-
Çeçenya Moskof Mezarlığı
Çeçen Halkı’nın dramını ve cihadını anlatan Çeçenya serisinin ilk kitabı. Kendi sınıfında edebiyat kültürü olmuş bir eser. Gömülen onbinlerce asker,bin küsür araç,onlarca helikopter,uçak,sayısız cephane... Ve mitinglerde,meydanlarda,camilerde çağlayan bir dua ...bir haykırış "Çeçenya Ruslara mezar olacak"... Oldu ve "Moskof Mezarlığı"doğdu... "Aldığımız istihbarata göre üç koldan Çeçenya'ya girecek ve Rus orduları yelpaze gibi Çeçenya topraklarına bir açılım yapıp kuvvetleri ülke sathına yaymak yerine,doğrudan hareket merkezi Grozni'ye saldırarak işi kafadan halletmek istiyorlar. Hesaplarına göre Grozni düşünce bütün Çeçenya düşecektir, vedireniş sindirilecektir." Yayınlandığı 2000 yılından beri onbinleri yutan bu heyecan girdabına, kapağı açtığınız kapılmaktan kendinizi alamayacaksınız.
150.00 ₺ -
Ali Haydar Efendi İki Devrin Ulu Hocası
Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye ekseninde şekillenen kurtarıcı/yönlendirici hayatlar, şahıslar noktasında farklı olmakla birlikte özde aynı muhtevaya sahiptirler. Değişik asırlarda yaşayan âlimlerin şahsında sürekli güncellenen “yönlendirici hayatlar”, “mişkâtü’n-nübüvve” ile insanlar arasındaki manileri kaldırarak İslâm nurunun intişarında büyük hizmetler îfâ etmişlerdir. Hâlidî Şeyh Ali Haydar Efendi (rahimehullah) bu nevi hayatların en büyük kahramanlarındandır. Temel İslâmî ilimlerin hemen her disiplininde otorite olması, âlimler tarafından “hâcet kapısı” olarak algılanması, korkudan nefeslerin tutulduğu bir dönemde Hakk’ı söylemekten imtina etmemesi; Osmanlı Devleti’nin âhir, Cumhuriyet’in ise önemli bir bölümünde yaşaması; moderniteye ferdî, ailevî, ictimâî, ilmî ve krî alanda sessiz fakat kararlı bir şekilde direnen cemaatinin ulu hocası olması gibi nedenler, günümüz Müslümanları için Ali Haydar Efendi’nin (rahimehullah) hayatının öğrenilmesini gerekli kılmaktadır. İki Devrin Ulu Hocası Ali Haydar Efendi, İhsan Şenocak, Hüküm Yayınları, Hüküm Kitap
105.00 ₺ -
Altın Silsile Osman Nuri Topbaş
İnsanoğlunu bütün mahlûkat içinde zirve teşkil edecek bir sûrette “ahsen-i takvîm” üzere yaratan, ona rûhundan üfleyerek ulvîliklere yükselme istîdâdı bahşeden, gönderdiği hidâyet rehberi kitap ve peygamberlerle bizleri hakka ve hayra istikâmetlendiren; peygamber vârisi âlim ve âriflerle de mânevî irşad silsilesinin kesintisiz devâmını lûtfeden Allah Teâlâ’ya sonsuz hamd ü senâlar olsun! Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi, enbiyânın serveri, âlemlere rahmet, emsalsiz örnek şahsiyet, bu cihanda en büyük rehberimiz, kıyâmet gününde ise şefâat melceimiz, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya, O’nun pâk ehl-i beytine, ashâbına ve etbâına sonsuz salât ü selâmlar olsun! Yüce Zât’ını en çok “Rahmân” ve “Rahîm” isimleriyle bizlere tanıtan Rabbimiz, nihâyetsiz merhametinin bir eseri olarak, biz kullarıyla “dost” olmayı istiyor ve bizleri Dâru’s-Selâm’a / saâdet ve selâmet yurdu olan Cennet’e dâvet ediyor. Bu dâvetin icâbet şartı ise, Hakk’a dostluk ufkunda, takvâ üzere bir kulluk hayatı yaşayabilmek... Allâh’ın Habîbi r Efendimiz’in mübârek dilinde; “Refîk-ı A‘lâ / En Yüce Dost” diye ifâdesini bulan “Hakk’a vuslat” iştiyâkı, Allah ve Peygamber âşığı mü’minlerin de en büyük arzusu olagelmiştir. Bu cihanda, kimin daha güzel ameller işleyeceğinin imtihanını vermek üzere bulunuyoruz. Bu zâhirî gurbet âleminde, gerçek bir dostluğun gerektirdiği gibi Rabbimizle kalben ve rûhen beraber olabilmek, O’nu hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmamak ve dâimâ O’nun rızâsını aramak, en büyük kulluk edebimizdir. Öyle ki, ebedî