-
Keşif ve Kerâmet
Keşf ü kerâmâta ererCümle makâmâtı geçerVahdet gülün dâim dererGülzâr-ı Hû yâ Hû ileİlhamat ve keramet gibi hususlarda aşırı giden; aklın, fikrin, mantığın ve ilmin değerini hafife alan, hatta bazen sıfırlayan kişi ve zümrelerin mevcut olduğu bilinen bir husustur. Bunlar kendi tutumlarını savunmak için büyük sufilerin bazı görüşlerini ileri sürüp onlardan destek alma çabasına girmektedirler. Diğer taraftan insan bilgisinin izafî olduğu hususunun günümüzde daha fazla ortaya çıkması ve kabul görmesi dogmatizmi, rasyonalizmi, hatta bilimi de geniş ölçüde etkilemiş, bunlara kayıtsız şartsız ve mutlak olarak güvenilemeyeceğini ortaya koymuştur. Bu sebeple ilim ve akıl adına keşfe de keramete de karşı çıkmak kolay olmamaktadır. Dolayısıyla burada büyük bilgelerin, âriflerin, erenlerin manevî ilkeler etrafında şekillenen keşif ve ilham tecrübeleri esas alınmalıdır. Tasavvuf kültürü ve tarihi alanında istisnaî ve öncü çalışmaları bulunan araştırmacı Prof. Dr. Süleyman Uludağ, tarihte ve günümüzde en fazla tartışılan hususlar olan keşif ve kerameti bu eserde, konuya mümkün mertebe hem dinî ve İslamî açıdan hem de beşerî ve insanî açıdan bakıyor. Anlaşılır bir açıklama ile gerçekçi bir yorumu benimsiyor.
140.00 ₺ -
Tasavvuf Dersleri
Tasavvuf; tefsir, hadis ve fıkıh gibi İslami ilimler kategorisinde değerlendirilebilir mi? Bu ilimlere kıyas edildiği zaman tasavvufun bir ilmi disiplin olarak doğuşu neden gecikmiştir? Edebiyat, güzel sanatlar, musiki gibi bediiyat ile olan münasebetleri nasıldır? Tasavvuf İslam'ın içinde mevcut mudur yoksa Hristiyanlık, Hint, İran ve Uzak Doğu'daki dinler, mistik akımlardan doğrudan ya da dolaylı bir şekilde etkilenmiş, ithal bir sistem midir? Hz. Peygamber'den itibaren kutlu üç neslin zühd anlayışının tasavvuf üzerindeki tesirleri nedir? Zühdü nasıl anlamak gerekir? Miladi 9. ve 10. asırlardan itibaren ortaya çıkan tasavvuf büyükleri kimlerdir ve onlara nispet edilen eserlerin içeriği nasıldır? Zühdün hüzün, korku ve sevgi boyutunun büyük temsilcileri kimlerdir? Tarikatlar ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır? Tasavvufun temel kavramları nelerdir, hangi şartlar altında ve ne şekilde tanımlanmıştır? Makam ve hal arasındaki temel farklılıklar nelerdir? Bunlara benzer daha pek çok sorunun ikna edici bir tarzda cevaplarının verildiği ve bazı detaylarıyla izah edildiği bu çalışma, tasavvufu merak eden, öğrenmek isteyen ya da bu alandaki malumatını bir üst seviyeye taşımak isteyenler için oldukça ideal bir rehber kitaptır. Türkiye'de tasavvuf sahasında uzun zaman boyunca dersler vermiş, çok sayıda öğrenci ve uzman yetiştirmiş ve özellikle en temel tasavvufi klasik eserleri dilimize kazandırmış olan Prof. Dr. Süleyman Uludağ'ın vermiş olduğu tasavvuf dersleri için tuttuğu özel notlarını, Dr. Mehmet Bilal Yamak yayına hazırladı.
154.00 ₺ -
İslamda Ahlak ve Ahlak Ekolleri
“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” “Din, güzel ahlaktır.” Hz. Muhammed (sav) Ahlak, beşere insanlık ve eşref-i mahlukatlık yolunda rehberlik eden başlıca değerlerinden biridir. Kişilere ve toplumlara değer kazandıran; onları güvenilir, itibarlı ve şerefli kılan; şahsî ve içtimaî hayatı düzenleyen ana unsur güzel ahlaktır. Hadis-i şeriflerde de Peygamber Efendimizin (sav) çokça zikrettiği güzel ahlak, bu özellikleriyle en önemli değer, hatta ibadet kabul edilir. Bilindiği üzere her toplumun, her kavmin kendine göre bir ahlakı vardır. Hatta tarihin çeşitli dönemlerinde belirli işlerde tutulan ahlakî yöntemlerin bazı değişikliklere uğradığı da görülür. O halde ahlak değişken midir? Tasavvuf kültürü ve tarihi alanında önemli bir araştırmacı ve akademisyen olan Prof. Dr. Süleyman Uludağ, İslam’da Ahlak ve Ahlak Ekolleri’nde, “Ahlak nedir?", "Kültürden kültüre değişir mi?", "Tasavvufun ve felsefenin ahlaka bakış açısı nasıldır?” sorularına genelde İslamî, özelde ise tasavvufî ve felsefî açıdan cevaplar sunuyor. İslam ahlakının mahiyeti ve esasları, manevî arınmanın nasıl başladığı ve ilerlediği, tasavvufî bağlamda ahlak öğretilerinin hangi temeller üzerine inşa edildiği gibi merak edilen konulara ve aslında insanlığın özünü oluşturan ahlak anlayışının insan hayatına nasıl yansıdığına dair kuşatıcı bir bakış ortaya koyuyor. Ahlak, toplumu ve insanı inşa eden temeldir. Tasavvufî terimle "edep"de bu temelin "süsü"dür.
