-
Kalbim Kudüste Kaldı
Yüz yıl önce bugün… Kudüs, Gazze ve Filistin; Miracın beldesi, ilk kıblegâh… Birinci Dünya Savaşı’nın hakkında en az bilgi paylaşılan cephesinin ve Kudüs’ün düşüşünün hazin öyküsü… Evet!.. Devlet-i Aliyye’nin yıldızı batmak üzereydi. Yedi asırlık koca çınar bir yandan İngiliz, Rus ve Fransız kıskacında can çekişirken, bir yandan da dost bellenen Alman ve Avusturya ihanetiyle içten içe kemiriliyordu. Lawrenceların süslü vaatlerine aldanan Bedevi aşiretlerin isyanlarıysa cabası… Devlet Babanın son çırpınışlarına şahit olmanın ıstırabıyla kurtuluşu şehadette arayan Tabip Subay Faruk Hikmet… Beride kendi gerçeğini Meryem Anne’de bulmak ve kalbinin İsa’sını doğurabilmek uğruna ülkesini terk edip Kudüs’e gelen Rachel Weizmann… Rumeli, İstanbul, Halep ve Irak’tan sonra Filistin’e akan er kişi; Basel’den Viyana’ya savrulan ve nihayetinde Kudüs’te Anneler Annesini bulan hatun kişi… Aşkın ve hikmetin vârisi esrarengiz bir Sahaf, dönemin Mevlevî postnişinin subay olan oğlu, Kuşçu Baba ve onlarda kendilerini arayan iki hakikat talibi… Farkında oluruz yahut olmayız. Âşıklarımızı anarken “Tahir ile Zühre”, “Ferhat ile Şirin” deriz. Oysa Avrupalılar âşıkları yâd ederken “Romeo ve Juliette”, “Antonius ve Kleopatra” derler. Âşıkların “ile” sayesinde birbirlerine bağlanması, biri olmadan diğerinin yarım kaldığına alâmettir. Hâlbuki “ve” benzer ama ayrı olanları sıralamaya yarar. Keza bu topraklarda birbirlerini sevenler, mıknatısın iki ucu olurlar. Nikâh ile birbirlerine bağlanan sevgilileri “Zevc” ve “Zevce” olarak anlattığımız gibi mıknatısın iki ucu arasındaki cazibeye de “Zevciyat” deriz biz.
255.50 ₺ -
Cennetle Müjdelenen Sahabiler Dizisi
Peygamber Efendimiz (a.s.m.), hayattayken on sahabisini cennetle müjdelemişti. Bunlara “Aşere-i Mübeşşere” denilmektedir. Bu dizide, cennetle müjdelenen bu sahabilerin hayatları, İslam’a hizmetleri ve üstün ahlakları anlatılmaktadır. 1. Peygamberimizin en yakın arkadaşı HZ. EBÛ BEKİR (r.a.) 2. Peygamberimizin cesur arkadaşı HZ. ÖMER (r.a.) 3. Peygamberimizin iffet sahibi arkadaşı HZ. OSMAN (r.a.) 4. Peygamberimizin kahraman arkadaşı HZ. ALİ (r.a.) 5. Peygamberimizin yiğit arkadaşı SA’D BİN EBÎ VAKKAS (r.a.) 6. Peygamberimizin mütevazı arkadaşı EBÛ UBEYDE BİN CERRAH (r.a.) 7. Peygamberimizin güvenilir arkadaşı ABDURRAHMAN BİN AVF (r.a.) 8. Peygamberimizin cömert arkadaşı TALHA BİN UBEYDULLAH (r.a.) 9. Peygamberimizin zeki arkadaşı ZÜBEYR BİN AVVÂM (r.a.) 10. Peygamberimizin fedakâr arkadaşı SAÎD BİN ZEYD (r.a.)
