-
İnsan ve Peygamber olarak Hz. Muhammed (sav)
Hz. Peygamber’in(sav) ahlakı Kur’an’dı. Hz. Peygamber’in ahlakının Kur’an ahlakı olması demek, Onun(sav) Kur’an’ı en ince detayına kadar yaşaması demektir. O(sav), ilahi emirleri ve nehiyleri sadece tebliğ etmekle kalmamış aynı zamanda büyük bir aşkla öncü ve örnek olarak kendisi yerine getirmiş ve engin bir takva duygusu ile haramlardan sakınmıştır. Kur’an’ın fazilet olarak saydığı sıfatların hepsi bilâ istisna Onda(sav) mevcuttur ve O(sav) Kur’an’ın nehyettiği her türlü karakter özelliğinden ve davranıştan uzaktır. Onun(sav) ahlakının Kur’an olması demek, yapı taşlarını Kur’an’ın belirlemesi ve ahlakının her cüzünü başka hiçbir şeye yer kalmayacak şekilde Kur’an’ın ruhunun doldurması ve donatması demektir. Peygamberimize tabi olmak, insana kurtuluşu, Allah’ın rahmetini ve aydınlığında yürüyeceği bir nuru kazandırır. Bu nur da o kimseyi karanlıktan aydınlığa sevk eder. İnsan ve Peygamber olarak Hz. Muhammed(sav), Hz. Peygamber’in(sav) insan ve peygamber yönleriyle bir bütün olduğunu ispat ederken Efendimiz’e hakkıyla tabi olmaksızın sırat-ı müstakim üzere olamayacağımız hakikatinden hareketle okurunu Hz. Peygamber üzerinde yeniden ve derinlikli bir tefekküre davet ediyor.
170.20 ₺ -
İyileştir Kalbini
Kalbimiz niçin bu kadar çabuk kırılıyor? Duyduğumuz acılar aslında neyin işareti ve nasıl yorumlanmalı? Kalbimizin hassas ve savunmasız yaratılmış olması arınma yolculuğumuzun bir parçası olabilir mi? Her an mutlu olmak gerçekçi bir beklenti değilse acı ve ıstıraba bakışımız nasıl olduğunda içimizdeki boşluk hissi anlamla dolar? Dünya çapında konferansları milyonlar tarafından takip edilen Yasmin Mogahed, İyileştir Kalbini adlı yeni kitabında bizi kalbimizle yüzleştirip ruhumuza doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve içimizde hissettiğimiz boşluğun nedenleri üzerinde duruyor. İnsanı üzen, boşluğa düşüren asıl nedenin, hayatımızın ve kalbimizin merkezine Allah’ın sevgisini yerleştirmememiz olduğunu anlatan Mogahed, önceliklerimizi yaradılış gerçeğimize uygun hale getirdiğimizde açılacak yolları, içinden geçtiğimiz imtihanlardan selim bir kalple çıkabilmemiz için hatırda tutmamız gerekenleri paylaşıyor. Duygusal ve ruhsal iyilik için bir rehber niteliğinde olan İyileştir Kalbini, içimizdeki boşluk hissini dolduracak kaynakları, insanlık için apaçık bir rehber olan Kur’an ayetlerinden ve Peygamberimizin hayatından örneklerle sunuyor.
192.40 ₺ -
Bediüzzaman ve Talebelerinin Hukuk Mücadelesi
Ankara′da tutuklu bulunan Nur talebelerine, mahkemeden mahkemeye koşarak Nur davalarıyla ilgilenen Bekir Berk sorar: "Sizin bir an evvel buradan kurtulmanız için mi çalışayım... Yoksa davanızı mı savunayım?" Talebeler davalarının savunulmasını isterler: "Biz hapse razıyız, yeter ki fikirlerimizin haklılığı ortaya çıksın." Silaha sarılmayan, otoriteye direnmeyen, rejimi zorla yıkmayı hedeflemeyen... Ama öte yandan da davasının hakkaniyetini sonuna kadar savunan Nur talebeleri... Ve çekilen tüm sıkıntılarla birlikte, aylarca süren tüm davalardan çıkan ortak sonuç: Suçsuz!
148.00 ₺ -
Bir Vaizenin Penceresi
Bir Vaizenin Penceresi, “kul” olma sancısı çeken bir vaizenin renkli ve paylaşımcı kişiliğini, olaylara bakışını, alemle ilişki kurma biçimini, anladıklarını anlatma şevkini, okuma iştiyakını, meraklarını, kitap tavsiyelerini, yazma serüvenini, gezip gördüklerini, izlediklerini, okudukları üzerine düşüncelerini, Kur’an’ın hayata hayat olma yollarını, Peygamberimizin örnekliğini; olayları, insanları, çiçeği, böceği, mimariyi anlamlandırma biçimini, zaman zaman inzivaya çekilme duygusu uyandıran hallerini okuyacağımız kısa ve derinlikli yazılarından oluşuyor.
