-
-
-
Kitabımın Kur'an Olduğunu Biliyorum İngilizce
Değerli Eğitimciler, Bu seri dinimizin esaslarını öğrenmek, aklına takılan sorulara cevap bulmak isteyen, yurtdışında yaşayıp İngilizce bilen ya da İngilizce öğrenmek isteyen çocuklar için hazırlandı. Sade, anlaşılır dili, örneklerle desteklenmiş açıklamaları, sevimli resimleriyle çocuklar bu kitapları çok sevecek.
112.50 ₺ -
Kitabımın Kuran Olduğunu Biliyorum İngilizce
Değerli Eğitimciler, Bu seri dinimizin esaslarını öğrenmek, aklına takılan sorulara cevap bulmak isteyen, yurtdışında yaşayıp Almanca bilen ya da Almanca öğrenmek isteyen çocuklar için hazırlandı. Sade, anlaşılır dili, örneklerle desteklenmiş açıklamaları, sevimli resimleriyle çocuklar bu kitapları çok sevecek.
112.50 ₺ -
Bir Sevgili Gibi Yaşamak
Bugünlerde asıl savaş, insan kalmak için veriliyor. Kendi halkının güvenliğini korumak bahanesiyle binlerce masumun kanını akıtmakta bir sakınca görmeyenler ile insan hayatının dünyanın her yerinde aynı pahada olduğunu savunanlar arasında. Tek doğru değer bizimkisi diyerek ötekileri cezalandırma hakkını kendilerinde bulanlarla, ‘öteki’ olmadan biz de yokuz diyenler arasında. Dünyaya iyilik dağıtmaya kalkışanlarla, bu tür bir iyiliğin kötülük üreterek yapılamayacağını savunanlar arasında. Tahakküm, haz, kibir veya zorbalık gibi insana ait her sorunun yanıtı, yine insanın içindedir. Korku ile umudun birleştiği yerde. Nihayetinde vahşet ile direniş arasındaki o ince çizgide başlayıp bitmiyor mu insanlığımız? Bu kitapta yörüngesi ve dönüş ritmi sanki yeniden belirlenmiş olan dünyayı anlamaya, anlamlandırmaya çalıştım kendi dilimde. Kimi zaman üzerini örttüğümüzü fark etmediğimiz ama daima bizimle olan vicdana odaklandım, kimi zaman günümüzün asli değerlerine yükselen ‘kimlik’ siyasetinin bizi insanlıktan uzaklaştırma biçimlerine tanıklık ettim. Görünen şeylerin ardındaki görünmeyene bakmaya, somut bağlantıların gerisindeki soyut ilişkileri sezmeye çalıştım. Hayatın her anında uç veren görünmez şiddetin lime lime yansımaları arasında kendimize nasıl da zulmettiğimizi satır aralarında izlemeyi denedim. Böylelikle çağdan çağa, toplumdan topluma değişmeyen bazı insani değerlerin bana, bize veya gündelik hayata yansıyış biçimlerine de epeyce bakmaya çalıştığım bu yazılardan bir ‘terkip’ çıktı ortaya.
9.59 ₺ -
Türban ve Kariyer Evden İşe Bizden Bireye
Özlem Albayrak, Nihal Bengisu Karaca, Fatma Bostan Ünsal, Ayşe Böhürler, Emine Eroğlu, Merve Kavakçı, Mehtap Kayaoğlu, Havva Sula.Onlar türbanın kamusal alanda görünümünün "sorun" olarak algılandığı, gerilimler ve kırılmalar ortamında kendi başarı öykülerini örmeye çalışan kadınlar... Geleneğe de, moderniteye de belirli bir mesafeden bakan, ezber bozan kadınlar... Ve onlar bugüne kadar bir başarı hikâyesinin özneleri olarak anılmadılar. Türban ve Kariyer, İslamî kesimde sadece mağduriyetlrinin altı çizilen, egemen seküler kesimde ise yalnızca başörtüsü sorununun nesneleri olarak görülen "türbanlı" kadınları başarı öznesi kabul eden ilk çalışma. Bu bir anlama kitabı; güzelleme değil, yergi değil, anlama çabası...
9.25 ₺ -
Duvarların Arkasında Müslüman Ülkelerde Kadın
Kadınların perdelenmemiş sesi: Gazeteci yazar Ayşe Böhürler çarpıcı projesi Duvarların Arkasında’da 13 Müslüman ülkeden 140’a yakın kadının ülkesinin ya da önyargıların duvarlarını aşma mücadelesini anlatıyor. *Burkaların, peçelerin arkasında tasvir edilen Müslüman kadın tipi ne kada gerçeği yansıtıyor? *Bu konudaki önyargılar ne kadar doğru *Coğrafi ve kültürel farklar bu kadınların hayatına, dinî yorumlara nasıl yansımış? *Önlerinde görünen ve görünmeyen duvarlar neler? *Nasıl bir kadın özgürlüğü modelini benimsiyorlar? * Dindar ve modern olmak arasında nerede duruyorlar?" Duvarların Arkasında kitabı gazetece-yazar Ayşe Böhürler′in yaklaşık üç yıllık çalışmasının ürünü. Aslında bir belgesel projesi olan Duvarların Arkasında, kapsamının genişliği nedeniyle belgesel sınırlarını aşan bilgi dağarını kitap haline gelerek herkesle paylaşıyor. Orijinal metinlerinin Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Urduca ve Malayca′dan çevrilip tekrarlardan arındırılarak başlıklandırmalarla sunulduğu kitapta 13 Müslüman ülkeden 140′a yakın kişiyle yapılan röportajlar yer alıyor. Kadın bakanlar ve milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu başkanları ve kadın aktivistleri, medya mensupları, yazar ve sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler ve daha birçok meslek alanından kişiler, siyaseti, sosyal hayatı, şiddeti, çabayı, sorunları ve çözümleri okurlarla paylaşıyor… “Kadın hayatına yönelik