-
Hadiste Emsal
Atasözleri ya da Arap dilindeki karşılığı ile "Emsal" her toplumun dil ve kültüründe vardır. Aynı zamanda da o toplumun mensubu bulunduğu dinlerde ve özellikle semavi dinlerde de yer alır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'den önceki semavi kitaplarda sıkça kullandığına işaret edilmektedir. İncil'in bir sure'resinin adının "Emsal Suresi" olduğunu "el-itkan fi Ulumi'l-Kur'an" müellifi Suyuti ile "el-Burhan fi 'Ulumi'l-Kur'an" müellifi zerkeşi dile getirirler. Bunun en yaygın olarak bilineni ise Hz. Lokman'ın aslında her biri birer hikmet olan ve sonradan mesel (atasözü)haline geldiği söylenen sözlerdir.
105.00 ₺ -
Güncel Hadis Yorum ve Tartışmaları
Sünnet, ufuk Peygamberi’nin ümmetine bıraktığı en güzel miras… Bütün çabalar onu anlamak, bütün himmetler onu yaşamak için…Bir tarif yapmak gerekirse sünnet müslümanca yaşama sanatıdır.Ne demek sanat?Sanat estetiktir,güzelliktir,inceliktir,nezakettir.Sizi kendine hayran bırakan,seyrine doyum olmayan şeydir.İşte sünnet de böyle bir şeydir.sünnet de estetiktir,güzelliktir,inceliktir,nezakettir.Sizi kendisine hayran bırakan,seyrine ve de dinlenilmesine doyum olmayan bir hususiyettir.Çalışmada hadisler hep bu bakışla yorumlandı.Sünnet yaşamak,bu sanat yönü olduğu müddetçe kalıcı ve etkileyicidir. Bu çalışmada ayrıca bazı hadis meseleleri de ele alındı. Öncelikle sünneti nasıl anlamamız gerektiği ortaya konuldu. Ardından özellikle Gazali,İmam Rabbani ve Said Nursi ’nin sünnet anlayışları ele alındı.Bunları okurken sünnetin müslümanca yaşama sanatı olması itibariyle mü’mine kazandırdıkları muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.Sanki sünnet bu insanların davranışlarında yaşama sanatı haline dönüşmüş,onlar da sünnetin kendilerine kazandırdığı bu hususiyeti yazıya döküvermişler. Son olarak bugün sıkça kullandığımız ve çoğu kere tartışma konusu olan bazı hadislerin sahih olup olmadıklarına yer verildi. Elden geldiğince günümüzde tartışma konusu yapılan hadisler tespit edilmeye çalışıldı.Sahih olup olmadığına,onları nasıl anlamamız gerektiğine dair kısa,ama doyurucu bilgilerin verilmesi amaçlandı.Bugün hadis ve sünnet konusunda sağlam dayanak ve bilginin olmaması istismara müsait bir zemin meydana getirmektedir.Bizim bütün yapmak istediğimiz hadis ve sünnet konusunda Müslüman bilincinin bir seviye kazanmasına katkıda bulunmaktır.
294.00 ₺ -
El Belagatul Muyessera Meani Beyan Bedi Arapça
Elinizdeki bu mütevazi eserin başlıca özellikleri şunlardır: - Belâgat ilminin klâsik ve yeni birçok temel eseri incelenerek hazırlanmıştır. - Klâsik tasnife bağlı kalınarak konular, meânî, beyân ve bedî şeklinde üçlü tasnifle ele alınmıştır. - Âyet-i kerîme ve Arap şiirinin yanında hadîs-i şeriflerden de örnekler sunulmuştur. - Konunun daha iyi anlaşılması için bütün örneklerde bilinmeyen kelimeler izah edilmiştir. - Konuların sonunda alıştırmalar verilmiş, bunların cevapları da kitabın sonuna eklenmiştir.
234.50 ₺ -
Arapçada İrab
Arapça öğrenim veya öğretimi ile meşgul olanlar için, 'i'rab' önemli bir problem teşkil eder. Bir kelimenin sonunun, cümle içindeki konumuna göre farklı harekete veya harflerle telaffuz edilmesi ve yazılması onları çileden çıkarır. Hatta çoğu zaman öğrenci, bu değişikliklerin mantığını kavramaya çalışmak yerine, bunu sorgulamak ister ve bu değişime içten içe isyan eder. İsyan hali tarafların birbirini anlamasına, sevmesine ve saymasına mani olur. Artık öğrenme, zor bir sürece girmiştir. Elinizdeki kitap, bu isyan ve çatışma ortamını, sevgi ortamına dönüştürmeyi, Arapça ile bu dili öğrenmek isteyenler arasında karşılıklı anlayış ve hoşgörü ortamı sağlamayı hedeflemektedir. Bunun için önce peşin fikirlerimizi bir tarafa bırakalım, bu dildeki 'i'rab'ın mantığını kavramak arzusuyla gönlümüzü ve aklımızı ona açalım. Onu anlamaya çalışalım.