154.00 ₺ -
Tasavvuf Öğretileri
"Tasavvuf, Allah'ın hakikatine itimat etmekten başka bir şey değildir." Ebû Kâsım el-Kuşeyrî Tasavvuf Öğretileri, İslâm ve tasavvuf araştırmaları profesörü Carl W. Ernst'ün en önemli çalışmalarından biri mahiyetindedir. Titiz bir tercüme süreci ile ilk kez Türkçede neşredilen bu eser, özlü bir tasavvuf tarihi el kitabı olma niteliği taşıyor. Bunun yanında, tasavvufun gelişim boyutunu ele almakla kalmıyor, Kur'ân-ı Kerîm'e en derin boyutuyla odaklanmanın, yani sûfîyâne bakışın püf noktalarını ortaya koyuyor. Çalışmalarında, tasavvufî düsturları belirli bir tarihsellik gözeterek inceleyen Ernst, bu çalışmasında birtakım İslamî düsturların tasavvufî bakış açısıyla yorumunu, Ebu Nâsır es-Serrâc'dan Rûzbihân Baklî'ye, Ebu'l-Kâsım el-Kuşeyrî'den Necmeddin Kübrâ'ya, birçok tasavvuf büyüğüne nispetle, onların eserlerinden ve görüşlerinden örneklerle inceliyor. Bu anlayışın dünya çapındaki dayanak noktalarını, insanoğlunun manevî arayışa eğilimi çerçevesinde irdeliyor.
140.00 ₺ -
İbnül Arabı Metafiziği
Ekrem Demirli, başta Şeyhü'l-Ekber Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin Füsûsu’l-Hikem'i ve Fütûhât-ı Mekkiyye'si olmak üzere Ekberî geleneğin sistemleştirilmesinde rol oynayan mutasavvıfların eserlerini tercüme eden ve bu sebeple Türkiye’de İbnü’l- Arabî çalışmaları dendiğinde akla gelen ilk isimlerdendir. İbnü’l-Arabî Metafiziği, Şeyhü’l-Ekber’in nazariyesinin temel unsurlarını teşkil eden varlık, bilgi ve insan görüşleri hakkındaki düşüncelerini ele alıyor. Varlığın katmanları (merâtibü'l-vücûd), bilginin kaynağı ve insanın mahiyeti hakkında İbnü'l-Arabî Hazretlerinin irfanî ve nazarî bilgisi ile ortaya koyduğu metafiziksel metodolojinin püf noktalarının ve alt katmanlarının izleri Ekrem Demirli'nin makalelerinde sürülüyor. Vahdet-i vücûd gibi bir bakış açısını ve daha nice ıstılahı insanlığın anlam dünyasına kazandırıp tasavvufun belirli bir metodoloji ile ilimleşmesinde en önemli kilometre taşlarından olan İbnü'l-Arabî düşüncesi, neşv ü nemâ bulduğu motivasyonlar ve bu düşüncenin takipçilerinin zenginliği ile ele alınıyor.
217.00 ₺ -
Sufi ve Sanat
Kâinatın harflerini oku,Çünkü biz de bir zamanlar yüce harfler idik,Şimdi aşağıya indik. Kâinatın harflerini oku,Zira bu harfler sana, Okunmak üzere gelmiş birer mektuptur. Sufi ve Sanat; şiir, kitap, hat, mimari, musiki, çini, tezhip, ciltçilik gibi geleneksel İslam sanatlarının anlamlandırılmasında tasavvufun rolünü anlatan, kâğıda, yazıya, notaya, taşa nakşolunmuş bir düşüncenin kodlarını açmaya çalışan muhtelif konuşmaların bir araya getirildiği, sanat felsefesi bağlamında çok mühim noktalara ışık tutan bir eser. İslam'ın "lübbü'l-lübbünü", yani özünün özünü oluşturan tasavvufî düşünceyi estetize edilmiş ilâhî bir yaşam olarak tanımlayan sahanın uzmanlarından Mahmud Erol Kılıç, kitap boyunca, manevî eğitimle kesret pazarından vahdete, birlik katına yükselen erenlerin dünyasından hayatı ve sanatı yorumluyor. Zaman zaman yüzeysel bir şekilde ilgi duyabilen yahut metodik birer akademik malzeme haline getirilebilen İslam sanatlarının derûnuna, mana âlemine iniyor. Taç kapılarda tevhid sembolizminin, cami kubbelerinde âlem katmanlarının izini süren bu eser, "Ne oldu da dinin metinleri letafete, estetik düşüncelere bağlı latif insan tipi üretemez hale geldi?" sorusunun da cevabını satır aralarında barındırıyor.
