-
Börü Kutulu Set 4 kitap
BÖRÜ 1 - Yeniden Dirilişin ve İntikamın Kitabı Bir intikama kaç taht sığabilir? Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir? Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor! Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor. Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta’nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; “O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine kan rengi uyanacağı zaman. Bakir kar örtüsünün taze kanla ısınıp ırmaklara karışacağı an. Rüzgârın şahit olacağı ateşten bir gazabın altından kumları darmadağın edip, taştan tanrılarına sarılan zavallıların yalvaracağı, öç ateşinin yakıldığı o gün geldi mi? Beklenen cevap Börü Han’ın dudaklarından döküldü; “Canavarlaşmış kralların yönettiği topraklarda öç, sadece katliamla alınabilir!”Acun artık kurt ve aslanın pençeleri arasında… Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin! BÖRÜ 2 - Kurt İmparatorluğu “Ey benim demirden dağlarım! Yağı külleri savurduğum kadim ormanlarım! Demirdağın tinleri geldi bu gece ateşimize! Ey Börüler! Uluyun… Parçalayın… Haykırın! Börüler ant içtiler yağı kanı akıtmaya! Ey Ulu Tengri, güç ver gökte doğan oğullarına! Ey Toprak Ana, yol göster bize ulu kayın ağaçlarınla! Ey Çakay Han, aydınlat önümüzü,göğü aydınlatan gazap kırbaçlarınla! Ey Kızagan Tengri, ant içtik adına! Salınsın kara atlar, çıksın Erlik Han cenk meydanına!” “Börü, arasına başka savaşçı sokmaz! Börü, karşısındaki ordunun sayısına bakmaz! Börü, dağların efendisi, karanlığın öfkesidir! Börü, her cenge sağ çıkmayacağını bilerek girer! İmkânsızı başarır, yağının kâbusu olur! Börü olmak için hazır mısınız?” Ağzında kan tadı varsa, bakışlarında sadece ölümün parıltısı vardır. BÖRÜ 3 - Kurt Yangını Ser üzerimize geceyi, Uğultumuz titretsin yürekleri! Çek pusatlarını Çoga, Doldur kelleleri tamuya! Vur baltanı Temir Tonka, Taşsın cenk meydanı kanla! Adımız göğe bir yükseldi. Sonumuz toprağa bir üflendi. Kırk budaklı ulu çamın dokuz kolundaki tepeyiz, Kartalların kanadındaki altın tüyün sahibiyiz! Kayalar bizi haykırır, çağlayanlar adımızla coşar! Toprak Ana, bizi adalet için akıttığımız kanla sarar! Zirvelerden gelen rüzgârlar bize atalarımızı fısıldar! Ey Ulu Tengri, yarılsın bastığımız toprak, aç gazap çukurlarını! Harlansın Tamu’nun katran karası kazanları! “Ölümden hayat dilenmek, ahmakların işidir!” BÖRÜ 4 - Karanlığı Parçalayan Öyle bir öleceğiz ki; Canını aldığımız yağıların tinleri, tamunun kızıl göğünü çatırdatacak! Öyle bir öleceğiz ki; Bizleri tanrının bahçelerine götüren tinler, acunda kalan bedenlerimize bakıp gözyaşı dökecek! Öyle bir öleceğiz ki; Bırakın soyların bizi hatırlamasını, gök bile unutmayacak! Her çakında bir, karanlığa adımızı haykıracak, Her yaşında bir zalimin usunda korkular yaratacak! Öyle bir ölümsüzleşeceğiz ki; Adalet için çıkan her pusatta zalim kanıyla uyanıp, her can alışta can bulacağız! Öyle bir sevmiş olacağız ki; Hatunlarımızın gözlerinde gökte parıldayan bir ışık, Sevdiğimiz bozkır kızının ipek saçlarında bir rüzgâr, Büyüttüğümüz balaların dudaklarında bir gülücük olarak kalacağız! Gökte Doğanlar! Hah! Son kez… Ur-Ah! Ur-Ah! Ur-ah! Ur-Ah! “Küllerinden yeniden doğabiliyorsan, yaşıyorsun demektir!”
