-
Korku Duvarını Yıkmak
Erzurum Kongresi, kararlarından tutanaklarına kadar ters yüz edilmiştir. Neden? Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’nin Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir paşaların henüz Anadolu’ya tayinlerinin bile çıkmadığı Şubat 1919’da ilk kongresini düzenlediği neden gizlenir? Minyatür bir devlet düzeni kuran Balıkesir Kongresi inkılap tarihlerinde neden geçiştirilir? İstiklal Madalyalı kadın kahramanlarımızdan Kara Fatma 1930’larda neden Rus manastırına sığınmak zorunda kalmıştı? İsmet İnönü’nün annesi Cevriye Hanım’ın başörtülü fotoğrafları, Zübeyde Hanım’ın arkasından Kur’an okunmasını istediği vasiyetnamesi ve Makbule Hanım’ın her ölüm yıldönümünde ağabeyine mevlit okuttuğu neden unutturulmaya çalışılır? İngiltere Parlamentosunda Sevr’le “aptallığın şaheseri” diye dalga geçildiğini, zorla imzalattıktan sonra İtilaf devletlerinin her nasılsa “unuttukları” Sevr’i Yunanistan’dan başka hiçbir devletin onaylamadığını, hele Vahdettin’in masasına hiç gelmediğini bilmiyoruz. Hele Nutuk’un 1938-1950 yıllarında hiç basılmadığını da bilmiyoruz. Mustafa Armağan, Korku Duvarını Yıkmak’ta okurlarını ağzına susturucu takılmış yakın tarih olgularını yeniden düşünmeye çağırıyor. Kitap, hakikat ile düşüncemizin arasına gerilmiş perdeleri yırtmaya, önümüze örülmüş bulunan korku duvarını yıkmaya ve yalanlardan özgürleşmeye bir davet.
12.34 ₺ -
Kır Zincirlerini Osmanlı
İsmet İnönü Osmanlı Hanedanı ile görüştü mü? Edward Said Ermeni soykırımını neden savunuyor? Kanuni’nin İtalya’daki casusu kimdi? Osmanlı kadını daha mı özgürdü? Zenginden alıp fakire veren Osmanlı valisi kimdi? Amerika günümüzün Osmanlısı mı? Osmanlı’ya savaş açan filozof kim? Osmanlı’ya asker mi hakimdi? Osmanlı gerçekten Anadolu’yu sömürdü mü? Osmanlı Güneydoğuya yatırım yaptı mı? Mustafa Armağan; anlı şanlı Aydınlanma düşünürü Montesque’nin zencilere “bu yaratıkların insan olduklarını varsaymamız imkansızdır” deyişinden, Leibniz’in “şu Türklerin bizim gibi kafaları yok mu acaba” demesine, Cezayir’de Sartre’ı isyan ettiren “kasaplar”dan, Amerika’nın yerli nüfusunu kıra kıra 30’da 1’e indirenlere kadar geniş bir yelpazede Osmanlı tarihini ele alıyor. Osmanlı halen zincirlerin içinde konuşmaya çalışıyor bizimle. Mühürlerini sökecek, zincirlerini çözecek, hürriyetini iade edecek birilerini bekliyor…
16.10 ₺ -
Geri Gel Ey Osmanlı
Necip Fazıl Kısakürek, 1969 yılında yazdığı bir yazıda "Arsadaki odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz!" demiş ve şöyle sürdürmüştü sözlerini: "Odunların üstüne, yıllar ve asırlardır yağmadık yağmur, düşmedik kar kalmadı. Onları püf basmış, pas yutmuş, rutubet bürümüş; üstelik Garp dünyasının bütün kanalizasyonları bu odunların üzerine akmıştır. İşte arsadaki böyle bir odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz! Biz ki, onun gizli bir köşesinde tek ve son kıvılcım noktasıyız, onu nasıl yakar, tutşturur, alevlerle sarabiliriz?" Bugün ne mutlu bizlere ki, kıtalara gölge salan "Osmanlı ormanı'nın kesilip metruk bir arsaya atılmış son odun yığını içinde hangi bereketli duanın eseri olarak kaldığını bilemediğimiz o son kıvılcımın nasıl bir yangına dönüştüğüne şahit oluyor ve gelecek adına umutlanıyoruz. Lakin o yitirdiğimiz "orman" nasıl bir şeydi, neye benziyordu? Ormanın ruhu üç kıtaya hangi sırlı yollardan dallarını uzatmış, gölgesinde 72 milleti bir insanlık bahçesi içinde hangi iksirle yaşatabilmişti? Osmanlı sevinci bir daha yaşanabilir, bir başka deyişle Osmanlı geri gelebilir miydi? İşte Mustafa Armağan Geri Gel Ey Osmanlı!da bize yalnız tarih anlatmakla kalmıyor; bir yandan tarihi bugüne doğru çekerken, bugünü de tarihe aşina kılmaya çabalıyor. "Osmanlı'ya Dönüş", ona göre Osmanlı'nın tekrar var edilmesi gibi zamanın dışına çıkmayı teklif eden bir çağrı değil; Osmanlı'nın miras bıraktığı ruhla onun yarıda bıraktığı ve ondan sonra üzerimize borç kalan misyonu bugünkü şartlarda devam ettirmeyi kastediyor.
