-
Tembihat Deri Cilt
Dervişlerin Sultanı, Muhterem Üstadımız, 2004-2005 yıllarında nisbeten ifakat bulduğunda şehir içinden ve şehir dışından kendisini ziyaret etmek için gelen ihvanları ve sevenlerini ilk zamanlarda hane-i saadetlerinde, sonra yoğun ilgi sebebiyle izdiham oluşunca, İsmail Ağa Camii Şerif’inde kabul buyurmuştur. Bu vesile ile imkân ve takati nisbetinde sayıları yüzlere, binlere ulaşan ziyaretçilerine nasihat ve tembihler de bulunmuştur. İşte onun bu tembihleri büyük bir itina ile kaleme alınarak kitaplaştırılmıştır. TEMBİHAT ismi verilen bu eser hak ile batılın, sünnet ile bidatın herc-ü merc edip, ahir zaman fitnelerinin zuhur bulduğu bu devrede ehl-i sünnet ve’l cemaatin müdafii olan Mahmut Efendi Hazretleri'nin lisanından, iman ve İslam selametleri adına tüm müminlerin istifadesine sunulmuştur.
249.20 ₺ -
Mülteka Arapça Orjinal Baskı
Bütün hamdler "Allah'ın sınırlarını koruyan müminleri müjdele" buyuran Allah-u Te'ala'ya mahsustur. Sonsuz salat-ü selamlar "Elbette fıkıh bilen bir kişi şeytana bin abidden daha zor gelir" buyuran Rasûllüllâh (sallâllâhu Sellem)'in ve fıkha çalışıp ona göre amel eden Ehl-i Beyt'inin ve ashabının üzerine olsun. Mülteka Kitabı, İbrahim Halebi Rahimehüllahın kaleme aldığı en meşhur eseridir. Binlerce fıkhi meseleyi ihtiva eden Osmanlı medreselerinde yıllarca okutulmuş, Şu anda da birçok medresede okutulmakta olan, Mülteka Ebhur adlı eseri; "İlme, İrfana Hizmet, İnsanlığa Hizmet" prensibi ile yola çıkan bizler, siz paha biçilemeyecek kadar değerli " ilim irfan yolcusu" kardeşlerimize takdim etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Rabbim ilimden layık-i vechi ile istifade edenlerden eylesin. (Amin)
175.00 ₺ -
Ruhul Furkan Tefsiri 14. Cilt Orta Boy Ciltli
* Ciltli * 616 Sayfa * A'râf Sûresi (88-163) RUHU’L- FURKAN HAKKINDA GENEL MALUMAT Alllame, fâdıl, muhakkik, hicri 15.Asrın müceddidi, Şeyhü’l İslam İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerifi emekli İmam Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi’nin riyasetinde kaleme alınmış, takriben 57 cilt olması beklenen mükemmel bir tefsirdir. Bu şaheser tefsirin hazırlanmasında Arapça, Farsça ve Türkçe birçok kitaptan istifade edilmiş olup, her sınıf insanın anlayabileceği sade bir dil ile yazılmıştır. Âyet-i Celileler, en ince ayrıntıları ile izah edilirken ihtiyaç duyulan kelam, fıkıh, tasavvuf ve genel kültüre dayalı malumat da verilmiştir. RUHU’L- FURKAN TEFSİRİNİN YAZILMA SEBEBİ Mahmud Efendi Hazretleri (Kuddise Sirruhu) tefsir-i şerifin sebebi telifi hakkında şöyle buyuruyorlar: “Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ın manasının kelime-kelime anlaşılmasına çok hevesli olduğumuz, kardeşlerimiz tarafından yakinen bilinmektedir. Nice büyük âlimler, Kur’an-ı Kerim’i Türkçe tefsir ederek, bu büyük kitabın manasını anlama hususunda insanların ihtiyaçlarını karşıladıklarından, ziyade aciz olan bu kardeşiniz, böyle büyük bir işe girişmeyi düşünmüş dahi değildir. Ancak; hicri 1402 Şaban Ayı’nın Berat Gecesinde, Ravza-i Mutahhara’da yani Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem)’in bulunduğu pâk cennet bahçesi olan mescid-i şerifinde bulunduğumuz