148.00 ₺ -
Çağın Vicdanı Bediüzzaman
"Bediüzzaman kadar yanlış anlaşılmış bir insana tarihte çok az rastlanır. Onun hakkında kalem oynatmak mayınlı araziye girmek gibiydi. Türkiye’mizin tarihinde ‘Psikolojik Savaş’ın kurbanı olan bu değere sahip çıkmazsak tarih bizi ayıplar diye düşündüm. Balık okyanusta doğar, büyür, yaşar ve ölür; fakat okyanusu bilemez. Bunun gibi, hakikatin kölesi olmuş hür adam Bediüzzaman’ı bilememişiz. Sahici bir insan, şefkatli bir üstad, yoksul ama kanaat zengini bir hoca, müthiş bir bellek, keskin bir zekâ, şaşırtıcı bir muhakeme gücü ile karşı karşıyaydım. Bu bilgileri okuyup kendime saklayamazdım çünkü kendimi borçlu ve sorumlu hissediyordum. Gerçekleri arayanlara vasıta ve vesile olmam gerekir, diye düşündüm." Prof. Dr. Nevzat Tarhan Çağın vicdanı Bediüzzaman, doğup büyüdüğü topraklar, İslâm dünyası ve bütünüyle dünya büyük acılar yüklü zorlu bir sınanmadan geçerken, maddî-manevî her türlü savrulma ve bunalımın yaşandığı bir dönemde, bunca kargaşa ve gürültüye rağmen vicdanının sesine kulak vererek çağın ‘vicdanî normlarını’ belirlemiştir. Onun akıl ile kalbi buluşturan düşünce sistemi ve akıldan kalbe yolculuğu içeren yaşama modeli ise, bu vicdanî değerleri herkes için yaşanabilir hale getiren bir yol haritası niteliğindedir. Çağın Vicdanı Bediüzzaman, ‘çağın vicdanı’ olabilmiş bir düşünürü, hayatı ve tefekkürüyle gündeme taşıyor. Bu çağda kelimenin tam anlamıyla ‘insan’ olmak ve ‘insan’ kalmak isteyenler için, elinizdeki kitap çok şey söylüyor…
170.20 ₺ -
Akıldan Kalbe Yolculuk
* Bediüzzaman, düşünce sistemini oluştururken ve inancını delillendirirken mantık ilmini nasıl kullandı? * Maddeci ve tabiatçı anlayışın ileri sürdüğü tezleri nasıl çürüttü? * Atom içi dünyalardan tevhid hakikatine nasıl bir yolculuk gerçekleştirdi? * Bediüzzaman’ın ‘iki hikmet’ analizi nedir ve neden önemlidir? Bu kitap, Bediüzzaman’ın hayret verici kişiliğini ve eserlerini anlamaya yönelik bir çalışma. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bediüzzaman Said Nursî’nin tefekkür sistemini, kâinat görüşünü ve ulaştığı imanî sonuçları analiz ediyor. Bediüzzaman'ın eserlerini yazarken modern bilimlerin hangi metotlarından faydalandığını tespit edip Bediüzzaman'ın görüşlerini hem akademik olarak doyurucu ile hem de anlaşılır bir şekilde anlatıyor. Diğer bir deyişle, Bediüzzaman’ın hayatı ışığında, insanın "Akıldan kalbe yolculuğu"nu…
148.00 ₺ -
Hz. Ömerin Liderliği ve Yöneticiliği
İnsanlık asırlardır zor zamanlardan geçi(rili)yor… Tüm dünya milletlerinin ve özelde Müslüman toplumların modern zamanlarda çektikleri varlık buhranlarını, maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri, zihin-kalp eksenindeki parçalanmışlıkları bertaraf etmede rehber ve referans olabilecek güçlü bir modeldir Hz. Ömer. Hz. Ömer’in hayatını gerek bireysel, gerekse siyasal ve idari yönleriyle mercek altına aldığımızda, karşımıza günümüz dünyasının aramakta olduğu “lider” portresi çıkar. Ömer’ini Arayan Yüzyıl yüksek performanslı takım oluşturmasından stratejistliğine, sabır ve tahammülünden proaktifliğine kadar pek çok özelliği ile “ideal lider” portresinin kodlarının Hz. Ömer’in yöneticilik anlayışında saklı olduğunu gösteriyor. Dahası günümüz dünyası için bir umut ışığı sunuyor. Ömer’ini Arayan Yüzyıl, Hz. Ömer’in hayatını, özellikle de halifeliği döneminde sergilediği idareciliği Modern Liderlik Teorileri ışığında incelerken, günümüzün dünyasına çok önemli doneler vermekle kalmıyor, “Liderlik Teorileri” ortaya atarak bu işi bildiğini iddia eden batı dünyasını, yaşadığı örnek hayatıyla uygulayıcısı olduğu Peygamber modeline hayran bırakıyor. İster bir şirket yöneticisi olun, isterse bir devlet… İsterse yalnızca bir aile babası, bir öğretmen… Hz. Ömer’den alınacak çok sırlar var.
207.20 ₺ -
Kalbin Simyası
"Kalbi kararmış olanlar zulmederler; buna karşılık, saf kalpli kimseler kendilerine zulmedeni affetmekle kalmaz, onu itibar ve ahlaken yükseltirler. Kendimizi manevî olarak temizlemek için, önce bu gerçeğin farkına varmamız gerekiyor. İşte elinizdeki, tamamen bununla ilgili bir kitap: Kalbi arındırmanın ve kurtuluşun el kitabı."Neredeyse tamamıyla dış görünüş ve maddiyat odağında seyreden günümüzün dünyası, manevî gelişime daha fazla ihtiyaç duyar hale geldi. İnsanoğlunu boşluğa sürükleyen asıl neden ise manevî dayanak noktalarının kaybolması sonucunda nefsin isteklerinin doğru yönlendirilemeyip kalbin kibir, cimrilik, düşmanlık duygusu gibi birçok olumsuz nitelik tarafından kuşatılmış olması. İşte; ABD'deki ilk Müslüman beşerî ilimler üniversitesi olan Zaytuna College'in kurucusu, dinî meseleleri samimiyetle, ulema-halk ayrımı yapmadan anlatabilen, aynı zamanda sosyal bilimlere dair entelektüel birikimi ve disiplinlerarası metoduyla, kadim İslam geleneğini esas alan bir âlim ve mutasavvıf olan Hamza Yusuf, bu anlam arayışına ket vuran kalbî rahatsızlıkları irdeliyor. Kendisi de önemli bir âlim olan İmam Mevlüd’ün manzum eserinden yola çıkarak, kalbin manevî hastalıklarını teşhis edip bu hastalıklara Kur’ân, gelenek ve ilim eksenli sürdürülebilir tedavi yöntemleri öneriyor.