11.31 ₺ -
Türkçe Ezan Ve Menderes
Her şey 1932 Ocak’ında başlamıştı. Türkiye o tarihten itibaren tam 18 yıl boyunca ezanı, “Tanrı uludur, Tanrı uludur…” şeklinde dinleyecekti. Ancak acaba bu “ezansız yıllar”da neler yaşandı? Mustafa Armağan, 60. yıldönümünde ezanın Türkçeleştirilme sürecini ve bu süreçte yaşananları belgeler, gazete kupürleri ve görgü tanıklarının dilinden gündeme getirdi. Türkçe Ezan ve Menderes, ezan yasağının kaldırılışının 60. yılında tarihin tozlu perdelerini başarılı bir şekilde havalandırıyor. Mustafa Armağan Türkçe Ezan ve Menderes’le sözlü tarihin kapılarını çalmanın ne denli bereketli bir emeğe dönüşebileceğini gösteriyor. Başında bulunduğu gönüllü bir grupla Türkçe ezanın okunduğu günleri ve ezanın Arapça okunmasının serbest bırakıldığı 16 Haziran 1950 gününü yaşayanları bulup konuşturan Armağan o büyük günün tek bir kare fotoğrafını çekmeyi deniyor. O tek kare fotoğrafta ağlayan, sevinen, coşan, yüzü gülen bir Türkiye var. Yakın tarihimizin nadir rastlanan güzel günlerinden birisinin öyküsüdür anlatılan. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan Van’daki Ayşi Nineye, Prof. Şerafettin Gölcük’ten son Osmanlı müezzinlerinden Tahir Çağıran’a, Bediüzzaman’ın talebesi Mehmet Kırkıncı’dan Çorum’un Alaca ilçesinden “46 Demokratı” Mustafa Kağızman’a, ezan Arapça okunduğunda bu haberin orduda un helvasıyla kutlandığını hatırlayan emekli Yarbay Cemal Yıldız’dan Hatay’da çocukların “Uyumazsan Türkçe ezan okurum ha!” diye korkutulduğunu söyleyen Mehmet Duran’a kadar onlarca tanığın dilinden ezanın bilinmeyen gerçekleri bu sözlü tarih çalışmasıyla ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Mustafa Armağan’ın kaleme aldığı geniş bir çerçeve yazısı ile basılı kaynaklarda yer alan hatıralara ve makalelere yer verilen kitabın sonuna eklenen ezanın serbest bırakıldığı günün havasını gösteren gazetelerin ilk sayfaları ise yakın tarihe ışık tutacak nitelikte. Türkçe Ezan ve Menderes, ezan yasağının kaldırılışının 60. yılında tarihin tozlu perdelerini başarılı bir şekilde havalandırıyor.
11.31 ₺ -
Tek Parti Devri
1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu Cumhuriyet’in dönüm noktası oldu. O yıl yollar ya demokrasiye ve özgürlüğe açılacak ya da güvenlik gerekçe gösterilerek kapalı rejime, otokrasiye, hatta diktatörlüğe dönülecekti. Ne yazık ki ikinci ihtimal gerçek oldu ve Türkiye yalnız siyasi rejimini değil, geçmişi de karartacak olan adımı attı. Cumhuriyet’in ürünü olan yeni kimliğe uygun yeni bir tarihin inşası için 1930’lu yılları beklemek gerekecekti. Nitekim 1931’de ilk resmi tarih ders kitapları yayınlanınca görüldü ki, uzak tarihe olduğu kadar yakın tarihe de sihirli bir el değmişti. Kendisini tehdit altında hisseden yeni rejim tarafından tarihten duyulması istenen seslere izin verilecek, istenmeyenler ise susturulacak, hatta susturulduğunu haber vermek isteyenler dahi susturulacaktı. Böylece İsmet Paşa’nın damadı Metin Toker’in sözleriyle Türkiye kamuoyu 1925’ten sonra bir mezar sessizliğine bürünmüş oldu. Bu, 1950’deki demokratik devrime kadar böyle sürecekti. DP iktidarı, demokratik hakları ve özgürlükleri getirdiği kadar tarihe bir nefes alma imkânını da sunuyordu. Çeyrek asırdır susan dudaklar tam konuşmaya başlamıştı ki, bu defa 27 Mayıs ve müteakip askeri darbeler peş peşe geldi ve Tek Parti dönemi yeniden sorgulanamaz hale geldi. Oysa Türkiye’nin temelleri bu dönemde atıldığı gibi, Türkiye’nin hafızasındaki yaralanma da bu dönemde gerçekleşmişti. Asıl mesele, bu yaraların nasıl sağaltılacağıydı. İşte 2011 Türkiye’si bu nicedir susturulmuş hafızanın dilini sökmeye uğraşıyor. Dersim katliamından İstiklal Mahkemelerinin zulümlerine, siyasi cinayetlerden iftiralara, yüzleri silinen kahramanlardan sahte zaferlere kadar bir çok tehlikeli konunun üzerine gitme görevini üstlenen Mustafa Armağan, ilk kez yayınlanan yazı ve belgelerle yakın tarihin üzerindeki külleri biraz daha aralıyor. Öncesi ve Sonrasıyla Tek Parti Devri, geçmişten güncelliğe, güncellikten de geçmişe gidip gelen ilginç tekniği ve bol görsel malzemesiyle okurlarına bir tarih ziyafeti sunuyor.
16.79 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Elitler Ve Din
OSMANLI TARİHİNİN ZİRVE İSMİ KEMAL H. KARPAT TİMAŞ’TA! Yaşayan en yetkin tarihçilerden Kemal H. Karpat Türk demokrasi tarihinin arka planını anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde 86 yaşını dolduran dev tarihçi Kemal H. Karpat’ın daha önce Türkçede yayınlanmamış laiklik-din-elitler-orta sınıflar temalı makaleleri Timaş Yayınları tarafından Türk okuruna sunuldu. Osmanlı’dan Günümüze Elitler ve Din” ismini taşıyan eser, kronolojik tarih anlayışının ötesinde, siyaset bilimi kavramlarının aydınlatıcılığında disiplinlerarası bir çalışma. Kemal H. Karpat’ın tarih sahasında gördüğü yoğun ilgi, akademik ehliyeti ve uluslararası çaptaki itibarının yanı sıra kendisinin “yaşayan bir tarihçi” olmasından kaynaklanıyor. Siyasetin yaşayan yüzüyle, toplumsal olaylarla bağını hiç koparmaması, ünlü tarihçinin aynı zamanda güncel gelişmeleri doğru okumaya imkan verecek çıkarsamalarını kamuoyuyla sakınmaksızın paylaşması sonucunu veriyor. Nitekim yazar bu eserde Türk siyasal hayatının en tartışmalı kavramları olan laiklik, demokrasi ve din olgularını tarih ve siyaset bilimi birlikteliğinde ele alıyor. Osmanlı toplumsal yapısı, tarihsel olarak inancın ve devletin özerk yetki alanlarına sahip olduğu kendine has bir “laiklik” anlayışı üretmişti. Osmanlılar, etnik ve dinsel olarak karmaşık bir toplumu idare ederken bir yandan da Müslüman kalmayı başarabilecekleri bir yola ihtiyaç duyuyorlardı. Çözüm, belli başlı her gayrimüslim grubu bir millet olarak düşünmek ve her birine kendi inanç, dil ve aile ilişkileri konusunda eksiksiz bir özgürlükten yararlanmalarını sağlayacak mutlak bir özerklik vermekti. Tanzimat döneminde kırsal kesimde, devletten nispeten bağımsız ve mevki sahibi olmayan ulema arasında yeni bir dini liderler kuşağı ortaya çıktı. O güne dek kâh statükonun korunmasıyla, kâh toplumsal ve siyasal değişimi İslami açıdan meşrulaştırmakla meşgul olan ulema kesiminin içinden çıkan bu yeni zümrenin toplumsal konumu, yeni oluşmaya başlayan Osmanlı orta sınıfıyla paraleldi bundan böyle. Ve bu paralellik, Osmanlı-Türk siyasal tarihini derinden etkileyecekti. Neticede Cumhuriyet Türkiyesi’nde modernite ve laikliğin yol haritasını hem devlet, yani askeri ve sivil bürokrasi hem de mahalli eşrafın liderlik ettiği siviller belirledi. Dünya çapında pek çok Osmanlı tarihi kürsüsüne değerli katkılarda bulunmuş olan Prof. Dr. Kemal H. Karpat, siyaset bilimi ile tarihin buluşma noktasında, Türk toplumunun son yüz elli yıldan geçirdiği sosyal, ekonomik ve siyasal değişime ilişkin kuşatıcı bir perspektif sunuyor; Osmanlı’dan bugüne Türkiye’de siyasal katılımın halka halka genişleme sürecini, bir bakıma Türk demokrasi tarihinin toplumsal arka planını anlatıyor.