59.50 ₺ -
Alternatif Bulmaca Sözlüğü
Alternatif Bulmaca Sözlüğü, piyasadaki sözlükler içinde gerçek anlamda sözlük değeri olan, üzerinde yoğun emek harcandığını hemen hissetiren, kaliteli ve kaynak bir eser. Bulmacanın yanı sıra, yeni bilgiler öğrenmek isteyen herkes için ve okullarda da kullanılabilecek kapasitesiyle; bulunmaz bir bilgi küpü gibi faydalı olacaktır kanısındayım. Biz bulmaca düzenleyicilerin işlerini zorlaştıracak olmasını her ne kadar vurgulamak gerekse de, yapılan çalışmaya hakkını vermek de doğal olmalıdır. Bulmaca sever yazarımız, bulmaca kupürlerindeki soruların başlangıç harflerini esas alarak daktilografik bir sözlük çıkarmak kolaycılığı yerine, harfleri sayılarına göre ayıklamış ve terimleri döküm olarak sunmuş. Açıklamalı ve sınıflandırılmış bölümlerde titiz bir çalışma yaparak, sözcükleri ilgili olduğu maddelere gereğince yerleştirmiş. Ayrıca, her ülkenin kendi bilgilerini ve ülkeyle ilintili kelimelerini de kendi maddesine geçerek, bilgilerin dağınık durmamasını sağlamış. Bu derli toplu alın teri eseri için yazarımızı samimiyetle tebrik ediyorum. Bulmaca Bilim´le yıllardır uğraşan biri olarak, Alternatif Bulmaca Sözlüğü´nü, Bulmaca çözmeseniz de, umulmadık anlarda kurtarıcımız olması için, kütüphanelerinizde okunması gereken kaynak bir eser olarak bulundurmanızı salık veriyorum. - Ercan Altazlı- Bulmaca Bilimci (1948-1999)
238.00 ₺ -
Tıbbi Sosyal Hizmetlerde Manevi Bakım
Multi disiplinler bir yaklaşımla milli kültürümüze ve geleneksel aile yapımıza uygun bir yaklaşımla kaleme aldığı kitapların içinde Prof. Dr. Ali Seyyar’ın “Tıbbi Sosyal Hizmetlerde Manevi Bakım” kitabının ayrı bir anlamı vardır. Bütün bu orjinal çalışmaların, Türkiye’de alanında bir ilk olduğunun altı çizilmelidir. Tek başına bu çalışmalar bile Manevi Bakım’ın bizde de bir bilim dalı haline getirilmesi için, yeterli kaynak sayılabilirler. Hemşirelik Yüksek Okullarında, Tıp ya da İlahiyat fakültelerinde böyle bir dersin bulunması veya bu isim altında müstakil bir bölümün açılması, insanı ruh/beden bütünlüğü olarak ele alma adına modern bir uygulama olabilir. Bütüncül bakım hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan Manevi Bakım anlayışının, gerek sağlık sektöründe, gerekse sosyal bakım hizmetlerinde bundan böyle kurumsal bir nitelik kazanmasını ümit ederim. Dolayısıyla bu önemli çalışmanın, hasta özürlü ve yaşlıların sorunlarıyla ilgilenen özellikle hekimlere, hemşirelere, sosyal hizmet uzmanlarına ve bakıcı personele son derce faydalı olacağını düşünüyorum. Prof. Dr. Faruk Beşer Bakıma muhtaç yaşlı, özürlü ve kronik hastalar genelde geri dönüşümü olmayan bakıma muhtaçlık gerçeği ile baş başa kaldıklarında değişik türde bakım hizmetlerine ihtiyaç duyarlar. Sosyal politika (sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler) merkezli bakım çalışmalarıyla ün yapmış olan Prof. Dr. Ali Seyyar, bu yeni kitabında bakım hizmetlerini, bütüncül bir perspektiften ele alıp, bakıma muhtaç kişilerin manevi ihtiyaçlarını karşılayacak bir bakım modelini tanıtmaktadır. Bu kitap, sadece profesyonel elemanlar için hazırlanmış da değildir. Bizzat bakıma muhtaç olanlar, bakıcı aile fertleri ve yakınları bu kitabın gönül rahatlatıcı mesajlarından yararlanabilirler. Manevi boyutlu bakım dünyasına yolculuk yapmak isteyen herkesin bu kitabı okumasını tavsiye ederim. Dr. Mehmet Aksoy Sağlık hizmetleri ile bakım hizmetlerini birbirinden ayırmak imkansızdır. Bakım hizmetleri genel başlık olarak ele alındığında; öz bakım, tıbbi bakım, sosyal bakım, spritüel (manevi) bakım gibi ana alt başlıklara ayrılabilir. III. Özürlüler Şurası, bakım Hizmet Türleri Komisyonu Raporu Prof. Dr. Ali seyyar hocamız, konusu bakım hizmetleri olan “III. Özürlüler Şurası”na beklendiği gibi damgasını vurdu. Yıllarını “Bakım” ve “Bakıa Muhtaç”lara adamış bir bilim adamı olduğundan bazen söylemleri sertleşti bazen herkesi rahatlattı. Kolay değil, bir bilim adamı olarak bu işleri kendine dert edinmiş ve Türkiye’de pek de yerini dolduracak olmadığından, herkes onun sözlerini dinledi. Hocamızın son dönemde damgasını vuran “Manevi Bakım” düşüncesinin önümüzdeki dönemlerde daha çok tartışılmaya açılmasını ve dile gelmesini bekliyoruz. Reyhan Gazel
164.50 ₺ -
Yeni Hadis Usulü Teysiru Mustalahil Hadis
Elinizdeki eserin en önemli özelliği, konuların, hadis kültürü çerçevesinde akla gelebilecek muhtemel her çeşit sorunun önce sorulup sonra da cevabının verilmiş olmasıdır. Eğitim ve öğretimde bu metodun son derece önemli olduğu herkesin malumudur. Konular hakkında geniş bilgi edinmek isteyenlerin başvurabilecekleri kaynak niteliğindeki eserlerin isimlerine yer verilmiş olması da eserin bir diğer özelliğini teşkil eder. Her bhsin sonunda, konu ile ilgili en meşhur bir veya bir kaç eser, müellif adları ile birlikte yer almaktadır. Böyle bir yöntemle, hem konu, hem de literatür zenginliği açısından, okuyucularda ‘temel bir hadis kültürü oluşturmak’ gibi bir hedefin esas alındığı söylenebilir. Eserin diğer bir özelliği, her konu ile ilgili bol bol hadis örneklerinin verilmiş olmasıdır. Teysiru Mustalahi'l-Hadis - Yeni Hadis Usulü - Rağbet Yayınları
385.00 ₺ -
Gerçek Mutluluğa Çağrı
Elinizdeki bu kitapta, bireysel, ailesel ve sosyal hayatta başarı ve mutluluk için neler yapılması gerektiğini, yani dünya ve ahirette mutlu ve huzurlu olmanın yollarını göstermeye çalıştık. Gerçek başarı ve mutluluğun nasıl elde edileceğini açıklamaya gayret ettik. Kitap, başta ayet ve hadisler olmak üzere, örnek hikayeler, özlü sözler, konuyla ilgili kitaplar ve internet sitelerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
126.00 ₺ -
Kuranda Hz Peygambere Yapılan Uyarılar
Kur’an-ı Kerim’de, insanların geçmişte yaptıkları yanlışlardan ibret alınarak aynı hataların tekrar işlenmemesi üzerinde ısrarla durulmakta; nüzul sürecinde yaşayanlardan hareketle, günümüzdekilere ve gelecekte yaşayacaklara da hitap edilmektedir. Kur’an’ın bu özelliği, oryantalistler tarafından hazmedilememiştir. Onlar, Kur’an’ın evrenselliğine gölge düşürecek ve insanların ondan şüphelenmelerine yol açacak şekilde şu mesnetsiz iddiaları ileri sürebilmişlerdir. “Kur’an’ın menşei ilahi kaynaklı değildir ve Hz. Peygamber’in zihninin ürünüdür. “ve “Kur’an içersinde yer alan ibareler tamamen nazil olduğu dönemle ilgilidir ve söz konusu mesajlar günümüze hitap etmemektedir.” Elinizdeki bu kitap, “Kur’an’da Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem’ Yapılan Uyarılar”dan oryantalistlerin ve onlar gibi düşünenlerin geçmişten beri süregelen önyargıya dayalı bu iddialarının ne kadar yersiz olduğunu ortaya koymaktadır.
