-
Açıklamalı Rüya Tabirleri
"Her insan hayatının bir bölümü rüya âleminde geçirir. Bilginler tarafından hâlâ bir araştırma konusu olan rüyanın günlük hayatımızda büyük bir rol oynadığı kuşkusuz bir gerçektir. Rüyanın etrafını saran sırlara ve muammalara rağmen, güvenilir kaynaklardan alınan delillere ve örneklere göre doğrudan doğruya bize yöneltilmiş bir uyarı, veyahut gelecek bir haberin müjdesi ya da çekilecek bir ızdırabın karşılanacak bir tehlikenin işaretidir. Bazı insanlar, rüyanın insan psikolojisinde doğurduğu, bir takım şüphelerden olduğuna inanırllar. Fakat bu şüphesiz yanlış bir inanıştır. İnsan uyuduğu zaman cesedin bağlarından kurtulan ruh büyük bir rol oynamaktadır. Rüyalar, uyuyan adamın düşünce ve tasarılarıdır. Onun için her rüyanın kendine has manası vardır..." Tatlı rüyaları yorumlamak için eşsiz bir rüya tabiri kitap.
48.00 ₺ -
40 Konuda 40 Hadis-i Şerîf
Sevgili Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem: -"Benim ümmetimden bir kimse kırk hadîsi ezberlerse, Allahu Teâlâ o kimseyi Kıyâmet'te âlim ve fâkih olarak diriltecektir..." buyurmuştur. Pek çok ilim adamlarımız, ümmet-i Muhammed'e hizmet yarışında bulunmuşlar. Kırk hadîs mecmaları tertip etmişlerdir. Kısa cümlelerle açıklanan hadîs-i şerîfleri seçip nakletmeye çalıştığımız, "40 KONUDA 40 HADÎS-İ ŞERÎF" adlı bu eseri de yazıp okuyucularımıza takdim ediyoruz.
15.00 ₺ -
Alemlere Rahmet Karton Kapak
Kitaplar çıkıyor, kitaplar dolduruyor vitrinleri kiminin içi nur ve ışık dolu. Kimi kara kara fikirlerin harmanı, kimi billûr kâselerde sunulan zehir gibi insanlığı mahvediyor. Fakat bu kitap: Âlemlerin bile var oluşuna sebep olanın hayatı... “Sen olmasaydın, sen olmasaydın, bu âlemi yaratmazdım!” hitabı izzetine mazhar olan Resuller Serverinin nur püskürtüsü... Bu kitap: Hilkatın Fatihası, Nübüvvetin Hâtimesi, insaniyetin melce-i hürriyet ve adâletin bânisi, ins-ü Cinnin Peygamberi, Mahkeme-i Kübra’nın Şefâat Tâcı, Sidre-i Müntehanın husûsi misafiri, mekârimi ahlâkın mütemmimi, İmam-ül Haremeyn, Resûlüssakaleyn, Ceddül Hasaneyn’in güzelliklerinden bir demet sunuyor. Bu kitap: Gönüllerin saadet sermayesi, âşıkların göz aydınlığı ve irfan Cennetlerinin Tûbalarından bir dal... Hem öyle bir dal ki, uçlarında hakikat ışıkları yanmaktadır.... Yazana değil, yazılanlara nazar edeceksiniz... Yâni, Allah Sevgilisinin nûrunu yudumlayacaksınız... O ki âleme Rahmettir. O ki, Mahşerin Reisi, Âdemoğlunun Efendisidir. Hamd ü senâ bayrağı onun mukaddes elinde, Peygamberlerle beraber ümmetler onun gölgesindedir. Salât ona, selâm ona... Mustafa Necati Bursalı - Alemlere Rahmet - ISBN: 978-605-5457-15-0 - Çelik Yayınları
174.00 ₺ -
365 Günde Peygamberimin Arkadaşları
“Sevgili Peygamberimizin, “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, kurtuluşa erersiniz.” hadisinde buyurduğu üzere, Mutluluk Çağı’ndan gönül dünyamıza inen yıldızlardır onlar… Vefası ve fedakârlığıyla Hz. Hatice, sadakatiyle Hz. Ebu Bekir, adaletiyle Hz. Ömr, edebiyle Hz.sman, cesaretiyle Hz. Ali, kahramanlığıyla Hz. Hamza, onlardan en çok duyduklarımız… Peki ya diğerleri?… Bu kitapta, * İsmini duyduklarınız yanında duymadığınız daha nice Peygamber arkadaşının var olduğunu görecek ve onlardan çok etkileneceksiniz. * Peygamberimizle birlikte yaşadıkları günleri, anlamlı hatıraları, kendilerinden dinleyeceksiniz. * Eşsiz erdemlerini okurken onlara hayran kalacaksınız. Peygamberimizin Arkadaşlarının göz kamaştıran dünyalarına adım atmaya var mısınız?..” 