240.50 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Kimlik Ve İdeoloji
Dünya çapında tanınan önemli tarihçimiz Kemal Karpat’ın ikinci kitabı “Kimlik ve İdeoloji”, Türkiye’nin ideolojik serüveniyle ilgili makaleleri bir araya getiriyor. Karpat, Türkiye’nin modernleşme sürecinde kimlik oluşumlarının izlerini tarihte arayarak okura çok boyutlu bir politika ve tarih okuması sunuyor. Türkiye’de demokrasinin gelişmesi ilk adım olarak her demokratik ülkede olduğu gibi siyasi partilerin kurulması, muhalefetin güven içinde gelişmesi ve serbest bir seçim sisteminin yerleşmesi sayesinde olmuştur. Kitap, Türkiye’yi gerçek demokrasiye götürecek bir çaba ve arayış etrafında dönen siyasi, ideolojik ve kültürel olayları inceleyerek din, ırk, devlet, ulus, modernleşme ve gelenek gibi pek çok kavrama Osmanlı ve Türkiye bağlamında ışık tutuyor.
218.30 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Edebiyat Ve Toplum
Edebiyat toplumsal olguları yansıtması açısından her zaman değerli bir sosyolojik araç olmuştur. Edebiyat sayesinde toplumu doğrudan gözlemlemek yerine, onu kavramada dâhiyane bir yeteneğe sahip olan edebiyatçının yansıttıkları üzerinden şaşırtıcı varsayımlara ulaşabiliriz. Özellikle toplumsal tarih çalışmalarında ancak edebî metinler sayesinde geçmişte yaşanmış sosyal ilişkilileri, olayları ve yapıları betimleme şansımız olur. Edebiyatın toplumla olan ilişkisi bunu la sınırlı değildir. Edebiyatın bizzat kendisi tarihin çeşitli dönemlerinde toplumsal dönüşümün ana motiflerinden biri olmuştur. Fransız İhtilali’nden Bolşevik Devrimi’ne, faşist rejimlerin ortaya çıkışından 68 olaylarına kalemin toplumu dönüştürmede önemli bir rol oynadığını görürüz. Bugün Türk toplumunun yaşadığı tarihsel değişime ışık tutmak istediğimizde edebiyat bizim için en önemli anahtar haline gelir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından Cumhuriyet’in kuruluşuna dek yaşanan süreç, toplumsal sancılar; Tanzimat Edebiyatı, Millî Mücadele dönemi Edebiyatı derinlemesine incelenmeden tahlil edilemez. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’de edebiyat akımlarının ortaya çıkış şekillerinin Türk toplum yapısının dönüşümüyle paralellik arz ettiğini görürüz. Örneğin roman, ancak belirli ölçülerde, Batılı anlamda orta sınıf tanımına uyan bir kitlenin palazlanmasıyla güçlenmiştir. Türkiye’de büyük göç dalgası öncesi önemli bir toplumsallık arz eden köy yaşantısı köy edebiyatını ortaya çıkarmıştır. Kentleşmeyle birlikte ortaya çıkan yabancılaşma ve yeni toplumsal sorunlar Garip Akımı’nı doğurmuştur. Bunlar gibi sayabileceğimiz sayısız örnek Türkiye’de de edebiyat ve toplumun etle tırnak gibi birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini gösterir. Ancak edebiyatın toplum ile kurduğu bu yakın ilişki ve bunun sonucunda sunduğu sosyolojik zenginlik edebiyat eserini asıl amacı olan sanatsal kaygısından saptırmamalıdır. Bir edebî eserinin toplumsal yönü ne kadar güçlü olursa olsun eserin var oluşunun ön koşulu sanatsal ifadesidir. Dünya çapında şöhrete sahip, en önemli tarihçi ve sosyal bilimcilerimizden biri olan Prof. Dr. Kemal Karpat Osmanlı’dan Günümüze Edebiyat ve Toplum’da bu iki temel kaygıyı göz önünde bulundurarak edebiyat aracılığıyla Türk toplum yapısının tarihsel süreç içerisinde farklı bir resmini çiziyor. Türk dili ve edebiyatıyla ilgili olarak şaşırtıcı bilgiler verirken yaptığı analizlerle okuyucuyu çok farklı perspektiflerden sosyolojik bir okuma yapmaya teşvik ediyor. Türkiye’de topum ve edebiyat ilişkisi üzerine henüz güçlü bir literatürün oluşmadığı göz önünde bulundurulduğunda Karpat’ın bu eseri alanında eşsiz bir başvuru kaynağı haline geliyor.
203.50 ₺ -
Osmanlı Nüfusu
19. yüzyıldan bugüne Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu topraklarındaki toplumsal ve siyasal dönüşümün kavranabilmesi için Osmanlı nüfusunun büyüklüğü, gelişim hızı, dini-etnik bileşimi gibi konuların kapsamlı bir biçimde incelenmesi gerekir.Ve bilinenin aksine Osmanlı tarihi, nüfus araştırmaları açısından karanlık bir geçmiş değildir. Tımar defterleri, kadı sicilleri, salnameler ve diğer resmi evrak Osmanlı'nın toplumsal ve demografik yapısı üzerine ciddi veriler sunmaktadır. 1800'lerin başından itibarense sistemli nüfus sayımları yapılmıştır. 19. yüzyıl boyunca ve erken 20. yüzyılda yapılan tüm Osmanlı nüfus araştırmaları üzerine inşa olan kitap, Osmanlı toplumunun sadece demografik yapısını analiz eden kuru bir bilimsel eser değil, aynı zamanda son dönem Osmanlı’daki kentleşme oranını, gelir düzeyini, yeni ekonomik birimleri, zenginleşen ve güç kaybeden “milletleri”, ulusçuluk hareketlerini Prof. Dr. Kemal H. Karpat’ın tuttuğu ışıkla daha iyi anlamayı sağlayan eşsiz bir kaynak.
