-
Saray Hatıralarım
Kapalı kapılar ardında kaldığı için hep merak edilen gizemli Osmanlı Sarayının adap ve geleneklerini, haremi ve o dönemdeki saray içi ilişkileri çok yakın mesafeden gözlemleyebilmiş, sarayda muallimelik yapmış bir kadın Safiye Ünivar’ın kaleminden roman tadında bir hatırat... Osmanlı’nın son yıllarında Sultan V. Mehmed Reşad’ın sarayında yaşamış; sultanlara, şehzadelere, diğer saraylılara muallimelik yapmış Safiye Ünüvar’ın kaleminden dökülen anılar Saray Hatıralarım… Sarayda on yılını geçiren muallime Safiye Ünvar’ın anıları, Osmanlı’nın az bilinen bir dönemine ışık tutarken saray içi etkinlikleri, sarayda yaşananları, ilişkileri, merak edilen ‘harem’in nasıl bir eğitim yeri olduğunu en ince detaylarıyla anlatıyor...
8.14 ₺ -
Yedi Şairden Hatıralar
“Bu kitabım, Türk fikir ve kalem dünyasına hem eski vadide, hem de yeni alanda en değerli şiirler hediye eden yedi şair arkadaşın; Abdullah Cevdet, Samih Rifat, Celal Sahir, İhsan Hamami, Halil Nihat, İbrahim Alaettin, Enis Behiç gibi edebiyatımızı cilt cilt esrelerle dolduran, fakat öldükten sonra her biri, ihmallerimiz yüzünden unutulan bu bahtsız sanatkârların hatıralarını rahmetle anmak, hayatlarını ve eserlerini kısaca genç nesillere tanıtmak gayesiyle hazırlanmıştır.” Hilmi Yücebaş "Abdullah Cevdet - Sâmih Rifat - Celâl Sahir - İhsan Hamamî-Halil Nihat - İbrahim Alâettin - Enis Behiç " Adlarını zikrettiğimiz şairler, Türk edebiyatının seçkin ve önemli kalemleridir. Bu eser, rengini bu kalemlerin mürekkebinden almış, kokusunu bu beyinlerin zekâ pırıltılarıyla bulmuş bir güldestedir… Zaman, nisyan tozlarını bu güldestenin üzerine serpiştirmişse de güzelliğine halel getirememiş; gül yaprağı zarafetindeki anılar, fıkralar ve şiirler bu eser içinde mahfuz kalmıştır… Kitabın kapağını araladığınızda dimağınızın derinliklerine sinen bir kokunun başınızı döndürdüğünü hissedecek ve maziye doğru yol alan bir seyyah olacaksınız… Bu yolculuğa, âşık Ömer neslinden olduğunu söyleyen tam kırk yıl kalemiyle coşkun fikirler, ince duygular işlemiş, edebiyattan felsefeye, bazen de siyasete geçerek ismini herkese tanıtmış, telif ve tercüme olarak ciltlerle kitap neşretmiş bir müellif ve birinci sınıf bir şair olan Doktor Abdullah Cevdet Bey ile başlayıp Sâmih Rifat ile devam edeceğiz. Türk şiirinin son yıllar içinde geçirdiği türlü değişmelerin hepsinde, ince, derin duygusu; geniş, ışıklı anlayışı ile, gerçekten yürekten şair olduğunu gösteren Sâmih Rıfat gazel de yazmış, Hâmit yolunda da şiirler söylemiş, Servet-i Fünûn gidişinde de onu açanlarla yarışa girmiş, tekke ve saz şairleriyle de boy ölçüşmüş, bütün bunlarda üste çıkmıştır. Şairliğin bir şekil işi değil, bir iç duygu meselesi olduğuna en canlı bir ispat istenirse Samih Rifat’ı gösterebiliriz. Fakat Samih Rifat’ın benliğini milletleştiren, şairliği, edebiyat bilgisi, gazeteciliği, idare adamlığı, hatta mebusluğu değil, asıl tarihçiliği ve dilciliğidir. Tarihin öte yanındaki gizlilikleri bile dil yoluyla ortaya çıkarmaya çalışan bu büyük adam, kendini dilciliğin tarihde ölmezleştirecek büyük bir buluşla milletini övündürmüş, dünyaya kendini tanıtmıştır. Sâmih Rıfat’tan sonra, Türkiye’nin “Musset”si Celâl Sâhir; Divan şiirinin son “Dede Efendi”si diyebileceğimiz İhsan Hamamî; mizah ve hicivlerini ruhundaki asalet, mizacındaki zarafetle süsleyen Halil Nihat; eğitim, şiir, edebiyat, mizah, biyografi, lügat ve ansiklopedi gibi birçok alanda değerli eserler veren İbrahim Alâattin; özlü ve duygulu bir şair olan Enis Behiç’in eşliğinde edebî yolculuğumuz son bulacaktır… Kokusu dimağınızdan sonra tüm benliğinizi saran bu güldesteyi, aynı hazzı duymaları için tanıdıklarınıza da takdim edeceksiniz…