175.00 ₺ -
Ahlak ve Etik
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de pek çok bireysel, toplumsal ve küresel ahlaki sorun vardır. Ahlaki sorunları dert edinmek ve bunlara çözüm aramak, her dönemde tüm iyi insanların vasıfları ve kendilerini sorumlu hissettikleri görevleri arasında olmuştur. Ahlak ve etik kavramları bazen birbirinin yerine de kullanılabilmekte ise de, insanların çoğunluğunun takdir ettiği iyi huylar ve erdemli davranışların pratik hayatta tezahürü için ahlak, yaşanan bu ahlak ile ilgili felsefi tartışmalar içinse etik denmesi daha uygundur. Bu çalışma, Ahlak Felsefesi, İslam Ahlak Felsefesi ve Dinlerde Ahlak gibi derslerde ele aldığımız ve bazen bildiri olarak sunduğumuz konulardan oluşmaktadır. Etikteki radikal rölativizmin ve ahlaktaki bireyciliğin, toplumsal alanda hoşgörünün artması gibi olumlu yönlerle birlikte insanları birbirlerine ve dünyada olup bitenlere karşı ilgisiz hale getirdiği bir gerçektir. Ne var ki, emr-i bi'1-maruf ve nehy-i ani'l-münker'in evrenselliğine inananlar için entelektüel modaların değişmesi, asli görevlerin yapısını değiştirmemektedir. Dolayısıyla, bu çalışmada ahlaki ve etik sorunların teorik analizi yanında pratik çözüm önerileri getirilmeye de çalışılmaktadır.
224.00 ₺ -
Din Felsefesine Giriş
Din Felsefesi, İlahiyat Fakülteleri ve Eğitim Fakültelerinin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümlerinde okutulan zorunlu bir derstir. Ancak bu zorunluluk sadece öğrencilerle sınırlı değildir; felsefi bir perspektifle dinin ana konularına bakarak taklitten kurtulmak ve temel dini inançlar üzerine tahkiki bir değerlendirme yaparak inançlarını içselleştirmek isteyen herkes için din felsefesinden yararlanmak âdeta entelektüel ve etik bir zorunluluktur. Önceki çalışmalarımızdan yararlanılarak ve on dört haftadan oluşan bir dönemlik din felsefesi dersleri düşünülerek her bir haftaya bir bölüm düşmek üzere on dört ana bölüme ayrılan bu çalışma, Din Felsefesinin temel konuları olan din, felsefe, din felsefesi, iman ve akıl, din dili,teizm ve Tanrının sıfatları,kozmolojik delil,teleolojik delil,dini tecrübe delili,ateizmin kötülük sorunu ve teodise,din ve bilim,din ve ahlak,dini çeşitlilik ve ölümden sonra hayat gibi konuları ele almaktadır. İncelenen hemen her konuda önce farklı görüşler, temsilcileri, tarihçeleri ve felsefi dilleriyle birlikte sunulmakta, daha sonra konu, itirazlar ve karşıt görüşler eşliğinde değerlendirmeye açılmakta, bu süreç sonunda daha doğru gözüken fikir ve yaklaşımlara yönelik yol gösterici işaretlerde bulunulmakla birlikte, nihai karar öğrencinin, okuyucunun veya tahkik yolcusunun kendisine bırakılmaktadır. Hikmet ve hakikat, bilgelik ve doğruluk arayışı, her alanda olduğu gibi, din alanında da makbul ve muteber bir arayıştır. Çünkü hikmet, soyut bir bilgi birikimi olarak kalmaz, beraberinde erdem ve mutluluğu, iyilik ve saadeti de getirir. Nitekim,Kime hikmet verilmişse, şüphesiz Ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
108.50 ₺ -
Fıkıh Usulü Giriş Deliller Hükümler Hüküm Çıkarma Yöntemleri
Doğru anlaşılması için İslam hukukçuları tarafından geliştirilmiş bir metodoloji ilmidir.Bu metod kullanılarak dini metinler(Kuran ve Sünnet nassları)tetkik edilirse daha doğru,tutarlı ve isabetli neticeler elde edilebilir.İslami ilimler içersinde en eski ve ilk metodoloji olan fıkıh usulünün önemli bir yeri olduğu malumdur.Fıkıh usulü bilgilerinin hedef kitlesine en iyi şekilde verilmesi de bir ihtiyaç ve gereklilik olarak görülmektedir.Zira İslami ilimlerle ilgilenen her kademedeki insanın fıkıh usulü hakkında derli toplu bilgi sahibi olması şarttır.