88.80 ₺ -
Özgür ve Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç
Tarihin muhtelif dönemlerinde, insanlık bunalımının yaşandığı zamanlarda, insanlığın bir nebze nefes almasını sağlayan diri nefesli insanlar gelmiş, ölmeye yüz tutmuş kalpleri yeniden uyandırmışlardır. Modern zamanların diri nefesli insanlarından biridir Aliya İzzetbegoviç. 1970’li yılların totaliter rejimli Yugoslavya’sında Genç Müslümanlar Hareketi ile başlayan insanlık mücadelesi, İslam Deklarasyonu’nu yayınlamasıyla yeni ve diriltici bir ışık saçmaya başlamış, Bosna'nın bağımsızlık mücadelesine yön veren bilge liderlikle doruk noktasına ulaşmıştır. Dr. Halit Çil, İslam dünyasının ihtiyaç duyduğu "Bilge Kral" modelinin yakın dönemli bir temsilini sunuyor Özgür ve Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç'te...
129.50 ₺ -
Elmalılı Hamdi Yazır ile Kuran Sohbetleri
“Kur'an insanın Rabbiyle, alemle ve diğer insanlarla ilişkilerinden bahseden bir kitaptır.” Elmalılı Hamdi Yazır “Kur’an öyle bir nimettir ki bizi, inançlarımız, nihai hedeflerimiz ve hakikat konusundaki algılarımız hususunda yanılmaktan korur.” diyor Fatma Bayram. 35 yıllık vaizelik hayatı boyunca okudukça Elmalılı'nın mantığının sağlamlığına, bir konuyu dört başı mamur bir şekilde ele alışına, hukukçu olmasına rağmen felsefî, kelâmî tartışmaları derinlemesine analiz edip kişisel kanaatini cesurca ortaya koymasına, dili ustalıkla kullanmasına ve tefsirin yazıldığı dönemin ağır şartlarının temel kavram ve hükümlerini etkilememesine hayran kaldığı Hak Dini Kur’an Dili tefsirini camilerin hanım cemaatine, Osmanlıca tefsir metinlerini sadeleştirip hayatın içinden örneklerle zenginleştirerek kendine has üslubuyla anlattı; o anlattıkça dinleyenler de kendisi gibi bu dile aşina oldu, aşina oldukça sevdi, sevdikçe Kur’an’la olan hakikat bağları güçlendi. Bu gayret şimdilerde sosyal platformlarda ilk günkü heyecan ve dikkatle devam ediyor. Elmalılı Hamdi Yazır ile Kur’an Sohbetleri, Rabbini tanımaya ve O’nu muhtaç gönüllere anlatmaya vakfedilen bir ömrün, 1986 yılından beri bir kanaviçe gibi ilmek ilmek işlenen, işlendikçe zerafeti daha da ortaya çıkan meyvesidir.
192.40 ₺ -
İyiliğin Kaynağı
Bu kitapta Dünyada iyiliğin kaynağı nedir? Maddi ve manevi organlarımız nelerdir? Bu organlarımızı nasıl çalıştırmalıyız? vb gibi merak ettiğiniz daha pek çok sorunun cevabını bulabileceksiniz.
22.20 ₺ -
Kuranda Karakter İnşası
Modern çağda ulvi yönelişini kaybeden insan, tarihte yaşanan cahiliye devirlerini aratacak derecede özünden kopmuş, Yüce Yaratıcı'nın bahşettiği erdemleri elinin tersiyle bir kenara itmiş, süfli hedefleri doğrultusunda inşa ettiği profan dünyada nefsi ve şeytanıyla baş başa kalmış ve böylece dünyayı kendisine zindan etmiştir. Artık insan, içine düştüğü bu buhrandan kurtulmak için özeleştiri yapmak, kendisini yeniden tanımak ve tanımlamak, maddî ve manevî varlığını; olumlu ve olumsuz yönlerinin farkında olarak en sahici ve samimi bir biçimde yeniden inşa etmek zorundadır. Bunu yaparken de kendisini bir amaç doğrultusunda yaratan, onun zafiyet ve erdemlerini en iyi bilen Yüce Yaratıcı'nın hakikat çağrısı olan Kur’an’ın ışığında hareket etmek mecburiyetindedir. Çünkü vahye alternatif olarak ileri sürülen seküler ‘izm’ ve ideolojilerin, insanlığı günbegün nasıl bir uçurumun kıyısına sürüklediği artık herkesçe malumdur. İnsan, nasıl ki, sağlıklı bir hayat için havaya, suya ve gıdaya muhtaç ise mutlu ve faziletli bir yaşam için de vahye muhtaçtır. O, kendi varlığını, var edicisinden; fazilete giden yoldaki tekâmülünü de vahiyden ve Hz. Peygamber'in rehberliğinden bağımsız düşünemez, düşünmemelidir. Tefsir ilminin yanı sıra Din Psikolojisi ve Din Eğitimi gibi alanlardan da istifade edilerek kaleme alınmış inter disipliner bir çalışma olan Kur'an'da Karakter İnşası'nda Doç. Dr. Yasin Pişgin, vahyin karakter inşa metodunu "aklın inşası", "kalbin inşası" ve "davranışların inşası" olmak üzere üç ana başlık altında derinlemesine analiz ederken modern devrin insanına, ahlakî erdemlere ulaşma ile sonuçlanan tatbiki bir metot sunuyor.
