-
Hz. Muhammed Yaşadığı ve Yön Verdiği Hayat
İnsan ve insanlığın hayatına yön vermek için gönderilen Allah'ın Son Elçisinin hayâtı elbet dikkatle incelenmelidir. Kur'an'da o bizim önümüze bir rehber ve bir örnek olarak konulduğundan onu tanımak bir vecîbe olmuştur. Hz. Muhammed (s.a.)'in hayâtını ve bu hayâtın bütün safhalarını Mekke'deki baskı ve işkenceler ile Medîne dönemindeki savaşlar boyutunda ele almanın fazla bir şey kazandırıcı olmadığı düşüncesiyle burada onun hayâtı daha farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Biz bu çalışmamızda Hz. Peygamber devrine giderek ve okuyucuları da o zaman ve şartlar içine taşıyarak onun hayâtını âdeta orada izleyip anlama ve anlatma gayreti içinde olduk. Onun bu hayâtı ve yaşama biçimi burada bir film misâli seyrettirilmeğe çalışılmıştır. Onun hayâtından günümüze ışık tutulması da burada ihmal edilmemiştir. Hz. Peygamber nasıl bir peygamber, nasıl bir devlet başkanı, nasıl bir ordu komutanı, nasıl bir aile reisi ve o nasıl bir insan, nasıl bir adam ve onun nasıl bir ailesi olmuştur! İşte bu eserde bunları bulmak mümkün olacaktır.
469.00 ₺ -
Akşemseddin Hayatı ve Eserleri
Tarihîmizde yeterince değer verilememiş bilim ve gönül erlerimizin sayısı pek çoktur denilse yanlış olmaz sanırız. Bunlardan biri belki de en talihsizi hekim, bilgin, İkinci Mehmed Han ın hocası, şeyhi, fetih arkadaşı Hamzaoğlu Akşemseddîn Mehmed dir. Bu eseri hazırlarken yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında -üzülerek belirtelim ki- bu büyük ve değerli kişi üstünde başlı başına yazılmış ve basılmış bir eserle karşılaşamadık. Emir Hüseyin-i Enîsî nin yazmış olduğu Manâkib de uzun yıllar kütüphanelerin raflarında bekledikten sonra yayınlanmıştı. Bu durum bizi Akşemseddîn üstünde gereğince bilgiye sahip olabilmek için onunla uzaktan ve yakından ilgisi olan çok hacimli birçok kaynağın baştan sona gözden geçirilmesi güçlüğü ile karşı karşıya bıraktı. Kaynaklar bölümünde görüleceği gibi gösterdiğimiz kaynakların incelenmesi ile bu eser ortaya geldi. Eksiksiz olduğunu söylemek çok büyük ve yanlış bir iddia olur. Ancak konusunda ilk yazılan kitaptır denilse yanlış olmaz
13.40 ₺ -
İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi
Medeniyetin, maddî ve manevî bütün unsurlarını bünyesinde toplayıp geliştiren İslâm, ilahi bir sistemdir. Bu sebeple Müslümanlar, ilahî vahyin, tedricî bir surette geliştirmeye çalıştığı medenî anlayışı, bir hayat nizamı olarak kabul ettiler. Siyasî bir çevre içinde ortaya çıkan İslâm, nev-i şahsına münhasır bir özellik taşır. Tabir caizse o, ilahî bir medeniyettir. Bu, onun birçok müessesesinin temelinde ilahî hükümlerin bulunduğu mânâsına gelmektedir. Bilindiği gibi "İslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi", Hz. Peygamber den bu yana geçen, bütün Müslüman toplumların yaşayış tarzını, ekonomik, sosyal, dinî, idarî, fikrî, teknik vs. gibi müesseselerini incelemektedir. Bu sayede biz, ilk Müslüman toplumlardan başlayıp günümüze kadar gelen ve değişik zaman ile mekân içindeki toplumun nasıl yaşadığını, nasıl düşündüğünü, neler yapmak istediğini, neyi başarıp neyi başaramadığını tesbit etme imkânını bulmaktayız. Bu bakımdan müesseseleri, "toplum ve devletlerin tarih sahnesinde kuruluş,
314.90 ₺ -
Ehl-i Beyt İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evlâdı
İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) soyu, bilindiği gibi kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali'den devam etmiştir. Bu kutlu soy, gerek mensuplarının seçkinliği ve üstün nitelikleriyle, gerekse siyasî anlamda her zaman İslâm ümmetinin dikkatini üzerinde toplamıştır. Hem mezhep ve fıkra olarak hem de millet olarak bütün müslümanları birleştiren EhI-i Beyt sevgisi, Türkler nazarında Peygamber sevgisinin ayrılmaz bir unsuru olarak telakki edilmiştir. Peygamber torunlarının maruz kaldığı zulümler asırlar boyunca tasavvuf edebiyatının işlediği temel konular arasında yer almıştır. Özellikle Osmanlılar bu aile mensuplarının tespiti için nakiplik adıyla bir müessese dahi kurmuşlardır. Elinizdeki kitapta, belki de dünya tarihindeki bu en önemli ailenin siyasi ve içtimaî hayatları yetkin ve akademik bir tarzda ele alınmakta, şecere ve soyları da bütün ayrıntılarıyla ortaya konmaktadır.