sırada Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından vaki olan manevi bir işaretle bu mühim işe başladık. Ve yukarıda geçtiği gibi kelimekelime mana verilmesine ziyade ihtimam (dikkat) göstererek, bazı kardeşlerimizle beraber bu uzun yola çıktık. TAKİP EDİLEN USUL MUKADDİME: Bu tefsirin mukaddimesinde(giriş kısmında)evvela Kur’an-ı Azimü’ş-şan’ın fezâili (faziletleri) hakkındaki bazı âyet-i kerimeler mealleri ile beraber yazılmıştır. Sonra, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin baş tarafına yazmış olduğu Kur’an-ı Kerim ile alakalı bütün hadis-i şerifler ve tefsir heyetinin bulduğu bazı hadis-i şerifler tercüme edilerek, kaynaklarıyla beraber zikredilmiştir. Müteakiben yine Kur’an-ı Kerim hakkında Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin kendi Kur’an-ı Kerim’inin evveline yazdığı, ayrıca tefsir heyetinin de bulduğu büyüklerin sözlerinden bazıları ilave edilmiştir. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’i gafil olarak okumanın zemmi (kötülenmesi) hakkındaki bazı hadis-i şerifler ve büyüklerin sözleri nakledilmiştir. Mukaddimenin sonunda da Kur’an-ı Kerim’i kendi görüşü ile tefsir etme hakkında varit olan (gelen) tehdit mahiyetindeki hadis-i şerifler zikredilmiştir. ÂYETLERİN TEFSİRİNDE TAKİP EDİLEN USUL 1-KELİME MANASI: Her âyetin tefsirinde takip edilen bu usul, Kur’an-ı Kerim’i kolayca anlayabilmek için çok büyük ehemmiyet (önem) taşımaktadır. Zira topluca mana verildiğinde, Kuran’ı iyice anlamayı ve tefsir etmeyi isteyen kardeşlerimiz hangi mananın hangi kelimeden alındığını anlayamamaktadırlar. Bu tefsirde ise herkesin Kur’an-ı Kerim’i kelime kelime anlayabilmesi çok istenildiğinden bu usüle riayet edilmeye çalışılmıştır. Bu arada kelimeleri ve cümleleri birbirine bağlayan mahzuf ibareler (gizlenmiş sözler) zikredilmiştir ki, dikkatli düşünüldüğü takdirde, sadece kelime manasından bile, âyet-i celilelerin manaları anlaşılabilecek bir hale gelmiş olsun. Ayrıca sarf ve nahiv ilimlerini okumuş kardeşlerimizin, fail, meful, hal gibi kelimelerin cümle içindeki durumlarını ayırt edebilmeleri için yardımcı edatlar kullanılmıştır. Ancak, terkib-i izafiler(isim tamlaması) gibi birbirinden ayırt edilmesi uygun olmayan yerlerde kelime manası verilemediğinden, terkip (toplu) manası verilmiştir. 2-MEÂL-İ ŞERİF : Kelime manasından herkes istifade edemeyeceğinden ve âyetin toplu manası anlaşılamayacağından, her âyetin meâl-i şerifi (şerefli manası) kelime manasından sonra yazılmış ve bu meâl verilirken âyetin zahirinde (dış görünüşünde) bulunmayan kelime ve terkiplerin manaları katılmamaya dikkat edilmiştir. Ancak, âyet-i celilenin manası tam anlaşılabilmesi için, bir takım mahzuf (gizlenmiş) manaların ve bazı izahların zikredilmesine ziyade ihtiyaç duyulduğundan onlar parantez içinde ayrı bir yazı şekliyle açıklanmıştır. Böylece, meâl-i şerif tefsirli (açıklamalı) bir meâl haline gelmiştir. 