365 Günde Peygamberimizin Arkadaşları Bu kitapta sahabiler kendilerini, diğer sahabileri ve Peygamberimizi anlatıyorlar. Güvenilir kaynaklardan istifade ederek Taha Kılınç’ın sahabilerin kendi dillerinden kaleme aldığı bu eserle çocuklarımız, Peygamberimizin arkadaşlarını yakından tanıyacak, onların üstün ahlâk ve kişilik özelliklerini kendilerine örnek alacaklar. Bir yıl boyunca okunması hedefiyle hazırlanan 365 metinde, Peygamberimize ilk vahyin gelişinden dört halife dönemine kadar uzanan kronolojik bir sıra takip ediliyor. Böylece kitabı baştan sona okuyan çocuklarımız İslam’ın doğuşu ve dünyaya yayılışına da tanıklık edecekler. Ayrıca ‘sahabilere göre okumak isteyenler için’ bölümünden istifade ederek kitapta yer alan her bir sahibinin kendi serüvenini kesintisiz biçimde, tümüyle, okumak da mümkün…
243.75 ₺ -
Baberti Şerhul Akidetit Tahaviyye
ŞERHU’L-AKİDETİ’T-TAHAVİYYE (BABERTİ) Baberti (Şerhu’l-Akideti’t-Tahaviyye), meşhur âlim Ekmelüddin el-Baberti tarafından İmam Ebu Ca‘fer et-Tahavi’nin klasik kelâm tasnifine göre yazdığı akide metni üzerine kaleme aldığı bir şerhtir. Bu güzide eser, Tahâvî Rahimehüllâh’ın -Akidetü’t-Tahaviyye- olarak da meşhur olan –Beyânü ‘Akâ’idi Ehli’s-Sünne ve’l-Cemâ‘a– adlı eserinin en önemli şerhlerindendir. EL-AKİDETÜ’T-TAHAVİYYE Hanefî fakihlerinden Ebu Ca‘fer et-Tahavi’nin akaide dair kaleme aldığı risâlesidir. Bu eserin asıl ismi -Beyânü ‘Akâ’idi Ehli’s-Sünne ve’l-Cemâ‘a-dır. Risâlede, başta tevhid konusu olmak üzere çeşitli kelâm meseleleri klasik kelâm tasnifi içinde ve selef metoduyla incelenmiştir. Genellikle Ebû Hanîfe ile önde gelen öğrencilerinden Ebû Yûsuf ve Muhammed’in görüşlerine ağırlık verilmiştir. Eserde, Sünnîliğin şiârı kabul edilen ve inanılması zaruri görülen hususlar tartışmasız olarak, kısa fakat anlamca zengin cümlelerle ifade edilmiştir. Bu nadide eser (el-Akidetü’t-Tahaviyye), Ebû Hanîfe’ye nisbet edilen itikâdî görüşleri ilk ve en doğru şekliyle tespit eden kaynaklardan biri olması bakımından özel bir değer taşımaktadır. Eserde öncelikle Allah’ın birliği zât ve sıfatlar açısından ele alınmış, Nübüvvet konusunda sadece Hz. Muhammed’in peygamberliği anlatılmış, Kur’ân, Kader, istitaat gibi konular işlenmiş, Ashâb-ı Kirâmı sevmenin önemi arz edilmiş olup ve eserin sonunda ise Müşebbihe, Cebriyye, Cehmiyye ve Kaderiyye gibi fırkaların görüşlerinden sakınmak gerektiğine de işaret edilmiştir. el-Akidetü’t-Tahaviyye, Ehl-i Sünnet âlimleri arasında haklı bir şöhrete sahip olmakla beraber tespit edilebilen on iki şerhi vardır. Bunların arasında -Baberti (Şerhu’l-Akideti’t-Tahaviyye)- şerhi ise en meşhur şerhlerden bir tanesidir.
190.00 ₺ -
Ayın Aynasında
“Atın önüne it, itin önüne ot fırlatır gibi atın, ki geçimsizlik mevzuu daima bulunsun ve sürüler yesin birbirini… Yepyeni âletler icad edip İbrahim’i ateşe, Nuh’u denize, Mustafa’yı ırmağa atın! Ya yanar, ya pişer, ya yeniden dökülmek için erir: İnsanoğlunu zorla medeniyet fırınına atın! Âdemoğlunu bir kızıl cennete atmayı düşünüyorsanız bundan daha âlâsı vardır: Cehenneme atın! Tuz attınız, olmadı; biber attınız, olmadı. Bu aşın bir eksiği kaldı. Zehir… Hadi, durmayın, onu da atın!”