542.50 ₺ -
Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları Gençler İçin
Osmanlı İmparatorluğu; en geniş zamanında üç kıtaya yayılmış, İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu’nu yıkmış, Akdeniz’i imparatorluğunun sınırları içerisinde bir göl haline getirmiştir. İstanbul’un fethi bazı tarihçilere göre Yeni Çağ’ı başlatan olay olmuştur. 623 yıl süren Osmanlı tarihi boyunca 36 padişah gelmiş ve üç kıtada çınar ağacı gibi kök salmış olan Osmanlı Devleti, bir Cihan İmparatorluğu olmuştu. Altı asır boyunca dünyaya hükmetmiş olan Osmanlı, ilahî ve yüce değerlerden ilham alarak, gittiği yerlere adalet, şefkat ve medeniyet götürmüş, insanlığı ön planda tutarak dünyayı aydınlatmıştı. Osmanlı’nın mirası olan topraklarda onun eserleriyle yaşayan bugünün nesli, Osmanlı tarihi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamamaktadır. “Beylikten Hükümdarlığa Osmanlı Padişahları” isimli eser, insanımızın kendi şanlı tarihini biraz olsun öğrenmelerine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu gibi altı asır sürmüş olan bir tarihi, tek ciltlik bir eserle anlatmak mümkün olmadığından bu kitapta sadece devletin başı olan padişahlar ve onların dönemindeki önemli olaylara yer verilmiştir. Elinizdeki eser, farklı kaynaklardan istifade edilerek, akıcı bir üslup ile kaleme alınmış ve çok sayıda resim, gravür ve harita ile görsel zenginlik kazandırılmıştır.
77.00 ₺ -
Ayet Ayet Hayat
Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi Akdeniz’i “Türk gölü” haline döndüren? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi “Dünya bir padişaha çok, iki padişaha az” diyerek otuz Türkiye büyüklüğünde bir devlet inşa eden? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi, yeri geldiği zaman hem kâinata, hem de hayata meydan okuyan? Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi, farklı dinden, farklı dilden, farklı kılık kıyafetten olanlara hoşgörü içinde bakan… “Öteki”yi “ötekileştirme”den içselleyip “inanç, ibadet, kıyafet, seyahat, ticaret özgürlüğü” tanıyan? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi her meydana ebedî abideler diken? Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi aç kalan Hollanda’ya, Fransa’ya ve Yunanistan’a ekmek veren? Bizim ninelerimiz dedelerimiz miydi Açe’ye (Endonezya) yardım gönderen? Acaba bu kendine güveni, bu cesareti, bu cüreti, bu hoşgörüyü nereden alıyorlardı? Aynı millet olduğumuz halde bizde neden aynı cesaret, aynı cüret, aynı beceriklilik, aynı hoşgörü yok? Acaba genlerimiz de mi bozuldu? Genlerimizi bilemeyeceğim, ama biz bozulduk! Ninelerimizin, dedelerimizin kudret kaynağından koptuk. “Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.” İspatı ortada. Ceddimizin yaptığı tarih, “Kâinata meydan okuma” tarihidir.
77.00 ₺ -
Müsned Tercüme ve Şerh 2 Cilt Takım
Ümmetin çoğunluğunun müntesibi olduğu İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin eserleri konusunda müntesiblerinin ne yazık ki duyarlı olduğu söylenemez. Yayınevi olarak biz bu konuya duyarsız kalamazdık… Bizim tercüme ve şerhini yaptığımız Müsned, İmam Ebû Hanîfe’nin Ali el-Karî merhum tarafından şerh edilen, el-Havârizmî’nin Câmi’u’l-Mesânîd’inin ihtisarıdır. Müsannifi Musa b. Zekeriyya el-Haskefî’dir. İmam adına tarih içinde derlenmiş çok sayıda Müsned’in –ki bunlardan çok az bir kısmı basılmıştır– ulaşılabilen bütün nüshalarının tesbiti ve tahkikli neşirlerinin yapılması bu Ümmet’in omuzlarında bir sorumluluktur. Bu Müsned’in dilimizde çevirileri mevcuttur. Ancak elinizdeki çalışma, bu eserin dilimizdeki ilk şerhidir. Müellif merhumun, her bir hadisin altında, söylenmesi gerekenleri temel kaynaklara inerek söyleme hassasiyetini elden bırakmamış olması, üzerinde özellikle durulması gereken bir meziyettir. Mütercim merhum Mustafa Acıoğlu da, Ebû Hanife’ye yakışır bir şekilde, tercüme ve şerh konusunda çok titiz davranarak gerekli hassasiyeti göstermiştir. Biz de Kayıhan Yayınları olarak, böylesine kıymetli bir eserde, mizanpaj, tasarım, kâğıt ve baskı kalitesinde hiçbir masraftan kaçınmayarak en iyi şekilde siz değerli okurlarımıza ulaştırmaya çalıştık.