185.00 ₺ -
Her Gün Bir Ediple
Cumhuriyet’in ilk yıllarını Hüseyin Rahmi Gürpınar, Reşat Nuri Güntekin, Vâlâ Nurettin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Mithat Cemal Kuntay, Ercüment Ekrem Talu gibi dönemin önde gelen simalarından dinlemek isteyenler için keyifli bir eser. Bâb-Âli’nin usta kalemi Refik Ahmet Sevengil’in yaptığı sohbet tadındaki röportajlarda sarf edilen samimi cümleler insanı kavrıyor, mazideki kültür dünyamıza götürüyor… “En büyük şairimiz kimdir?” sorusuna Faruk Nafiz “Fuzulî”, Mithat Caml “Akif” diyor; konu “En büyük romancımız?”a gelince Vâlâ Nurettin “Halide Edip” ile “Yakup Kadri” arasında kalıyor… Edebiyat dünyamıza içten bir yolculuk için buyurun, bu hoş sohbete siz de katılın…
6.16 ₺ -
Bir Çerkes Prensesin Harem Hatıraları
“Ben Osmanlı Devleti ile birlikte bedbaht olmuş, velinimetinden zorla ayrılmış, çok büyük haksızlıklara uğramış, ruhen ve bedenen çökmüş bir insanım. Hatıramı kaleme almamın elbet bir nedeni var, ama bunu izah etmek pek güç... Ömrümün büyük bir kısmını geçirdiğim ve içinde tarihi hadiselere şahit olduğum saray hayatının bana öğrettiği en önemli şey, sır saklamaktır. Bu sürgün yıllarında, kağıt üzerinde yaşadıklarımı anlatmam sadece Zat-ı Şahaneye ve Kadınefendi Hazretleri'ne karşı olan derin saygım ve hürmetim sebebiyledir. Onlara yapılan hakaretlere pek üzülüyor, bedbaht oluyorum. Bu yüzden, hatıratımı yazıp ilk önce aileme, sonra devlete ve bu topraklar üzerinde yaşayan insanlara bırakıyorum. Onlar hayatımın şahitleri olsun.” Prenses Leyla Açba Osmanlı İmparatorluğu’nun son padişahı Sultan Vahdettin'in haremlerinden Nazikeda Kadınefendi'nin nedimelerinden Prenses Leyla Açba’nın Fransızca ve Osmanlıca kaleme aldığı hatıraları, sırlarla dolu harem hayatını ve yakın tarihimizin tartışmalı noktalarını birinci ağızdan bir tanıklıkla dile getiriyor. Rus işgali üzerine Osmanlı İmparatorluğu'na göç etmiş büyük bir Kafkas hanedanına mensup Leyla Hanım'ın çocukluk ve ilk gençlik yılları II. Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı çevresinde geçer. Saltanatın kaldırılmasına kadar Sultan Vahdettin hareminde nedime olarak hizmet eden Leyla Açba birçok önemli olaya tanıklık eder, bir kısmını şahitlerden dinleme fırsatı bulur. II. Abdülhamit’in tahttan indirilişi ve Yıldız Sarayı'nın basılması; Mustafa Kemal Paşa’nın huzura çıkarak Sabiha Sultan'ı istemesi ve Sultan Vahdettin tarafından Samsun'a gönderilmesi; Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin Alman İmparatoru Wilhelm'in önünde Enver Paşa’yı tokatlaması ve gizemli ölümü; Sultan Vahdettin’in ülkeyi terk edişi gibi yakın tarihimizin tartışmalı konularının yanında harem hayatı, aşklar, moda, düğünler, Ramazan ayı adetleri gibi dönemin kültürel hayatına ilişkin detayları fevkalade hoş bir anlatımla okuyacaksınız.
