-
Tasavvuf Düşüncesi
“Allah’a giden en güzel yol, Allah’ın mazhar-ı tammı olan insandan geçer.” “Ben insanı yarattım ve ona kendi ruhumdan üfledim.” diyorsa Allah, kul ile Rabbi arasında çok yakın, çok sıcak, birebir ilişki vardır, diyor Mahmud Erol Kılıç, Tasavvuf Düşüncesi’nde. İçimizden sadece seçilmişlerin yaşayabileceği bir derûnî tecrübeden bahsetmiyor. Başlangıcı kendini bilmek, nihayeti Rabbini bulmak olan bu dikey yolculuğa yaratılmış her can’ın talip olabileceğini anlatıyor. Yurt içinde ve yurt dışında sunduğu seminerler ve makalelerden oluşan bu eserde yazar; sosyolojik Müslümanlıktan hakiki kulluğa, felsefe-tasavvuf ilişkisinden gayb problemlerine, insan, kâinat, aşk ve hayata dair geniş bir yelpazede ele aldığı bütün meseleleri, İslâm âriflerinin âyetler, hadisler ve kendi derunî tecrübelerine dayanarak oluşturdukları İslâm tasavvufu penceresinden ele alıyor. Bu kitap modern zamanların kimlik bunalımından nasibini almış, kendini kendi referanslarıyla tanımlayamayan günümüz Müslümanına özüne yerleştirilmiş olan ilâhî cevheri, kalbinden Rabbine ulaşan yol haritasının merhalelerini ve Dost kokusunu hatırlatıyor. Bilme, akletme melekesinin asıl merkezi olan kalbe işaret ederek yitirdiği kimliğini orada bulacağını müjdeliyor. Hz. Ali’nin dediği gibi: “Devası kendindedir insanın…”
245.00 ₺ -
Risalei İslamiyye Matbaacı İbrahimi Müteferrika
Merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin profesörlük takdim tezi olan ve ilk kez 1982 yılında basılan Matbaacı İbrahim-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiyye eserinin yenilenmiş baskısı. Osmanlı kültür tarihinin bu enteresan vesikasını dil,edebiyat, din ve kültür araştırmacılarının ve ilim erbabının istifadesine, yeniden gözden geçirilmiş ve yer yer uzman görüşlerine müracaat edilmiş olarak sunuyoruz. Bu önemli konu merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi tarafından profesörlük takdim tezi olarak hazırlanmış ve neşredilmiştir. Merhum Hocaefendi Risale-i İslamiyye ve İbrahim-i Müteferrika konusunu neden profesörlük tezi olarak seçtiğini bir konuşmasında şöyle ifade etmiştir*: "Ben profesörlük çalışması olarak, şu bizim meşhur matbaacı, Türkiye'ye matbaayı getiren İbrâhim-i Müteferrika'nın Risâle-i İslâmiyye diye bir eseri olduğunu görmüştüm. Deniliyordu ki: '"Risâle-i İslâmiyye, müslümanlığı anlatan bir kitaptır." Böyle geçiştiriliyordu. Ben de dinî edebiyat kürsüsü başkanı olduğum için, "Bakalım bu Risâle-i İslâmiyye nedir?" diye inceledim. Sonunda onu bir kitap halinde de neşrettim. İbrâhim-i Müteferrika Romanya'da, Kolojvar şehrinde yaşamış bir papaz... Çok güzel bir tahsil görmüş, Yunancayı, Latinceyi öğrenmiş. "Eski metinleri ve kilisenin kitaplığındaki üstâd-ı bîmürüvvetlerin okunmasını yasak ettiği kitapları okudum." diyor. Üstad ama, müslüman olmadığı için, hakîkatı sakladığı için üstâd-ı bîmürüvvet diyor, yâni, "Mürüvvetsiz üstadların okumayayım diye sakladığı kitapları okudum." diyor ve orada hristiyan literatürünün, Peygamber Efendimiz'i müjdeleyen malzemesine âşinâ olduğunu ve onun için müslüman olduğunu söylüyor. Bu Risâle-i İslâmiyye isimli kitap, İslâm'ı anlatan bir kitap değil; saklanıyor bu mesele... Halk bilmesin diye bazı gerçekleri saklıyorlar araştırıcılar... Kim yapmış bu şahsın üzerinde araştırmayı?.. Bir katolik papaz yapmış. İbrâhim-i Müteferrika üzerinde en bilimsel araştırma katolik bir papaz falancanın yaptığı çalışmadır deniliyor. E, katolik papaz, İslâm'ı seçen eski bir papazın müslümanlığa yarayan malzemesini bize tanıtmak ister mi?.. İstemez, tanıtmıyor. "İslâm'ı anlatan bir eser..." diyor. Hayır, İslâm'ı anlatan bir eser değil; Bir papaz olan İbrâhim-i Müteferrika'nın müslüman olmasına sebep olan İncil ayetlerini bahis konusu eden bir kitap... O konuya kimse yanaşmasın, o konuyu kimse bilmesin diye papaz saklıyor gerçeği... İbrâhim-i Müteferrika kendi hayatını anlatıyor. Hangi ayetleri görüp de müslüman olduğunu anlatıyor. Ayetlerin Latincesini de veriyor. Müteferrika, sarayda teknik ve sanata dayalı yüksek bir hizmet demek... Müteferrika derecesine yükselmiş. İhtisas isteyen, sanat, bilgi ve görgü isteyen bir takım işlerin erbabına müteferrika derlerdi. İbrâhim-i Müteferrika, sarayda o işleri yapacak dereceye gelmiş bir saraylı eleman, memur demek oluyor. Müteferrikalıktan da yüksek bir hizmete çıkmıştır sonra... Ömrü boyunca da hakîkaten çok faydalı hizmetler yapmıştır, şayân-ı şükrân hizmetler yapmıştır. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun... Samîmî müslüman olduğu ve hakîkaten İslâm'a hizmet ettiği kanaatine vardım ben incelemelerimden... Ama eseri, bir papazın İncil metinlerini okuyup da hangi ayetlerden dolayı müslüman olduğunu anlatan bir eserdir. O da faydalı olur diye ben de onu neşrettim; başka papazlar da görsün diye..."
