-
Verimli Bir Toplantı Nasıl Yapılır?
İnsanların çoğu yeni yeni toplantılara katılmayı özlemle isterler. Öyleyse niçin toplantı yaparız? Toplantısız bir hayat mümkün değil midir? Yaptığımız toplantıların başarılı olduğunu nasıl bileceksiniz? Etkili ve verimli bir toplantı naıl olmalıdır? Sorunlarınıza nasıl çözüm bulduğunuz? Kararlar nasıl alındı? Grup bir arada ne derece uyumlu çalışabildi? Toplantı, katılanlar üzerinde ne gibi izlenimler bıraktı? Herkes toplantıya aktif olarak katılma imkanı buldu mu, yoksa toplantı sadece bir kişinin egemenliği altında mı sürüp gitti? Toplantıdan bir zevk alabildiniz mi? Gündemdeki sorunların görüşülmesine bizzad katılmaya teşvik veya davet edildiniz mi? Katılanlar birbirlerinin fikirlerinden esinlenerek bunları birleştirmek yoluna mı gittiler, yoksa toplantı sadece egoların çarpışması şeklinde mi cereyan etti? Evet, verimli bir toplantı nasıl yapılır? Kitap baştan sona bu sırları anlatıyor.
6.00 ₺ -
Farklı Motivasyon Teknikleri
Anadolu ve Fen Liselerine hazırlanan öğrencilerin veli, öğretmen ve yakınları sürekli istenilen yoğunlukta çalışma kalitesine erişemediklerinden şikayet ederler. Bunun doğruluğu tartışılsa da bazen öğrencilerimizin çeşitli sebeplerden hazırlık sürecinden uzaklaştıkları gözlemlenir. Azalan motivasyonları, kaybolan ilgileri beklemeden "Farklı Motivasyon Teknikleri" nin belli periyotlar halinde uygulanmasını tavsiye ederiz. Uygulamanız için sistemleştirdiğimiz teknikleri istediğiniz taktirde beş veya onarlı paket programlar halinde veya aylık, haftalık periyotlar halinde uygulayabilirsiniz. Uygulayacağınız farklı motivasyon teknikleri sayesinde öğrencilerin çok daha yoğun bir şekilde LGS`ye hazırlanacağını göreceksiniz.
7.50 ₺ -
Hayata Yeniden Başlamak
Herşeye, yeniden doğan ya da yabancı diyarlardan gelen bir insanın gözüyle bakan biri olarak öncelikle düşünmeye ihtiyacım vardı. Doğrusu, bunun için bol vaktim oldu. Geçirdiğim kazanın ardından, yaklaşık bir yıl süren "derin uyku"dan uyandığımda sezdiğim en dehşet verici şey: İnsanların uyanık ve bilinçli olmalarının yanında, aslında çevrelerine karşı umursamazlıklarıyla benden çok derin bir uykuya dalmış olmalarıydı. Gözlere sahip olmak, gördüğümüz anlamına gelmez. Leonardo da Vinci`nin dediği gibi, "saper vedere", yani "görmeyi bilmek..." İşte varoluşumuzu anlamlı kılan budur: "algılamak ve kavramak..."
4.50 ₺ -
Üzüntüsüz Yaşamak
Üzüntü nasıl yenilir? Hayata nasıl bakacağız? Olayları nasıl değerlendireceğiz? İnsan olarak, bizim bu dünyadaki öncelikli görevlerimiz nelerdir? Ve en önemlisi, hangi özellik ve alışkanlıklarla kendimizi sıradan ve basit bir yaratık olmaktan kurtarabiliriz? Sayısız arzu ve isteklerle dolu bir iç dünyanız olacak... İmkanınız az, gücünüz sınırlı bulunacak... Ve siz üzüntüsüz yaşamayı başarabileceksiniz. Bu mümkün mü? Üzüntülere pabuç bırakmamak için elbette birçok etkili tedbir vardır. Önce bunları bilmeli, sonra da hemen uygulamaya koymalıdır. Üzüntüler, kafamıza ve kalbimize üşüşen sinekler gibidir. Rahatsız ettikleri doğrudur, ancak onların küçücük bir hamleyle kovalanabilecekleri de unutulmamalıdır. Ama Nasıl? İşte bu kitapta bu "nasıl"ın cevabını vermeye çalıştık.
13.89 ₺ -
Mutluluğun Adresi
Bu Kitapta; * Fikirlerin önemli ölçüde erezyona uğradığı ve büyük bir düşünce krizinin yaşandığı günümüzde herkesin aradığı, ama çok az insanın bulabildiği gerçek mutluluğa ulaştıracak ölçü ve yaklaşımları, * Mutluluğun esasları, şartları ve engelleri, * Varlıklara ve olaylara bakış açısı, inanç ve mutluluk ilişkileri gibi hususları bulacaksınız. Kısaca kitap, sahte mutluluklarla avunma yerine, gerçek mutluluğu arayan asil ruhlu insanlara hitap etmekte ve mutluluğun adresini vermektedir.
6.75 ₺ -
Başarının Yolları
Başarılı olan kimselerin takip ettikleri tarz ve yol nedir? Başaramayanların ihmal ettikleri noktalar nelerdir? Bu ve benzeri sorular Doğuda ve Batıda bir çok düşünür ve ilim adamının zihnini meşgul etmiş ve bunları yazdıkları eserlere konu etmişlerdir. Zaman içinde tecrübe edilerek doğruluğu ve isabeti tasdik edilmiş olan tavsiye ve düşünceleri derleyip, gençliğin dikkatine sunmayı uygun bulduk.
