-
Helal Kazanç Hayatımızın Mihenk Taşı
HAYATIMIZIN MİHENK TAŞI - HELÂL KAZANÇ Rızkı helâl yollardan temin etmek ve helâl lokma ile beslenmek, son derece ehemmiyetli bir meseledir. Çünkü helâl lokma, insanlığın mihenk taşıdır. Altının kalitesi mihenk taşı ile test edildiği gibi, insanın kalitesi de helâl lokma ile test edilir. Haram lokma ise, hayatı zehirler, iman nurunu sündürür, kalbi karartır, manen ölmesine sebep olur. Dolayısıyla haram yiyen bir kimse, istese de ibadet edemez, ibadet etse bile zevk alamaz! Esasında helâl de haram da rızıktır. İkisi de gıdadır. Fakat biri şifadır, biri de zehirdir. Hz. Mevlana?nın (k.s) şu sözü bu meseleyi çok güzel ifade etmektedir: "Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki su ise, onu kaldırıp yüzdürür.?
71.40 ₺ -
Edep Bir Tac İmiş
EDEP BİR TÂC İMİŞ Semerkand Yayınları?ndan güzel ahlâka dair kısa, özlü ve faydalı makalelerden oluşan bir eser: Edep Bir Tâc İmiş. Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim? buyurmuştur. Güzel ahlâk Peygamberimiz?in (s.a.v) yaşayış şeklidir, Allah dostlarının şanı ve alametidir. Tasavvuf da güzel ahlâktan ibarettir. Ahirette mîzana konacak en ağır, en faydalı amel, iman ve namazdan sonra güzel ahlâktır. Doç. Dr. Dilaver Selvi?nin sade ve akıcı dille yazdığı eseri, dinî kaynaklara dayanmakla beraber kıssa, şiir ve nüktelerle okunması zevkli hale geliyor.
131.60 ₺ -
Peygamber Efendimizin Mucizeleri
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MUCİZELERİ Bu zamana kadar Arapça yazılmış tefsir, hadis, siyer, delailü’n- nübüvve ve tarih kitaplarında mucize ve Hz. Peygamber’in (s.a.v) mucizeleri genişçe anlatılmıştır. Bu kitap Resulullah Efendimiz ’in mucizelerini güvenilir kaynaklardan derleyerek sade üslubu ve akıcı diliyle anlatıyor.
112.00 ₺ -
Peygamber Efendimizin Hayatı Mahmudus Siyer
MAHMUDU’S-SİYER - PEYGAMBER EFENDİMİZİN (s.a.v) HAYATI Âyîne-i Rahmânî, Nûr-i pâk-i Sübhânî Sırr-ı Seb’a’l-Mesânî, Sensin yâ Resûlallah Aziz Mahmud Hüdâyî [ k.s] Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla, Biz âciz kullarına her dem rahmetiyle muamele eden Allah Zülcelâl hazretlerinin yine merhametinin en büyük tecellisi olarak ümmeti olma şerefiyle bizi yücelttiği, iki cihanın sultanı Resûlullah Efendimiz’e [sallallahu aleyhi vesellem] binlerce kez salât ve selâm olsun. Son peygamber Hz. Muhammed Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem], insanlığın ve güzel ahlâkın da son noktası, zirvesidir. Fakat kendi dilinden Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] aslında ilk peygamberdir. Bu yüzden şairler onun bu vasfını sık sık dile getirirler. Mesela Aziz Mahmud Hüdâyî [kuddise sırruhû] hazretleri bu hususu: Nebî idin dahi Âdem dururken mâ u tîn içre İmâm-ı enbiyâ olsan revâdır yâ Resûlallah beytiyle dillendirirken onun mi‘racında peygamberlere imam oluşuna da telmihte bulunur. Resûl-i Ekrem’in son peygamber oluşunu ise şair Rızâyî, Ey Hatm-i Rusül âlemde gelsen n’ola âhir Âdet budur âhirde gelir bezme ekâbir beytinde onun büyüklüğünü gösteren bir delil olarak sunuyor. Hz. Peygamber için söylenen manzum sözler içinde, ona âşık gönüllerin onun ismini anarak "Aman!” deyişlerini, "Muhammed” ve "amân” lafızlarının ebced hesabında aynı değere sahip olmalarına bağlayan şu beyit de müstesna bir yere sahiptir: Amân lafzı senin ism-i şerîfinle müsâvîdir Anınçün âşıkın zikri amândır yâ Resûlallâh *** İşte yer yer böylesi beyitlerle süslenmiş olan Mahmûdü’s-Siyer kitabı, 1870 yılında o zaman Bahriye’de alay kâtibi olan Eyüp Sabri Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Yazar giriş kısmında bu eseri neden kaleme aldığını izah sadedinde, kendisinden önce siyer sahasında yazılmış eserlerin bir kısmının Farsça ve Arapça olduğunu belirtiyor. Böylelikle bu eserlerin faziletlerinden