1020.00 ₺ -
Mahrem Konulara Giriş
Bir kitap olsun! Yalnızca hanımlara hitap etsin, yalnızca onlara özel olsun, mahremlerini işlesin, takıldıkları, sormaya çekindikleri, sorup da tatmin edici bir cevap bulamadıkları, yalnızca onlarla ilgili olan merak ettiklerini yazsın… Bir kitap olsun! Hanımların özel günlerini hem sağlık hem de dinî açıdan değerlendirsin… Böyle bir kitap oldu! Bu hacmi küçük ama içerdiği konular itibarıyla derin olan eserimizde, hanımlar ve özellikle genç kızlar çok şey öğrenecek, ne kadar özel olduklarını bir defa daha hissedecekler…
51.00 ₺ -
Kitabul Asar 2 Cilt
Tercümesini sunduğumuz bu eser, İmam Ebû Yûsuf vasıtası ile rivayet edilen 1085 adet hadis-i şerifi ihtiva etmektedir. İmam Ebû Yûsuf’un “Kitâbü’l-Âsâr”ı, Ebû Hanîfe’nin “Müsned”i mahiyetindedir. Çünkü kitapta rivâyet edilen hadislerin 1024 tanesi hocası İmam Ebû Hanîfe vasıtası iledir. İmam Azam Ebû Hanîfe’ye nispet edilen 14 adet Müsned vardır “Kitâbü’l-Âsâr”da; merfu, mevkuf, mürsel ve belâğ şeklinde rivâyet edilen hadisler vardır. “Kitâbü’l-Âsâr”da müsned hadislerin sayısı 88’dir. Bu rivayetlerin çoğunluğu İmam Ebû Hanîfe vasıtası ile olsa da İmam Ebû Yûsuf başka hocaları vasıtası ile de rivâyet ettiği hadisler vardır. “Kitâbü’l-Âsâr”da mürsel hadislerin sayısı 237’dir. Bunların ekseriyeti İbrahim en-Nehaî hazretlerinin mürselleridir. Mürsel hadis, Hanefi alimlerine göre delildir. İbrahim en-Nehaî’nin Mürsel rivayetlerini diğer alimler de kabul etmişlerdir. İbrahim en-Nehaî’nin Mürsel rivayetlerinin ekserisi Abdullah b. Mesud ve Hz. Aişe’dendir. Hanefi mezhebinin imamları rivâyet edilen hadisle ihticac edip etmediklerini gerek İmam Muhammed’in görüşünü açıkladığı yerde gerek muteber fıkıh kitaplarından alıntı yaparak bazen de dipnotta göstererek açıkladık. İmam Muhammed b. Hasan “el-Âsâr” kitabında hadisi rivâyet ettikten sonra genellikle kendi görüşünü ayrıca hocası İmam Ebû Hanîfe’nin görüşünü zikreder. Ancak Ebû Yûsuf’un “el-Âsâr” kitabında bu söz konusu değildir. O, sadece hadisi nakletmekle yetinmiştir. Hadisin açıklama kısmında eğer İmam Muhammed de aynı hadisi rivâyet etmiş ise onu yazdık. 298 yerde İmam Muhammed: “Biz, bu görüşü alırız. Bu, Ebû Hanîfe’nin de (Rahmetullâhi Aleyh) görüşüdür” demiş, 19 yerde ise “Biz, bu görüşü almayız” demiştir.
1020.00 ₺ -
Kelam Tarihinde Kadınların İzi
Kelam tarihinde kadınların varlığını gösterir herhangi müstakil bir çalışma yoktur. Söz konusu boşluk konunun incelenmesini önemli hale getirdiği gibi Kadın Kelamcılara dair merakı da arttırmaktadır. Elinizdeki eser, işbu boşluğa mütevazi bir katkı oluşturmak niyetiyle vücut bulmuş ilk çalışmadır.
102.00 ₺ -
Merakıl Felah Tercümesi Kelime Manalı 2 Cilt
Hicri on birinci yüzyılın büyük hanefî fukahâsından Allâme Şürünbülâlî’nin (ö. 1069/1659), kendisine ait olan ve Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulan Nûru’l-Îzâh isimli eserine yazmış olduğu “Merâkı’l-Felâh” şerhi İsmailağa Fıkıh ve Te’lîf Kurulu tarafından tercüme edilerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
420.00 ₺ -
Martı Jonathan Livingston Dördüncü Bölüm İlaveli
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.
