-
Çocuğunu Doğru Besle
Çocuğunuzun sağlığı, kilosu ile ilgili endişeleriniz mi var? Ona sağlıklı yiyecekleri yediremiyor musunuz? Onu abur cuburdan, fast food yiyeceklerden, asitli içeceklerden vazgeçiremiyor musunuz? Kısaca çocuğunuzun beslenmesi konusunda kendinizi çaresiz mi hissediyorsunuz?Artık rahat bir nefes alın, her derdin çaresi olduğu gibi bu sorunlara da çözüm var!Çocuğunu Doğru Besle, bebek ve çocuk büyüten, çocuğunun doğru beslenmesine önem veren duyarlı anne babalar için eşsiz bir başucu kitabı!Dr. M. Ender Saraç hekimlik bilgisini ve yılların deneyimini ortaya koydu. Uzm. Dyt. Zeynep Köse “şişmanlatmayan ama besleyici” kısmını çözdü, Şef Başak Sanaç Tanrıverdi ise aşçılığını konuşturdu.Bu kitap size yeter! Çünkü içinde hem bebek ve çocuk büyütürken ihtiyaç duyacağınız hap bilgiler var, hem de birbirinden sağlıklı ve lezzetli tarifler… Yani çocuğuna değer veren ebeveynler için hemen her şey:• Bebeğin sağlıklı gelişimi nerede, nasıl başlar? • Bebeklerde ek besine ne zaman, ne şekilde başlanmalı? • Oyun ve okul çocuklarının beslenmesinde nelere dikkat edilmeli? • Gıda katkı maddeleri ve bebek/çocuk üzerinde etkileri! • Çocuklara uygun baharatlar, çaylar, meyveler, sebzeler, gıda alerjisi olanlara özel tarifler… • İştahsız, kabız veya ishal çocuklar için çözümler… • Boy uzatmak için öneriler… • Evde yapabileceğiniz sağlıklı atıştırmalıklar, çocukların severek yiyebileceği püreler, çorbalar, salatalar, mezeler, zeytinyağlılar… • Yumurtalı tarifler, köfteler, döner, tavuk ve balık yemekleri… • Sağlıklı ekmekler, pide, poğaça, pizza, cips, hamburger, makarna, börek, tatlı, kek ve kurabiyeler… • Sıcak ve soğuk içecekler… • Çocuğunuzla birlikte uygulayabileceğiniz ve afiyetle tüketebileceğiniz kolay ve pratik 120 tarif!
150.75 ₺ -
Çocuğun Ruhuna 7 Armağan
Çocuk ve Aile Terapisti, Psikoterapist Kudret Eren Yavuz’un son kitabı Çocuğun Ruhuna 7 Armağan, çocuklarla anne baba arasındaki duvarları kaldırıp birbirlerini daha kolay anlayabilmelerine hizmet etmek ve çocuklarıyla birlikte geçirdikleri yılları onlar için daha anlamlı hale dönüştürebilmek niyetiyle yazıldı. Kitaptaki öneriler ve yöntemlerin çoğu 3 ile 12 yaş arasındaki çocuklarla çalışılmak üzere hazırlanmış olmakla beraber, yaşamın her doğan insana neşeyi, coşkuyu ve heyecanı en çok sunduğu, mucizelerin en hızlı geliştiği çocukluk dönemi, kitabın merkez alanını oluşturuyor. Kitapta cevabı aranan sorulardan bazıları şunlardır:* Çocuğunuzla ilişkinizde kendinizi anlayabiliyor musunuz? * Zorlandığınızda ortaya çıkıveren, kendi anne babanızdan gördüğünüz baskıcı yanınızı denetleyebiliyor musunuz? * Çocuğunuzu gözlemliyor, onun yaratılış özelliklerine saygı duyabiliyor musunuz? * Çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarını anlıyor, bunlar karşılanamadığında onun neler yaşayacağını biliyor musunuz? * Çocuğunuzu anlamak için dinleyebiliyor musunuz? * Çocuğunuzla yaşadığınız her sorunun aslında ilişkinizi güçlendirecek, ikinize de yeni şeyler öğretecek çok önemli bir deneyim olduğunu biliyor musunuz? * Çocuğunuzla aranızdaki güç dengesini kurabiliyor, onu gücünüzle kucaklayabiliyor musunuz? * Çocuğunuza doğru sınırları zamanında çizip koruyabiliyor musunuz? * Çocuğunuzun bir zorluk içinde olduğunu anlayabiliyor, ona kendini açması için gereken ortamı oluşturabiliyor musunuz? * Çocuğunuzla