3-İZAHAT Sadece meâl-i şerifle de iktifa edilmeyip (yetinilmeyip) her âyet, muteber tefsirlerde bulunan izahlardan istifade edilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Şöyle ki: Tefsirlerde sebebi nüzulü beyan edilmiş olan âyetlerin, iniş sebepleri zikredilmiştir. Ahkâm âyetlerinden (şeri hükümleri beyan eden âyetlerden) çıkarılmış olan bir takım fetvalar da yeri geldiğinde açıklanmıştır. Âyet-i Celilelerle alâkalı hadis-i şeriflerin kaynakları ilmî usulle kaydedilerek yazılmaya gayret edilmiştir; Evvela hadis metninin alındığı kitap zikredilmiş, diğerleri ise ulema arasında bilinen sıralamaya göre yazılmıştır. Bazı âyet-i celilelerde bulunan yer ve şahıs isimlerinin ıstılahları (özel manaları) da, tefsirde derç edilmiştir(konulmuştur). Açıklanması gereken zor kelimelerin mehazları (asılları, kaynakları) müfret (tekil)sss ve cemileri (çoğulları) zaman zaman tefsirde yazılmıştır. Âyet-i celilelerin anlaşılmasını kolaylaştıracak olan veya onlarla alâkası bulunan kıssalar (hadiseler) de, muteber (kıymetli) tefsirlerden alınarak açıklamıştır. Zikirle alâkalı âyetlerde, yine güvenilen tefsirlerden ve kitaplardan alınan, tasavvufî manaların da katılmasına özen gösterilmiştir. Ayrıca, her âyetin izahının sonunda, o âyetin tamamı veya bir kısmıyla alâkalı diğer âyeti kerimeler bulunup, meâlleriyle yazılmaya gayret gösterilmiştir; Ta ki, vaaz ve nasihat etmek isteyenler, bir âyeti gözden geçirirken onu açıklayan diğer âyet-i kerimeleri de, önlerinde hazır bulup vaazlarını ziynetlendirsinler (süslesinler). Bu hususta en büyük rehber, Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretlerinin, Mahmud Efendi Hazretlerine (kuddise sirruhu) verilmesini arzu ettiği kendi Kur’an-ı Kerimi’ninkenarlarına almış olduğu rakamlar (âyet ve sayfa numaraları), hatlar (çekilen çizgiler) ve izahlar olmuştur. Şu da bilinmelidir ki: Milletimizin, geçmiş büyüklerinin kıymetli lisanlarını terk etmeye başladığı şu günlerde Arapça, Farsça ve Türkçe karışımından meydana gelmiş olan Osmanlıcanın tamamen unutulmaması için Osmanlıca kelimelerin asılları yazılmış, nesiller arasında irtibat sağlamak için de kelimelerin karşılıkları parantez içinde zikredilmiştir. Bu büyük gaye hedeflendiğinden dolayı tefsirin uzamasından, akıcılığın bozulmasından ve dolayısıyla gelecek olan itirazlardan çekinilmemiştir.
288.40 ₺ -
Bostan Ve Gülistan
Bostan ile Gülistan, İslâm bilgeliğinin Batı’ya açılan ilk kapısı oldu. Avrupa dillerine ilk defa bu iki kitap tercüme edildi. Batılı aydınlar ilk önce işte bu kitap sayesinde İslâm dininin yüceliğini, Peygamberimiz’in büyüklüğünü ve Doğu’nun hârikulâde bilgeliğini okuyup öğrendiler. Fransa’nın dev şair ve yazarlarından Victor Hugo ile Lamartine, Peygamberimiz hakkındaki o eşsiz övgü dolu yazı ve şiirlerini bu kitabı okuduktan sonra yazdılar. Almanların her zaman iftihar ettikleri şair ve yazarları Goethe, Peygamberimizi göklere çıkaran o uzun şiirini, bu kitabı ve bunun hemen ardından çevrilen İslâm klasiklerini okuduktan sonra kaleme aldı. Dünyanın en önde gelen şaheserlerinden olan bu kitap, verdiği öğütler, anlattığı hikâyeler, olaylar ve kıssalar aracılığıyla okuyucusuna hayatta huzurlu ve mutlu olabilmenin bütün yollarını öğretir. Bazı şeytanî medyanın içimizi kararttığı ve bunalttığı günümüzde bu kitap, okuyucusunun gönlünü ferahlatır; bunalan ve daralan ruhumuzda sadece klasik İslâmî eserlerin verebildiği o psikolojik ve psikanalitik tedaviyi sağlar.