âlemde Hakk’ın cemâline vuslatımız da, Hakk’a dostluğumuzun seviyesi nisbetinde gerçekleşecektir. Yani her iki cihandaki huzur ve saâdetimiz, Rabbimizle beraberliğimize bağlıdır. Dolayısıyla Hikem-i Atâiyye adlı eserde buyrulan: “Yâ Rabbî! Sen’i bulan neyi kaybetti? Sen’i kaybeden neyi buldu?” hikmetini gönüllerimize nakşetmeli, kalplerimizin ancak Allâh’ı hatırlayıp anmakla huzûra kavuşacağını unutmamalıyız. Cenâb-ı Hak, her zaman ve mekânda bizimle beraberdir. Mühim olan, bizim ne kadar O’nunla beraber olduğumuzdur. Bir gönül, Allah ile beraberlik zirvesine ne nisbette yakınsa, ibadetleri de o nisbette seviye kazanır. Allah ile beraberlik şuuruyla yapılan küçücük bir amel, kıymet bakımından dağlar misâli bir hacim kazanırken, Hak’tan gâfil olarak yapılan amellerden ise bir hayır gelmez. Böyle gâfil bir gönlün kıldığı namaz ruhsuzdur, insanı fahşâ ve münkerden, yani edepsizlik ve günahlardan koruyamaz. Verdiği sadaka; riyâ ve ucub gibi nefsânî hesaplarla bulanık olduğundan, boşa çıkar. Ettiği duâlar ve işlediği ameller karşılıksız, yaptığı tevbe ise yeni bir tevbeye muhtaçtır. Bu sebeple Hakk’ın yüce dergâhına yol bulabilmek için evvelâ benlik perdesini aradan kaldırmak gerekir. Nitekim ârif gönüller; “Sen çıkınca aradan, kalır seni Yaratan.” demişlerdir. Bu şuur, mü’mini dâimî bir “Maiyyet / Allah ile beraberlik” ufkuna ulaştıracak bir mânevî tekâmül / olgunlaşma ihtiyacını da zarurî kılmaktadır. Zira ham ve hantal bir gönülle mânevî zirvelere çıkılamaz. Kalbî kesâfet içinde, letâfet iklimlerine yol alınamaz. Bunun içindir ki Hak dostu ârifler nazarında insanın yaratılış gâyesi; “kesb-i kemâl ile seyr-i cemâle vuslat”tır, yani mânen olgunlaşmak sûretiyle Hakk’ın cemâlini müşâhede nîmetine kavuşabilmektir. Bu itibarla mânevî terbiye, yani menfîliklerden arınma ve rûhen tekâmül faaliyeti, bütün insanlığın ortak ihtiyacıdır. Zira canlılar içinde terbiyeye muhtaç olarak doğan tek varlık, insanoğludur. Cenâb-ı Hak, insanoğlunu akıl, idrak, iz’an ve vicdan gibi ulvî hasletlerle tezyîn ederek yaratmış olsa da, bunlar, hakka ve hayra ulaştırmada tek başına kâfî değildir. Nitekim Rabbimiz, bu nîmetlerin nasıl kullanılacağını bildirmek üzere bir de kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Peygamberler, ilâhî kitaplardaki hakîkatleri bizzat kendi yaşayışları üzerinde şerh ve tefsîr ederek tebliğ eden, en büyük “insan terbiyecileri”dir. Peygamber Efendimiz r; zulüm, vahşet, haksızlık ve bâtıllara gömülmüş olan bir “câhiliye toplumu”nu ıslah ve terbiye ederek ondan, ahlâk, fazîlet ve medeniyette zirve bir “asr-ı saâdet toplumu” meydana getirmiştir. Böylece câhil ve cânî insanlar, kültürlü; vahşî kimseler, medenî; mücrim ve süflî karakterli kişiler, müttakî, yani Allah sevgisi ve korkusuyla yaşayan fevkalâde sâlih ve rikkat-i kalbiyye sahibi kimseler hâline gelmiştir. Bir insan düşünün ki, kız çocuğunu diri diri toprağa gömebilecek kadar kalbi taşlaşmış ve vahşî tabiatlı… Sahip olduğu köleyi, herhangi bir maddî eşyâ gibi basit bir mal olarak telâkkî edip ona insanlık dışı muâmeleleri revâ görecek kadar zâlim!.. İşte bu kaba ve câhil insanlar, Allah Rasûlü’nün kalbî dokusundan hisse alıp nebevî terbiyeden geçtikten sonra, ilimde, ahlâkta, edepte, hulâsa insanlıkta bir “fazîletler medeniyeti” meydana getirdiler. Ruhlarda bu muazzam inkılâbın nasıl gerçekleştiğini tam olarak anlayabilmek için nebevî terbiye metodlarını yakından incelemek gerekir. Sahâbeyi sahâbe yapan, onların hâlis bir îman ile Peygamber sohbetinin feyz ve rûhâniyetinden nasîb almış olmalarıdır. Efendimiz r, ashâbını en çok “sohbet” ile yetiştirmiştir. Zira