istifade edemeyen insanlar için geriye Türkçe olanlar kalıyor. Bunlar arasında mesela Lâmiî Çelebi, Bâkî, Veysî, Nâbî, Nev‘îzâde Atâî gibi isimleri zikredebiliriz. Ancak yazara göre onların çoğunda da seçkin kişilere hitap eden bir üslup ve anlaşılması zor ıstılahlar yer almaktadır. Bu yüzden herkesin kolaylıkla anlayabileceği, zayıf rivayetlerden arınmış bir esere ihtiyaç duyulduğunu belirten Eyüp Sabri Paşa, bunda muvaffak olmaktan dolayı da kendini bahtiyar addetmiştir. Eser devrine göre hakikaten sade bir dil ve anlatıma sahiptir. Ancak yer yer uzayan cümleler, yazarın bir üslup özelliği olarak kaydedilmelidir. Sadeleştirme esnasında mana bütünlüğünü tekrar tesis etme gayretini hiç elden bırakmadan böylesi cümleleri bölmek zorunda kaldık. Bu hususta bir eksiklik yahut kopukluk varsa bu yazara değil, hazırlayana ait bir kusurdur. Yazar eserinde Peygamber Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] hicretine kadar olan hadiseleri bir bölümde ele alırken hicretten sonraki kısımları yıl yıl ayırmış, bu bölümlerin başlığını da hicretin kaçıncı yılı ise ona göre koymuş. Böylelikle eser bir bölümü hicret öncesi ve kalan on bir bölümü hicret sonrası olmak üzere on iki bölümden teşekkül etmiştir. Bunlardan sonra yazar faydalı gördüğü için sona bir ek bölüm yerleştirmiş, burada Resûlullah Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] akrabaları, aşere-i mübeşşere, vb. şahıslarla ilgili kimi tablolar şeklinde olmak üzere bilgiler ermiştir. Sonrasında Hz. Peygamber’in [sallallahu aleyhi vesellem] türlü işlerini gören sahabeleri sayan yazar, onun şahsi eşyalarını kısa kısa malumatla birlikte bu kısmın sonuna kaydetmiştir. Dolayısıyla sonda yer alan bu ilavenin uhtasar ve faydalı bir tasnif olduğu âşikârdır. Yazarın eserine aldığı âyet ve hadislerin meallerini ve kaynaklarını verdik. Farsça ve Arapça şiirlerin metinlerinin yanına çevirilerini de ilave ettik. Eserin bir başka özelliği de metin içinde yeri geldikçe bizim "ara söz, ilave, ihtar, faydalı bilgi, hikmet” vb. olarak kimini yeniden adlandırdığımız küçük notlarla yazarın açıklayıcı birtakım bilgiler vermesi ve bazı rivayetleri konu bütünlüğünü bozmadan aktarmasıdır. Bu bölümler metinden bağımsız olarak da ayrıca değerlendirilebilirse de kimi yerlerde bu başlıklar altında verilen bilgilerle irtibatlı olarak hemen sonrasında anlatımın devam ettiği görülebilir. Yazar Resûlullah’ın [sallallahu aleyhi vesellem] gösterdiği mucizeleri olayların akışı içerisinde anlatmış ve bunlar için ayrı bir bölüm tahsis etmemiştir. Bu hususta ilgili başlıklara müracaat etmek yerinde olacaktır. Eserin yazarı Eyüp Sabri Paşa’yı rahmetle yâdederken okuyana faydalı olması temennisiyle giriştiğimiz bu çalışmada bizi muvaffak kılan Allah’a da sonsuz hamdü senâlar olsun. Gayret bizden, tevfîk Allah’tandır. Kasım 2010 Dr. Fatih Başpınar
291.20 ₺ -
Hz Ali Toprağın Babası
HZ.ALİ | TOPRAĞIN BABASI İslâm halifelerinin dördüncüsü, Efendimiz’e (s.a.v) ilk iman edenlerden, Zülfi kar kılıcının yiğidi, ilmin kapısı olan Hz. Ali’nin (r.a) kutlu hayatı , usta öykücü Ali Haydar Haksal’ın kaleminden sizlerle buluşuyor. Allah Resûlü’nün (s.a.v) en yakınlarından olan Hz. Ali’nin hayatı nı klasik bir hayat hikâyesinden ziyade tarihî olayları edebî bir dille yorumlayan Haksal’ın bu nadide eserine Semerkand Yayınları’ndan ulaşabilirsiniz.
109.90 ₺ -
Hz Ebubekir
SEVGİLİ'NİN YOL ARKADAŞI HZ. EBÛ BEKİR (r.a) "Aşk insanları birbirine bağlar. Halkaya halkalar eklenir. Yollar yola ulanır ve uzar gider. Seçilmiş olmak bir lutuftu. Günlerce Sevgili ile baş başa olmak... Söz incilerini gönül hanesinde biriktirmek. Bitmesini istemeyeceği uzun bir yolculukta zamana tanık olmak. Yol arkadaşı olmak…” Ali Haydar Haksal’ın kaleminden Sevgili’nin yol arkadaşı Sıddık-ı Ekber’in (r.a) hayatı...