314.90 ₺ -
İslam Dünyasında İktisadi ve İlmi Hayatta Yahudiler
İlk İslâm fetihleriyle ele geçen bölgelerde kökeni Asur ve Bâbil sürgününe dayanan irili-ufaklı pek çok Yahudi cemaati Müslümanların idaresine girmiştir. İslâm idaresinde “zimme” adı verilen bir “teminât”la hukukî statü kazanan Yahudiler, bu statü ile can ve mal emniyeti yanında din, dil ve kültür hürriyeti elde etmiş, ilmî ve iktisadî hayatta da benzer güvencelere sahip olmuşlardır. Bu bakış ve uygulama Yahudilerin İslâm toplumuyla kaynaşmasını hızlandırmıştır. İslâm dünyasında, o dönem Avrupa’sında olduğu gibi, meslekî gettolar hiçbir zaman olmamıştır. Dindaşları, Hıristiyanlar tarafından bayağı işlerde çalıştırılırken, İslâm dünyası Yahudileri vezirlik gibi bürokrasinin en üst noktası da dahil, kabiliyeti ve imkânı varsa, zanaat ve meslek gruplarının istediği dalında faaliyet göstermiş, hatta belli mesleklerde söz sahibi olmuşlardır. Yahudilerin tarihlerinde temasta bulunup en fazla etkisinde kaldığı medeniyet, Ortaçağ dünyasına her manada hakim olan İslâm medeniyeti olmuştur. Tarih boyunca İslâm medeniyetiyle olduğu kadar başka hiçbir medeniyetle bu kadar yakın ve verimli birliktelik yaşamayan Yahudiler, bu medeniyetten özgür ve verimli bir kazanç sağlarken, bağımsızlık ve bütünlüğünü Helenleşmiş toplum ve modern dünyada yapabildiğinden daha iyi koruyabilmiştir. Bu faaliyetler, belli ekonomik standart ve özgürlüğü yakalamış bir toplum tarafından gerçekleştirilmiştir ki, bunun ortaya çıkmasındaki en önemli etken de İslâm medeniyetinin Yahudilere sağladığı ortam olmuştur. Bu dönemde Yahudiler, İslâm medeniyetine dahil olmakla kalmamış, bu medeniyetin etkisiyle yeni bir Yahudi kültürü de ortaya koymuşlardır. İslâm medeniyetinin zirvesi kabul edilen IX ve X. asırlar, Yahudiliğin her yönüyle tekâmülü anlamına gelmektedir. Bu asırlar Yahudi tarihinde de “Altın Çağ” kabul edilmektedir. Yahudi hukuku, ibadeti, dinî şiir ve edebiyatı sistematik hale getirilmiş ve günümüzde dahi kaynak vazifesi gören klasik metinler bu asırlarda telif edilmiştir. Kitapta işte bu iki önemli konu (Yahudilerin Abbâsî ve Fâtımî dönemlerindeki iktisadî ve ilmî faaliyetleri), İslâm ve Yahudi tarihi kaynaklarından (Âramîce responsalar, İbrânîce ve Yahudice-Arapça Geniza dokümanları) hareketle ele alınmakta ve Yahudi literatürü Türkçede ilk kez bu şekilde derinlemesine işlenmektedir.
348.40 ₺ -
Hacı Abdullah Petricî'nin Hıristiyanlık Eleştirisi
19. yüzyıl, Osmanlı Devletinin sadece siyasî ve askerî alandaki istilalara karşı değil, aynı zamanda Batılı devletlerin kültürel istilasına karşı da mücadele verdiği bir dönem olmuştur. Bu mücadele, özellikle Hıristiyan âlemi ile sınır oluşturan ve bünyesinde farklı din ve mezhepleri barındıran Balkanlar’da daha yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir. Kendisi de Balkanlar’dan olan Hacı Abdullah Petricî, özellikle o dönemde yaygın olan Protestan misyonerlik faaliyetlerini hedef alarak, Hıristiyanlığın eleştirisine dair hem Türkçe hem de Arapça eserler kaleme almıştır. Bu çerçevede, Türkçe yazılan ilk reddiyeler arasında yer alan İzâhü’l-merâm önemli bir yer işgal etmektedir. Burhânü'l-hüdâ fi reddi kavli'n-nasâra ile Risâletü's-samsamiyye adlı eserleri ise, dönemin önemli reddiye metinleri arasındadır. Hıristiyanlığın temel doktrinlerini (teslis inancı, Hz. İsa'nın ulûhiyeti ve enkarnasyon) ve İncil'in tahrifi meseleleri Hacı Abdullah Petricî'nin eleştirilerinin merkezini teşkil etmiştir. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) önceki kutsal metinlerde müjdelediği (tebşirat) konusuna da değinen Petricî, misyonerlik faaliyetlerine maruz kalan Müslümanları İslâm'ın üstünlüklerini keşfetmeye çağırmıştır. Eleştirilerini hem klasik İslâm reddiye literatüründen hem de kendi çağında yazılmış olan Hıristiyan araştırmalardan istifade ile kaleme alan Petricî, bu yönüyle kendi çağındaki gelişmeleri de takip eden bir ilim adamıdır.