22.13 ₺ -
Geliştiren Anne Baba
ÇOCUĞUNUZ BİR KEZ ÇOCUKLUK YAŞAYACAK; BU DÖNEMİ ONUNLA DOYA DOYA YAŞAYIN. Bir anne, bana yolladığı mektupta şöyle diyor; “Çok yorgun ve sorumlulukların altında ezilmiş hissediyorum. Annem kendi dönemlerinde böyle bir yılgınlık hissetmediklerini, bu kadar sabırsız ve öfkeli olmadıklarını, bizi seyrederken bile yorulduğunu söylüyor.” Bir başkası da şöyle yazmış; “Otuz yaşında yaklaşık 4,5 ay sonra baba olacak bir baba adayıyım. Bugüne kadar geçen süre içinde baba olacağım düşüncesi üzerinde çok durmadığım için birçok şeyin farkında değildim. Ancak bugün bu düşünce üzerinde ilk adımımı attım ve daha ilk adımımda büyük bir eksik ile yola çıktığımı fark ettim. Bu sanki kutuplara keşfe giden kâşifin yanında soğuktan koruyucu kıyafetlerini almaması gibi bir hisse benziyor.” Yetişen her yeni kuşakla birlikte, onları yetiştiren anne ve babalardan da beklentiler artıyor. Toplumun gelişmesi için öncelikle ailede demokratik bir yapı kurulması şart. Bunun yolu da anne ve babaların geçmişten gelen korku kültürü kalıplarından kurtulmaları ve onur eşitliğine inanan sağlıklı gelişmiş bireyler yetiştirmeleri… Geliştiren Anne-Baba olmak için kendinizi ve çocuğunuzu tanımanız, beklentilerinizi, niyetinizi keşfetmeniz; değerlerinizi ve aile ilişkinizi sağlıklı tutmanız önemli. Bilen, anlayan, seven gözlerle yaşama bakmak kendi elinizde… Güler yüzlü, sakin, güvenen, hayata, ailesine şükür duygusu içinde bakan bir anne, bir baba olmak çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağandır. Çocuklar böyle bir armağanı hak ediyorlar. DOĞAN CÜCELOĞLU
116.00 ₺ -
Dünya Çocukları Peygamberimizi Tanıyor
Merhaba Dünyalı Çocuklar, Ben her gün teninizi okşayan, sizi sevgiyle ısıtan Güneş. Binlerce yıldan beri süren maceramda pek çok olaya tanık oldum, pek çok insan gördüm. Savaşlar, barışlar, göçler, kahramanlar, korkaklar, güzeller, çirkinler gördüm ben. Bütün bu tanıdıklarımın içinde birisini gördüm ki, onu bir an bile unutamam. Dünya sanki onun gelişine hazırlanmıştı. Varlık, binlerce yıldan beri onu beklemişti. Onu tanıdığım gün en mutlu günümdü. Sevmeyi, affetmeyi, hoş görmeyi ve sabretmeyi ondan öğrendim. Ne ondan önce ne de ondan sonra onun gibisini görmedim. Aldım düşle, hisle, fikirle, bin bir renkli kanatlı Düştenkanat’ı yanıma, onu size anlatmaya geldim. Şimdi söz verin bana. Onu tanıdıktan sonra onun gibi olma sözü. Çocuklar söz verdiler Güneş’e. Başladılar her gün Düştenkanat’ı beklemeye.
112.50 ₺ -
Cümle Kapısından Kalbe Girmek
Bir cümle; insanın duygusuna, düşüncesine yön verip hayatını güzelleştirir mi? Okuduysa, işittiyse, söz kalbine girdiyse, aklına ve mantığına uyduysa neden olmasın? Eğitimci-Yazar Mustafa Uslu, Cümle Kapısından Kalbe Girmek üst başlığıyla hazırladığı iki kitapla bu konuya açıklık getiriyor. Kitaplardan birincisi: Cümle Kapısından Kalbe Girmek / ÖLÇÜLER ve HİKMETLER Oldukça geniş bir içeriğe sahip olan kitapta alfabetik olarak hazırlanmış çok sayıda konu başlığı altında iki binden fazla âyet, hadis ve İslam büyüklerinden özlü söz (hikmet) yer alıyor. Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Ölçüler ve Hikmetler; insan olmanın en ayrıcı özelliği ahlakı ön plana çıkarıyor. İnsanın kendisine, ailesine, çevresine, insana ve insanlığa karşı maddi-manevi sorumluluklarını âyet, hadis ve hikmetlerin ışığında hatırlatarak bu sorumlulukların belirli kurallar doğrultusunda yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Özellikle Müslümanların görev ve sorumluluklarının Kur’an-ı Kerim’den âyetler ve Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.)’in hadisleri çerçevesinde tanzim edilmesi gerektiğinden hareketle itikat, ibadet ve muamelat gibi hususların yanında ahlaki konularda da bireysel hayatın, aile hayatının, sosyal hayatın, iş hayatının, insanlar arası ilişkilerin ve toplum hayatının tanzimine dair pek çok husus, "Âyet ve Hadislerden Ölçüler” bölümünde, ilgili konu başlıkları altında âyet ve hadislerle net bir şekilde açıklığa kavuşturulmuş. Ayrıca