126.00 ₺ -
Efendimiz Soruyor Ashap Cevaplıyor
Kur’ân-ı Kerîm herkesi aciz bırakacak kadar güzel ve üstün bir belagata sahiptir. Hz. Aişe Annemizin deyimiyle "Yaşayan Kur’an” olan Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) üslubu ve hitabetiyse harikuladedir. Soru sormak da Resûlullah’ın (s.a.v) İslam’ı tebliğ ve ashabı irşat konusunda başvurduğu usullerden biridir. Soruyla öğretmeyi ayet-i kerimelerde ve Cibril Hadisi’nde de görürüz. Cibril (a.s) insan kılığında gelmiş ve Fahr-i Kainat Efendimiz’e imanın, İslam’ın, ihsanın ne olduğunu sorarak aslında bunları ashab-ı kiramın öğrenmesini sağlamıştır. Siraceddin Önlüer, Efendimiz Soruyor Ashap cevaplıyor isimli eserde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hadis-i şeriflerde ashab-ı kirama sorduğu bildirilen soruları ve tabi ki bunların cevaplarını bir araya getiriyor. İman ve İslam, Kitap ve Sünnet’e bağlılık, ilim ve amel, edep ve ahlak, dua, zikir, hak ve hukuk, iyilik ve kötülük, abdest ve gusül, namaz, zekat ve oruç, nikah başlıkları altında gruplanmış bu sorular hem Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) tebliğ ve irşat metodunu anlamamız hem de dinimizin temel esaslarını bütünlüklü bir şekilde Resûlullah’ın (s.a.v) sorduğu sorular üzerinden öğrenmemiz açısından büyük önem arz ediyor.
86.80 ₺ -
Böyle Seslendiler Allah Rasulu ve Hulefai Raşidinden Hitabeler
Resûl-i Ekrem Efendimiz (S.a.v) Medine’ye hicret ederken, yol üzerinde bulunan Ranuna vadisinde kıldırdığı Cuma namazında insanlara şöyle seslendi: Ey insanlar! Ölmeden önce kendiniz için ahiret azığı hazırlayın. Allah’a yemin olsun ki her biriniz öleceğinizi ve sürünüzü çobansız bırakacağınızı elbette biliyorsunuz. Sonrada Rabb’i ona, aralarında ne bir tercüman ne de perdedar olmaksızın şöyle diyecek: benim elçim sana gelip hakikati tebliğ etmedi mi? Ben sana mal mülk verdim, ihsanda bulundum; peki, sen kendin için önceden bir şey hazırladın mı?
157.50 ₺ -
Alemlere Rahmet Muhammed Resulullah (sav)
Muhammed Mustafa (s.a.v), bizim hidayet rehberimizdir, alemlere rahmettir, kainatın efendisidir, iki cihan güneşidir, üsve-i hasenedir, hayatın her devresinde, insanlığın her merhalesinde örnektir. Onun yaşadığı Asr-ı Saadet, İslam pınarının gözüdür. Pınarların gözünde sular daha berrak, daha lezzetlidir. Ondaki tazelik hissi gönüllere sirayet edecek kadar canlıdır. Yerden kaynayarak çıkışı bile daha şirin, daha güzel, daha güven vericidir.
241.50 ₺ -
Kenzül İrfan 1001 Hadis
Kitap Osmanlıca (aslına uygun) ve Türkçe olarak yeniden hazırlanmıştır. M.Esad Efendi’nin derlediği Kenzü’l-İrfân isimli bu eseri zamanında büyük hüsn-ü kabule mazhar olmuştur. Türkçe’yi kullanmaktaki liyakatı ve şiirlerindeki başarısını Necip Fazıl şöyle ifade etmektedir. “Es’âd Efendi’nin Kenzü’l İrfan isimli eserinde asli metne ve Osmanlıca’ya büyük bir sâdakat ve hâkimiyet müşahede ettiğimizi belirtmek borcundayız…” Kitapta yer vermiş olduğu bazı Hadis-i Şerifler; * Saadet-i uhreviye [ahiret mutluluğu] için ibâdât ve tââtte bulunanların, Cenabı Hak saadet-i dünyeviyesini de [dünya mutluluğunu da] ihsan buyurur. * Cenab-ı Hakk’ın yanında tövbekâr olan gençlerden sevgili bir şey yoktur. * Bir kimse vâlideyninin mahzuniyetini mucip [üzüntüsünü gerektirir] harekette bulunursa, günah-ı kebire [büyük günah] sahibi olur. * Cenab-ı Allah dünyaya: (Bana hizmet edenlere hizmet et) diye ferman buyurur. * Allah için ilmi talep edenlerin rızıklarını, Cenab-ı Allah me’mûl olunmadık [umulmadık] mahallerden [yerlerden vereceğini] tekeffül etmiştir. [üzerine almıştır] * Bir müminin kalbini mesrûr eden [sevindiren] kimse, beni mesrûr etmiş [sevindirmiş] olur. * Din kardeşinin dünyevî ve uhrevî bir müşkülünü [meselesini] halleden kimse için, hac ve umre gibi bir sevap yazılır. * Hangi kadın ki zevcini gazaplandırır; Cenab-ı Allah’ın la‘netine müstahak olsun. * Tahkîken, sizden bana en yakın olan kimse, beni çokça salât u selâm ile yâd edenlerdir. * İhtiyarlar yemekten sıkılmadıkları gibi, teallüm-i ilimden [ilim öğrenmekten] dahi sıkılmasınlar.