142.50 ₺ -
Mesnevi Hikayeleri
Hz. Mevlâna vahdet-i vücut görüşlerini ve tasavvufî hakikatları açıklarken konuların daha iyi anlaşılması için bazı hikâyeler söylemiştir. Bu hikâyeler Kelile ve Dimne’den, tarihten, Kur’an kıssalarından, halk arasında söylenen hikâyelerden alınmıştır. Fakat Hz. Mevlâna bunları söylerken kendi güzel anlatış tarzıyla bir takım çağrışımlarla (tedaî), hayallerle kendi yaratıcı muhayyelesinden ilham alarak kendine has hoş bir şekilde hikâye etmeyi başarmıştır. Bunların içinde her duyguya yer verilmiştir. Aşk, imân, kahramanlık, fazilet, doğruluk ve bunların dışında bütün insanî duygular yer almıştır. Büyük bir psikolog gibi bazen insanın ruhunun derinliklerine inmiş, bazen faziletin ve kahramanlığın meth ü senâsını yapmış, bazen de insanın süflî arzularını bütün açıklığıyla realist bir şekilde dile getirmiştir.
270.00 ₺ -
Çanakkale Mahşeri
Türk milleti, beş kıtanın Çanakkale Boğazı’nın iki yakasına sıkışan kaderini yorgun omuzlarından beklenmeyen bir metanetle taşıdı. Dünya tarihinin en zorlu çarpışmaları, en kanlı boğuşmaları yaşandı. Müttefikler Osmanlı’nın “boğaz”ına yapışarak savaşı bir an önce bitiremeyeceklerini anladılar. Birinci Cihan Harbi’ne kadar girdiği topraklardan çıkarılması mümkün olmayan Rus devleti, kâğıttan bir kaplan, mukavvadan bir dev haline geldi. Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ışıkları Çanakkale’nin boz kayaları tarafından emildi. “Çanakkale Mahşeri”, Çanakkale romanlarının atası ve Çanakkale davasının günümüzdeki banisidir.
187.50 ₺ -
Mesnevi Tercümesi 6 Cilt Takım
Mesnevi Tercümesi 6 Cilt Konularına Göre Açıklamalı “Mesnevî, hakîkate ulaşmak ve Allah’ın sırlarına âgâh olmak isteyenler için bir yoldur. Mesnevî, temizlenmiş kişiler için gönüllere şifâdır. Hüzünleri giderir. Kur’ân’ı açıkça anlamaya yardım eder. Huyları güzelleştirir.” diye buyrulmaktadır. Mevlâna, eserini etkili kılmak, fikirlerini, duygularını daha güzel açıklamak için bazı garip, müstesnâ hikâyeleri örnek olarak vermekte, irfân sahibi kişileri âdetâ büyüleyen güzel beyitlerini, bu hikâyeler arasına sıkıştırmaktadır. Birbiri içine giren bu nâdir hikâyeler arasında gizlenmiş bulunan Mesnevî cevherlerini, bu ilâhî hikmetleri bulup çıkarmak için çok dikkatle uğraşmak, emek sarf etmek ve çok sabırlı olmak gerekmektedir.” Bu emeği hakkıyla sarf edenlerin başında doksan altı yıllık ömrünü Mesnevî’ye adayan, son icazetli mesnevîhan, rahmetli Şefik Can gelir. Bu eser onun Mesnevî hakkındaki çalışmalarının hasılasıdır. Mesnevî’yi dil ve mânâ tartışmalarından kurtarır. Mânâ denizinin derinlerine dalar, inciler derler; aşk bahçesinin en güzel çiçekleri arasında dolaşır, güller derer. Ondan erbabının anlayabileceği bir Hazret-i Mevlana kokusu, Mevlevilik şuası yayılır. Mesnevî’nin orijinali altı cilttir. Bu altı cilt yayınevimiz tarafından hiçbir eksiltme yapılmadan üç ciltte toplanmıştır. “Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi”, yazı karakteri ve kâğıt seçimi, sayfa düzenlemesi ve kapak tasarımı gibi hiçbir ayrıntı ihmal edilmeden Mesnevî’ye yakışan bir zarafet ve titizlikle hazırlanmıştır. Baskı kalitesi ve tasarım özellikleri bakımından benzerlerinin çok üzerindedir. Eserin asıl üstün yanı muhtevasıdır. Şefik Can, Mevlâna ve Mesnevîsi hakkında farklı dillerde yazılan kayda değer tüm kitapları okuduktan, Mesnevî tercümelerini