119.00 ₺ -
Risalei Halidiyye Ve Adabı Zikir Risalesi
Tasavvuf usül ve adabıyla ilgili bu eserde; hacimce küçük ve fakat ulaşmış olduğu kitle, yapmış olduğu tesir ve güncelliğini koruması bakımından oldukça büyük iki adet risale bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; Nakşibendîliğin Hâlidiyye kolunun müessisi Hâlid-i Bağdâdî tarafından tarikat âdâb ve erkânı hakkında kaleme alınmış olan risâledir. İkincisi ise Mehmed Said isimli bir zât tarafından yazılmış tarikatin zâhirî, bâtınî ve sâir yirmi âdâbının açıklandığı bir risâledir. Adı geçen her iki risale de Mehmed Zahid Efendi tarafından "tenkîhan" sadeleştirilmiştir. (Tenkîh; bir şeyin iyisini kötüsünden, faydalısını fazla ve gereksiz kısımlarından ayıklama anlamına gelir.)
84.00 ₺ -
Abdullah Olmak
- Muhammed Emin Yıldırım hocamızın bu eserinde; 21 yüzyılda insanlarımızın büyük sıkıntılarının temeline/sebebine baktığımızda sahâbe gibi Allah'a yaraşır bir şekilde kulluk vazifelerini yerine getirememeleri olduğunu görmekteyiz. - Halbuki Asr-ı Saâdet'e yönümüzü çevirdiğimizde Abdullah Olmak demenin insanlar için en büyük ödül ve nimet olduğu son derece aşikâr bir hakikattir. Aynı zamanda Abdullah Olmak, Rabbimizin bir projesi olarak insanın yaratış amacının nihai hedefidir.
16.25 ₺ -
Müminlerin Anneleri Adnan Demircan
- Hz. Peygamber (sas), her konuda olduğu gibi aile hayatında da müminler için üsve-i hasenedir. O'nun aile hayatı hakkındaki bilgilerin günümüze ulaşmasında eşlerinin önemli katkıları olmuştur. - Bu önem ve ehemmiyetten dolayı elinizdeki çalışmayı oluşturan metinler, müminlerin annelerinin hayatları ve faaliyetleri üzerine 8 kişilik akademik bir kadronun yüksek lisans ve doktora düzeyinde sürdürdükleri 10 yıllık bir emeğin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. - Bu çalışmada Hz. Peygamber'in (sas) aile yaşamının temellerini oluşturan müminlerin annelerinin hayatlarını daha yakından tanıma fırsatını bulacağız.
35.65 ₺ -
Feyzül Furkan Kuranı Kerim ve Meali Cep Termo Sert Kapak
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün kitap ve dinleri içine alan, son ilahî kitabımız Kur'ân-ı Kerîm, sadece zihnimize hitap eden ve zihnen ilgi duymak ve inandığımızı söylemekle yetinmemiz gereken bir kitap değildir. O, bütün eylemlerimizde kendisine yönelmemiz ve yaşantımızda uygulamamız gereken bir kitaptır. Çünkü katılaşmış/taşlaşmış kalpler onunla yumuşar, çağlara açılan yol bu hakikat nuruyla aydınlanır. Kur'ân-ı Kerîm'in en doğru şekilde anlaşılması ve yaşanmasıyla ilgili olarak yıllardır ileri sürülen en büyük bahane "okuduğumu anlayamıyorum" idi. Bugün bu mazereti ortadan kaldıran nitelikli bir çalışmaya kavuştuk. Uzun yılların emeği ve birikimiyle hazırlanan, sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmış, gerekli görülen yerleri anlamayı kolaylaştıracak kısa tefsirlerle zenginleştirilmiş, iniş gayesini ve Allah'ın muradını anlamayı hedeflemiş ender bir çalışma: Feyzü'l-Furkân… Mealde, gerekli fıkhî, itikâdî, tarihî ve sosyolojik açıklamalar yapılarak birçok parantezsiz/çıplak meallerin doğuracağı tehlike önlenmeye çalışılmış, böylece âyet ve açıklamalarını her seviyedeki insanın rahatlıkla anlaması ve anlatması sağlanmıştır. Kur'an'ın anlamıyla ve ruhuyla buluşmak, O'na uygun bir yaşam sürmek isteyenler için bu eser kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor…
654.50 ₺ -
Feyzül Furkan Kuran Meali Büyük Boy Ciltli TABA