140.00 ₺ -
Revaiül Beyan Ahkam Tefsiri Arapça 2 Cilt Asriye
2 Cilt - Bu eser, Mekke Üniversitesi Şeriat Fakültesinde ders kitabı olarak okutulmuştur. - Ahkâm ayetlerinin tümünü kapsar -Kuran Ahkâmını bizlere sunan en geniş eserdir. YAYINCI ADI : Mektebetü'l-Asriyye - المكتبة العصرية YAYIN ŞEHRİ : Beyrut
767.70 ₺ -
Safvetüt Tefasir Arapça 3 Cilt Takım
Safvetüt Tefasir (3 Cilt) - صفوة التفاسير Muhammed Ali Sâbûnî hocaefendinin Taberî, Kurtubî, Âlûsî ve İbn Kesîr gibi muteber tefsirlerden yararlanarak rivâyet ve dirâyet tefsir ekollerini cem ettiği, üç cilt halindeki “Safvetü’t-Tefâsîr” isimli eserinin tashihli nüshasıdır Günümüz insanının çok geniş tefsirleri okumak için zaman bulamayacağını göz önünde tutan değerli tefsirci üstad Muhammed Ali es-Sâbûnî Vâhidî’nin Esbâb-ı Nuzûlu ile Taberî, Keşşâf, Râzî, Kurtubî, Beyzâvî, İbn Kesîr, el-Bahru’l-Muhît, et-Teshîl, Celâleyn, Ebussuûd, Alusî ve Kâsîmî gibi geniş ve güvenilir tefsirlerin özünü alarak çağa hitap edecek ve gençliğin ihtiyacına cevap verecek bir tefsir meydana getirmiş ve bu esere “tefsirlerin özü” anlamına gelen “Safvetü’t-Tefâsîr” adını vermiştir. Eser okunduğunda görülecektir ki Sâbûnî, gerçekten başlıca güvenilir tefsirleri taramış ve bunlardan özümlediği Kur’ânî bilgilerden, yeni ve özet bir tefsir meydana getirmiştir.
980.00 ₺ -
İbni Kesir Tefsiri Arapça 3 Cilt
Bugüne kadar yazılmış, bütün tefsirleri bir araya getiren şaheser. Kuran-ı Kerim-i anlamak istiyorsanız; Kuranın Kuran'la tefsirini öğrenmek istiyorsanız, Kuranın Hadislerle Tefsirini öğrenmek istiyorsanız, Ashab-ı Kiram'ın Kuran-ı nasıl tefsir ettiğini bilmek istiyorsanız, İbni Kesiri okumalısınız. Ebu’l-Fida İbn Kesir tarafından kaleme alınan ve rivayet tefsilerinin en meşhurlarından olan Tefsirul-Kuranil-Azim isimli eserin Muhammed Ali Sabuni Hocaefendi tarafından yapılan muhtasarıdır. Müellifin İhtisar Ederken İzlediği Usul: 1) Uzun isnadların hazfedilerek sadece sahabeden olan ravinin zikredilmesi ve hadisi tahric edenin dipnotta zikredilmesi, 2) Konuyla alakalı istişhad edilen silsile halindeki ayetlerden sadece maksadın anlaşılacağı kadarıyla yetinilmesi, 3) Sahih hadislerle iktifa edilerek, İbn Kesir’in bildirdiği şekilde senedi sabit olmayanların çıkarılması, 4) En sahih rivayetler tespit edilmekle beraber sadece meşhur sahabelerin zikredilmesi, 5) Tabiinin büyüklerinden gelen sahih rivayetlere itimat edilmesi, 6) Müellifin ret amacıyla da olsa zikretmiş olduğu israili rivayetlerin hazfedilmesi, 7) Konusuna göre zarurî olmayan hükümlerle ihtilaflı meselelerin çıkarılması.
975.10 ₺ -
Kuranı Kerim ve Hadisi Şeriflerden Dualar
"İlahî ! Hamdini sözüme sertac ettim, zikrini kalbime mi'rac ettim, kitabını kendime minhac ettim. Ben yoktum var ettin, varlığından haberdar ettin, aşkınla gönlümü bî-karar ettin. İnayetine sığındım lutfune geldim. Kulluk edemedim, affına geldim. Şaşırtma beni, dorğuyu söylet, neşeni duyur, hakikat öğret. Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevemem. Sevdir bize hep sevdiklerini. Sevdin habibini, kainata sevdirdin; sevdin de hil'at-i risaleti giydirdin. Makam-ı İbrahim'den Makam-ı Mahmud'a erdirdin, server-i asfiya kıldın, hatem-i enbiya kıldın. Muhammed Mustafa kıldın. Salatü selam, tahiyyat-i ikram, her türlü ihtiram ona, onu âline, ashab-ı etbaına ya Rab!" Elmalılı Tefsirinden
238.00 ₺ -
Büyük Tefsir Tarihi 2 Cilt Takım
BÜYÜK TEFSIR TARIHI 1-2 Ömer Nasuhi Bilmen’in titizlikle hazırladıgı, nitelikli bir tefsir tarihi çalısması olan bu eser, iki ana bölümden olusuyor. Tefsir ilmine giris mahiyetinde olan birinci bölüm, Kur’ân-ı Kerîm’in toplanması, yazılması, özellikleri, mucizevi yönleri ve ihtiva ettigi ilimlere dair bilgiler içeriyor. Tefsir Usulü konularından olusan bu bölümde, tefsir çesitlerinin yanı sıra müfessirlerin bilmesi gereken ilimler de ele alınıyor. Ikinci bölümde ise öncelikle çok sayıda tefsir yazılmasının hikmetleri ve müfessirlerin yöntemleri açıklanıyor. Ardından birinci, ikinci ve üçüncü tabakadan, yetismis müfessirlerle ilgili bilgi veriliyor.