196.00 ₺ -
-
Mukaddime-i Cezeri Tercümesi
Harflerin mahreç ve sıfatları Kuran-ı Kerimin üç türlü okunuşu Medler İnce ve kalın okunan harfler Tecvid Bazı Harfleri mahreç ve sıfatlarıyla birbirinden ayırmak Vakıflar
56.00 ₺ -
Hadis Tarihi Bekir Kuzudişli
Bu kitabın eğildiği en temel konu, Hz. Peygamber’den gelen bir hadisin Kütüb-i sitte müelliflerine nasıl ulaştığı ve bu kaynakların oluşumu ile mahiyetlerinin ne olduğu sorusudur. Bu soruyu anlaşılır bir şekilde cevaplamak için Hz. Peygamber ile tamamı III. asırda yaşamış olan Kütüb-i Sitte müellifler arasındaki zaman diliminde hadis rivayetini etkileyen dönüm noktaları tespit edilmeye çalışılmış, bu süre içerisinde hadislerin bir nesilden diğerine nakli ve nasıl korunduğu incelenmeye gayret edilmiştir. Elinizdeki eserde çok miktarda harita, tablo ve resim kullanılarak incelenen zaman diliminin okuyucular tarafından daha iyi anlaşılması hedeflenmiştir.
217.60 ₺ -
Çocuğunuzu Namaz Kılmaya Alıştırma Yolları
Dini vecibelerini mümkün mertebe yerine getirmeye çalışan ebeveynler, bu konuda çocuklarını da eğitmek, onlara Allaha karşı sorumluluklarımızı yerine getirme alışkanlığı kazandırmak isterler. Aile İçi Din Eğitimi Serisi, onlara bu konuda yardımcı olabilmeyi hedeflemektedir. Çocuğu namaza alıştırmak, ona din eğitimi vermenin bir parçasıdır. Çocuğa namaz alışkanlığı kazandırmak aynı zamanda bu eğitimin en önemli basamağını teşkil eder. Namaz alışkanlığını çocuğumuza kazandırmak için, 7 ile 10 yaş aralığı üzerinde yoğunlaşmalıyız. Onlara Allaha ibadet etmeyi sevdirmeli, karşılaştığımız her türlü zorlukta Ona yönelmeyi öğretmeliyiz. Bunun için de çocukların, anne babalarının her söylediğini yerine getirme isteği duydukları zaman dilimini bir ganimet olarak görmeli, bu altın yaşlarda din eğitimi verme fırsatını kaçırmamaya çalışmalıyız. Eserin birinci bölümünde, din eğitimi sırasında ebeveynlerin özellikle dikkat etmesi gereken genel prensipleri ele aldım. İkinci bölümde çocukluğun ilk yıllarından başlayıp yedi yaşına kadar devam eden küçük çocukluk evresini konu edindim ve bu dönemi ilgilendiren önerileri burada toplamaya çalıştım. Üçüncü bölüm yedi yaş ile ergenlik arası dönemin ele alındığı bölümdür. Dördüncü bölümde, ergenlik sonrasında namaz konusunda konuşulabilecek konulara genel bakış başlığı altında yer verdim. Beşinci bölüm konu ile ilgili bazı hadislere ayrılmıştır
65.00 ₺ -
Osmanlının Ufkunda Son İslam Devleti
Millet Muhammed Ertuğrul Gazi'nin obasında Yüce Devleti mukaddesatını evini şehrini yurdunu korusun diye kurdu. Her bir mücâhidin gayesi Allah Azze ve Celle'nin adını yüceltmekti. Yüce Devlet yüce kitabın esaslarına riayet ederek güçlendikçe hem İslâm yeni diyarlara taşındı hem de dağılan ümmet yapısında bir toparlanma süreci başladı. Kudüs'ü korumaktan aciz olan Müslümanlar Devlet-i Aliyye ile ayağa kalktı Yemen'de getirilen tekbir sesleri Viyana'da duyuldu. Akıncılar bir zaferden diğerine at sürdü. Yüce devlette sultan ulemâya dini devlete göre değil devleti dine göre yönetmek için müracaat etti. Devlet bir makama memur tayin ederken insanların ırkına ve rengine değil ehliyetine ve liyakatine baktı. Cihat Devlet-i Aliyye'ye toprak katmak için değil zalimlerden mazlumların hesabını sormak ya da erenlerin dervişlerin davet yolunu açmak için yapıldı. Hakimiyetin ulaştığı noktaları hem maddesi hem de mânasıyla mamur kıldı Yüce Devlet. Yüce Devletin köklerinin doğduğu Semerkant'tan yola koyulan Anadolu'da mayalanan akıncı ruhuyla Rumeli'ye ulaşan büyük bir aşk vecd ve sadakat sağanağı ile Hind diyarına ulaşan Müslümanların imanî ilmî siyasi ve ictimaî hallerini yarınlara dair umutlarını ve Hilafet-i Aliyye'ye özlemlerini anlatmaya talip olan bu kitab Devlet-i Aliyye fikrinin yoğrulduğu fiiliyata taşındığı yeniden kuruluş mücadelesinin verildiği yokluğunda acısının çekildiği coğrafyada bazen yaşayanlar bazen de kabirdekilerle konuşarak yazıldı. Millet-i İslâm'da yeniden Devlet-i Aliyye fikrinin canlanmasına katkıda bulunmayı gaye-i asliyye edinen eserin son bölümünde Halifesi olmayan bir ümmetin ne hallere düşeceğinin misali olarak "Arakan" nazara verilmektedir. Müslüman gençleri küresel güçlerin kurduğu örgütlerde toplayarak yok edenlerin baş hedefi kurtaran koruyan ve yücelten Devlet-i Aliyye fikrinin milyonlar tarafından müdafaasına mani olmaktır. Mevsim kış olsa da önümüz bahardır. Şartlar bizi yeniden Yüce Devlet'e götürüyor.