yıllar süren bir dikkatle taradıktan sonra bu eseri kaleme almıştır. Beyitler, anlam kaybı oluşmamasına özen gösterilerek, en doğru şekilde ve güzel bir Türkçeyle ifade edilir. Eserde geçen kıssaların kaynakları belirtilir, ima edilen ve açıklanan konuların Kur’an-ı Kerim’deki ve diğer büyük kitaplardaki yeri gösterilir. Dipnotlarında yapılan açıklamalar sebebiyle aynı zamanda bir şerhtir. Bilgi hazinelerinin kapılarını aralayarak girilen odalar, o bilgileri olguya dönüştürmüş bir sarrafın ince işlemeleriyle donanmıştır. Yayınlanmasından itibaren tasavvuf kitaplarının baş sırasına yerleşmiş, ilgili ve bilgili herkesin övgüsünü kazanmış, kısa zamanda geniş bir atıf çerçevesi oluşturarak Mesnevî’ye yönelen teveccühün bânisi olmuştur. Mesnevî’nin yeniden gündeme gelmesi ve sevilmeye başlaması biraz da yazar ve eseri sayesindedir. ”Bu kitap, gönül ehli olanlara, Allah yolunda yürüyenlere, manevi ve rûhanî hayatı yaşayanlara, susup herşeye dikkat eden nûr ehline, bedende yaşadıkları halde, rûhen namevcud olanlara, yırtık pırtık elbiseler içinde padişahların ta kendisi olanlara, fazilet ve hidayet nûrları ile dolu olanlara ve halk arasında adsız, sansız dolaşan gerçek asilzadeler için Allah'ın bir lütfudur. Bu kitap dünya nimetlerini terk edip, Allah`ı bilmeye, onunla yaşamaya, onunla manen birlik olmaya çalışan, nefsanî arzularını öldürerek, manevî murakabe hayatına kendini veren kişilere hitap eder. `Ne yazık ki Mesnevî Whilfield`in dediği gibi herkese hitap etmemektedir. Gönül ehli aramaktadır. Zaten Hz. Mevlâna da Mesnevî`nin önsözünde: `Temiz insanlardan, gerçeği sevenlerden başkalarının Mesnevî`ye dokunmalarına müsaade yoktur.` diye buyurduğu gibi, Mevlâna Mesnevî`nin başına kendi mübarek eliyle yazdığı on sekiz beyit içinde neyin ağzından şunları söylemektedir: ”Ney dinleyen her insan, benim neler dediğimi anlayamaz, benim feryadımı duyamaz, ayrılık acısı çekmiş, gönlü yaralanmış, içli bir insan isterim ki, dertlerimi, acılarımı ona anlatayım.”
1282.50 ₺ -
Toprak Ana
Erkekleri askere alınan köylerde geride kalanların çektiği sıkıntılar etkileyici bir üslupla anlatılır. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, yine gidenler, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş.
45.00 ₺ -
Osmanlı Tarihi
“Ziya Nur bu çalışmasıyla, aynı zamanda Hammer ve Ahmed Cevdet Paşa tarafından yazılan Osmanlı Tarihi’ni tamamlamıştır. Tarihçilik bakımından geçen yüzyılda Ahmed Cevdet Paşa ne ise bu yüzyılda Ziya Nur odur.” Mehmed Niyazi “Osmanlı’nın ortaya çıkışı, sonraki gelişme ve etkileriyle, tarihin en büyük olaylarından sayılır. Ona karşı çıkan batı Hıristiyan orduları, haçlı orduları şeklindedir. Buna karşılık, İslam âleminin gözü ve gönlü de Osmanlılarla beraberdir. Hatta Osmanlılar, bu âlemden maddî ve manevi destek almaktadırlar. Yani bütün dünyanın, İslam-doğu ve Hıristiyan-batının gözü ve gönlü, Osmanlıların lehinde ve aleyhinde olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu sebeple, Osmanlı Devleti, mahiyeti, icraatı ve fetihleri ile bütün dünyanın dikkatlerini üzerine çekmiştir.” “Birkaç nesil içinde bu devlet, İstanbul’u ele geçirerek Roma’nın varisi olmuş, üç yüz yıl, karşı konulmaz ve tarihte hiç görülmemiş, benzeri olmayan bir askerî kudret olarak yaşamıştır. Bu arada, Yavuz Sultan Selim ile, İslam liderliği, yani Hilafet dahi, Osmanlı