280.00 ₺ -
Açıklamalı Safahat Lügatı
Mehmed Âkif Ersoyun büyük ve ölümsüz eseri Safahât yayınlandığı ilk yıllardan itibaren Türk milletinin büyük ilgiyle okuduğu ve çok kıymet verdiği eserlerden biri olmuştur. Günümüzde de Safahât çok okunan bir eser olmasına rağmen aynı derecede anlaşılmaktan uzaktır. Çünkü Mehmed Âkifin fikirleri, düşünceleri cemiyet hayatından çıkarıldığı gibi kullandığı dil de yıpratılmış, eskitilmiş ve anlaşılmaz hale getirilmiştir. Biz bu çalışmayı hem Safahâtin günümüz insanı için anlaşılır bir eser olmasını hem de eseri sözlük sınırlarının dışına çıkararak Safahâtta geçen 160 civarındaki kişi, yer ve müesseseyi kısaca da olsa tanıtıp Mehmed Âkifin ve onun fikriyatının idrak edilebilmesini sağlamak amacıyla hazırladık. Bu eserin Âkifle buluşmak, Âkifle anlaşmak daha da mühimi onu anlamak isteyenlere faydalı olması en samimi dileğimizdir.
105.00 ₺ -
Ashabı Kehfimiz
Ömer Seyfeddin kısa süren hayatında, kabına sığmaz zekâsı ve millî heyecanıyla pek çok hikâye yazmıştır. Ashab-ı Kehfimiz de Ömer Seyfeddin'in sağlığında roman adıyla yayınladığı eserlerinden biridir (1918), çağdaş edebiyatımızın bu ilgi çekici hikâyelerinde toplumumuzun her türlü gaflet ve aptallıkları da eleştirmiştir ve II. Meşrutiyet döneminde kozmopolit ailelerin millî şuurdan mahrum hallerini anlatır. Bundan başka kitaptaki öteki hikâyelerde, yazarımızın zengin gözlemleriyle zekâsının dikkatinden kaçmayan toplumumuza ait her türlü gaflet ve yanlışlıklar anlatılmaktadır. Yalnız millî gafletleri değil, aynı zamanda sosyal, dinî, ailevî ve aşk hayatıyla ilgili gafletlerle tuhaflıkları da sergileyen bu kitaptaki hikâyelerde, Ömer Seyfeddin'e özgü ironi ve hüzünlü bir mizah anlatımı da dikkati çeker. Bu bakımdan Ashab-ı Kehfimiz'de yer alan Kurbağa Duası, Keramet, Yemin, Tütün ve benzeri hikâyeleri tekrar tekrar okuyacaksınız. Bunlar çağdaş edebiyatımızda unutulmaz bir yere sahiptir
161.25 ₺ -
Ne Haliniz Varsa Gülün
Elinde bir kitapla, gözyaşları içinde kahkahalar atan ve bir yandan da Tamburizade Tırlettin Efendi’den rehavet makamında uzun hava eserler söyleyen birini gördüğünüzde bilin ki o kişi o anda bu kitabı okuyordur. Ailenizin yazarı Mine Sota tarafından yazılan bu kitapta neler yok ki… Karpuz çekirdeğinin içine sığdırılmış karpuzun, bir türlü kırağı çalmayan acı patlıcanların, her zaman söyleyecek bir çift lafı olanların, değirmenlerini taşıdıkları suyla döndürenlerin, attığı çığlıkları kimseye duyuramayanların hikâyeleriyle dolu bu kitap… Saman saklarken, zamanı saman edenlere, “Kayınçomun arabası var, benim niye yok?” diye içi içini yiyenlere, “Kaynanam al dedi, git dedi, al kendini git dedi” diyenlere, hayrını görmek için çocuğunun okuldan mezun olup iş bulmasını bekleyenlere, “Ağzı olan değil parası olan konuşur kardeşim, oof off” diye ay sonunu gözleyenlere “Ammaaan her şey olacağına varır. Haydi, eller havaya oh ohh!” dedirten bu kitap, moral bozukluğunuza da feleğini şaşırtır. Üstelik canlıdır. Korkmayın elinizi ısırmaz ama sizi parmak izinizden tanır. “Ben senin kitabınım. Başkasına yar olmam” der, ellerinizden öper ve sizi hiç bırakmaz. Oldu da kendisini alıp eve götürmediniz, arkanızdan ağlar. Gene de bırakıp giderseniz siz geri dönene kadar sizi özler... Sizin her hâlinizi beğenir. “Aa en çok hangi hâlimi beğeniyor acaba?” diye merak ediyorsanız, onu okuyun ve ne hâliniz varsa görün. Pardon, ne hâliniz varsa gülün.
6.42 ₺ -
Ömerini Arayan Yüzyıl
Büyük zulümlerin yaşandığı bir çağdayız. Siyasî, iktisadî eşitsizlikler diz boyu. Gücünü adaletin temini için kullanması gerekenler, güçlerinden menfaat devşirme telaşında. Yerkürenin her bir yerinde ve bütünüyle küresel düzlemde böylesine eşitsizliklerin yaşandığı bir dünyanın, bir `lider` olarak Hz. Ömer`den alacağı çok dersler var. Hz. Ömer, halifeliği döneminde İslam`ı, Arabistan sınırlarını aşıp üç kıtaya hükmeder hale nasıl getirdi? O destansı adaletini nasıl tesis etti? Kısa bir zamanda, üç kıtaya adaleti ve merhameti taşırken, sorumluluğu altındaki devleti, toplumu, orduyu nasıl yönetti, nasıl sevk ve idare etti? Ömer`ini Arayan Yüzyıl, İslam`ın yol açtığı dönüşümün mücessem örneği olarak Hz. Ömer`in liderlik ve yöneticiliğini, modern liderlik teorileri ışığında irdeliyor. Hz. Ömer`in liderliğinden bugünün dünyasının, özellikle de bugünün yöneticilerinin alacağı hangi dersler var peki? Cevabı, elinizdeki kitabın iki kapağı arasında, okunmayı bekliyor
12.00 ₺ -
Maziye Bir Bakıver
Kültür tarihçilerimizden Dursun Gürlek, "Maziye Bir Bakıver" diyerek, geçmiş zaman bağlarından ve bahçelerinden zengin bir demet sunuyor.Dersaâdet′in cumbalı evlerinde, eski İstanbul hanımlarının yaptıkları "pencere sohbetleri"ni, ahşap evlerin cephelerinde yer alan "Ya Hafız!" levhalarının ne anlama geldiğini, bir zamanlar Ayasofya′nın etrafını saran farelerin nasıl ürkütüldüğünü, Sultan İkinci Abdülhamid′in Beylerbeyi Sarayı′nda Enver Paşa′ya söylediği ibretâmiz sözleri, Fatih′teki Şekerci Hnı′nı mesken hale getiren şeker insanların; şairlerin, yazarların hallerini, Galata Mevlevîhanesi′nde icra edilen sema törenlerini ve hatıralarda kalması gereken daha pek çok tabloyu gözlerinizin önüne seriyor.