105.00 ₺ -
Küresel Krizden Çıkış İslam İktisadı
İslâm, faizi yasaklayarak paranın üretime aktarılmasını temin eder. Üretim de istihdâmın yolunu açar. İslâm; infak, zekat, sadaka gibi kavramlarla zenginle fakir arasında muhteşem bir muvâzene tesis eder. Böyle bir toplumda burjuva ve proleterya diye iki ayrı sınıf oluşmaz. Bunun içindir ki, İslâm cihan devletlerinin hâkimiyet yıllarında -kapitalizmden korunmak için komünizmin ortaya çıkması gibi- varlığını İslâm karşıtlığı üzerine bina eden bir sistem zuhûr etmemiştir. Kapitalizmi kuran ve koruyan irade, İslâm’ın üretim ve istihdam merkezli yapısının sömürüye son vereceğini bildiğinden dolayı, İslâm’ı esas alan yönetim şekillerinin iktidardan uzaklaştırılması için her türlü yola başvurmaktadır. 2008 krizi göstermiştir ki, dünya ekonomisi faizi merkeze alan bir anlayışla daha uzun zaman yoluna devam edemez. Müslümanlar, emperyalist güçlerin büyük güç kaybettiği II. Dünya Savaşı sürecinde hazırlıklı olsaydı bugün siyasi noktada olduğu gibi iktisâdi alanda da refah düzeyini yakalayan bir “İslâm Dünyası” ile karşı karşıya olurduk. Kapitalizm’in sürekli ulusal ve küresel krizlere girdiği bir zamanda Müslümanlar, hem mevcût iktisâdi yapıya hem de İslâm iktisâdına vâkıf ilim adamları yetiştirebilirse yeni dünya, İslâmî ilkeler esas alınarak kurulacaktır. Emeksiz kazanç olan faizi, sömürüyü, değişim aracı olan parayı, niçin faizin haram, neden ticaretin meşru olduğunu, faizin enflasyonla münâsebetini, bir ülkenin İslâm’a ait olup olmamasına göre faizin hükmünün değişip değişmeyeceğini, çıkış yolu olarak faizsiz finansın nasıl ve neye göre tesis edileceğini anlatan, altı ana başlık, bir lahika ve sonuçtan oluşan bu kitap, kapitalizmin kriz nöbetlerine girdiği bir dönemde insanlara kurtuluş için İslâm İktisâdı’nın niçin tek seçenek olduğunu anlatmaya taliptir.
122.50 ₺ -
Şerhül Emali Tercümesi Kelime Manalı
Resûlüllâh Efendimiz (sallallâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Ferâizi öğrenin ve insanlara öğretin, çünkü ferâiz ilmin yarısıdır.” (İbn Mâce, Ferâiz, 1) İslâm miras hukukundan bahseden “Ferâiz” ilmine dair kütüphanelerimizde birçok yazma ve matbu eser bulunmaktadır. Bu alanda yazılmış klasik Arapça metinlerden en meşhuru Hanefî fukahâsından Muhammed Secâvendî’nin (rahimehullâh) telif etmiş olduğu el-Ferâizü’s-Sirâciyye isimli eserdir. Yüzyıllardır medreselerde okutulan eser üzerine birçok şerh ve tercüme çalışması yapılmıştır. el-Ferâizü’s-Sirâciyye metni ve tercümesinin birlikte sunulmasının yanı sıra meselelerin şemalarla açıklandığı bu çalışmamızın, İslâm miras hukukunda bilgi edinmek isteyenler için faydalı olacağı ümidindeyiz.