Hanedanı’na emanet edilmiştir. Böylece Osmanlı Padişahları, Sultan-ı İklîm-i Rûm, Halife-i Müslimîn ve Hakan-ı Berreyn ve Bahreyn olarak koskoca bir cihana hükmetmişlerdir.” “Osmanlı Devleti, kudret itibariyle bugüne kadar tarihin kaydettiği en büyük devlettir. Bu açıdan, Roma’dan da, İngiltere İmparatorluğu’ndan da çok üstündür. Hükmettiği toprakların büyüklüğü bakımından ise, Cengizoğulları Devleti’nden sonra gelmektedir. Kudretinin büyüklüğü, bu kudretin tarih içindeki devamı ve devletin idare ettiği kavimler bakımından görünüşü ile bunların hiç birisiyle kıyaslanamayacak kadar azim bir kuruluş mahiyetinde….” “Osmanlı Devleti, dünyada hiçbir kuvvet tarafından değiştirilemeyen ezelî ve ebedî hukuk prensiplerine bağlıdır. Başta Hanedan olmak üzere, bütün insanların devlete bir can borcu vardır. Bu borcu hükümdarlar dâhil bütün tebaa tereddütsüz ödüyorlar. Osmanlı tarihinde, padişahların, vezirlerin ve devlet adamlarının tavır ve hareketlerinin hayranlık uyandırmaması mümkün değildir. Onlar, devletle o kadar haşır neşir olmuşlar, onu o kadar mukaddes görmüşlerdir ki, onların bu hallerini ancak tasavvuftaki “fenâ fillah” tabirine benzeyen “fena fi’d-devlet ve millet” tabiriyle izah etmek mümkündür. Devlete ne kadar canla başla hizmet ederlerse, o yolda ne kadar fedakârlık ederlerse, ilahî rızaya o kadar fazla nâil olacaklarına inanıyorlardı.” “Eski Osmanlı düzeni ve eğitimi, toplumun en aşağısında da olsa, üstün yetenekleri daima yukarıya, en yukarıya iten bir mekanizmaya sahiptir. Böyle bir toplumda halk ve yöneticiler çelişkisi zaten olamaz, sınıf çelişkisi ise görülmemektedir. Aristokrasi Osmanlı’ya tamamen yabancıdır. Hânedanı için bile aristokrattır demek mümkün değildir.” “Şu açıktır ki Tuna’dan Yemen’e, Cezayir’den Bosna’ya kadar uzanan sahada sükûnu ve huzuru temin eden bir kavmin ve idarenin yokluğu kendisini hissettirmektedir. Tarihçinin dediği vakit gelmiş, Avrupa, Asya ve Afrika’daki Osmanlı’dan 20’ye yakın küçük devlet çıkmıştır. 50-60 yıldan beri dünya, bu devletin parçalanışından doğan problemlerle meşguldür.” “Bizim aydınımızın geçmişimize bakışı şöyledir: ‘Astığı astık, kestiği kestik bir padişah; keyfî bir idare, yolsuzluk, rüşvetle hemhâl olmuş yöneticiler, zulüm altında kalmış bir halk…vs…’ Dışişleri, maliyesi, askeriyesi, mülkiyesi, adliyesi ile maddî ve manevi nüfuza sahip, an’anevi hükümranlığın etrafında çok mükemmel bir devlet makinesiyle karşılaşırız. Onların anladıkları ve iddia ettikleri tarzda bir keyfî devlet, 600 yıl değil 60 yıl devam eder mi?” *** İk iki cildinde Osmanlı’nın 500 yıllık klasik dönem siyasi tarihini ve devlet anlayışını ele alan eserin, geriye kalan dört cildi ise, en muhataralı tarihî hadiselerle ( Yeniçeriliğin kaldırılması, Islahat, Tanzimat, Birinci ve İkinci Meşrutiyetler, 31 Mart hadisesi, Sultan Abdülaziz’in katli ve Sultan Hamid’in iktidar dönemi ve hal’i, 93 Harbi, Balkan ve Trablusgarp harpleri, İttihat Terakki dönemi, Ermeni ve diğer ayrılıkçı faaliyetler ve Cihan harbine girişimizle) ilgili olan ve hepsi de bugüne yansıyan problemler halinde bulunan olaylar hakkında genişliğine ve derinliğine anlatım ve değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Bu açıdan Osmanlı Tarihi’nin bilhassa son dört cildi, orijinal bir tarih çalışması olarak değerlendirilebilir. Fikir açıcı, ufuk açıcı bir eserdir.