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün kitap ve dinleri içine alan, son ilahî kitabımız Kur'ân-ı Kerîm, sadece zihnimize hitap eden ve zihnen ilgi duymak ve inandığımızı söylemekle yetinmemiz gereken bir kitap değildir. O, bütün eylemlerimizde kendisine yönelmemiz ve yaşantımızda uygulamamız gereken bir kitaptır. Çünkü katılaşmış/taşlaşmış kalpler onunla yumuşar, çağlara açılan yol bu hakikat nuruyla aydınlanır. Kur'ân-ı Kerîm'in en doğru şekilde anlaşılması ve yaşanmasıyla ilgili olarak yıllardır ileri sürülen en büyük bahane "okuduğumu anlayamıyorum" idi. Bugün bu mazereti ortadan kaldıran nitelikli bir çalışmaya kavuştuk. Uzun yılların emeği ve birikimiyle hazırlanan, sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmış, gerekli görülen yerleri anlamayı kolaylaştıracak kısa tefsirlerle zenginleştirilmiş, iniş gayesini ve Allah'ın muradını anlamayı hedeflemiş ender bir çalışma: Feyzü'l-Furkân… Mealde, gerekli fıkhî, itikâdî, tarihî ve sosyolojik açıklamalar yapılarak birçok parantezsiz/çıplak meallerin doğuracağı tehlike önlenmeye çalışılmış, böylece âyet ve açıklamalarını her seviyedeki insanın rahatlıkla anlaması ve anlatması sağlanmıştır. Kur'an'ın anlamıyla ve ruhuyla buluşmak, O'na uygun bir yaşam sürmek isteyenler için bu eser kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor…
136.50 ₺ -
Feyzül Furkan Kuran Meali Cep Ciltli
Kur'ân-ı Kerîm, Yaradanımız'ın bütün insanlara gönderdiği cihanşümûl, son ve en mükemmel talimat ve tebligâtıdır. Onu insanların, özellikle inananların dilinden kalbine aksedip hayatına hâkim olması için indirmiştir. Allah'ı tanımak, Kur'an'ı tanımakla; Kur'an'ı tanımak ise onu okumak, ilke ve esaslarını hayata geçirmekle olur. "Allah var" deyip de yokmuş gibi yaşamanın; Kur'an'a inandığını söyleyip de Kur'an'sız bir yaşantının doğuracağı tehlikeden kendimizi ve neslimizi korumak mecburiyetindeyiz. Bütün kitap ve dinleri içine alan, son ilahî kitabımız Kur'ân-ı Kerîm, sadece zihnimize hitap eden ve zihnen ilgi duymak ve inandığımızı söylemekle yetinmemiz gereken bir kitap değildir. O, bütün eylemlerimizde kendisine yönelmemiz ve yaşantımızda uygulamamız gereken bir kitaptır. Çünkü katılaşmış/taşlaşmış kalpler onunla yumuşar, çağlara açılan yol bu hakikat nuruyla aydınlanır. Kur'ân-ı Kerîm'in en doğru şekilde anlaşılması ve yaşanmasıyla ilgili olarak yıllardır ileri sürülen en büyük bahane "okuduğumu anlayamıyorum" idi. Bugün bu mazereti ortadan kaldıran nitelikli bir çalışmaya kavuştuk. Uzun yılların emeği ve birikimiyle hazırlanan, sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazılmış, gerekli görülen yerleri anlamayı kolaylaştıracak kısa tefsirlerle zenginleştirilmiş, iniş gayesini ve Allah'ın muradını anlamayı hedeflemiş ender bir çalışma: Feyzü'l-Furkân… Mealde, gerekli fıkhî, itikâdî, tarihî ve sosyolojik açıklamalar yapılarak birçok parantezsiz/çıplak meallerin doğuracağı tehlike önlenmeye çalışılmış, böylece âyet ve açıklamalarını her seviyedeki insanın rahatlıkla anlaması ve anlatması sağlanmıştır. Kur'an'ın anlamıyla ve ruhuyla buluşmak, O'na uygun bir yaşam sürmek isteyenler için bu eser kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor…
371.00 ₺ -
Salatü Selam Hikmeti Adabı ve Faziletleri
Bu kitap, Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Tuhfetu’s-Salevât adlı kıymetli eserinden sadeleştirilerek Salât ü Selam, Hikmeti, Âdâbı ve Faziletleri adıyla günümüz Türkçesiyle istifadeye sunulmuştur. Eser bir mukaddime, on iki fasıl ve bir hâtimeden meydana gelmektedir. Söz konusu fasıllarda Cenâb-ı Hakk’ın Sevgili Peygamber’i Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e hürmet ve muhabbetin önemi, Rasûlullah (s.a.v.)’in şânının yüceliği ve onun mübârek adı anıldığında mutlaka salât ü selâm getirmenin ehemmiyeti anlatılmaktadır. Allah Teâlâ’nın, meleklerin ve mü’minlerin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e salât etmelerinin mânâsı ve hikmetleriyle salât ü selâmın bazen vâcip ve bazen de müstehab olması üzerinde durulmuş ve bütün bunlar anlatılırken salât ü selâm getirilmesi lâzım gelen yerler (toplam atmış altı adet) tek tek sıralanmıştır.