720.00 ₺ -
İslamda Helaller ve Haramlar 2 Cilt
Haramı terketmek, helalı yapmaktan önce gelir.O halde, dinimizin yasaklarını ve özellikle büyük günahları bilmemiz gerekir. Bu büyük eserde,müellif Heytemi 476 büyük günahı Kur’anı Kerim ve Hadis-i Şerifler ışığında toplayarak biraraya getirmiş, konuları en ince ayrıntısına kadar incelemiştir.Yayınevimiz de okuyucuların bilgisine sunmuştur.Böyle bir eser bugüne kadar ne yazılmış ne de yayınlanmıştır. Kur’an ve Sünnet ışığında bir araya getirilen bu eserde,Gazali ve benzeri din alimlerin görüşlerine de yer verilmiştir. Müftü, vaiz, imam hatip ve din görevlilerinin olduğu kadar tüm müslümanların ihtiyaç duyduğu ve aradıklarını kolayca bulabilecekleri bu eseri,bütün insanlığa hizmet gayesi ile yayınlamış bulunuyoruz. Bütün insanlığın, isyana dalmamaları, şehvetlerine uymamaları,cennetten uzaklaşmamaları, cehennem azabından korkmaları,kötülüklere karşı gelmeleri,Allah’ın (c.c.)azabından emin olmaları ve küfürle mücadele etmeleri için bu mükemmel eseri okumaları gerekir. Genç-ihtiyar,erkek-kadın bütün müslümanların bundan faydalanarak iç ve dış temizliğine dikkat etmeleri Allah’tan (c.c.) dileğimizdir. Çünkü; “O bize yeter ve O’ndan yardım dileriz.Güvenimiz ancak O’nadır.O’na tevekkül eder,O’na dayanırız.O herşeyin ve Arşın sahibidir.O’nun dilediği olur.Kuvvet ve Kudret Sadece O’nundur.” HERKESİN KÜTÜPHANESİNDE BULUNMASI GEREKEN ÇOK ÖNEMLİ BİR ESER
1088.00 ₺ -
İslama Göre Dost Düşman
İnsan için İslam’dan başka kurtuluş yolu yoktur. Bu yola girebilmek ve yürüyebilmek için insanın önüne çeşitli engeller çıkacaktır. Bu engelleri çıkaranlar ise İslam’ın düşmanlarından başkası değildir. Peki, kimlerdir İslam’ın düşmanları? ............................... Müslümanların, bugünkü düştükleri durumdan kurtulabilmeleri için yegâne dost İslam’a sımsıkı sarılmaları gerekir. Çünkü İslam, Müslüman halklarının öncülerini nasıl ki zulmetten, esaretten ve karanlıktan kurtardı ise bugünkü halkları da kurtaracak, adalete eriştirecek, dünyanın darlığından genişliğe çıkaracak, ahiret nimetlerinden faydalandıracaktır. Bu eser, “dost kim, düşman kim” sorusunun cevabını en güzel biçimde anlatmaktadır. Dost ve düşmanını tanımak isteyenlere en büyük fırsattır. Her Müslüman’ın okuması gereken çok önemli bir eserdir. İÇİNDEKİ KONULARDAN BAZILARI ŞUNLARDIR. • Kelime-i Tevhid’i nasıl anlamalıyız? • İslam’a göre dost ve düşman kimlerdir, vasıfları nelerdir? • Allah’ın dostları ile şeytanın yandaşları kimlerdir? • İslam düşmanları ile münasebetler nasıl olmalıdır? • Müşrik akrabaya karşı davranış şartları nelerdir? • Hıristiyan ya da Yahudi ile dost olunur mu? • Olunur ise hükmü nelerdir? • Kâfirlere benzemenin hükmü nedir? • Giyim-kuşam, yeme-içme açısından onlar taklit edilebilir mi? • Taklit edilirse İslam’ın tavrı ne olur? • Irkçılık ya da kabilecilik yapmanın sakıncası var mıdır? Varsa nedir? İşte bunlara benzeyen birçok konuyu Kur’an ve Sünnet ışığında inceleyen bu kıymetli eser, çeşitli dünya dillerine çevrilmiş, Türkçesi de tek kitap olarak nefis bir baskı ve kapak dizaynı ile (daha önce iki cilt halinde idi) siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur.
