menâkıb-ı Eşrefzâde adını taşıyan ve Abdullah Veliyyüddîn Bursevî tarafından kaleme alınan bu eser, Kādiriyye tarîkatının ikinci pîri kabul edilen Eşrefoğlu Rûmî’nin hayatını ve kendisinden sonra şeyhlik makamına geçen tarîkat büyüklerinin menkıbelerini ihtiva etmektedir. Eserin müellifi olan Abdullah Veliyyüddîn Bursevî ise, bizzat kendisinin ifadesine göre, Eşrefoğlu Abdullah Rûmî’nin üçüncü göbekten torunu Şeyh Hamdî Efendi’nin mürîdlerinden olup aynı zamanda Bursa’daki Emîr Buhârî Camii hatiplerindendir. Onun XVI. yüzyılın son çeyreği ile XVII. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olduğu tahmin edilmektedir. Menâkıb-ı Eşrefzâde’de, müstakil bölümler hâlinde, şöyle bir sıra takip edilmektedir: Önce esere konu olan Eşrefoğlu Rûmî’nin tasavvuf yoluna girmesi, bu süreç içinde tâbi tutulduğu bazı imtihanlarla ilk mürşidi Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yanında seyr ü sülûk’unu tamamladıktan sonra irşadla görevlendirilmesi; bir süre sonra yine Hacı Bayram’ın tavsiyesiyle Abdülkadir-i Geylânî’nin torunlarından Hüseyn-i Hamavî’ye başvurması ve ondan aldığı icâzetle irşâda başlaması; zaman zaman göstermiş olduğu bir kısım kerametler ve irşad vazifesini tamamlayıp vefatından sonra şeyhlik makamına geçen halîfeleriyle onların menkıbeleri söz konusu edilmektedir. Tahminen Eşrefoğlu Rûmî’nin vefatından en az bir buçuk asır sonra kaleme alındığı anlaşılan Menâkıbnâme, müellifinin Eşrefoğlu ailesiyle yakın ilişkisi dolayısıyla, yine de gerek Eşrefoğlu Rûmî’nin hayatı, gerekse ona nisbet edilen Kādiriyye’nin Eşrefiyye kolunun tarihçesi hakkında ilk elden bilgilerin yer aldığı bir kaynak olması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.
196.00 ₺ -
Amak-ı Hayal Racinin Hatıraları
A’mâk-ı Hayâl, Cumhuriyet öncesi edebiyatımızın hem en şanslı hem de en şanssız kitabıdır. İlk baskısının (1910) üzerinden yüz yılı aşkın bir süre geçmesine karşın hâlâ ilgi görmesi, sevilerek okunması ve buna bağlı olarak farklı yayınevlerince üst üste basılması, onun ne kadar şanslı olduğunu göstermektedir. Kitabın şanssızlığı ise yazarının ölümünden sonra yapılan ikinci (bütünleşmiş ilk ve tek) baskısının (1925) inanılmaz bir özensizlikle ve akıl almaz yanlışlarla dolu olarak çıkmasıdır. Bu büyük bir şanssızlıktır, çünkü yeni harflerle yapılan ve sayısı otuza yaklaşan tüm baskılarda bu baskının yanlışları, katlanarak çoğalmış ve kitabın güvenilirliğini zedelemiştir. Bu şanssızlığa son vermenin yolu, metnin, yazarın kendi eliyle yaptığı ilk baskı ile ikinci baskının karşılaştırılarak hazırlanmasıydı. Elinizdeki baskı, A’mâk-ı Hayâl’in doksan yıla yaklaşan bu şanssızlığına son veriyor. Karşılaştırmalı olarak hazırlanan ve baskılar arasındaki farklarla birlikte ikinci baskıdaki yanlışları da gösteren bu özgün metin, yapılan bütün baskılar için bir denek taşı işlevini görecek; kitaba, zedelenen güvenilirliğini yeniden kazandıracaktır.
231.00 ₺ -
Allahım Ben Geldim
BU KİTAP 10-100 YAŞ ARASI HERKESE UYGUNDUR! Yarın öbür gün biri yanına gelip de, Boş ver yaaa! Yaşlanınca kılarsın. Senin kalbin temiz zaten, namaz kılmasan da olur. Senin namazın kabul olmaz ki! Sen kiiim, namaz kılmak kiiim? Amman yaa koskoca ömür! Kim her gün beş vakit namaz kılacak şimdi? Zor iş! Sen namaz kılmasan da Allah affeder. Allah’ın senin namazına ihtiyacı mı var? O kadar işin gücün arasında namaz kılmaya vakit yok ki! …gibi cümleler fısıldarsa ona ne cevap vereceğini artık biliyorsun. Bu cevapları arkadaşlarına da söyle bence. Günde 5 defa kendine de söyle. Sonra her ezan çağrısında dön ve Rabbine şöyle de: ALLAH’IM BEN GELDİM!
117.25 ₺ -
Büyük Bir Milletin Direniş Destanı Çanakkale
Etrafında ihtilafsız ittifak edebileceğimiz ortak değerleri öne çıkarmamızı gerektiren günler yaşıyoruz... Tarih, ortak değerlerimizden biridir... Özellikle Çanakkale Zaferi, yakın tarih içindeki yeri bakımından, son derece anlamlıdır. Anlamlıdır, çünkü Osmanlı bitti, bir daha dirilemeyecek şekilde yere serildi denilen bir zamanda kazanılmıştır. Mahiyeti itibariyle bir diriliş cehdi, aynı zamanda da birlik-beraberlik sembolüdür. Bu itibarla Çanakkale mücadelesini kazanan ruhu keşfetmeye ve kavramaya muhtacız. Hatırlayalım ki, Çanakkale Zaferi, Avrupa'nın Hasta Adam damgasını vurduğu bir milletin varlık mücadelesidir. Mücadele kaybedilseydi her şey biter, o moral çöküntüsü içinde İstiklâl Savaşı bile verilemezdi. Ama kazanıldı. Tarihin yolu ve yönü değişti. Bir millet ateşle imtihan olundu Çanakkale'de, tarihle hesaplaştı ve kendi varoluş tarihini yeniden yazdı... Büyük bir milletin direniş destanıdır, Çanakkale.