kazan-kazan ilişkisi kurabiliyor musunuz? * Çocuğunuza kısıtlayıcı değil yapıcı bir disiplin uygulayabiliyor musunuz?Kudret Eren Yavuz, bu ve benzeri pek çok sorunun cevabı olarak anne babalara, çocuklarının ruhlarına sunacakları 7 armağanı şu başlıklar altında sıralıyor:1. Armağan: Kendini bilen ebeveyn olmak 2. Armağan: Gerçek bir aile olmak 3. Armağan: Çocuğunuzun mizaç özelliklerini kabul etmek 4. Armağan: Çocuğunuzun ruhunun ihtiyaçlarının farkında olmak 5. Armağan: Anlamak için dinlemek 6. Armağan: Çocuğunuzda sözlerinizle neler biriktirdiğinizin daima farkında olmak 7. Armağan: Kriz ve sorun zamanlarını iyi yönetmek, krizleri armağana dönüştürmek.Çocuğunuzla ilişkinizde karşılaşacağınız en temel sorunları anlama, baş etme yolları konusunda temel, pratik teknikler, detaylı örnekler ve açıklamalarla…
120.60 ₺ -
Bütünsel Güzellik
“Güzel ve sağlıklı cilt aslında tüm vücut sağlığımızın yansıması ile birlikte, duygusal durumumuzun da bir yansımasıdır. İnsanın kendine dışarıdan bakması, içerden bakması, mental duygu durumunu iyi hissetmesi bir ritüel felsefesi olarak algılanmalıdır. Bu kitabımda bütünsel güzelliği, doğal bakımla, koruyucu güzellik anlayışı ile kolay uygulanabilir. programlara böldüm. Yıllardır mesleğime olan tutkum hep daha iyisini hep daha güzelini, doğru ve bilimsel bilgiyi aramamı sağladı. Ben de sizlerle uzmanlığımda sentezlediğim ve uyguladığım terapi ve bilgilerimi paylaşmak istedim. Cilt uzmanı estetisyenlere ve bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen herkese güzel bir bakış açısı sağlamasını ümit ediyor ve çok seveceğinizi umuyorum. Bütünsel Güzellik kitabımda, güzellik merkezlerinde, enstitülerde ve evinizde rahat uygulayacağınız ritüelleri bulacaksınız. Vereceğim bütünsel güzellik terapileri ile güzelliğinizi sağlıklı bir şekilde korumayı öğreneceksiniz. Bu holistik terapiler yaşam kalitenizi artırıp doğal güzelliğinizi bulmanıza yardımcı olacak…”Seda Sakacı Çelikİşte kitapta yer alan tüm doğal güzellik ritüelleri:Aromaterapi Kilo Terapi Enzim Terapi Antioksidan Terapi Taş Terapi Mineral Terapi Kristal Terapi Anti Aging Terapi Meyve Suyu Terapi Probiyotik Terapi Kupa Terapi Apiterapi Müzikoterapi
20.10 ₺ -
Beynini Doğru Besle
Beyninizi doğru beslediğinizde alacağınız sonuçlar sizi de şaşırtacak! Nöroloji Uzmanı Dr. Banu Taşçı Fresko, yılların hekimlik tecrübesiyle kronik ağrılar, özellikle migren ve fibromiyaljide hayatınızın dizginlerini nasıl yeniden ele alacağınızın ipuçlarını veriyor. Bilimsel kanıtlara dayanarak beslenmenin ağrılarla olan girift ilişkisini sizin için anlaşılır bir dille anlatıyor. Bunun yanında pek çok hastalığı alevlendiren veya yangınını besleyen stresle baş etme yollarını özetliyor. Hastaların da doktorların da görmezden geldiği veya önemli olmadığını düşündüğü çocukluk çağı travmalarından, travmaların etkilerinden, travmaların üzerimizde yarattığı ağır yükten çıkış yollarını gösteriyor. Beyninizi doğru beslediğinizde alacağınız sonuçlar sizi de şaşırtacak; ağrılar azalacak, kronik hastalıklar gerileyecek, mutlu olacaksınız. Kendi geleceğiniz ve gelecek nesillerin geleceğinde olumlu değişikliklere neden olurken, aynı zamanda da kilo verip yıllardır özendiğiniz fitliğe kavuşacaksınız. Hastanın derdinden anlayan çünkü hastalığın derdini çekmiş bir nöroloğun kaleminden ruhunuza iyi gelecek bir kitap!