222.00 ₺ -
Hz. Peygamberi Yeniden Düşünmek
Hz. Peygamber’e uymak; zerreden küreye, tepeden tırnağa, iğneden ipliğe bütün eşyayı kuşatan derin bir nazar, merhamet, marifet, muhabbet ve gayret yüklü bir aksiyondur. Bugün Efendimiz’i (sav) anlamak, somut ve spesifik birtakım sünnetleri hayatımıza tatbik etme ile başlayan ama burada kalmaması gereken, Efendimiz’in (sav) nazarıyla, hassasiyetiyle, derdiyle, değerleriyle insana, topluma, havadaki kuşa, denizdeki balığa, saksıdaki çiçeğe, sokaktaki köpeğe, kediye hasılı iğneden ipliğe her şeye Onun ümmeti olduğumuzun şuuru ve nazarıyla bakmak demektir. Hz. Peygamber aşk ile özdeştir. Onun sünnetine uyarak Onu sevmeyen, Onun sevgisiyle içini ısıtmayan, hiç kimseyle ünsiyet kuramaz; hakikatte kendi nefsinden başka hiç kimseyi de sevemez. Onun sünneti ümmet duvarının her bir tuğlasını birbirine bağlayan harçtır. Onun sünnetine uymadan Ona ümmet olunamaz. O halde şimdi Hz. Peygamber’i “Yeniden” Düşünmek, şimdi ümmet olmak zamanıdır…
192.40 ₺ -
Zübeyr Bin Avvam (R.A.)
Yiğitliği ile aleme nam salmış, Allah yolunda çekilen ilk kılıcın sahibi Zübeyr b. Avvâm(ra), iyi bir savaşçı, korkusuz bir civanmerttir. O, günaha girmemiş bir bedenle iman ile tanışmış, kalemler daha yeni kendisi için lehte veya aleyhte yazmaya başlamışken nurdan halkaya dahil olmuştur. Buna rağmen Allah’ı razı etmek için girişilecek hiçbir mücadeleden geri durmamış ve Bedir’de müşriklerin korkulu rüyası, Uhud’da Allah Resûlü’nü(sav) savunan bir kılıç, Hendek’te Ahzâb ordularını dağıtan ve Hayber’de Yahudi kalelerini deviren yiğit olmuştur. O yaşarken cennet ile müjdelenmesine rağmen bütün ömrünü cehd ve gayretle geçirmiş ama bizler böyle bir müjde almamamıza rağmen cennet garantiliymişiz gibi bir hayat yaşıyoruz. Allah’ım! Bizlerin doğru bildiğimiz eğri yaşantılarımızı düzeltmemiz için Zübeyr’in(ra) gayreti ile gayretlenmeye çok ihtiyacımız var. Sen(cc) nasip et…
59.20 ₺ -
Ebu Ubeyde Bin Cerrah (R.A.)
Efendimiz'in(sav) "Ümmetin Emini" buyurduğu, Hz. Ömer'in(ra) "Yaşıyor olsaydı, halife tayin ederdim." dediği bu kutlu sahâbe, teslimiyet ve emniyet denince akla gelen ilk isimlerdendir. Kendisi iman yolunun yolcusu olunca baba Abdullah küfürde inat etmiş ve Bedir’de inkar cephesinin saflarına katılmıştır. O gün baba ile oğul birbirlerine kılıç sallamışlar ve Ebû Ubeyde(ra) iman yolunda babasını öldürmek zorunda kalmıştır. O, bu hareketi ile cahiliye insanın çok değer verdiği asabiyet bağını ayaklar altına almış ve İslâm’ın her şeyden yüce olduğunu kanıtlamıştır. Ebû Ubeyde(ra) Kudüs’ü fetheden komutandır ve Hz. Ömer(ra) Kudüs’ün anahtarlarını almak için oraya gittiğinde onun çadırına girmiş, gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamayarak: “Ey kardeşim! Dünya seni hiç değiştiremedi ve değiştiremeyecek. Sen dünyanın değiştiremediği adamsın.” demiştir. Çünkü üç kıtaya yayılmış İslâm ordularının genel komutanının çadırında sadece bir tane keçeden döşek vardır. Bizlerin değişen gündemlerle sürekli ruh hali değişiyor. Ama insanları ve dünyayı değiştirmek için Ebû Ubeyde(ra) gibi dünyanın değiştiremediği biri olmak gerekiyor.
59.20 ₺ -
Abdurrahman Bin Avf (R.A.)
“Rahmân’ın tüccarı” lakaplı Abdurrahmân b. Avf(ra) ideal bir tüccar nasıl olunuru bize yaşantısı ile öğreten en zengin sahabedir. Kendisi Allah Resûlü’ne(sav) namazda imam olma şerefine nail olan ilk kişidir. Efendimiz(sav) ona “Allah’ım! Abdurrahmân’ın işlerini bereketlendir, ona hayırlı kazançlar nasip et.” diye duada bulunmuş ve hayatının en büyük kazancı Resûlullah’tan(sav) aldığı bu dua olmuştur. Abdurrahmân ibni Avf(ra) çok ciddi bir servete sahiptir ve defalarca malının tamamını Allah yolunda infak etmiş, elinde avucunda ne varsa vermiştir. Onun dünyayı böyle elinin tersiyle iterek gaye-i hayaline koşmasına mukabil Allah onu yine defalarca zirveye çıkartmış ve en zenginlerden etmiştir. Bu dünyada zengin olmanın yolu ne çok çalışmakta ne de hırsla dünyaya sarılmaktadır. Tek yol Allah’ın davasına yardım etmekte, Hz. Abdurrahmân(ra) gibi bir hayat sürmektedir. Zira siz Allah yolunda verdiği için fakir olan gördünüz mü hiç?