sohbet, yüz yüze ve sadır sadıra gerçekleşen bir eğitimdir. Bu eğitimde Efendimiz r’in söz, fiil ve takrirlerinin yanı sıra bir de, güzel yüzüyle birlikte dışına yansıyan, hissedilen fakat sözle ifâde edilemeyen “hâl”lerinin de mühim bir tesiri vardır. Sahâbe-i kirâm, sohbet yakınlığı içerisinde Efendimiz r’in mübârek sözlerinden istifâde ettiği gibi, O’nun bu nevî “hâl”lerinden de istîdatları nisbetinde istifâde etmişlerdir. Bu istifâde ise, sadırdan sadıra bir feyz akışıdır. Sohbet ve yakınlıktaki in‘ikâs ve insibağ neticesinde, Efendimiz r’in hâlleri ashâb-ı kirâma intikal etmiş, Efendimiz’le aynîleşme istikâmetinde muhtelif derecelerde nasipler almışlardır. İşte bu yüce nasipler, ehil kimseler vâsıtasıyla nesilden nesile aktarılarak zaman ve mekânlar üstü bir teselsül bereketine mazhar olmuştur. İlâhî hakîkatleri öğrenip tatbik etme hususunda nasıl ki peygamberlere ihtiyacımız zarurî ise, peygamberlerin fiilen ve zâhiren mevcut olmadığı zamanlarda da onların mânevî terbiye vazifesine istîdat ve iktidarları nisbetinde vekâlet eden irşâd ehli âlimler, ârifler, sâlih zâtlar ve Hak dostları bu vazifeyi sürdürmüşlerdir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte: “(Zâhir ve bâtınını ikmâl etmiş, ilmini irfan hâline getirmiş) âlimler, peygamberlerin vârisleridir.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, İlim, 1) Hak dostu mürşid-i kâmiller de: Dînin zâhir ve bâtınını lâyıkıyla mezcederek şahsiyetlerine nakşetmiş; zühd ve takvâ yolunda kalben merhaleler katederek davranış mükemmelliğine ve “peygamber vârisliği” şerefine ermiş; idrak ve ihâtalarını her iki cihan ufkuna genişleterek îman lezzetine ve duygu derinliğine kavuşmuş; bütün gayretleri insanlığı kötü huylardan ve nefsin karanlık gayyâsından kurtararak güzel ahlâk zirvelerine ve mânevî olgunluk semâsına yükseltebilmek olan, ârif, sâlih ve kâmil mü’minlerdir. O mübârek zâtlar, nebevî irşad ve davranış mükemmelliğinin âdeta zamanlar üstü temsilcileridir. Yani onlar, Hazret-i Peygamber ve ashâbını görme şerefine nâil olamayanlar için örnek alınacak, rehberliğine tâbî olunacak zirve şahsiyetlerdir. Onların, rahmet lisânıyla gönülleri ihyâ eden irşad ve nasihatleri de, esâsen nebevî menbâdan süzülüp gelen rûhâniyet şebnemleri mesâbesindedir. Yani onların tavsiye ve nasihatleri, Rasûlullah r’in sohbetlerinden akseden bir feyz tecellîsidir. O sohbetlerdeki mânevî istifâdenin merkezi, yine Peygamber Efendimiz r’dir. Zira Hak dostları, tıpkı nûrunu Güneş’ten alan Ay gibi, nebevî ahlâkın güzelliklerini yansıtan berrak bir ayna mevkiindedirler. Bunun içindir ki, onların hâl ve tavırlarını kalbî bir rikkat ve muhabbetle seyredenler, onların âleminde nebevî ahlâkın zarif tecellîlerini müşâhede ederler. Rabbimize nihâyetsiz hamd ü senâlar olsun ki, Rasûlullah r Efendimiz’in kalp tasfiyesi ve nefs tezkiyesi vazifesinin, mânevî verâset yoluyla nesilden nesile intikàli neticesinde 14 asır zarfında şekillenmiş olan “Altın Silsile”nin feyz ve rûhâniyetinden, bu âhir zamanda bizleri de müstefid kıldı. O mânevî teselsül bereketiyledir ki gönüller, asr-ı saâdetin gül râyihasını alabiliyor, o günden bugüne ulaşan rahmet esintilerinden feyiz-yâb olabiliyor. “Altın Silsile”, ilâhî kudretin asr-ı saâdetten bugüne kadar sadırlardan sadırlara âdeta görünmez bir muhabbet hattı çekerek lûtfettiği, mânevî bir enerji cereyânını ifâde ediyor. Sâlihlerle beraberliğin kazandırdığı zaman ve mekân üstü gönül vecdini, mânevî dirilik ve zindeliği dile getiriyor. İnsan idrâkinin, mücerred hakîkatleri kavramakta zorlandığı, çok açık bir gerçektir. İnsan, dâimâ müşahhas misallere, elle tutulup