750.00 ₺ -
Büyük Osmanlı Tarihi
On ciltten mürekkep olan eserin ilk beş cildi siyasi tarihi, son beş cildi Osmanlı dönemi Türk medeniyeti tarihini içerir. Modern bir tarih anlayışıyla kaleme alınmış ilk büyük Osmanlı Tarihidir. “Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar Türk Tarihi daha ne yazılmış ne de değerlendirilmiştir.” “Türk Tarihi çağdaş tarih ilminin geri kalmış dallarındandır. Bunun sebeplerinden biri, Türklerin çok geniş coğrafya alanlarında yaşamaları, Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus, Kuzey Buz Denizi ile Hind Okyanusu arasında büyük devletler kurmaları, her milletle çok yakından temasları olmasıdır. Böylece Türk tarihinin kaynakları, çok çeşitli dillerde ve dağınık durumdadır. Türk tarih incelemelerinin geri kalmasının diğer bir önemli sebebi, modern tarihçiliğin ve tarih metodunun Türkiye’de pek yakın bir geçmişinin olmasıdır. Batılı manada tarihçilerimiz geç yetişmiştir ve yetişenler de, Avrupa’daki meslektaşlarının araştırma imkânlarının önemli bir kısmından mahrumdur.” “Tarihe içinden bakmak, yani ele alınan devrin şahıslarıyla haşır neşir olmak, devrin toplumunun bütün problemlerini, dünyanın o çağdaki bütün akım ve eğilimlerini bilmek, tarihçi için kâfi değildir. Ele alınan konuya tabir caizse, bir de yüksekten, zirveden bakmak lazımdır. Ancak zirve noktasından çevre üç yüz altmış derecelik bir görüşle görülebilir. Nihayet değer hükümlerinin o çağlara, o çağlardaki insanlığın durumuna göre verilmesi icap eder. Bu ölçüyü bulamayan tarihçi gerçek bir tarihçi değildir.” “Bir tarihçinin bilgisi ile irfanını birleştirmesi gerekir. Bilgisinin yanında vicdanı ile de başbaşa olmayan bir tarihçi milletine olduğu kadar insanlığa da ihanet etmiştir. “Bugünü anlamak, gelecek için hazırlanabilmek için, sağlam ve doğru bir tarih bilgisi şarttır. Başarılı ve büyük devlet adamları, iyi tarih bilen adamlardır. Hareket edilen nokta bilinmeksizin, yönelecek hedefi bulmanın imkânı yoktur. Bugün gelişmiş ülke diye anılan ve 160 dünya devleti arasında sayıları hiçbir zaman yirmi, yirmi beşi geçmeyen devletlerde tarih ilmi son derece ilerlemiştir. Bu milletler tarihlerini en ince teferruatına kadar incelemişler, bütün tarih kaynaklarını yayınlamışlar, ilmî eserlerin bile halka mahsus baskılarını yapmışlardır. Netice itibariyle bu milletlerde çok canlı bir tarih şuuru teşekkül etmiştir. Bu milletler sadece kendi tarihlerini değil cihan tarihini de aynı hassasiyet ve dikkatle incelemektedirler.” “… Binaenaleyh tarih ilmi, insan cemiyetlerinin hayatında, belki ilk bakışta farkına varılamayan, önemli bir rol oynamaktadır.” “Bir milletin tarihini en çok ve layıkıyla o milletin bilginleri inceler. Bu bütün milletler için böyledir. Onun için, Batı’da birçok Türk Tarihi uzmanı olmasına rağmen, asıl büyük iş, Türk tarihçilerine düşmektedir.” Büyük Osmanlı Tarihi, “asıl büyük işi” tek başına üstlenmiş, kitapları tarihin kendisi tarafından yazılan bir tarihçinin çığır açan eseridir.
1125.00 ₺ -
Yalnızlar
Yazarın ilk eserim dediği “Akümülatörlü Radyo” adlı tiyatro oyununun romana dönüşmüş halidir. “Altın çağında, gençliğinde çektiği yoklukların bir toplum düşmanlığına dönüşmesini önleyen, ama iyi niyetlerinin tepkilerini sertlikten kurtaramayan Doktor Rıza… Onun ölümle karşı karşıya getirip hayata yeniden kazandırdığı genç kız: tek umudun ayakta tuttuğu Şükriye… Mutluluğun bir ameleliği olduğunu kavrayamayan Hürrem ile Murat! Kalbi sevgi ile dolu ama bütün sevgilerin ve sorumlulukların kaçağı, yenik Hüseyin bey!”
142.50 ₺ -
Mahşer
Çanakkale’den harp yorgunu bir gazi olarak İstanbul’a dönen Nihad’ın hayata dönüş yolunda karşılaştığı engeller ve yaşadığı hayal kırıklıkları… Vapurdan inerken duyduğu özlemin uğruna savaştığı değerlerin ayaklar altına alındığını gördükçe nefrete dönüşmesi… Fedakârlık, fazilet ve saadet gibi kavramların içinin nasıl boşaldığını idrak edecek, güvenin yerini korkuya bırakmasına şahit olacaksınız.