218.30 ₺ -
Karınca Huzura Varınca
Karaların ve denizlerin hakimi Kanuni Sultan Süleyman aynı zamanda "Muhibbi" mahlasını kullanan büyük bir şairdi. Önemsediği, fakat karıncaların bürüdüğü bir ağacı kesmek için Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye bir tezkire yazar ve konuyu sorar: Dırahta ger ziyan etse karınca ziyanı var mıdır anı kırınca Şeyhülislam aynı yolda cevap verir: Yarın Hakk'ın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca! *** Dursun Gürlek hazine dairlerine giriyor, saray bahçelerinden güller deriyor, geçmiş zaman güzelliklerini yansıtan bu tablolardan isteyen herkese veriyor. Ayrıca yorgunları ve dargınları Osmanlı çınarının altında dinlenmeye çağırıyor. Tarihin yaprakları arasında gözden kaçmış, unutulmuş pek çok ilgi çekici anekdotu sayfalarına taşıyor. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, okuduklarınız karşısında tarihimize ait birçok detayı öğrenme fırsatı bulacaksınız.
218.30 ₺ -
Çınaraltında Kitap Sohbetleri
Felakatimizin kaynağı kültür yokluğu. Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. OLgunlaşmak, kalabin daha hassas, kanın daha sıcak. zekanın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. Harami mağaralarının kapılarını değil, hükümdar hazinelerinin kapılarını açan büyü, kitap!...′Gözlerinin ışığı tükenene kadar gözünü kitaptan ayrımayan Üstad Cemil Meriç böyle söylüyor kitap hakkında... Bir başka kitap aşığı da ′Benim sevgilim kitap ve kalemdir. Geride kalanların hepsi mihnet. endişe ve gamdır.′ dyerek muhabbetini dile getiriyor. Matbaanın bulunmadığı ve kitapların büyük zorluklar içinde çoğaltıldığı çağlarda kitabın. ilmin ve ilim adamının gördüğü itibar aranır hale gelmişse; kitaplar çoğaldıkça. matbaalar arttıkça okuma oranı düşünüyorsa; ve artık ′medeniyet′ sahnesinde bize bir rol verilmiyorsa. kitaba yeniden dönmenin vakti gelmiştir. Dursun Gürlek. medeniyet tarihimizdeki yolculuğu esnasında derlediği kültür hazinesini bir bardak demli çay eşliğinde paylaşmak üzere sizi Çınaraltı′na davet ediyor. Çınaraltı; Ali Emiri′den Ahmet Mithad Efendi′ye; Sultan Reşat′dan Cemil Meriç′e; İbni Sina′dan Necip Asım Yazıksız′a; Hasan Sabbah′dan Babanzade Naim′e uzanan geniş bir tarihsel kesitte. kitap ve kitap kültürü üzerine ilgi çekici. hayret uyandırıcı. bazen de yüzünüzde buruk bir tebessüm oluştururan kısa anektodlardan oluşan. rahat ve zevkle okunan bir eser.
203.50 ₺ -
Osmanlı Döneminde İstanbul Hammalları
“Dünyanın yükünü sırtında taşıyan insanlar” diyebileceğimiz hammalların, özellikle İstanbul hamallarının, Osmanlı’dan günümüze uzanan tarihi serüvenini bulacağınız bir kitap. Memleketleri, isimleri, ikamet yerleri, aylık gelirleri, toplumsal olaylara olan etkileri… Canlılığını büyük oranda bu gün de koruyan “hamallık” kurumu üzerine birincil kaynaklardan yola çıkılarak hazırlanmış titiz bir çalışma… Esnaf gruplarının kendi iç düzenleri, her bir grubun diğer esnaf grubuyla ve toplumun diğer katmanlarıyla olan ilişkileri tarihten önemli enstantaneler sunmakta, her bir kare ait olduğu bütünün parçasından bir şeyler taşımaktadır. Bu grupların ilişkilerinin ve kimliklerinin tespiti yapıyı tanıtan ve dolayısıyla bütünü ve tarihi anlamlı kılan bir araç hükmündedir. Araştırmalarda verilen istatistiksel bilgiler tek başlarına ele alındığında kendilerini ifade etmekte zorlanırlar ancak, başka verilerle birlikte değerlendirildiğinde bütünü tamamlarlar. Dolayısıyla hareket noktası, insanlığı, bir çizgisel zaman sürecine sıkıştırmadan, devirlerin kendi içsel düzenlerine müdahale etmeden, en az yorumla tasvir etmek ve sadece olanları anlama çabası ile kendini ve yaşadığı toplumsallığı daha anlaşılabilir kılmak olduğunda belki de tek tek insanların, grupların tarihi bütünün tarihini anlamlı kılabilecektir. İşte bu amaçla hazırlanan elinizdeki kitap, dönemlerinde önemli bir işlev yerine getiren, hep göz önünde olan ama toplumsal hayata katkıları bugüne kadar pek çalışılmamış bir esnaf grubunun, İstanbul hammallarının incelenmesinde bir ilk çalışma niteliği taşıyor. Bir taraftan hammal esnafının kökenlerini, geçimlerini, kurumsal yapılanmalarını, çalışma biçimlerini ele alırken, diğer taraftan dönemin arşivlerini takip ederek bir dönemin toplumsal ilişkilerini de gözler önüne seriyor.