80.00 ₺ -
Şahı Nakşibend Hacei Hacegan Piri Piran
“Hâce-i Hâcegan, Piri Piran” ŞÂH-I NAKŞİBEND Hâce Nakşi Muhammed Behâeddîn-i Buhârî “kaddesallahu sirrehul bârî” ENÎSÜ’T-TÂLİBİN VE ÜDDETÜ’S-SÂLİKÎN Bu kitab, Hâce Behâeddin Nakşibend hazretlerinin menkıbelerinden bahseder. Şimdiye kadar bu konuda yazılmış kitabların en güzeli, en faydalısı, en büyüğü olup, nakşibendî tarîkatının usulünü en iyi anlatan kitabdır. Bu kitab, dört bölüm üzerine tertîb edilmiştir: Birinci Bölüm: Velâyet ve velî ne demektir. Müellif burada konudaki âyet ve hadisleri de bildirerek ifâdeleri teyid eder. İkinci Bölüm: Hazreti Hâce’nin ilk zamanındaki halleri ve zikr-i silsile-i Hâcegân. Üçüncü Bölüm: Hazreti Hâce Behâeddin Nakşibend’in (kuddise sirruh) sıfatlarını, hallerini, sözlerini ve ahlâkını bildirir; Kitabın telifinden esas maksad da bu bölümdür. Dördüncü Bölüm: Diğer kerâmetleri hakkındadır.
105.00 ₺ -
Salatü Selam Hikmeti Adabı ve Faziletleri
Bu kitap, Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Tuhfetu’s-Salevât adlı kıymetli eserinden sadeleştirilerek Salât ü Selam, Hikmeti, Âdâbı ve Faziletleri adıyla günümüz Türkçesiyle istifadeye sunulmuştur. Eser bir mukaddime, on iki fasıl ve bir hâtimeden meydana gelmektedir. Söz konusu fasıllarda Cenâb-ı Hakk’ın Sevgili Peygamber’i Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e hürmet ve muhabbetin önemi, Rasûlullah (s.a.v.)’in şânının yüceliği ve onun mübârek adı anıldığında mutlaka salât ü selâm getirmenin ehemmiyeti anlatılmaktadır. Allah Teâlâ’nın, meleklerin ve mü’minlerin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e salât etmelerinin mânâsı ve hikmetleriyle salât ü selâmın bazen vâcip ve bazen de müstehab olması üzerinde durulmuş ve bütün bunlar anlatılırken salât ü selâm getirilmesi lâzım gelen yerler (toplam atmış altı adet) tek tek sıralanmıştır.
122.50 ₺ -
Benden Vazgeçme Ya Rab
Hava karardıkça bende bir sen başlar, susamayacak kadar dolu konuşamayacak kadar yorgun gönlünü hissederim mesafelere aldanmadan. Acını anlatamazsın ama “acıyla” anlatabilirsin heybenden dökülenleri. Daha konuşmaya başlamadan ne diyeceğini bilen Rabbine açarsın avuç avuç azabını. Gaflet kalkar, şerrin içindeki hayırları görmeye başlar vicdanın. Ve anlarsın. Aslında Allah senin için çok güzel yollar yaratmış… Ve anlarsın Ateş İbrahim’i yakmadıysa Balık Yunus’u yemediyse Bıçak İsmail’i kesmediyse Deniz Musa’yı boğmadıysa Sen de umutlarını “Kün Fe Yekün” ayetiyle büyütmelisin…
187.60 ₺ -
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Bugüne kadar Yûnus Emre için nice sözler söylendi, nice eserler, nice kitaplar yazıldı. Söylenenler, yazılanlar, efsane çapında bir şeylerdir... Karşımızda efsaneleşmiş, destanlaşmış bir Yûnus vardır. Şimdi bu aşk kahramanı Yûnus'un gül bahçesinden ıtırlar koklamak istiyoruz ve bu çiçeklerden herkese, daha doğrusu gönlunde bir dilim aşk ateşi olanlara birer demet sunmak istiyoruz. *** Şiir güzeldir. Çünkü ulvi-gayeden alınan ilhamla yazılmıştır. Şiir güzeldir. Çünkü heyecan ve duyguları, îmân coşkunluğu içinde, hünerli bir sanat titizliğiyle, güzel sözler halinde işleyip dile getirmiştir. Şiir güzeldir. Çünkü his ve fikir, rüh ve îmân, ses ve duygu gibi bütün şubelerlyle Allah'ı arar! Gerçekten şair odur ki: îmânın sesine kalemini uydurur. Mânâ alemine dalıp Allah'ını, ezelî ve ebedi sevgilisini bulmaya çalışır. Bu cihan denilen gülistanda bir bülbül gibi dem çeker. "Şair, Allah kapısında en güzel bir dilencidir!" İşte Yûnus Emre bir ömür boyu bu mübarek kapının dilencisi olmuş ve daima Allah aşkı ile çağlamıştır.