510.00 ₺ -
Peygamberler Tarihi İsmail Yiğit
Imam-i Rabbani hazretleri bir mektubunda buyuruyor ki (3.c 36. M ) "Peygamberlik makami aklin ve düsüncenin disindadir, üstündedir. Aklin eremeyecegi, anlayamayacagi çok seyler vardir ki, bunlar peygamberlik makaminda anlasilir. Her sey akilla anlasilabilseydi, peygamberler gönderilmezdi" Peygamberlerin gönderilmesi Allahü teala'nin en büyük nimetidir. Peygamberler tarihi, insanlik tarihinin mihverini teskil eden tevhid-küfür mücâdelesi bakimindan da, insanlik tarihinin en ibretâmiz ve en çarpici bir özeti durumundadir. Çünkü Kur’ân-i Kerim’de insanlarin hangi hâl üzere bulunmalari durumunda nelerle karsilasacaklari hususu, tekrar tekrar gündeme getirilmistir. Bu çarpici sahneler, yeri geldikçe insanligin ibret nazarlarina sunulmustur. Dolayisiyla peygamberler tarihi, her insani, özellikle de her müslümani dogrudan ilgilendiren bir bilgi alanidir Ferdî ve sosyal hayatta Allah Teâlâ’nin irâdesi istikâmetinde hayat sürmenin mukaddes mücâdelesini veren peygamberlerden her biri, bilindigi gibi, küfür ehlinin düsmanligiyla karsilasmisti. Inkârcilar, her peygamberin karsisina dikilmisler, içine dalmis olduklari sapik inançlar ve ahlâksizlik adina onlara düsman kesilmislerdi. Ancak peygamberler, kendilerine yapilan her türlü kötülüklere ragmen, Cenab-i Hakk’in uhdelerine tevdi etmis oldugu bu önemli görevi yerine getirmek için insan üstü gayret sarfettiler. Kendilerine iman eden mü’minleriyle birlikte inançlari ugrunda her türlü sikintiya katlanabileceklerini, gerektiginde canlari dahil her seylerini feda edebileceklerini gösterdiler Bu titiz çalismada insanlarin en üstününü taniyip, insanligi sonsuz mutluluga ve yaradilis amacina çagiran, insanlik tarihine en serefli sayfalari yazmis bulunan Peygamberleri taniyacagiz. Peygamberleri tanitirken Kur’ân-i Kerim’de ve hadis kaynaklarinda verilen bilgileri esas almaya çalistik; diger kaynaklarda yer alan bilgileri ise, daha ziyâde tenkid veya mukayese için, ya da tamamlayici malûmat olarak kullandik. Birinci bölümde peygamberlik müessesesini inceledik. Daha sonra ise Hz. Âdem’den itibaren her peygambere bir bölüm ayirdik. Sonunculari olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkinda müstakil bir kitap hazirlayacagimiz için, çalismamizi Hz. Isa ile tamamladik Peygamberler Tarihi kitabi bir ilk'i de gerçeklestiriyor. Özenle hazirlanmis haritalarla hadiselerin olus yerleri ve dinlerin çikis yerlerini ana hatlariyla takdim ediyor.
510.00 ₺ -
Simyacı Paulo Coello
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ’nın ünlü Mesnevî’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi. Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatnâme”; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.
33.75 ₺ -
Şeker Portakalı
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı Şeker Portakalı, “günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü”dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos’un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze’nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler.
150.00 ₺ -
Kılavuz İslamı Doğru Anlamak 4Cilt
Değerli kardeşim, Kılavuz: İslâmı Doğru Anlamak isimli kitabımın yazılış hikâyesini anlattıktan sonra sizden bir ricam olacak. Önce, Klavuz: İslâm-ı Doğru Anlamak ne demek? Çağımızda çok kılavuz var. O kadar çok ki, sanıyorum zor sayılır. Bu kılavuzların içinde eğrisi var doğrusu var. Bizim insan olarak en baş kılavuzumuz Allah rasulüdür. Sonra da, İslâmı doğru anlamak. Resûlullah’ın gölgesinde, İslâmı doğru anlamak bizi ona götürecek kılavuzdur.
75.00 ₺ -
-
Bir Gönül Mücadelesi
Şüphe yok ki, gideceği yer, çiçeklerin bile mutluluktan gülümsediği yer olacaktır. Ve her yolcunun hak ettiği yer, o yolcunun bolunduğu yolun sonunda onu beklemektir.