218.30 ₺ -
Cihan Payitahtı İstanbul
Yeryüzünün en eski şehirlerinden biri olan İstanbul’un yazılmamış tarihi... İmparator Konstantin devrinden Haçlı İşgali’ne, Osmanlı’nın başkenti haline getirilen Fatih Sultan Mehmet devrinden İtilaf Devletleri’nin işgaline maruz kalan İstanbul’un tarihi... İsyanlar, depremler, işgaller, göçler... Saraylar, köşkler, mahalleler, eğlenceler, efsaneler, hikâyeler… İstanbul’un resimlerle, gravürlerle değişen yüzüne tanık lık edeceğiniz bu kitap, dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul’un farklı, bambaşka tarihini anlatacak… Tarih boyunca seyahatnamelere, araştırmalara, romanlara, filmlere konu olmuş, yeryüzünün en eski şehirlerinden biri olan İstanbul'un 2500 yıllık tarihi... İstanbul, 2500 yıllık tarihi boyunca defalarca harap edilmiş, yağmalanmış, görmezden gelinmiş, türlü afetler, sayısız badireler atlatmıştır. Ancak her defasında küllerinden yeniden doğmayı bilmiş, topraklarının üzerinde egemenlik kuranların, gönlünde taht kurmayı başarmıştır. Şehre hakim olanlar, ellerinde tuttukları eşsiz güzelliğin bilinciyle ona Nea Roma, Ebedi kent, Dersaadet gibi unvanlar verirken, kenti arzulayanlar da el-Mahrusa (korunan) ve Çarigrad (imparatorlar kenti) gibi yakıştırmalar yapmışlardır. Şehir yaklaşık 1000 yıl boyunca Hıristiyan dünyasının en önemli kentlerinden biri olma vasfını korumuş, 1453’de Osmanlıların fethiyle birlikte kısa sürede İslam dünyasının sayılı merkezlerinden biri haline gelmiştir. Konstantin, Justinyanus, Fatih, II. Bayezid, Kanuni, III. Mustafa gibi hükümdarların koruyup, ihya ettikleri kent, 193’de Romalılar, 1204’de Haçlılar ve 1918’de İtilaf devletlerince tahribata uğratılmıştır. Bu kitap sizi, 20. yüzyılda büyük göçlere ve bilinçsiz imar politikalarına direnmeye çalışan İstanbul’un 2500 yıllık tarihine gravürler, fotoğraflar ve resimler eşliğinde bir göz atmaya çağırıyor. Bunu yaparken de yer yer isyanlara, “küçük kıyamet” diye anılan depremlere, şehir içinde bina edilen saraylara, hanlara, kilise ve camilere kronolojik bir silsile ve sistemli bir bütünlük içinde yer vermeyi hedefliyor.
21.83 ₺ -
Kubbeyi Yere Koymamak
Kendine özgü düşünme sistemini yine kendine özgü bir sesle dile getiren Turgut Cansever, Tanzimat’la gelen geleneğe rijid düşmanlık ile buna tepki olarak giderek kalınlaşan sözde muhafazakâr sığınmacı tavrın evliliği sonucunda verimsizleşen bir ortamda, kargaşadan, gündelik hesaplardan uzakta kendi fikir ve sanat kozasını örüyor. Bilge mimar, duymak isteyenlerin bile zor fark edeceği seyreklikteki yazı ve konuşmalarıyla düşüncelerini kamuoyuna duyuruyor. Cansever Kubbeyi Yere Koymamak ile,Konfüçyüs’ten İbn Arabi’ye, Medine’den Brasilia’ya, Sinan’dan Haussmann’a, sanat müziğinden Barok müziğe, tevhide dayalı mimarîden modern mimarînin babalarına uzanan derin ve ışıltılı bir çizgide üretilen bu felsefenin ana hatlarını kuşatan bir eser ortaya koyuyor. Mimarîye ve mimarî felsefesine ilgi duyanlar başta olmak üzere, kültür ve sanat tarihine meraklı okurların da dikkatini çekecek bir çalışma olan Kubbeyi Yere Koymamak bilge mimar Turgut Cansever’in yanı sıra Mustafa Armağan, Ömer Madra, Nevzat Sayın, Mustafa Kutlu, Sefa Kaplan, Ayla Ağabegüm, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Beşir Ayvazoğlu gibi isimlerin seslerini de taşıyor. Mimarî felsefesi, modern mimarînin ve Rönesans’ın yanılgıları, Osmanlı ve İslam şehirciliği, dünden bugüne İstanbul, Osmanlı mimarîsinden postmodern mimarîye geçiş gibi konulara odaklanıyor. Bu kapsamlı perspektifi entelektüel kamuoyuna taşıyan Turgut Cansever’in eserleri Timaş Yayınları tarafından yeniden yayımlanıyor. Serinin ilk kitabı, İslam’da Şehir ve Mimari geçtiğimiz aylarda raflarda yerini almıştı. Kubbeyi Yere Koymamak bu zincirin ikinci halkası konumunda.
17.81 ₺ -
İstanbulu Anlamak
Bilge Mimar Turgut Cansever’den İstanbul’u Anlamak Dünyada, Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez alan tek mimar olan Turgut Cansever’in İstanbul’a ilişkin derinlikli görüşleri bu kitapta toplandı. Kendine özgü düşünme sistemini yine kendine özgü bir sesle dile getiren Turgut Cansever, İslam mimarlık mirası içinde İstanbul’u, Boğaziçi’ni, Haliç meselesini, bahçe kültürünü, tarihî yarımadanın yüz üze kaldığı meseleleri ve bu eşsiz şehre ilişkin pek çok konuyu yıllardır gündeme taşıdı, çözümler sundu. Bütün bu çalışmalar, İstanbul’u Anlamak’ta bir araya geliyor. Cansever’in İstanbul üzerine ortaya koyduğu metinler, onun görev bilincinin en parıltılı tecellilerindendir. Elinizdeki eser, İstanbul′un geçmişinden yola çıkarak bugününe ve geleceğine ışık tutmaktadır.