gözle görülebilen örneklere ihtiyaç duyar. Yine bunun içindir ki insan, mânevî hakîkatlerin, hâl ve davranışlarında hayat bulduğu örnek şahsiyetlere daha çok hayran olur, onları taklit ve takip eder. İşte “seyr u sülûk”lerini, yani mânevî terbiye yolculuklarını tamamladıktan sonra irşadla vazifelendirilen mürşid-i kâmillerin hayatları da, gerek kendi yetişme dönemleri, gerekse de müntesiplerini yetiştirme devreleri itibârıyla, örnek alınabilecek pek çok derslerle doludur. Onların ibretli kıssalarından istifade etmek, hikmetli nasihatlerine gönül vermek, derûnî hâllerinin tefekküründe yoğunlaşmak, şüphesiz ki İslâm’ın zühd, ihsan, huşû, takvâ, rabbânîlik ve rûhâniyet cihetinin, kısacası gerçek “TASAVVUF”un da doğru bir şekilde kavranmasına büyük fayda sağlayacaktır. Zira gerçek tasavvuf, Rasûlullah r Efendimiz’in güzel ahlâkının ve ulvî hâllerinin, kıyâmete kadar gelecek asırlara ve nesillere aynı feyz ve rûhâniyetle intikàlini sağlayacak olan berrak bir gönül aynasıdır. Bu yönüyle elinizdeki eser, İslâm şahsiyetinin âdeta ete kemiğe büründüğü bir “insan-ı kâmil” modelini târif edebilmek yolunda mütevâzı, fakat mühim bir adımdan ibârettir. Yine bu eserde, en büyük örnek şahsiyetimiz Fahr-i Kâinât r Efendimiz’den başlamak üzere “Altın Silsile”nin halkalarını teşkil eden meşâyıh-ı kirâm efendilerimizin hayatlarına dâir kronolojik ve akademik bilgilerden ziyâde, herkes tarafından imkân nisbetinde örnek alınması gereken, irfânî, ahlâkî ve hikemî hususlara ağırlık vermeye gayret edildi. Eserdeki bütün feyz ve güzellikler, Peygamber Efendimiz r ve O’nun gerçek vârisleri olan ehlullâh’ın gönül âlemlerinden bizlere ulaşan ulvî akislerdir. Bizim vazifemiz, tıpkı peteğini bal ile doldurmak için sayısız çiçeklerin özlerini toplayan bir arı gayretiyle, bu hikmetleri derleyip siz kıymetli okuyucularımıza takdîm etmekten ibâret olmuştur. Bu vesîleyle eserimizde isimleri zikredilmiş ehlullâh’a hâlisâne hürmet, muhabbet ve duâlarımızı arz ederiz. Yine bu eserin hazırlanmasında emeği geçen Dr. Murat Kaya, M. Akif Günay ve İ. Hakkı Uzun başta olmak üzere bütün akademisyen kardeşlerimize ve talebelerimize teşekkür eder, bu hizmetlerinin kendileri için bir sadaka-i câriye olmasını niyâz ederiz. Şunu da unutmamak gerekir ki Hak dostlarının hayat düsturları, bizler için âdeta yıldızlardaki ölçüler mesâbesindedir. Onların yaptıklarını tam olarak yapabilmek, herkesin kârı değildir. Fakat “Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa, elde edilebilen kısmından da vazgeçmek gerekmez.” düstûrunca, “Onların hâllerine ne kadar yaklaşabilirsek kârdır.” mülâhazasıyla hareket etmeliyiz. Onların menkıbe ve nasihatlerini okurken yalnızca takdir ve hayranlık noktasında kalmayıp, bir adım daha ileri giderek, kendi hâlimizi onların aynasında seyretmeliyiz. Gördüğümüz noksanlıklarımızı telâfîye çalışmalı, hatâlarımızı tashih etmeli, varsa benzerliklerimizi o zirve şahsiyetlerin yüksek seviyesine çıkarabilme gayreti içine girmeliyiz. Ayrıca; “Sâlihlerin anıldığı yere rahmet iner.”1 buyrulmuştur. Fakat sâlih zâtların sadece dil ile anılmış olması, rahmet-i ilâhiyyenin kâmil mânâda tecellîsi için kâfî gelmez. Asıl bu anmakla birlikte, gönüllerde onlara benzeme arzusuyla bir gayret hâsıl olursa, işte o vakit lûtf-i ilâhî ve feyz-i nâ-mütenâhî tecellî eder. Bizler de eserimizde zikrettiğimiz ehlullah hazarâtının kıssa ve nasihatlerini böyle bir ruhla ve gönül gözüyle okuyabilirsek -inşâallah- o sonsuzluk kervanında bizim de bir yerimiz olur. Zira hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) Bu beraberliğin en büyük delîli ise; hâl, tavır ve davranış benzerliği; hissiyat, fikriyat ve istikâmet beraberliğidir. Bu muhtevâda bir beraberliğe götürmeyen bir muhabbetin doğruluğu şüphelidir. Rabbimiz, kalplerimize sevdiklerinin sevgisini lûtfeylesin! Onlarla kalbî irtibâtımızı dâim kılsın! Onların gönül âlemlerinden sadırlarımıza bol bol feyz ve inşirah şebnemleri bahşeylesin! Sâlihlerle beraber yaşayıp yine onlarla beraber haşrolunmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin... Âmîn! Osman Nûri TOPBAŞ - 2012 - Üsküdar Altın Silsile - Erkam Yayınları - 9789944834360