17.13 ₺ -
Dağı Delen Irmak
Söyleşi: Emin Tanrıyar. “Türkiye'de sosyal bilimler denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Prof. Dr. Kemal Karpat'ı değerli kılan yalnızca eserleri değil, belki de o eserleri de mümkün kılan hayat öyküsüdür.” Şahin Alpay “Karpat'ın hem Batı hem Doğu kültürüne vakıf olmasının ve her iki dünyada da el üstünde tutulmasının ipuçları, kişisel tarihinde gizli.” Can Dündar Bir zamanlar Doğu ile Batı’nın sınırı kabul edilen Tuna’nın güneyinde, Romanya'nın küçük bir köyünde doğan Kemal H. Karpat, yaşam rotasını Batı, çalışma eksenini ise Doğu olarak belirledi. Önüne açılan doğal ve kolay yolları izlemedi; belki de tüm yaşamını derinden etkileyecek bir sezgiyle, önüne çıkan 'dağı delmek' ve hiç yürünmemiş bir yolda yürümek istedi. Kendini geçmişle bugünkü politik süreçler arasındaki bağları araştırmaya, güncel olanı tarihin ışığı altında incelemeye adadı. Uzun bir ömrü kapsayan bu yoğun çaba, Romanya’da azınlık, Türkiye’de muhacir ve Amerika’da göçmen olan genç bir entelektüeli, yaşayan en büyük tarihçilerden birine dönüştürdü. Yapıtları yirmiden fazla ülkede yayınlanan büyük bir Türk tarihçisine... Bu kitap, o tarihçinin 87 yıllık yaşamını, dünya çapında bir tarihçinin oluşum sürecini kendi ağzından anlatıyor.
277.50 ₺ -
Sultan II Abdülhamidin Sürgün Günleri
Yayına Hazırlayan: N.Metin Hülagü Timaş Hatırat serisi birinci el kaynaklarla devam ediyor... Son dönem Osmanlı tarihinin en çok tartışılan konularından birisi şüphesiz II. Abdülhamid ve dönemidir. Elinizdeki kitap bu dönemi ve padişahı daha yakından tanımaya yarayacak ipuçlarını verecektir. 1869'da dünyaya gelen Atıf Hüseyin Bey 1892 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye'ye kaydolmuş ve buradan Tabip Yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Atıf Hüseyin Bey Sultan Abdülhamid Selanik'e sürgüne gönderdildiği zaman kendisine ve aile efradına bakmakla görevlendirilmiştir. Atıf Hüseyin Bey, Sultan Abdülhamid'le ilgilendiği yıllar boyunca günlük tutmuştur. Tamamı 12 Defter olan, yaklaşık 9 yılı kapsayan bu günlükler, Sultan Abdülhamid'in sürgündeki Selanik yıllarından başlayarak İstanbul Beylerbeyi Sarayı'na nakline ve burada da ölümüne kadar sürmektedir. Prof. Dr. Metin Hülagü'nün Türk Tarih Kurumu Arşivi'nden alarak yayına hazırladığı, Abdulhamid üzerine en güvenilir kaynaklardan birisi olarak literatüre kazandırılan günlükler, Abdülhamid'in hastalıkları, ilaçları, hastalıklara karşı başvurduğu tedavi şekilleri ve özellikle kullandığı bitkisel tedavi metotları hakkında bilgi edinmenin yanısıra özel hayatı, düşünce ve inanç yapısı, hisleri, sevgi ve nefretleri, kişiliği ve daha çok Avrupa ülkelerine ait hatıraları, şahsî ve siyasî yaklaşımları konusunda bulunmaz bir kaynaktır.
20.56 ₺ -
-
Ruhul Furkan Tefsiri 17.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır.
418.50 ₺ -
Şecaatname
Âsafî Dal Mehmed Çelebi (Bey, Paşa) tarafından kaleme alınan Şecâatnâme'de Osmanlı Devleti'nin büyük kumandanlarından Özdemiroğlu Osman Paşa'nın 1578-1585 yılları arasında İran cephesindeki faâliyetleri anlatılmaktadır. Eser, manzum mesnevî tarzında yazılmış hacimli bir kitaptır. Eserin asıl kıymeti ise hemen her mühim hâdisenin bir veyâ birkaç minyatürle tasvir edilmiş olmasıdır. Kitap, Prof. Dr. Abdülkadir Özcan'ın eser ve müellifi hakkında derin bir vukûfiyetiyle yaptığı incelemenin ardından, Şecâ‘atnâmenin orijinal metninin indeksi ve tıpkıbasımı verilmek sûretiyle yayınlanmıştır. Bu kıymetli araştırma, eserin kaynak değeri, müellifinin kim olduğu meselesi ve muhtevâsı gibi mevzulara ışık tutmaktadır.