yüz yıllardan beri başta dört halife olmak üzere, diğer İslam büyükleri tarafından Müslümanlara ve insanlığa iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, istikamet (sözün özü: güzel ahlakı) öğütleyen; hayata, görevlere, sorumluluklara, tutum ve davranışlara dair sayılamayacak kadar çok ve çeşitli hatırlatmalarda bulunan, insanların hem birey hem toplum olarak huzurlu bir hayat yaşamalarını hedefleyerek söylenen özlü sözler ise "İslam Büyüklerinden Hikmetler” bölümünde ve ilgili konu başlıkları altında verilmiş. Kitapta; ahlak ve ahlak güzelliğinin öneminden, ticaret ahlakına; dünyalıklar ve dünya hayatından, iyilik ve yardımlaşmaya; insanlar arasındaki ilişkilerden, tutum ve davranışlara; insanın kendisine, ailesine, çevresine, içinde yaşadığı topluma, insanlığa, hatta tüm canlılara karşı görev ve sorumluluklarına dikkat çeken, yol gösteren "bireysel hayatın iyileştirilmesinde ve toplum düzeninin sağlanmasında önemli mihenk taşları olan” pek çok ölçü ve parolalar mevcut. Eğitimci-Yazar Mustafa Uslu, kitabın hazırlanış amacını, "Pek çok konuda insanların iyiliğe, güzelliğe, huzura ve mutluluğa kapı aralamasına vesile olacak; hayatlarını güzelleştirecek ölçü ve parolaları içeren bu çalışmadaki gaye; başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığa görev ve sorumluluklarını hatırlatıp bireysel, aile, sosyal, iş hayatlarındaki huzur ve mutluluklarına katkı sağlamaktır.” diyerek dile getiriyor. Zengin bir içerikle ve başucu kitabı olabilecek niteliği ile okuyucunun istifadesine sunulan Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Ölçüler ve Hikmetler; bilim, sanayi ve teknoloji alanlarında yaşanan her türlü büyük gelişmeye rağmen var olmaya devam eden iletişim dilinin iyi kullanılmaması, bencillik, çıkarcılık, duyarsızlık, görev ve sorumlulukların tam anlamıyla yerine getirilmemesi; bireysel hayatta, aile hayatında, sosyal hayatta, ticaret ve çalışma hayatında insanlar arasındaki ilişkilerde yaşanan pek çok olumsuzluk ve huzursuzluk için reçeteler sunulmaya çalışılmış ve ayırıcı özelliği ahlak olan insanın kendisine, ailesine, çevresine, insana ve insanlığa karşı maddi-manevi sorumluluklarını binlerce ölçü ve parolalarla hatırlatırken, Müslümanların da İslami değerleri içselleştirerek yaşamalarına kapı aralamayı hedefliyor.
108.50 ₺ -
-
-
Ahlakla Varolmak
İslâm ahlâkı, ilk aşamada Müslümanları muhatap alması sebebiyle belli bir dinî geleneğin ifadesi olmakla birlikte, sahip olduğu aklî unsurlar sebebiyle de tüm insanlığa hitap edebilecek bir genellik, bir evrensellik içerir. Ancak, günümüzde İslâm ahlâkının temel ilkeleri, değerleri, aklî ve evrensel boyutlarını yeni bir bakış açısıyla ele alarak analiz etmeye, yorumlamaya, hayatla bağı kurularak ahlâkî sorunların çözümüne yönelik uygulanabilir bilgileri üretmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Müslümanlar “yeryüzünde iyiliği ve barışı yayma ve ahlâkî bozulmayı ve çöküntüyü önleme” noktasında da sorumlu tutulmaktadır. Bu yüzden İslâm ahlâkının özelde Müslümanlara ve genelde de tüm insanlığa sunduğu mesajın doğru anlaşılması ve yorumlanması gerekmektedir. Bu eserde yer alan yazılar, söz konusu ihtiyacı derinden hissedildiği ve gerekli çalışmaların yapılmasına katkıda bulunmak için kaleme alınmıştır.
91.98 ₺ -
Yakın ve İrfan Ehli İçin İman Hakikatleri
15. yüzyılda Horasan bölgesinde dünyaya gelen ve bu bölgede ilmi faaliyetlerde bulunan Musannifek, hayatının ikinci kısmını Konya, Bursa ve Edirne gibi Osmanlı şehirlerinde geçirmiştir. Fatih Sultan Mehmet’le de yakın ilişkileri olan Musannifek’in Anadolu’ya geçmeden hemen önce Herat’ta iken Farsça olarak kaleme aldığı bu eser, imanla ilgili temel meseleleri ve İslam’ın beş şartını hem fıkıh hem de irfân zâviyesinden ele almaktadır. Müellif, bu çalışması ile insanların aşina olduğu iman ve İslam ile alakalı temel konuların çok katmanlı yapısını ve işaret ettiği mânâları, sadece ilim ehlinin değil, her kesimden insanın anlayacağı bir üslupla anlatmaktadır.