227.50 ₺ -
Velayet Mührü
"İsa, İlyas, ldris ve Hızır'dan (as) müteşekkil bu dört resulden biri Kutuptur. Kutup ise Kâbe'de bulunan Hacerü'l-Esved'in zaviyesine tekâbül eden Beytullah’ın temel taşlarından biridir. Diğer ikisi ise imamlardır ve bunların idare ettiği dört unsur dünyayı ayakta tutan direklerin yekpâreliğini teşkil eder. Allah, bu heyeti teşkil eden zevatın biriyle îmanı, biriyle velâyeti, bir diğeriyle nübüvveti, dördüncüsüyle risâleti ve tümü mârifetiyle dinin saffetini muhâfaza eder. Kutup olan zat asla ölmeyecek, yani Kıyâmet gününde Sûr'a üfürüldüğünde tüm mahlûkatın uğrayacağı şuur kaybından muhâfaza olunacaktır. Bu heyette bulunan dört resulden her birine mukabil daima vakti geldiğinde yerine geçmek üzere ona nâip olan ve eli bu resullerden birinin kalbi üzerinde bulunan bir zât bulunur. Tarikat ehli arasında bulunan velîlerin ekseriyeti bu Kutup, iki imam ve dördüncüleri olan vetedin makamına tâliptir. Lakin o makama vâsıl olduklarında kendilerinin sadece kutbun, iki imamın vs. naîbi olduklarını ve hakîkî imamın bir başkası olduğunu görürler; vetedin makamı için de vaziyet böyledir. Az önce bahsettiklerimi hafife alma çünkü bu tarikin sırlarından bahsedenlerden nakledilenler içinde bunları hiçbir yerde bulamazsın.” İbn Arabî’nin Ekberî öğretisi çerçevesinde serdettiği bu düşünceler asırlardır tasavvuf vadilerinde dolaşanlara rehberlik etmiş ve dünyanın manevi çivileri mesabesindeki ulu velilerin dair büyük bir anlatı olarak kabul edilmiştir. İşte Velayet Mührü adıyla Birol Biçer üstadımızın yine büyük bir yetkinlik ve maharetle çevirdiği, meşhur araştırmacı Michel Chodkiewicz’e ait bu kıymetli eser İbn Arabî düşüncesinin temel taşlarını ortaya koyuyor. Sufi Kitap, Ekberî liteatür içerisinde müstesna bir yer işgal eden bu önemli çalışmayı Türk okuruna takdim etmenin sevincini yaşıyor.
154.00 ₺ -
Hacı Bektaşı Veli ve Kamil İnsan Fazıl Toplum Paradigması
Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız, Her nefeste aşk ile Yaradan'ı anarız. Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör, Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız. Hacı Bektâş-ı Velî Hacı Bektâş-ı Velî ve Kâmil İnsan-Fâzıl Toplum Paradigması, Anadolu İslam anlayışının temelini oluşturan mübarek isimlerin en önemlilerinden biri olan Hacı Bektâş-ı Velî'nin hayatını ve dünya görüşünü inceleyen bir eser olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir İslam tarihi, Orta Çağ Anadolu uygarlıkları tarihi, tasavvuf ve dinler tarihi incelemesi olarak Hacı Bektâş-ı Velî ismi çerçevesinde gelişen kemâlat ve fazilet kavramlarını enine boyuna ele alıyor. İslam ve Anadolu tasavvuf tarihinde Hacı Bektâş-ı Velî'nin konumu ve önemi nedir? Anadolu'nun Türk-İslam kültürünün oluşumundaki etkisi nasıldır? Hacı Bektâş Hazretlerinin önce insanı eğitmekle başlayıp sonra insancıl, bütüncül ve aşkın bir toplum oluşumuna giden asıl öğretisinin düsturları nelerdir? Bektâş, Hacı, Velî, Hünkâr ve Seyyid unvanlarıyla gelen karizmatik liderlik vasfının tezahürleri nelerdir? Hacı Bektâş öğretisinin Yesevîlik de dâhil olmak üzere öncül kaynakları nelerdir? Bektâşîlik yolunun kuruluşu, değişimi ve dönüşümü tarihsel olarak nasıl vuku bulmuştur? Kadim kültürümüzün birincil kaynakları ışığında, ilmî esaslar gözetilerek titiz bir çalışma süreci neticesinde tamamlanan bu eser, Anadolu tasavvufu ve özelde Hacı Bektâş-ı Velî çalışmalarına derli toplu bir kaynak ve yeni bir bakış açısı kazandırıyor.
262.50 ₺ -
Sufi ve Şiir
Yûnus'un;Bizim sevdiğimiz Hakk’tır Bu halka göz ü kaş gelir beytinde, Muhyiddin İbn Arabî’nin; Ne geldiyse dilime hepsinde O’nu söyledim O’nu mısralarında dile getirdiği gibi, hakikatten haberdar olmak isteyenlere hakikî aşk menbaını gösteren Osmanlı şiirinin ontolojisinin temelinde “din” ve “maneviyat” yatmaktadır. Sufi ve Şiir, işte bu tezden yola çıkarak “şiir” olgusunu, İslam’a özgü metafizik düşünce mekteplerinden biri olan sufilik kavramı penceresinden yorumlamaktadır. Zira asırlar boyunca toplumun irfanını yükselten tasavvuf sembolizmini anlamadan Osmanlı şiirini hakkıyla anlamanın imkânı yoktur. Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, Osmanlı’dan günümüze Türk şiirinin poetikası denemesi olan bu çalışmasında, bir yandan bu şiirin evrensel şiir poetikaları arasındaki yerini irdeliyor, diğer yandan Ebedî ve Ezelî olanın aşkını terennüm eden bu şiirin musikiye, mimariye, sanata ve bütün bir toplumsal hayatın ahengine tesir eden değerler manzumesini, şiir ve hikmet arasındaki derin bağları son derece akıcı bir üslupla ele alıyor.
133.00 ₺ -
Hüseyin (ra) Kerbela Destanı
Hüseyin(ra): Kerbela Destanı, hak yolunda taviz vermeden mücadele etmenin timsali olan Hz. Hüseyin(ra)’in şehit edilişini anlatan manzum bir hikâye. Asaf Durakovic, İslam tarihinin en hazin olaylarından birini, üzerinde tefekkür edilmesi gereken Kerbela hadisesini hem akla hem de kalbe hitap eden bir dille aktarıyor. Bu kitabı okurken kendinizi Kerbela’daymış gibi hissedecek; içinizdeki Hüseyin ve Yezidleri yoklamanız gerektiğini, ihanete karşı sadakati, dünyevi hırslara boyun eğmemeyi, ızdıraplar karşısında direnmeyi ve bunları temsil eden kahramanları yeniden hatırlayacaksınız.