288.60 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Asker Ve Siyaset
Türk siyasal tarihinde askerlerin oynadığı rol yadsınamaz bir gerçektir. Siyasal yaşamımıza bu derece nüfuz etmiş bir kurumun ve beraberinde temsil ettiği zihinsel altyapının analizini yapan Karpat 31 Mart'tan 1.Dünya savaşına girişe, İttihat Terakki'nin kuruluşundan modern Türkiye'nin yaşadığı darbelere kadar olay olay ayrıntılarıyla bir dönemin resmini çiziyor. Yazar bu çalışmasında teorik yaklaşımlara nazaran daha çok olgusal bilgilere yer vererek tarihsel anlatıma ağırlık veriyor.
240.50 ₺ -
Türk Demokrasi Tarihi
Tarih disiplininin duayeni Kemal H. Karpat’tan Türk demokrasisinin kuruluş öyküsü... Tek parti yönetiminden çok partili sisteme geçiş denildiğinde, gözler hemen takvimlerin 1945-46’lı yıllarına döner. Oysa bu geçiş; Osmanlı toprak sisteminin elverir ölçüde değişmesi ve ayanların ortaya çıkmasından bağımsız ya da merkezin ve çevrenin temsil konusunda bugün hâlâ yaşadığı çatışmalardan uzak değildir. Kemal H. Karpat Türk demokrasisinin temel meselelerini ve aktörlerini incelediği bu kitapta demokrasiye geçişin tarihini kapsamlı biçimde kaleme alıyor. Tüm taraflara önyargısız ve korkusuz biçimde yaklaşıyor; siyasal, sosyal ve tarihi bir sentezi başarıyla yapıyor. İlk kez Princeton Üniversitesi tarafından yayınlanan ve birinci baskısı kısa bir sürede tükenen bu temel eser değerini daha yıllarca koruyacak gibi görünüyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda reform hareketi, Osmanlı toplumsal sınıfları ve savaş yılları, Cumhuriyet’in kuruluşu ve Cumhuriyet Halk Fırkası, hürriyetin ilk belirtileri ve muhalif partilerin kuruluşu, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti’nin yükselişi, muhalefetin yaşamasını sağlamak için mücadele, iktidar ve muhalefet partileri içindeki anlaşmazlıklar, milliyetçilik, laiklik, din ve politika, devrimcilik, Batılılaşma ve davranış değişimleri, komünizm ve etkileri… ve ötesi Kemal H. Karpat’ın kaleminden!
425.50 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler
Göç eden insanların kültürel, sosyal, politik ve ekonomik bağları çözülür. Başka bir yerde, başka bir biçimde bağlanmak üzere... Belki de hiç bağlanmamak üzere... Göç sadece bir yer değiştirme değil, toplumsal değişmelerin en güçlü unsurlarından biridir. Göçler, farklı fiziksel yapılara, din, kültür ve dillere sahip toplulukları karşı karşıya getirir ve bu toplulukların bir arada yaşamalarına, böylelikle etkileşim içine girmelerine neden olur. Yeni ırklar, yeni kültürler, yeni idare ve yaşam biçimleri doğurur. Prof. Dr. Kemal H.Karpat'ın, kronolojik tarih anlayışının ötesinde kapsayıcı bir perspektiften geçirdiği göç konusu yalnızca yakın geçmişimize değil, güncelliğini koruyan münümüz meselelerine de ışık tutuyor. Karpat'a göre kitabın ana amacı, "tarihi göçleri, yani 19. ve 20. yüzyıl Rumeli, Kırım, Kafkas Müslümanlarının Osmanlı topraklarına göçlerini genel olarak gözden geçirerek, bu göçlerin yeni bir Türk toplumunun oluşumuna katkılarını incelemek. Aynı zamanda Türk toplumunun eski yapısını değiştirerek millet haline gelişini kavramsal bir tarihi çerçeve içinde anlatmak." Büyük ilgi gören "Osmanlı'dan Günümüze" serisinin yeni kitabı "Etnik Yapılanma ve Göçler", Osmanlı'nın geri çekilme sürecinde BAlkan Müslümanlarının yaşadıkları, İsrail'in kuruluşuyla sonuçlanacak Yahudi göçü, yeni bir hayat kurmak için okyanusun ötesine, Amerika'ya göç eden Osmanlılar gibi tarihimizin göz ardı edilmiş meselelerini konu edinen titiz bir bilimsel araştırma.
44.40 ₺ -
Türkiye Sosyal Tarihinde İslamın Macerası
Alanında otorite olarak kabul edilen Ahmet Yaşar Ocak'ın Türkiye Sosyal Tarihi'nde İslamın yerine dair önemli bir çalışma. Ocak bu kitabında, 13. yüzyıldan başlayarak, görünürde siyasal ve kültüreş, ama temelinde Cumhuriyet'in kuruluşundan beri üstü kapatılan, merkezle çevre arasında İslam'la bir tür gecikmiş "satıhaltı" hesaplaşmanın yaşandığı günümüze kadar süregelen Türkiye tarihinde İslamın sergilediği panoramayı gözler önüne seriyor. "Türkiye Selçukluları ve Osmanlı'da İslam", "İslami Bilimler ve Modernleşme", "Günümüz Türkiyesi'nde İslami Düşünce", "İslam Mitolojisi" gibi makalelerin yanında, "Kesikbaş", "Tenasüh (Reenkarnasyon), "Zendeka ve İlhad" başlıkları altında üzerinde çok konuşulan ama bilgi sahibi olunmayan mevzulara açıklık getiriyor. Kitap, Bernard Lewis'in tabiriyle "başka hiçbir Müslüman millette olmadığı kadar benliğini İslama gömmüş bir millet"in bu dinin kendi siyasal, toplumsal, kültürel yaşantısında ve özellikle de davranışlarını yönlendiren zihinsel dünyasındaki macerasını anlamaya hasredilmiş tespitlerden ve yorumlardan oluşuyor.