260.61 ₺ -
Eş Şemailün Nebeviyye Tercümetüş Şemail
Ben de sizin gibi bir beşerim ancak bana vahyolunur.” (Kehf, 18/110, Fussilet, 41/6) âyet-i kerîmesinin hükmünce husûle gelmiş olan “şemâil” türü, asırlar boyu Türk-İslam kültürü ve edebiyatı için en önemli kaynaklardan biri olagelmiştir. Peygamber Efendimizin (sav) daha ziyade beşerî özelliklerini, dünya hayatında vaz ve takip ettiği Sünnet-i Seniyye’yi bir örneklik teşkil edecek şekilde aktarmak üzerine gelişen bu türün en şümullü ve kâmil örneklerinden birini eş-Şemâilü’n Nebeviyye’siyle nesir yoluyla aktaran İmam Tirmizî Hazretlerinin bu eseri, son dönem Osmanlı paşalarından Mekteb-i Fünûn-ı Bahriye mirlivâsı, hem velûd bir Türk âlimi ve münevveri hem de Üveysî tarîk ile müridi olduğu İdrîs-i Muhtefî Hazretleri vasıtası ile sâdık bir sûfî olan Eyüp Sabri Paşa tarafından Tercümetü’ş Şemâil adı ile elli altı bâb hâlinde, hadîs-i şerîf izahları, şerhleri ve râvi silsilelerine ilaveten konuları destekleyen âyetler, beyitler ve manzumeler eşliğinde tercüme edilmiştir. Hüsâmeddin Nakşibendî Hazretlerinin aynı eserden yaptığı tercüme ve şerh çerçevesinde kaleme alınan bu tercümenin mukaddimesi Ahmed Midhat Efendi’nin neşrettiği “Tercümân-ı Hakîkat” gazetesinde bir tanıtım yazısı ile birlikte yayımlanmıştır: “Âsâr-ı nefîsesi ebnâ-yı zamân nezdinde bi-hakkın iştihârını mûcib olmuş bulunan Eyüp Sabri Bey birâderimiz şimdiye kadar kütübhâne-i İslâm’a yâdigâr buyurdukları âsâr-ı mergûbe ve mahsûbeye zamîme bu kere dahi Şemâ’il-i Şerîf’i tercüme buyurmuşlardır. (...) Eser-i celîl-i mezkûrun takdîr-i kıymeti yolunda buraca bizim temhîd-i mukaddimât etmekliğimiz hiç lüzûm görülememiştir. Muharrir-i mûmâ ileyhin kudret-i kalemiyyesi zâten kıymet-sencân-ı erbâb-ı ma‘ârif nezdinde takdîr olunmuş bulunduğu gibi te’lîfâtında ağlebiyyetle bir cihetin Zât-ı Şefâ‘at-Simât-ı Hazret-i Peygamberî’ye veyâhûd semt-i celîl-i Hicâz’a ta‘alluku olmak Eyüp Sabri Bey’in cümle-i hasâyısından olmasıyla şu şeref dahi âsâr-ı kalemiyyesine bir kat daha kıymet vermektedir. (...) İşbu Tercüme-i Şemâ’il-i Şerîfe dahi Aleyhi’s-Selâm Efendimiz hazretlerinin doğrudan doğruya ve Zât-ı Nübüvvet-Simât-ı Risâletpenâhîlerine ta‘alluku olduğundan şeref ü kudsiyet cihetiyle cümle âsârına tefevvuk dahi bu eser-i cedîdde teslîm olunacağına şübhe yoktur.” Tercümân-ı Hakîkat 29 Zilhicce 1296 (19 Aralık 1879), 446/3. Ketebe Yayınları olarak, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının beşinci yıl dönümü münasebetiyle basılan bu değerli eseri, başta Kütüb-i Sitte olmak üzere kadim hadis ve sünnet kaynaklarına hemrâh olacağı düşüncesiyle tahkikli metni, geniş lügatçesi ve Hz. Peygamber’i (sav) meth ü senâ için kullanılan sıfatlar listesi ile sunmaktan iftihar ediyoruz.
207.32 ₺ -
Hakikat Arayışı
İslam düşüncesinin zirve isimlerinden olan İmam Gazzâlî’nin, yüzyıllar boyunca tartışmaların odağında olmuş meşhur eseri el-Münkız Mine’d-Dalâl, kendi çağındaki İslâm düşüncesi fikir ve inanç hareketlerini ele almasının yanı sıra şüpheciliğe dair ortaya koyduğu ve o güne kadar benzeri görülmemiş yorumuyla da İslâm düşünce tarihinin en özgün metinlerinden birisidir. Kısaca el-Münkız olarak bilinen bu meşhur eser, Gazzâlî’nin kendi düşünce dünyasındaki büyük değişim ve gelişimi anlattığı bir tür otobiyografik metindir. Elinizde tuttuğunuz metin, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde çok sayıda yazma nüshası bulunan el-Münkız’ın bilinen en eski nüshası baz alınarak ve diğer nüshalarla karşılaştırılarak hazırlandı. Gazzâlî’nin hakikat arayışının bir çeşit günlüğü de olan bu büyük eser, erken dönemlerden itibaren hem İslâm dünyasında hem de Batı’da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır.