4.13 ₺ -
Kendimizi Nasıl Yetiştirelim?
Hayata örnek davranışlarıyla ve yaptığı hizmetlerle gönüllerde iz bırakmış insanın sahip olduğu ayrıcalığı hiçbir şey satın alamaz. Bu insanlara imrenmeyen ve gıpta etmeyen kimse yoktur. Ancak, bu insanların mutlaka bir başarı öyküsü vardır. Toplum içinde yaşayan her insan, başarılı olmak için çırpınır. Ama asıl çaba başarılı İsteğinden ziyade, "Nasıl Başarılı Olunur?" temeli üzerine yoğunlaştırılmalıdır. Devletin bana verdiği eğitim imkanlarını 25 yıla yakın bir süredir kullanmaktayım. İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimin her kademesinde görev yapmak kısmet oldu. Bu sorumlulukla, bugüne kadarki birikimimi; "Kendimizi Nasıl Yetiştirelim?" adıyla kitaplaştırıp sizlere sunmak istedim. Bunu yaparken de, konuları, yalnızca kuru bir "başarı" üzerine kurmadım. Aynı zamanda, ilim-din, kafa-gönül, madde-mana ve dünya-ahiret dengesini de esas aldım.
5.25 ₺ -
İçinizdeki Dostu Keşfedin
Dost bulmakta samimi olan, kendisini aranan ve özlenen bir dost haline getirmelidir. Yani dost bulmadan önce dost olmak gerek...Zaten iç dünyanızdaki dostluk duygusunu keşfeder ve onu açığa çıkarırsanız, ayrıca dost aramanıza da ihtiyaç kalmayacaktır. Siz, içinizdeki dostu keşfetmeden, dost bulmaya çalışırsanız, asla başaramazsınız. Kendisi dost gönüllü olanın dost aramasına ihtiyacı kalmaz. Gönlü bir mıknatıs gibi dostlukları cezbeder, çeker. - Herkesin içinde potansiyel bir dostluk hazinesi var mıdır? - Hiç şüphesiz ki, evet... Bütün iş, dostluk muhabbetiyle gözümüzü gönlümüze ve iç dünyamıza çevirmekte... Çünkü Allah, yaratırken öyle taktir etmiş, bizleri dost olmak, anlaşmak, kaynaşmak üzere yaratmış... Bize düşen, içimizdeki dostluğu keşfetmek, işlemek ve geliştirmektir.
9.00 ₺ -
Limit Siz Sıradışı Bir Yaşam İçin Vitesinizi 7 ye Takın
7. Vites Melih Arat - Sıradanlıktan nasıl kurtulur ve nasıl sıra dışı başarılara imza atarsınız? - Kendinize güvenmeye başlamak için ne yapmak gerekiyor? - Kısa sürede yüzlerce kitap okumanın sırrı nedir? - Projelerle kişisel gelişim konusunda aldığınız yolu nasıl yedi sekiz kat artırırsınız? - Hangi araçlar, gerçekten bizim öğrenmeyi öğrenmemizi sağlar? - Dahi değil, ama işlek ve kıvrak zekalı olmanın formülü nedir? - Yaşamınızı başarı, zenginlik ve mutluluık için nasıl planlarsanız? Bu soruların cevaplarını öğrenmek için kişisel gelişim yolunda vitesinizi 7`ye takın. Melih Arat, 7. Vites`te, size sıra dışı başarılara imza atmak, kendini geliştirmek, öğrenmeyi öğrenmek gibi konularda sıra dışı cevaplar veriyor. Melih Arat, kişisel gelişim yazarlarının Mercedes`i... Haluk İmamoğlu Sıkıştığım anlarda sizi okuyunca hep bir çıkış yolu buluyorum. Teşekkürler. Betül Altınel Karar almak artık benim için çok kolay. Ne zaman karar almam gerekse biriktirdiğim Melih Arat yazılarına bakıyorum. Cevap orada hazır bekliyor. İyi ki varsınız. Zeynep Sarmacı Sizi okumak sadece düşündürmekle, zevk vermekle kalmıyor; insanı harekete geçirmek için dürtüyor. Pelin Seyidoğlu İnsanların yaşamını değiştiriyorsunuz. Sadece beni değil, çevremdekileride etkilediniz. Selim Cenda Sahilde bir çayın yanında giden en iyi iki şey: simit ve Melih Arat yazıları... Hakan Turgut Sıradan bir satıcıyken sizin sıradışı yaşam becerileri formülüyle Türkiye`de satış şampiyonu oldum. İnsanın sadece ufkunu açmıyor, başarıya taşıyorsunuz. Mehmet Kocabıyık Gülümseyen gözler, kıvrak bir zeka, insanları düşündürmek ve potansiyellerinin doruğuna çıkarmak isteyen bir kafa. Ve bunu çok iyi başarıyor. Kandil Akıncı Melih Bey, sizden başka hiçbir yazarın yazısını evde her sabah kahvaltı sofrasında yüksek sesle okumuyoruz. Hatta sizin yazılarınızı bizzat annem okuyor. Ailemizin yazarısınız. Ailecek yaşama bakış açımızı değiştiriyorsunuz. Sizi çok seviyoruz. Semaşen Tuğra
8.63 ₺ -
Öğrenme Gücü
Öğrenme Gücü Dr. Nadir Çomak Ülkemizde son yıllarda adeta bir kişisel gelişim fırtınası esiyor. Özellikle batı kökenli kişisel gelişim kitaplarında, İncil ve Tevrat'tan yoğun alıntıların olduğunu görüyoruz. Bu nedenle zihni alt yapısı henüz hazır olmayan insanlarımız bu kitapları eğer sorgulamadan okursa farkında olmadan yanlış bir paradigma değişimine uğrayabilirler. Bizler kişisel gelişim konusunda batı modelini aynen almak yerine, kendi kültür kaynaklarımıza inip hazinemizi keşfederek insanımıza orjinal örnekler sunmak zorundayız. Bu kitap, batı ve doğu kaynaklarının mukayesesinde bir deneme niteliğindedir. Ayrıca, gerek konuları itibarıyla, gerek farklı anlatım tarzıyla, bundan sonra, çok daha güzel çalışmaların yapılmasına küçük bir katkı sağlayacaktır. Başarısızlık kaderimiz değildir. Geleceğimizi özgür seçimlerimiz belirler. Öğrenme Gücü, fark edemediğimiz gücü keşfetmemizi ve o güçle hayatımızı anlamlı kılmamızı sağlayacak önemli bir yol ayrımıdır.