123.50 ₺ -
Hikmetli Sözler Orta Boy Ciltli
Mahmud Efendi Hazretleri’nin bütün sohbetlerinde üzerinde durduğu üç ana konu; ilim, amel ve ihlastır. Kendisinin bu hususta defaatle ifade ettiği vechile: * “İlim, amel, ihlas üçü bir arada olsun, bunları cem et, dünyayı fethedersin.“ * “Şeriat üç sacayağı üzerine kuruludur. Bunlar da; ilim, amel ve ihlastır. İlim hocalardan öğrenmekle, kitaplardan okumakla kazanılır, amel de bildiğini yapmakla olur. İhlas için ise mutlaka tarikat lazımdır.“ * “Dersli olan kardeşlerim, tarikata çalışırken görülen şeyler maksuttan değildir. Üç şeyden başkasına itibar yok; ilim, amel, ihlas.“ gibi sözleriyle bu konunun önemine işaret buyurmuşlardır. Biz de sizler için, üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin kıymetli sözlerini uzun süren bir çalışma sonucunda, “İlim“, “Amel“ ve “İhlas“ başlıkları altındaki, konularına göre tasnif ettiğimiz alt başlıklarla beraber cem ettik. Üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin kelâm-ı şeriflerinden istifade etmek isteyenler bu “Sözler“ kitabını ganimet bilmeli ve bu eserde yazılanları okurken kendisini üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin huzurunda kabul ederek okumalıdırlar. Böyle yaptıkları takdirde aynen huzurunda bulunanlar gibi bu sözlerden âzami derecede istifade edeceklerdir inşâallâh. Ali Rıza Bezzâz Hazretleri’nin, Ali Haydar Efendi Hazretleri’ne vermiş olduğu şeyhlik icâzetinde: “Bu zatın elinden tutan, hiçbir kitapta göremeyeceği ve hiçbir âlimden işitemeyeceği ilimlere nâil olur” buyurduğuna ve Ali Haydar Efendi Hazretleri’nin de: “Bende ne varsa Mahmud'uma verdim” buyurduğuna göre üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözlerini kabul kulağıyla dinleyenlerin de ilhama dayalı bu tür manevi ilimlere ulaşacakları muhakkaktır. Nitekim üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri: “Bu sözlerim doğrudur. Vallâhi doğrudur, billâhi doğrudur, tallâhi doğrudur. Kafamdan atmıyorum bunları“ buyurmuştur. Öyleyse biz de İmâm-ı Rabbâni Hazretleri’nin “Mektûbât“ isimli kıymetli eserinde buyurduğu: “Ehlullahın kelamı (kalp hastalıklarına) şifa, onların bakışları (manevi hastalıklara) devadır. Onlar öyle bir kavimdir ki, onlarla oturan asla şakî (mahrum) olmaz” sözünden anlaşılan mana üzere üstadımız Mahmud Efendi Hazretleri’nin sözlerini okuyup, mûcebince amel etmeye muvaffak kılınmayı ve bu sayede Rabbimizin huzuruna selim bir kalp ile çıkmamıza vesile olmasını Cenâb-ı Allâh’dan niyaz ederiz.
242.25 ₺ -
-
Tasavvuf İsmail Çetin
Bu eser, eskiden beri sorulan: “Tasavvuf var mıdır, yok mudur, nedir?” sorularına doyurucu cevablar vermektedir: Eserde: Tasavvuf'un, Tevhîdle, Tevhîdin de İhlas, Tenzîh, Tecrîd ve Tefrid'le gerçekleşeceği; Tasavvuf'un esasları; Tevbe, Teslim, Takva, Tevekkül, Sohbet, Sıdk, Sabır, Safâ, Vüdd, Vird, Vefa, Fütüvvet ve Fakr; Tekarrub'un keyfiyetleri; Gizli ve cehri tarikatlara göre virdin keyfiyetleri anlatılmaktadır. "Kul ile Allah Teâlâ arasına hiçbir kimse giremez." sözü, peygamberleri inkar eden Berâhime ve Veseniyye fırkalarının ortaya koydukları bir sözdür. Peygamberimiz aleyhisselâtu vesselâm'a inanmayan; inansa da gereğince amel etmeyen; amel etse de sevgi, samimiyet, sıdk ve sadâkatle özü sözü bir olmayan hiçbir insanın tasavvufu isbat yahud red için söz açmaya hakkı yoktur. Tasavvuf: Peygamberimiz'in ve ashâb-ı kirâmın tarifleriyle İslâmı hem nazarî, hem tatbîkî olarak bilen kimselerden Dînin öğrenilip tatbik edilmesi, Allah Teâlâ'nın zikredilmesiyle hayalden mahlukun silinmesidir; sözle değil, özle fiilen İslâmı yaşamaktır.