16.44 ₺ -
Osmanlı Şehri
BİLGE MİMAR TURGUT CANSEVER’İN KIYMETLİ MİRASINDAN OSMANLI ŞEHRİ Turgut Cansever’e göre, “İnsanın, hayatını düzenlemek üzere meydana getirdiği en önemli, en büyük fizikî ürün ve insan hayatını çerçeveleyen yapı” olan şehrin imajı “İslam kültürlerinde cennet tasavvurunun bir yansımasıdır” ve şehir dünyayı güzelleştirmek için vücuda getirilmiştir. İnanç sahibi her insanın ulaşmayı ümit ettiği cennet kavramı İslam toplumlarının hayatlarına dair çerçeveleri belirler. Bu nedenle Bilge Mimar’ın başta mimarlık olmak üzere tümü sanatla ilgili olan yazıları “Osmanlı Şehri”, diğer bir deyişle “Osmanlı Cenneti” başlığı altında derlendi. Ferahlatıcı bir esintinin, lezzetli bir şeftalinin, yeni açmış bir çiçeğin Cansever için kolaylıkla varlık tasavvuru meselesine girilecek bir kapı oluşturuşu, bu fırsatları kaçırmamaktaki yeteneği, gerçek bir entelektüel tavrıyla sahip olduğu geniş birikim ve hayat tecrübesini hiçbir kompleks duymaksızın kıyaslamalı olarak geniş bir kültür coğrafyası ve zaman dilimi içerisinden özenle seçişi; kendine özgü ve zaman zaman aykırı bir dille, metaforlar, darbımeseller, aforizmalar ve hadislerden yararlanması onun söylemini özgün ve zengin kılmıştır. Turgut Cansever düşüncesi tüm kâinatın Allah tarafından insanoğluna emanet edildiği, onun hüsnü muhafazasında ve güzel hale getirilmesinde toplumların, dolayısıyla bireylerin ortak sorumluluğu bulunduğu şeklinde özetlenebilecek basit bir temel kabule dayanır. Yani onun için ‘korumak’ ve ‘güzelleştirmek’ anahtar kavramlardır. Cansever, “Osmanlı Şehri”nde yer alan makalelerinde insana, dünyaya ve varlığa dair bütüncül telakkinin mimariye ve hayatın her alanına nasıl uygulanabileceğini anlatıyor. Osmanlı evinden ve şehrinden yola çıkarak immateryal, sonsuzluğu, sınırsız mekânı temsil eden bir mimarî anlayışı ortaya koyuyor. "Osmanlı Şehri" Bilge Mimar'dan kalan kıymetli mirastan bir kesit.
13.70 ₺ -
İstanbulda Yaşama Sanatı
İstanbul erguvanlarının, mimozalarının açıp açmadığını izlemek; kasım sakalarının gelip gelmediğini, bülbüllerin ötüp ötmediğini gözlemek; Boğaz′da lüfer avına, mehtaba çıkmak; bir eski İstanbul tadını yakalamak için köşe-bucak dolaşmak; bir eski İstanbul Efendisi′nin sohbetine koşmak; İstanbul′un anıt ağaçlarının ölçüsünü almak; Haliç′teki son kayıkçıyı, son Bulgar sütçüyü, son İstanbul bostanlarında ne ekildiğini takip etmek; İstanbul sularını tatmak; İstanbul′da güzel sesli bir müezzinin ezan na kulak vermek... gibi İstanbul′da yaşama sanatının bütün güzellikleri... İstanbul, bir imparator şehir… Roma’nın, Bizans’ın, Osmanlı’nın şaheserlerini bünyesinde toplamış. Tabiatın ona sunduğu muhteşem konumunu büyük sanatkârların güzel eserleriyle uyum içinde gözler önüne sermiş. Geçen yüzyıllar bu şehri her bakımdan yıpratmış, çaptan düşürmüş, ama cami yıkılsa da mihrap yerinde kalmış. Klasik bir nostalji edebiyatıyla yakılıp yıkılanlara, uçup gidiverenlere ağlayıp sızlanmak yerine “ele geçmezse eğer sevdiğimiz, çare ne; eldekini sevmeliyiz” diyerek bu haliyle İstanbul’u yeniden tanımaya, keşfetmeye, keyfini çıkarmaya, orada yaşamayı bir sanat haline getirmeye ne dersiniz?
18.84 ₺ -
Nilden Tunaya Osmanlı
Kudüs’ten Kahire’sine, Mekke’den Medine’sine kadar Ortadoğu’da; Üsküp’ten Kosova’ya, Elbasan’dan Tiran’a, Selânik’ten Yanya’ya, İstanköy’den Rodos’a, Estergon’dan nazlı Budin’e kadar Vardar boylarında, Rusçuk’dan Silistre’ye, Deliorman’ların Razgrad’ından Koca Balkanlar’daki Hüseyin Raci Efendi’nin Eski Zağra’sına, Dobruca’nın Köstencesi’ne, Mecidiyesi’e kadar Tuna boylarında ve sonra Eflâk’tan başlayıp ta Kara Boğdan’a Prut kıyılarına, Dinyeper’e, Dinyester’e, Akkerman’a kadar her yerde akıp giden zamana, tarihe karışan hakikate rağmen duran Osmanlı’nın izleri var bu kitapta... Günümüzde yaşayan halklardan Osmanlı imajının ne olduğunu, Osmanlı’nın boşluğunu kimin doldurduğunu, yakıp yıkılanları ama her şeye rağmen geride kalanları okuyacağınız bu kitapta bir anıt çınarından şirin ve minnacık kitabeli çeşmesine, tuğralı taş köprüsünden “Ya Hafız”lı konağına, türbesine, mektebine, tekkesine kadar Osmanlı mirasına rastlayacaksınız. * * * “Bu kitabımın ismini koyarken Nil ve Tuna’yı seçtim. Nil Nehri alsın bizi Afrika’nın derinliklerine kadar götürsün, oradan Kuzey Afrika’ya getirip Akdeniz’de dinlendirsin diye. Karşısına Tuna’yı kondurdum. Avrupa’nın Alaman Dağları’ndan kopsun gelsin, bütün Balkanlar’ı geride bırakarak Karadeniz’e, oradan Boğaziçi yoluyla Akdeniz sularında Nil’le kavuşsun diye. Bu kitap; Osmanlı coğrafyasını bu iki nehir arasında sanki iki ayrı medeniyet, iki ayrı coğrafi iklim, iki ayrı uç gibi değerlendirip yaptığım gezilerin notlarıdır...”