385.00 ₺ -
Sevadül Azam ve Tercümesi Kelime Mana
Müellifimiz El-Hakim Es-Semerkandi, Hanefi ve ilk dönem Maturidi alimlerindendir. Eseri "Es-Sevadül-Azam" Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Maturidiyye mezhebinin başlangıç devri eserlerinin önemli örneklerinden biri olup, yazıldığı dönemde Samaniler'in resmi akidesi kabul edilmiş ve bölgedeki medreselerde hatta Osmanlılardan günümüze kadar bütün medreselerde ders kitabı olarak okutula gelmiştir. "Müslümanların oluşturduğu büyük cemaat, çoğunluk" anlamına gelen eser yani "Es-Sevadül-Azam" altmış iki ana başlıktan oluşmakta, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Maturidiyye mezhebine göre iman konularını ele almaktadır.
187.50 ₺ -
Mektubatı Rabbani Tercümesi 8 Cilt
Kelime Anlamı: Geleneksel medrese eğitiminin yaygın metin çözme yöntemi olan kelime anlamı medreselerde halen etkin bir okuma biçimidir. Çeviri: Kitabı çevirirken metnin otantik yapısını bozmamaya çalıştık. Hadis Tahrici: Klasik metinlerde yer alan hadis rivayetlerinin kaynaklarına vakıf olmak ve rivayetlerin kritiğini yapmak, amacıyla geliştirilen tahriç yöntemi, müellifin referans ağını okuyucunun gözleri önüne sermektedir. Biyografi ve Bibliyografi Çalışması: Biz ulaşabildiğimiz kadarıyla mektuplarda adı geçen şahıs yer ve kitap isimleriyle ilgili bilgiler toplamaya çalıştık.
2688.00 ₺ -
Kara Davud Delaili Hayrat Şerhi
Sizlere sunduğumuz bu büyük eser, içinde salâvat-ı şeriflerin toplandığı "Delâil-i Hayrat Şerhi'dir" Sadece salâvat-ı şeriflerin ve duaların mânaları, şerhi ile yetinilmemiştir. İçerisinde bir tarih hazinesi de sığdırılmıştır. İslâm Tarihi... Dünya Tarihi... İnsanlık Tarihi eserin üstünlüğünü, faydalarını iki satırla anlatmamız mümkün değildir. Bunu okuyunca anlıyacak çok istifade edeceksiniz.
72.00 ₺ -
Tenbihül Gafilin Sohbetler Karton Kapak
Müfessir, muhaddis, fakîh, zâhid, âlim, müttekî, ilmîyle âmil, üstad Ebu’l-Leys - SEMERKANDÎ Hazretlerinin İslâm ümmetinin hemen hemen tamamınca tanınan, sevilen ve zevkle okunan TENBÎHÜ’L-GÂFÎLÎN adlı eseri; hem bir ahlâk, hem bir tasavvuf, hem de bir şeriat kitabıdır. Fıkıh, ahlâk ve tasavvufla ilgili konuları birlikte okuyacak, “Tevhîd” birlik dini olan İslâm’ın “Ana Caddesi” ni daha yakından görerek, ne olduğu belli olmayan, karanlık çıkmaz sokaklara sapmaktan kurtulacaksınız. Eserde de görüleceği gibi; İhlâs, ölüm, ölümün şiddeti, kabir azabı, kıyamet ve alâmetleri, cehennem ve cehennemliklerin hali, cennet ve cennetliklerin halleri, iyiliği emir ve kötülüğü men, tevbe, ana - baba hakkı, sıla-i rahim, komşu hakkı, içki ve kötülükleri, yalan, gıybet, haset, koğuculuk, kibir, kin, sabır ve çeşitleri, temizlik, ezan, namaz, Cuma, mescid, sadaka, Ramazan, oruç, aşure, zina, faiz, zulüm, ihsan, Allah korkusu, duâ, zikir, tesbîh, tevhîd, Kur’ân, ilim, amel, ilim meclisleri, şükür, helâl ve haram kazanç , tevekkül, ha ya, niyyet, hacc, cihâd, mücâdele, ölçü, karı - koca hakkı, hastalık, hasta ziyareti, rızk, tekfir, içtihat, şeytan gibi konuları aydınlığa kavuştururken çeşitli mev’ize ve hikâyeler de anlatmaktadır.