194.30 ₺ -
Orta Çağda İki Yahudi Seyyahın İslam Dünyası Gözlemleri
Miladi 12. asırda İslam dünyasını gezen Benjamin (1165-1173) ve Petachia (1170-1187) adlı Yahudilere ait bu seyahatnameler Bizans, İslâm ve Türk tarihi hakkında bilgiler de içermesi sebebiyle, sadece Yahudi tarihi açısından değil, ortaçağ dünya tarihi açısından da önem taşımaktadır. Benjamin, İspanya’dan başladığı yolculuğuna Roma, Yunanistan, Konstantiniye (İstanbul), Kıbrıs gibi Eski Roma ve Bizans’a ait önemli şehirleri gezmiş ve bu şehirlerin tarihî mekânları, ticarî ve sosyo-kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler vermiştir. Seyyahlar, özellikle de Benjamin gezdikleri yerlerde yaşayan Yahudiler hakkında çok kapsamlı bilgiler vermişlerdir. Bu sebeple ortaçağ Yahudi tarihi araştırmacıları, XII ve XIII. asırda İtalya, Bizans, Filistin, Mezopotamya ve Ortadoğu’da yaşayan Yahudi topluluklarıyla ilgili konularda Benjamin ve Petachia’dan mutlaka faydalanmaları gerekir. Okuyucu bu seyahatnamelerde ortaçağ Yahudilerinin o dönemde cemaat halinde yaşadıkları yerleşim birimlerini, nüfusunu, meslek ve kazanç yollarını, mabetlerini (sinagoglar), eğitim-öğretim kurumlarını, mezar ve ziyaretgâhları ile cemaat liderleri gibi, Yahudilerin ortaçağdaki dinî, ticarî, sosyal ve kültürel hayatlarının değişik yönleriyle ilgili çok değerli bilgiler bulacaktır. Seyahatnamelerde Türk ve İslâm tarihiyle de ilgili bilgiler de bulunmaktadır. Meselâ Benjamin, Selçuklu sultanı Sencer’in Rey’i istilâ eden Oğuz boylarıyla yaptığı savaşı 20 yıl kadar sonra olayın şahidi bir Yahudiden dinlemiş ve rivayet etmiştir. Onun ifadelerinden, Nîşâbur ve çevresinde yaşayan Yahudilerin Oğuzlar’la iyi ilişkiler içerisinde olduğunu anlıyoruz. Seyyahlar gezdikleri coğrafyadaki, gerek Epikurus, Karaî ve Sâmirî gibi Yahudi mezhepleri gerekse Dürzî –ki Dürzîler’le ilgili İslâmî kaynaklar dışında bilgi veren ilk yabancı kaynak Benjamin’dir-, Haşîşî ve İslâm dünyasında ortaya çıkan diğer i’tizâlî (heterodox) cereyanlarla ilgili olarak, bu alanlarda çalışmalar yapan dinler ve mezhepler tarihi araştırmacılarına da ilk elden bilgiler sunmaktadır.
134.00 ₺ -
İslam Hukukunda Borçların İfası
Onbeş asırlık bir geçmişiyle geniş bir coğrafyada gelişmiş olan İslam hukuku, kazuistik yöntemin hakim olduğu kabarık bir literatüre sahiptir. Bu literatüre ait temel kavramların tesbiti ve bunlar arasındaki mantıksal örgünün ortaya çıkarılması ilgili malzemeye nüfuz edilmesini kolaylaştıracağı gibi İslam hukukunun sağlıklı bir biçimde anlaşılmasına ve tanıtılmasına da hizmet edecektir. Klâsik fıkıh içinde kavram hukukçuluğunun ve doktriner tartışmaların yoğunluk kazandığı borçlar hukuku belirtilen maksada en uygun alanı teşkil etmektedir. Özel hukukun temel kavramlarından irade ile borçlar hukuku alanındaki sözleşme özgürlüğü arasında çok sıkı bir bağ vardır. Sözleşme özgürlüğü gereği taraflar, oluşturacakları borç ilişkisinin muhtevasını, kural olarak, istedikleri gibi kararlaştırabilirler. Ancak sıra, kurulan borç ilişkisinde yer alan borç veya borçların ifa edilmesine geldiğinde anlaşmazlıklar başgöstermektedir.