192.50 ₺ -
-
Vav Uğruna
Bugün kapına “aciz ve günahkâr” bir şekilde geldim, aslına bakarsan yüzüm yok, Ama ardıma bakarsak senden başka “sığınacağım kimsem yok.” Sesime kulak ver! “Ben PİŞMANIM! Ben PİŞMANIM! Ben PİŞMANIM!” Ömrüm hüsran içinde, tövbelerim utangaç, hasıraltı günahlarımdan arınmak için kapına geldim! Bir sözümüz vardı sana Ya Rahman, Ne tam tutabildik, ne de dönebildik… Ama bugün, Pişmanlık duyan nefsimden, Kovulmuş şeytanın Şerri’nden, Güzel görünen dünya’dan, Karnı doyuran haram’dan, Kalbi kör eden para’dan, Dost görünen düşman’dan, Sana sığınaraktan, Pişmanlık duyaraktan; Tevvab olan sana söz veriyorum ki, Mûnim olan sana söz veriyorum ki, Ubudiyet edilen sana söz veriyorum ki, Muhyi olan Kuran’ına söz veriyorum ki, Aziz olan Nebi’ne söz veriyorum ki, “Bundan sonraki ömrümü “Keşke” dememek için yaşayacağım…” “Ben Pişmanım! Ben Pişmanım! Ben Pişmanım!”Kelimelerle oynamakta ustalık geliştirmiş kimi yazarların tasavvuf üzerine söyledikleri sözlerin yanında, Faruk Yiğit Araz Vav Uğruna başlıklı ilk kitabında Allah’la olan ve olmasını istediği ilişkiyi kalbinin tüm samimiyetiyle haykırıyor, ortaya döküyor. Yazar, yalnızlığından, uykusuz gecelerinden, pişmanlıklarından süzdüğü muhasebelerini, seslenişlerini, öğütlerini paylaşıyor okurla. Bunu yaparken hem şiire, iç döküşlere yer veriyor hem de Kuran’a başvuruyor.Faruk Yiğit Araz, metninin gücünü samimiyetinden, yaşanmışlıklarından alıyor. “Bazen eğiliyorum ya secdeye, bir an gözlerimin önüne günahlarım geliyor, mahcubiyetten bir daha kalkasım gelmiyor…” diyor.Kalbi olmak, Allah’la yakın olmanın gereklerini yerine getirebilmek için günümüz insanın en temel zorluklarından birine şöyle işaret ediyor yazar: “Zira kalabalık, Allah’ı unutturmaktan, kendini kaybetmekten, günaha batmaktan başka bir şey değil. Teknoloji geliştikçe Allah’a olan yakınlığımız azalıyor. Çünkü biz, Modern dünyanın, teknoloji illetinde kaybolan zavallı mahlukatlarız.”Vav Uğruna’yı tasavvuf içerikli olduğu düşünülen klişelerle bezeli emsallerinden ayıran en önemli özelliği, kendisiyle, hayatla, inançla, Allah’la meselesi olan bir insanın, yaşadığı gelgitlere, çelişkilere, yetersizliklerine yer vermesi. Bu bakımdan, ben olmaya çalışan, hayatta kendine bir yer açmaya ve bunun merkezine de Allah’ı ve inancını koymaya çalışan bir insanın ruh dökümünü okumak gibi Vav Uğruna. Faruk Yiğit Araz, günümüzde pek çoklarının soramayacağı cesur bir soruyu soruyor bu kitapta: “Sen bu İslam’ın neresindesin?”
20.10 ₺ -
Sufilerin El Kitabı
Elinizdeki eser tasavvuf yolcusuna kılavuzluk edecek temel bir başvuru kaynağı. Tasavvuf terminolojisindeki, hâllere, makamlara ve bazı özel nitelikteki kullanımlara tahsis edilmiş yüz kırk üç terimi ele alıyor. Sufilerin kendi aralarında kullandıkları, eserlerinde çoğu kez açıklama ihtiyacı hissetmeden yer verdikleri terimler, özlü, vurucu ve iç bütünlüğe sahip bir üslupla açıklanıyor.Faslı sufi İbn Acîbe, on üç sene seyrü sülûk yaptıktan sonra tamamladığı kitabında, tasavvufî yolculuğun durakları olan makamların ve hâllerin dışında, bu yolculuğa talip olanların edindikleri niteliklere ve yolculukta kat ettikleri mesafelere göre aldıkları isimleri de açıklıyor. Kitap, hemen her terimde uyguladığı ve manevi mertebe açısından üç insan tipini (avam-havas-hâssatü’l-havas: sıradan mümin-manevi seçkin-seçkinlerin seçkinleri) kuşatan yaklaşımı nedeniyle benzerlerinden ayrılıyor, özgün bir nitelik kazanıyor.Kitabı Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Tasavvuf Bölümü Öğretim Üyesi Ahmet Murat Özel tercüme etti.
10.05 ₺ -
Sufilerde Bir Nefs Terbiye Yöntemi Olarak Açlık
“Bu marifete nasıl eriştin?” diye sorulduğunda Bayezid Bistâmî “Aç bir karın ve çıplak bir beden ile” diye cevap vermiştir. Açlık, ilk dönemlerden itibaren tasavvufta marifete eriştiren bir yöntem olagelmiştir.Bir tarife göre tasavvuf, nefsin tüm hazlarını terketmektir. Dünyevi olanı bırakarak İlahi olana ulaşmayı gaye edinen sufiler bu anlayış çerçevesinde “rağbet etmemek” anlamındaki zühdü hayatlarının her alanında uygulamaya çalışmış; bu açıdan zühdü; kıyafette zühd, yeme-içmede zühd, alışverişte zühd, konuşmada, bakmada, işitmede zühd, mülkiyette zühd şeklinde bir bütün olarak benimsemişlerdir.Açlık da zahitliğin kurucu bir unsuru olarak ilk dönemden itibaren farklı şekillerde uygulanmıştır. Sufiler aç kalarak ahlaklanma ve ahlaklanarak da marifetullaha erişme arasında kurdukları irtibat ile açlığı, tasavvufi eğitim sürecinin merkezine yerleştirmişlerdir.
117.25 ₺ -
Müslüman Aile Okulu
Evlilik, hayatta insanın alabileceği en önemli ve en kritik karardır. Doğru insanı bulmak, iyi insanla mutlu bir evlilik yapmak her gencin kendisi, her anne babanın evlatları için en büyük hayalidir. Fakat günümüzde birbiri ile iyi iletişim kuramayan aile bireyleri değerlerde birleşemiyor, ortak kararlar alamıyor, farklı dillerde konuşuyorlar. Bu yüzden huzurlu bir aile ortamı elde edilemiyor.Oysa aile, iç huzurunu yakalamış bireylerin birbirlerinden her konuda destek alması, birbirlerinin örtüsü olması, hayırda birbirleriyle yarışıp birbirlerine dayanması, biri gidince diğerinin ayakta duramaması, biri olmayınca öbürünün de yarım kalmasıdır.Elinizdeki kitap, ailenin hangi değerler üzerine oturacağını, eş seçiminin nasıl, hangi kriterlerle yapılacağını Kurani bakış açısıyla ele almaya çalışmıştır. Evlenecek çiftlere, evlilik öncesi olabilecek kazalara karşı tedbir almaları için “profesyonel evlilik ehliyeti” vermeyi amaçlamaktadır. Herkesin Müslüman Aile Okulu‘ndan üstün başarıyla mezun olması en büyük hayalimizdir!