574.00 ₺ -
Dil ü Can
Bu kitapta, Hâce Abdullah-ı Ensârî’nin (k.s) nasihat tadındaki gönlünüze isleyecek hikmetlerle dolu sözleri yer alıyor. Bir gönül isi olan hakikati aramak ve Peygamberimizin (s.a.v) buyurdugu üzere esyanın hikmetini ögrenmek, insanın dünyaya gelis amaçlarındandır. Bir Müslüman’ın üzerine farz olan ilim ögrenmek, esas olarak Allah dostlarından feyizlenmekle yerine getirilir. Vâridât, Ilâhînâme, Kalendernâme ve Makûlât risâlelerinden olusan eser Semerkand Yayınları’ndan çıktı.
28.00 ₺ -
Sünneti Nebeviyye
Sünneti Nebeviyye Hidayet ve Delalet Ayrımındaki Kıstası Müstakim Neşriyat hayatına “bismillah” dediğimiz günden bugüne muhtelif sahalardaki hizmetlerimizle ilerliyoruz hedeflerimize doğru. ‘Dirâyet’li bir düşünce ve duruşla mâziyi âtiye taşıma gayesiyle yürüttüğümüz ‘Ehl-i Sünnet istikâmetinde hizmet’ çalışmamızın bir meyvesiyle daha yeniden karşınızdayız. Modern Kur’an telakkilerini konu edinen sayılarımızdan sonra üzerinde hayli şüphe oluşturulan “Sünnet-i Seniyye” üzerinde bir çalışma yapmanın isabetli olacağı kanaatine vardık. Bu sebeple günümüzde etrafında şüphe kasırgalarının estirildiği Sünnet-i Nebeviyye eksenindeki muhtelif konuları tahlil ve mezkûr şüphelere cevap niteliği taşıyan makaleleri muhtevi bu eserle buluşturduk sizleri. Bu sayıda da hocalarımız çok önemli konuları ele aldılar. Dini bir vecibe addedilmesi gereken asıllarımızı savunma adına pek mühim konuları vuzûha kavuşturdular. Husûsen coğrafyamızda baş göstermiş Sünnet inkârcılığı akımının îras ettiği bazı şüphelere yönelik olan bu çalışmalar pak zihinlerin karıştırılmaması ve meselelerin gizlenen gerçek veçhelerinin tebarüz etmesi gayesiyle enine boyuna işlendi. 8 Makalelerimizin hacim olarak geniş olması sebebiyle dergimizin formatında bir değişikliğe gitmiş bulunmaktayız. Kitap tarzı çalışmaların birçok açıdan daha faydalı olduğu kanaatinden hareketle bundan böyle mecmuamız bu şekilde neşredilecek. Hadis inkarcılığının tarihçesi, hadislerin Kur’an’a arz usulünün hadis münkirleri tarafından nasıl istismar edildiği, ulemaya tabi olmadan Sünnet’e tabi olma iddiasının beyhude bir slogan olduğu, hadislerin güvenilirliği meselesinde İslâmî paradigma ile oryantalist paradigma arasındaki fark, mürsel hadise ulemanın bakışı ve makbuliyeti, telakki bi’l-kabûl’ün hadislerin takviye edilmesindeki etkisi, Kur’an’ın dörtte birini teşkil eden enbiyâ kıssalarında ana temanın ya peygambere tabi olmak ya da helâk olmak olduğuna dair makalelerin yer aldığı çalışmamızda kitabiyât bölümünde konu başlığımızla ilgili birkaç mühim eserin tanıtımı mevcut. Çalışmamızın son bölümünde iki adet Arapça makalemiz de mevcut. Bu iki makalenin birincisinde Sünnet’e ittiba olmadan muzaffer olamayacağımız vurgulanırken ikinci makalede de tasavvufî esasa da işaret eden “” rivayetinin tahrîci yapılmış. Rabbimiz, çalışmalarımızı rızasına muvafık kılıp, hakkıyla müstefid olmayı cümlemize nasip eylesin. • Dursun Ali Yılmaz • Ömer Faruk Korkmaz • Enes İnce • Hasan Yaşar • İbrahim İhsan Bayraktar • Mustafa Ülker • Orhan Gazi Yüksel • Faruk Kemaloğlu • İbrahim Deliloğlu
140.00 ₺ -
Zikir
Tasavvuf, Cenâb-ı Hakkın iradesinin hayatın her aşamasında uygulamasının, yani hâle tam olarak geçirilmesinin yanısıra, İslâm’ın ihsan boyutu olarak tarif edilmektedir. Tasavvufun özü ise, insanın kendini bilmesidir. İnsanın kendini bilmesinin en önemli tezâhürü de zikirdir. Tasavvufta zikir, kişinin benliğinden kurtulup, evrensel benlikle var olma yoludur; Allah’a vâsıl olma iştiyâkıdır. Kişinin nefsânî arzularından kurtulup, ebedî olana yönelmesidir. Zikir, dirilmek ve hayat bulmaktır. Bu mânâda fenâ-bekâ düşüncesi tasavvufta üzerinde çok durulan iki kavramdır. Fenâ, benlikten, nefisten kurtulma; bekâ ise, kendi bütünlüğünü kazanıp evrensel benlikle bütünleşme olarak değerlendirilmiştir. Zikir insanın fenâ haline ulaşması için tarîkatların uyguladığı en önemli usüllerden biridir. Zikir, aynı zamanda tarîkat uygulamalarının en önemli unsurlarından birisidir. Tarîkatlardaki ilk derstir. Zikrin “lisanî zikir”, “kalbî zikir”, “toplu