6.75 ₺ -
Son Osmanlı Vahdeddin
Sultan Vahdeddin, yeni Türk Devleti`nin kuruluşu safhasında “günah keçisi” olarak seçildi ve resmî tarihin gadrine uğradı. “Vahdeddin düşmanlığı”, Cumhuriyetle birlikte kök salıp “tabulaştırıldı”. Sultan Vahdeddin`in, “hain” olarak anılmasında devlet ve rejim hesabına büyük faydalar olduğunu hâlâ düşünenler var. Peki, yıllardır gündemden düşmeyen “Vahdeddin haindir” söyleminin hakikati nedir? Vahdeddin, gerçekten hain midir? Yoksa, işgallere ve işgalcilere tepki gösterip direnmiş midir? Millî Mücadele ondan habersiz mi başladı? Yoksa Mustafa Kemal`i Anadolu`ya o mu gönderdi? Vahdeddin, Sevr Antlaşması`nı imzaladı mı? Bunlar gibi pek çok sorunun cevabını, belgelerin eşliğinde Son Osmanlı Vahdeddin kitabında bulacaksınız.
7.50 ₺ -
Surları Aşan Müjde: Fatih
Osmanlı’nın İstanbul’u fethi, Balkanlar ve Avrupa’da at sürüş nedeni, kuru bir cengâverlik hırsı değildi. Bir milliyetçilik davası değildi. Mal mülk edinmek hiç değildi. Fâtih olmayı, Fâtih yetiştirmeyi hedefleyen gönüller… Bu süreçte isimleri tarihe geçmiş isimler, mekânlar ve hadiseler. Nisan 1453’te büyük fethe arlanan kapı ve gün gün yaşanan gelişmeler. Asırlarca nice sultanların, kahraman kumandanların rüyalarını süsleyen İstanbul’un fethinin 53 günlük seyri… Müjdesi asırlar öncesinden verilmiş, surları aşan bir destanın sakin, soğukkanlı, dürüst, hür ve tarafsız olarak anlatımıdır elinizdeki kitap. Ve yaşanan, günümüze taze bir söğüt dalı gibi uzatılmış örnek hayatların, sanatların, hünerlerin, politikaların sergisi...
9.00 ₺ -
Kürt Meselesi'nin Açılımı
Bugün kronik bir vakaya dönüşüp nazik bir hal alan Kürt meselesi ve terör olayları, bölünmez bütünlüğümüzü ve geleceğimizi yakından tayin etmesi itibariyle ülkemizin “yumuşak karnını” teşkil etmektedir. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’su ile Kuzey Irak bölgesi yüz yılı aşkındır Batılı devletlerin çıkar ve ihtiraslarının alanı haline getirilmek istenmektedir. Bu maksatla ortaya attıkları Kürt meselesi adındaki fesat tohumunu 19. yüzyıldan beri besleyip kamçılamışlardır. Malum meseleden türeyen Kürt devleti senaryoları, Türkiye ve bölge ülkeleri açısından korkulu kâbus ve bölücü bir fitne olmaktan hâlâ çıkmış değildir. Bunu, Türkiye ve Ortadoğu’yu karıştırmak, kontrolü ellerinde tutmak için kullanan emperyalist güçler, birçok yıkıcı-bölücü akımları ve örgütleri desteklemiştir. Meşum mesele Türkiye’nin, SSCB’nin çöküşünden ABD’nin Irak’ı işgaline uzanan yeni dönemde önüne çıkan tarihî fırsatları değerlendirip bölgesel süper güç pozisyonuna yükselmesine mâni olan büyük bir çakıl taşı niteliğindedir. Sömürgecilerin koynunda semizleşen Sevr’in ölü doğmuş Kürt devletini büyütmekten ne Batılılar usandılar ne de defaatle aldatılıp aksiyle tokatlanan, ham hayaller peşinde koşan maceraperest Kürtçü liderler ve ayrılıkçı gruplar. Asıl trajedi, yaşanan bunca acı olaya ve ağır tecrübeye rağmen Osmanlı’nın yıkılış sürecinde tezgâhlanan aynı oyunların tekrar tezahür etmesi ve aynı unsurların hep oyuna gelmesidir. Selçuklulardan beridir hilâlin bereketli topraklarında barış ve kardeşlik içinde yaşamış olan Müslüman Türk, Kürt, Arap ve Fars kardeşler, 19. yüzyıldan bu yana emperyalist güçler tarafından hiç istemedikleri bir etnik fitne ateşinin içerisine sokulmak istenmektedir. Müslüman Kürtler ile bölge ülkeleri arasına menfi kavmiyetçilik sokularak, ortak imandan uzaklaşmaları, ümmet bilincinden kopup İslâm kardeşliği ve birliğinden ayrılmaları hedeflenmektedir. Doğu ve Güneydoğu’da Osmanlı’dan günümüze neler değişti, hangi birlik ve bütünlük bağları gevşedi de bugünkü problemler ortaya çıktı? Osmanlı