112.50 ₺ -
İKİNCİ HUTBEDE OKUNAN AYET'İN ESRARI
Ömer bin Abdülaziz zamanından bugüne kadar, cum'a namazlarında hatîbin ikinci hutbenin sonunda okuduğu En-Nahl Sûresi'nin doksanıncı ayetini bu kadar akıcı, etkileyici ve feyzlerle donanmış bir berraklıkta hiç okumadınız. Ne diyor bu ayet? Ne bildiriyor? Bu ayet aslında Kur'ân-ı Hakîm'den parlayan, insanın beynini hayrete sevkeden ve birçok ibretler gösteren bir ayet... Beden kafesinin hapsinden kurtuluş ve aslî vatan güzel yaylaya ulaşmak isteyen keklik yahud hürriyetine kavuşmuş esir misali bir ferahlık yaşamak isteyenler, bu eserin idrâkinde, son hutbede okunan ayetin esrarını çözmeye ğayret etmelidirler. Eser insana hakîkatini bildirir; aklına yöneltilen emrleri ve nefsine yasaklanan hususları aktarır. Kalb ve dimağdaki akılları irşad eder. Şuuru, adaleti, emr-i bilma'rûfu, nehy-i an-il-münkeri, kulun Allah Teâlâ'ya, kendi nefsine ve salihlere karşı ihsanını beyan eder. Muhasebenin keyfiyetini ve burhânı vuzuha kavuşturur. Eser, tılsımları çözen, hakîkatleri açığa çıkaran, kulu esaretin pençesinden kurtaran reçeteleri haizdir. Bu eser, canlıların tüm bedenini çalıştıran ve korkunç hükümlerini icra eden asabî damarların hislerini yakan bir yıldırım gibi, aklı nurlandıracak ve akla rehberlik yapacak İlâhî bir nûrun ifade bulmuş lisanıdır. Eser gözden geçirilerek yeniden basılmış ve ismi “İkinci Hutbenin Sonunda Okunan Ayetin Esrarı” olarak değiştirilmiştir.
112.50 ₺ -
GÖNLÜMDE HİKMET PINARININ ARISI
Bu eser, Üstazımız’ın şiirlerini ve çeşitli zamanlarda nota aldırdığı sohbetlerinden az bir kısım içermektedir. Şiirlerinin çoğu Türkçenin bugünkü imlasıyla olmakla beraber, az olarak Osmanlıca olarak imla edilmiş Türkçe, yanısıra Kürtçe, ayrıca Arabca şiirleri de vardır. Eserdeki şiirlerinin bir kısmı, bazı Arabca şiirlerden tercümedir; Erzurumlu İbrahim Hakkı ve Şeyh İsmail Bursevî rahimehumallâhu Teâlâ’dan da birkaç beyt alınmıştır; ve bunlar hepsi belirtilmiştir. Üstazımız bu eserini, vefatından az bir süre önce tamamlamış, hastahanede yoğun bakımda iken ilk baskısı yapılmıştır; ikinci baskısı ise vefatından hemen sonradır. Onun âleminden sesler dinleyebilmek, görüntüler kapabilmek, şiirlerini okurken duyulan sevgiye, o sevgiyle yönelişe bağlıdır; Allah dostlarının hakîkate çeken sıcak tebessümleri, seven ve inananlaradır. Şiirlerinde çok yerde İslam üzere yaşamamız ve istikrarla derinleşmemiz için açık deyişle tavsiyeleri vardır; yüzümüze serpilen soğuk su gibi. Üstazımız’ı sevenler için bu eserin buruk bir tadı var; onun gidişini hatırlatıyor; ve ğaliba hep öyle olacak. Allah Teâlâ minnet ve keremiyle onun tertemiz sırlarını yüceltsin, cesedine ve cesedinin yatağı olan toprağına rahmet ve rızalarını bolca akıtsın, cennetlerinin ortasında iskanlandırsın, ilminden bizi faidelendirsin, ilminin bereketlerini üzerimize akıtsın. Âmîn. Bir kovan var gönlümde adı gönül Akar ondan hikmet çeşmesi adı bülbül Bir de var hikmet arısı adı sünbül Gönül bülbül sünbülün uğultusu Topladım ayetten hadisten trafo müctehidlerimizden Candan bedenden dimağdan Uykudan baygınlıktan uyanıklıktan İsmail, durmaz gelir arı sesi
112.50 ₺ -
GENCİM NEREYE?
Müellif bu eserinde, zamanımızda teknolojideki hızlı gelişmelerin ve dünya lezzetlerine kolayca erişmenin büyüsüne kapılarak gençlerimizin, gün geçtikçe daha fazla ğayri Müslimin örf ve adetlerine uymalarına, şahsi menfeat peşinde koşarak dünya işlerinde rekabet etmekle Dinden uzaklaşmalarına dikkat çekerek, her Mü'mine, özellikle gençlerimize gereken bilgileri soru ve cevab şeklinde vermektedir. Allah Teâlâ en önce neyi yaratmıştır? “Elest Günü”nde Allah Teâlâ'nın kullarıyla yaptığı antlaşma nedir? Bu antlaşmayı biz niye hatırlamıyoruz? Akıl ve kısımları nelerdir? “İlim ve kısımları nelerdir?” gibi sorularla başlayan eserde; ma'rifet, Rabb ile kulu arasındaki haklar, iman, İslam, şartları, rükünleri, şart, rükün gibi Dînî terimlerin manaları beyan edilmekte; Allah'a, peygamberlerine, kitablara, meleklerine, ahiret gününe ve kadere imanın keyfiyetleri; Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatları, Peygamberimiz'e nasıl inanmamız gerektiği izah edilmekte, Peygamberimiz'in siyer-i şerîfi özetlenmekte ve bol misallerle mu'cizeleri anlatılmaktadır. Tevhid, itikad, mezheb, amel, din, ibadet, takva, muamele, emanet, miras, ukûbat = cezâlar, âdâb, teklifî hükümler, farz, vâcib, nafile, haram, mekruh, müfsid, mübah, abdest, ğusül, teyemmüm, namaz, zekat, oruç, hac, günah, küfür, şirk, nifak ve bunlara bağlı konular açıklanmaktadır. Günümüzde gençlerimizi bekleyen tehlikeler ve bunlardan kurtuluş çareleri gösterilmekte, bunun yanında her Müslümanın hayatında olan ve dikkat çeken konular izah edilmektedir; mesela: Aile nedir? Evladın ebeveyninin, ebeveynin de evladının üzerindeki hakları nelerdir? Çocuklara öğretilmesi gereken elli dört farz nelerdir? Kabir ziyareti nasıl yapılır? Komşunun komşusu, arkadaşın arkadaşı üzerindeki hakları nelerdir? Cennet ve cehennemlik kimlerdir? Müellifin “İttifak nedir?” sorusuna cevabı, eserin ehemmiyetini gözler önüne sermektedir.