144.05 ₺ -
Beden Aklıyla Zayıfla
Diyet ve zayıflama konusu neredeyse hepimizin gündeminde… Ama kilo sorununu bir türlü çözemiyoruz. Çünkü ‘piyasa’ yanlış yönlendirmeler, kifayetsiz diyetler, demode bilgilerle dolu. Kilo probleminden kurtulmaya çalıştıkça sanki daha çok kilo alıyoruz! Peki, asıl sorunun yediklerimiz değil, sindiremediklerimiz olduğunu hiç düşündünüz mü? Bedenin de bir aklı olabileceği ve onu tekrar çalıştırdığınızda kiloların kolaylıkla gideceği hiç aklınıza geldi mi? Elinizdeki kitap beden aklının ne olduğunu ve düzgün işlemesi için yapmamız gerekenleri anlatıyor. Dr. Fevzi Özgünül’ün yaklaşık 12 yılda binlerce hastayı tedavi ederken edindiği tecrübelerin sonucu… Dr. Özgönül uzun yıllar aile hekimliği yapmış. Daha sonra obezite konusuna yoğunlaşmış, kilo problemi yaşamış ve bir türlü bu problemden kurtulamamış 10 binden fazla hasta tedavi etmiş. Yaklaşık 150 bin hasta görüşmesi yapmış. Bu görüşmelerde edindiği bilgileri ve tecrübeleri, Beden Aklıyla Zayıfla’da bizlerle paylaşıyor. İştahı azaltmanın ve ekstra kilolardan kurtulmanın en iyi yolunun, doyana kadar besleyici gıdaları yemek ve vücudu güçlendirmek olduğunu söylüyor. Ona göre bize kilo aldıran fazladan yediklerimiz değil; atladığımız, yemediğimiz öğünler ve yediklerimiz içerisinde sindiremediğimiz bölümler! Dr. Fevzi Özgönül, “Şişmanlıkta asıl mesele sindirememek! Çünkü beden aklının merkezi, sindirim sistemi! Merkezde işler düzgün yürürse tüm bedende işler düzgün yürür ve yaşam sağlıklı olur” diyor. Hayykitap sizleri başarı oranı yüzde 95’lere varan yepyeni bir kilo verme modeli ile tanıştırıyor. Üstelik diyet yok, miktar kısıtlaması yok, stres yok, aç kalmak yok! Şimdi devrim zamanı, beden aklını çalıştırarak ideal ölçülerinize dönme zamanı! Kolayca zayıflayıp mutlu olmanın tam zamanı! “Beden aklı zayıfla” modeli klasik diyetler gibi değil, öncelikle sizi diyet stresine sokmuyor! Doyuncaya kadar yiyebiliyorsunuz. Doyduktan sonra ara öğün stresi de yok, bir dahaki öğüne kadar 5-6 saat dinleniyorsunuz. Sindirim sisteminizin çalışmasına izin vermeyi öğreniyorsunuz ama bu arada acıkmıyorsunuz. Yemek yerken yediklerinizin sırasına dikkat etmeyi de öğreniyorsunuz. Mesela çorbayı yemekten önce değil, yemeğin sonunda içiyorsunuz. Sabah güne iyi bir kahvaltı ile başlıyorsunuz. Etli, proteinli, bakliyatlı, salatalı hazmı zor yemekleri, meyveleri öğlen yiyorsunuz. Güneş battıktan sonra salata gibi pişmemiş yiyecekler, meyve, kuruyemiş, et/etli yemek yemiyorsunuz. Akşam bir çorba ya da sebze yemeğini yine doyuncaya kadar yiyorsunuz. Sütlaç, kazandibi ya da dondurma gibi bir tatlı yemek istiyorsanız, akşam 22.00 sularında sindirim sisteminin mesaisi bittikten sonra yiyebiliyorsunuz… Beden aklını harekete geçirmek için! 1. Kesinlikle kahvaltıyı atlamayın. 2. Kahvaltınızı mutlaka evde yapın. Evde yapılan kahvaltı daha bereket¬lidir. En önemlisi, işe gidene kadar yaptığınız hareketler onun sindi¬rimine yardımcı olur. İş yerinde kahvaltı gecikebilir, atlanabilir veya kahvaltı sonrası hareket imkânı olmadığı için öğlen saatine acıkma¬mış olabilirsiniz. 3. Normalin dışında bir vakitte açlık hissettiğinizde 10-12 saat önce ne yaptığınıza bakın (ya öğlen iyi yememişsinizdir ya da aralarda bir şeyler atıştırmışsınızdır.) 4. Çantanızda çerez taşıyın ama sadece öğünlerde yiyin, arada asla yemeyin. 5. Lütfen, öğlen yemeğini atlamayın, en önemli öğün öğlen yemeğidir. Bu saatlerde yediğiniz et, sebze ve yağlar gece hormon üretimi ile birlikte bedeninizin yapılanmasında kullanılacaktır. 6. Öğlen yemeğinde tam doymaya özen gösterin ama lütfen akşam acıkmayayım mantığı ile değil, vücudum ne istiyor ve ne kadar isti¬yor mantığı ile yiyin. 7. Özellikle gece meyve ve salata yemeyin. Çiğ sebze ve çiğ meyve haz¬mı en zor olan yiyeceklerdir. Gece uykunuzda sizi rahatsız eder ve kaliteli uyuyamadığınız için gece hormon üretip sizi küçültemez. Sa¬bah yorgun ve tok kalkarsınız. 