olarak İslam ülkelerinde hatta Türkiye’de bile büyük travmaların hâlâ yaşandığını hepimiz biliyoruz. Duvarların Arkasında bu travmaların azaltılmasında bir rol oynayabilir. Yani insana, kadına, Müslüman kadının hayatına biraz daha merhametli, insani ve insaflı bakışı da getirir, diye umut ediyorum.” Prof. Dr. Beşir Atalay, İçişleri Bakanı “Belgeseli′nin bir kaç ülkedeki çekimine katılarak bir tür yol arkadaşlığı yaptım. Şimdi bu belgeselin kitaplaşmasının hepimiz için hem çok ilginç, hem de çok öğretici olduğunu düşünüyorum.” Nuray Mert Ayşe Böhürler, Malezya’dan Endonezya’ya, İran’dan Cezayir’e İslam coğrafyasındaki “duvarların arkasında”ki kadını gözümüzün önüne getiriyor… Kendi kulvarında çok nadir, üstelikte referans oluşturacak türde kalıcı bir çalışma. Kitaplaştırarak konuyla ilgili her çaresiz kalanın bir başvuru kitabı haline getirdiği için da kendisine ayrıca teşekkür etmek gerek…”
15.76 ₺ -
Günün Kısa Tarihi
Hızlı ve yoğun yaşadık. Dünü değil, günü unuttuk. Günün Kısa Tarihi’nde gündelik olandan, sıradan olandan yola çıkıyor yazar. Ama hemen akabinde bu sıradan hayat parçalarını belli bir mesafeden tasvir ve tahlil ediyor. Bir taraftan gündelik olanın içindeki karmaşaya işaret ediyor, diğer taraftan sıradanlığın içindeki hakikati arıyor. Aslında hayata dokunan ne varsa, sıradan dediğimiz, gündelik dediğimiz düzeyde yaşanıyor. Hayatı siyasi, kültürel, ekonomik, dini kompartmanlara ayıran yaklaşım, gündelik hayatta keskin çizgilerini kaybediyor. Psikoloji ve etik, sosyoloji ve tıp, tarih ve ekonomi, siyaset ve din... Bunların hepsi bir hayat hikayesinde, ya da hayat hikayesinin bir parçasında kesişiyor. İşte bu kesişme noktalarının toplamıdır hayat. Yani hayat, hiç bir zaman ‘bir şey’ ya da ‘bir konu’ hakkında değildir. Hayat aynı anda birçok şey ve bir çok konu hakkındadır. Bu nedenle kitap ta her şey hakkında. Yazarın temel problematiklerinden biri, seküler dünyada din nasıl yaşanıyor? sorusu. “Hayatımızla ne yapacağımız bize vazedilmiş. Ama bunun ‘nasıl’ı asıl cevap verilmesi gereken” diyor. İşte bu ‘nasıl’ın irdelenmesi üzerinden yol alıyor kitap.
8.57 ₺ -
Başörtüsü
Başörtüsü meselesi bu zamana kadar hep yasaklar çerçevesinde tartışılageldi. Ancak, küreselleşmenin ulus devlet sınırlarını yok ettiği yeni dünyanın kültürel politikaları artık Müslüman kadınların örtünme pratikleri üzerinden kurgulanıyor. Başörtüsü istisnalaştırılarak, ahlaki ve estetik normların yeniden tanımlanmasında ve safların belirlenmesinde adeta yeni bir “Berlin Duvarı” inşa ediliyor. Kadın, örtünme, kamusal alan gibi konular üzerine çok mli çalışmalara imza atmış olan Nazife Şişman, bu eserinde artık çağın söylemsel stratejileri arasında en belirleyici araç haline getirilen başörtüsü meselesini küresel ölçekte ele alıyor.
7.54 ₺ -
Aydınlıktakiler ve Karanlıktakiler
Bir yanda gecekondularda sefalet içinde yaşayan yoksullar; diğer yanda yazlıklarda, villalarda lüks içinde yaşayan zenginler... Yaptığı ilmî çalışmalar ve ürettiği eserlerle, önemli bir kariyere sahip olan Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, bir sosyal bilimci olarak “imtiyazlı yeni sınıf” ile “gecekondu insanı”nı yerinde inceleyerek bu güzel eseri ortaya çıkardı.
4.80 ₺ -
Alevi Bektaşi Kimliği
Bu kitap, Türkiye genelinde 17 il ve 45 beldede Sosyoloji ve Antropoloji’nin en yeni yöntemlerine göre hazırlanmış bir saha araştırmasıdır. Bir yanda Alevi-Bektaşi insanın konuya bakış açısı, öte yanda araştırmacının yaklaşımı tesbit edilmek suretiyle bu inanç sistemi derinliğine yorumlanmıştır. Ayrıca çeşitli üniversitelerden 315 öğrencinin Alevi-Sünni farklılaşmasına bakış açılarının da yer aldığı kitap, herkesin başvurabileceği bir kaynak özelliği taşıyor...
14.39 ₺ -
Bilimsel Araştırma Metodolojisi
Bilgi çağı; bilginin üretilmesi. araştırılması, değerlendirilmesi ve iletişim araçlarıyla kamuoyuna sunulması olarak belirlenirse. 2000′li yılların bilimin yükselişi biçiminde algılanacağı muhakkaktır.Bazı bilimadamlarının ′teknoloji toplumu′ diye belirledikleri bu çağın hareket yasası da. telekomünikasyon. bilgisayarlar. robotlar. biyo-teknoloji. teleks. video vb. teknoloji ürünleri ve iletişim araçlarından oluşmaktadır Günümüz üniversitesi ve akademik kuruluşlarının. 150′liler öncesinin kalkınma ve azgelişmişlik çemberlerini kırmak gibi reform reçetelerinin ötesinde. araştırma ve geliştirmeye yönelik bilgi üretimini amaçlayan bir metodolojiyi benimsemeleri gerekir. Bilimsel araştırma metedolojisi. bilginin derlenerek denetim altına alınması. bilgi işlem yöntemleri ile kullanıma hazır bir duruma getirilmesi demektir.