159.50 ₺ -
Muhammediye Şamua
Muhammediye kitabı, bir manzume, yazarının ifadesiyle nâ’t olarak yazılmıştır. Yani, Allah’ın ve Resûlünün güzel sıfatlarını anlatan bu eserde İslâm dininin temas ettiği bütün konular verilmekle beraber, Âdem’den hâteme kadar ne varsa açıklanmıştır. Muhammediye’nin yazarı Yazıcıoğlu Muhammed, Osmanlı’nın kuruluş yıllarından sonra, Fatih Sultan Mehmed Han’ın babası Sultan Murad Han ve kısmen de Fatih zamanında, ulemanın çok olduğu bir devirde yaşamıştır. Bu dönemin önde gelen ulemaları arasında Molla Fenâri, Akşemseddin ve Molla Yegân gibi ulu âlimler vardır. Mevlâna’nın Mesnevî’si gibi hem halk hem de ulemâ tarafından her dönem rağbet gören Muhammediye, her kitaplıkta bulunması gereken önemli kaynak eserlerden biridir.
66.00 ₺ -
Hz Fatımai Zehra
CENNET KADINLARININ HANIMEFENDİSİ ve İNSANLIK HÛRİSİ HZ. FATIMA-İ ZEHRÂ (R.A.) Bu kitap, dünya ve cennet kadınlarının en üstüne ait Fâtıma-i Zehrâ (r.a.)'ın hayatından pırıltılar sunmaktadır. O Fatımâ ki, Hazret-i Hatice-i Kübrâ'nın gülzârında yetişmiş solmaz bir çiçekti. O Fatımâ ki, ay yüzlü kara gözlü bir melekti... O Fatımâ ki, Cennet Hûrileri onun güzelliğinin karşısında hayretle dudaklarını ısırmışlardı... Hz. Fatımâ bütün incilikleriyle bu kitapta...
102.00 ₺ -
Bostanül Arifin Sohbetler
Bu kitapta ilmin bir çok çeşidi derlenmiş, bir araya getrilmiş ve onlar herkesin anlayabileceği bir şekilde sunulmuştur... Bu ilimler öyle şeylerdir ki, hangi bilgi düzeyinde olursa olsun herkes tarafından bilinmesi gereklidir
198.00 ₺ -
365 Günde Sevgili Peygamberim
365 Günde Sevgili Peygamberim, anne babalar ve eğitimciler için bulunmaz bir kaynak… Nurdan Damla’nın akıcı, sıcacık bir üslupla kaleme aldığı, Osman Turhan’ın özgün çizgileriyle resimlediği kitapta Peygamber Efendimizin hayatı 365 kesite bölünerek anlatılıyor. Kronolojik sıraya göre birbirini takip eden pçaların her biri, kendi içinde bir bütün… Çocuklar her gün bir bölümü okuyarak/dinleyerek Efendimizin hayatını sıkılmadan öğrenebilecekler… Ayrıca kitabın başında yer verilen konu dizininden faydalanarak sevgili Peygamberimizin ve sahabelerin cömertlik, vefa, misafirperverlik, dürüstlük, barışseverlik, affedicilik gibi eşsiz niteliklerini keşfedebilecekler. Ebeveyn ve eğitimciler çocukların karakter gelişimlerini bu yüksek ahlak modelleriyle destekleyebilecekler… Kitapla birlikte hediye edilen ‘Mutluluk Çağı Haritası’ ile de kitapta anlatılan olayların nerelerde gerçekleştiğini görebilecek, görsel hafızalarına da yerleştirebilecekler. Çocuklarınızın bütün bir yılı biricik Peygamberimizin hayatıyla dopdolu geçirmesini istemez misiniz?....
300.00 ₺ -
Huzur Sohbetleri
Tasavvuf, irşad ve ahlâk konularını kapsayan sohbetler, tevhid düşüncesinde odaklaşır. Bu meyanda tasavvufun ne olduğu, kime şeyh ve sofi denileceği, giysi ve kıyafetlerle sofi olunamayacağı en yakın biçimde ifade edilir.Bu kitapta Abdulkadir Geylani Hazretlerinin sohbetlerini bulacak,okudukça teneffüs edecek, tasavvufun derinliklerine dalacaksınız.