14.25 ₺ -
Konuşan Serçe
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
4.88 ₺ -
Hayal Çocuk
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Topal Karınca
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Küçük Kızın Umudu
Çocukluğumda bir komşumuz vardı. Birçok oğlu vardı, sayısı zihnimde on iki çocuk olarak yer etmiş. Kadın ilginç bir kadındı. Onu şimdi izliyorum, bilinç altımdaki görüntüsünden. Ne kadar zeki bir kadın ya Rabbi! Hem zeki, hem de zekasını kullanıyor. Çürütmüyor Hakk’tan gelen nimeti. Bu kadın çocuklarına her gece masal anlatırdı. Ertesi gün biz de onun çocuklarının önüne geçip, “Annen ne anlattıysa ne olur onu bize anlat.” derdik. Yıllarca bu kadını hiç hatırlamadım. Çocuk eğitimi konusuna, gençlere, yaşlılara psikolojik açıdan bakmaya başladıktan sonra adını bilmediğim ama kendisine hayranlığım bilinç altımda yerleşmiş olan kadını hatırladım. Hatıraları ziyan eden yazar bence “yazan olur ama yazar olamaz.” hatıralarımı da hayellerimi de ziyan etmem. Ayet, Hadisi Şerif, Sahabi Sözleri, Kıyas-ı Fukaha ve müçtehid sözlerinden sonra en önem verdiğim şey, insanların tecrübeleri, eleştiri ve tavsiyeleridir. Tabiî ki küfretmeden eleştiriyorlarsa. Onun için, bu kadını Nesillerin Öyküsü kitabında baz olarak ele aldım. İkincisi dedem. Dedem çok şakacı, köyün imamlığını yapmış, haftada bir hatmeden, 70 yıllık evli eşini bir kez bile incitmemiş, altı çocuğundan birine bir kez bile vurmamış, çok sevimli bir dedeydi. Onu avam olan dede rolünde örnekleyerek Nesillerin öyküsüne yerleştirdim. Selim’e nenem de farklı bir kadındı. Gençlerle genç yaşlılarla yaşlı olurdu. Yaşlılar öyle olursa güzeldir aksini çocuklar sevmez. Aksi bir yaşlı kadın koydum Nesiller öyküsüne. Bu kadında hayatımdan geçti aslında. Biz çocukken beştaş oynardık, İslâm’ı bilmeyen zavallı kadın, yaptığınız haram, Allah’a vuruyorsunuz.” diye peşimizin peşine düşerdi. Bu kadın da var Nesiller Öyküsü’nde. Bu bölüm büyüklere ibret olsun diye. Nesiller öyküsünde, çocuklara ayrı bir yer verdim. Masallar, kıssalar, şiirler, olaylar Çocuklar bu seriyi çok sevdi. Bu seri de 16 adet kitap var. 14 ailenin tümünü içine alır tarzda, çizgili, anne ve babaların, çocuk ve gençlerin, hatta ruhu yaşlanmamış olanların okuyacağı türden bir karma. Dizi film yapmak istiyorum. (sponsor bulsam hemen dizi yaparım.) kendi gördüklerimi de koydum Nesiller Öyküsü’ne. Çocuklar için söylenen masalları kendim yazdım. Alıntı yaptıklarım varsa kaynak gösterdim. Çocuklarda anne babalarda bu seriyi çok sevdi. Nesiller öyküsünde, Anne Babalara özel iki kitap var. Birisi, Anne Büyüklere Bir Şey Söyle, ikincisi; Baba Sen de Bir Şeyle Söyle.
6.00 ₺ -
Çingene