52.50 ₺ -
Sufiyim Halk İçinde: Yunus Emre
Bu güzide kitap Yunus Emre’yi nereden ve nasıl okumalıyım sorusunu soranların cevap bulacağı nitelikte bir eser. Yunus, yaşadığı dönemde türlü olumsuzluklar, savaşlar, yoksulluklar ile adeta kuruyan ve çoraklaşan Anadolu toprağını, neredeyse her biri bir ilahiye dönüşmüş irfan ve hikmet dolu sade ve yalın şiirleri ile sulamış, yeniden yeşertmiştir. Kendinden sonra gelmiş pek çok şaire örnek olmuş olan Yunus Emre, dilindeki sade ve saf Türkçe ile asırlarca canlılığını muhafaza edebilmiştir. Sözü samimiyetle söyleyebilmek, insana, doğaya, hayvana, bitkiye aşkla bakabilmek, her niyetin altına sevgiyi özenle yerleştirebilmek yüce bir gönle sahip olmakla mümkün olur. "Âşık dilin bilmeyen yâ delüdir yâ dehrî/Ben kuş dilin bilürem söyler Süleymân bana" beytiyle kendi dilini kuş dili; yani aşk dili olarak tanımlamıştır. Prof. Dr. Bilal Kemikli, bu hikmete giden yolda bizlere kendi güzel sunumuyla bir yoldaşlık teklif ediyor. Issız bir çölde suya susamış gönüllerin arayıp da bulamadığı bir derya olan Yunus Emre’yi tanıtıcı bu kapsamlı bir kitap, Yunus’u merak edenler için eşsiz bir kılavuz. Bu gönül insanının hayatını daha iyi tanımak, onu anlamak, onun gibi düşünebilmek için keyifle okunacak bir eser "Sufiyim Halk İçinde…"
119.00 ₺ -
Hermesler Hermesi
"Hermes" figürü; dinler tarihi, felsefe tarihi ve bilim tarihi disiplinlerini tarihsel bir şekilde, bir öncelik sonralık ilişkisi (diyakronik) olarak geriye götürdüğümüzde her üç sahanın kesiştiği bir hem-zaman (senkronik) nokta üzerinde karşımıza çıkar. Bu nedenle Hermes, eş zamanlı tarih okumalarında en önemli figürlerden biri olarak karşımıza çıkar. Hermes; Orta Çağ’da, zaman zaman Mısırlıların Thoth’u, Yahudilerin Uhnuh’u, eski İranlıların Hûşeng’i, zaman zaman da Müslümanların İdris’i(as) ile bir tutulmuş, hangi coğrafyada olursa olsun, insanlar onu insanlığa ilâhî bir mesaj getiren ve ilimlerin kurucusu bir peygamber olarak görmüşlerdir. Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, yüksek lisans tezi olarak hazırladığı bu eserde, konunun tarihî zeminini Hermes’in şahsiyeti etrafında inceliyor, bu tarihîliğin günümüze ulaşmış yazılı vesikaları olan Külliyat (Corpus Hermeticum) hakkında detaylı bilgiler vererek bu tarihî zemine dayanan felsefe ve bilimlerin hikemî mahiyetlerini ve konunun hususî olarak Müslüman düşünürler ile irtibatını ele alıyor. Hikmet tarihine bir katkı sunabilmek dileğiyle…
140.00 ₺ -
Rüyalar Alemi
"Uyku rüyaya çağırdığı için güzeldir ama sakınılması gereken elbette 'gaflet uykusu'dur."Ömrümüzün uykuda geçen üçte birlik kısmının kendimizi keşfetmek için bir fırsat olabileceğini hiç düşünmeyiz. Rüya bilincinin, hayatımızın geri kalanını zenginleştirmesine imkân verecek psikolojik ve kültürel mekanizmalardan yoksunuz. Sufiler, "Yaşam bir rüyadan ibaret değil midir?" diye sorarlar. "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar," hadis-i şerifi, İslam dünyasında rüya tartışmasını büyük bir etki altında bırakmıştır. Rüyalar Âlemi, tasavvufun rüyaya bakışıyla günümüz psikoloji ekollerinin fikirlerini buluşturmayı hedefliyor. Rüyayla ilgili tüm bilinenleri, bilinmeyenlere ulaşmak için bir araya getiriyor. Günümüzde bilimsel olarak da üzerine daha çok düşülen rüyalar ve yorumları mevzusunda tek katman yerine çok katmanlı okunabilirliği göstermeyi ve iki kanatlı kuşun inşasına katkı sunmayı umuyor. Bu minval üzere, M. Fatih Çıtlak tasavvufî perspektiften rüyaya nasıl bakılması gerektiğini, Dr. Mustafa Merter psikoloji ve tasavvufun rüya yorumunda nasıl bir araya getirilebileceğini, Prof. Dr. Necdet Tosun Nakşibendîlikte rüyanın neden önemli olmadığını, Prof. Dr. Reşat Öngören bir Osmanlı sufi âliminin rüya yorum metodunu, Prof. Dr. Dilaver Gürer Hz. Yûsuf’un meşhur "Yûsuf rüyası" üzerinden Muhyiddin ibn Arabî’nin rüyaya bakışını, Dr. Hatice Alibaşoğlu psikoloji ekollerinin rüya ve rüya yorumuna bakışını ve Musa Hûb Bediüzzaman Said-i Nursî'nin rüyalara bakışını ele alıyor.