222.00 ₺ -
Osmanlı Devletinde Gayrimüslimlerin Yönetimi
Osmanlı Devleti’nin altı asır süren hâkimiyeti, sadece Müslüman milletler için değil Osmanlı idaresi altında yaşayan gayrimüslimler için de barış iklimi tesis etmişti. İster Yahudi olsun ister Hıristiyan; Osmanlı’nın tebaası olan bütün unsurlar, Pax Ottoman adı verilen bu huzur ikliminde Müslümanlarla barış ve hoşgörü içinde yaşamışlar; Avrupa devletlerinin zulmünden kaçıp Halife’nin şefkatine sığınmışlardır. Endlüs’teki zulümden kaçıp kendilerie yeni bir vatan arayan Yahudilere Osmanlı Devleti’nden başka kucak açan olmamış; Sultan’ın emri altına giren Ortodoks, Katolik vs. bütün gayrimüslim unsurlar, hiçbir baskı görmeksizin kendi inançlarını yaşayabilmişlerdir. Osmanlı Devleti, Türk-Kürt ve Sünnî-Alevî unsuların kavga etmediği, ayrışmanın değil kardeşliğin devam ettiği bir yönetim tarzı da tesis etmiş, bugün ülkemizde yaşanan tartışmalara ışık tutabilecek birçok uygulamayı faaliyete geçirmiştir. İstanbul, bu barış ve hoşgörü iklimini, kılıç zoruyla tesis etmediği gibi, kendi rızaları ile Sultan’ın emrine giren aşiret ve kabileler Osmanlı ruhunu kendi topraklarına taşımak için payitahta sayısız mektuplar göndermişlerdir. Kürt aşiretlerinin İstanbul’a itaatini bildiren mektuplar, Kuzey Afrika kabilelerinin Sultan’a yazdıkları dilekçeler ve Alevilikle ilgili ilk kez bu kitapta yayınlanan belgeler, bu inkâr edilemez ve hasret kalınan gerçeğin delilleridir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Arşivlerinde yaptığı araştırmaları Pax Ottoman üst başlığı ile bu kitapta bir araya getirdi. Akgündüz’ün, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın isteğiyle hazırladığı iki tarihî rapor, Osmanlı’da Gayrimüslimlerin Yönetimi isimli bu kitapta okurlara açıklanıyor.
13.70 ₺ -
Türkler Niçin Müslüman Oldu
Türklerin İslâm dairesine girişi hemen hemen bütün Müslüman milletlerden farklı olmuştur. Emeviler devrinde gerçekleştirdikleri Orta Asya fetihleri sırasında Müslüman Arap ordularını yenilgiye uğratan Türk milleti, acaba niçin daha sonra, mağlup ettiği bir milletin dinini kabul ederek kütleler hâlinde İslâm dinine geçmiştir? İsmail Hami Danişmend, Türklerin niçin ve nasıl Müslüman olduklarını anlatabilecek en ehliyetli kişilerden biridir. Çünkü o, bu meyi ta Türklerin Müslüman olduğu dönemde yazılan Arapça ve Farsça eserlerden tutun da, bu konuda kaynak oluşturabilecek bütün yabancı bilgi ve belgeleri tek tek inceleyerek ortaya koymuştur.
6.85 ₺ -
Türkler
Batılıların Kaleminden Muhteşem Atalarımızın Hayranlık Uyandıran Özellikleri Bu Kitapta... Meşhur tarihçi İsmail Hami Danişmend′in hazırladığı bu eser, Osmanlı Cihan Devleti′ne 16. yüzyıl ile 19. yüzyıllar arasında büyükelçi, gezgin veya araştırmacı olarak gelen Batılıların kaleminden TÜRKLER’in hayranlık uyandıran özelliklerini anlatıyor... Bu kitap, üç kıtaya yüzyıllarca hükmetmiş atalarımızın ne mhteşem ve Batı halklarından ne kadar üstün olduklarını, bizzat Avrupalı yazarların ağzından gözler önüne seriyor. Bize gerçek kimlik ve kişiliğimizi hatırlatan bu eşsiz eseri, sokaktaki vatandaşımızdan aydınlarımıza, bütün öğrencilerimizden tüm öğretmen ve öğretim üyelerimize, rütbesiz erlerimizden en yüksek rütbedeki subaylarımıza ve siyasilerimize varıncaya kadar herkesin okuması ve üzerinde kafa yorması gerekiyor. Bu kitap, küreselleşen dünyada, bizlerin kendi benliğimize dönmemiz için gereken bütün bilgi ve belgeleri bir araya getirmiş bulunuyor. İsmail Hami Danişmend Kimdir? İsmail Hami Danişmend (1889-1967), dört ciltlik Osmanlı Tarihi Kronolojisi başta olmak üzere otuzu aşkın önemli esere imza atmış, millî mücadele kahramanlarımız arasında yerini almış, üniversitelerde dersler vermiş çok güçlü bir tarihçi, edebiyatçı ve fikir adamıdır.
5.92 ₺ -
Osmanlı Barışı
İlber Ortaylı’nın Osmanlı ekseninde geliştirdiği tarihçilik çizgisinden bir demet. Kitapta “Osmanlı Barışı” merkezde olmak kaydıyla Osmanlı aydınından hoşgörüyle, Türk aile yapısı ve son asırda uğradığı dejenerasyonun boyutlarından Osmanlı saraylarının 19. yüzyılda geçirdiği değişimlere; medresenin son güneşi dediği Cevdet Paşa’nın Avrupa tarihini nasıl okuduğundannzimat’ın tarikatlara bakışına ve nihayet tarihten gelen marazi taraflarımızın yoğun olarak analiz edildiği çok yönlü bir çaba ile karşılaşacaksınız. Tarihçiliği sürekli yapılan bir antrenmana benzeten Ortaylı’nın, tarihin şaşırtıcı uçlarına açtığı yeni menfezleri olarak da görebilirsiniz Osmanlı Barışı’nı. "Osmanlı Barışı (Pax Ottomana) şüphesiz bir sistemin adıdır ve son yıllarda Roma barışı (Pax Romana) gibi çok kullanılmaya başlanmıştır. Şunu söylemek gerek ki bu bir abartma tabir değildir, yanlış da değildir. Tarihin bir döneminde, Osmanlı İmparatorluğu′nun özellikle Balkanlar ve Ortadoğu’da kendini ortaya koymasıdır. Bugün Doğu dünyasında uluslar sorunun kökleri Osmanlı devrine gidiyor. Çözümsüzlükler kadar çözüm ümidi de Osmanlı devrine gidiyor. İstanbul’un fethi ve II. Mehmed’in (Fatih) idaresi ile Osmanlı barışının temelleri atılmıştır. Osmanlı yeni dünya şartlarına intibak eden ve uluslaşmaya geçişi sağlayan son imparatorluktur. Yerel kültürleri yok eden koloni imparatorluklarının aksine (İngilizler Hindî sınıfını, Fransızlar Mağrib Arab medeniyetini yok ettiler) Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve küçük hakları da ulus çağına taşımıştır. Bu kitapta değişik başlıklar altında Osmanlı Barışı’nın izlerini göreceksiniz."