8. Bir gün tatlı yemekle bir şey olmaz. Yeter ki o tatlıyı yedim diye nor¬mal yemeğinizi azaltmayın ve ertesi gün kaliteli beslenin. 9. Kilo verip vermediğinizi kontrol etmek için kesinlikle tartılmayın. 10. İyi yolda olduğunuzu anlamanın en kolay yolu, ne hissettiğinize odaklanmaktır. Kitabın Bölümleri: Birinci Bölüm: Bedenin de Bir Aklı Var! • Beden aklı nedir? • Bu aklın üzerini nasıl örttük? • Beden aklının düzgün çalışması için yapmamız gerekenler • Obeziteye bakış açımız ne olmalı? • Yuvarlak dünyamızda pusulamız iştah, bize gösterdiği yön ise ideal bedendir İkinci Bölüm: Bedenin Oluşumu, Beden Aklının İşleyişi • Nasıl var oluyoruz, nasıl büyüyoruz? • Doğumdan sonra bedenin büyüme süreci • Anne sütünden ek besinlere geçiş dönemi • Büyüme işlemi, DNA’mızda kayıtlı ideal bedenimize ulaştığımızda durur! Üçüncü Bölüm: Şişmanlama Ne Anlama Geliyor? • Şişmanlığın sebebi, aslında bağ dokusu hasarıdır! • Doğal hayatta şişmanlama yoktur, yağlanma vardır! Dördüncü Bölüm: Zayıflama Adına Yapılan Yanlışlar • Şuursuzca yapılan diyet ve spor, bilinçsiz kullanılan zayıflama ilaçları • Besinlerin emilimini etkileyen ilaçlar • İştah kesen ilaçlar • Yağ yakımını destekleyen ilaçlar • Mide operasyonları • Yağ yakma adına yapılan spor Beşinci Bölüm: Bedendeki Değişikliklerin Anlamı • Yağlanmak, her zaman kilo almak demek değildir! • Tatlı isteği aslında vücudun anlık enerji isteğidir! • Kilo artışı, enerji ihtiyacını da artırır! • Büyüme tamamlandıktan sonra neden şişiyoruz? • ‘Su içsem yarıyor, o hale geldim’ durumu bir şehir efsanesi değildir! • Kilo artışını etkileyen pek çok faktör ve olaylar zinciri var! • Neden bazı kişiler hiç şişmanlamaz, hep ideal bedende kalır? • Vücudumuz, aldığı fazla şekeri her zaman yağa çevirmez • Ara öğünler sindirim sistemini tembelleştirir! • Açlık hissini yatıştırmak enerji ihtiyacını gidermez • Şişmanlamanın da bir limiti var! • İdeal bedeni geri kazanmak demek, küçülmek demektir! • Vücudun beslenme ritmini tutturan, obeziteyi yener! Altıncı Bölüm: Adım Adım İdeal Bedene Kavuşma • 10.000 kişi başardı şimdi sıra sizde! • Vücudunuzun mevcut durumunu iyi anlayarak yola çıkın • Sindirimi kolaylaştırmak yemek yerken bu sıraya dikkat edin! • Sabah kahvaltısı • Öğlen yemeği • Sabah ve öğlen yenilenlerin ardından neler hissedilir? • Akşam yemeği • Geceleri hormon sisteminin aktif çalışması için • Güneş battıktan sonra bunları yemeyin! • Sabahları acıkmış şekilde uyanmak gerek! • Vücudun/sistemin çalıştığını gösteren işaretler • İdeal bedene ulaşmanız bazen zaman alabilir! • Beden aklını harekete geçirmek için bunlara dikkat edin! • En çok yapılan yanlışlar • Enerjinizi dengelemek için şu 15 kurala uyun, 15 günde 1 beden küçülün! • İdeal bedeni nasıl koruyacağız? Yedinci Bölüm: Beden Aklını Kullanarak Geçirdiğimiz 1 Gün • 07.00-07.30: Uyanma vakti • 08.00: Kahvaltı • 12.00-14.30: Öğle yemeği • 17.00-19.00 arası acıkabilirsiniz! • 18.00-20.00 arası biraz hareket • Akşam yemeği • Probiyotik ile bağırsaklarınızı mayalayın • Uyku vakti
117.25 ₺ -
Bebek Rehberi İlk Bir Yıl
“Biz hekimler, ailelerin bebekleriyle birlikte panik halinde gelip büyük bir korkuyla sordukları sorulara her zaman muhatap oluruz. Oysa cevaplar genellikle çok basittir. Neyin normal, neyin normal dışı olduğunu bildiğinizde bebeğinizin büyüme serüveninin keyfini çıkarırsınız, o da, siz de huzurlu olursunuz. İşte bu kitabı, bebeğinizi korkulara kapılmadan huzurla büyütebilmenizde bir kılavuz olması için kaleme aldım. Doğumunuzdan 12. aya, bebeğinizi beraber büyüteceğiz.” Modalar, hurafeler, evhamlar, gecenin bir vakti acile koşturacağınız ama hiç de gerekli olmayan yüzlerce durum… Yaygın olarak bilinen ve yapılan ama bebeğiniz için zararlı olabilecek uygulamalar… Kakasının renginden cildinin kızarıklığına, solunumuna, terlemesine, emme pozisyonuna, ilk kahvaltısına… Hayat kurtarıcı, huzur verici ipuçları. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Görkem Astarcıoğlu, ihtiyacınız olduğunda her an yanı başınızda.