230.75 ₺ -
İkinci Abdülhamid Han (Yabancıların Kaleminden)
Yaptığı hizmetler ve bıraktığı eserlerle Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın saltanatı devri, tarih sayfalarına altın harflerle yazılmaya en lâyık devirlerden biridir. Yabancı devletler içinde dahi ona ve saltanatı devrine hayran olan pek çok meşhur kimse vardır. Bu kitapta, tıpkıbasımıyla birlikte yabancıların sultan hakkında söylediklerini bulacaksınız.
13.00 ₺ -
Sultan İkinci Abdülhamid Hanın Hayır Eserleri
Sultan İkinci Abdülahamid Han'ın şahsına ait menkul ve gayri menkul gelirleri ile, Osmanlı tahtına cülûs ettiği 31 Ağustos 1876 Perşembe gününden 1901 senesine kadar yaptırmış olduğu hayır eserlerini ve yaptığı nakdî yardımları ihtivâ eden kitaptır.
39.65 ₺ -
Jurnallerin Tahkik Raporları
Yayına hazırladığımız bu eser, 1891-1893 yılları arasında pâdişâha verilen jurnallerin, yani istihbârât bilgilerinin yada istihbaratın tahkîk raporlarından oluşmaktadır. Mâbeyncilerden Lütfî Ağa'nın idâresi altında, saraya bağlı istihbarat tahkîk elemanı olarak çalışan Kırımîzâde Mehmed Neş'et Efendi tarafından düzenlenen bu raporlar pek çok farklı mevzuları ihtivâ etmektedir. Eserde misyonerlik, Ermeni meselesi, devlet adamlarının faaliyetleri, İstanbul dışındaki halk ve organize grupların hareketleri, eğitim, sağlık, hânedân mensupları ve gizli teşekküllerin faaliyetleri gibi hemen her mesele hakkında rapor mevcuttur. Sultan İkinci Abdülhamîd devrine ve bilhassa ihtivâ ettiği yıllara ışık tutan bu eserin bugüne kadar hiç yayınlanmamış bir çalışma olması, kıymetini daha da arttırmaktadır.
554.45 ₺ -
Suikastin Tahkikat Raporu
Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ı 21 Temmuz 1905 Cuma günü Yıldız Câmii'ndeki "selâmlık resm-i âlisi"nden çıkacağı sırada öldürmek üzere bir saatli bomba patlatılmış ve infilak sesi Üsküdar, Kadıköy, Göztepe ve Erenköy havâlisinden bile işitilmiştir. Bomba Vakası'nda 26 kişi ölmüş ve 58 kişi de yaralanmıştır. Ayrıca 17 araba ve 20 at da parçalanmıştır. Bu hâdisenin teferruatlı bir şekilde araştırılması için kurulan husûsi bir komisyon, en ince tafsilatına kadar bu vakayı incelemiş ve bir tahkikat raporu hazırlamıştır. Hazırlanan bu rapor basılmış ve bir nüshası da Sultan İkinci Abdülhamîd Han'a takdim edilmiştir. Ermeni Meselesi'nin netîcelerinden birisi olan suikast hadîsesi hakkında epeyce sözler söylendi. Bu mesele hakkında tamamen vesîka muhtevasında olan bu çalışmanın, suikast ve bunu yapanlar ile alakalı pek çok karanlık hususları aydınlatacağı ve son noktayı koyacağı kanaatindeyiz.
39.65 ₺ -
Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi
Sekizinci Osmanlı şeyhülislâmı olan Zenbilli Ali Efendi, Osmanlı âlimlerinin büyüklerindendir. Evinin penceresinden bir zenbil sarkıtır, suâl soranlar, suâllerini bir kağıda yazıp zenbile koyarlardı. O da zenbili çekip suâllerin cevâbını yazar, zenbile koyar tekrar sarkıtırdı. Bu sebeble "Zenbilli Ali Efendi" ismiyle meşhûr oldu. Zenbilli Ali Efendi; İkinci Bâyezid Han, Yavuz Sultan Selîm Han ve Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde olmak üzere 24 sene şeyhülislâmlık yaptı. Ömrünü ilme, talebe yetiştirmeye ve İslâma hizmete harcamış, kıymetli hizmetler yapmıştır. Üstün halleri, ahlâkı ve hizmetleriyle meşhûrdur. Eser, Bursa Mahkeme-i Bidâyet Reis-i Evveli Es-Seyyid Hayrullâh Nedim Efendi tarafından hazırlanmıştır. Zenbilli Ali Efendi hakkında verilen kısa bir bilginin ardından orijinal metnin transkripsiyonu yapılmıştır. Eserde Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi’nin hayatı ve ailesi hakkında kısa ve öz malumat bulunmaktadır.