11.99 ₺ -
Osmanlıdan Günümüze Türk Toplum Yapısı
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk sosyolojisinin zirve isimlerinden birisi. Yaptığı araştırmalar ile Türk toplumunun sosyolojik yorumlanmasına büyük kolaylıklar getiren Türkdoğan′ın çalışmalarının yayıldığı alan neredeyse Türk toplumunun bütününü kapsıyor. 21 ana başlık altında toplanan kitapta, Türk toplum yapısı anlatıldıktan sonra Osmanlı′daki sosyal sisteme, Tanzimat′tan başlayarak Batılılaşma hareketlerine, ulus devletten günümüz Türk toplumunun dinamiklerine, köyden kentte göç zenginler ve yoksullar arasındaki kutuplaşmaya kadar pek çok alanda bulgularını ortaya koyan Türkdoğan, Türk demokrasi modeline, toplumsal yapıdaki cemaatleşme eğilimine ve kültürel değişmeye de temas ediyor.
20.56 ₺ -
Türk Toplumunda Zazalar ve Kürtler
Orhan Türkdoğan’ın, Türk toplumunun sosyolojik gerçekleri üzerinde yürüttüğü araştırmalarının bir yenisi daha “Kürtler ve Zazalar” adıyla okuyucusuyla buluşuyor. Sosyolog Orhan Türkdoğan bu çalışmasıyla, bilinmeyen ve göz ardı edilen birçok gerçeğe ışık tutuyor. Uzun yıllar süren katılımcı gözlem ve görüşme teknikleri ve yerinde inceleme metoduna dayalı bir alan araştırmasının ürünü olan eser, sahasında bir ilk olma özelliğine de sahip. Yazar, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki etnik yapılaşmalarla ilgili, Zaza ve Kürtlerin dil ve kökenlerine dair kalıplaşmış söylemlerin dışına çıkarak dikkat çekici bulgulara ulaşıyor. Eser, etnik farklılıkların, milletleşme olgusu içerisinde bir bütünleşme sağlaması gerektiğini vurgularken bölgenin kalkınması yolunda neler yapılabileceğine dair öneri ve çözüm yolları da sunuyor.
20.56 ₺ -
Türk Sanayi Toplumu
Türk toplumu modernleştikçe üretim biçimleri ve ilişkileri değişti. Her ne kadar Batılı toplumlar kadar sanayileşmemiş olsa da Türkiye’nin geride bıraktığı yüzyıl sanayi atılımları ve bu dönüşümün toplumsal tezahürleriyle dolu. Alanında yayımladığı birçok eserle yakından tanıdığımız Prof. Dr. Orhan Türkdoğan bu eserinde sadece Türk toplumunun sanayileşme süreciyle beraber geçirdiği dönüşümü ele almakla kalmıyor aynı zamanda iktisat sosyolojisinin Batı’daki tartışmalara da ışık tutuyor.
23.98 ₺ -
Şov ve Mahrem
Anlam dünyasının farklı uçlarında yer alan iki kavram; şov ve mahrem. Postmodern dönemde, "mahrem" olanın sınırları "şov" tarafından aşındırılıyor ve şov, mahremi esir alıyor.Kitle kültürünün içine sıkışmış insan, varolmanın yolunu "fark edilmekte" buldukça görüntülere sığınıyor Kimlikler imajlar üzerinden inşa edilirken dinî/ahlakî normların yerinin modanın lokomotifliğinde tüketim kriterleri alıyor. Artık sokaklar sahne, insanlar oyuncu. Oyunu yazanlarsa "kamusal alanın mübarekleri" yani modacılar. Kutsalını kaybeden dünya, yeni kutsallar arayışında modacılara teslim oluyor. Mahremiyet sınırlarında kalması gerekenlerin teker teker "şov" malzemesine dönüştürüldüğüne bir dönemde Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, çağımızın çelişkisi üzerine yazdı; Şov ve Mahrem.
8.23 ₺ -
Ramazanname
“Ramazanname” geçmiş Ramazanlara yakılan bir ağıt değil, günümüzün, yaşayan, hissedilen Ramazanları adına düşülen kayıtlar. Yazar son on yılın İstanbul Ramazanları’na ilişkin tanıklıklarını, tespitlerini, duygularını açık yüreklilikle buraya kaydediyor. Bir ayna tutuyor günümüz insanına, onun maneviyatla, Ramazan’la olan ilişkisine. Bu aynadaki görüntüsünü belki beğenmeyenler olacaktır, belki de şaşırıp kalanlar! Ama dedik ya bu bir tanıklık…Bir şeye işaret ediyor, gösterdiği yerde gösterileni ya da gösterdiğinden fazlasını bulmak da okuyucuya kalmış bir konu…
6.17 ₺ -
Yusufun Rüyası
Beş yıla yayılan bir sürecin sonunda tamamladığı Yusuf Üçlemesi'nin ("Yumurta", "Süt", "Bal") ardından, Semih Kaplanoğlu sadece Türkiye sinemasında değil dünya sinemasında da güçlü bir yer edindi ve bu yeri "Bal"ın Berlin'de kazandığı Altın Ayı'yla tecsilledi. Kaplanoğlu, sinema yazarı Uygar Şirin'le yaptığı bu nehir söyleşide önce İzmir'de başlayan çocukluğundan bugüne tüm hayatını anlatıyor. Ardından okru senaryo yazımından oyuncu seçimine, ses tasarımından festivallerde yaşananlara kadar Yusuf Üçleme'nin yapım ve çekim sürecinin her aşamasından adım adım geçiriyor. Ece Ayhan'dan Erol Akyavaş'a, Alim Şerif Onaran'dan Orhan Pamuk'a Türkiye'nin önemli kültür-sanat insanlarının irili ufaklı roller üstlendiği bu serüvende, Kuşadası'nda kargalardan haberler veren Süreyya Nine'den 90'larda bir reklam ajansının gürültüsüne, Çamlıhemşin'de film setini işgal eden arılardan 12 Eylül döneminde bir sinema okulunda okuyan öğrencilere kadar pek çok ses duyacaksınız.