13.40 ₺ -
islam İlmihali
Beş Kısım ve çok sayıda bölümden meydana gelen kitabın akaid ve kelâm kısmını Kelâm Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Çelebi; ibâdet kavramı, taharet ve namaz bölümünü İslâm Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fahrettin Atar; oruç, hac, kurban, yeminler ve kefaretler, aile hayatı bölümünü Arap Dili ve Belagatı öğretim üyesi Dr. Rahmi Yaran; zekât, dua, adak, helâller-haramlar, siyer ve ahlâk bölümünü ise İslâm Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Erdoğan yazmış bulunmaktadır
770.50 ₺ -
İslam Açısından Tüketicinin Korunması ve Ev İdaresi
Bütün dünyada İktisat biliminin müstakil bir ilim olarak ortaya çıkışı eski sayılmaz. Genel İktisat, günümüzde pek çok ana dallara ayrılmış ve hatta bu dalların bir kısmı kendi özel fakültelerinde okunur olmuştur, İslâm iktisadı da kendi özel nitelik ve yapısı ile müstakil bir ilim olma yolundadır. İslâm iktisadı, fıkıh (İslâm hukuku) gibi ilk İslâmî dönemde bağımsız bir ilim olarak ortaya çıkamadığından ve hatta onun müstakil olarak ortaya çıkışı günümüze kadar geciktiğinden ona âit konular ve meseleler, çok değişik İslâmî kaynakların ötesine berisine dağınık durumdadırlar. Bunların toplanıp bir ilim düzeni içerisinde değerlendirilmesi elbetteki kolay bir iş değildir. Meselâ şu küçük eser 110 kadar kaynaktan faydalanılarak ortaya çıkarılmıştır. İslâm yeni bir hukukî düzen getirirken, tabiatiyle hukuk ile çok sıkı bir ilişki içinde olan iksitadî hayat ve gelir dağılımı için de bir takım düzenlemeler getirmiştir.
13.40 ₺ -
İslam Ekonomisinde Tasarruf ve Ekonomik Gelişme
Yirminci asrın sonuna yaklaştığımız bu dönemde toplumların önemli, yaygın, sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya bulundukları bir vakıadır. Problemlerin taşıdığı önem ve çözümlerin çok yönlü ve karmaşık oluşu, bunlara çare bulma yolundaki araştırma ve gayretlere hız vermiştir. Diğer taraftan, belli bir problemin halli için gelişigüzel ortaya konan çözümler, konunun çok yönlü ve karmaşık yapısı sebebiyle uygulama esnasında yeni problemlerin doğmasına da sebeb olabilmektedir. Tasarruf ve ekonomik gelişme, İslâm ülkelerinden çoğunun içinde bulunduğu, kalkınmakta olan ülkelerin de en önemli ve o ölçüde karmaşık meselelerinden birisidir. Emek arzı bakımından bu ülkelerin herhangi bir dar boğazı yoktur. Ancak gerek bilgi ve gerekse maharet bakımından yetişmiş eleman yok denecek kadar azdır. Günümüz ekonomilerinde başarılı bir ekonomik gelişme, bilinen üretim faktörleri yanında gittikçe büyüyen ölçülerde eğitim ve ileri teknolojiye dayanmaktadır
13.40 ₺ -
İmamı Azamın Beş Eseri
Ebû Hanife 80/699-150/767 yılları arasında yaşamış büyük bir fıkıh ve akaid alimidir. Asıl adı Numan, baba adı ise Sabit tir. Müslümanlar arasında İmâmı Âzam yani en büyük imam lakabı ile bilinmekledir. Ailesinin Fars, Türk yahut başka bir kavme mensup olduğu kesin olarak belli değilse de, Arap olmadığı, fakat Araplar arasında doğup büyüdüğü muhakkaktır. Hz. Peygamber in ailesine bağlılığı ve dinde samimiyeti ailesinden alan Ebû Hanife ilk talebelik yıllarında Küfe de Kur ân-ı Kerîm i hıfzetti. Arapçanın yeni teşekkül etmekte olan sarf ve nahiv bilgileri ile edebiyatını öğrendi Yetiştiği çevrede bulunan büyük hadis âlimlerinden hadis dinledi ve fıkıh öğrendi. Son derece kuvvetli bir mantık ve muhakemeye sahip olmasından dolayı, özellikle Irak ın Basra ve Küfe gibi beldelerinde çok gelişmiş olan cedel yolu ile kelâm konusunda ilerlemeler kazandı. Özellikle Kûfe li büyük âlim Ebû Amr eş-Şa bi den (öl. 104/722) istifade elli. 16 yaşında iken, babası ile hacca gittiği ve orada hadis âlim
201.00 ₺ -
İslam Ceza Muhakemesi Hukukunda İspat Vasıtaları
İslâm hukuku, Hz. Peygamber döneminden itibaren fer î meselelere, Kur an ve Sünnet te yer alan ilke ve hükümler esas alınarak çözüm üretilmesi şeklinde geliştiği gibi onun önemli bir bölümünü oluşturan yargılama hukuku da yine fakihlerin, hakem ve kadıların karşılaştıkları hukuki çekişmeleri bu anlayışa uygun bir sonuca bağlama yönündeki gayretleriyle oluşmuştur. Bu itibarla İslâm yargılama hukukunun oluşumunda, İslâm toplumlarının deneysel birikimlerinin toplumsal şartlara ve olgulara göre geliştirilen hukuk kültürünün önemli bir payı bulunmaktadır. İlk telif edilen eserler arasında yer alan "edebü l-kadî" türü eserler de, yargılama hukuku arasında farklı muhit ve dönemlerde ne tür hukukî çekişmelerle karşılaşıldığını ve ihtilâfların giderilmesinde nasıl bir yol takip edildiğini göstermesi bakımından ayrı bir önem taşır. Bu tür eserler İslâm toplumunda belli bir hukuk geleneğinin kuruluşunun da kalıcı adımları niteliğindedir.