65.70 ₺ -
Tedbiratı İlahiyye
İbnü’l-Arabî, Mevrûr şehrini ziyâreti sırasında Ebu Muhammed Şeyh Salih’in elinde Hakîm-i Zülkarneyn’in kaleme aldığı Sırru’l-Esrâr isimli bir kitap görür. Şeyh Salih kendisine, “Sırru’l-Esrâr müellifi, eserinde dünya şehrinin nasıl idâre edilmesi gerektiğini konu edinmiştir. Buna mukâbil, senden insanlık şehrinin siyasetini konu alan ve saadetimizi temîn edecek olan bir kitap yazmanı isterim” der. İbnü’l-Arabî, onun bu isteğine müsbet cevap verir, sadece dört günlük bir zaman zarfında Sırru’l-Esrâr kitabına karşılık et-Tedbîrâtü’l-İlâhiyye fi Islâhi’l-Memleketi’l-İnsâniyye adlı bu eseri vücûda getirir. Sırru’l-Esrâr’ın çerçevesi, İbnü’l-Arabî tarafından tasavvufî bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Bu bakımdan Tedbîrât, İbnü’l-Arabî ve eserleri etrafında teşekkül eden vahdet-i vücûd anlayışının siyaset-tasavvuf ilişkisine etkisini tespit etmeye matuftur. Kısacası İbnü’l-Arabî’nin ilk eserlerinden biri olan Tedbîrât’ta tasavvuf, hilâfet, siyaset, insân-âlem arasındaki ilişkinin metafizik temelleri, onun perspektifiyle ele alınır.
100.74 ₺ -
Gaybın Önünde
Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı’nın son devrindeki en önemli İslâm âlimlerinden biri olarak Batı medeniyeti karşısında yaşanan fikri ve itikadî bocalamayı engellemek için tüm hayatını mücadele içerisinde geçirmiştir. Bilhassa günümüzde olduğu gibi o dönemde de İslâm âlemini zehirleyen ve toplum üzerinde nüfuzu yüksek bazı kişilerin benimsediği pozitivist görüşlerle mücadele etmiştir. Görüşlerini savunurken ilmî arka planı ve güçlü kalemi sayesinde etkili birçok eser ortaya koymuş ve temel İslâmî esasları ustalıkla müdafaa etmiştir. Mustafa Sabri Efendi’nin el-Kavlu’l-Fasl eseri, Peygamber’in (sav) dâhîliğini vurgulayarak nübüvvet makamını âdeta ilâhî elçilik bağlamından koparan Ferîd Vecdî, Muhammed Abduh, Muhammed Mustafa el-Merâgî, Mahmud Şeltût, Muhammed Hüseyin Heykel gibi isimlere bir karşı çıkıştır. Batılılaşmanın etkisinde kalıp İslâm dinini Batılılaşmanın getirdiği yeni değerlere ve düşünce kalıplarına göre yorumlayan bu isimlerin fikirlerini sertçe eleştiren kitap, Mustafa Sabri Efendi’nin Mısır veliahtının iltifatına mazhar olmasına neden olmuştur. Nübüvvet, mucizeler ve ölümden sonra yeniden dirilme konularında pozitivist düşünceye sahip kişilerin yarattığı kafa karışıklığını gideren ve bu düşünceleri bertaraf eden Mustafa Sabri Efendi’nin bu eseri çağdaş Müslümanların sorunlarına da derman oluyor.
122.64 ₺ -
Osmanlı İnsanlığın Son Adası Ketebe
Tarihle birlikte düşünme ilkesi doğrultusunda eser veren Mustafa Armağan, Osmanlı tarihini yeni bir gözle okuma serüvenini bugüne kadar onlarca kez basılan bir eserle taçlandırıyor; Osmanlı: İnsanlığın Son Adası. Bugün ancak su üstündeki kısmını çözebildiğimiz Osmanlı buzdağının derinlerinde bilmediğimiz nice yönlerini yeni bir bakışla gündeme getiren Armağan, böylece Osmanlı tarihindeki klişeleşmiş hüküm ve anlatıları sorgulamaya girişiyor: Kapitülasyonlar iyi bir şey miydi? Osmanlı toplumu erkek egemen miydi? Harem gerçekten de bir haz mekânı mıydı? Patrona Halil bir eşkıya mıydı yoksa halk kahramanı mı? Osmanlı’da demokrasi var mıydı? Osmanlı: İnsanlığın Son Adası bu ve benzeri merak uyandıran soruları cevaplandırmaya yönelik kışkırtıcı bir okuma girişimi.
118.26 ₺ -
Osmanlının Kayıp Atlası Ketebe
Mustafa Armağan tarihte ender rastlanan tarihî kavşakta kaleme aldığı Osmanlı’nın Kayıp Atlası’nda kaybettiğimiz büyük haritayı elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir çabasında. Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca kültür, din, dil ve millete sahip halkları 6 asır huzur içinde yaşatmış bir cihan devletinin kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan o olmuştur. Peki neden yapılmıştır bu beyin ameliyatı? Bir daha bu topraklarda “Osmanlı” benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli ‘millet’in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığını öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı bu ülkede yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü. Lakin Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Böylece hem ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor.