20.10 ₺ -
Mutluluk Atölyesi
Yoksa siz mutluluğu “haz” kavramıyla karıştırarak onu önemsemeyen, öteleyen, mutluluğun ancak öteki dünyada yaşanacak bir hal olduğunu düşünenlerden misiniz? Oysa cennete mutluluğu dünyadan götürürüz. İnsanın hayat amacını gerçekleştirmesini ve Allah’tan razı olarak O’nun rızasını kazanmasını sağlayan yol “ mutlu olmaktan” geçer. Mutlu olmak, şükür, hamd, tevekkül ve teslimiyetimizi hayatımıza şahit kılmaktır. Mutlu olmak, ibadettir.Ya da siz mutluluğun peşinde koşanlardan mısınız? Oysa mutluluğa kendini mutlu etmeye çalışanlar değil, başkalarını mutlu etmeye çalışanlar ulaşabilir. Başkalarının kalplerindeki iyiliği dışarı çıkartmak için kendi kalbimizdeki iyiliği onlara sunarken, mutluluk hayatımıza kendiliğinden gelir.Ya da siz hâlâ mutluluğun bir duygu olduğunu mu sanıyorsunuz? Oysa mutluluk bir erdemdir. Dünyaya geliş amacımız mutlu olmak değil, tekamül etmektir. Mutluluk ise tekamül etmenin bir sonucudur.Mutluluk; ışığını takip ederek ait olduğumuz yere ulaşacağımız bir kutup yıldızıdır. Bizi fıtratımıza, yaşam amacımıza, has esmamıza, hayal ettiğimizden çok daha büyük bir insan olduğumuzu keşfetmeye götürür. Mutsuzluk ise bize bu yolculuğa mecbur kılmak için bize verilen hediyenin adıdır. Verene şükürler olsun.
160.80 ₺ -
Kalbini Bul
Şehvetlerin karanlığı kalbi kuşattığında kalp, Allah’ın emrini tercih edemez, hakları eda edemez ve şükredemez hale gelir. Bu durumda kalp, ya şehvetlere bağlanıp bu karanlık içinde kendisini kaybeder ya da şehvetlerin hazzından uzak durur. Eğer kendisini Allah’tan alıkoyan şeylerden uzak durmaya devam ederse marifetin nuru kalbi aydınlatır. Bu nur sayesinde kul, Allah’ın rabliğini, her şeye nüfuz eden kudretini ve her şeyi hâkimiyeti altına alan otoritesini görür. Bütün her şeyin Allah’ın iradesine göre olduğunu anlar. Böylece cisimsel arzuların karanlığında kaybolan kalbini bulur. Kalbini bulunca “Göklere ve yere sığmadım ama mümin kulun kalbine sığdım” kudsî hadisini idrak ederek kendisini ve Rabbini tanır. Tirmizî’nin bu kitabı, kulun kendisini kalbinde ve kalbinde de Rabbini bulma sürecini herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor. Kitabın Bölümleri: Birinci Bölüm: RIZIK, RIZA VE SABIR İkinci Bölüm: NEFS RİYÂZETİ (EĞİTİMİ) • Yakîn Neyle Elde Edilir? • Kalbin Temiz Olması Ne Demektir? • Kalbin Niteliği • Bilgisi Kalbinde Yer Etmeyenin Durumu Nedir? • Yardım Nedir? • Mücâhede Nedir? • Hevâ Nedir? • Hevânın Sonu Nedir?
117.25 ₺ -
İçinize Dönün
Başa dönelim! En başa! “İçimize!” İçimiz,Ki Âdem’den sonra başlayan ihtilal. Yıkılmış bir imparatorluk.Mağlup olunmuş bir savaş. Yenilgi beldesi. Yüzümüze perdah yansıtan, fersah fersah karanlığa yayılan melce! İçimiz,“Kendine iyi bak”malarla süslenmiş, yıllardır uğramadığımız talan olmuş gönül bahçesi. İçimiz,Herkesten sıyırıp, herkesten gizleyip kabuğuna çekildiğimiz sessizlik ülkesi. İçimiz,Dışa yansımayan kurtlu bir meyve. Kökü çürümüş bir gövde. Ve içimiz… Hepimizin içinde bir tufan vardır.