13.40 ₺ -
İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi
Allah Teâlâ İslâm ın yürürlük ve bekâsını iki esasa bağlamıştır: Cihâd ve fıkıh (Tevbe 9/122). En büyük cihâdın da Kur an la yapılmasını beyan buyurmuştur (Furkan 25/52). Fıkıh ise, her zaman ve mekanda İslâm ı canlı ve yaşanabilir kılma bilgi ve melekesidir. Her an bir şanda (işde, tasarrufda) olan Allah ın (Rahman 55/29) kadîm kelâmı da öylesine canlı ve tazedir. Her canlı gibi, yaşanılan her zaman ve mekanda farklı görüntülere sahiptir. Geçmişte fukaha, İslâm ın vahye dayalı kaynaklarını kendi ortamlarına uygun şekilde anlamışlar ve elde ettikleri onlara ait görüntüleri kitaplara dercetmişlerdir. Bunu yaparken amaçları, ne yürüyen hayatı durdurmaktı, ne de ilâhî vahyin taze ve canlılığını dondurmaktı, ilâhî vahyin ışığı altında yetişen akılları ve kendilerinde oluşan ictihad melekeleriyle, yürüyen hayattan kopmadan İslâmî ahkâmı yürürlükte tutmaya çalışmaktan başka amaçları yoktu. Bu amaç doğrultusunda katı ve donukluktan uzak örnek bir tavır sergilemişlerdi.
234.50 ₺ -
Zekat Bilgi ve Uygulama
Kur'an'ın sosyal güvenlik ve dayanışmayı gerçekleştirmede müminleri yarışa daveti, Hz. Peygamber'in müminleri bir vücudun organlarına benzetmesi kadar, daha güçlü bir tasvir mümkün müdür? Müslüman, Allah'ın kendisine bahşettiği her şeyde O'nun rızasını arayacak cebrî ve gönüllü ödemelerle gelirini yeniden dağıtıma tabi tutarak maddi ve manevi faydanın katlanmasını sağlayacaktır. İslam dininde kardeşlik, yönetenle yönetileni, patron ile işçiyi, zenginle fakiri, namazda Allah'ın huzurunda boyun eğdirmekle gerçekleştirilmiş, bu Kardeşlik zekâtla cami dışında da sağlam bir temele oturtulmuştur. Zekât vermek kişinin imandaki olgunluğunun alametidir. Kişiye ve topluma zarar verecek kötülüklerin önüne namaz ve zekâtla geçilebilir. Zekât toplumun hakkıdır, yani kul hakkıdır. Verilmezse hastalıklar, para kayıpları, iflaslar şeklinde elden çıkar, fakat beşeri gaflet bunun farkına varamaz
134.00 ₺ -
Fıkıh Usulü Fahrettin Atar
Bu konuda ilk eseri, İmam Şafi (öl. 204) er-Risle adıyla te’lif etti. Bu faaliyet, müslümanların hukuk ilmi üzerinde çalışma mahsüllerinin en büyüklerinden birini teşkil eder. Müslümanların usûlu’l-fıkh (hukukun kökleri), kaynakları adını verdikleri bu ilim, hukuk felsefesinden, hükümlerin kaynaklarından (delillerinden), teşrî prensiplerinden, nassların tefsir ve tatbikatından bahseder. İslam hukukçuları, bu sahada çeşitli metodlarla yüzlerce eser meydana getirmişlerdir. Bunlardan bir kısmı basıldığı halde bir kısmı hala yazmalar halinde kütüphanelerde bulunmaktadır. Bunların da neşre hazırlanıp ilim âleminin istifadesine sunulması faydalı olacaktır. Fıkıh usûlü sahasında, zamanımızda gerek diğer İslam ülkelerinde (Arap âleminde) ve gerekse ülkemizde bazı çalışmaların yapıldığını ve Arapça yazılmış yeni neşriyattan bazılarının “İslam Hukuk Felsefesi”, “İslam Hukuk Metodolojisi”, “İslam Hukuk Usûlü” adlarıyla Türkçeye tercüme edildiğini görmekteyiz. Bu kitabın bu ilme küçük bir katkısı olacağı ümidindeyiz.