27.41 ₺ -
İran Kütüphaneleri Türkçe Yazmalar Katalogu
Türk dili, edebiyatı, tarih ve kültürü açısından İran tarihi-kültür coğrafyası oldukça mühimdir. İslam sonrası İran tarihine bakıldığında görülecek olan şudur ki; bu coğrafya İslam sonrasında daima Türk asıllı sultan ve emirler vasıtasıyla idare edilmiştir. İran edebiyatı, tarihi ve kültürü üzerine düşünülürken bu önemli hususa dikkat etmek gerekir. Ayrıca, Senai-i Gaznevî, Attar-ı Nişaburî, Nizami-i Gencevî, Sadi-i Şirazî, Hafız-ı Şirazî ve Molla Camî′yi yetiştiren kültür ortamı ve devir idaresi iyözlemlenmeli, zamanın ilim ve kültürü çok iyi tahlil edilmelidir. Büyük çoğunluğu oryantalist bakışla yazılan edebiyat tarihlerimizin tashih, tadil ve yeniden yazılmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Fars edebiyatının en parlak devri Selçuklular devridir, bir önceki dönemde tüm hazırlıklarını yapmıştır ki, bu devir Gazneli Sultan Mahmud′un hakimiyetindedir. O halde, kanımızca Fars edebiyatı kavramı dikkatlice kullanılmalıdır. Fars edebiyatı mı Farsça edebiyat mı? sualini tekrar soruyoruz. Kültür ve medeniyet tarihimiz için büyük bir değere sahip olan bu esere aslında Bakiyetü′s Seyf (Kılıç Artığı) adını vermek istedik. Çünkü, sabık Şah Pehlevi rejimi tarafından Pan-Türkizm için bir vesile olur zehab ve korkusuyla mezkur hükümet tarafından bütün kütüphane ve müzelere gönderilen umumi bir talimat-name ile Türkçe eserlerin imha edilmesi ya da gömülmesi istenmiştir. İşte bugün elimizde bulunan yaklaşık 1200 adet Türkçe el yazma nüsha bu akıbetten kurtulanlardır. Bu eser, İran kütüphanelerinde bulunan Türkçe el yazma eserleri ilk olarak inceleyen bir çalışma olarak ayrıca önemlidir.
14.80 ₺ -
Tarihi Hakikatler
Osmanlı ve Türk tarihine dair gerçekler bu kitapta… TÜRKLER kitabının yazarı İsmail Hami Danişmend’le tarihin bilinmeyenlerine yolculuk devam ediyor… İsmail Hami Danişmend, Türk tarihi ve Türk dili sahasındaki araştırmalarıyla tanınmış seçkin bir tarihçimiz ve oldukça değerli bir fikir adamımız olarak kendisini bütün ilim çevrelerine kabul ettirmiş bir büyüğümüzüdür. Tarihi Hakikatler, üü tarihçi ve fikir adamımız İsmail Hami Danişmend’in iki ciltlik eserinden özenli bir seçkidir. Osmanlı dönemine ait birçok yerli yabancı tarihi kaynaklardan istifadeyle hazırlanan eserde, Türklerin askeri, siyasi ve sosyal hayat yapılanmaları hakkında önemli tespitler ve açılımlar yer alıyor. Osmanlı padişahlarının liderlik ve kişilik özellikleri, Osmanlı tarihindeki ilkler, saray kültürünün ayrıntıları ve daha birçok nitelikli açıklamalar yer alıyor. Tarihi Hakikatler’de önde gelen Türk büyüklerinin ayırt edici pek çok özelliğini orijinal ve ince nükteler ve kitabın sonunda tarihten ilginç anekdotlarla okuyacaksınız. İsmail Hami Danişmend Dört ciltlik Osmanlı Tarihi Kronolojisi başta olmak üzere otuzu aşkın önemli esere imza atmış, Milli Mücadele kahramanlarımız arasında yerini almış, üniversitelerde dersler vermiş çok güçlü bir tarihçi, edebiyatçı ve fikir adamıdır.
6.51 ₺ -
Çanakkalede Türklerle Beraber
ÇANAKKALE’DE TÜRKLERLE BERABER, özellikle yabancı tarihçiler tarafından, Çanakkale Savaşları konusunda en önde gelen kaynak eserler arasında gösterilmektedir. 9. Tümen Komutanı Albay Hans Kannengiesser, ordumuzdaki Alman Subaylarının en yeteneklilerinden biriydi. Conkbayırı Savaşları’nda yaralanıp geriye gitmeye mecbur kalmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Açıknet gerçeklerle dolu olan Hans Kannengiesser’in kitabının faydalı olacağı kanaatindeyim. Liman von Sanders Paşa * * * Balkan Savaşları’ndan salimen çıkan ve karınlarını otla doyurmak zorunda kaldıklarını ve açlığın, düşman kurşunundan da daha korkunç olduğunu, hatırlayanlara göre, “Evet, Çanakkale tam bir savaş değildi, çünkü her gün yemeğimizi de yiyorduk”. Kırık-bozuk Türkçemle hal-hatır soruyordum: ′Eyi mi?′ (Gehts gut?). Bana bir kişi veya tüm birlik koro halinde cevap veriyordu: ′Eyi Bey′ ve daha sonraları ise, ′Eyi Paşa′ (Es geht gut). * * * ...Hemen, 20 askerli bir piyade takımını tekrar buldum ve ateş açmalarını emrettim. Aldığım cevap ilginçti: “Biz sadece tabur komutanımız emrederse ateş ederiz”. Daha da neler, artık bu kadarı da fazlaydı! Koştum ve kendimi, küçük bir çukurda bulunan bu askerlerin arasına attım. Neler söylediğimi tam olarak bilmiyordum ama, “Her ne olursa olsun ateş edin ve hemen kendinizi karşıdaki İngilizlerin üzerine atın! Ya ateş etmeden atılın ya da ateş ettikten sonra harekete geçin!” dediğimi hatırlıyorum. * * * Çanakkle Savaşı’nda 9. Tümen Komutanı olarak Kirte, Kayaltepe ve Conkbayırı’nda ve Eylül 1915’ten sonra 16. Kolordu Komutanı olarak Anafartalar’da görev alan, işgale direnen Türk askerlerinin kahramanlığını sıkça anan Kannengiesser, Almanya′ya döndükten sonra hatıralarını kaleme almıştır. Çanakkale’de 7 Ağustos 1915’te, düşmanın açtığı makineli tüfek ateşiyle göğsünden vurulan Albay Hans Kannengiesser’in kitabı, Liman von Sanders Paşa’nın önsözüyle tarihseverlerle buluşuyor.