59.20 ₺ -
Sad Bin Ebi Vakkas (R.A.)
İslâm adına havaya kalkan ilk yumruğun, atılan ilk okun sahibi olan Hz. Sa’d(ra) harp sevdalısı, cesaret ve kahramanlık sahibi biridir. Öyle ki kendisi Uhud’da o güne kadar hiç kimsenin elde edemeyeceği bir şeref elde etmiştir. Uhud’un en çetin zamanında Efendimiz’in(sav) rubâi dişleri kırıldı, Allah Resûlü(sav) kazılan çukura düştü, başındaki miğferin demir halkaları yanaklarına saplandı ve her taraftan okların, kılıçların, mızrakların muhatabı oldu. O’nu(sav) koruma adına yanında olan sahabelerden kimi kılıç salladı, kimi bedenini Efendimiz’e(sav) kalkan etti. Bu tabloda Sa’d b. Ebî Vakkâs(ra) ise Resûlullah’ın(sav) önüne oturdu, en büyük yeteneği olan ok atma maharetini ortaya koydu, eline aldığı okları beklemeden düşmanın üzerine attı. O attıkça Efendimiz(sav) arkadan ona ok uzattı, Sa’d’ın(ra) her atışında da: “At! (Ey Sa’d) Anam, babam sana feda olsun.” dedi. Efendimiz(sav) bir hadîs-i şerifinde: “Büyük cihad: nefsin heva ve hevesine karşı yapılan cihaddır.” buyurmuştu. Hz. Sa’d’ın(ra) küçük cihatta attığı oklar ona Resûlullah’ın(sav) rızasını kazandırdı. Belki bizim de bu Asr-ı Felâket’te nefsimize attığımız iman okları bize ahirette Resûlullah’ın(sav) rızasını kazandırır. Sırf bu umut için bile Sa’d(ra) gibi yaşamaya, nefse karşı savaşmaya değmez mi?
59.20 ₺ -
Said Bin Zeyd (R.A.)
Saîd b. Zeyd(ra), cahiliyenin zifiri karanlığında yaşamış ama şirke bulaşmamış muvahhid bir babanın kabul olmuş duasıdır. Kendisi o dönem şirkin yuvası Mekke’de doğmasına rağmen putlara tapılmayan, cahiliye âdetlerine değer verilmeyen, kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine şiddetle karşı çıkılan bir evde büyümüştür. Babası nübüvvetin mesajlarına yetişememiş lakin ölmeden evvel “Ya Rabbi! Ben gönderilecek son elçiden mahrum oldum. Ne olur sen oğlum Saîd’i ondan mahrum etme!” diye dua etmiştir. Tevhid evinin yiğidi olan Saîd(ra) ise babasının duasına yakışır bir hayat sürmüş, nurlu ve bereketli ömrünü iman davası uğrunda harcamış, her zaman ve her yerde Resûlullah’ın(sav) sadık bir dostu olduğunu hayatının bütün safhalarında göstermiştir. Bugün toplumun çoğu; gençlerin, evlatlarının bozulan ahlakından ve ahvalinden şikayet ediyor. Bunu düzeltmenin yolu ise sadece konuşmaktan değil evvela evlerimizi, kendimizi ve dualarımızı düzeltmekten geçiyor. Zira biz gül ektik de diken mi biçtik?
59.20 ₺ -
Talha Bin Ubeydullah (R.A.)
“Akasya ağacı” anlamına gelen Talha(ra) aynı bu ağaç gibi öyle bereketlidir ki, her neyi varsa her şeyini Allah yoluna vermiş, malından, canından İslâm için istifade edilmiştir. O, Uhud’da Allah Resûlü’ne(sav) gelecek tehlikelere karşı vücudunu siper etmiş, bedeninde yara almadık hiçbir yer kalmamıştır. Ama tüm acılara rağmen Efendimiz’i(sav) savaş meydanından uzaklaştırmak için sırtında yine o taşımıştır. Bir ara Resûlullah(sav) bir kayanın üstüne çıkmakta zorlanınca Talha(ra) bu sefer de önüne diz çökerek “Bas ya Resûlullah(sav)! Sırtıma bas ve yukarı çık!” demiştir. Talha’nın(ra) bu davranışı Resûlullah’ı(sav) öyle memnun etmiştir ki Efendimiz(sav): “Talha’ya cennet vacip oldu!” buyurmuştur. İlk müjdeyi burada alan Talha(ra) bir diğer müjdeyi de Uhud’dan birkaç sene sonra Efendimiz(sav) hutbe irad ederken almıştır. Resûlullah(sav) hutbede şehitlerden bahsederken “Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen Talha b. Ubeydullah’a baksın.” demiştir. O daha ölmeden şehitlikle müjdelenmiş çünkü onun yaşantısı şehitliğine şahitlik etmiştir. Öyleyse bizim yaşantılarımızın da imanımıza şahit kılınması için Talha(ra) gibi olmamız icap ediyor.
59.20 ₺ -
Hz. Ali (R.A.)