300.00 ₺ -
Kelime Anlamlı Kuran-ı Kerim Meali 3 Cilt
İlahiyatçılara, imam-hatiplere,Arapça ile ilgilenenlere,kelime kelime ve toplu meal meraklılarına... *Kelime kelime ve toplu meal bir arada *Daha iyi alaşılması için gerekli dipnotlar * Temel kavramlar korunark günümüz türkçesi
1170.00 ₺ -
Hadislerle İslam Tergip ve Terhib 6 Cilt Takım
İslamın ana kaynaklarından biricisi Kuran, ikincisi Hadistir diyen müellif,bu eserinde İslamı hadislerle yaşamanın en güzel örneklerini vermektedir. Sekizyüz yıldır İslâm âlemine hizmet veren Büyük İmam El Münzirî’nin bu eşsiz eserini sizlere takdim etmekten gurur duyuyoruz. İslâm'ın ana kaynaklarından birincisi Kur'an, ikincisi Hadis’tir diyen müellif, bu eserinde, İslâm’ı hadislerle yaşamanın en mükemmel örneğini vermiştir. Kur’an-ı kerim’den faydalanabilmemiz için önce Resulullah (s.a.v.)’a başvurmamız, onun açıklamalarına kulak vermemiz, yaşantılarını örnek almamız gerekiyor. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de namaz kılmamızı emretmiş, rekatlarını ve nasıl kılınacağını açıklamamıştır. Zekat vermemizi emretmiş, hangi mallardan ne miktarda verileceğini beyan buyurmamıştır. Allah (c.c.) bütün bu gibi meselelerin açıklamasını Resulullah (s.a.v.)’a bırakmıştır. İşte bundan dolayıdır ki, Resulullah (s.a.v.)’ın hadisleri ve yaşantısı, Kur’an’ın anahtarı olarak önem kazanmıştır. Hadis ilminin büyük imamlarından olan Hafız el-Münziri, her müslümanın faydalanması için bu güzel eseri telif etmiştir. Eser Türkçe’ye aktarılırken mümkün olduğu kadar açık ifade ve sade dil kullanılmıştır. TERCÜME: DİYANET İŞLERİ BAKANLIĞI İST. HASEKİ İHTİSAS EĞT. MERKEZİ ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ’den A. Muhtar BÜYÜKÇINAR - Ahmet ARPA Doç. Dr. Durak PUSMAZ - Abdullah YÜCEL
2160.00 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 8.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır. Maide Suresi 90-120.Ayet Enam Suresi 1-18.Ayet
418.50 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 9.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır. Enam 19-62.Ayet
418.50 ₺ -
Türkçe Arapça Sözlük Serdar Mutçalı
Türkçeden - Arapcaya alfabetik şekilde hazırlanmış en kapsamlı eser
420.00 ₺ -
Arapça Türkçe Büyük Sözlük
Eser; Arapçadan - Türkçeye Kelime köküne göre Alfabetik olarak iki renkte hazırlanmıştır . Ülkemizde yayınlanmış en kapsamlı sözlüklerdendir. İçeriğinde eski ve modern kelimelerle, Türkiyedeki tüm Arapca Öğretim serilerinin kelimeleri bulunabilir.
420.00 ₺ -
Arap Dili Dilbilgisi
Arap Dili Dilbilgisi Hasan Akdağ Hoca tarafından hazırlanmış olup; Arapça'da bulunan ve bu dile özgü olan terimler türkçeleştirilmemiş olduğu gibi bırakılmıştır: Fail, meful, mübteda, haber vs. gibi. Elden geldiğince konular basitleştirilmiş, anlaşılır hale getirilmiştir. Konular işlenirken verilen misallerin ayet ve hadis olanların Türkçeleri tırnak içinde verilerek diğerlerinden ayırdedilmek istenmiştir. Önce kaideler anlatılmış konunun anlaşılmasını sağlamak için ardından misaller verilmiştir. Konular işlenirken belli bir seviye takip edilmemiş, önemli konular uzatılırken daha az önemi haiz olanlar kısa kesilmiştir. Tevfik Allah'tandır.