13.00 ₺ -
Zülfikar Paşanın Viyana Sefareti
Osmanlı elçilerinin bilhassa on sekizinci yüzyıldan itibaren gittikleri şehirler ile ilgili kaleme aldıkları sefâretnameler, tarihimizin çok mühim kaynaklarındandır. Bu eser de Osmanlı sefâretnâmelerinin ilklerindendir. 1683 Viyana bozgununun ardından Avusturya, Polonya ve Venedikliler ile ittifak halinde Akdeniz ve Balkanlardaki Osmanlı topraklarını işgal etmişlerdir. Sultan İkinci Süleyman Han'ın tahta geçmesi ile kötü gidişata hal çaresi arayan devlet erkanı, ilk iş olarak Avrupa kıtasındaki meseleyi halletmek maksadıyla Avusturya ile sulh yapmayı planlamıştır. Bu maksatla 1099/1688 yılının ortalarında Avusturya ve müttefikleri ile sulh görüşmeleri yapmak üzere Zülfikâr Paşa bu ülkeye gönderilmiştir. Müzakerelerde Avusturyalıların Osmanlılardan aşırı isteklerde bulunmaları sebebiyle sulh imzalanamamıştır. Buna rağmen Osmanlı elçilerinin geri dönmesine müsaade edilmemiş, Zülfikâr Paşa ve beraberindeki heyet 4 sene Viyana'da tutulmuş, hatta hapsedilmişlerdir. Zülfikâr Paşa bu zaman zarfında yaşadıklarını ve sulh görüşmelerinin seyrini kaleme alarak dönüşte devlet erkânına sunmuştur. Devrin siyasî ve ictimâî hayatına ışık tutması bakımından da kıymetli bir kaynak olan bu çalışma, paşanın sunmuş olduğu takrîrâtın değerlendirmesini, nüshalarının tahkîkini ve transkripsiyonunu ihtivâ etmektedir
9.75 ₺ -
Cihannüma
Mevlânâ Mehmed Neşrî'nin bu eseri kuruluş ve yükseliş devirlerine ait Osmanlı tarih yazıcılığının en iyi örneklerinden biridir. Müellifin, İkinci Bayezid'e sunduğu bu eserinde 14 ve 15. asır Osmanlı tarihi araştırmaları için orijinal ve doğru bilgiler bulunmaktadır. Güvenilir bir tarihçinin kalemiyle, akıcı ve anlaşılır bir Türkçeyle yazılmış olan Cihânnümâ, zevkle okunacak bir tarih ve edebiyat kaynağıdır. Denilebilir ki Osmanlı tarihinin ilk iki yüzyılı en geniş ve en doğru biçimde bu eserden okunabilir.