9.25 ₺ -
İrabın Yolu
Eser, Acurrumiyye ve Avamil gibi klasik nahiv metinlerinden ve son dönem nahiv kitaplarından yola çıkarak hazırlanmış tablo, formül ve infografiklerden müteşekkildir. Arapçada cümle yapısını çözümleyen ilim olan "i'rab"ı konu edinir. İ'rabın yapılışını sistematik hale getirmeye çalışmasından ötürü "İ'rabın Yolu" adını almıştır. Eserde, Arapçada kelime ve cümle yapılarının nasıl bir mantıkla, hangi öğelerden oluştuğunu ve bunları nasıl vasıflandırıp çözümleyeceğinizi bulacaksınız. Ancak bu yapıların ve öğelerinin tarifleri ve detaylı özellikleri için dilbilgisi kaynaklarına başvurmanız gerekecektir. Çünkü eser, Arapça dilbilgisini değil; yalnızca, cümleleri öğelerine ayırma işlemi olan i'rabı, yapılışını ve konumlarını tablo, formül ve infografiklerle anlatmayı amaçlar. Eserin, i'rabı tüm ve ileri düzey yönleriyle aktarmış olma iddiası yoktur. Giriş düzeyinde öğrencilerin zihninde kabulü kolaylaştırması ve kalıcılığı artırması adına grafiklerden faydalanılarak genel hatlarıyla aktarılmıştır. Bu işlem gerçekleşirken, uzun yıllardır kullanılagelen bazı teknik terimlerin de, yeni kelimelerle ifade edildiğini göreceksiniz. Örneğin: i'rab durumuna, i'rab konumu; kelimelerin i'rabi adlarına roller denildi. İ'rabın Yolu, "Giriş, İ'rab, Cümlede Roller ve Etki Edenler, İ'rab Formülleri, İ'rab Örnekleri, Alıştırmalar-1 ve Alıştırmalar-2" olmak üzere 6 ana bölümden oluşur. Kitabın sonunda ise alıştırmaların cevapları yer almaktadır. Alıştırmalar-1 bölümü, İ'rab Örnekleri bölümündeki cümlelerin yapılmış i'rablarıyla boşluk doldurma usulünden faydalanılarak hazırlandı. Alıştırmalar-2 bölümünde ise yine aynı cümleler kullanılarak, tamamiyle talebe tarafından doldurulması istendi. Alıştırmalar bölümüne tercüme, konu ve formül gibi destek mahiyetinde veriler eklenerek, talebenin alıştırmayı kolaylıkla tamamlaması planlandı.
140.00 ₺ -
Ziynetül Kulüp Kalplerin Ziyneti 2 Hm
Aşık sohbetleri ve Evradı şerifeler Allah celle hazretlerinin izni ve inayetiyle manevi fikir hayatımıza armağan ettiğimiz bu naçiz risalemiz; mahiyyet ve muhtevası bakımından büyük bir iddia mahsulü değildir. Zira bu konuda büyüklerimiz tarafından Arabi Farisi ve diğer lisanlarda yazılmış okunmuş ve okutulmuş veya yazılmış fakat halka sunulmamış bir çok değerli eserler mevcuttur. Havas ve Havassül-havas tabir olunan ve herbiri birer gönül sultanı olan bu zevat-ı ali-kadrin te'lif buyurdukları çok kıymetli eserler yanında bir hiç mesabesinde olan bu risaleciği kaleme almaktan muradımız; nasipleri bizden olacak ihvan-ı din-i mübiyne hizmet' edebilmektir. Böylece Cenabı-Hakkın bize ilham ve ihsan buyurduğu kadar dilimizin söyleme gayreti ve kalemimizin yazma kudreti ile aziz milletimize ve muhterem din kardeşlerimize Hale yoldaşlarımıza hayırlı ve faydalı olabileceğimizi düşündük. Allahu azim-Üş-şanın rizasını Resul-ü zişanın şefaat-i uzmasını ve Evliyaullahın himem-i ruhaniyyetleri muktezasını tahsil niyyet-i MUsanesiyle hazırladığımız bu risalemizde halkımızın çoğunlukla bu konulardaki müşkillerini elimizden geldiği ve gücümüzün yettiği kadar halletmeğe ve meçhullerine ışık tutmağa çalıştık. Bilindiği gibi bu çok önemli bahis iç ALEMİ ile ilgili bulunduğundan bu yol üzerinde yol kesenler şeytan aleyh-ül-laneye hizmet edenler ve Rahman suretinde görünen iblisler sayılamayacak kadar çoktur. Bu risale; Hakka talip ve rizaya ragıp olanlarla kendi özünü bilmek murad edenlere ve insan doğup insan yaşamak ve insan olarak ölmek isteyenlere ve nasipleri bizden olanlara -inşallah iyi bir rehber olacaktır. Bütün gayret ve hüsn-ü-niyyetimize rağmen kusurlarımız olmuşsa hata ve noksanlarımızın samimiyyetimize bağışlanmasını ehl-i irfanın iz'an ve vicdanlarından bekler günahları affetmesini ve örtmesini seven Allah cezze hazretlerinden kasten irtikap etmediğimiz zuhul ve nisyanlarımızın af buyurulmasını tazarru ve niyaz eyler ruhaniyyet-i Muhammediyye ve himmet-i Evliyaullahtan bize yardımcı olmalarını dileriz. Bu risalemizin; indi-iltihiyyede indi-Resulullahta ve indi-Evliyaullahta mergup ve mahbup olmasını ve Ümmet-i Muhammede faydalar sağlamasını temenni ve ümit ederiz. Tevfik Allah'tandır ... Kutb-ül-arifiyn Gavs-ül-vasıliyn Hatem ül-müctehidiyn Pir Sultan Muhammed Nureddin Cerrahi fahri türbedarı mukbil-i-akddm-ül- Evliya El-Hac MUZAFFER OZAK