162.00 ₺ -
Mantıkut Tayr Kuşların İlahisi
Bu kitap, Hz. Mevlâna'nın "Attâr yedi aşk şehrini dolaştı, bizse hâlâ bir küçük sokağın başındayız!" diyerek övdüğü bir İslâm sûfî-şairinin şaheseridir. Bu eser, yine Hz. Mevlâna'nın, "Ben söz söylemede Şeyh Attâr'ın kulu kölesiyim! Ey dost, her ne söyledimse onu Attâr'dan duymuşum!" dediği bir üstadın kaleminden çıkmadır. Gülşen-i Râz'ın yazarı Şebüsterî, "Yüzlerce yıl geçer de Attâr gibi bir şair gelmez!" der. Hüsn-ü Aşk'ın yazarı, dâhî şairimiz Şeyh Galib de ilhamını Attâr'dan aldığını söyler. Hz. Attâr, bu eseri yazmak için şairliğini bir araya getirerek tasavvuf edebiyatında yepyeni bir çığır açtı. Batı dillerinin hemen hemen hepsine defalarca tercüme edilen, dünyanın pek çok diline aktarılan ve bütün insanlığa seslenen bu eser, herkesi etkileyen kendine özgü çok çarpıcı bir özelliğe sahiptir. Dünyanın seçkin aydınlarının sık sık göz atmak ihtiyacı duydukları bir başucu kitabıdır. Büyük psikolog ve psikiyatristlerin de insan ruh ve karakterini anlamak için kullandıkları bir kaynak eserdir. Bu kitabın en önemli özelliği, insanı eski hâlinde bırakmaması ve okuyucusunu gönül adamlığı yolunda ilerlemeye yönlendirmesidir. gizle
199.80 ₺ -
Tasavvuf ve Cihat Mavera Yürüyüşü
1. Baskıda Mavera Yürüyüşü olan kitabın ismi: Tasavvuf ve Cihat olarak değişmiştir. Bu kitabın mevzuu, Batı Tefekkürünün cazibesine kapılıp çıkmaz bir yola giren insanın, Nebevî izde, mâvera soluklarıyla ötenin ötesine yürüyüşü...
70.00 ₺ -
Büyük Dua Kitabı Mecmuatül Ahzab Ciltli
Merhum Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi tarafından, seçkin insanların devamlı okudukları dualar ve tesbihatın toplandığı, güvenilir ve sağlam kaynaklı bu dua kitabını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.
408.00 ₺ -
İlal Kaideleri ve Maksud İlalleri
Maksud İlalleri İlal Kaideleri Bina İlalleri İlaveli Yeni Baskı Bina kitabında bulunan fiilerin mevzunlarının ilallerini, dördüncü bir bölüm olarak ilave etmeyi uygun gördük. Bu ilal şekilleri, Osmanlı medreselerinde, sarf ilminin vezin kalıplarının talebelerin zihninde kalıcı olarak yer etmesi için tasarlanmış bir usuldü. Hem ecdad yadigarı olan bu usulden istifade etmek, hem de bu usulü tevarüs yolu ile yaşatmak için Binâ ilallerini de kitabın sonuna ilave etmiş olduk Okuyan faydalanan talebe kardeşlerimizin feyzi bol olmasını niyaz ediyor, onların duasını bekliyoruz.