182.00 ₺ -
Mübârek Vakitler
Şüphesiz Allah’ın yarattığı her şey gibi zaman da mübârektir. Yaratılmış her şey eşsiz ve benzersizdir, ancak bazı kişiler, zamanlar ve mekânlar diğerlerinden fazîletli ve üstündür. Rabb’imiz daha üstün ve fazîletli kıldığı bazı vakitleri, merhameti ve şefkatiyle, bizlere Kitab-ı Kerîm’indeki âyetleriyle, kevnî âyetleriyle, yegâne örneğimiz olan Habîb-i Edîb-i Zîşân’ı vasıtası ile ve velî kullarının nasihat ve tavsiyeleriyle göstermiştir. Ö. Tuğrul İnançer, bu hakîkatlere dikkat çekerek kıymetli izler düşürüyor hayatımıza. Bizleri içinden akıp gittiğimiz zaman hakkında daha şuurlu olmaya, mübârek vakitlerin hakkını verip, onlardan istifadeye gayret ederek, o vakitlerle ihyâ olmaya çağırıyor. Muhabbete, kemâle ve yükselmeye vesile olması temennisiyle…
168.00 ₺ -
Mevlânâ Üzerine Konuşmalar
Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i menVez derûn-i men necüst esrâr-i menHerkes kendi zannınca benim yârim oldu Derûnumdaki sırları kimse araştırmadı Hz. Mevlânâ - Mesnevî-i Şerîf, 6. Beyit Asırlar boyunca herkesin bildiği ama çok az insanın anlayıp sırrına erdiği büyük bilge, sûfî düşünür, eren, irfan okyanusu… Bir ayağı şeriat-i Muhammediyye'de sabit, diğer ayağı şefkat nazarıyla yetmiş iki milleti dolaşan ârif-i billah: Hz. Mevlânâ Celâleddin Rûmî. Onun hikâyesi; terk edişin ve vuslatın hikâyesidir. Asıl gayenin Allah’a ulaşmak olduğu fâni dünyada medreseyi, makamı, şöhreti, talebelerini, varlığını, eserlerini bırakıp Şems-i Tebrîzî Hazretlerinin nazarında gördüğü tecellinin ardına düşmenin, aklın getirdiği rütbelerden arınıp akleden bir kalbin makamlarında ilerlemenin, ilerlerken gönül sırdaşını da karşılıklı olarak irşad etmenin hikâyesidir. Hz. Mevlânâ’nın eserlerini bir seyr u sülûk kitabı olarak okumayı öneriyor Mahmud Erol Kılıç. Zira Hz. Mevlânâ, “Ben kimim? Nereden gelip nereye gidiyorum?” gibi insanlığın en temel varoluş sorusunun da cevabına götürüyor bizi. Mevlânâ Üzerine Konuşmalar, varlığın, nihayetinde “Bir”liğin sırrına eren bu büyük bilgeyi anlamaya bir kapı aralıyor. İşin erbabı bir uzmanın, Mahmud Erol Kılıç’ın kaleminden…
133.00 ₺ -
Bir Neyzen İki Derya
Modern yaşamın yarattığı maddi ve manevi yıkımdan kendine bir kurtuluş yolu arayan insanlara, tasavvuf, çekici ve aydınlık bir kapı olarak gözükmektedir. Kendilerine bir dergâh, bir mürşid arayanlar sadece İslam âleminde değil, tüm dünyada artmakta, bir yere kapılananların çoğu da aslında bilmeden kıyafetlere, merasimlere, yalan yanlış bir-iki söze aldanmakta, -başta Hz. Mevlânâ olmak üzere- maalesef evliyanın halini, sözlerini, tasavvufun manasını, maksadını araştırmadan bu yola koyulmaktalar. Gelenek açısından bakıldığında devamlılık, güzel sanatlarda olduğu gibi, bir mürşidden irfan, edep, erkân, meşrep naklini alabilmek için onunla beraber yaşamayı gerektirir. Dergâhların kapalı olması, geleneğin devamı için gerekli olan bu ortamı ortadan kaldırmıştır. Yani 1925 yılında dergâhta bütün eğitim sürecini, yani seyr u sülûkunu tamamlayıp ‘dede’ unvanını almış olanlar, Cumhuriyet kanunlarının hâlâ en katı şekilde uygulandığı 1970’li yıllarda ahirete göçmeye başlamışlardı. Neyzen Kudsi Erguner bu kopuşa rağmen, son dedeleri yaşarken görmüş, hallerine komşu olmuş biri olarak sözü devralıyor. Elest Bezmi’nde tanışan iki dost, Hz. Mevlânâ ve Şems üzerinden uzantılarını devşiren söyleşi; neyin nefesiyle, tasavvuf musikisi, sır, velilerin halleri, ilk Mevlânâ anma programları gibi duraklardan akıcı ve bir o kadar da manevi neşeyle geçiyor. Bu söyleşide ağzımdan çıkan sözler, gönül kırmak maksadıyla değil, gönül yapmak için söylenmiştir. Sürçülisan ettiysem affımı niyaz ederim. Allah, ölüden diri, diriden ölü çıkarttığı gibi evliyadan eşkıya, eşkıyadan da evliya çıkartabilir. Bu nedenle yapılan tenkit ve şikayet, birbirimizin şu andaki halinin gıybeti değil, arzu edilen kemâlimizin gecikmesinden kaynaklanmaktadır.