117.25 ₺ -
Bebeğimle Oynuyorum
İlk aylarda atılan ilk adımlar, ebeveyn ile bebek arasında kurulan bağ, bebekle iletişim ve bebeğin gelişimini desteklemek, onun geri kalan tüm hayatını etkileyecek öneme sahip. Bebeği ile arasındaki bağı oyun aracılığı ile güçlendiren ebeveyn, bebeğinin ihtiyaçlarını daha kolay kavrayabiliyor, dolayısıyla güvenli bir bağ gelişmesine, yani bebeğinin ileride kendine güvenen, insanlarla rahat ilişkiye girebilen ve girdiği ilişkileri sürdürebilen, hayata ve kendisine pozitif bakan bir birey olmasına olanak sağlıyor. Yine, ilk günlerinden itibaren uyanıklık sürelerinde yüzüstü yatırılmış bir bebek, büyük kas gelişimi desteklendiği için başını normal süreçte kaldırabileceğinden daha erken kaldırabiliyor, daha erken oturup, daha erken yürüyebiliyor. Bu desteklenmiş fiziksel gelişim sayesinde zihinsel gelişimi de öne çekilmiş oluyor, çünkü oturan bir bebek yatan bir bebekten, yürüyen bir bebek ise gezinemeyen bir bebekten daha fazla şey öğreniyor. Özetle ilk haftalardan itibaren oyunun bebeğin hayatına girmesi, onu hayata bir adım önde başlatıyor… Bebeğimle Oynuyorum, bebeklerin sağlıklı gelişimini desteklemek ve takip etmek adına Türkiye’de bir ilke imza atıyor, erken bebeklik döneminde oyunun önemini kapsayan bir bilincin uyanmasına katkıda bulunuyor! Sinem Özen Canbolat bebeklerin, özellikle yenidoğan bebeklerin gelişimine odaklanmış bir Gelişim Psikoloğu. Bebek ve çocukların gelişim düzeylerinin testlerle takip edilmesi, gelişim düzeylerine uygun oyun, oyuncak ve ortamların sunulması, gelişimlerini destekleyecek farklı çözümler bulunması konularında uzman. Türkiye’de ilk kez ebeveynlik rehberliğinin ve 0-6 ay oyun grubunun bir arada sunulduğu ‘Bebeğimle Oynuyorum/Ailem ve Ben’ atölye çalışmalarını düzenledi. Canbolat, çalışmalarından elde ettiği birikimleri bu kitapta bizlerle paylaşıyor. Çeşitli bilimsel araştırmalarla geçerliliği kanıtlanmış, tüm dünyada kabul görüp uygulanmış bebek gelişimi ve yetiştirilmesi ile ilgili konuları siz anne babalara aktarıyor. Bebeğinizle ‘neden’, ‘nasıl’, ‘ne zaman’, ‘nerede’ ve ‘ne’ oynayabileceğiniz hakkında bilgi veriyor. Elinizdeki kitap, aslında 0-6 ay arası bebekler için yazılmış bir ilk! Bebekle oynamanın önemini, oyun oynama biçimlerini, oynama zamanını, oyun mekânlarını ve 0-6 ay arası bebeklerin gelişimini destekleyecek oyun ve oyuncakları anlatıyor. Sağlıklı bir bebek-oyun ilişkisinin faydalarını sıralıyor. “Bebeğimle eşsiz bir bağa sahip olmalıyım” diyorsanız, bebeğinizin özgüven sahibi, problem çözme yeteneğine sahip, başarılı, meraklı, araştıran ve öğrenen bir birey olması için gerekli yetiştirme yöntemlerini merak ediyorsanız ve “Bebeğimi büyütürken bunları bilseydim farklı olurdu” demek istemiyorsanız bu kitap tam size göre!
201.00 ₺ -
Artık Ruhunu Da Besle
Siz onu hep fiziksel şişmanlığa en doğru çözümleri bulan uzman hekim olarak tanıdınız. Sağlıklı beslenme konusundaki önerilerini dinlediniz, uyguladınız. Milyonların sevgilisi Dr. Ender Saraç bu kitabında ise ‘yaralı ruhları’ tedavi ediyor! Stetoskopuyla insanların ‘içini’ dinliyor. Doğumdan yaşlılığa yaşamın her dönemi için ‘manevi gıdalar’ öneriyor. Gereksiz yere acı çeken ve çareyi hep ‘dışarıda’ arayanlara sesleniyor. Ruh doğru beslenirse, birçok hastalığın da kendiliğinden iyileşeceğini müjdeliyor. Evlilik, iş, başarı, huzurlu yaşam gibi konularda bir türlü amaçlarına ulaşamayanlara da şeytanın bacağını kırmanın ipuçlarını veriyor! Ona göre ruha en faydalı gıdalar, Allah’ın güzel isimleri! Ender Saraç, Esmaü’l Hüsna’yı günlük yaşamdaki negatiflikleri pozitife çevirmek için nasıl kullanacağımızı anlatıyor. Özel tasarladığı 40 Günlük Tefekkür Diyeti’yle ise ağırlaşan şehir insanını ‘hafifletmeyi’ hedefliyor. Artık Ruhuna da Besle! kalbi harekete geçirmek için yazıldı! Ruhun vitaminlerini doğru kullanmak, içinizi karartan düşünce ve sorunların kaynağına inerek onlardan kurtulmak, manevi bir detoksla karanlıktan aydınlığa çıkıp huzur içinde yaşamak istiyorsanız bu kitap tam size göre… Özel bölüm: Esmaü’l Hüsna Bu bölümde Allah’ın 99 güzel ismi tek tek açıklanıyor ve bunları günlük hayatımızı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için