48.10 ₺ -
Son İmparatorluk Osmanlı
“Osmanlı İmparatorluğu tarihin gerçek anlamdaki son üniversal, yani beynelmilel, cihanşümul imparatorluğudur. Akdeniz havzasındaki üç tarihî imparatorluktan birini kuranların torunları ve çocuklarıyız. Osmanlı’nın tarihini, kimliğini bilmek ve anlamak kolay değil; bütün etrafımızı, yani yeryüzünün en esaslı uygarlıklarını tanımamız, incelememiz, Osmanlı’nın kurumlarını, anlayışını, olaylara bakışını bilmemiz lazım. Osmanlı’yı tanıdıkça, araştırdıkça, okudukça kendimdaha çok sevecek ve tarihimize daha çok ısınacağız. Şüphesiz elinizdeki bu kitap da bu konuda okura yardımcı olma ve Osmanlı’ya dair yeni ufuklar açma iddiasındadır.” İlber Ortaylı Geçmişten geleceğe tarihî gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen İlber Ortaylı Osmanlı’yı keşfetmeye devam ediyor. Ortaylı, bu sefer okuru Osmanlı’yı “son imparatorluk” yapan yönetim şekli, devletlerle olan ilişkileri, farklı kültürlere, dinlere yaklaşımı ve kurumlarıyla kısacası kendine özgü kimliğiyle keşfetmeye davet ediyor.
18.50 ₺ -
Osmanlıyı Yeniden Keşfetmek
“Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. yıl kutlamaları Türkiye’de umulmaz bir ilgi uyandırdı ve Türk toplumu yedi asırlık tarihine ilgi duymaya başladı. Bu ilgi, kuru bir hamaset çizgisini geçti, anlaşılan toplumsal düşüncenin ve yorumlamaların tekâmül etmesi dolayısıyla “Osmanlı İmparatorluğu nedir? Bu imparatorluğun kurumları nedir? Yaşam şekli nedir? Bizim için anlamı nedir?” gibi sorulara cevap aranmaya başlandı. Ve bu meyanda, çalışmalar, hazırlıklar yapmak ve yaptıklarımgeniş kitleye tanıtmak gibi bir ihtiyaç hâsıl oldu. Şüphesiz ki elinizdeki bu kitap da bunlardan birisidir ve o iddiadadır.” İlber Ortaylı Geçmişten geleceğe tarihî gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen İlber Ortaylı bu sefer okuru Osmanlı′yı; padişahları, sarayları, yönetim şekli, semtleri ve abidevî eserleriyle kısacası kendine özgü kimliğiyle yeniden keşfetmeye davet ediyor...
16.65 ₺ -
Tarihin Sınırlarına Yolculuk
Tarihimiz, bize doğru mu öğretiliyor? Tarih kitapları belirli bir ideolojinin propagandasını yapmak amacıyla, bazı gerçekleri görmezden mi geliyor? Tarihi doğru öğrenmek bize ne kazandırır? Gerçekten Cumhuriyetle Osmanlı birbirlerine çok uzak devletler midir? Osmanlı’yı reddedersek ne kazanırız, ne kaybederiz? 19. yüzyıl Osmanlı’nın neden “en uzun yüzyılı”? Osmanlı bugün devam ediyor mu? Türkiye-AB ilişkileri… 21. yüzyılda onurlu bir devlet ve millet olarak yaşayabilmemizin şartları nelerdir? İlber Ortaylı’dan tarihi, tarihimizi doğru anlamaya dair sorulara cevaplar bu kitapta… “Resmi tarih dediğimiz de, alternatif tarih dediğimiz de, övgümüz de, sövgümüz de, ilkelliklerimiz de birbirinden farksız.” “Tarih çim sahası değil ki, istediğin yerleri tespit edip, kazık çakıp çitle çeviresin. “Ben bu kadarını seviyorum, gerisini yakalım” veyahut “Bana ne?” diyemezsiniz. Bu mümkün değil.” “Türkiye’de insanların bir kısmı ‘Biz Osmanlı değiliz’ derken, diğerleri ‘Osmanlı biziz’ diyor. Bu tip bir ayrım sakattır ve mümkün değildir.”
20.35 ₺ -
Üç Kıtada Osmanlılar
Serinin ilk kitabı olan Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek 150 bin, ikinci kitabı Son İmparatorluk Osmanlı 80 binlik satışa ulaştı. Üç Kıtada Osmanlılar ise serinin üçüncü kitabı. Keşif sürüyor… Türkiye′nin önde gelen tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Osmanlı′yı keşif sürüyor. Osmanlı′yı Yeniden Keşfetmek ki abıyla 2006 yılında başlayan serüven, Son İmparatorluk Osmanlı / Osmanlı′yı Yeniden Keşfetmek 2 ile devam etmişti. Kısa sürede çok satanlar listesine giren iki kitap toplamda 250 binlik tiraja ulaşmıştı. Osmanlı′yı yeniden Türkiye′ye hatırlatan, Osmanlı′yı kurumlarıyla, yaşam biçimiyle, yönetimiyle, günümüzde birçok devlet tarafından uygulanan değişik alandaki sistemleriyle bu seriye yeni bir kitap eklendi: ÜÇ KITADA OSMANLILAR. İlk iki kitabında Osmanlı′nın tarihin gerçek anlamdaki son üniversal, cihanşümul imparatorluk olması üzerinde duran İlber Ortaylı bu kitabında Osmanlı’yı son imparatorluk yapan etkenleri, üç kıtaya nasıl şekilde hakim olduğunu, yönetim biçimini, azınlıklara bakış açısını, Avrupa ile mücadele ederek devletler arasında kurduğu dengeyi anlatıyor. Ortaylı ayrıca Osmanlı İmparatorluğu′nun değişik bölgelerinin (Avrupa′da Bosna, Ortadoğu′da Şam ve İstanbul′da Üsküdar ve Beyoğlu) şehir hayatını muhteşem tasvirlerle anlatarak okuru Osmanlı zamanına götürüyor. Geçmişten geleceğe tarihi gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen İlber Ortaylı Osmanlı′yı keşfetmeye devam ediyor. Ortaylı bu sefer okuru Osmanlı′yı "üç kıtaya hükmeden" yöneticileri ve yönetim şekliyle, Akdeniz dünyasındaki hakimiyetiyle, "millet" sistemiyle, 18. yüzyıl Avrupa′sında değişen devletler dengesindeki rolüyle ve şehirlerdeki yaşam biçimiyle kısacası kendine özgü kimliğiyle keşfetmeye davet ediyor… “Osmanlı İmparatorluğu Marmara Bölgesi′nde küçük bir beylik olarak doğdu, gelişti; fakat bu ilk yılların üzerinden daha 150 yıl geçmemişti ki Balkanlar’da ve Ege’de hâkimiyeti tesis etti ve bu Balkan hâkimiyeti hemen hemen bugünkü Yunanistan’ın tamamını kapsadı. Çok kısa bir süre sonra Adriyatik, Tuna Nehri, Karadeniz kıyıları ve Mezopotamya’ya kadar uzandı. İkinci asrında Akdeniz’in batı yakası hariç, kuzeyi ve Kuzey Afrika da dahil çepeçevre saran bir imparatorluk olmuştu. Yani başka bir deyişle, gerek müesseseleri, gerek hayatı, gerek üniversalist hâkimiyet anlayışı ve gerek coğrafyası itibariyle üç kıtaya hükmeden bir imparatorluk oluştu... Akdeniz dünyası üzerinde kurulu olan Osmanlı İmparatorluğu bu bölgenin son muhteşem imparatorluğuydu ve onu bütün kültürleri, bütün mirasıyla birlikte barındıran ve çağdaş dünyaya taşıyan, asıl tarihî vazifesi de bu olan bir imparatorluktu.”