Efendimiz’in(sav) vefatından sonra Ebû Hâle(ra) Hz. Ali(ra) için şöyle söylemiştir: “Yoksa siz hissetmiyor musunuz? Bakın Ali’den, Resûlullah’ın(sav) kokusu geliyor!” Allah Resûlü(sav) ne zaman “Allah’a giden yolda bana kim yardımcı olacak?” dese, Hz. Ali(ra) elini kaldırmış ve “Ben varım ya Resûlullah(sav)!” demiştir. Kendisi risalet davasının inmeyen eli, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” ayetinin en güzel temsilcilerinden biridir. Bu büyük İslâm insanı hem ilmin kapısı, hem vahiy katibi, hem kabiliyetli komutan, hem Kur’ân’ı çok iyi anlayan ve yorumlayan bir müfessir, hem hüküm vermede emsalsiz bir kadıdır. Tüm bunların yanında Bedir’in 313 aslanından biri, Hendek’in Haydar-ı Kerrâr’ı, Uhud’un korkusuz yiğidi, “Ali gibi genç, Zülfikar gibi kılıç yoktur.” övgüsünün sahibidir. Peki biz bu davanın neresindeyiz? Bizim ellerimiz de İslâm için bir vazife olduğunda “Ben varım!” diye kalkıyor mu? Hayatlarımız tıpkı Hz. Ali’nin(ra) hayatı gibi emrolunduğumuz üzere mi? Yoksa ondan Resûlullah’ın(sav) kokusu gelirken bizden dünyanın kokusu mu geliyor?
88.80 ₺ -
Hz. Osman (R.A.)
Canını Allah yolunda sarf ettiği gibi canının yongası malını da defalarca Allah’ın davası için veren Hz. Osman(ra) Mekke’nin soylu şahsiyeti, İslâm’ın zeki tüccarıdır. İnfaka doymayan bu güzide sahabe Tebük Seferi’ndeki zorluk ordusunun donatıcısıdır. Kendisi Peygamber(sav) evine iki kez damat olma şerefine nail olmuş ve “Zinnûreyn / İki nur sahibi” lakabını almıştır. Çok güzel yazı yazan bir vahiy katibi olan Hz. Osman(ra) aynı zamanda çok da güzel konuşur. Hatta talâkat denilen güzel konuşma sanatının ondan tevarüs ettiği söylenmektedir. Allah Resûlü’nün(sav) ikinci Yûsuf(as) olarak nitelendirdiği bu eşsiz güzellik, güzelliğinin yanında son derece de iffet sahibidir. Onun için kendisinden değil insanlar melekler bile hayâ etmiştir. Günümüzde hayâsızlığın kol gezdiği sokaklarda senin iffetine; menfaatin, yalanın ve faizin azık edinildiği ticarette senin kolaylığına, doğruluğuna ve tevekkülüne her şeyden çok ihtiyacımız var Ey Osman(ra)!
81.40 ₺ -
Hz. Ömer (R.A.)
“Mucize istersen eğer İslâm’dan önce Ömer İslâm’dan sonra Ömer!” övgüsünün sahibi olan Hz. Ömer(ra) yalnız dostlarını kendisine hayran bırakmakla kalmamış düşmanlarını bile hayran bırakmıştır. Kendisi hilafeti zamanında İslâm’ı üç kıtaya birden taşımış, sosyal ve kültürel hayattaki ilklerin ve yeniliklerin öncüsü olmuştur. Efendimiz’in(sav), “Ömerü’l-Fârûk” olarak vasıflandırdığı bu eşsiz şahsiyet İslâm ile şereflendiği andan itibaren hakkı bâtıldan, imanı inkârdan, hidayeti dalaletten, adaleti zulümden, hayrı şerden ayırmış ve İslâm’daki adaletin yeryüzündeki tecellisi olmuştur. Ömer’in(ra) ölmesiyle adaletin de öldüğü bu Asr-ı Felâket’te onun hayatını kendi hayatımıza düstur edinerek kaybettiğimiz değerleri yeniden diriltmeye çok ihtiyacımız var.
88.80 ₺ -
Hz. Ebu Bekir (R.A.)
Her peygamber muhatap olduğu insanların hassasiyetlerine göre çeşitli mucizeler göstermiştir. Şüphesiz ki Efendimiz’in(sav) en büyük mucizesi Kur’ân, Kur’ân’ın en büyük mucizesi sahâbe, sahâbenin en büyük mucizesi ise Hz. Ebû Bekir’dir(ra). O Kur’ân’ın insan yetiştirme mucizesinin yeryüzünde vücut bulmuş halidir. 63 yıllık bereketli hayatın sahibi, tam bir teslimiyet, sadakat ve celadet abidesi olan bu güzide şahsiyet, Efendimiz’in(sav) arkasında namaz kıldığı iki kişiden biridir. O, Resûlullah’ın(sav) vefatından sonra sahâbeleri dağ gibi ayakta tutan, O’nun(sav) vefatından sonra bütün müşkül meseleleri son derece kolaylıkla çözüme kavuşturan, Mi’rac hadisesinde “O(sav) söylüyorsa doğrudur!” sözünü söylediği için, kıyamete kadar “Ebû Bekir-i Sıddîk” diye anılacak olandır. İnsanların sadakatlerinden ve samimiyetlerinden fazlaca şüphe duyduğumuz bu asırda senin her yönüyle Allah rızası için kurmuş olduğun halis dostluk ahlakına hasretiz ya Ebû Bekir(ra)! Çünkü bu devirde insanlar dostluğun, kardeşliğin, vefanın da bir sadakat olduğunu bilmiyorlar.