335.00 ₺ -
Kadınların Hadis İlmindeki Yeri
İslâm dininin en önemli esaslarından biri olan hadislerin daha sonraki nesillere intikalinde erkekler yanında hanımlar da İslâm tarihi boyunca büyük hizmetler ifâ etmişlerdir. Ancak onların bu gayretini günümüze kadar ortaya koyan müstakil bir eser te lif edilmemiştir. Bu araştırma şunu göstermiştir ki, İslâm tarihi boyunca hanımlar, İslâmî ilimler içinde en fazla hadis rivâyetiyle meşgul olmuşlar, bazıları, âlî isnâd sahibi olmakla, bazıları da hucce, müsnide ve sika unvanını almakla şöhret kazanmışlardır. Bir kısmı, hadis cüzlerini rivayet etmiş, diğer bir kısmı ise Sahîhu l-Buhârî gibi en muteber hadis kitaplarını rivayet etmişlerdir. İslâm dinine göre, inanç, ibâdet ve muamelâtla ilgili hükümler ile yiyecek, içecek ve elbiselerden helâl olanlar hakkında bilgi edinmek kadın-erkek her Müslüman üzerine farzdır. Bu sebeple İslâm dini, kadınların eğitimine çok önem vermiştir. Çünkü tahsilli kadınlar, ibâdetlerini rahatlıkla yerine getirebildikleri gibi, çocuklarını cahil kadınlardan
13.40 ₺ -
Vahiy Akıl Dengesi Açısından Sünnet
İnsanlığa vahiy meşalesiyle ilâhî nur bahşeden Yüce Allah a sonsuz hamd ü senalar, vahyin aydınlığında insanlığa fiilî rehberlik ve örneklik yapmış peygamberlere ve özellikle Rasûlullah Muhammed e (s.a.), âl ve ashabına ve gerçek vârislerine salât ve selâm olsun! İnsanlıkla birlikte var olagelen din, özde değişiklik arzetmeden ve fakat insanlığın ibtidâî kemâlden nihâî kemâle doğru geçirdiği tekâmül sürecine parelel olarak şeriat boyutunda bazı değişiklikler arzetmiş ve nihayet insanlığın artık kendi yollarında kendi başlarına yol alabilecekleri seviyeye ulaşmış olmaları gerekçesiyle hazır vahiy dönemi Rasûlullah Muhammed (s.a.) ile son bulmuştur. Bundan böyle insanlık, vahyin ışığında, belirlenen yolda, gösterilen hedefe doğru kendi gayretiyle ulaşmak zorundadır. Rasûlullah Muhammed (s.a.), bunun için gerekli olan her türlü ilâhî altyapıyı hazırlamış bulunmaktadır; yol belirlenmiş, ilke ve esaslar konulmuş, hedef tayin edilmiş, tutulan yolun Hakk a götüren tek yol olduğu fiilen g
251.25 ₺ -
Mevzu Hadisler
Hz. Peygamber ilahi emirleri tebliğ etmekle kalmamış, dini bilfiil yaşamış ve tatbik etmiştir. Ne var ki, Müslümanların en tabii hak ve vazifesi olan Peygamberini olduğu gibi tanıma keyfiyeti, hadis diye uydurulan sözlerle güçleştirilmiştir. İşte elinizdeki bu kitapta hadis uydurma hareketinin ne zaman başladığı, insanları hadis uydurmaya sevkeden amillerin neler olduğu etraflıca incelenmiş, hadislerin uydurulmasında ve yayılmasında rol alanların durumları araştırılmıştır. Ayrıca, hadis uydurma hareketi karşısında hadis âlimlerinin mukabil faaliyetleri, yalancıları tanımak için ortaya koydukları esaslar belirtilmiş, sadece mevzu hadisleri inceleyen kitaplar tespit edilerek, bunların muhteva ve tenkid usulleri gösterilmiştir. Akademik çalışmanın bir ürünü olan bu eser, Hz. Peygamberin Benim ağzımdan yalan uydurmak şüphesiz ki başka bir kimsenin ağzından yalan uydurmaya benzemez hadisinin ifade ettiği manayı gözler önüne sermiştir
201.00 ₺ -
Sıratı Müstakim ve Yolcuları
İlk baskısı1980 li yıllarda gerçekleştirilmiş olan bu kitap, sırât-ı müstakimi, yolcularını, engellerini ve gerek-lerini hidâyet-dalâlet ekseninde incelemektedir. Sırât-ı Müstakim ve Yolcuları, aradan geçen yıllara rağmen içerdiği tespit ve değerlendirmelerle güncelliğini korumaktadır. Karşılıklı ilişkiler açısından dini gruplar arasında bir ölçüde yumuşama görülmekle beraber, tek-noloji ve medya gibi çağdaş imkanlarla desteklenen ve bir ölçüde de evrenselleşen "ocak gayreti"nin farklı boyutlar kazanarak sürdüğü bilinmektedir. Müslümanların daha doğrusu İslâm ın ülkede "irti-ca", dünyada "İslâmî terör" gibi bahânelerle etkisizleşti-rilme girişimlerinin post modern düzeyde yürütüldüğü-nün görülmesi de ne acıdır ki yeterli bir "din kardeşliği" bilinci oluşturabilmiş ve gruplar arasında yeterli bir ya-kınlaşma sağlayabilmiş değildir. Kur an-ı Kerîm de açıkça ifade buyurulduğu gibi her grup, ülke içi ve dışındaki kendi faaliyetleri ile İslâm adına övünmekle yetinmekte, ülkede ve duny