142.50 ₺ -
Osmancık
"Osmanlı'nın sırrı nedir" sorusunun cevabını arayan yazarın Osmanlı kuruluş döneminin dinamiklerini ve felsefesini bugünkü dille inşa ettiği romandır. Duvarları süsleyen "Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde, katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoş görmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adalet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana. Ey Osmancık bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize, rahat bize, uyarmak şevklendirmek, gayretlendirmek sana" gibi sözler bu kitabın eseridir.
146.25 ₺ -
Şimşek
Peyami’nin ilk romanı… "Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin'in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhuldür, bunu yalnız biz, bu haileyi en yakından, bu haileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz biliyoruz." Biz; yani bu romanı okuyanlar
142.50 ₺ -
Siyah Kehribar
Yazarın ilk romanıdır. Türkiye’yi ve Türk insanını çok iyi tanıdığını sonraki kitaplarında ispat eden yazar bu kitabında sadece “insan”ı ele alır. Kitabın ilk baskısının önsözünde Mümtaz Turhan şöyle der: “Tarık Buğra’nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, “Yirminci asrın hüznü” dediğimiz hastalığı, ele aldığını sanıyorum. Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor.” Hikâye, Mussolini’nin İtalya’sında geçmektedir.
206.25 ₺ -
Beyaz Gemi
Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.
52.50 ₺ -
Bir Tereddüdün Romanı
Eşsiz kıvraklıktaki psikolojik tahlillerle karakterlerini ve okuyucularını insan tabiatının birbirine en zıt hallerinde dolaştıran bir romandır. Kitabın teklifler, tehditler, tehlikeler ve ihtimaller arasında bocalayıp duran romancı kahramanı sanki yazarın kendisidir. Ferdin tereddüt karşısındaki dramını ele almıştır. “Ne ret, ne kabul: tereddüt.”
90.00 ₺ -
Biz İnsanlar
Kozmopolitlikle millîliğin, materyalizm ile maneviyatçılığın titiz bir mukayesesidir. Harp yıllarının ahlakî ve içtimai hayatı tarumar eden havası içerisinde dürüstlüğün ve idealizmin bayraklaşan savunması… Peyami kahramanlarının yaşadığı gelgitler ve kararsız ilişkiler ile cemiyetin içerisinde bulunduğu durum arasındaki bağlantıyı şaşırtıcı bir ustalıkla işliyor.
135.00 ₺ -
İbrahim Edhem RA Hayatı ve Öyküsü
Allah’ım, bana bulunduğun bağış ve ihsanın, Senin adını anarken bahşettiğin yakınlık, Yüceliğin hakkında düşündüğüm zamanlarda Bana verdiğin rahatlık ve huzur halinin yanında Sekiz cennetin benim için fazla bir öneminin Olmadığını sen de biliyorsun. Rabbim, beni günahın alçaklığından sana İbadet ve itaatin yüceliğine taşı! İlahi, ah! Seni bilen bile hakkıyla bilemedikten sonra, Acaba seni bilmeyen bir insanın hali nice olur.
12.60 ₺ -
52 Haftaya 52 Vaaz 3 Cilt Takım
Okumak ve sohbet etmek, insanın görgü ve bilgisinin artmasını, mevki ve derecesinin yükselmesini ve hayatta ilerlemesini sağlar. Kendi etrafında olduğu kadar toplum içinde de sözü dinlenir, aranır ve her zaman adından söz edilir. Ne yayında ne kahvede kültürün kalmadığı şu ortamda insanın yetişmesinin en güzel yeri de sohbet meclisleri olmaktadır. Bir batılı yazar ne güzel söylemiş: “İnsan yüzde yirmi okumakla, yüzde seksen de sohbetle yetişir.” Sohbetlerin yetiştirici özelliğe sahip olması içinde bazı şartları taşıması lazımdır. Sohbettekilerin hal ve davranışlarının göze etkileri kadar konuşulanların da gönle yansıması şarttır. Zaten insanın maneviyatına tesir etmeyen konuşmalar tesirsiz kalmaktadır. Bundan dolayıdır ki sohbetlerin verimli, nurlu ve yol gösterici olması lazımdır. Sohbetlerin, günlük konuşmalardan uzaklaşıp insanı derin bir tefekküre sevk etmesi, düşündürmesi gerekir
1470.00 ₺ -
Osmanlı Padişahlarının Manevi Dünyası
Osman Gazi’nin göğsünden çıkan ulu çınar, bütün dünyayı dal ve budaklarıyla haşmetle kucakladıktan sonra tarih sahnesinde yerini almıştır. Bir zamanlar dilleri ve dinleri farklı 60’dan fazla milleti, gölgesi altında huzur ve adaletle dinlendiren ve barış içinde asırlarca yaşatan Osmanlı Devleti, günümüzde hala anlaşılmayı beklemektedir. 623 yıl kıtaları ve devletleri yönetme ve huzur içinde yaşatma kudretini gösteren bir devlet geleneğini, elbette ayakta tutan birtakım manevi dinamikler bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin manevi dinamiklerinin başında hiç şüphesiz “İlâ-yı Kelimetullah” denilen kutsi mefkûre gelmekteydi. Onlar için kıtaları fethetmek demek, Allah’ın adının her yere ulaştırılması ve gönüllerin İslam’a ısındırılması demekti.