üzerindeki emperyalist politikalara ve “ırkçı” temele dayandırılan Kürt meselesi, Batılıların iğrenç bir fitnesidir. Osmanlı’nın bütünlüğünü ve İslâm birliğini bozmak maksadıyla dışarıdan dayatılmasına rağmen, etnik-siyasi bir Kürt meselesi Osmanlı’da hiç bir zaman olmamıştır. İttihad Terakki ve Cumhuriyet dönemlerinde Osmanlı’nın kuşatıcı ve hoşgörülü İslâmî tutumundan taviz verildiği, milliyetçi-laik anlayışın esas alındığı ve bunun da din kardeşliği ve birlik ruhunu zedeleyip istenmeyen hadiselere yol açtığı inkâr edilemez. Her şeye rağmen etnik-siyasi Kürtçülüğün bütün Kürt kardeşlerimizi kapsamayan, hatta çoğunluğun tepkisiyle karşılaşan marjinal bir gelişme olarak mevziî kaldığını önemle belirtmemiz gerekir. Birlik ve dirliğimizi bozmayı amaçlayan bu fitne ve illete karşı Bediüzzaman Said Nursi gibi İslâm âlimi ve mütefekkirlerin hikmet ve hakikat imbiğinden geçmiş feyizli tespit ve hal çareleri mutlaka dikkate alınmalıdır. Onların, kaynağını dinin özünden, ilim ve irfanın ışığından, eşya ve hadiselerin sırlı hakikatinden alan nurlu teşhis ve reçeteleri anlaşılmadıkça, teklif ve tavsiyelerine iltifat edilmedikçe, Doğu'daki müzmin sıkıntıların çözülmesinin zor olduğu kanaatindeyiz. Meselenin çözümü noktasında atılacak en hayati adım, Türkler ve Kürtlerin yüzyıllardır olduğu gibi kardeşlik, ittifak, muhabbet ve uhuvvetini kuvvetlendirecek yegâne birlik noktaları olan din, vatan, tarih, mefkûre, kader ve menfaat birlikteliklerini yeniden canlandırıp tahkim etmektir. Bu anlamda elinizdeki naçizane eserin yaraya merhem olması en samimi temennimizdir.
11.25 ₺ -
Son İmparator Abdülhamid Hanın Gizemli Dünyası
Sultan İkinci Abdülhamid hakkındaki “Ulu” ya da “Kızıl” yargısı pupa yelken sürüyor. Bir kısım “etkin” siyasî-entelektüel çevrelere bulaşan “Abdülhamid illeti”, büyük ölçüde onun çok yönlü politikalarını anlayamamaktan, etrafını kuşatan ağır şartları takdir edememekten ve geleneksel kaynaklardan beslenen kişiliğine ve tavırlarına duyulan alerjiden türüyor. Bu biraz da “Görünmez Sultan”ın Yıldız`a kapanarak zatını ve fikirlerini dış dünyadan gizlemesinden ve gizemli âlemine nüfuz edememekten kaynaklanıyor. Belki Yıldız`a hapsolmuştu; ama ufku, vizyonu, hayalleri, projeleri ve yenilikleri Yıldız`ın duvarlarını ve çağını fersahlarca aşacak seviyedeydi. Abdülhamid`in çehresini kapatan kalın örtü açıldıkça ve kişiliğine saldırıların katranı temizlendikçe “Gerçek Abdülhamid” tüm ihtişamıyla ortaya çıkmakta ve şaşırtıcı parlaklığıyla gözleri kamaştırmakta. O, gerçek bir proje, politika, strateji ve reform adamıydı. O, “asrın en siyasi padişahı” idi; tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurduydu. Emperyalizme karşı `Hasta Adamı` cesurca müdafaa eden “Son Kurtarıcı”ydı. Yine O, ilan ettiği meşrutiyetle, açtığı okullarda yetişen asker ve bürokratlarla, gerçekleştirdiği imar-iskân ve alt yapı hizmetleriyle, Cumhuriyet`in ve modern Türkiye`nin “temellerini hazırlayanlardan”dı. “Abdülhamid Gerçeği”ni doğru anlamak ve keşfetmek, şüphesiz ki bugünümüze ve yarınımıza büyük ışık tutacak. Necip Fazıl`ın deyimiyle “Abdülhamid`i anlamak her şeyi anlamaktır.” Hatta François Georgeon`un enfes tespitine göre “Abdülhamid`i anlamak bugünkü Türkiye`yi anlamaktır.” İşte bu kitap, “Abdülhamid Gerçeği”nin yeniden anlaşılması, bilinmeyen cephelerinin keşfedilmesi ve İttihatçı Hareket ile 1908 Darbesi`nin esrarının çözülmesi noktasında ezber bozacak bir keyfiyettedir. Eserin, kafa karışıklığının durulmasına, karartılan bir dönemin aydınlanmasına vesile olması en büyük temennimizdir. Abdülhamid ve devrini yeniden okumaya, keşfetmeye ve anlamaya ne dersiniz?