187.50 ₺ -
Müminim
İçinde bulunduğumuz şu bilgisayar asrında Müslümanların çoğu Dîni cehalete kanaat etmektedir. Ana babalar çocuklarına Dinlerini öğretmekten aciz kalmaktadır. Otuz - otuz beş yaşından sonra tevbe istiğfarla Dîne dönen gençlerimiz, utanıp Dîni öğrenmekten çekinmektedirler. Müslümanlar, Allah ve Rasûlü'nü övmek yerine kendilerini, soy soplarını, partilerini övmektedirler, Müslüman olarak bu topraklarını kanlarıyla yoğuran, inandıkları İslam Dîninin emrettiği İman kardeşliği fidanını diken, Allah için sevgi tohumunu eken, sadâkat ve ihlasla sulayıp teslim eden, kendileriyle iftihar etiğimiz ecdadımızın dillerini unuttuk, yollarını, âdetlerini bırakmaktayız. Onlara uymamız gerekirken başkalarına uyuyoruz. İşte müellifimiz, bu eserini kendisinin de ifade ettiği bu yarayı tedavi edebilmek amacıyla kaleme almıştır. Aslen bu eser müellifin "Müslümanım" adıyla bastığı eserinin genişletilmiş halidir. Konuların soru cevab şeklinde başlıklandırıldığı eserde, Allah ve O'nun Rasûlü'nün, ashâb-ı kirâmın tanınması gerektiği, gerçek Mü'minin vasıfları, iman ve inanç esasları, iman ve İslamın tarifleri, şartları, rükünleri, Dînin Müslümana yüklediği vazifeler, ebeveynin çocukları, komşunun komşusu, arkadaşın arkadaşı, öğretmenin talebesi üzerindeki hakları, Dînî ilimlerin nasıl ve kimden öğrenilmesi gerektiği açıklanmış ve zamanımızda çokça konu edilen dinler arası diyalog meselesine yer verilmiştir.
112.50 ₺ -
Evrad-ı Bahaiyyenin Tercüme ve Şerhi
Müellif'in “el-Envâr-ul-Kudsiyye li Şerh-il-Evrâd-il-Bahâiyye” adıyla Arabcasıyla eş zamanlı olarak yazdığı bu eser, Hicrî 791 tarihinde vefat eden Şeyh Muhammed Bahâeddîn rahimehullâhu Teâlâ'nın müessisi ve İmamı olduğu Nakşibendî Tarîkati'nin esasları, Tarîkatin İmamı Şeyh Muhammed Bahâeddîn kuddise sirruhu'nun tercüme-i hali anlatılarak başlamakta; “Nakşibendî Tarîkatinin Şart ve Rükünleri”, “Zikrin Efdali Kalbî Zikirdir”, “Zikirle Tekarrubun Usulleri”, “Murâkabeyle Tekarrub”, “Nakşibendî Meşâyıhının Hatmesi”, “Evrâd-ı Bahâiyye ve Faideleri”, “İstiğfar ve Tevbe” başlıklarının ardından Şâh-ı Nakşibend'in her sabah namazında okuduğu “Evrâd-ı Bahâiyye” eserinin tercüme ve şerhi yapılmaktadır. Bu eseri okumak: Nakşibendî Tarîkati'nin, tertemiz Sünnet'in ihyâ' edilmesi ve bid'atin terk edilmesinden ibaret, Ehli Sünnet vel'Cemaatin itikad ettiği ashâb-ı kirâmın yolu olduğunu anlamak için önemlidir. Yine bu eseri okumak, kalbin İslamı anlaması bakımından önemlidir. Çünkü bu eser, Şâh-ı Nakşibend'in, Sünnet-i Şerîf'ten derlediği, tertemiz, kalbleri yıkayıp ışıtan, okudukça Dîni tatbîkî kolaylaştıran, Dîni tatbik ettikçe kalbleri yükselten “Evrâd-ı Bahâiyye”sini, manalarının inceliklerini anlayarak okumak fırsatı vermektedir.