20.35 ₺ -
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu′nda modernleşme sürecini, siyasi, toplumsal ve kültürel değişiklikleri ele alan İlber Ortaylı′nın başyapıtı gözden geçirilmiş baskısıyla Timaş′ta. Sırpça, Yunanca ve Macarca′ya çevrilen, Ukraynca çevirisi devam eden kitap son dönem Osmanlı modernleşme tarihini ele alıyor... “Osmanlı modernleşmesi otokratik bir modernleşmesidir, iç ve dış gelişmeler, hayatının son kırk yılında imparatorluğu bu otokratik modernleşmeden anayasal bir monarşiye kadar sürükledi, imparatorluk genç Cumhuriyete parlamento, siyasal parti kadroları, basın gibi siyasal kurumları miras bıraktı. Cumhuriyetin tabipleri, fen adamları hukukçu, tarihçi ve filologları son devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı. Cumhuriyet ilk anda eğitim sistemini, üniversiteyi, yönetim örgütünü, mali sistemini imparatorluktan miras aldı. Cumhuriyet devrimcileri bir ortaçağ toplumuyla değil, son asrını modernleşme sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar. Cumhuriyetin radikalizmini kamçılayan öğelerden biri de yeterince radikal olamayan Osmanlı modernleşmesidir. Bugünkü Türkiye’nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafın bilinmesi, son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla mümkündür. 19. yüzyıl bütün Osmanlı camiasının en hareketli, en sancılı, yorucu, uzun bir asrıdır; geleceği hazırlayan en önemli olaylar ve kurumlar bu asrın tarihini oluşturur.”
22.20 ₺ -
Tarihimiz ve Biz
İlber Ortaylı, tarih yapan bir milleti geçmişiyle buluşturuyor! Tarih yapan milletlerden biri olarak biz Türkler tarih bilincine ne derece sahibiz? Geçmiş belgelerimize ne kadar yakın, ne ölçüde uzağız? Prof. Dr. İlber Ortaylı derin vukufiyeti ve benzersiz üslubuyla bizi tarihimizle tanıştırıyor, yüzleştiriyor. Osmanlı’nın klasik dönemini, XVIII ve XIX. asırlardaki toplumsal ve siyasî panoramayı, bugünkü Avrupa’yı var eden oşulları, Türk, Rus ve Japon modernleşme yolculuklarını, kısacası dünya medeniyetinin kökenlerini gözler önüne seriyor. * Anadolu’da Osmanlı Hâkimiyeti * Bir Balkan İmparatorluğu Olarak Osmanlı * Viyana Kuşatması: Yeni Bir Osmanlı’ya Doğru… * Osmanlı Modernleşmesi * Doğu ve Batı Ayrımları * Avrupa Nedir, Nereleri Kapsar? * Batı’da Türk İmajı * Yabancıların Gözüyle Osmanlı: Seyahatnameler * Türkiye’nin Oluşumu * Romalılık, Osmanlılık, Türkiyelilik * Osmanlı Zamanında Sanat * Katolik-Ortodoks Dünyası * Ermeni ‘Soykırımı’ İddiaları Üzerine “Tarihimizi okudukça kendimizi daha çok sevecek ve geçmişimize daha çok ısınacağız!”
20.35 ₺ -
Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu
Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Ortaylı’nın, dönemin iki dev imparatorluğu Almanya-Osmanlı İmparatorluğu ilişkilerini, kendi deyişiyle, hem “arşiv belgelerinin zenginliği”nden yararlanarak, hem ikincil kaynaklara ulaşarak değerlendirdiği, bir kitap. Osmanlı İmparatorluğu′nun Batı dünyasına açılış çağında, Cermen kültürünün özel bir yeri olmuştur. Birinci Dünya Savaşı′nda, iki imparatorluğun da çöküşünü hazırlayan kader birliği yolunda, yalnızca siyasal askeri alanlarla sınırlı kalmayan ortaklıklar göze çarpar. İlber Ortaylı, hem titiz ve geniş ufukta tarihçiliğini, hem de tadına doyum olmaz üslupçuluğunu işe koştuğu bu kitabında, Osmanlı dünyasında Alman etkisinin bütün boyutlarını olağanüstü bir sürükleyicilikle ortaya koyuyor. Kendi alanında bir başyapıt.