154.00 ₺ -
Sohbetler
"Başlayalım gîru bir sûz söz ile Ki od saçılsın ol sözümden sûz ile” Süleyman Çelebi Ö. Tuğrul İnançer’in Eskişehir’de gerçekleştirdiği sohbetleri, günlük hayatımızdaki tasavvuf izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Hz. Mevlânâ, Yunus Emre ve Süleyman Çelebi gibi gönül erlerinin yakıcı sözlerinden bahsediyor. Kullandığımız tâbirlerden yüzyıllardır süregelen âdetlerimize, Peygamber Efendimiz’in hicretinin mânâlarından Fahr-i Kâinât’ın âhirete doğumuna varıncaya kadar çeşitli konularda dervişâne bir sohbete davetlisiniz. “Ez sohbet-i dervişân bûy-i Muhammed âmed.” “Dervişlerin sohbetinden Muhammed kokusu gelir.”
140.00 ₺ -
Vakte Karşı Sözler
“Zaman bilincinin zirvesi “ibnü’l-vakt” olmak; mekân bilincinin zirvesi ise “medenî” olmaktır. İbnü’l-vakt, her an yeniden doğandır, akıp giden vakte karşı dâima yeni ve yenileyen sözler söyleyendir. Medenî olmak, insana zimmetlenen yeryüzünü bozmadan, kirletmeden îmâr etme çabasıdır. Ö. Tuğrul İnançer, zaman ve mekân bilincini sözünde ve özünde taşıyan “tek kişilik medeniyet” olan er kişiler zümresindendir. Ağzından çıkan her kelime, onun Türk Mûsikîsi’nin haddesinden de geçen dudaklarından her an tâze ve can tâzeleyen inciler gibi dökülmektedir. Kelimelerin yalama olduğu günümüzde bu incilerin bütün ışıltısıyla yeni muhataplara ulaşması kültürümüze yapılacak önemli bir hizmettir.” Berat Demirci
105.00 ₺ -
Hayatın Satır Araları
"Modern veya çağdaş, Doğulu veya Batılı, erkek veya dişi... Bunların hepsi insana sonradan giydirilen vasıflar. Bir kurgu olarak var olan bu 'modern' insandan gayri bir insan daha var; mekân ve zamanın farklılaştıramadığı ihtiyaçlarda buluşan, aşk ve ölüm gibi konularda benzeşen. Aşk ve ölüm, her yerde aynı duygularla karşılanıyor. Bu, insan olmanın müşterek muhayyilesine, ortak imgelem dünyasına işarettir. 'İnsanın özü' dediğimiz bir hakikatin göstergesi her zaman ve zeminde sâri. Zaman ve zemine göre değişen ise bu'öz'ün ihtiyaçlarının belirlenmesi. Modern insan kalbinden sürgün insandır, kalp gözü olmayan. Madde ile mana arasında makası açan modernizm, insanı tek kanatlı bir varlık kılıyor..."Modern zamanlarda, hele ki günümüzün yüksek teknoloji verilerine maruz kalan hızlı ve bireysel dünyasında hayatı düzenlemek ve anlamlıca yaşamak oldukça zor. Günümüzde Türk ilim ve irfanının en önemli temsilcilerinden Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, "Âlem boşluk kaldırmaz; olması gereken o boşluğu doldurmazsa orası muhakkak menfî bir şeyle dolar," düsturundan hareketle hem şahsî hem içtimaî hayatını düzenlemeye çalışan; Türk tasavvuf ikliminden, edebiyattan, felsefeden, tarihten esinlenerek oluşan manevî iklimiyle okurlarının ve dinleyicilerinin gönül dünyasını zenginleştirmeye çalışan münevver bir isim. Kılıç, Hayatın Satır Araları'nda ""Modern çağın krizlerinden nasıl kurtulabiliriz?", "İnsan, kendi değerini nasıl anlayabilir ve eşref-i mahlukatlığa uygun bir yaşamı nasıl sürebilir?" gibi sorulara modern zamanların anlam arayışına ve kişilik-kimlik krizlerine sıkça giren insanı için bir pusula görevi görecek cevaplar veriyor. Kitabın nüanslarında hayatın satırlarını aralayabilmek üzere...
119.00 ₺ -
Ramazan Güzellemeleri
Oruç, tıpkı kurban gibi, maddî yönünün maneviyata tahavvül etmesi beklenen, bu şekilde insanın da aslına rücu etmesine vesile kılınan bir ulu ibadettir. Ramazan ise muhteviyatının merkezindeki oruç farîzasının fertten topluma, toplumdan kâinata inkişafını gerektiren bir mübarek aydır. Kadim coğrafyamızda Mevlid okumaları, salâ, salavat, cerre çıkmak, diş kirası, gölge oyunu gibi pek çok güzel gelenekle idrak edilen Ramazan ayı, kalp coğrafyamızda ise zikr-i daim ile nesilden nesile aktarılagelen bir gönül iklimi oluşturmuş; bu iklimler de oruç ayının her bir gününde eşref-i mahlukat olan insana birer hediye mahiyetinde gönül hallerine, mevsimlerine dönüşmüştür. Huzur, buluşma, dertleşme, öğrenme, sükût, idrak, uzlet, dua, neşe mevsimleri...İşte Ramazan Güzellemeleri, Bilal Kemikli'nin edebiyatla buluşan sıcacık anlatımıyla Ramazan-ı Şerif'in manevî arınma vesilesi kılınmasına dair bir "mevsim"ler manzumesi olarak okurunu selamlıyor. Şehr-i Ramazan'ın her bir günü bu satırlarda, mü'minin hatırlaması ve hatırlatması gereken çeşitli idrak seviyeleriyle karşımıza çıkıyor. Ramazan, âdeta bir mürşid; otuz gün boyunca süren ve akabinde de bir ömür sürdürülmesi beklenen bu serencam, bir dervişin seyr u sülûk mertebeleri oluyor ve öze dönüşü Üftâde Hazretlerinin nutku nezdinde muştuluyor:Âşıklar edin salâOruç ayı geldi yineRahmet denizi cûş edipÂlemlere doldu yine
63.00 ₺ -
Tasavvuf Bize Ne Söyler?