187.50 ₺ -
Edell-Ul-Hayrat Hamd Sena Salavat
Bu eser, Müellif'in “Cana Can” adlı eserinin yeniden düzenlenmesi denilebilir; şu kadar ki, “Cana Can”ın başlangıcındaki “Dîni oluşturan unsurlar ve salavât-ı şerîfelerin önemi” üzerine başlıklar halinde yapılan açıklamalar ve diğer bazı başlıklar burada çıkarılmış; bazı başlıkların sıra ve içeriğinde değişiklikler yapılmıştır. Bir Müslümanın yatağından kalkıp tekrar yatağına girinceye kadar yapacağı bütün işlerde ve ihtiyac duyduğu her vakitte dilinden düşürmemesi gereken dualar, istiâzeler ve salavatlar bu eserde toplanmıştır. İntisâbından sonra müntesibin vazifelerinden olarak günlere mahsus en faziletli virdler, yataktan kalkıştan itibaren yapılan günlük işlerde okunacak istiâze ve dualar, zamanımıza kadar büyük tasavvuf imamları tarafından ehemmiyetle tavsiye edilen Ğavs-ı Semedânî ve Kutb-u Rabbânî Şeyh Abdulkâdir Geylânî aleyhi rahmet-ur-Rahmânî'nin senâ, salavat ve virdleri, Rasûlullah sallâllahu aleyhi ve sellem'in ashabına öğrettiği salavat, Ali kerremallâhu vechehu, İbnu Mes'ûd radıyallâhu anhu'nun salavatları, Şeyh Hasen-i Basrî, Cüneyd Bağdâdî, Şeyh Ahmed el-Bedevî, Şâh-ı Nakşibend rahimehumullâhu Teâlâ gibi birçok şerefli insanların salavatları bu eserde yazılmıştır. Unutmayalım ki salih amellerle, duayla, Esmâ'u-l-Hüsnâ ile tevessül meşrû' olduğu gibi Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem'in üzerine salavat okumakla hem tevessül, hem de tevassul = Allah'a kavuşmaya çalışmak meşrû'dur. Bütün bunların yanında eserde; günlere ve vakte bağlı olmayan, hadîs-i şerîflerden seçilmiş mubarek dualar da bulunmaktadır. Vebâ, tâun gibi salgın hastalıklardan korunmak, sihrin bozulması, nazar, rızkın bollaşması, borcun ödenmesi, vesveseden kurtulmak, menfî fikirlere kapılmamak için okunacak dualar da yazılmıştır. Bu eser zorda kalan Mü'mini himayesine alan, kendisine sığınanı zâhiri ve bâtınî bütün kötülüklerden koruyan ve rûha müdhiş lezzetler tattıran numûne bir eserdir. Bu eser her Mü'minin elinde bulunması gereken bir zikir kitabıdır ve ruhların tedavisi hakkında vârid olmuş reçeteleri ihtiva eder. Bu eser, hem Türkce anlamlı hem de sadece Arabca olarak ayrı ayrı basılmıştır.
135.00 ₺ -
Bilgi Üzere İman
Bu eserde: Allah Teâlâ'nın sıfatları, Peygamberlerin sıfatları ve Peygamberimiz'e has sıfatlar, İslam Dîninin beş esası: İtikad, ibadetler, muamele = kullar arasındaki alışverişler, hududlar = cezalar, âdablar, İbadetin manası, Tevhîdin manası Sırât-i müstakîm'in manası, Kul hayr ve şerden hangisini seçerse, Allah Teâlâ'nın da kulunu ona muvaffak edeceği, Rabb'imize, Peygamberimiz'e, ana babamıza, idarecilerimize saygının manası, Akrabalarımızın hakları, Öncelikle sakınmamız gereken Dînî yasaklar öz olarak açıklanmaktadır.
37.50 ₺ -
Bedu-l Emali Şerhi
Bu risâlenin giriş kısmında Müellif, eseri tanıtmaktadır: “Allah Teâlâ Zülcelal Hazretleri'ne hamd-u senâ olsun. Rasûlü'ne, âline, ashâbına ve ardınca gidenlere salât-u selamlar olsun. Zamanımızda itikadlar son derece sarsıldığı için kadın olsun erkek olsun bir Mü'minin, her şeyden evvel itikâdını Ehli Sünnet vel'Cemaate göre tashih etmesi, sonra çocuklarına da talim etmesi farzdır, hatta her farzdan önce farzdır. İmam-ı A'zam'dan itibaren zaman zaman Ehli Sünnet'ten büyük âlimler, Ehli Sünnet itikadını özetlemektedirler; Hicrî 569'da vefat eden İmam Sirâceddîn Ali bin Osman el-Ûşî el-Ferğânî de onlardan biridir. Çocuklarımıza ezberlemesi kolay olur umuduyla İmam Ûşî'nin “Bed'u-l-Emâlî Manzûmesi”ni terceme ve şerhetmeyi vazife gördüm. Tashîh-i itikad için “Şübheden Hakîkate”, “Tek Çare” ve “Şuur” adlı eserlerimizde ortalama teferruatla bilgiler yazmıştım. Bu risâlede ise bu üç eserin özetini, tashîh-i itikad için tayin edilen, İmam Ûşî'nin “Bed'u-l -Emâlî Manzûmesi = Kâside-i Lâmiye”sinin Arabîsinin kalıbında tekrar yazarak terceme ve şerhettim ve iki kere de tashîh ettim. Ayrıca Mekteb-i Sultâniyye'nin bidâyetinden itibaren nihayete kadar maarifin düstur tayin ettiği, Hicrî 1320'de vefat eden Yanya'lı Şeyh Hâfız Refi' Efendi'nin Türkçe manzum tercemesini de başına ekledim. Ehli Sünnet vel'Cemaatin itikadını öğretmeye tekeffül eden Refi' Efendi, Mekteb-i Sultâniyye'nin bidayetinde bu manzumeyi çocuklara ezberletiyordu; Rüşdiye ve A'dâdiyye mekteblerinde dahi Hâfız'ın yazmış olduğu “Kasİde-i Emâlî Türkçe Terceme-i Manzûmesi ve Şerhi” risâlesi ezberletiliyordu. Daha önce Sevgi Bağı'yla birlikte neşrettiğimiz “Bed'ul-Emâlî Şerhi” risâlesini şimdi de müstakil olarak basıyoruz. Tevfîk Allah Teâlâ'dandır.” Daha geniş olarak Müellif'in “İttibâ' Ehli Sünnete'dir” eserinde şerhedilen Bed'-ul-Emâlî Manzûmesi'nin içerdiği inanç meselelerini iyice bellemek, anlamak için bu küçük risâlenin, her zaman yanımızda bulundurup boş kaldıkça okuyabileceğimiz bir cep kitabı olarak çok faideli olacağına inanıyoruz.