nasıl kullanacağımız, zorluklar karşısında hangi esmaları zikretmemizin fayda getireceği anlatılıyor. Sözgelimi zarafet, güzellik, şan, şöhret ve işlerde kolaylık için, aşk, sevgi ve hayırlı bir eş için, güzel ve sağlıklı bir evlat sahibi olmak için, ilim ve irfan sahibi olmak, sınavları başarı ile geçmek için, işleri iyi bir şekilde yönetip, idare edebilmek, verimliliği ve üretkenliği artırmak için, rızkın artması için, gaflet ve unutkanlıktan kurtulmak için, aşırı sinirlilikten, asabiyetten, ezilip, aşağılanmaktan, acziyetten ve haksızlıktan kurtulmak için, zalimlerin şerrinden kurtulmak için, hastalıklardan şifa bulmak, sıkıntılardan selamete kavuşmak için esma ya da esma kokteylleri öneriliyor. İkinci özel bölüm: 40 Günlük Tefekkür Diyeti Bu bölümde Dr. Ender Saraç, ruhu kirleten temel davranışlardan, bizi dış ortama daha çok çeken ve negatif duyguları artıran olaylardan 40 gün süreyle nasıl arınacağımızı anlatıyor. Gün gün bilinçli beslenme programı ve diyet boyunca her gün dikkat edilecek renkler, taşlar, çekilecek zikirlerle de sistem tamamlanıyor. İşte şehir insanı için dört dörtlük bir ruhsal detoks kılavuzu… Kitabın Bölümleri: Birinci Bölüm: Doğum / Yaratılış • Ruhun Bedenle Yolculuğu • Babalığa Hazırlık Programı • Gebeliğe Hazırlık Programı • Sperm ve Yumurta Birbirine Kavuşurken… • Gebelik Döneminde Dikkat Edilecekler • Bebek Doğuyor İkinci Bölüm: Yaşam / İmtihan • İnsanın Asıl Amacı • Enerji Merkezleri ve Büyü • Esmaü’l Hüsna • Dua Etmenin İncelikleri • Evlilik ve Cinsel Yaşam • Beş Farz • Birinci Farz: Kelime-i Şahadet • İkinci Farz: Namaz • Üçüncü Farz: Oruç • Dördüncü Farz: Zekât • Beşinci Farz: Hac • Ruhsal Obezite • Beş Duyu ile Ruhu Besleme • Helal Beslenme • Tefekkürün Önemi • 40 Günlük Tefekkür Diyeti • Tevekkül • Musibetlere Hamd Etmek Üçüncü Bölüm: Ölüm / Kavuşma • Ölüm Son Değil, Yeni Bir Başlangıçtır!
160.80 ₺ -
Apiterapi
Albert Einstein, yıllar önce “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa doğada döllenme ve dolayısıyla bitki, hayvan, insan olmaz.” sözüyle arı ile yaşam arasındaki ilişkiye dikkat çekmişti. Peki, bizler arı ürünlerinin hayati öneminin ne kadar farkındayız? Sözgelimi bir insanın sadece arı poleni ile beslenerek sağlıklı yaşayabileceğini biliyor muyuz? Balın, yaraların temizlenmesinde yararlanılan ‘oksijenli su’ gibi mikrop öldürücü etkiye sahip olduğunu… Arı sütünün erkeklerde cinsel istek ve performansı, kadınlarda doğurganlık oranını artırdığını… Propolisin bozulan karaciğer enzim değerlerini düzeltilebildiğini… Arı ürünleri insan sağlığının korunmasında ve hastalıkların tedavisinde 5000 yıldır kullanılıyor. Bu kadim bilgi ve halk arasındaki geleneksel uygulamalar bilimsel araştırma sonuçlarıyla da desteklenince, son yıllarda arı ürünlerine rağbet arttı. İşte elinizdeki kitap arı ürünlerinin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini bilim temeline dayandıran bir ‘ilk’. 43 yıllık meslek hayatını doğa kaynaklı ilaç bilimi ‘Farmakognozi’ye adamış ünlü bilim adamı Prof. Dr. Erdem Yeşilada imzasını taşıyor. Yeşilada, bu alandaki en güvenilir araştırmaları inceledi ve ortaya 7’den 70’e herkesin faydalanabileceği, sağlık alanında çalışan uzmanların, öğrenci ve araştırmacıların da kaynak olarak kullanabileceği eşsiz bir kaynak çıktı. Okuyun ve bal, arı sütü, arı poleni, propolisten bilinçli olarak faydalanın… Kitabın Bölümleri: APİTERAPİ NEDİR? • Temel ilkeleri BAL (Honey) • Balın içeriği • Balın glisemik indeksi • Balın fizyolojik etkileri • Bakteri ve mantar enfeksiyonları üzerinde etkisi (antimikrobiyal/antifungal) • Deri sorunları üzerinde etkisi (dermatolojik) • Soğuk algınlığı belirtileri üzerinde etkisi • Mide-bağırsak sistemi üzerinde etkisi • Serbest oksijen radikalleri hasarına karşı antioksidan etkisi • Bitkisel çayların antioksidan etkisi, bal ilave edilmesi ile artıyor! • Yangı giderici etkisi (antienflamatuvar) • Kanser üzerinde etki (antitümör/antikanser) • Karaciğer üzerinde etkisi • Yan etki ve toksisite riski • İnfantil botulizm • Deli balı • Manuka balı ARI POLENİ • Arı polenin içeriği • Fizyolojik etkileri • Yangılı hastalıklar üzerinde etkisi (antienflamatuvar) • Alerjik hastalıkların tedavisinde rolü (antialerjik) • Oksidatif hasara karşı etkisi (antioksidan) • Bağışıklık sistemini destekleyici etkisi (immünostimülan) • Mide-bağırsak sistemi üzerinde etkisi • Ülser tedavisinde etkisi • Cinsel işlevler üzerinde etkisi • Toksinlere karşı koruyucu etkisi (detoks etkisi) • Sporcularda performans artırıcı etkisi • Kanserlerde etkisi • Kalp ve damar sistemi üzerinde etkisi • Endokrin sistemi üzerinde etkisi • Antimikrobiyal etkisi • Sinir sistemi üzerinde etkisi • Dermatolojik etkileri • Risk değerlendirmesi • Önerilen miktar ARI SÜTÜ (Royal Jelly) • İçeriği • Arı sütünün fiziksel özellikleri • Nasıl saklanmalı? • Kalite parametreleri • Arı sütü ile ilgili etkinlik önerileri • Arı sütünün gücü nereden geliyor? • Arı sütünün insan sağlığı üzerinde etkileri nelerdir? • Sağlıklı gönüllülerde arı sütünün uzun süre uygulanması ile ne gibi etkiler görülebilir? • Deneysel ve klinik çalışmalar ile arı sütünün fizyolojik etkinliği • Serbest radikal hasarını önleyici etkisi (antioksidan) • Karaciğer hasarını onarıcı etkisi (antihepatotoksik) • Mikroorganizmalar üzerinde etkisi (antimikrobiyal) • Dermatolojik etkileri • Eklem hastalıkları ve yangı giderici etkisi (antienflamatuvar, antiromatizmal) • Bağışıklık sistemini düzenleyici etkisi (immünomodülatör) • Graves hastalığında etkisi • Alerji önleyici etkisi (antialerjik) • Tümör gelişimini önleyici etkisi (antitümör) • Kemoterapi uygulamalarında tedaviye etkisi • Üreme işlevleri üzerindeki etkisi (erkeklerde ve kadınlarda) • Arı sütü ve gebelik • Erkeklerde arı sütünün etkisi • Menopoz dönemi şikâyetleri üzerinde etkisi • Kalp-damar sistemi üzerinde etkisi (kardiyovasküler) • Santral sinir sistemi üzerinde etkisi • Kan şekerini düşürücü etkisi (antidiyabetik) • Gastrointestinal sistem üzerinde etkisi • Yan etki ve uyarılar • Önerilen miktar PROPOLİS • Propolisin özellikleri • İçeriği • Propolislerde kalite • Propolisin fizyolojik etkileri üzerine bilimsel kanıtlar • Propolisin başlıca fizyolojik etkileri • Mikroorganizmalar üzerindeki etkisi • Bakteriler üzerinde etkisi (antibakteriyal) • Mikromantarlar ve dermatofitler üzerinde etkisi (antifungal, antikandidal,antidermatofit) • Virüsler üzerinde etkisi (antiviral) • Protozoalar üzerinde etkisi (antiprotozoal) • Ağız sağlığında etkisi • Antioksidan ve serbest radikal süpürücü etki • Yangı giderici (antienflamatuvar) ve bağışıklık sistemi üzerinde (immünomodülatör) etkisi • Tümör ve kanser oluşumu üzerinde etkisi (antikanser/antitümör) • Karaciğer işlevlerini destekleyici etkisi (hepatoprotektif) • Sinirleri koruyucu etkisi (nöroprotektif) • Yara iyileştirici ve doku yenileyici etki • Mide ülseri üzerinde etkisi (antiülserojenik) • Kalp-damar sistemi üzerinde etkileri • Üriner sistem enfeksiyonlarında etkinliği • Metabolik etkileri • Şişmanlık ve metabolik sendrom üzerinde etkileri • Kan şekerini düşürücü etkisi (hipoglisemik) • Göz hastalıklarında koruyucu etkisi • Propolisin güvenilirlik bilgileri • Toksisite değerlendirmesi • Klinik risk analizi • Önerilen propolis miktarı
117.25 ₺ -
Antidepresan Tuzağı
Gerçekten depresyon diye bir hastalık var mı? Antidepresan ilaçlar depresyon denen hastalığı gerçekten tedavi ediyor mu? Siz gerçekten depresyonda mısınız? Peki, içtiğiniz antidepresan ilaçlara gerçekten ihtiyacınız var mı? İşte hepsi ve daha fazlası ile ilgili ‘acı’ gerçekler! 1960’lara dek ‘depresyon’ adı altında toplanacak bir hastalık grubunun bulunduğu savının tartışmalı olduğunu biliyor muydunuz? O tarihe kadar depresif belirtiler gösteren hastalar için tercih edilen tanı ismi, ‘melankoli’ ve ‘manik depresif’ hastalıktı. Hatta 1950’lerde kullanımına başlanan ‘imipramin’ için, o tarihlerde hiç kimse antidepresan ilaç adını kullanmıyordu. 