140.00 ₺ -
Arapça Türkçe Mukayeseli Dilbilgisi Gramer
Arap lisanını iyi bilmeden Kur`an ve Sünneti derinlemesine kavramak mümkün değildir. Lisan öğrenebilmek için iyi bir hocanın yanısıra selef alimlerinin metodu, öncelikle de klasik gramer kitaplarımızın hazmedilmesi gerekir. Ayrıca faydalı olan yardımcı kitaplardan da istifade edilmelidir. Bilindiği üzere kendi ana dilinin gramerini iyi bilmeyen talebe, bir başka dili öğrenmede çok zorluk çeker. Ayrıca öğrenilecek dilin istılahları da çok önemlidir. Cümle ve kelime yapıları ile beraber dilin zenginliği olan edat ve bağlaçlar da büyük önem arzeder. İlim adamının fikrini aktarırken, ifadesinin düzgün olması, yerinde ve durumun gerektirdiği hale uygun olması elzemdir. Kısaca söz adamına göre söylenmelidir.
0.00 ₺ -
Gönenli Mehmet Efendi Hazretleri Hayatı Duaları
Yaptığı Kur’an ve İman hizmetleri ile 20. yüzyıl din eğitiminde önemli bir yeri olan Gönenli Mehmet Efendi, bütün yönleriyle örnek bir şahsiyettir. İsteyen ilim, isteyen irfan bulmuştur onda. O, şartlar ne olursa olsun talep edene Kur’an öğretirken, darda kalanlara yardım etmeyi de hizmet bilmiştir. İnsanların gönül dünyasında hizmetleriyle taht kuran, onları doğru ve güzel olana yönlendiren ilim, irfan ve hizmet pınarı Gönenli Mehmet Efendi’nin hayatından kesitler sunularak Kur’an eğitimi ve sosyal faaliyetlerin anlatıldığı bu eser; onun hizmetlerinin nasıl devam ettiğinin de önemli bir işaretidir.
140.00 ₺ -
Unutulmaz Mısralar
Şiir, sözün özüdür; berceste mısralar ise şiirin özü... Şekil, muhteva ve ahenk mükemmeliyeti bakımından şiirde müstesna bir yere sahip olan bu seçkin mısralar, zaman zaman gönlümüzün, hafızamızın ve dilimizin misafiri olurlar. Bu güzeller güzeli unutulmaz mısralar, Divan şiirimizin ustalarından Koca Râgıp Paşa'nın "Eğer maksud eserse mısra-ı berceste kâfidir." mısraında ifade ettiği üzere birer 'eser'; Bâkî'nin "Baki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş." mısraında ifade ettiği gibi birer 'hoş sadâ' hükmündedir.
70.00 ₺ -
Sultan Vahdeddinin Son Günleri
Mustafa Kemal, Vahdeddin’in ölüm haberini alınca: “…Onurlu bir adam daha vefat etti. İsteseydi Topkapı’nın bütün cevahirini götürür, gittiği yerde kendi ordusunu kurup geri dönerdi…” demiştir. Vahdeddin saltanatını bırakarak, İstanbul’dan nasıl çıktı, nerelere gitti, tekrar padişah olabilmek hülyasıyla ne gibi çalışmalar içinde oldu. Bu arada yaman bir aşkın pençesinde neler çekti ve nihayet günün birinde, bin bir itina ile hazırlattığı baklava tepesinin başına oturamadan nasıl göçüp gitti?
70.00 ₺ -
Başka Masallar
Zebercet oğlu, Zülküf eski ve inatçı bir masalın yapayalnız kalmış kahramanıdır. Zülküf zamanın sahibinden emir alıp da Nişabur yoluna düşeli kaç gün geçmiştir bilinmez. Bilineni şudur ki Zülküf, Nişabur’a doğru giderken zaman içre gittiğinin de farkındadır. Yaşadıklarını düşünür yol boyu. Öyle garip haller, öyle değişik işler gelmiştir ki başına, “Keşke makamından bir demet çiçek mi derdin de düşünürsün” diye sorar kendi kendine. Zülküf nihayet bu masalın zamanının da coğrafyasının da aslında olmadığını anlayıp asıl olanın yolculuk etmek, üstelik içinden içine yolculuk etmek olduğunu keşfedince rahatlar.
47.60 ₺