zikir”, “semâ”, “hatm-ı hâce”, “darb-ı esmâ,” “kayamî zikir,” “deverân” gibi şekilleri tarîkatların meydana geliş süreciyle birlikte ortaya çıkmış hususlardır. Zikir ve musiki arasında da irtibat kurulmuştur. Dinleme, musiki anlamına gelen sema Mevlevîlik tarîkatının zikridir. Ayakta dönerek icrâ edilir. Buna “Mukabele” de denilir. Bugünkü şekliyle semâ, sonraki asırlarda ortaya çıkan bir uygulamadır. Mesela,“Hatm-i Hace” Nakşbendî tarîkatında kişinin şeyhin huzurunda oturarak icrâ ettiği zikirdir. Sessiz yapılır. “Büyük hatme”, “küçük hatme” diye ayrılır. Râbıta ile başlar, duâ ile sona erer. Gözler kapalı olarak yapılır. İntisâbı olmayan iştirak edemez. “Darb-ı Esmâ” ise, Halvetîlerde icrâ edilen zikirdir. Bunun gibi tarîkatların farklı zikir uygulamaları olsa da hepsi özü itibariye birdir. Rabbimiz (c.c.), insanın kendisiyle bütünleşme ve varoluş kazanma hakîkati olan zikrin ehemmiyetini “Siz Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim” (Bakara, 152) ifadesiyle beyan buyuruyor. Mevlânâ, Mesnevî’sinde bu konuyla ilgili şöyle bir hikâye anlatır: Adamın biri her gece Allah’ı zikreder ve bu zikrinden de zevk almaktadır. Bir gece Şeytan ona şöyle vesvese verir: -“Bunca Allah demene karşılık Onun lebbeyk (buyur) demesi nerede? Böyle ne vakte dek “Allah” deyip duracaksın?” Adam bu vesveseden üzülür, eleme düşer, başını yere koyup yatar. Rüyada Hızır (a.s.)’ı yeşiller giymiş olarak görür. Hızır ona: -“Niçin zikri bıraktın? Zikretmekten niye vazgeçtin?” der. -“Lebbeyk” sesi gelmiyor. Kapıdan kovulacağımdan korkuyorum” -Senin “Allah” demen, sana aynı zamanda “lebbeyk” denilmesidir. Senin o derde düşmen, çareler araman kapıya kabul edilmendendir. Her Allah demende sana gizlice “Lebbeyk” (buyur) denilir.” Dolayısıyla insanın arayış içinde olması, âh u fîgan etmesi, ahh çekmesi, zikredebilmesi hep Cenâb-ı Hakkın bir lütfudur. İnsan gidecek başka kapının olmadığını bilerek, bu şuur içinde hayatını sürdürebilmelidir. Bu kitapta tasavvufun en önemli mevzularından biri olan zikir konusu temelde tasavvufî bir bakış açısıyla ele alınmaya çalışılmıştır. Kitap; önsöz, iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde, İslâm’da zikir, Kur’ân-ı Kerîm’de zikir, Efendimiz (s.a.v.)’in hayatında zikir, tasavvufta zikir, zikrin üç hâli, zikrin önemi, zikrin sürekliliği, zikrin benlik inşâsına tesiri, tefekkür zikir birlikteliği, zikrin evrensel yönü, zikrin sosyal-psikolojik yönü, zikrin kuşatıcılığı, dâimî zikrin önemi ve tesiri, zikrin kişiliğin oluşumuna ve insan-ı kâmil olmaya tesiri, zikir tefekkür ilişkisi, zikir ma’rifet ilişkisi, zikir vuslat ilişkisi, zikir mekân ilişkisi, zikir şükür ilişkisi, zikrin diğer ibadetlerle münâsebeti gibi konular işlenmiştir. İkinci bölümde ise, farklı zikir uygulamaları başlığı altında, hafî zikir, cehrî zikir, tevhid zikri gibi konulara temas edildikten sonra tarîkatlarda zikir başlığı altında Kâdirî, Nakşî, Rıfâî, Kübrevî, Sühreverdî, Halvetî, Gülşenî, Mevlevî gibi tarîkatlarda zikrin farklı icrâ ediliş şekilleri ve farklı isimlendirmeler ortaya konulmuştur.
84.00 ₺ -
Yolculuk Nereye?
Yolculuk nereye? Yolculuk, hiç şüphesiz oraya... Rabbin huzuruna... Peki, ama oraya nasıl varmalı? Bu soru çok daha hayati. İnsan, yolculuğun sona doğru ilerlediğinin bir şekilde farkına varır da, asıl “Oraya nasıl varmalı?” sorusunu sormayı, cevabı üzerinde yoğunlaşmayı, daha önemlisi doğru bir cevabı bulmayı ıskalayabilir. İnsan, dünyaya, Rabbin bünyesinde sakladığı türlü çeşitli potansiyellerle gelir. Sonra bu potansiyel imkânlar, gün yüzüne çıkar, insanın gücünü - kuvvetini oluşturur. Bir süre böyle “Güçlü” olarak devam eder insan hayatı. Sonra şakaklara ak düşer. Zirve dönülür. Güç azalır, azalır ve azalır. Son nefes, insanın son gücüdür. O da gittiğinde, insanda, dünya varlığından bir şey kalmaz. Bu durumda insanı, ebediyet kapısı gibi duran kabre götürürler. Kabre konulduğunda, insanın malı, mülkü, ünvanları, evladü ıyali, her şeyi ama her şeyi bu tarafta kalmıştır. Artık hayatın gerçeği öte dünyadır. Ebediyyet âlemidir ve orada Rabbin huzuruna çıkılacaktır.