45.00 ₺ -
Abideleriyle Osmanlı İstanbul'u
Türk tarih ve medeniyetinin en canlı eserleri olan abidelerimiz 16. yüzyılda kemal seviyesini bulmuş, birbiri ardına inşa edilen mükemmel eserler, milletlerarası mimarî şaheserler arasına girmişti. Bu harika eserlerin merkezi de İstanbul`du. Osmanlı İstanbul`u fethin hemen sonrasında başlayan hummalı faaliyetler sonucu tam bir Türk-İslâm şehri haline gelmiş ve asırlarca Devlet-i Âliye`ye payitaht olmuştu. İstanbul`u İstanbul yapan Osmanlı ruhuydu. Elmas misali günümüze kadar getiren, yaşatan bu ruhtu. İşte bu yüzden İstanbullu olabilmek büyük bir meziyetti, ayrıcalıktı, asaletti. Günümüzde milyonları bağrında misafir eden İstanbul ile Osmanlının İstanbul`u maalesef aynı değil. İkisi arasında uçurumlar var. Ve maalesef İstanbullu olmanın da değeri, anlamı ve meziyeti çok değişti. İstanbullu olabilmek için İstanbul`da doğmak şart değil. İstanbullu olmak Rumelihisarı Camii sahnında pop konseri verilmesinin acısını ruhunun derinlerinde hissedebilmektir. Yerinde yeller esen güzelim Karaköy Camii`nin yeniden inşasına yardımcı olmaktır. Ayasofya avlusunda bulunan Sultan II. Selim türbesinin çalınıp Louvre müzesine satılan çini panosunun ülkeye geri getirilmesine çaba göstermektir. Süleymaniye`nin kubbesine meftun olmaktır. Sultanahmet`in, Rüstem Paşa`nın, Kılıç Ali Paşa`nın çinilerini seyretmektir. III. Ahmet çeşmelerinin taş işçiliğine hayran olmaktır. “Abideleriyle Osmanlı İstanbul`u” kitabı gerçek İstanbul`u ve İstanbulluyu ortaya koyan bir eser. Osmanlıyı, elimizdeki Osmanlı yadigarı İstanbul`u tanımak, korumak adına küçük de olsa bir adım atmaya ne dersiniz?
9.00 ₺ -
Osmanlı'nın Fetih Yöntemleri
Osmanlı Devleti dünyanın ele geçirilmesi ve yönetilmesi en zor bölgesini fethetmiş ve uzun asırlar başarıyla yönetmiştir. Bu dönemde şehirler, etrafını kuşatan sağlam surlarla korunduğundan; Osmanlılar, bu şehirleri fethedebilmek için muhasara savaşı yapmak zorunda kalmışlar; sürekli kendilerini yenilemek suretiyle geliştirdikleri yeni yöntemlerle, muhasaralarda oldukça başarılı olmuşlar ve bir çağın kapanmasını sağlamışlardır. Bu başarı, fetihleri gerçekleştiren Osmanlı ordusunda hizmet eden komutanından en ufak neferine ve ordunun ihtiyaçlarını karşılayan geri hizmet birliklerine kadar, insan unsurunun kalitesi ve bu kaliteyi ortaya çıkaran maddi ve manevi unsurlar sayesinde elde edilmiştir. Bu eserde, bir kalenin kuşatma kararının verilmesinden kalenin fethinden sonra yapılan işlere kadar geçen süreçte yaşanan hadiselerle, başarıyı ortaya çıkaran maddi ve manevi değerler de anlatılmak suretiyle, Osmanlı medeniyetinin dayandığı temeller ortaya konulmaya çalışılmıştır.
9.00 ₺ -
Bitmeyen Hesaplaşma Hilal ile Haçın Bin Yıllık Mücadelesi
Doğu ve Batı`nın, Hilâl ile Haç`ın, bu iki medeniyet ve inancın tarih boyunca her alandaki karşılaşması, iki rakip dünyanın bugüne uzanan ilişkilerini şekillendirmiştir. Günümüzde “tarihin sonu” ve “medeniyetler çatışması” gibi söylemler ve medeniyetler diyalogu sarkacında gidip gelen iki âlemin münasebetleri, tarihî mirasının izlerini taşımaktadır. Batı ile İslâm medeniyetlerinin iç içe geçen müşterek tarihi, uzunca bir zaman diliminde Osmanlı`yla kesişmiş ve bütünleşmiştir. Osmanlı özelinde iki âlemin kadim mücadelesini ve hesaplaşmasını incelemek, oldukça farklı ve geniş bir bakış açısı sunuyor. Bitmeyen Hesaplaşma`da Malazgirt`ten Çanakkale`ye uzanan, kaynağını Haçlı seferlerinden alan, Osmanlı`yı ve İslâm dünyasını parçalama ve sömürgeleştirme oyununun tarihi süreci ve bugünkü yansımaları ele alınmıştır. Bitmeyen Hesaplaşma, Doğu ile Batı arasındaki münasebetlerin Osmanlı bağlamında daha iyi anlaşılmasına göz ardı edilemez katkılar sunmaktadır. Doğu ile Batı`yı, Hilal ile Haç`ı yeniden keşfetmek adına çıkılan tarih yolculuğu yepyeni ufuklar açıyor...
12.00 ₺ -
Cepheden Çanakkale
Çanakkale Muharebesi, Birinci Dünya Harbinin sonuç tayin edici ve en önemli muharebelerinden biridir. Asya ile Avrupa’yı ayıran yahut birleştiren Çanakkale Boğazının her iki tarafında cereyan eden bu savaş, aynı zamanda Birinci Dünya Harbinin en kanlı savaşlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Çanakkale Harbinde maddi unsurların yanında manevi unsurlar da büyük rol oynamıştır. Kısa ifadesiyle bu harbi iman ile maddenin savaşı olarak nitelemek mümkündür. Kahraman askerlerimiz Mehmet Akif’in dediği gibi “iman dolu göğsüyle”, “hilali kurtarmak için” şehit düşmüş, vatanını, milletini, dinini kurtarabilmek, koruyabilmek için canını ve kanını seve seve ortaya koymuştur. Yakın bir tarihte meydana gelmesi sebebiyle Çanakkale Harbi hakkında pek çok hatırat, şiir, hikâye yazılmış, türküler yakılmış, günlükler tutulmuş, mektuplar kaleme alınmıştır. Bu kitapta Çanakkale’de imkânsızı başaran Mehmetciğimizin sergilediği yigitlik, cesaret, fedakârlık ve hamiyet tablolarını gözümüz önüne seren sahnelerine şahit olacak, okuyacak, adeta o anları yaşayacaksınız.