91.00 ₺ -
Hicaz Vilayet Salnamesi (1303)
Coğrafya literatüründe, Arabistan Yarımadası'nda Kızıldeniz'in doğu sahili boyunca uzanan ve Haremeyn ile mîkât mekânlarını ihtiva eden bölge Hicaz ismiyle geçer. Osmanlı idârî taksimatında ise Mekke-i Mükerreme, Medîne-i Münevvere ve Cidde sancakları ile bunlara bağlı kaza ve nâhiyelerden oluşan ve doğudan Necid, batıdan Kızıldeniz, güneyden Asîr sancağı, kuzeyden Kudüs sancağı ve Arîş, Akabe muhafızlıkları ile çevrili bölgeye Hicaz Vilâyeti adı verilmektedir. Hicaz Vilâyeti ile alakalı kütüphanelerimizde ve arşivlerimizde çok kıymetli kaynaklar bulunmaktadır. Bu kaynakların en mühimlerinden biri de bizzat Hicaz vâliliği tarafından neşredilen Hicaz Vilâyet Salnâmeleridir. Osmanlı Devleti'nin en mühim vilâyetlerinden biri olan Hicaz Vilâyeti vâliliği de 1301, 1303, 1305, 1306 ve 1309 tarihlerine ait olmak üzere beş adet salnâme neşretmiştir. Çamlıca Basım Yayın olarak neşre hazırladığımız 1303 (1886) tarihli Hicaz Vilâyet Salnâmesi adlı eserimizle Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere'yi yakından tanıyacak; Osmanlı'nın Kâbe-i Muazzama ve Ravza-i Mutahhara'ya göstermiş olduğu büyük hürmet ve tâzimi, bu mübârek beldelere yaptığı hizmetleri ve Peygamber Efendimiz ve Ashâb-ı Kirâm'a olan hassâsiyetini görmüş olacaksınız. Osmanlıca tıpkıbasımını da koyduğumuz bu güzide eserin faydalı olmasını temenni ediyoruz. Hazırlayanlar: Selman Soydemir, Kemal Erkan, Osman Doğan
185.25 ₺ -
Şanizade Tarihi I - II
Bu eser, ilmiye mesleğinde üst seviyede müderrislik ve kadılıklarda bulunmuş; tıp, tarih, askerlik, matemematik, geometri, coğrafya ve edebiyat sahalarında yazdığı telif ve tercüme eserleriyle zamanının mühim ilim adamları arasında yer almış Şânî-zâde Mehmed Atâullâh Efendi tarafından, vakanüvis hüviyetiyle Âsım Târihi'ne zeyl olarak yazılmıştır.... Hazırlayan: Prof. Dr. Ziya Yılmazer
139.10 ₺ -
Abdi Paşa Vekayinamesi
Bu eser, XVII. yüzyıl tarihçilerinden Nişancı Abdurrahman Abdi Paşa'nın Vekâyi'-nâme isimli eserinin tenkitli metni ve tarihî kaynak olarak değerlendirilmesidir. Abdi Paşa, Sultan Dördüncü Mehmed Han'ın tahta çıktığı 1648 yılından itibaren vuku bulan hadiselerin bizzat şahidi olmuştur. 1648-1663 yılları arasındaki hadiseleri, her ne kadar daha önce telif edilmiş eserlerden yararlanarak yazmış ise de bu eserlerde mevzu edilen hadiselerin de mühim bir kısmının içinde yaşamıştır. Bu bakımdan yazdıkları güvenilir malumatı ihtiva etmektedir. Eserde müellifin bazı hadiseleri kendi bilgisi ve duydukları ile yetinmeyerek kaynağından tahkik ettiği de görülmektedir. Abdi Paşa öte yandan hazır bulunduğu hadiseleri anlatırken bazı konuşmaları aynen eserine almış, bunu güzel bir üslupla ifade etmiştir. Keza yukarıda da ifade edildiği gibi, eserine aldığı bazı takrir ve telhisleri, üzerinde değişiklik yapmadan aynen nakletmeyi uygun görmüştür. Vekayiname'yi dikkatle incelediğimizde üç kısımda mütalaa etmek mümkündür. Birinci kısımda 1058 (1648)'den 1074 (1663)'e kadar olan devreyi, kendisinden önceki kaynaklardan faydalanarak yazdığı görülmektedir. (vr.2b-51b). Vekayiname'nin ikinci kısım olarak itibaer edebileceğimiz kısmı ise müellifin vekayi tahririne memur oluşundan itibaren İstanbul Kaymakamlığı'na tayini dolayısıyla, padişahın ordu ile İstanbuldan ayrıldığı 21 Muharrem 1089 (14 Mart 1678) tarihine kadar geçen yaklaşık on beş yıllık devirdir. (ve.52a-142a). Üçüncü kısım ise 1089 (1678) yılında kendisinin sadaret kaymakamı olarak İstanbul'da kalması ile başlayan ve Basra valiliğine tayin edilmesine kadar devam eden (3 Ramazan 1093 - 5 Eylül 1682) devirdir. (vr. 143a-146b). Hazırlayan: Dr. Fahri Çetin Derin