81.40 ₺ -
Payitahtta Bir Şazeli
Beşiktaş’tan Balmumcu’ya doğru çıkarken sağdaki metruk ve harap haldeki binayı görmeyenimiz yoktur. Buradan gelip geçenler acaba bir zamanlar bu büyük konakta Trablsugarp’tan İstanbul’a davet edilmiş ve çeyrek asır burada padişahın daimî misafiri olmuş bir Şâzelî şeyhinin kaldığını bilirler mi? 1903 yılında Dâr-ı Bekâ’ya irtihal eden bu meşhur şeyh, konağın az aşağısında Osmanlıların kurucu ismi adına kendisine tahsis edilen tekke ve caminin haziresinde zarif bir türbede ebedi istirhatgâhındadır şimdi. Şeyh Muhammed Zâfir el-Medenî; Sultan II. Abdülhamid’in son derece hürmet ettiği ve arada sırada Cuma selamlıklarına katılmak suretiyle ziyaretine geldiği bir Şazelî-Medenî şeyhidir. Libya, Tunus, Fas ve Cezayir bölgelerinde muteber bir isim ve haklı şöhrete sahip bu âlim ve fâzıl şeyh adına kurulan tekkede 1925’e kadar Şâzelî usûlü ile zikirler yapıldı ve virdler okundu. Mağrip ve Maşrık Arap bölgelerinden gelen; Cemaleddin Efgânî, Muhammed Abduh, Muhyiddin el-Cezâyirî ve Mekke Şerifi Abd-i İlah Paşa gibi daha nice önemli şahsiyet burada misafir edildi… Mağrip memleketlerinde Fransız sömürgesine karşı Şâzelî-Medenî tarikatı mensupları aktif bir direnişi organize etti, Tunuslu Hayreddin Paşa gibi İslam âleminde şöhret bulmuş ilim ve siyaset adamı bir zât Şeyh Zâfir sayesinde İstanbul’a geldi ve kısa sürse de Osmanlı payitahtının en zirve noktasına; sadrazamlık makamına getirildi. Siyaseten bu derece önemli misyonlara sahip olan şeyh, mistik şahsiyeti ile sarayı da etkilemiş ve saygın bir konum kazanmıştı. İşte, Şâzelî şeyhi Zâfir Efendi ve Osmanlı hizmetindeki faaliyetleri hakkındaki Neslihan A. Kaya’nın bu kitabı konu hakkındaki ilk kapsamlı monografi olma özelliğini taşıyor.
140.00 ₺ -
Derviş Sokağı
Osmanlıların Hz. Peygamber'e olan hürmetinin en müşahhas timsali olan surre alaylarının geçtiği bir cadde... Zaman içerisinde her yıl halkın, sokak satıcılarının, kadınların, çocukların, ulemanın, meşayihin, dervişlerin, memurların, katiplerin, nazırların ve saray ağalarının uğurladığı bu alayların geçtiği Menzilhane Yokuşunda sağlı sollu cami, mescit, tekke, zaviye, imaret, hamam, çeşme, medrese, hazire ve sadaka taşına kadar pek çok bina inşa edilmiştir. İstanbul'da Üsküdar'ın Osmanlıları temsil ettiği kadar, bu sokağın da Osmanlı Üsküdar'ını temsil ettiği söylenebilir. Büyük mutasavvıf İsmail Hakkı Bursevî'nin vaaz ettiği Ahmediye Külliyesi, Karacaahmet'te hasta çocukların şifa için getirildiği türbe ve sancılı hayvanların iyileştirildiği Ebuderda makamı, dünyanın dört bir yanından gelen seyyahların İstanbul'da muhakkak ziyaretine gittiği Rifâî Âsitânesi, Celvetîlik içinde muhafaza ettiği Bektâşiliği ile meşhur Haşim Baba'nın Bandırmalızade Tekkesi gibi daha birçok yapının mevcut olduğu bu açık hava müzesini, bir gezi rehberi kıvamında kaleme alan Erkan Övüç okurları bugünkü Gündoğumu Caddesine götürerek tasavvufi hayatın bir Osmanlı mahallesine ne derece nüfuz ettiğini gösteriyor.
210.00 ₺ -
Müslüman Darbeci Olamaz
Yaş ve hastalığım itibariyle artık eskisi gibi yazamıyorum. Olan biteni dostlarım izah ettikçe kavramaya çalışıyorum. Bu yaşıma kadar ömrümü dinimizi yaşama, anlatma ve yazmayla geçirdim. En kötü zamanlarda bile ümidimi yitirmedim, çünkü İslâm ümit dini. Bize düşen Müslümanlığı yaşayabilmek, hayatımız haline getirebilmek. Yaşanan hadiseler, sıkıntılar ancak bununla aşılır, bizim gayemiz sadece Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Minyeli Abdullah’ı yazdığım tarihlerde, bugünkü Türkiye’yi hayal etmek rüya gibiydi. Şimdi devlet adamları, öğretmenler, öğrenciler, kadınlarımız, halkımız daha şuurlu. Adeta her yerde yaşayan Minyeli Abdullahlar var. Türkiye, 15 Temmuz 2016 Cuma günü çok tehlikeli darbe teşebbüsünden, büyük bir badireden kurtuldu çok şükür. Cumhurbaşkanımıza suikast düzenlenmesi, Meclisimizin bombalanması, tankların insanlarımızı ezmesi akıl alacak hadiseler değil. Allah’ın yardımıyla yüz binlerce insanların sokaklara çıkması, bombalara kurşunlara aldırmadan darbeyi engellemesi dünyada görülmüş değildi. Bu zamana kadar darbelere karşı çaresiz kalan, 60 İhtilali’nde rahmetli Menderes’in idamı karşısında bir şey yapamamanın acısını yıllarca yaşayan millet adeta bir istiklâl savaşı verdi. Bu şanlı milletimizin her birini kahraman gördüm. Cumhurbaşkanımıza şu mektubu yazdım. “Aziz ve Muhterem Kardeşim, Cumhurbaşkanım Tayyip Bey, Memleketimize, milletimize, Zât-ı Âlînize geçmiş olsun. Allah sizi korudu, daima