20.10 ₺ -
Hikmetli Kıssalar Gençlere Hisseler
Toplumu ayakta tutan direklerin bir bir terk-i dünya ettiği, her şeyin değersizleştiği sıkıcı zamanlardan geçiyoruz… Kadim değerlerimizi yitirdik. Helâl-haram ayrımı kayboldu. Artık aramızda meczuplar yok. Mahalle çöktü. Sokak, değersizliğin mekânına dönüştü. Hava, su, toprak kirlendi. İnsan zehirlendi. Eşkıya şehre inip beyefendi kılığına büründü. Kâtil, efendi tipinde. İnsan değişti, insan bozuldu, iyiler iyi atlara binip erişilmez diyarlara göçtü! Velâkin umutsuzluk bize yakışmaz. Bugünümüzü kurtarmak, kendimizi iyileştirmek, fertten cemiyete varoluş mânâsını iâde etmek hâlâ mümkün. Geçmişle, tabiatla, tabii olanla, ulvî değerlerle olan bağımızın koptuğu bu zaman diliminde ‘uyanmak’ ve ‘yenilenmek’ şart. İşte bu kitap, bu bağı yeniden kurmak için yazıldı. Önemi, sadeliğinde saklı, hakîkî bir adım atıyor, hafızamızı tazeliyor. Sevgi ile var olan, güvene ve cömertliğe dayanan medeniyet inşâsına giden yolda, hikmetli kıssalardan kendi adımıza hisseler çıkarmamıza yardımcı oluyor. Bu derlemenin, çocuklara ve gençlere iyi geleceğini ümit ediyoruz. İyi bir gelecek şu an en çok muhtaç olduğumuz şey. O yüzden, diplomalı cahiller üretmek dertlerimize çâre değil. Aksine dinini, diyanetini bilen ve dahi mâzisine bağlı nesillere ihtiyacımız var. Rabbimizden bunu niyaz ediyoruz!
21.44 ₺ -
Hiçim
Biz bilmiyoruz. Biz bir hüsranın içindeyiz.Bak, az ya da çok bir şeylerimiz yok mu şu kâinatta? Her şeyden biraz almadık mı payımıza düştüğü kadar? Ufalanıp toz olacak şu dünyadan parsel parsel topraklar almadık mı? Yüksek binalar kurmadık mı üzerlerine?Dünya bizim olsa, gene de gözümüzün görebildiği, midemizin alabildiği, avuçlayabildiğimiz kadarını almayacak mıyız?O halde neden bu hırgür, hırs, doyumsuzluk? Neden bu kadar açgözlü ve pervasızız?Neden “gün bugündür” diyerek hem ahireti hem dünyayı kurtarmanın gayreti içinde olamıyoruz?Ne zaman kendimizi karşımıza alıp sükûnet içinde dinleyeceğiz kalbimizi, gönlümüzü ve derdimizi? Hiçliğimizi…Oysa…“Ne varsa harap bir kalpte var!”Oysa…“Eğlendirmeye değil, eylemeye geldik.”
20.10 ₺ -
Hiç
Allah varken, yokluk yoktur…Elbiselerin güzel, eşyalarla çevrili etrafın. Soluk soluğa bir koşunun içindesin. Heybende gaileler, derdin günün, talebin dünya. Halbuki kendini O’na nispet ettiğinde, hiçsin. Vacibü’l vücudun kucağındaki topraksın. O’ndan ayrılışından baktığında, gurbettesin. Üzülme, bu gurbetin bir tesellisi var… Çünkü… Allah varken, yokluk yoktur.Faruk Yiğit Araz, ‘yaşamak’ karşısındaki durumunu şöyle açıklıyor: “ ‘Ne var, ne yok?’ diye sorulan her soruya ‘hiç’ dersin. Har var, İmtihan var. Çaresizlik var. Var olana da, yok olana da şükür demektir ‘HİÇ’ demek.”Yarası olan, okura onun da yarası olduğunu hatırlatan bir yazar. Yarası, Allah’ı her an hatırında, kalbinde, ibadetinde tutma derdinden. Yarası, dünya rüyasına aldanmama, hakikati her daim merkezinde ve menzilinde tutma derdinden.
83.75 ₺ -
Haletiruhiye
“Bil ki, Allah seni okuyor. Seni saniye saniye, satır satır, anbean okuyor. Sabah uyandıktan sonra, yatağa yeniden girinceye kadar ve uyuduğun saatlerde okuyor. Ayaktayken, beklerken, yürürken Rakîb ismiyle seni okuyor. Başkalarını da okuyor olmasının bölmediği bir okumayla seni kesintisiz ve fasılasız okuyor. Ara vermeksizin seyrediyor seni. Davranışlarını, okuduklarını, düşündüklerini, yürüyüş tarzını, endamını seyrediyor. Önünden ve arkandan, sağından ve solundan, içinden ve dışından sana bakıyor. Bugüne dek senden hiç ayrılmamış bakışıyla hep sana bakıyor. Bir an olsun vazgeçmedi O; senden, seni seyretmekten.Yaşamın iç içe geçmiş ve sınırsız sayıdaki iplerini, dizginlerini kendi elinde tutmaya çalışırsan, ağır bir yükümlülükle karşı karşıya kalırsın. O ağır yükler altındayken, dünya yaşamında mutluluk duyman nasıl düşünülebilir? Hayat keyiflidir. Yediğin yemekler, yaşadığın şehir, baktığın gökyüzü harikulade ve güzeldir. İhtiyaçlarından çok daha fazla imkâna da sahipsindir; ama bütün bunlardan lezzet alamazsın. Çünkü üzerine almaman gereken korkuları ve sorumlulukları yüklenerek manevi ve psikolojik hastalıklara tutulmuşsundur.Dünyanın dönüşü hakkında nasıl kaygılı değilsen, yerçekimi aniden yok olur diye nasıl telaşa düşmüyorsan, yarın gün doğar mı doğmaz mı, bu kıştan sonra bahar gelir mi gelmez mi diye nasıl endişelenmiyorsan, kendin hakkında da aynı rahatlığa ermelisin. Çünkü Rabbimiz, senin durumunu senden daha iyi bilmekte, içerisinde olduğun kederli psikolojiyi ve başında dönüp duran tehlikeleri senden çok daha iyi görmektedir. Rabbimize ait oluşun ve yaşadıklarının en ince detayına kadar ilahi dikkat altında olması, senin için en ümit verici müjde, yaşayacağın sorunlardan kesinkes kurtulacağının da en sahih garantisidir.” Denemek, değişmek, dönüşmek, var olmak, dirilmek ve yeniden yapılanmak için Hâletiruhiye, nefs felsefesi üzerinden mutluluk teorilerinin çağdaş bir örneğini sunuyor.