64.35 ₺ -
Osmanlı Mektepleri
Bu albüm, 34. Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın maârifin muasır bir seviyeye çıkarılması için memleket sathında açtırdığı mektepleri mevzu edinen ve o devirden günümüze kalan görmelik malzemeden seçilerek oluşturulan bir fotoğraf albümüdür. Çamlıca Basım Yayın olarak sizlere Osmanlı mektepleriyle alakalı bir albüm sunmanın mutluluğu içerisindeyiz. Bu devirde kendi imkanlarıyla ayakta durmakta zorlanan medreselerde bazı yeniliklere gidilerek mevcut olanlar muhafaza edilmeye çalışılırken esas olarak modern manada eğitim veren mekteplerin açılmasına ağırlık verildiğini görürüz. Mekteb-i Harbiye ve Mekteb-i Bahriye denilen Kara ve Deniz Harp Okulları ile bilumum ortaokul ve lise seviyesindeki askerî mektepler, her bakımından büyük gelişmelere tabi tutulmuş ve memleket sathında birçok yerde sayıları artırılmıştır. Albümümüzde pek çok askerî mektebin fotoğrafı bulunmaktadır. Devlet kademelerine mütehassıs memur yetiştirmek maksadıyla yüksek okullar hep Abdülhamid Han devrinde açılmıştır. Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Hukûk, Sanayi-i Nefîse Mektebi, Dârulmuallimîn ve Dârulmuallimât, Mâliye Mektebi, Ticâret Mektebi, Ziraat Mektebi ile deniz ticâreti, orman ve maâdin, lisan mektepleri bunlardandır. Ayrıca tıp sahasında da büyük gelişmeler olmuştur. Askerî ve sivil olarak lise ve yüksek okul seviyesinde çok sayıda tıp mektepleri açılmıştır. Bu devirde açılışlarına ağırlık verildiğini gördüğümüz ilkokul, ortaokul ve lise derecesindeki mekteplerin yani o zamanın tabiriyle ibtidâi, rüşdiye ve idâdîlerin ise albümümüzde en geniş yer kaplayan mektepler olduğunu söyleyelim. Bu devirde yüzden fazla idâdî, pek çok sancak ve kaza merkezinde rüşdiye ve köylere varıncaya kadar da ibtidâîler açıldı. Medrese ve mektep görmemiş kimse kalmaması için bütün imkanlar sarfedildi. Yine Abdülhamid Han zamanında pek çok yerde açılan sanayi mektepleri bulunmaktadır. Kimsesiz çocukları okutmak ve meslek ve sanat sahibi yapmak maksadıyla açılan bu okullarda terzilik, kunduracılık, marangozluk, dokumacılık gibi pek çok bölüm bulunmaktaydı. Bir de devlet tarafından alınan izinle açılan husûsî mektepler (özel okullar) bulunmaktadır. Bütün bu mekteplerle ilgili de albümümüzde çok sayıda fotoğraf vardır. Bu albüm çalışması, "Osmanlı ne yapmış ki" diyenlere sadece mektep bazında verilecek en güzel bir cevaptır. Bu albüm bir devletin sadece bir padişahı zamanında maârif sahasında yaptığı faaliyetlerden bir nebzedir. Bu albüm, Selanik'ten Trablusgarb'a, Yemen'den Yanya'ya, Hanya'dan Bursa'ya, Vidin'den Bağdat'a kadar eğitime verilen kıymetin yansımasıdır. Bu albüm 33 yıllık bir devrin maarif bilançosudur. Hasılı bu albüm, Padişah İkinci Abdülhamid Han'ın "gerici" değil "yenilikçi" ve parlak bir sultan olduğunu gösteren bir fotoğraf albümüdür.
167.70 ₺ -
Osmanlı Hastahaneleri
Bu albüm, son iki asrında Osmanlı Devleti'nin insan sağlığına verdiği ehemmiyeti gösteren ve sağlık teşkîlâtının muâsır bir seviyeye çıkarılması için memleket sathında açılan hastahaneleri mevzu edinen, seçme fotoğraf ve planlardan müteşekkil bir çalışmadır....