37.50 ₺ -
AŞK 2 Cilt
Aşkı anlatan bu eser, aşkı tanımlayıcı bilgilerin yanında: “Allah Teâlâ'nın ruhlarla antlaşması”, “İlâhî sevginin alâmetleri”, “Allah Teâlâ'nın ismi, sıfat ve fiiliyle tecellî etmesi”, “Vahdet-i Mutlaka”, “Vahdet-i Vücûd”, “Vahdet-i Şuhûd”, “Fenâ fil'İhvan”, “Fenâ fiş'Şeyh”, “Fenâ fir'Rasul”, “Fenâ Fillah”, “Bekâ Billah”, «Cemi'», “Fark”, “İlâhî vâridat”, “Vecd”, “Cezbe”, “Tevâcüd”, “Cehrî zikir”, “Semâ' ve şartları” ve daha birçok meselede bizleri aydınlatmaktadır Girdim kafese, esir oldum, Nefis idim, ben ğarîb oldum, Heder oldu aşkım, keder buldum, Şu diyâr-ı ğurbete düşe geldim... Aşkın ateşi yeşertir insanı, Ruhu besler verir iz'anı, Takvayla parlar çoğaltır imanı, Âşığa gelen melek, kovar şeytanı. Her insanda İlâhî sevgi vardır, fakat küfür, İlâhî sevgiyi söndürür; âsîlerin telkîni de aşkın ortaya çıkmasını engeller. İnsan, İlâhî sevgiye ancak Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem'e uymakla erişir. İlâhî aşk, Allah Teâlâ'nın kuluna verdiği bir armağan ise de, İlâhî aşka giden yol ve İlâhî aşktan sonrası.... ilâhî aşkı safha safha bu eserde tanıyacaksınız. Üç şey Tevhîdin akidlerindendir: Havf = Allah Teâlâ'dan korkmak, recâ = rahmetini ummak, muhabbet = Allah Teâlâ'yı sevmek. Allah Teâlâ'dan korkan, her şeyden Allah'a kaçmasından aslâ yorgunluk hissetmez. Allah Teâlâ'nın rahmetini uman, dua ve dilekten bıkkınlık duymaz. Allah Teâlâ'yı seven, sevgilisinin ismini söylemekten vazgeçmez. Korkunun parlak bir ateşi vardır. Recânın nûrânî bir ışığı vardır. Sevgi ise nurların nurudur. Ayrıca bu eserde sunulan bilgilerin ve çözümlerin, böylesine kolay, hülâsa ve düzenli sunuluşunun nâdirliğini eseri okurken farkedeceksiniz. Okurken hiç bitmesini istemeyeceğiniz bir duyguyla karşılacak ve aşkın yolunu bulmanın sevinciyle gözünüzü ve kalbinizi bu kitabdan ayıramayacaksınız. Zâtı'nın nurunu ruhunda görürsen Sıfatıyla sıfatın görmez olursen Her işinde fi'lini hâkim görürsen Yüce Zâtı'ndan bağış alırsın Zâtı'nın güneşi doğarsa içinden Ayrılmaz ziyâsı senin ruhundan İsmail, Ezelî nurudur seni kuşatan Nurundan kendini görmez olursun
300.00 ₺ -
MUFASSAL MEDENİ AHLAK TERMO DERİ
Eser, nefsin sorumluluğundan, irade ve akıl mefhumlarından haberdar ettikten sonra insanın şekillenmesini morfolog bir tıb doktoru edasıyla her yönüyle izah eder ve bedenî vazifeleri kemâliyle açıklar. Eser, satır satır İslamın yüce hayat nizamının titizlikle açıklanmasından ibarettir. Dolayısıyla eserde her türlü ferdî ve ictimâî meseleyi detaylarıyla, soru payı bırakılmaksızın bulabileceğiz. Tabiîdir ki, bunun böyle olabilmesi, eserin samimî ve berrak bir zihinle, ilme teslim olmuş bir kalble okunması şartıyladır. Cahilin cehaletinden daha korkunç olan şey, ilme ve âlime inkarıdır. Yirmi yıllık bir çalışma ve binlerce eserin mütâlaası bu eser zannediyoruz ki elinizden düşmeyecektir. Ahlakı ahlaksızlardan değil, Allah'ın has dostlarından; benliği bencillerden değil, benliğini Hakk yolunda yok etmişlerden; ruhu ruhsuzlardan değil, «Kâlû Belâ» gerçeğinden; kadını canavarlardan değil, can severlerden; devleti dev illetlilerden değil, İslam izzetinden; vazifeleri vazgeçmişlerden değil, Kur'an ve hadisten; iktisadı, iki paraya satandan değil, İki Cihan Serveri'nden; hakları haltperestlerden değil, Hakperestlerden öğrenmek istiyorsanız, lütfen kana kana, sindire sindire okuyun bu pırlanta eseri. Ne güzeldir bilmeyenin öğrenmek istemesi! Ve ne güzeldir güzeller güzeli İslam güneşi!.. Eser, «ben» kelimesinden girişle sinir sisteminin içinde iç duyguları tesbit eder, vazifelerini tayin eder, ferdin şahsiyetinin oluşması macerasını anlatır; ardından kişiliği oturmuş Müslüman genci cemiyete kazandırır. Ona aile kurmasını, sokak, mahalle, şehir ve devlet nizamında İslamî düsturlarla yaşayabilmesi yollarını beyan eder. Eser, adından da anlaşıldığı üzere özellikle temeli iman, kanadı vicdan, düsturu Kur'an olmak üzere ahlâkî konulara önem verir; felsefeyi din sananlara gereken cevabları tatlı bir dil, ikna edici bir üslubla bildirir. Ruh ve nefs ile ilgili her mesele Biiznillah eksik bırakılmaksızın eserde yer bulduktan sonra, ictimâî hayatın her unsuru tafsilatıyla yerli yerinde aktarılır ve insanın insanla en uyumlu yaşayabilmesi yolları, derin hakîkatler ve hikmetler dahilinde kalblere şifa bir reçete olarak sunulur. Bu eser hadîs-i şerîfler için kaynak gösterilerek ve içeriğini etkilemeyen bazı düzenlemeler yapılarak yeniden basılmıştır.