154.10 ₺ -
Edep Ya Hu
Allah “Allah yolunda hakkıyla mücâhede edin” (Hacc 22/78) buyurmuştur. Hakkıyla mücâhede etmek, kişinin nefste bulduğu dinî ya da dünyevî her türlü sevinci yok etmesidir. Her türlü iyi amelde lezzet ve eğlenceden bir pay bulunur. Bu durum kişi için iyi bir şey değildir. Bu kimse için uygun olan kendisini lezzetten korumak gayesiyle başka bir amele geçmesidir. Çalışıp çabalayarak elinden geldiğince bunu yaptığı takdirde Allah çabucak ona bunun karşılığını verir. Allah’ın ona vereceği karşılık ise kalbini nurlara açık hale getirmesidir. Bu nur kalbi aydınlattığı zaman nefs kendisine verilen bu güzel şeyler aracılığı ile kendisini dünyanın lezzet ve arzularından alıkoyacak bir şey bulur.Sûfiler, “Bütün yollar edepten ibarettir” derler. Edebin esası Allah’a karşı edeptir. Allah’a karşı edep ise insanı bir şekilde bütün mahlûkata karşı da edepli hale getirir. Yunus Emre’nin “Yaratılanı sev Yaratan’dan ötürü” sözünde ifade edilen de, Allah’a karşı edep neticesinde oluşan merhamet ve tevazunun bütün yaratılmışlara yansımasıdır. Peki Allah’a karşı edep nasıl olacaktır?Hakîm Tirmizî elinizdeki kitapta bu sorunun cevabını vererek dış organlarımızdan kalbimize varıncaya değin her bir azanın Allah’a kulluk derecesine ulaşmak için nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatıyor. Gerek bireysel gerekse toplumsal hayatta kulluğun tezahürlerinin neler olduğunu inceliyor. Kişinin bütünüyle nasıl Allah’a yöneleceği; düşüncesini, sözünü, bireysel ve toplumsal bütün davranışlarını nasıl bu yönelişe uygun hale getireceği konusunda rehberlik yapıyor.Kitabın Bölümleri:Birinci Risale: Müritlerin Âdâbı• Giriş: Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla • Kalbin Islahı ve Devası, Fesadı ve Hastalığı Nedir? • Dostluk ve Sevgi (Velayet ve Muhabbet) Nedir? • Akıl ve Kalp Aydınlanması • Kalp: Gizli Hazine • Heva ve Vesvese • Vesvesenin Türleri ve Vesveseden Kurtuluşun Çareleri • Kulluk • Allah’a Ulaşmanın Sırrı: Güzel Ahlak • Hz. Peygamber (sav) ve Ashabının Dünya NimetlerineKarşı Tutumu • Allah’ın “Sizin en değerliniz, Allah’tan en çok sakınanızdır” (Hucurat, 13) Ayeti ve Bilgisi Az Olduğu Halde Takva Sahibi Olan Kimsenin Çok Bildiği Halde Takva Sahibi Olmayan Kimseye Tercih Edilip Edilmeyeceği Hakkında • Farzlarda Gösteriş Olmadığını Söyleyen Kimsenin Sözü Hakkında • Takva ve Vera’ Arasındaki Fark Hakkında • Allah’ın “Evlerde yemek yemek” Meselesinden Bahsettiği Yerde Geçen “Ya da dostlarınız” Şeklindeki İfadesi Hakkında • Allah’ın “Görünen kısımlar hariç ziynetlerini açmasınlar” (Nur 24/31) Sözü Hakkında • “Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız” (Nisa 4/83) Sözü ile Buradaki Azın Kimler Olduğu, İstisnanın Anlamı Hakkında • Kalbinde Küçücük Bir İyilik Bulunan Kimsenin Cehennemden Çıkarılacağı Şeklindeki Söz ile O Kimsenin Allah’ın Dışında Bir İlah Olmaksızın Cehennemden Çıkışının, Kendi İyilikleriyle Cehennemden Çıkışından Evla Olduğu Hakkında • Allah’ın İpine Bağlanmak ile Allah’a Bağlanmak Hakkındaİkinci Risale: Kazancın Açıklaması• Kulluk ve Geçim • Peygamberler Geçim Temini İçin Gayrette Örnektirler • Rızkın Ezelde Takdir Edilmesi ve Rızık Yollarını Arama • Allah’ın Resulü’nün (sav) Rızkı • Allah Neden Rızka Kefil Olduğuna Dair Yemin Etti?