Bir vakıa hakkındaki yanlış algıların asırlardan beri farklı dil, kültür, ırk ve coğrafyaya ait milyonlarca insan tarafından benimsenmesi, kalplerde ve zihinlerde yer edinmesi, çok sayıda insanın yanılması veya yanlış yapması ve asırlarca bu konuda ısrar etmesi olanaklı değildir. Tasavvuf Bize Ne Söyler?, Prof. Dr. Ömer Yılmaz'ın kendisiyle yapılan nehir söyleşide "Tasavvuf, bazı müntesiplerinin cehâletinden, düşmanlarının zulmünden çok çekmiştir" tezinden hareketle; tasavvufun mahiyetine kendi bakış açısından cevaplar bulmaya çalıştığı bir tasavvuf psikolojisi ve sosyolojisi kitabıdır. Bir akademisyen olarak yazarın, medyada hâlen güncelliğini koruyan tasavvuf konusundaki samimi inancı, yapılan hata ve istismarlara rağmen sahih geleneğin günümüz etik sorunlarına çözüm üretebilecek alternatif yollardan biri olduğuna dair düşüncesidir. İlmî, dinî, ahlâkî, felsefî ve kültürel kodlar eşliğinde yeri geldikçe kendi alanına eleştiriler de yönelterek meseleye yaklaşan Yılmaz, Doğu’dan ve Batı’dan birtakım argümanlarla konuya dair açılımlar ve açıklamalar getiriyor. Tahsilinin önemli bir kısmını Almanya’da ikmal eden, dünyaca ünlü tasavvuf uzmanı Annemarie Schimmel (Bonn, 2003) ile yakından tanışıp derslerine katılan Prof. Dr. Ömer Yılmaz kitapta, farklı başlıklar altında Anadolu insanının dinî ve kültürel kimliğinin bileşenlerinden biri olan tasavvuf disiplininin toplumumuzda hak ettiği yeri alması gerektiğini belirtirken bu husustaki temel kıstasları geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki köprülerle ortaya koyuyor.
217.00 ₺ -
Şirin Dünyamı Uzaylılara Yedirtmem - Şirin İş Başında 2
“Pencere içinde gördüğüm kabloyu takip etmeye başladım ve iki saniye sonra da ona bağlı vericiyi buluverdim. Vericinin üzeri acayip bilgilerle doluydu. Ayrıca dijital ekranında güneş resmi vardı. Demek ki uzay gemileri güneşe yakın bir yerlerde saklanıyordu. Ayrıca 8 rakamı da kocaman yazılmıştı ve ekranın neredeyse yarısını kaplıyordu. Başka rakamlar da vardı ama benim onları incelemek yerine önce bu aleti arkadaşlarıma atmam gerekiyordu.” Uzaylılar dünyayı istila etmeye kalkarsa, Şirin buna müsaade eder mi? O ve arkadaşları, kötü kalpli uzaylılara engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Tabii bu arada önlerine çıkan her filmi izlememeleri gerektiğini de öğreniyorlar!
71.25 ₺ -
Kalb-i Selim
Sanma ey hâce senden zer u sîm isterler Yevme la yenfe‘uda kalb-i selîm isterler Bağdatlı Ruhî Akıl büyük bir nimettir. İnsan, aklı kalbin hizmetine vermekle ruh semasında kanatlanır ve pervaz eder. Kalbî hayatta tezahür eden aşk, akla akıl ile veda etmektir. Aklın yetersizliğini akılla anlamak vahye muhatap olmanın da vesilelerinden biridir. Vahiy ise doğrudan doğruya bu aklın fonksiyonunu kavramış kalbe; daha teknik ifadeyle “akleden kalbe” hitap eder. İşte Cenab-ı Hakk’ın nazar ettiği bu kalptir ki marazlardan ve hastalıklardan kurtulduğu ölçüde “beytullah” haline gelir. Ömer Tuğrul İnançer bu önemli kitabında aşk yolunda yükselmeye müheyya olan insan kalbinin “selîm” bir mahiyet kazanabilmesinin yollarını gösteriyor. Kalbin kibir, benlik, gurur, ucb, haset ve gıybet gibi tehlikelerden korunması, bu menfi hisleri daha müspet ve pozitif davranışlara dönüştürerek sırat-ı müstakim hattında kalabilmenin ayrıntılarını ortaya koyuyor. Muhterem İnançer, her zamanki selis ve akıcı üslubuyla izah ettiği bu hayati meselelerin anlaşılmasında hem akılda hem de gönülde itminan hasıl ediyor.