750.00 ₺ -
Felsefe ve Ölüm Ötesi İbn Sînâ - Gazzâlî - İbn Rüşd - Fahreddin Râzî
Hayat ve ölüm, bir hakikatin iki yüzü ya da bir bütünün iki parçası. Birbirini çağrıştıran bu kavram çiftinden hayat, varlık sahnesine önce çıkmakla birlikte doğumdan itibaren ölümün tehdidi altındadır ve bu yüzden de ölüm insanoğlu için daima korku ve endişe kaynağıdır. Özellikle ölmek için doğduğuna inandığı halde bir başka hayata doğmak üzere öldüğüne inanmayanlar açısından ölüm, gerçekten korkunç bir olaydır. Âdeta gölge gibi insandan hiç ayrılmayan ya da amansız bir hafiye gibi gece gündüz onu adım adım takip eden bu korkunç gerçeğin nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağının bilinmeyişi, ölüm karşısında duyulan kaygıyı daha da artırmaktadır. Felsefe ve Ölüm Ötesi adlı bu çalışma, İslâm düşüncesinin ikisi felsefe, ikisi kelâm geleneğine mensup dört büyük isminin, İbn Sînâ (ö. 1037), Gazzâlî (ö. 1111), İbn Rüşd (ö. 1198) ve Fahreddin Râzî’nin (ö. 1210); ruhun mahiyeti, bedenle ilişkisi ve âhiret hayatı hakkındaki görüşlerini yansıtan toplam dokuz metnini ve tercümelerini içermektedir.
28.00 ₺ -
Fahreddin Râzî Sonrası Metafizik Düşünce Kâtibî Örneği
İbn Sînâ’dan (ö. 428/1037) sonra pek çok düşünce geleneği bu filozofun felsefî mirasıyla bir şekilde ilişkiye geçmek durumunda kalmıştır. Bu noktada bir mütekellim olarak Fahreddin Râzî (ö. 606/1210) ve onun İbn Sînâ felsefesiyle ilgili çalışmalarının ayrı bir yeri vardır. Râzî’nin, eserlerinde kullandığı kendine özgü tasnifi, meseleleri ele alış tarzı ve ulaştığı sonuçlar ile farklı entelektüel disiplinler arasında kurduğu yakın ilişki, kendisinden sonra hâkim bir yaklaşıma dönüşmüştür. Râzî sonrasında bu yaklaşımı sürdüren isimlerin başında ise medrese müfredatının vazgeçilmez klasikleri arasında yer alan er-Risâletü’ş-Şemsiyye ve Hikmetü’l-ayn’ın müellifi Necmeddin Kâtibî (ö. 675/1277) gelmektedir. Kâtibî’nin ilmî kişiliğini tanıtmaya ve metafiziğe dair görüşlerini, miras aldığı entelektüel gelenekle mukayeseli bir şekilde ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, İbn Sînâ’dan Râzî’ye ve oradan Osmanlı’ya uzanan nazarî düşüncenin serüvenine, Kâtibî bağlamında ışık tutmaktadır.
31.50 ₺ -
Eski Metinlere Yeni Bağlamlar Osmanlı Edebiyatı Çalışmalarında Yeni Yönelimler
GİRİŞ Selim S. Kuru Metinlerle yaşayanlar I METİNLERE YAKLAŞIRKEN Walter Andrews Osmanlı metin çalışmaları: geçmişe meydan okuma, geleceği tasarlama LeRoy Searle Estetik, filoloji ve sensus communis II METİNLER ARASINDA İLİŞKİLER Guy Barak Sansür, kanonizasyon ve Osmanlı imzâ-takrîz pratikleri üzerine düşünceler John Curry Bir kütüphanede ne olabilir ki? Osmanlı metinlerine bireysel eserlerdense derlemeler merceğinden bakış Meredith Quinn On yedinci yüzyıl İstanbulu’nda ucuza okumalar III BAŞKA METİNLER Rachel Goshgarian “Her kim tutmaz Hak buyruğu, onun helâli haramdır” Ermeni Türkçesi'ne giriş ve Kefe'den bir örnek incelemesi Jocelyn Sharlett Her şey kimi tanıdığınızla ilişkilidir: Abbasî edebiyatında yaratıcı yazarlık ve konuşma özgürlüğü IV METİNLERİN DÜZENİ Burcu Karahan Mentor Efendi olmak: on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı’da yapılan Lesaventures de Télémaque tercümeleri Zeynep Seviner Geri Dönüştürülebilir Transkripsiyon Sistemi ve on dokuzuncu yüzyıl metinleri: Nâmık Kemâl'in İntibah romanı Hatice Aynur Osmanlı Kitabeleri Projesi: sorunlar, imkânlar, sonuçlar KAYNAKÇA
26.60 ₺ -
Ebû Yûsuf'un Hadis Anlayışı
Hanefi mezhebinin hadis anlayışı ve hadisleri değerlendirme metodu, geçmişte olduğu gibi günümüzde de en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Hadisler konusunda Hanefi bakış açısını doğru bir şekilde tahlil edebilmek için mezhebin temellerinin atıldığı ve hadis-re’y tartışmalarının yoğun bir şekilde yaşandığı hicri ikinci asra ait temel kaynakların incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma, Ebu Hanife’nin en önemli öğrencilerinden olan Ebu Yusuf’un günümüze ulaşan eserlerinden hareketle Hanefi mezhebinin hadise bakışını tespit etmeyi ve Ebu Yusuf’un hadis ve sünnet konusundaki yaklaşımlarını tahlil etmeyi hedeflemektedir.