117.25 ₺ -
Benden Vazgeçme Ya Rab
Hava karardıkça bende bir sen başlar, susamayacak kadar dolu konuşamayacak kadar yorgun gönlünü hissederim mesafelere aldanmadan. Acını anlatamazsın ama “acıyla” anlatabilirsin heybenden dökülenleri. Daha konuşmaya başlamadan ne diyeceğini bilen Rabbine açarsın avuç avuç azabını. Gaflet kalkar, şerrin içindeki hayırları görmeye başlar vicdanın. Ve anlarsın. Aslında Allah senin için çok güzel yollar yaratmış… Ve anlarsın Ateş İbrahim’i yakmadıysa Balık Yunus’u yemediyse Bıçak İsmail’i kesmediyse Deniz Musa’yı boğmadıysa Sen de umutlarını “Kün Fe Yekün” ayetiyle büyütmelisin…
201.00 ₺ -
Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları
İbn Sina’nın son dönem eserlerinden biri olan el-İşârât ve’t-Tenbîhât, kapsam, üslup, konu sıralaması ve tahlil gücü bakımından filozofun bilgelik kitabı olarak nitelenmeyi hak eder. Zira İbn Sina bu eserde insan tecrübesinin bütününü dikkate alarak bu bütünü metafiziğin temel ilkeleriyle uyumlu olarak açıklamayı amaçlar. İşte Hayykitap’ın “Herkes İçin Tasavvuf” serisinden yayınladığı Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları kitabı, İbn Sînâ’nın adı geçen eserinin son iki bölümü ile bu bölümlerin Fahreddîn Râzî’ye ait şerhinden oluşmakta. İbn Sînâ bu iki bölümde insanî bilginin en yüksek derecesi olan marifetullaha (Allah’ı bilmek) ulaşma yolunda âriflerin duraklarını ve gerek bu süreçte gerekse sürecin sonunda onlarda gözlemlenen olağanüstü durumların sebeplerini inceliyor. Bir ârifin kendisinden başlayıp Tanrı’ya uzanan ve Tanrı’dan tekrar kendisine ve diğer varlıklara dönen marifet yolcuğunu anlatıyor. Tasavvufun iki büyük ismini bir araya getiren Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırları zamanlar üstü bir sohbet tadında akıyor. İbn Sina tembih ediyor, işaret ediyor, nasihat veriyor. Gerçeğin özünü süzüyor, kelimelerin inceliklerinde hikmetlerin değerlisini lokma lokma yediriyor. Fahreddin Razi ise bunları daha iyi anlayabilmemiz için açıklıyor, detaylandırıyor. Konular da alabildiğine ilgi çekici. Allah yolundaki ariflerin makamları, özellikleri ve üstünlükleri. Söz ariflerden açılmışken metafizik alemin derinliklerine dalıveriyor ikili. Ve o berrak suyun gayblarında olağanüstü hadiselerin sırlarıyla, sözgelimi uzun süre gıda almadan yaşayabilmenin, imkânsız gibi görünen güç fiilleri yapabilmenin gizemiyle tanıştırıyorlar bizi.
117.25 ₺ -
Kadere Rıza
Dünyada dertsiz insan yoktur. Ama tesellisi olmayan, kendisini rahatlatacak, gönlünü huzura kavuşturacak bir arkadaşı olmayan çok insan vardır. Bir güzel söze, bir merhametli göze hasret kalıp derdini dökecek kimseyi bulamayan insanlar çoktur. Mevlana der ki: -"Dertli adamın,kararsızlıklarla, dumanlarla dolu bir evi vardır. Derdini dinlersen, o eve bir pencere açmış olursun." Şu kainatta meydana gelen her olay, her hadise en ince teferruatıyla tespit edilen bir plan ve program dahilindedir. Kainatın varoluşundan yokoluşuna kadar sergilenen ve sergilenecek olan her şey ilahi taktirle belirlenmiştir. İnsan hayatı, sırları ve geleceği de hep bu ilahi taktirin cilveleri ile doludur. Yüce Rabbimiz (c.c.) buyurur; "Biz her şeyi bir ölçüye göre (kader ile) yarattık. (Kamer Suresi,49) "Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz, onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır." Hadid Suresi,22 Selam Huda'ya tabi olanların üzerine olsun...
108.00 ₺ -
Seyru Suluk Risaleleri Adabus Suluk
Seyr ü sülük, Hakk'a doğru giden ve içinde pek çok imtihanlar ve ilâhi mevhibeler barındıran uzun bir yolculu-ğun hikâyesidir. Yola başlamanın, yolda olmanın ve vuslata ermenin ayrı ayrı şartları ve tatları vardır. Necmeddin Kübrâ, bu alandaki manevi tecrübelerini bizimle paylaşan ender sufilerden biridir. Elinizdeki kitapta Şeyh Kübrâ`nın Arapça olarak telif ettiği üç risâlesinin çevirisi yer almaktadır. Bunların ilki Adâbü's-Sülük ila Hazreti Mâliki'l-Mülk ve Meliki'l-Mülük ismini taşımakta ve kalbi-rühâni sefer ile zâhiri-bedeni seferi anlatmaktadır. Risâle Fil-Halve adındaki ikinci risâle, halvet edeblerinden ve halvette yaşanan bazı tecrübelerden bahsetmektedir. Müellifin el-menhec/yol/yöntem adını verdiği ve sekiz kısımdan müteşekkil Minhacii's-Salikin ve Mi'râcii't-Tâlibin adlı üçüncü risâle ise fakr, fakir sâlik, muhabbet, halvet, nefsin tanınması, fakirin nasihati ve irşâdı, fakrın mâsivâya üstünlüğü, dünyanın hakikati ve Allah yolunun vasıfları gibi konuları söz konusu etmektedir.
98.00 ₺ -
Nefsinin Arzularından Kalbini Temizle Edebun Nefs
Hakim et-Tirmizi, İslam tarihinin gurur duyduğu İslami şahsiyetlerin en büyüklerinden sayılır. İlmin parlak olduğu, uzun süre dünya medeniyetinde etkili olan marifet kaynaklarının açıldığı bir dönemde yaşamıştır. Bu dönemde insanlara yol göstermiş ve nefis eğitimi için bir metot ortaya koymuştur. Hakim et-Tirmizi, hadis ilmi alanında akla gelen en önemli isimlerden biri olmasının yanında, tasavvuf alınında da çok önemli eserler vermiştir. Bunlardan bir olan Edebu'n Nefs'de; kişinin nefsinin hevâ ve arzularını kontrol altına alabilmesinin kalbini temizlemesi ile mümkün olabileceği ayet ve hadislerle desteklenerek, son derece sade ve anlaşılır bir dil ile anlatılmıştır.
70.00 ₺