123.95 ₺ -
Hadislerle Folklor Eğlence
Kültür tarihinin en önemli kaynaklarından biri hadistir. Hatta uyduruluş sebepleri nazar-ı itibâra alındığında mevzu hadisler bile, ortaya çıktığı dönemin düşünce yapısı, inancı ve diğer kültür unsurları hakkında büze birtakım ipuçları verir. Tabi en sağlıklı haber kaynağı en acımasız tenkid metotlarının süzgecinden geçmiş sahih hadislerdir, İslâm toplumunun kültürel kimliğini kazanmasında hadisin rolü değerlendirildiğinde maalesef sahih olanlarından çok zayıf ve mevzu olanlara itibar edildiği ve onların daha etkili olduklarım görmekteyiz. Bu eğlence kültürümüz açısından da herhalde farklı değildir. Epey zamandır davetli olduğumuz düğünlerin büyük bir kısmı dinî konferanslar şeklinde cereyan etmekte ve hiç bir eğlenceye yer verilmemektedir. Genellikle düğün sahibi bu şekilde bir düğün yaptığı için konuşmacılar ve davetliler tarafından tebrik edilir. Zaman zaman davet edildiğimiz bu tür düğünlerde bize söz düşerse yaptığımız konuşmalarda Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidin dönemlerinde d
13.40 ₺ -
Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
Hadîs ilimleri mevzuundaki bu eser, - Ulûmu l-Kur ân adlı kitabımız gibi-ölümsüz mirasımızın üzerinden senelerin tozunu silken, ecdadımızın en değerli fikir şaheserlerini, asrımızın zevkine uygun sâde ve açık bir üslûbla takdim eden bâzı ilmî araştırmaları ihtiva etmektedir. Birçokları, böyle bir araştırmanın pek kolay olduğunu, şaşmaz bir metodu bulunduğunu ve dolay isiyle herhangi bir şekilde yanılma ihtimalînin kalmadığını zannederler; zîrâ -onlara göre- büyük âlimlerimiz, yapılması îcâb eden herşeyi yapmışlar ve ilâve edilecek hiçbir şey bırakmamışlardır. Buna göre, ecdadımızın eserlerini ve sözlerini özetlemekle yetinerek, onların ilim ummânından kana kana içmekten başka yapılacak bir işimiz kalmıyor. Söylediğimiz tarzdaki bir araştırmanın son derece müşkil olduğunu, metinleri tetkik ve yazmaları neşretmek suretiyle uzun bir emek ve gayrete ihtiyaç gösterdiğini anlatarak, bu yaygın hatayı derhal tashih etmemiz gerekmektedir; çünkü böyle bir araştırmada, te lif ve tahkik ile ber
284.75 ₺ -
Hadis İlminde Tenkit Terimleri ve İlgili Çalışmalar
Doğrudan veya dolaylı olarak vahye dayanması, sevap-günah ifade eden hususlarla ibadet ve âhiret gibi konularda akıl üstü bilgiler ihtiva etmesinden dolayı muhaddisler hadislerin sıhhatini tesbitte öncelikle onu nakledenlerin güvenilirliğini başka bir ifadeyle isnad tenkidini gerekli görmüşlerdir. Ancak isnadı güvenilir râvilerden oluşan her hadisin sahih olmayacağını da kabul eden muhaddisler, ihtiyaç duyulduğunda özellikle uydurma rivayetlerin tesbitinde bu metodu kullanmak suretiyle metin tenkidi yapılması gerektiğine işaret etmişlerdir. Hadis literatüründe metin tenkidi kurallarının genellikle mevzuat kitaplarında yer almış olması da buradan kaynaklanmaktadır. Hadisin sıhhatini tesbitte isnada öncelik verilmiş olması, râvilerin rivayet açısından ehliyetlerini araştırmayı gerektirmektedir. Râvileri bu yönden inceleme görevini cerh ve ta dîl ilmi üstlenmiştir. Münekkit muhaddisler râvilerin hadis rivayetine ehil olup olmadıklarını geliştirdikleri özel cerh ve ta dîl terminolojisini