20.35 ₺ -
Osmanlı Toplumunda Aile
Geçmişi karanlık temel kurumlarımızdan biri olan ailenin, Osmanlı İmparatorluğu′ndaki konumu, büyük tarihçimiz İlber Ortaylı′nın kaleminden değerlendiriliyor. Ortaylı, eşlerin birbirine karşı sorumlulukları, aile hukuku, çocuğun yetiştirilmesi, devletin Müslüman ve gayrimüslim ailelere yaklaşımı, miras, çok eşlilik, ataerkillik, harem gibi sağlıklı bilgi olmadan üzerine çokça konuşulan mevzuları ilk elden kaynaklarla yorumluyor. Osmanlı Toplumunda Aile, yalnızca tarihçiler ve araştırmacılar için de l Osmanlı İmparatorluğu′ndaki yaşamı merak eden, sağlam bilgilerle donanmak isteyen herkes için ideal bir çalışma. * * * "Aile bir toplumun en muhafazakâr, az değişen kurumlarından biridir ve şimdi bu asırda değişmektedir, bu değişme sebebiyle “aile” kurumu kadar tarihçi araştırmalarını gerektiren bir konu yoktur. Bu nedenle Osmanlı toplumunda aile yapısı üzerine yazdığım ve tasvip gören makalelerimi yeniden ele almak, yeni malzemeyi araştırmak ve “millet” sistemi ve “hukuktaki Romanizasyon” gibi toplumsal ve hukukî çerçevesine oturtmak gerekiyordu. Bunsuz son 150 senedeki ailenin, aile hukukunun evrimini kavramak mümkün değildir. Bu nedenle 15.- 16. yüzyıllardan bugüne dek hukukî ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan bu çalışmayı kaleme almayı gerekli gördüm.""
22.20 ₺ -
Osmanlı Toplumunda Aile Ciltli
Geçmişi karanlık temel kurumlarımızdan biri olan ailenin, Osmanlı İmparatorluğu′ndaki konumu, büyük tarihçimiz İlber Ortaylı′nın kaleminden değerlendiriliyor. Ortaylı, eşlerin birbirine karşı sorumlulukları, aile hukuku, çocuğun yetiştirilmesi, devletin Müslüman ve gayrimüslim ailelere yaklaşımı, miras, çok eşlilik, ataerkillik, harem gibi sağlıklı bilgi olmadan üzerine çokça konuşulan mevzuları ilk elden kaynaklarla yorumluyor. Osmanlı Toplumunda Aile, yalnızca tarihçiler ve araştırmacılar için del Osmanlı İmparatorluğu′ndaki yaşamı merak eden, sağlam bilgilerle donanmak isteyen herkes için ideal bir çalışma. * * * "Aile bir toplumun en muhafazakâr, az değişen kurumlarından biridir ve şimdi bu asırda değişmektedir, bu değişme sebebiyle “aile” kurumu kadar tarihçi araştırmalarını gerektiren bir konu yoktur. Bu nedenle Osmanlı toplumunda aile yapısı üzerine yazdığım ve tasvip gören makalelerimi yeniden ele almak, yeni malzemeyi araştırmak ve “millet” sistemi ve “hukuktaki Romanizasyon” gibi toplumsal ve hukukî çerçevesine oturtmak gerekiyordu. Bunsuz son 150 senedeki ailenin, aile hukukunun evrimini kavramak mümkün değildir. Bu nedenle 15.- 16. yüzyıllardan bugüne dek hukukî ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan bu çalışmayı kaleme almayı gerekli gördüm.""
17.13 ₺ -
Osmanlı Mirası
Gazeteci-yazar Taha Akyol soruyor, Türkiye'nin en büyük tarihçilerinden İlber Ortaylı yanıtlıyor. Gazeteci Yazar Taha Akyol soruyor, geçmişten geleceğe tarihî gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen, günümüzün "tarihi sevdiren adamı" olarak bilinen, Türkiye’nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı Osmanlı ve Cumhuriyet’e dair birçok merak edilen soruya cevap veriyor... Ermeni Sorunu’ndan Osmanlı’nın Yahudilere bakışına, Atatürk ile Vahdettin ilişkisinden Osmanlı Ailesi’nin Milli Mücadele’ye yardımına, Osmanlı Avrupa ilişkilerinden Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine tarihle alakalı pek çok sorunun cevabı İlber Ortaylı’nın tartışmalara yol açacak sözleriyle… Ermeni Sorunu Osmanlı'nın mı meselesi? 1915'te ne oldu? Diaspora ne yapmaya çalışıyor? Osmanlı'nın Yahudilere bakışı nasıldı? İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı’nda neler yaşandı? Osmanlı'nın yıkılışına neden olan olaylar nasıl başladı? Osmanlı’nın Bektaşilere ve Alevilere bakışı nasıldı? Atatürk Osmanlı'ya nasıl bakıyordu? Atatürk ile Vahdettin arasında nasıl bir ilişki vardı? Osmanlı ailesi Milli Mücadele'yi destekledi mi? Yeni bir Osmanlı mümkün mü? Osmanlı dönemi milliyetçiliği ile Cumhuriyet dönemi arasında ne farklar var? Ve daha birçok sorunun cevabı Osmanlı Mirası’nda.
13.70 ₺ -
Türkiyenin Yakın Tarihi
"Osmanlı İmparatorluğu gürültüyle ve aniden ortadan kalktı. Büyük imparatorluklar artlarında üç-beş yıllık değil, yüz yıllık sancılar bırakır." "İttihatçılar vatanseverdi, bu onların hem gücüydü, hem de hatalarının bir nedeni..." "Türk toplumu yeryüzü tarihinin en büyük devrimini yaşayan yerkürenin devlerine karşı varlık mücadelesi vermiştir." "1924 Anayasası hem bizim tarihimiz hem de yakın tarih için Balkanlar Dünya Savaşı'ndaki ağır hatalar ve boş özlemler sebebiyle, İkinci Dünya Savaşı'na ihtiyatla yaklaşılmıştı." "6-7 Eylül olayları, Varlık Vergisi ile birlikte yakın tarihin en büyük sorun çıkaran iki tertibidir. Tertiplerin akışına sorumlular bile hakim olamamıştır." "Yassıada duruşmaları hiçbir hukukçunun onaylayamayacağı biçimdeydi." "Türkiye anayasaları boyuna yenileniyor. Yenilenmeyen politikanın örgütlenme biçimi ve eğitimidir." *** Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı Türkiye'nin gündeminden düşmeyen anayasa tarihimizden seçimlere, Birinci Dünya Savaşı'nın acı sonuçlarından İkinci Dünya Savaşı'ndaki denge politikasına, Enver Paşa'nın komutanlığından İsmet İnönü-Adnan Menderes çatışmasına, komşu ülkeler Irak, Suriye, İran ilişkilerinden Abd, Rusya ve Avrupa Birliği politikasına, askeri darbelerden eğitim sistemimize kadar birçok konuda yakın tarihimizin dönüm noktalarını farklı bir bakış açısıyla ve sıra dışı analizleriyle ele alıyor. Türkiye'nin Yakın Tarihi 20.yüzyılda Türkiye'nin geçirdiği değişimin arka planını merak eden okurlar için kaçırılmaması gereken bir kitap.
22.20 ₺