Çingenenin yazılış hikayesi taa çocukluğumda başlar. Romanda yazdım ama burada da değineyim. Çocukluğumda ailece gece yarısı yolda kaldık. Kar diz boyunu aşıyordu. Köyümüzün yolunu bulmamız mümkün değildi. Bize en yakın köye “Çingene köyü.” derlerdi. Bu köyde Çingene olmayan asil romanlar vardı. O köye gidilmeye karar verildi. İsterse verilmesin, donmamıza az kalmıştı. Yanımızdaki kadınlardan biri, “Ayy onların evinde nasıl yatarız, pistirler, yorganları bitlidir... Ya bizim paralarımızı çalarlarsa... Hem zaten bizi içeri almazlar ki gibi sözlerin ardı arkası gelmedi. Bir ahşap evin kapısını çaldık... Bize kapıyı açan kadının candan ilgisiyle karşılaştık. İçeri bir girdik ki ev mis gibi temizlik kokuyor. Bize bir hizmet bir ilgi... Yemek... Tertemiz yorganlar... Romanların aleyhinde konuşan o gece nasıl yer üstünde kaldı bilmem. Gözlerim kadını yazdım zaten. Yıllar sonra İstanbul’a geldik. Önce Çağlayan’da yaşadık, yıllar sonra Kasımpaşa’ya taşındık. Kasımpaşa’da “Çingene” denilen Hazreti Adem’in öteki torunlarından komşularımız vardı. Gerçekten Romanların bazıları Çingeneleşmiş. Ama öyle Romanlar da var ki, asilliği, dürüstlüğü bizden farklı değil. Ne de olsa, aynı Adem’in torunlarıyız. Benim anlayışıma göre, çingenelik sıfattır ırk değildir. Ben istersem çingene olabilirim fakat Roman olamam. Çünkü ırkımı değiştiremem, ama karakter yapımı değiştirebilirim. Çünkü karakter külterel birikimle oluşur. Fakat öyle asil öyle dürüst, öyle güzel ahlaklı Romanlar tanıdım ki, içlerinde çoğumuzun hayran kaldığı kendi ırkımızın bazılarından çok daha üstünler dahi vardı. İçlerinde bizden çok daha asillerine rasladım. İçlerindeki hırsız, yüzsüz, kaptı kaştıcılar var diye her ırkın bütün insanlarının bu kadar hakaret görmesi benim canımı çok sıkıyordu. Üzülüyordum... Mutlaka bir şeyler yapmalıydım. Karar verdim, Kasımpaşa’da oturan Roman çarşafla kapanan ve kapandıktan sonra çok hakaretler gören, kapanmadan önce dansözlük yapan hanımın hayatını roman yapacaktım. Dansöz olduğu dönemlerde, “Sen çingenesin.” diyen olmamış ona. Fakat kapandıktan sonra kendi ailesi bile “Çingenelere döndün.” demeye başlamış. İslâm’a dönüş yapan herkes, ilk dönemlerinde dik duruşlu vakur olur ama asla burnu dik olmaz. Ne varki, o izzetin habercisi dik duruşu herkes başaramaz. Bırakın duruşu, yırtmaçlı etek bile giyerde, yinede kendisini tavizsiz görür. Bahsettiğim hanım ilk yıllar çok iyiydi. Hayatını da dinledim. Araştırmalarımı da yaptım. Anlattığı her şey doğruydu. Fakat birgün şöyle birşey söyledi. “Yaşasın be, demek İslâm’ı yolda da şöhret olmak varmış. Romanım yazılınca şöhret olurum.” işte bu sözle film koptu. Şöhret hastalarından... Şöhret uğruna İslâm’ı kullananlardan nefret ederim. Anında onun romanını yazmaktan vazgeçtim. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum Serpil Özkasap’la tanıştım. Mücahid ruhluydu. İhlaslı bir dönüşü olmuştu. Onun hayatına Kasımpaşa’da tanıdığım arkadaşın hayatını monte ederek, Romanların çilesini dile getirdim. “Çingenesin diye sınıftan koğulan çocuklardan, çingene gelini diye horlanan gencecik masum kızlara, kadınlara kadar çok önemli konuları işledim. Ve de çingene ırkı konusunda araştırma yaptım. Bu kitabı kim okursa okusun beyninde beyaz devrim olacaktır. Çingene romanımın yazılış hikayesi insanlık hikâyemle bağlantılı efendim.