70.00 ₺ -
Mektubat Tercümesi 2 Cilt
Mektûbat-ı Rabbani; Asırlardır ilgiyle okunan Kur'an-ı Kerim ve sünnetten süzülen İman, İslam, Ahlak Fazileti ve Tasavvuf Deryasıdır. Mektûbat-ı Rabbani; yeniden tercüme edilerek titiz bir çalışma sonucu sade bir dilde günümüz türkçesine kazandırılmıştır...
390.00 ₺ -
Buhari ve Müslim İttifak Ettiği Hadisler 2Hm
El Lülü Vel Mercan Buhari ve Müslim İttifak Ettiği Hadisler Sahih-i Buhari ve Sahihi Müslim’in ittifak ettiği hadisler El-Lülüü Vel Mercan adlı eseri terceme ederken Allah Rasülü sallallahu aleyhi ve sellemin muradına en yakın manayı yakalayabilmek amacıyla Sahih-i Buhari’nin meşhur ve âlimler katında muteber olan İbnu hacer el-Askalanî’nin Fethul-bari adlı eserinden büyük ölçüde faydalandım. Asrımızda. müslümanların içinde bulunmuş oldukları duruma baktığımızda şunu görmekteyiz; Adil ve Hakim olan Allah’ın bir topluma gönderdiği belalar, onların isyanları. Allah ve RasülU’nün emirlerine muhalif davranmaları yüzündendir. Özellikle halkı müslüman olan ülkelerin fertleri Kuran ve sünnetten uzaklaşıp, şirk düzenlerinin hakimiyetinden dolayı bir çok fitne ve zorluklarla yüzyüzedir Neticede ister itikadi. ister ameli olsun kitap ve sünnetten uzaklaşma en korkunç sekliyle bugün gözler önündedir, islâm sadece namaz ve oruçtan ibaretmiş gibi kabul edilmektedir Sünnetin ise; yerini bid’at ve hurafeler almış, sünnete uygun İslâmi bir yaşayış tarzı üzerine Avrupai bir yaşayış tarzı her yönüyle tercih edilmiştir Nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil ettikleri ülkelerde Müslümanlar, kendi inançlarına göre yaşayamazlar. Sebebi ise. islâm’ın hakim olmayışı, küfür rejiminin, tağutun Müslümanlar üzerindeki hâkimiyetidir. Buna da fırsat veren Müslümanların bizzat kendilerinden başkası değildir. Diğer nedenlerinden biri de. Müslümanların çeşitli fırkalara ve görüşlere ayrılmaları, ihtilâf ettikleri meselelerde İslâmi bir tavırla, kitap ve sünneti hakem kılmayışlarıdır Bugünkü din anlayışımız şundan ibarettir; falan hoca şöyle der, bizim görüşümüz budur, Biz böyle gördük, biz ayetten ve hadisten anlamayız ve buna benzer nice sorular Müslümanların çoğunda hakim olan yanlış bir anlayış ve davranış, kitap ve sünneti devreden çıkarıp onlan rafa kaldırıp hükümsüz kılmak asrın uğraşısı haline gelmiştir. Dolayısıyla Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in bütün insanlara örnek olsun diye ortaya koyduğu tertemiz sünneti ihmal ve gözardı edilmekdedir. Evet bugün Müslümanların zafere ulaşamamalarının en büyük sebebi; İslâm’dan uzak olmaları, nefiscilik, taassup, söz ve amellerinin bir olmayışından, ihtilâf ve anlaşmazlık anında, kitap ve sünneti hakem tayin etmediklerindendir. Oysa Allah ve Rasulü birlik, ve beraberliği emretmekte, açık delil olduğunda, ona tâbi olmayı, kesinlikle ayrılığa düşmemeyi emretmektedir. Şimdi bu gerçeğin ışığı altında ümmete düşen; Kur’ân ve sünnete ittibaın gerekliliğini ve sahih hadisle amel etmenin önemini, görev bilip artık boşa geçirmiş olduğu zamanlarını hatırlayıp, hemen Rabbani kaynak olan Allah’ın kitabına ve Rasulü’nün sünnetine dönmesidir. Kurtuluş ancak kitap ve sünnetle amel etmemizle mümkündür.Umarım terceme ettiğimiz El-Lü’lüü Ve’l-Mercan adlı eser hayra vesile olur ve ümmetin dirilişine fayda verir. Tevfik ve hidayet Allah’tandır. Selâm; Kur’ân ve sünnete tâbi olanların üzerine olsun
441.00 ₺