da korusun. Meydanlara çıkıp şehit olan “Minyeli Abdullah”lara Allah rahmet etsin. Selam ve hürmetlerimle.” Darbe hakkında düşüncelerimi paylaştığım arkadaşlarım söylediklerimi not aldı. Ömrüm boyunca Müslüman anarşist olamaz, darbeci olamaz, Müslüman sadece İslâm’ı yaşamalı diye yazdım. Geçmişte ve bugün söylediğim, yazdığım bu konuları dostlarım bir araya getirdi ve bu kitabın ilk yazısı “Müslüman Darbeci Olmaz” makalesi ortaya çıktı. Yıllar önce buna benzer konularda kaleme aldığım, adeta bugünleri anlatan ve pek yayınlanmamış yazılarım da eklenerek bu kitabı meydana getirdik. Tekrar ifade etmek isterim ki, bizim vazifemiz İslâm’ı öğrenmek, anlamak ve yaşamaktır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize şifa diliyorum. Herkese dua ediyorum. Allah devletimizi, milletimizi muhafaza etsin. *** 15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimini, anarşisini Minyeli Abdullah’lar önledi. Şehit ve gazi olan, sokaklara dökülen Minyeli Abdullah’ları gördüm. Anarşi yapıp, Meclis’i bombalayıp dindar Cumhurbaşkanımızı öldürmeye çalışanlar, insanlarımızı şehit edip binlercesini yaralayanlar, Minyeli Abdullah’lara mağlup olmuştur. Öz sinesine günah dinamitlerini yerleştirip cemiyetin dalâlet kibritiyle fitilini ateşleyen canlı bombalara Allah da acımaz. Çünkü bilerek zarara gidene merhamet olunmaz! Demek ki Müslümanın en büyük düşmanı da ve en büyük dostu da yine kendisidir. Kur’ân caddesinde yürüyenle, sapıtan bir değildir. Âlimle cahil müsavî olamaz. Haddini bilenle aşan, aynı terazide tartılamaz. Asıl vazifemizi bilmeli, dünyevi ve nefsani istekleri azaltmalıyız. Din için, İslâmiyet için, vatan için, millet için gibi lafları bile bir yana bırakmalıyız. Eğer sen İslâm bahçesine meyvalarını dökmek istiyorsan, her şeyden evvel o bahçede meyva ağacı olmaya çalış. Dünyayı sahibine bırak; sen, kendi kendine sahip olmaya çalış, kendine gel!.. Başkalarının derdine ağlarken, dert küpü haline gelme. Gafleti bırak, tövbe ateşiyle yan, karanlık dünyamıza bir mum ol, yeter.
66.60 ₺ -
Ölüm Yokluk Mudur?
"Ölüm bir varlık olunca, ölenlerin yokluğa gitmesi mümkün değildir. Ölüm hal değiştirmektir. Mesela biz daha evvel iki defa ölüp dirildik: Ruhlar âleminde ölüp annemizin vücudunda dirildik, annemizin vücudunda öldük, dünyada dirildik ve dünyada da öleceğiz, kabir kapısından geçip ahirette dirileceğiz. Ölüm hal değiştirmek olunca ağaç ölür, çekirdek olur. Çekirdeği de toprağa gömüp sulasak, parçalanıp dağılırken sümbüllenir, yani genç ve güzel şekilde dirilir. Kocaman kayısı ağacını küçültüp 'çekirdek' isimli tabuta sokan Allah, çekirdekte ölüm haliyle dirilik halini aynı anda bulundurmaktadır. Aynı şekilde tabutta giden insan da dünya cihetiyle ölü, ahiret cihetiyle diridir. Çünkü insan bir tohum, bir çekirdek gibi toprağa girecek, kabir kapısından geçip ahiret hayatına devam edecektir."Hekimoğlu İsmail, ölüm, hayat ve diriliş hakkında merak edilenleri cevaplıyor; ölüm ve ahiret inancıyla ilgili iman esaslarını kendine has üslubuyla anlatıyor.
22.20 ₺ -
Peygamberimiz (asm) Çocuklara Nasıl Davranırdı?
Peygamberimizle (asm) çocuk yetiştirmeye niyet etmek ebeveynin öncelikli olarak çocukça davranışlarını gidermesi demektir. Bunun için bu çalışmada yorumlar ve kurallar şeklinde bir yol izlemekten ziyade Peygamber Efendimizin dünyasına girmek öncelikli yol haritası oldu. Onun hayatından olaylara dayalı anlatımla kimi zaman dıştan onu seyretmeye, nasıl davrandığını izlemeye, o davranışta kendimizi bulmaya; kimi zaman da onun ellerinden tutup orada yaşıyor gibi olayı hissetmeye gayret ettik. Son zamanlar uzman yardımı almak artık her ebeveyn için kaçınılmaz hale geldi. Elbette bu faydalıdır. Biz burada bu desteklerin birincisi olarak Peygamber Efendimizin eğitim metodunu hatırlatıyoruz. Çünkü “Sünnet Pedagojisi” Rabbanîdir. Her çocuğun ruhuna ve fıtratına uyan eğitim metodudur. Peygamberimizin çocuk eğitimi uzun uzun metot bildirimi değildir. Onun bir davranışının, bir cümlesinin içerisinde, bir çocuğun hayatı boyunca psikolojisini güzelleştirecek, onu onaracak pek çok şey bulmak mümkündür. Hakikat birdir ama hakikate giden yollar çoktur. Peygamberimizin sünneti o hakikat yolunun en kısası ve Rabbanî olanıdır. Eğitimde her yol, her metot herkese uygun gelmeyebilir. Sünnetin Rabbanî oluşu onu her huya, herkese uygun kılmıştır. Nuriye Çeleğen, Peygamberimiz (asm) Çocuklara Nasıl Davranırdı kitabında “Peygamberim ile çocuk yetiştirmek istiyorum” diyenlere sesleniyor.
170.20 ₺