17.25 ₺ -
Uzaktaki Çığlıklar
Baştan söyleyeyim, en çok beğendiğim kitaplar arasındadır. Yazılış hikayesi Singapur, Malezya’dan çok az olmak şartıyla, Avusturalya gezi notlarımdır. Televizyonda bir yazarı dinliyordum. 1918 yılında, Osmanlıya kurşun sıkmaya giden vagonlar asker dolu olan treni deviren kahraman Müslüman’ın öyküsü hakkında şöyle diyordu; “onlardan ilk kez ben bahsediyorum.” Hayret! İnsanlar kendi yaptıkları bir işi nasıl oluyorda televizyondan şişirerek ve de başkası yok gibi konuşabiliyor ben buna şaşıyorum. Nasıl şaşırmam ben o konuyu ve daha onlarca olayı, 1992’de yazmışım, biri 2006’da yazıyor ve diyor ki ilk olarak ben yazdım. Desin zararı yokta, insanın canını sıkan şey şu; benim suçum her televizyona çıkışımda yaptığım ilk işlerden kitapların birini anlatmamak suç gibi bir hava hakim oluyor. Şunu kimse unutmasın ki, Türkiye’deki birçok yazar-çizer benim en az onyıl arkamda kalıyor, çünkü okumuyorlar. Ben de üç dört yazarın arkasında kalıyorum ama sadece üç dört yazarın. Bu gün bana neler olduğunu merak ediyorsunuzdur, çünkü kendimden böyle bahsettiğimi sanıyorum ilk kez bu kitapcıkta duydunuz ve de beni tanıyanlar şaşırıyorsunuzdur, “Böyle nasıl konuşur,” diyorsunuzdur. Konuşurum, çünkü ben başımı eğdikçe bazıları tepemde tezgah kurmaya kalkıyor. Aptalmı sanıyorlar nedir, yazdıklarımı da okumadan bana taş atıyorlar. Yiğit taş atmaz. Açıkca konuşur, ama sevdiğine naz yapabilir. Adını çocuklarının hatırına anmadığım bu kişi, yazdıklarımın aleyhinde konuştuğu gibi okuyanların aleyhinde de konuştu. Benim, hiç okula gitmemişten tutun, profesöre kadar her kesimden okuyucum var. Bir gün okuyucu profesör müftü ve hatta hiç umulmadık yerden en yüksek makamdaki kişilerin (onlardan izin alarak) isimlerini vereceğim, eleştirenlerin feleği şaşacak. Hatta, millet vekillerinden, parti başkanlarına kadar da uzanabiliriz. Benim için en sevindireni çobanların, köydeki kızların genç ruhlu erkeklerin okuması sevindirici olanıdır. Bazı insanlar galiba alçak gönüllü olmakla aşağılık olmayı birbirine karıştırıyor. Aşırıya gittim, beni affediniz. Uzaktaki Çığlıklar, Avustural’yada gördüklerim, dinledikerimdir. Onu yazan ben olduğum halde, bazen şöylesine bir sayfasını açarım, (övmek gibi olsun zararı yok) sonra dalaar giderim. Oku Allah oku... Kısacası çok beğendiğim kitaplarımdan biridir. Bunu yukarıda söylemiş miydim? Söyledimse de tekrar okuduğumda silmeyeceğim.
15.00 ₺ -
Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim
Sadece annesi olmayanlar yetim değildir, asıl yetim; kimsesiz olmaktır. O da Kıbrıs'tır. Elinden tutacak gibi ümit verip; sonra yalnız bırakılıyor. Devlet yetkilileri birilerinden korkuyorlar. Eski adı AET iken, sonra "E"si kaldırılarak Avrupa Topluluğu oldu. Derken şimdi Avrupa Birliği'ne dönüşen sömürü kardeşler; bizim korkaklara "Hııı.. Cız" diye işaret edince Kıbrıs sular içinde bir yetim kaldı. Ama biz onu kurtaracağız. Biz, gerçek çağdaşlar. Yani Müslümanlar. Bir kaç günlüğüne Kıbrıs'a gittik. Ben bir konferans verdim. Ardından koptu "kıyamet." Gazetelerin bazılarında bana yapılan hakaretin haddi hesabı yok. Cübbeliler savcı ve hakimler "Bu kadın yavru vatandan defolsun." diye sokağa dökülmüşler... Bunlarda yetmemiş gibi başka gün şöyle bir başlık "Emine Şenlikoğlu'nu Erbakan Kıbrıs'ta Ferah partisi kursun diye göndermiş." Güldüm ve acıdım hallerine. Konferansıma gelen kalabalıklar gözlerine batmıştı anlaşılan. Tehditler de benim canımı çok sıkar. Hem de acaip sıkar. Ölürüm yine de tehdide pabuç bırakmam. Hemen