400.00 ₺ -
-
Halebi Sağir Tercümesi Şamua
Bütün hamd Allahadır. O'nun Peygamberine ve Peygamber'in Aline ve Ashabına salat ve selam olsun. Allah Taala tercüme etmemizi muvaffak kıldığı Halebi-i Sağirin okunmasını ve ondan gereği gibi istifade edilmesini mümin kardeşlerimin cümlesine nasib ve müyesser etsin. Halebi-i Sağir'in sahibi İbrahim b. Muhammed b. İbrahim el-Halebi'dir. İbrahim Halebi Hanefi fıkhın" füruunda Mültekaa'l-Ebhür'ü yazmıştır. Halebi-i Sağir'ı yazan İbrahim Halebi bundan önce Halebi-i Kebir'i yazmıştır. Müellif Halebi-i Kebirine Gunyetü'l-Mütemelli adını vermiştir. Halebi-i Sağir'in ve Kebirin her ikisi de El-Şeyh el-imam Sedidü'ddin el-Kaşgaari'nin tasnif etmiş olduğu ((Münyetü'l-musalli Ve Gunyetü'l-Mübtedi) nin şerhleridir. Şarih (İbrahim Halebi) daha önce yaptığı şerhi (Halebi-i Kebir'i) fazla teferrüatlı bularak okuyucuların istifadesine daha elverişli olduğunu söylediği Halebi-i Sağir'i yazmıştır. Halebi'nin metni olan Münyetü'l-musalli'nin müellifi Muhammed b.Muhammed el-Kaşgaari 705 hicri yılında vefat etmiştir. İbrahim Halebi de 956 hicri yılında vefat etmiştir. Münyetü'l-musalli üzerine Halebi'den başka şerhler de yazılmıştır. Münyetü'l-Musalli demek namaz kılan kimsenin kendisine şiddetle muhtac olduğu ternenni ettiği muradı demektir. Bu ismin devamı olan Gunyetü'l-Mübtedin demek de genişce yazılmış olan kitaplara alışkın olmayan okumaya yeni başlamış kimselerin ihtiyaçlarını karşılayan bir dereceye kadar başka kitaplara muhtaç etmeyen demektir. Hepimizin malumudur ki ibadetler en nefis vakitlerin harcanacağı ve kişilerin harekat ve sekenatının cevherlerini verecekleri en önde gelen en mühim şeylerdir. Namaz ise bunların başında gelen bir ibadettir. Namazın şart ve erkanını en güzel en iyi tertip eden bir kitap olması bakımından Münyetü'l-Musalli çok mühimdir. Bunun şerhi olması bakımından da Halebi'nin ehemmiyeti bir o kadar büyüktür. Küçük yaşta şuna şahid olmuştuk: Arapça okuyan bir kimseye Arapçadan ne okudun yahut nereye kadar okudun veya neler okudun diye sorulduğunda cevabında izhar Kafiye bir de Halebi okudum derdi. Bunların ilk ikisi Arapçanın gramerinden meşhur iki kitaptır. Yani islAm aleminde. hususiyle Türkiye'de ötedenberi ders kitabı olarak okutulan Arapça dilbilgisinin anası mesabesinde olan iki metin Nahiv kitaplarıdır. Halebi'nin ne olduğunu sorarsanız o Arapça ile yazılıdır. Fakat Arapça kitabı değildir. O Arapça'nın adeta bir tatbikat mahalli olmakta idi. Yani Arapçayı okuyan biraz ibareden mana çıkaracak duruma gelen öğrencilerin namaz abdest bahislerini hem öğrenmeleri hem de Arapçanın tatbikatını yapmaları bakımından elverişli ilk akla gelen kitaptır.Bir arkadaşım Halebi'yi anlamak o kadar kolay bir iş değildir» demişti. Bu hatırımda kalmış. Gerçekten Halebi'yi bu seferki okuyuşumda ona hak verdim. Çünkü Halebi'nin mantıki ve gayet güzel bir tertiple fıkıh usülü kaidelerine riayet olunarak kaleme alınmış olması kolaylığı yanında güçlüğünü de beraberinde getirmiştir. Eserin bazı husüsiyetlerini arzetmek isterim: 1 - Eser bir şerh olup Hanefi Mezhebi üzerine yazılmış ve bünyesinde taharet namaz ve bunlarla yakından ilgili bahislere yer verilmiş olan ve çok ihtiyaç duyulan meseleleri içinde bulunduran Münteyü'l-Musalli'nin şerhidir. 2 - Eser Mezheb imamları olan Ebü Hanife Ebü Yüsuf Muhammed Hasan b. Ziyad ve Züfer'in görüşleri ittifakları ve ihtilaflariyle birlikte kaleme alınmıştır. Diğer taraftan üÇ imama göre de böyledir veya üç imam bu görüşe muhaliftirler veya Malik şuna kaaildir. Şafii buna kaaildir demek süretiyle diğer üç mezheb imamlarının görüşlerini ve aralarındaki ihtilaf ve ittifakı ve bunların Hanefilere muhalif olan taraflarını ve dolayısiyle imamların usül ve kaidelerini öğretmiş oluyor. Musannif (Metin sahibi) bu gibi yerlerde Bize göre veya bizim indimizde veya bizim katımızda diye terceme ettiğimiz sözleriyle Biz Hanefilere göre demeyi kasdetmiştir. Bazen da Bizim ashabımız veya bizim imamlarımıza göre demektedir. 3 - Yukarda da işaret edildiği gibi bu şerh daha öz olarak kaleme alınmış daha ziyade meseleler tafsil edilmiş deliller üzerinde Halebi-i Kebirdeki kadar durulmamış ve onun kadar teferruata girilmemiştir. 