70.00 ₺ -
Yaratılana Şefkat ve Merhamet
Şefkat.. Bazen bir babanın bakışlarında, bazen bir annenin kucağında, bazen bir arkadaşın omuzunda, bazense bir dostun içten dokunuşunda gösterir sıcaklığını.. Bazen de hiç tanımadığımız birinin yardım çabalarında.. Her daim özlenir, ne kadar güçlü olunsa da ihtiyaç duyulur.Biri size şefkat gösteriyorsa eğer, bu, ne verenin kudretinden, ne de verilen kişinin güçsüzlüğündendir; bu, insanlığın yüz yıllardır bir türlü akıl sır erdiremediği ve fakat hissedebildiği karmaşık hayat denklemindendir...
49.00 ₺ -
Hasan Basri
Müellifin Önsözü Her türlü hamd ve senâ , ona lâyık Allah Teâlâ Hazretlerine mahsûstur. O, hamdi yalnız kendi zât-ı ulûhiyetine mahsûs kılarak bunu biz kullarına vâcip kılmıştır. Cenâb-ı Hak, öncesi olmayan, kadim, sonu bulunmayan bâkî ve ebedîdir. O’nun hiçbir benzeri yoktur. Herşeyi işiten ve gören O’dur. O’nun birliğine, eşi ve ortağı olmadığına iman eder; Hz. Muhammed (s.a.)’in Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim. Yine şehadet ederim ki, O, Rasûlünü hak din ve hidâyyet ile bütün dinlere üstün olmak üzere göndermiştir. - Ey okuyucu! Cenâb-ı Hak şanını yükselterek sana yardımcı olsun. Muvaffakiyetini artırarak seni doğru yoldan ayırmasın. Senin Hasan el- Basrî hakkındaki arzu ve merakını biliyorum. İşte bu yüzden muhtelif kitablarda dağınık bir halde bulunan O’nun hayatı, âdâbı, zühdü ve mev’izeleri ile ilgili hussusları imkân nisbetinde bir araya toplamaya çalıştım. Bütün bunları senin arzunu yerine getirmek ve bu konuda üzerimde bulunan hakkını ödemek için yaptım. Her türlü yardımı Allah’tan dilerim. Zîra O bana kâfidir. Ve O ne güzel vekildir. Hasan el-Basrî hakkındaki bilgileri sekkiz ayrı bölüme ayırdım: Birinci Bölüm: Hasan el-Basrî’nin Yetişmesi, Fiil ve Davranış özellikleri İkinci Bölüm: Edeb ve Güzel Ahlâka Dair Sözleri Üçüncü Bölüm: Kısa vaaz ve Hikmetli Sözleri Dördüncü Bölüm Dünyayı Kötülemesi ve Ona Bağlılıktan Sakındırması Beşinci Bölüm: Dua ve İstiğfara Teşvik ile Riyâ ve Yapmacıktan Sakındıran Öğütleri Altıncı Bölüm: Kur’an-ı Kerim Okurken Söylediği Hikmetli Sözler Yedinci Bölüm: Halife ve Valilerle olan Yazışma ve Görüşmeleri Sekizinci Bölüm: Muhtelif Konulardaki Nasihatları
77.00 ₺ -
Vakıf İnfak Hizmet
Muhterem Osman Nuri Topbaş Bey'den dinimizin mali fedakarlıkla ifa edilen yönlerine dair bir eser Elinizdeki kitap Osmanlı'yı hayranlık derecesinde seven bir gönülden doğmuş... Vakıf İnfak Hizmet adıyla tecessüm etmiş bir insan gibi günümüz insanına rehberlik ediyor. Çıkar çatışmalarının tozu dumana kattığı dünyamızda, sevgi ve merhamete susayan insanlığın yüreğine su serpiyor. Bu kitapta, Osmanlı'nın hizmette açtığı hayırlı çığırı yeniden ihya etmenin heyecanını bulabilirsiniz: Öşrü, unutulmaya yüz tutan sadaka taşlarını, kuş evlerini, hastalanan hayvanlara yardım için kurulan vakıfları, evlenemeyen yoksullara çeyiz temini maksadıyla tesis edilen hayır müesseselerini... Ve ecdada layık olmanın yolunu bulabilirsiniz. Kitap nadide bir çiçek buketi gibi; özenle seçilmiş cümlelerden oluşuyor. Albenisiyle kendini okutuyor ve damarlarınıza hizmet aşkını zerk ediyor. Bu kitap okundukça, yeryüzünde iyilik ve hayır yarışı yeni bir ivme kazanacak.