7.50 ₺ -
Gün Gün Çanakkale Olaylar-Kahramanlar-Komutanlar
Bazı muharebeler vardır ki yapıldıkları mekânın ve zamanın sınırlarını aşar, çok daha geniş coğrafyaları ve uzun zamanı etkisi altına alırlar. Çanakkale Muharebeleri hem sebepleri hem de sonuçlarıyla bu muharebelerden biridir ve üzerinden zaman geçtikçe önemi daha iyi anlaşılan nadir çarpışmalardandır. Muharebelerin anlatımında “kronolojik yöntem”in tercih edilmesi, bu kadar yoğun muharebelerin anlaşılmasında önemli avantajlar sunuyor. Eserde teknik bir dil kullanımından da hamaset yapılmasından da kaçınılmıştır. Çanakkale Muharebelerinin öncesi ve muharebeler sırasında Osmanlı sınırları içerisinde ve dünyada neler olduğu anlatılıyor, askerlerimize komuta eden subaylarımız hakkında ayrıntılı bilgiler veriliyor. Sadece cephe hattı değil cephe gerisindeki lojistik hizmetlerden de bahsediliyor. Savaşa katılanların anıları ve mektupları, çarpışmaların havasının gerçeğe en yakın şekilde yansıtılmasına yardımcı oluyor. Çanakkale’nin hamasetten uzak, savaş gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koymayı hedefleyen sıra dışı bir eser…
7.50 ₺ -
Okuldan Çanakkale'ye
Gelibolu sırtlarında milletçe fedakârlıkların tüm sınırlarını zorladık. En büyük fedakârlıklarımızdan biri de geleceğin Türkiye'sinin aydın ve yönetici tabakasını bir mum gibi yakmak oldu. Bir hilâl uğruna nice güneşler Çanakkale ufuklarında aydınlık yarınlarımızın teminatı olarak batıp gitti. Çanakkale'de, İstanbul ve çevre illerden gönüllü olarak cepheye giden üniversiteli genci, lise öğrencisi, öğretmeni, medrese talebesi, müderrisi, tekke şeyhi ve dervişi ile topyekûn bir "irfan ordusu" da çarpıştı. Eğitim neferlerimiz, okullarını bırakıp cepheye koştular ve tatlı canlarını vatanlarına siper ettiler. Anadolu-İslâm karakolunun son kalesi Çanakkale'yi geçilmez kılan destansı mücadelede "mektepli Mehmetlerin" her türlü övgüye değer kahramanlıkları hayati bir öneme sahiptir. Mahşerin İrfan Ordusu Okuldan Çanakkale'ye, Çanakkale Savaşı'nın fazla bilinmeyen ve eksik bırakılan çok özel bir kesitini gün ışığına çıkarmak maksadıyla hazırlandı. Ümidimiz bu eserin genç kuşaklara milli bir şuur ve kimlik aşılamada katkı sağlamasıdır.
7.50 ₺ -
Esir Medeniyetin Şairi Yahya Kemal
Her medeniyetin büyük şairleri olur. Bunlar çoğu zaman medeniyetin zirveye ulaştığı altın çağlarda ortaya çıkarlar. Ancak son Osmanlı nesli için bunu söylemek gerçekten zordur. Bu nesil her alanda bir kahramanlar neslidir. Osmanlı cihan harbini yürüten nesil, dünyada eşine az rastlanır ender nesillerden biridir. Ayrıca bu gün Türkiye’yi ayakta tutan inanç önderlerinin tamamı bu dönemde yetişmiştir. Türk İslam medeniyetinin son büyük şairi Yahya Kemal yine bu dönemin yadigârıdır. Tarihî bir dönemeçten geçtiğimiz şu günlerde Yahya Kemal, yeniden hatırlanması gereken bir düşünürümüzdür. O, vatanın en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde tarihe, topluma ve üzerinde yaşanan toprağa bağlı olarak çok önemli fikirler ortaya koyduğu gibi bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümünde de önümüze yeni ufuklar açacaktır. Diğer yandan bu çalışmada Yahya Kemal’in şairliğinden daha çok Türk İslam Medeniyetinin meseleleri karşısında ortaya koyduğu fikirler üzerinde duruldu. Bu fikirlerin daha iyi anlaşılması için, medeniyetimizin esareti ile neticelenen siyasî problemlerin bir portresi çizilmeye gayret edildi.