4 - Musannif (metin sahibi) bazı isimlerini verdiği kitaplardan gerek Mütekaddimin ve gerekse Müteahhirin ulemanın kitaplarından seçip biriktirdiği gibi isimlerini verdiği kitaplardan başka kitaplardan da almış olduğuna işaret etmiştir. Bunlar gerçekten fıkhın umdesini teşkil eden kaynak kitaplardır. Musannif sözünü çok ettiği kaynaklardan biri de Zahir-i rivaye Nevadir Fetava ve Vakiattır. Zahir-i rivayeki bunlara Usül meseleleri de denir - Ebü Hanife ve Ashabı olan Ebü Yüsuf Muhammed Hasan ve Züfer'den ve Ebü Hanife'den ilim alan diğer kimselerden rivayet olunan meselelerdir. Bunlar ekseriye ilk üçünün kavlidir. Nevadir meselelerine gelince bunlar da Ebü Hanife ve Ashabından Zahir rivaye'nin gayrı rivayet olunan meselelerdir. Fetvalar ve Vakiat ise Hanefi Ulemasının sonraki müctehidlerinin bu meselelerden sorulduklarında Mütekaddimün Mezheb ehlinden haklarında rivayet bulunmayıp istinbat ettikleri meselelerdir. Bu hususta derli toplu malümat için daha önce tercümesini yaptığımız Mezahib-i Erbaa'nın birinci cildinin iki numaralı önsözünün 33. sahifesinin ilk beş paragrafına bakınız. Musannif ve ona taben de Şarih (Halebi) hemen her meselede bu meselenin nereden alındığını hangi kaynak kitaptan ahz edildiğini meselenin sonunda veya başında zikretmesi aynı bir mesele hakkında daha başka kitapta ne denildiğini yani bu meseleyi falan kitapta şöy1e zikreder demekle meselenin sadece bir çözüm şekli olmadığını muhtelif kitaplarda işin şu veya bu tarzda izah edildiğini zikretmesi de kitabın karakteristik tarafıdır. 5 - Kitabın hususiyetlerinden biri de usul kaideleri üzerine yazılmış olması sebep netice bağlarının kurulması yanında meselelerin güzel bir üslub içerisinde ele alınmış olmasıdır. Şöyle ki : bu meseleleri burada okuyup gören kimse burada bulunmayan namaz abdest meselelerini de onlara kıyasla anlayabilecek bir duruma gelir. Veya en azından bilmediği mesele hakkında bir şey söylememesini veya söylettiği zaman doğru bir tarzda söylemesini bilir bir duruma gelir. Kısacası bu kitabı okuyan kimsenin fıkıh yönünden kafası açılır meseleleri anlamada maharet kasbeder ve basiret hasıl eder. Kitabın birçok yerlerinde Meşayihimiz diye geçer. Meşiyih Şeyh'in cem'idir. Bu ise üç manaya gelir: Yaş bakımından büyük olanlara ilmen büyük olanlara veya amelen büyük olanlara denilmektedir. Burada bundan maksad bizim mutemed fakihlerimiz hususiyle imamlarımızdır. Mütekaddimun Ulema denildiğinde Ebu Hanife ve arkadaşları yani onun talebesi durumundaki diğer imamlarımız ve onlardan önceki ulema Müteahhirun ile de bunlardan sonraki fakihler kasd olunmaktadır. Eskiden yazılan Arapça birçok ilim kitaplarında olduğu gibi bunda da Münyen metin olarak parantez içerisinde şerhi u Halebi de parantez dışında olmak üzere iki kitap (Metin ve Şerh) bir arada gelmiştir. Buradaki metin ve şerhi birbirinden ayıran parantezleri biz tercümede kaldırdık. Çünkü ikisi birbirine o derece bağlı olarak yazılmıştır ki yani Şarih şerh i metne o derece uydurmuştur ki sanki ikisi bir kitapmış gibi fark etmek güçtür. Tercümenin metinle birlikte basılacağını göz önünde tutarak bazı delil makamında ve misal ve izah sadedinde getirilen ayet hadis ve duaları hususiyle mahzur görmediğimiz yerlerde metnin de karşısında olmasını düşünerek Arapça metni yeni harflerle yazdık. Bazen da bunların sadece manalarını yazarak yetindik. Bundaki gayemiz okuyanlarımıza kolaylık getirmektir. Bu kitabı tercüme etmem esnasında bazı intibalarımı şöylece anlatmak isterim: Bunlardan bazılarını şöylece sıralayabiliriz: Halebi'yi yalnızca bir fıkıh kitabı olarak birtakım namaz ve abdest meselelerini konu alan bir kitap olarak görmemek lazımdır. Bu kitap okunurken islam'ın ruhu ve onun ahlakının ulviliği adalet duygusu ve kılı kırk yarmanın gözle görülür birtakım görüntüleriyle göz önüne serilmesi vardır. insanın günlük hayatında ibadet konusunda yapacağı bir takım şeyleri nasıl tanzim edeceğini ne şekilde hareket edeceğini ne yapması lazım geldiğini bir şeyin yakin (kesinlik) hasıl etmesinde ve buna yakın hal almasında ne gibi şartların ne gibi emarelerin bulunacağını şüpheli şeylerin veya buna benzer şeylerin netice ve semeresinin neler olduğunu nelere dikkat etmenin lazım geldiğini metotlu hareketlerin ne şekilde