134.00 ₺ -
Hadiste Rical Tenkidi
Hz. Peygamber in görevi Kur ân-ı Kerîm i tebliğ ve beyân etmektir. Diğer bir ifadeyle Allah ın kitabını insanlara bildirmek ve onu açıklamaktır. Resûlullah bu görevini sözleri ve fiilleriyle ifâ ettiğine göre, onun hadisleriyle sünnetlerini bu ümmetin her nesildeki mensuplarına sapasağlam ulaştırmak, önce gelenlerin vazifesi, sonra gelenlerin de hakkıdır. Bu ümmetin ilk nesli olan sahâbe-i kiram ve onların talebesi olan tâbiîn-i izâmdan itibaren Resûlullah ın mirası büyük bir dikkat ve itina ile korunarak daha sonraki nesillere titizlikle aktarılmıştır. Hz. Osman ın şehid edilmesiyle başlayan kargaşa döneminde bazı kötü niyetli kimselerin, hadisleri çıkarları istikametinde kullanmaya kalkmaları, İslâm ın ilk döneminde yaşayan muhaddislerin hadisleri koruma şuurunu daha fazla bileyeceğinden, onlar hem bu çıkarcılara hem de Peygamber adına uydurdukları sözlere karşı harb ilân etmişlerdir. Sünnet muhafızları bu savaşın neticesinde, adına cerh ve ta dil kaideleri dedikleri hadis koruma yön
13.40 ₺ -
Hadislerde Görülen İhtilaflar ve Çözüm Yolları
İslâm kültür ve medeniyetinin önemli tetkik alanlarından olan "Hadis İlmi" içinde yer alan ve aralarında ihtilaf bulunan hadislerin verdiği değişik ve hatta görünüşteki çelişik bilgiler ve bu gibi durumların ilmen bir hal tarzına bağlanması ve bu yolda kullanılan metodlar ve konunun tarihi gelişimi ile geçmişte ve günümüzde mesaî sarfeden müelliflerin gösterilmesi ve bunların savundukları tezlerin beyân, tahlil ve tenkidi ile Hadis İlmi nin bu konusuna dair yeni görüşler üretmek İsmail Çakan ın hazırladığı "Muhtelifu l-hadîs İlmi" adlı çalışmanın esas konusunu teşkil etmektedir. Meydana getirilen eser metni bir ÖNSÖZ, kısaltmalar ve bir GİRİŞ ile üç BÖLÜM den oluşmakta ve metin sonuna bir SONUÇ, Bibliyografya ve Karma Kelime İndeksi eklenmiş bulunmaktadır. GİRİŞ kısmında okuyucuyu konuya hazırlayıcı bilgiler verilmekte, "Muhtelifu l-hadis Mefhûmu" faslından ayrı, konu ile ilgili "Kaynakların Değerlendirilmesi" bölümü ele alınmış bulunmaktadır. BİRİNCİ BÖLÜM, Muhtelifu l-hadîs İlmini
201.00 ₺ -
Hadis Usulü İsmail Lütfi Çakan
İlâhiyat fakülteleri lisans programlarının I. yarıyılında haftada üç saatlik bir HADİS USULÜ dersi Bulunmaktadır. Bu derste, önemli bir kısmı lise çıkışlı olan fakülte, öğrencilerine hadis usûlünün pratiki meselelerini -detaya inmeden- kavratacak bir uygulama gerekmektedir. Dilimizde yayınlanmış bulunan hadis usulü kitaplarının hiç biri böyle bir program imkânına göre hazırlanmış değildir. "Bu sebeple biz, bir kaç yıllık tecrübelerimize dayanarak bu ihtiyacı karşılamak istedik"
251.25 ₺ -
Hadis Istılahlarının Doğuşu ve Gelişimi
Herhangi bir bilim dalının muhtevasını doğru kavrayabilmek o bilim dalına ait bilimsel sınırların tam olarak belirlenmesine, bu belirleme de büyük ölçüde o ilimde kullanılan terimlerin kendilerine özgü anlam çerçevesinin tarihî seyir içinde takip edilip ortaya konulmasına bağlıdır. Bu bağımlılık ve ihtiyaç, İslâmî ilimler arasında "Istılahlar ilmi" diye anılmaya belki en çok layık olan Hadis İlmi nde daha büyük çapta kendisini hissettirmektedir. "Hadis Istılahlarının Doğuşu ve Gelişimi" (Hicrî ilk Üç Asır), işte bu büyük ve köklü ihtiyacı karşılamak amacıyla Dr. Ahmet Yücel tarafından gerçekleştirilmiş başarılı bir bilimsel araştırmadır. Yücel, bu çalışmasında terim ihtiyacı ve kaynaklara ayırdığı Giriş ten sonra, Birinci Bölüm de hadis ıstılahlarının doğuşunu ve gelişmesini etkileyen âmilleri; İkinci Bölüm de hadis öğrenim ve öğretim metodları ile ilgili ıstılahları; Üçüncü Bölüm de ise râvî ve mervî ile ilgili ıstılahları incelemektedir.
194.30 ₺