105.00 ₺ -
Tahura
Elinizdeki kitap çağımızda tasavvufa gönül vermiş ve sekiz asırdır sönmeyen Mevlevî çerağını dünyaya tanıtmaya azmetmiş gayret ve hizmet ehli bir kadın sûfîye, eğitim sürecine ve onun zihniyet dünyasına ışık tutuyor. Mesnevîhân Sertarîk Şefik Can Dede’nin rahle-i tedrisinde bulunmuş Hayat Nur Artıran Hanımefendi ile yapılan yurt dışı ve yurt içi röportajları kapsayan bu kitap, tasavvuf hayatının merkezinde olan bir kadın sûfînin tecrübelerine dair sıra dışı ve ilk elden bilgileri ihtiva ediyor. Hz. Mevlânâ’nın zengin irfân dünyasından istifade eden H. Nur Artıran, İslam, din, ibadet, tevhid, vahdet, tasavvuf, tarikat, tekke, Mevlevîlik, Mesnevî-i Şerif, semâ, musiki, İslam’da kadının yeri, Mevlevilik tarihinde kadınların konumu, Aşk-ı İlahî, İslâm Ahlâkı, Ramazan-ı Şerif, sevgi, muhabbet, merhamet, barış gibi pek çok önemli kavrama açıklamalar getirirken verdiği cevaplar; Hz. Pir’in yolunun, terbiyesinin ve irfânının ince detaylarını yansıtıyor. Şefik Can Uluslararası Mevlânâ Eğitim ve Kültür Vakfı’nın yurt içi ve yurt dışına uzanan bilimsel, sosyal ve kültürel faaliyetleri Hz. Mevlânâ’ya olan ilginin küresel boyutlarını ortaya koymakta. Divân-ı Kebir ve Mesnevî-i Şerif’den getirdiği misaller ve meseller ile “kesrette vahdeti” “ikilikte biri” ve “nefsin karşısında ruhun yüceliğini” yansıtan cevaplarıyla bu kıymetli eser bireysel ve toplumsal düzeyde psikolojik ve sosyolojik sancılar çeken günümüz insanına maveradan kutsi soluklar taşıyor. Ayrıca, bu eser sayesinde Sayın Artıran’ın Şefik Can Dede ile “sırlı” buluşması ve dedemizin son yedi yılında bir nevi asistanı olarak müşahede ve tecrübe ettiği vakaları ilk defa kamuoyu ile paylaşması yönüyle çağdaş tasavvuf tarihine çok önemli bir not düşülmekte. Sufi Kitap, daha önce Aşk Bir Davaya Benzer ve Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez adlı eserlerini neşrettiği Saygıdeğer Hayat Nur Artıran Hanımefendi’nin külliyatına bir kitap daha eklemenin mutluluğunu yaşıyor.
210.00 ₺ -
Gönül Gözü
Ömer Tuğrul İnançer ve Prof. Dr. Kenan Gürsoy’un TRT İstanbul Televizyonu’ndaki sohbetlerinden oluşan bu kitap, gönül iklimimize açılan bir kapı... Kitapta, içinde bulunduğumuz hayata gönül cihetinden bakmamız ve onu bu cihetten yorumlamamıza ışık tutan tevhid, hürriyet, ahlâk ve gelenek gibi kavramlara dikkat çekilerek İslâm’ın estetik boyutları var mıdır, tasavvufun gönül dünyamıza etkisi nasıldır, ilim ve kültür mirasımızın temelleri nelere dayanır gibi sorulara cevaplar da aranmaktadır. İlim, irfan, tasavvuf, kültür, medeniyet gibi konularda bilgi dağarcığımıza katkı sağlayacak kolay okunur eserlerden biri olan bu kitap, bir gönül kılavuzu olarak hayatımızdaki yerini alacaktır.
77.00 ₺ -
Şirin Süt Kardeşliği Kulübüne Nasıl Girdim - Şirin İş Başında 2
“Lokum ve ben şiddetle 'evet' anlamında başımızı salladık. Yardım etmek kolaydı, şimdi önümüzde aşmamız gereken kocaman bir süt kutusu engeli vardı. Arkadaşlarımızın, Volkanların evinin arka bahçesine girmelerini seyrettik. Demek toplantılarını burada yapıyorlardı. Acaba kime yardım ediyorlardı; durumu kötü olanlara mı, hastalara mı, hayvanlara mı? Daha da heyecanlandık, kesinlikle bu kulübe girmemiz gerekiyordu.” Yardım etmek güzeldir ancak her yardımın o kişiye faydası olur mu? Şirin bir süt kutusunun peşinden gittiği bu hikâyede “gerçek yardım”ın ne olduğunu öğreniyor.
71.25 ₺ -
Şirin Can Kurtaran Bayram harçlığı - Şirin İş Başında 2
“Ağaç, tombul tombul ve pırıl pırıl kara dutlarla doluydu. Neşeyle zıplamaya başladık. Ancak ne kadar neşeli olursak olalım zıplayarak dut toplamak çok zordu. Lokum eve gidip üstüne çıkabileceğimiz bir şeyler getirmemiz gerektiğini söyleyince aklıma tabure geldi. Kırık da olsa biraz destekle işimizi görürdü. Beraberce tabureyi almak için bizim bahçeye geri döndük. Biraz önce bıraktığımız yerde tabure yoktu ama işimize daha çok yarayacak bir şey vardı. Ufak ve pek rahat görünen bir koltuk.” Başıboş ve yapayalnız görünen bir koltuk, Şirin ve arkadaşlarının başına açmadık iş bırakmıyor! Neyse ki bayram geliyor, güzellikler getiriyor!
71.25 ₺ -
Şirin Gösteri Dünyası Beni Bekliyor - Şirin İş Başında 2
“Oyun için sahneyi hazırladık, artık hava kararmaya başlamıştı. Kostümleri giymeye başlamalıydık. İşte o anda karşımıza bambaşka bir sorun çıktı. Süper kahraman kıyafetli, dersleri süper olmayan Volkan üstündeki kostümü asla çıkarmayacağını söyledi. Bu durumda sarayın muhafızlarından biri kırmızı pelerinli bir süper kahraman olacaktı ki bu gerçekten tuhaftı. Ancak su tesisatı döşeyen Ferhat’ı ve doktor olan Şirin’i düşününce muhafızın da Süpermen olabileceğine karar verdik.” Arkadaşlarına bir gösteri yapmaya karar veren Şirin ve arkadaşları, Ferhat ile Şirin’in hikâyesini yeniden yazıyorlar ve göz önünde olmanın ne kadar zor bir şey olduğunu anlıyorlar.
71.25 ₺