280.80 ₺ -
Hamidiye Menba Suları ve Çeşmeleri
Beş asra yakın bir müddet Osmanlı Devleti'nin pâyitahtlığını yapmış olan İstanbul, etrafı her cihetten enfes denebilecek menba sularıyla çevrilmiş bir şehirdir. İşte bu leziz sulardan biri olan Hamîdiye suyu, Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından cülûs-ı hümâyûnunun yirmi yedinci sene-i devriyesinde İstanbul ahalisine hediye ve ihsân buyurulmuş ve onun adına izafeten "Hamîdiye" ismi ile anılmıştır. Asrın ve sıhhatin şartlarına uygun olarak haznelerde toplanan bu nitelikli menba suyu Tophâne, Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli semtlerinde inşâ edilmiş ve Hamîdiye suyu ile hayat bulacak olan yüzden fazla çeşmeden akıtılmıştır. Âlîcenâp sultan, bundan evvel de Göksu ve Terkos sularını İstanbul'a getirtmiş ve halkın hizmetine sunmuştur. Hamîdiye suları, Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın binlerce hayrâtından sadece bir tanesidir. Pâdişâhın bu hayrı, Cendere Vadisi sularının sadece şehre getirilmesi işinden ibaret olmayıp, menbâlardan gelen suların toplanması için inşâ edilmiş bentler, su toplama hazneleri, toplama ve dağıtım boruları, tulumbalar, tazyik makineleri ve çeşmelerden mürekkep tam bir tesistir ve bu tesisin bütün inşâ masrafları bizzat pâdişâhın kendi parasından karşılanmıştır. Sultan Abdülhamid Han'ın yapmayı tasavvur ettiği veya yaptırdığı eserlere bir bakılırsa, sultanın hayra ve hasenâta verdiği ehemmiyetin büyüklüğü gayet iyi anlaşılır. Neşre hazırladığımız Hamîdiye menbâ suları ve çeşmelerinden bahseden bu eser, Hamîdiye Etfâl Hastahânesi ve Almanya Hastahânesi Operatörü Doktor A. Kanburoğlu tarafından Fransızca olarak kaleme alınmış ve yine Hamîdiye Etfal hastanesi operatörlerinden Bahriye Tabip Yüzbaşısı Râsih Emin tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. Eserin Türkçe kısmının orijinal ismi "Dersaâdet'de Hamîdiye Menba' ve Çeşmeleri Suyu" dur. Eser, 1319 (M. 1904) tarihinde Fransızca ve Türkçe lisanlarında, çift yönlü olarak bastırılmıştır. Sadece Türkçe kısmını sâdeleştirerek yayınladığımız bu eserde menba ve çeşmelere ait resimler de mevcuttur. Bu resimleri biz de aynen neşretmiş bulunmaktayız. Suretini ve transkripsiyonunu dercettiğimiz vesikadan, eserin Servet-i Fünun Matbaası'nda bin adet basıldığını ve bir nüshasının güzel bir şekilde ciltlenerek pâdişâha takdim edildiğini öğrenmekteyiz. Bu eserle, kültür ve medeniyet tarihimize bir nebze de olsa katkıda bulunduğumuz kanaatindeyiz.
37.05 ₺ -
Çanakkale Cephesi
Eserimiz iki kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısımda, Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından savaş yıllarında çıkarılan bir dergi olan Harb Mecmuası'nda Çanakkale Savaşları ile ilgili olarak neşredilen yazı, hatıra ve şiirlerden seçmeler yapılmıştır. İkinci kısım ise savaşa dair, harp yıllarında çekilen fotoğraflardan seçme yapılmak sureti ile oluşturulmuştur....
64.35 ₺ -
Osmanlı Devrinde Kudüs 1
Kudüs veya Osmanlıların daimâ kullandığı şekliyle Kudüs-i Şerîf, üç mukaddes İslâm beldesinden biridir. Kudüs'ün ehemmiyeti, Mescid-i Aksâ'nın, yani İslâm'ın üç mukaddes mabedinden ikincisinin burada bulunmasından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda Kudüs'te pek çok peygamber de medfundur....
656.50 ₺ -
Tevarihi Ali Selçuk
Oğuz-nâme, Selçuk-nâme, Târih-i Âl-i Selçuk gibi isimlerle anılan Tevârîh-i Âl-i Selçuk (Selçuklular Tarihi), Anadolu'da kaleme alınan ilk Türkçe eserlerin arasında sayılmaktadır. Türklerin tarih sahnesine çıkışından Osmanlılara kadar olan dönemi içine alan bir umumî Türk tarihi niteliği taşıyan eser yardımıyla; Türklerin tarih sahnesine çıkışları, İslâm öncesi Türk tarihi, Oğuz boyları, tamgaları, gelenekleri ile Selçukluların şeceresi, Türkiye Selçukluları, Gazan Han dönemi, Anadolu Beylikleri ve Osmanlıların Anadolu'ya gelişleriyle Kayı boyu hakkında detaylı bilgilere ulaşılabilmektedir. Bütün bunların yanında ele aldığı dönemin siyasî, sosyal ve kültürel tarihini günümüze yansıtan Tevârîh-i Âl-i Selçuk, kaleme alındığı Sultan İkinci Murad Han dönemindeki Osmanlı kültür hayatını, dil yapısını ve millî şuurdaki canlılığı günümüze taşımaktadır. Hazırlayan: Dr. Abdullah Bakır
437.45 ₺