147.00 ₺ -
Üsvei Hasene 2
Üsve-i Hasene -2 Peygamber Efendimizin hayâtı, seciyesi bu güne kadar ciltler dolusu kitaplarla anlatılır... Kütüphaneler dolusu kitaplara, şimdi iki ciltlik bir ekip çalışması katıldı. O, insanlara nasıl yaklaşır, eşyaya nasıl bakardı?
343.00 ₺ -
Üsvei Hasene 1
Üsve-i Hasene (2 Cilt) Peygamber Efendimizin hayâtı, seciyesi bu güne kadar ciltler dolusu kitaplarla anlatılır... Kütüphaneler dolusu kitaplara, şimdi iki ciltlik bir ekip çalışması katıldı. O, insanlara nasıl yaklaşır, eşyaya nasıl bakardı?
343.00 ₺ -
Üç Sevgili
Onlarca aile içinden seçkin unvanını hak eden bir aile. Herbirferdi ayrı ayrı RasûLullah'ın sevgisine, iltifatına mazhar olmuş; baba, oğul ve annesi... Üç sahabinin hayâtından ibretâmiz öyküler...
108.50 ₺ -
Uhud Gazvesi
O vakit Resuli Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- "Acaba Sa'd İbni'r-Rebi ne haldedir? Şüheda arasında mıdır? Yoksa yaralılar içinde midir? Ona doğru oniki kargı ile hücum olunduğunu gördüm." diye buyurdu. Ve onu arayıp bulmak için Muhammed İbni Mesleme -radıyallahu anh-'ı gönderdi. Muhammed bin Mesleme onu şüheda arasında bulup gördü ki pek çok kılınç kargı ve ok yaralarıyle cismi delik deşik olmuş ve haleti nez'a gelmiş. O halde Sa'd İbni'r-Rebi -radıyallahu anh- gözünü açdı ve Muhammed bin Mesleme'ye hitaben: - "Resulullah'a benim selamımı tebliğ eyle ve söyle ki ben cennetin kokusunu duyuyorum. Kavmine de benden selam eyle ve söyle ki: kirpikleriniz kımıldadıkça Peygamberlerinize ihlas hususunda indallah ma'zur olamazsınız!" dedi. Ve derakab teslimi ruh etti, -radıyallahu anh-.
77.00 ₺ -
Tefsir Usulü Ve Tarihi
Birinci vazifemiz; Kur'an'ın nasıl bir kitap olduğunu tanımak. Bu açıdan bakıldığında vahiy nedir? Allah Teâlâ kullarına akıl, iz'an ve idrrakle birlikte niçin bir de onları vahiy ve peygamberlikle takviye buyurddu? Beşeriyet tarihinde vahiy ve peygamberliğin mâna ve ehemmiyeti nedir? Son olarak Peygamberimiz niçin gönderildi; Kur'an ona niçin inddirildi? Kur'an Peygamberimiz (s.a.v.)'e nasıl geldi? Nasıl yazıldı, nasıl okundu? Günümüze kadar bozulmadan nasıl intikal etti? Onu okumanın kâideleri, onu anlamanın esasları nelerdir? Bütün bunları öğrendikten sonra; İkinci vazifemiz; Kur'ân-ı Kerîm'i harflerinin ve tecvidinin hakkını vererek tertil üzere okumak, onu hakkıyla tilavet etmek Üçüncü vazifemiz; Kur'ân-ı Kerîm'i Rabbimizin muradına uygun olarak anlamak. Dördüncü vazifemiz; Peygamberimiz (s.a.v.) ve ashâb-ı kirâmı örnek alarak Kur'ân-ı Kerîm ve sünneti seniyenin öğrettiği doğrultuda yaşamak. Efendimiz (a.s.) gibi canlı bir Kur'an olabilmek yolunda gayret göstermek. Bu hayatta esas vazifemizin Allah'ın kelamına ve Resûlullah (s.a.v.)'in sünnetine iyi bir talebe olabilmek olduğu şuurumuzu her dâim canlı tutmak. Bu hedeften hiçbir zaman kopmamak ve ayrılmamak. İşte Allah'ın kelamına karşı sorumlu olduğumuz bu vazifelerimizi idrrak edip yaşama hususunda insanımıza yardımcı olma niyetiyle Kur'ân-ı Kerîm, onun tefsîri, tefsîr usûlu ve tarihi konularını ihtiva eden bir kitap hazırlandı. Bu kitapta hususiyle İmam Hatip Liselerinde, İlahiyat Fakültellerinde ve Kur'an Kurslarında eğitim öğretim gören talebelerin anlayabilecceği bir dil ve metot takip edilmeye çalışıldı. Kur'ân-ı Kerîm tarihi, Kur'an ilimleri, Tefsîr usûlü ve tarihi konularrında ilk günden beri Arapça pek çok kıymetli eser telif edilmiştir. Bu konnuda Türkçe olarak kaleme alınan kitaplar da mevcuttur. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'in tarihi ve tefsîriyle ilgili meseleleri farklı bir üslup ve yaklaşımla yeniden ele almak elbette faydalı olacaktır. Bu sebeple elinizdeki mütevazı çalışma meydana gelmiştir. Rabbimizden âcizane gayretlerimizin kabulünü, bizleri hayırlara muvvaffak kılmasını, yüce dinine ve kitabına hizmetle feyizli ve semereli bir kulluk hayatı lutfetmesini niyaz ederiz.
270.00 ₺