5.25 ₺ -
Al Yazmayı Gül Eylemek
Şehidi olmayanın vatanı olmaz. Vatan ise şehitlerin iradesi ve inancından ibarettir. Cevabı aranan soru şu: Çanakkale`nin, Sarıkamış`ın, Sakarya`nın, Dumlupınar`ın şehitlerinden hangisi okul kapısı önünde kızlarının ağlamasına razı olurdu? Bin yıldır Anadolu`yu vatan eden bir milletin öz evlatları kendi öz ülkesinde özgürce yaşama hakkına sahip değil miydi? Oysa biz esir değildik. Başka bir ülkeden buraya sığınmamıştık. Sonradan gelmiş bir göçmen ya da ıssız bir adada bulunmuş kayıp nesillerden de değildik. Bin yılda bu ülkenin dağını taşını vatan yapmıştık. Üzerinde yaşadığımız toprağı öyle kendimize benzetmiştik ki üzerinde yetişen her şey bize benzerdi. O toprak kanımıza, tenimize o kadar âşıktı ki ay demez, yıl demez şehitler ister, hep verirdik. Hakk`a tapan böylesi aziz bir milletin hakkıydı istiklal ve hürriyet. Üzerinde canını, kanını katarak, yoğurarak yaşadığı vatanında horlanmak bu milletin hakkı olamazdı. Ama gün geldi aynı topraklar üzerinde, kendi kızlarımızı kendi inancımızın ifadesi, hayatın kendisi olan kıyafetleriyle kendi okullarımıza gönderemez olduk. Oysa daha dün bu topraklar için yüz binlerce şehit veren bizdik! Toprağı, bayrağı, al yazmayı, ezanı, Kuran`ı birbirinden ayırmayalım diye! Al yazmayı gül eyleme yolculuğu bin yıllık bir serüven! `Bir saat adalet yetmiş sene ibadetten hayırlıdır,` diyerek yola çıkan ecdadın izlerine basa basa yürünen bir yolda “gül rengi kanımızın” nasıl bayraklaştığını öğrenmek için. Bir gün yorgun argın eve döndüğümde kızımın ağlamaktan gözlerinin şiştiğini görmemek için. Onun evimiz kadar bizim olan okul kapısından geri döndürülmesine şahit olmamak için. Onun “biz neyiz?” sorusuna muhatap olmamak için.
7.50 ₺ -
Tarihimizin Güler Yüzü
Geçmişte bizim kültürümüzde nükteler çok sevilmiş ve anlatılmıştır. Günümüzde ise mizah dünyamızın çok fakir kaldığını üzülerek gözlemliyoruz. Hele bir de tarihimize nükteleri, okuyanları hem düşündüren hem güldüren, hakikatleri en kolay ve kalıcı halde zihinlere yerleştiren mizah erbabı şahsiyetlere kulak verdiğimiz zaman bu fakirliği tüm benliğimizle hissediyoruz. Bu fakirliği zenginliğe çevirme gayesi böyle bir kitabın temelini teşkil ediyor. Ve yazar bu kitabıyla okuyan herkesi “Nükteler Dünyasında” eğitici ve alabildiğine eğlenceli bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculukta sizi karşılayacak tam 326 nüktedan var. Bazıları şair, bazıları edebiyatçı, bazıları ilim adamı, bazıları alim, bazıları paşa, bazıları komutan, bazıları Padişah. Kimler yok ki! Abdurrahim Karakoç, Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülhamit, Sultan Abdülmecit, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Vefik Paşa, Akşemsettin, Sultan Alparslan, Arif Nihat Asya, Âşık Veysel, Bâkî, Barbaros Hayrettin Paşa, Bediüzzaman Said Nursi, Behlül Dânâ, Farabî, Fatih Sultan Mehmet, Gazi Osman Paşa, Gazneli Mahmut, İbni Sina, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Kanunî Sultan Süleyman, Kâtip Çelebi, Mevlâna, Molla Câmî, Namık Kemal, Nasreddin Hoca, Nevşehirli İbrahim Paşa, Peyami Safa, Reşat Nuri Güntekin, Sokullu Mehmet Paşa, Şemsettin Sami, Yahya Kemal Beyatlı, Yavuz Sultan Selim, Yıldırım Bayezid, Ziya Paşa
11.25 ₺ -
Batıdaki Mevlana
İnsanlık tarihinde bazı şahsiyetler vardır ki, tarih, onları bir millet veya toplumun sınırları içerisinde tutmaktan aciz kalır. Çünkü onların ürettiği düşünce, kolektif talebe cevap vermiştir. İşte bu yüzden insanlığın ortak değeri olarak gelişip serpilirler. Bugün Mevlana’nın konumu da böyledir. Onu tanıyan, onun fikirlerine ulaşanların, onu sahiplenmelerinin ana sebebi de budur. Yedi yüz yılı aşan bir süredir Mevlana’nın düşünceleri ve telkinleri, diriliğinden ve yol gösterici olma özelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Çünkü o, insanlığın muhtaç olduğu ruhsal reçeteyi sunmuştur. Mevlana, insanlığın, özellikle üzerinde yaşadığımız kıta coğrafyasının muhtaç olduğu manevi hayat suyunu yeniden verecek bir pınar, bir kaynaktır. Bu noktada asıl önemli olan husus, bu pınarın kaynağını iyi ve doğru kanallar aracılığıyla çeşmelere kadar taşıyabilmektir. “Batı’daki Mevlana” kitabının ortaya çıkış gerekçesi, yedi asırlık süreçte İslam dünyasının Batı insanına Mevlana’yı hangi kanallarla aktardığını gösterebilmektir. “Kaynak insan” olan Mevlana’nın Batı’da nasıl anlaşılıp tanındığına dair akla gelebilecek tüm sorulara cevap sunabilmektir. İçlerinde Prof. Joseph Von Hammer-Purgstall, Johann Wolfgang Von Goethe, Marshal G. S. Hodgson, Prof. R. A. Nicholson, Maurice Barres, Prof. Dr. Helmuth Ritter, Ord. Prof. Dr. Anna Masala, Annemarie Schimmel ve Prof. Dr. Gabriele Mandel Khân gibi tanınmış fikir adamlarının kaleminden, Batı düşünce dünyasındaki Mevlana yansımalarını sergileyebilmektir. Hepsinden önemlisi, bu topraklar üzerinde yetişip, günümüze kadar zihin ve kalplerimize ışık tutan Mevlana’ya Batılı âlimlerin penceresinden bakarak, onu ne kadar tanıdığımızı anlayabilmek, kendi kendimizi test edebilmektir.