19.24 ₺ -
Osmanlı İnsanlığın Son Adası
Mustafa Armağan, yıllardır üzerinde çalıştığı Osmanlı tarihini yeni bir gözle okuma serüvenini taçlandırıyor Osmanlı: İnsanlığın Son Adası adlı kitabıyla. Bildiğimiz bu büyük tarihin bilmediğimiz nice yönlerini, yeni bir bakışla gündeme getiren Armağan, böylece Osmanlı tarihindeki bazı klişeleşmiş hüküm ve anlatıları sorgulamaya girişiyor: Kapitülasyonlar iyi bir şey miydi? Osmanlı toplumu erkek egemen miydi? Harem gerçekten de bir haz mekânı mıydı? Patrona Halil bir eşkıya mıydı yoksa halk kahramanı mı? Osmanlı’da demokrasi var mıydı? Osmanlı: İnsanlığın Son Adası, bu ve benzeri soruları cevaplandırmaya yönelik kışkırtıcı bir okuma girişimi. -- Türkiye Yazarlar Birliği 2003 Fikir Ödülü sahibi OSMANLI: İNSANLIĞIN SON ADASI, gözden geçirilmiş baskısıyla… "Bu ülke"nin aydını olmak gibi ağır bir sorumluluk var sırtımda. Asırlar boyunca haksızlıklara uğramış bir toplumun ve boynu bükük durmak zorunda bırakılmış bir neslin mensubu olarak -kimse kusara bakmasın- incelediğim nesneye bir avuç kükürde bakar gibi bakamam. Üstelik de mensubu olduğum medeniyet, yeryüzü yağmacılarına karşı şerefli bir direnişi gerçekleştirmiş ve bu süreçte hem dışarıdan, hem de bizzat kendi evlatları tarafından haksızlıklara uğramışsa bu konudaki tarafsızlığımın objektiflik anlamına gelmeyeceğini, gelemeyeceğini söylemek zorundayım.Cemil Meriç, "Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum" demişti. Ben de, bu kitapta, mazlum bir tarihin sesi olmak istedim. Okul kitaplarından tutun da sözde Osmanlı'yı savunmak amacıyla yazılmış ideolojik kitaplara kadar itilen, kakılan, reddedilen, yeterince anlama çabası gösterilmeden mahkûm ediliveren ve sürekli kolaycı şablonlara göre yargılanan Osmanlı tarihinin bütün bu ideolojik ve siyasi boyalar döküldükten sonra görünecek olan gerçek dokusundan bazı kesitler çıkartmaya çalıştım. Yeniçeri Ocağı'na atılan güllelerin gerçekte Osmanlı toplumunun tam kalbine düştüğünden başlayan ve "Osmanlı gerilemesi" diye bir şeyin olup olmadığına varan, yahut "Padişahlar güler miydi?" sorusundan yola çıkan ve kapitülasyonların "iyi" bir şey olduğuna dayanan pek çok "aykırı" görüşün dile getirilmesinin sebebi bu aslında. Bize gösterilmek istenilen tarihin perde arkasındaki yüzünü seçme ve bir yerde "inşa" etme çabası benimki.
17.81 ₺ -
Fatihin Rüyası
Fatih Sultan Mehmed, yalnız Kostantiniyye’yi feth ederek büyük müjdeye mazhar olmakla kalmamış, Osmanlı Devleti’ni bir cihan devleti haline getiren padişah olarak da tarihe geçmiştir. Onun fethi, mekânla birlikte zamanı da kapsadığı içindir ki, bizimle beraber yaşamaktadır. Kırım ile İtalya (Otranto) onun avucundaki çizgilerde birleşir, Tuna ile Fırat onun kalbinden geçerek birbirlerine akmaya başlar, Karadeniz ile Akdeniz’i buluşturur. Sade coğrafya mıdır buluşan? Onun dünyasında kültürler ve sanatlar da, dinler ve diller de, kitaplar ve haritalar da bitimsiz bir yolculuğa çıkarlar. Doğu’yu da, Batı’yı da kucaklamak ve bir büyük bahçenin içine almak istemişti. “Küçük cihad” dediği fetihleri, “büyük cihad” (cihâd-ı ekber) ile tamamlamaktı gayesi. Fatih Camii’nin etrafında devrin en büyük eğitim yurdunu açarken “Büyük cihad”ın başladığını söylemiştir. Bu, cehaletle mücadeledir. Ne var ki, Fatih açtığı yolda sonuna kadar yürüyemedi ve bu görevi “sonraki” nesillere emanet etti. İstanbul’un fethine düşürdüğü tarihle söylersek, “Âhirûn”a. Bu yüzden Fatih demek, yarım kalan aşk demek. Yaptıkları kadar yapmak istedikleriyle de keşfedilmesi gereken gerçek bir hazine demek. Mustafa Armağan, Fatih’in Rüyası’nda tarihimizin bu kutlu hazinesinin kapılarını çalmaya devam ediyor. Ki o kapılar içimize açılmaktadır.
8.57 ₺