177.50 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 10.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır. Enam Suresi 63-101.Ayet
418.50 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 12.Cilt Rahle Boy Ciltli
Âyeti celîleler en ince ayrıntıları ile izâh edilirken ihtiyaç duyulan Kelam, Fıkıh, Tasavvuf ve Genel Kültüre dayalı mâlûmat da verilmiştir. RUHU'L FURKAN TEFSİRİ'NİN YAZILMA SEBEBİ: Hicri 1407 senesi Şaban Ayının Beraet Gecesinde, Ravza-i Mutahhara'da, yani Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bulunduğu pak cennet bahçesi olan Mescid-i Şerifinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından vaki olan manevî bir işaretle tefsirin yazılmasına başlanmıştır. TAKİP EDİLEN USUL: 1) KELİME MANASI (Her ayete kelime-kelime mana vermek). Her ayetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur'an-ı Kerimi kolayca anlayabilmek için çok büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde hangi mananın hangi kelimeden alındığı anlaşılmamaktadır. 2) MEAL-İ ŞERİF: Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manasını anlayamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi kelimenin manasından sonra yazılmış ve meâl verilirken âyetin zahirinde bulunmayan kelime ve terkiplerin manalarının katılmasına dikkat gösterilmiştir. 3) İZAHAT: Sadece Meâl-i Şerifle de yetinilmeyip, her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmıştır. Şöyle ki: Sebebi nüzulu (ayetlerin iniş sebebi) beyan olunan âyetler, âhkâm ayetlerinden (şerî hükümleri ihtiva eden ayetlerinden) çıkarılmış fetvâlar yeri geldiğinde açıklanmıştır. Enam Suresi 132-165.Ayet
418.50 ₺ -
Siyeri Nebi Fatma Temir
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)'in hayatının anlatıldığı, okunması gereken güzel bir siyer. Nübüvvet şerefiyle şereflenmiş ve alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan kainat sultanımızı, efendimizi, Allah'ı bilmek ve ona kulluk vazifesini yerine getirmek için dünyaya gelen her insanın en iyi şekilde tanıması elzemdir, gereklidir.
255.00 ₺ -
Sıratul Muhtedin TK 3 Cilt
Bu kitapta bulunan hadisi şerifler, Kur'an-ı Kerim'den sonra en sağlam kitabımız olan, Buhari şeriften seçme bazı hadisi şerifleri derlemiş olan Zübde'tül-Buhari isimli kitaptan derlenen bir kısım hadisi şerifleri cemetmektedir. Siracül Müttekin Tercümesi - Sıratül Mühtedin 3 Cilt Takım - Zübdetül Buhari Tercümesi - Selim Köroğlu - Yasin Kitapevi
712.50 ₺ -
Nurul Misbah Kelime Anlamlı 1-2 Tek Cilt
Nurul İzah kitabı, Hanefi mezhebine dair yazılmış fıkıh kitapları içinde, özellikle namazla alakalı konuları tafsilatlı bir şekilde ele almış olması itibarıyla önemli bir yer tutmuştur. Bu özelliği sebebiyle eskiden beri İslami tedrisat yapan eğitim merkezlerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Kitap her ne kadar müptedi (ilme yeni başlayanın) kitabı olarak ele alınmış olsa da, ifade ettiği manalara kalıp mesabesinde olan ibarelerinin çok yerde zorluğu göze çarpmaktadır.
350.00 ₺ -
Nurul İzah Tercümesi Ahmet Mahmut Ünlü
Nurul İzah kitabı; taharet, namaz, oruç, hac ve zekat konularını içeren ve Osmanlı döneminden günümüze kadar İslami eğitim yapan bütün ilim merkezlerinde okutulan bir eserdir. Onları, bu Arapça eserin herkes tarafından anlaşılabilmesi için yaptıkları tercüme ve izah mahiyetindeki çalışmalarından ötürü hoca kardeşlerimizi tebrik eder ve bütün Müslüman kardeşlerimize, yalnız salih amellerin menfaat vereceği günde menfaat vermesini, yüce Rabbimden niyaz ederim. (Ahmet Mahmut Ünlü)
300.00 ₺ -
Mülteka Tercümesi Kelime Anlamlı 1.Cilt
İslam Fıkhı 1 Cilt, "Taharetten" "Nikah" bahsine kadar kelime kelime mana; *Taharet *Namaz *Zekat *Oruç *Hac *Nikah
325.00 ₺ -
Molla Cami Tercümesi
İbn-i Hacib'in "Kafiye"sini şerh eden Cami (r.a) daha önceki şarihlerin eserlerini gözden geçirerek, kısa fakat her cümlesi derin anlamlı ve ibaresi çetin bir kitap hazırlamıştır. Cami'nin (r.a) bu eseri, ilim çevrelerinde hüsnü kabul görmüş, asırlarca medreselerde okutulmuş, üzerine haşiyeler ve talikatlar yazılmıştır.. (Arapça öğreniminde belli bir seviyeye gelmiş her talebenin çok şeyler istifade edeceği ve işini kolaylaştıracağı inancındayız. Gayret bizden, muvaffakiyet yüce Allah'tandır. Dualarımızı yüce Allah'a hamd ederek bitiriyoruz...)
350.00 ₺ -
Miftahul Ulum
Miftahul Ulum Emsile-Bina-Maksud Üç bölümden oluşan bu kitabın birinci bölümde Emsilenin çekimi, Açıklaması, Bina ve Maksud'un kırık manası, izahı ve ilal kaideleri zikredilmiştir, ikinci bölümde sahih, mutel, muzaaf ve mehmuz olan fiil ve isimlerin tasrifi zikredilmiştir. Üçüncü bölümde ise İzzi'nin kırık manası, mefhumu ve izahı zikredilmiştir.5
275.00 ₺