10.50 ₺ -
Geçmişten Günümüze Mekke Tarihi
Kâbe tüm Müslümanların günde beş vakit yöneldikleri en kutsal mekân. Beytullah, yani Allah’ın Evi. İlk mabed. Kâbe etrafında kurulan şehir ise Mekke. Bu yüzden Mekke insanlık tarihi boyunca hep var olageldi. Geçmişten günümüze insanların uğrak yerlerinden birisi oldu. Mekke’yi bu kadar değerli kılan özellikler nelerdi? Kur’an’da hangi isimlerle anıldı? Resulüllah (a.s.m.) ona olan muhabbetini hangi ifadelerle dile getirdi? Kâbe ilk olarak ne zaman, kim tarafından inşa edildi? İnsanlık tarihi boyunca neler yaşadı, nelere şahid oldu? Zemzem suyu nasıl ortaya çıktı? Osmanlı Mekke’ye ve Kâbe’ye nasıl ilgi gösterdi? Bu mukaddes beldenin insanlarına ve misafirlerine hizmet için neler yaptı? Mekke’deki mukaddes mekânlar yerler ve özellikleri… Bu ve benzeri daha pek çok merak edilen konu “Geçmişten Günümüze Mekke Tarihi” isimli bu kitapta ele alınıyor. Bu yüzden elinizdeki kitap mübarek ve mukaddes beldeleri ziyaret eden–etmeyen herkes için müracaat kaynağı olma özelliğine sahip. Hac veya umre ziyareti yapacaklar için de önemli bilgiler ihtiva ediyor.
6.00 ₺ -
Osmanlı'nın Gizli Tarihi
Tarihin esrarını, olanca bilinmezliğiyle koruduğu yerlerden biri de hiç şüphesiz bizim ülkemizdir. Türkiye tarihinin geniş bir kesiti hâlâ gizemini muhafaza etmekte ve bitmeyen tartışmaların odak noktasındaki yerini korumaktadır. Osmanlı’nın Gizli Tarihi, tarihçileri ve tarih okurlarını asırlardır meşgul eden Osmanlı’ya dair kimi karanlık hadisenin üzerindeki esrar perdesini aralama gayesiyle hazırlandı. Kitapta sizi, geniş bir yelpazeye yayılan, renkli ve ilgi çekici konular beklemekte. Osmanlı’nın Gizli Tarihi’nin büyük bölümü Osmanlı’ya, Osmanlı-Batı ilişkilerine, Osmanlı’nın bilinmeyenlerine ve Osmanlı’nın son kahramanlarına ayrılmış. Bu bölümlerde Osmanlı’daki bir kısım hâdisenin ve şahsiyetin saklı kalmış çehresi ile yakın tarihimizin tartışılan önemli bazı kesitleri aydınlığa kavuşturulmuş. Eserin son kısmı da Osmanlı’nın “arka bahçesinde”, yani Osmanlı’nın yokluğunda barış ve istikrara susayan, fırtınaların hiç durulmadığı mahzun coğrafya Ortadoğu’da süre giden olayların can alıcı kilometre taşlarına hasredilmiş. Osmanlı bulmacasının eksik karelerini tamamlamak için eşi bulunmaz bir eser…
11.25 ₺ -
Beyaz Atlının Ölümü Sultan Abdülaziz
Bu eserle darbenin birinci derecede şahitleri ya da kahramanları olan isimleri dinleme imkânı bulacağız... Darbenin mimarı İngiliz büyükelçi Osmanlı Tarihinin iki büyük muhalif ismi Sultan Abdülhamit ve Mithat Paşa Dönemin Mabeyin katibi Mahmut Celaleddin Paşa ve ihtilali bizzat organize eden Süleyman PaşaVe modern ve klasik tarihçiliği şahıslarında toplamış mesleğin üç ismi Ahmed Cevded Paşa, Abdurrahman Şeref Bey ve İbnülemin Mahmut Kemal...
8.63 ₺ -
Osmanlının Son Öyküsü
İslam medeniyetinin son temsilcisi olan Osmanlı İmparatorluğu, on dokuzuncu yüzyıla eski ihtişamını tamamen kaybetmiş bir hâlde girdi. Âleme nizam veren büyük devletler arasında artık onun adı "hasta adam"dı. Buna rağmen Afrika, Avrupa ve Asya kıt"alarının çok büyük bir bölümünde (Mısır, Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Sudan, Irak, Suriye, Kuveyt, Necid, Aden, Hadramut, Fersan Adaları, Bahreyn, Kıbrıs, Balkanlar ve Boğazlar) onun süvarileri kol geziyordu. Ne var ki Avrupa"nın bütün sihirbaz diplomatları, efsuncu gazetecileri, misyoner seyyahları, entrikacı bankerleri, yerli ve yabancı ajanları, geliştirdikleri en son sistemlerle, şaşkına dönmüş ihtiyar aslanı aldatıyorlar, her gün de çürümüş dişlerinden birini çekiyorlardı. Üç kıt"ada birden can çekişen "Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye" 100 yıl yaşayan bir ölümle öldü. Bu kitap işgalcinin değişmeyen yüzünü ve 100 yıl süren ihanetlerin acı öyküsünü anlatır.
10.50 ₺