bir basın toplantısı yaptım. Dedim ki; ben buraya birkaç gün için gelmiştim. Şimdi inadına bir ay gitmeyeceğim. Hadi bakalım beni buradan atın da göreyim. Savaşta canımızı verdiğimiz yere barışta gelemeyecek miyiz? Bu nasıl insanlıktır böyle vb. Tabiki sözüm Rumlaşmış beyinleri etkilemedi. Kendi inancıyla kalan Kıbrıslı Türkler, baş örtülüsüyle açığıyla beni onayladılar. Bize Rumların düşman olanları vardır, bunlarda bizim Rumlardı. Çünkü, düşman olan Rumlar bizden nasıl nefret ediyorlarsa bizim Rumlaşmış Türkler de aynen düşman Rumlar gibiler bize karşı. Fakat Kıbrıs'ta tertemiz beyni kirlenmemiş Türklerin de olduğu unutuluyor. (Rumlaşmış ifadesini kasıtlı kullanıyorum, ırk değil kastım, düşman Rumların ruhu. Rum olup da iyi olan insanlar da var). Ve üç beş günde döneceğimiz Kıbrıs'ta uzun süre kaldık ve ruhları bozulmamış asil Kıbrıs Türklerine konferans vermeye devam ettim. Beni korkutmak için tehdit edenlerden, sanıyorum yüreğimin Kıbrıs'tan daha büyük olduğunu anlamışlardır. Kısacası, Kıbrıs Sular İçinde Bir Yetim Böyle bir ortam da doğdu. Fakat bu kitabımda tutulmadı. Halbuki, İnsanlığın Belgeseli'nde olduğu gibi, en az onbeş roman okumuş gibi oluyor bu kitabı okuyanlar. Ne ki, Kürdün derdini dert etmeyen Türkler olduğu gibi Türkün derdini dert etmeyen Kürtler de var. Yine de kitabım ziyan oldu demiyorum. Bir kişi için bile yazmaya değerdi. Kaldı ki, üç baskı yaptı. Tabi ki az satılma sebebi sadece bazı Kürtlerin okumaması değil, ama ne? Onu tam olarak anlayamadım. Anlayan varsa bizahmet bana bildirsin.
13.50 ₺ -
Tevbe Dualı Yasin-i Şerif Cep Boy
Yasin Suresi, Mülk Suresi, Amme Suresi, Kehif Suresi, Secde Suresi Duhan Suresi, Fetih Suresi, Rahman Suresi, İza Vakaa Suresi, Cuma Suresi, La Uksimü (Kıyameh) Suresi
24.50 ₺ -
Seçilmiş Duâlar Günlük Duâlar Cep Boy
Kitapçığımızda günlük hayatımızda bizlere lazım olabilecek duaların yalnızca metin ve okunuşları, Türkçe anlamları verilmiştir. Böylece kitapçığımızda daha çok dua adedi yer almış bulunuyor.
24.50 ₺ -
-
Ramazan Duası ve Bal Tefsiri Cep Boy C06
Tesbih Namazı Kadir Gecesi Namazı İftar Duaları Bal Tefsiri Veda Hutbesi 52.nci Gece Duası Nedir?
10.50 ₺ -
Dualı Yasin-i Şerif Cep Boy C28
Bu cep kitabımızın büyük boyu vardır. Ondan cep boyuna indirilmiştir.Kitabımız 512 sayfadır. Kitabımız, okurlarımızca çok beğenilen bir eserdir, benzersizdir. Bu kitabımızda 24 uzun Kur'ân Sûresi bulunmaktadır. Yâsin, Tebareke, Amme, Kehif, Secde, Duhan, Fetih, Rahman, Vâkia, Cuma ve Kıyame Sûreleridir. Ayrıca okunacak pek çok duâ bulunmaktadır. 4444 kere okunan Salatı Tefriciye, Hacet duâları ve Kenzül-Arş duâları. Bu kitabımızı mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Vesselâm...
35.00 ₺ -
Dînî Hikâyeler Cep Boy
Gelin olan kıza verilen 10 öğüt Resulullah'ın emrine razıyım Akıllı genç kız ve peygamberimiz Peygamberimiz önce Hz. Fatıma'ya gelirdi Hz. Fatıma'nın kölesini azadı Kızı Fatıma'yı irşadı
80.50 ₺ -
7 Ayetler Yasin-i Şerif ve Dualar Cep Boy
Kehif Suresi, duhan Suresi, Rahman Suresi, Cuma Suresi, Naziat Suresi, Secde Suresi, Fetih Suresi, Vakıa Suresi, Kıyameh Suresi, Diğer Sureler
28.00 ₺ -
Açıklamalı 32 ve 54 Farz Cep Boy
2 Farz kitabı ile müslüman yavrularımıza hizmet etmek azmindedir. İlk baskıları kısa zamanda biten 32 Farz kitabımızın ilaveli bu yeni baskısında daha da itina gösterdik. Namaz Surelerinin tamamını, ayetel kürsiyi, esmaül-hüsna'yı Allahı'ın en güzel 99 ism-i şeriflerini, dini şiirleri ve çocuklarımıza faydalı olacak yeni birçok bilgileri ilave ettik.
21.00 ₺