72.27 ₺ -
İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri
Bir halkın yükseliş ve düşüşünün sebepleri her zaman karmaşık ve çok yönlüdür. Bu sebeplerden sadece bir kısmı ölçülebilir niteliktedir ve bu şekilde analiz ve keşfe açıktır. Diğer nedenlerse insanların kalplerinde ve iradelerinde gizli olduğu için erişilemez ve izah edilemezler. Hayatını, İslamiyet’i bir hayat nizamı olarak kalplere nakşetmeye adamış büyük devlet adamı Aliya İzetbegoviç, İslami Yeniden Doğuşun Meseleleri’nde İslami uyanışımızdaki yanlışlara dikkat çekiyor. İslamiyet’in salt teolojik bir yaklaşımdan ibaret olmadığını, dini mesajlar vererek kutsallaştırıp sonrasında da putlaştırılamayacağını tarihi gerçeklerle ortaya koyuyor. İslam’ın dış dünyayı düzenleme ve değiştirme rolünün unutulup, geleneksel ve folklorik bir zaviyeden ele alınışıyla Müslüman toplumların barbarlarca nasıl kolay bir av haline geldiğini gösteriyor.
101.47 ₺ -
Hediyyetül Müştak
Her metnin oluşturulduğu dönemle arasında sıkı bir ilişki bulunur. Bu sebeple bir metnin hakkıyla anlaşılabilmesi için yazıldığı dönemin özelliklerinin, anlayış tarzının, fikrî ve içtimaî yapısının bilinmesi gerekmektedir. Klasik Türk edebiyatına dahil olan metinlerin daha iyi çözümlenebilmesi için özellikle dînî literatürün, kelimelerin kullanıldığı dönemdeki anlamlarının ve anlam çeşitlerinin, şerh metotlarının bilinmesi icap eder. Bu da klasik şerh metodunu yansıtan metinlerin incelenmesi yoluyla olacaktır. XVIII. yüzyıl Osmanlı müellifleri arasında yer alan La‘lî-zâde Abdülbâkî, mensubu olduğu Bayrâmî- Melâmî ekolü hakkında bilgi veren eserleriyle bilinmektedir. Bu kitap, La‘lî-zâde Abdülbâkî’nin büyük dedesi Sarı Abdullah Efendi’nin (ö.1071/1660) Meslekü’l-‘Uşşâk kasidesine yazdığı şerhtir ve özellikle Türk tasavvuf anlayışını ve mensup olduğu ekolün âdâbını yansıtması bakımından büyük önem arz etmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde şâirin hayatı ve tespit edilebilen eserleri hakkında bilgi verildikten sonra ikinci bölümünde, sadeleştirilmiş metne yer verilmiştir. Ardından eserin tespit edilebilen nüshaları tavsif edilerek edisyon kritik yapılmış ve transkripsiyonlu metin ortaya konmuştur.
111.69 ₺ -
-
Enneagram ile Öğrencini Keşfet
Öğretmen-öğrenci arasında yaşanan problemlerin ve akademik başarısızlıkların temelinde iletişim hataları vardır. Eğitimde tek tipleştirme, bu eğitim modeline uymayan mizaca sahip öğrencilerin eğitim hayatını hem ebeveynler hem eğitimciler hem de öğrenciler için içinden çıkılması güç büyük bir problem yumağına çevirebiliyor. İsmail Acarkan, her çocuğun farklı bir mizaçla dünyaya geldiğini ve bu yüzden anne babalar için olduğu kadar eğitimciler için de öğrenciyi tanımanın, sağlıklı iletişimi ve akademik başarıyı beraberinde getireceğini özellikle vurguluyor. 9 Tip Mizaç Modeli'yle ilgili Türkiye'nin farklı yerlerinde seminerler veren İsmail Acarkan, bireyselleşme çağı olan 21. yüzyılda bu kadim öğretinin ne kadar ihtiyaç duyduğumuz bir anlayış olduğunun altını çizerken eğitimcilerin işlerini kolaylaştıracak bilgiler veriyor. Enneagram ile Öğrencini Keşfet- Mizaç Farkındalığıyla Öğretmenlik Yapmak kitabı, eğitimcilere öğrencilerini tanımaları için destek olurken aynı zamanda hem psikolojik hem de akademik başarıları için onlara rehberlik etmelerine yardımcı oluyor.
218.30 ₺ -
İslamın Vadettikleri
"Doğuşu ve yayılışıyla tamamen kendine özgü ve tarihte bir örneği daha görülmemiş apayrı bir olay, bir çeşit mucizedir İslâm."
166.50 ₺ -
Beş Şehir
Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla onların arkasında kendi insanımıza ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur.
150.00 ₺