18.90 ₺ -
Doğu Batı Arasında İslam
Çağdaş dünya, uzun zamandır süregelen ve sonu kestirilemeyen kesif bir ideolojik çatışmanın sahnesidir. Hepimiz bir şekilde bu çatışmalarla yüz yüzeyiz. Bu mücadele İçinde acaba İslâm’ın yeri neresidir? Bugünkü dünyayı şekillendiren süreçlerdeki rolü nedir? Doğu Batı Arasında İslâm tüm bu konuları geniş bir entelektüel ufuk içinde ele alıp cevaplandırmaya çalışıyor. İnsanın yolculuğunun ilham ve hayret verici bir seklide bütünleştirilmiş bir analizi. Gücünün etki alanı, İslam'ın evrenselliğine ve güzelliğine canlandırıcı bir anlam veriyor. Robin Woodsworth Carisen Avrupa yüzyıllardır İslam’dan faydalanıyor, çoğunlukla da onay almadan ve karşılığında hiçbir sey vermeden. Simdi, Doğu Batı Arasında İslâm’ın yayımlanmasıyla İslam’a borcunu ödemeye başladı. Rasyonel, fakat duygulara hakaret etmiyor, bedeni kötülemeden ruhu yüceltiyor. Ancak onu bir sınır tası olarak ayrı tutan şey, tüm soylu fikirlerin doğasında bulunan bir tarzda ifade edilen doğaüstü bilgeliğidir. Şüphesiz, onun çağrısı zamanının ötesine geçecek, çünkü hayatı içine alıyor; ve hayattan daha mükemmel bir mevzu yok. M. Tariq Quraishi Aliya İzzetbegovic kendi rotasını çiziyor; cüretkâr ama büyüleyici. D. S. Balic Bir başyapıt; zaman, içindekileri teyit edecek. Prof. İsmail R. Al-Faruqi
23.10 ₺ -
Doğa ve Öznellik Câhız’ın Ahlâk Düşüncesi
Bu kitap öznenin ahlâkî açıdan kendisini inşa etmesini konu edinmektedir. Elbette ki böyle bir inşayı gerçekleştirmek de onu ele almak da zordur. Çünkü öznenin ahlâkî bir yaşam biçimini edinmesini izah etmek için; beslenme, cinsellik, arzu, öfke ve düşünmek gibi insanı özne kılan bir çok etken hakkında düşünmek ve bu etkenlerin ilişki ağını ve çevreyle olan ilişkisini çözümlemek gerekmektedir. Dahası özneyle barışık olan bir yaşam biçimini sıradanlaştıran birtakım kendilik pratikleri örnekleri ortaya koymak gerekmektedir. Doğa ve Öznellik bu sorunu IX. yüzyıl düşünürü Câhız’ın eserleri ve düşünceleri üzerinden tartışmaktadır. Genellikle hayat hakkında yazan Câhız, şarkıcı cariyelerin hâlet-i rûhiyelerini, mizansenlerin meziyetini, cebinden bir şey verirken iç çekişmesi yaşayan cimrileri, körleri ve topalları, konuşmanın erdemini, müziğin katkısını ve daha pek çok farklı yönde hayata dokunan konuları yazmıştır. Câhız, hayatta gösterdiğimiz tüm davranışların, dahası korkaklık, cesaret ve kıskançlık gibi ahlâkî durumların; doğamızın derinliklerinde yer alan cinsellik ve beslenme eğilimlerinden kaynaklandığını düşünmektedir. İslâm ahlâk felsefesinin ilk eserlerini yazmış olmasına rağmen Câhız’ın bu yönü pek dikkate alınmamıştır. Câhız’ın ahlâk düşüncesini ele alan ilk eserlerden olan bu çalışmada klasik metinler güncel bir yoruma tabi tutulmakta olup fizik, insanın doğası, zihinsel durumlar ve bilgi gibi birçok konunun ahlâkla ilişkisi kurulmaktadır.
37.80 ₺ -
Dîvân’dan nağmeler Farklı boyutlarıyla edebiyat-mûsikî ilişkileri
GİRİŞ Mûsikî ile söz arasında I Ersu Pekin Müzik şiirden bağımsızlaşacak mı? Okan Murat Öztürk Makam nazariyatı, nazîre ve cantus firmus:müzikte ‘model alarak besteleme’yle ilgili üç yöntem arasındaki muhtelif bağlantılar üzerine Bülent Aksoy Shakespeare’den “İncesaz”a “İncesaz”dan Shakespeare’e Zeynep Yıldız Abbasoğlu Müzisyen ya da râviyân-ı şâirândan olmak: müzik risaleleri ve Âdâb Literatürü bağlamında on birinci-on beşinci yüzyıllarda müzisyenlerin meclis âdâbı üzerine II Ali Yıldırım - Serda Türkel Oter Dede Efendinin yürük semâî formunda aynı vezin ile bestelenmiş eserleri üzerinden usûl-vezin münasebetine bir bakış Mustafa Çıpan Klasik Türk Mûsikîsi eserlerinin güfteleri /mûsikîmizin şiiri Ayşe Yıldız Nedîm’in murabbalarından hareketle edebiyat ve müzik ilişkisini yeniden düşünmek Beyhan Kesik Cenâbî Dîvânı’nda mûsikî III Özge Öztekin Edebiyatta müziğin erganun tonu Cenk Güray Osmanlı’dan kalan bir şiir ve müzik mirası: “Gazi Murâd Reis’ten IV. Murâd’a ‘vakanüvislik’ örneği olarak Yeniçeri âşıkları” Savaşkan Cem Bahadır Meclisin olmazsa olmazı: mûsikî âletleri IV Franklin Lewis Hâfız ve mûsikî Kaynakça
40.60 ₺