olacağını bize öğretmektedir. Kitap fakihlerin münakaşalarında bazı akli muamele ve muhakemeleri bize fiilen göstermekte kafamızın işlemesine yardımcı olmakta fikrimizi mantığımızı iyi ve yerinde kullanmamıza bizi alıştırmaktadır. Bunlar benim aklıma gelenlerdir. Daha başkaları da vardır. Bu söylediklerimi bir iddia ve bir zumdan ibaret sayanlar hatta inkar edenler olabilir. Bunlara cevabımBana öyle geliyor demektir. ikinci bir cevap gerekirse aslında fıkıh demek kuru kuruya birtakım ahkamı bilmekten ibaret değildir. Fıkıh kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesiyle diğer bir tabirle fıkıh caiz olan ve caiz olmayan şeyleri bilmesiyle birlikde onu tatbik etmesidir. Netice itibariyle dünya ve ahiret zararlı olan şeyleri bilip onlardan sakınmak faydalı olan şeyleri de bilip ondan müstefid olmaktır. işte bu manasiyle fıkıh - ki ibadet konuları onun bir cüzünü teşkil etmektedir - herkesin Allah'a karşı mesuliyetinde hareketlerini tanzim etmesini bilip Allah'ın rızasına muvafık amellerde bulunması demektir. Yoksa muktezasınca amele götürmeyen basit bilgiden ibaret değildir. Gerçek manada fakihler de bu yolda bilgi sahibi olan kimselerdir. Halebi-i Sağir'i terceme etmekle öteden beri bu Kitabın ve benzeri kitapların metnini bastırmakla önemli hizmetlerde bulunan SALAH BİLİCİ KİTABEVi'nin yeni bir hizmet azminde olduklarını ve benim de çorbada bir tuzumun olduğunu görme sevinci içerisinde olacağım. Halebi- Sagir'in daha önce Babadağı tarafından yapılmış eski Türkçe yazı ile bir tercemesi de vardır. Okuyucularımın gerek bununla gerekse metinle karşılaştırarak yapmış olabileceğimiz hatalarımızda bizi ikaz etmeleri onların bir vazifesi olduğunu hatırlatırım. Tabii olarak hakkı tavsiye sabrı tavsiye her zaman müminlerin birbirine karşı görevleri olduğunu hemen herkesin ezbere okuyabileceği Asr Süre-i Celilesinden bilinmektedir. Bizler okuyan ve okutanlara hayır dualar ederken onların da bizleri ikaz etmelerini isteriz. Bunun yanında bu kitapları yazmış olan ulemaya da Allah Taala'nın rahmetini ve bereketini dileriz. HASAN EGE
455.00 ₺ -
Kainat İnsan ve Kuranda Tefekkür
Osman Nuri Topbaş Hocaefendinin nezih kaleminden hazırlanan bu kitap, Kuran-ı Kerimin istediği şekilde tefekkür anlayışının nasıl olması gerektiğini izah ediyor pkuyucularına. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, Kainat, İnsan ve Kuran'da tefekkürün nasıl olması gerektiği ortaya konuluyor. Cenab-ı Hak, ilahi isim ve sıfatlarının en büyük tecelli mekanı olan ''Kur'an'', ''insan'' ve ''kainat''ın derinliklerinden nasip alarak oradan hayatını aydınlatacak hakikat incilerini çıkarabilme kabiliyetini, mahlukat içinde kamil bir surette yanlızca insanlara, kısmen cinlere bahşetmiştir. Ki bunu yegane vasıtası da; ''tefekkür'' ve ''tahassüs''tür. Kuran-ı Kerimde geçen tefekkür mahiyetli ayet-i kerimelerin ışığında ele alınan tefekkür konusu, kainatta tefekkür, İnsanda tefekkür, kuranda tefekür konularını müteakip tefekkür adabı konusu ile devam edilmiştir. Netice bölümünde de, yine tefekkürün muhtelif boyutları ele alınmıştır.
55.00 ₺ -
Adab
Muhammed in Abdullah el-Hani'den manevi yolun inceliklerine dair bir eser. Muhammed bin Abbdullah el-Hânî'nin Âdâb risalesi, Ali Hüsrevoğlu'nun tercümesiyle dilimize aktarıldığı günden beri binlerce mü'min yüreğin pasına cila oldu. Nice gönül ehline yolda yürümeyi talim etti... Okundukça nice yüzbinlere daha rehber olacak. Çünkü o Âdâb Risalesi. Müslümanca yaşamanın edebini öğretiyor, incelikleri zerafetle gönüllere nakşediyor. Hak yolun yolcularına karanlıklar içinde ışık oluyor. "Ey Hak yolunun yolcusu" diye sıcak bir hitap ile okuyucuya sesleniyor. Din kardeşlerine, ihvanı sevip saymanın inceliklerini sayıyor. Kişinin kendi hakkına dahi riayet etmesi gerektiğini öğretiyor. Aile hayatını cennet bahçelerine döndürmenin anahtarını sunuyor... "Ey gönül erbabı! "Bu yol, edebe riayet yoludur ve burada her davranışı edeble yapmak gerekir. Yolumuz sohbet yoludur, zamana, mekana sahip olma yoludur" diyor... Elinizdeki kitabın insanlığa bir çift sözü var: İllâ edeb, illâ edeb.
280.00 ₺ -
Ahiret Azığı 1
Ömer Faruk Demireşik Bey'in kaleminden, tasavvuf ilminin kaynakları mesabesinde olan kıymetli eserlerden seçme menkıbeler...
108.50 ₺