1950’lerden önce ise depresif belirtilerle gelen hastalar, ‘barbitürat’ türü yatıştırıcılar ve ‘amfetamin’ türü uyarıcılarla tedavi edilmekteydi. Antidepresanların henüz piyasada boy göstermediği ve bugünkü kadar kitlesel biçimde kullanılmadığı o dönemlerde, depresyonun en korkulan yan etkisi olan intihar oranı açısından bugüne kıyasla herhangi bir korkutucu salgın da söz konusu değildi. Hatta tüm ülkelerde neredeyse her dört insandan birine psikiyatrik tedavi uygulandığı günümüzde, intihar girişimleri, çocuk istismarı, madde bağımlılığı, suç ve şiddetteki artış açısından insanlık tarihinin belki de en kötü döneminden geçiyoruz. Buna ek olarak bugün kullanılan yeni nesil antidepresanların intihar girişimini engelleme konusunda etkisiz oldukları, hatta artırdıkları ile ilgili kanıtlar da var! Bugün bir psikiyatri polikliniğinden “depresyon” teşhisi konulmadan ve elinize bir ilaç reçetesi tutuşturulmadan çıkabilmenizin olasılığı neredeyse sıfıra yakındır! Doğru ya da yanlış olduğu tartışılır olan bu teşhis patlaması, teşhis edilen hastalığı iyileştirdiği ileri sürülen ilaçların satışlarını ve tüketimlerini de patlatmıştır. Peki, nasıl oluyor da antidepresan kullanımının uzun vadede insanlar üzerindeki etkileri çok iyi biçimde anlaşılmamışken bu ilaçları kullanmaya doğru ‘inanılmaz’ bir hücum yaşanıyor? Arkasında güçlü, zengin bir şirketin bulunduğu, tartışmalı bilimsel çalışmalar sonucunda etkisinin kanıtlanmış olduğu ileri sürülen, cicili bicili kutularla ambalajlanmış maddeler gerçekten iddia edilen etkileri gösteriyor mu? Bugün, kitlesel olarak doğal yaşam ortamlarından kopartılmış ve edilgen biçimde yaşatılan iki canlı türü olan tavukların ve insanların, yaşamlarını idame ettirebilmeleri için antidepresan ilaçlara ve kafeine en çok gereksinim duyan iki canlı türü olmaları ‘garip’ bir benzerlik değil midir? Modern tıbbın psikiyatri bölümü, günümüzde depresyona giren insana çözüm olarak, ancak tavuklara sunduğu düzeyde bir ‘kafein+antidepresan+antihistaminik’ kombinasyonu sunmaktadır. Bu durum birçoğumuzu sarsacak bir durumdur ve daha da acısı, gitgide toplumun daha fazla bir kesimi bu ilaç tedavilerini kullanır hale gelmektedir. En basit kaygıların, en insani endişelerin ‘depresyon’ olarak yaftalandığı bir zamanda yaşıyoruz. Hayatın normal akışı içindeki sıradan üzüntüleri yaşayanların hepsi psikiyatri sektörü nezdinde potansiyel birer hasta. Ve sektöre göre bu devasa potansiyelin tamamı antidepresan ilaçlar kullanmak zorunda! Gerçekten de antidepresan ilaçlarda büyük bir tuzak var. Bu ilaçların kullanımı Türkiye’de 2003 yılında yaklaşık 14 milyon kutuyken, 2012 yılında 37 milyon kutuyu aşmış bulunuyor. Şimdi neredeyse her ev ağzına kadar bu ‘mutluluk’ haplarıyla dolu, onları kullanıyoruz ve ‘mutlu’ olduğumuzu zannediyoruz! Gereksiz depresyon teşhisi ve gereksiz ilaç kullanımı almış başını gitmiş durumda. Psikiyatrist Mutluhan İzmir mesleki hayatı boyunca, uzun süreli antidepresan kullanımının insanlarda yarattığı riskleri, ‘sinsi’ kişilik değişimlerini ve intihar eğilimini gözlemledi. Psikiyatri pratiğinin, insanlara bol miktarda ilaç kullandırma pratiğine dönüştüğüne tanık oldu. Belki toplumun yüzde 5’i için gerçekten gerekli olan bu ilaçların kullanım oranı yüzde 50’leri aşınca dayanamadı! Bu gidişe ‘dur’ demek, halkı tuzaklara karşı uyarmak için bu kitabı yazdı. Antidepresan Tuzağı’nı okuyunca ‘depresyon’ gerçeği ile yüzleşeceksiniz! Belki boş yere içtiğiniz antidepresanlar yüzünden gerileceksiniz ama ‘hasta’ olmadığınızı anlayınca çok sevineceksiniz. Takıntılarınız, korkularınız, endişeleriniz, panikleriniz ya da aşırı stres yüzünden yaşadığınız sıkıntıların gerçek sebebinin ne olduğunu anlayıp sağlığınıza kavuşmanın anahtarını bulacaksınız. Kitabın Bölümleri: 1. MÜKEMMEL ORGAN: BEYİN • Beynimizin biyolojik yapısı nasıldır? • Beyin hücreleri arasındaki müthiş iletişim • Bilginin hafızaya alınmasının sırrı limbik sistemde! • Nöronal plastisite ve beynin biçimlenmesi 2. DEPRESYON VE ANTİDEPRESAN GERÇEĞİ • Antidepresan ilaçlar, depresyonun ‘varlık’ gerekçesi haline mi geliyor? • Depresyon nedir? • Depresyona mahkûm muyuz? • Depresyonu, diğer duygu durum bozukluklarından ayrı olarak ele almak yanlıştır! • Antidepresan direnci böyle gelişiyor! • Yağmurdan kaçarken ‘kafein etkisi’ ile doluya tutulan insanlar! • Kolesterol ile depresyon arasında nasıl bir ilişki var? • Verem ilacından ‘antidepresan’ kavramına • Antidepresan ilaç kullanımı nasıl patladı? • Depresyonda sorunlu teşhisler ve sorunlu tedaviler! • Kaygısız bir insan sağlıklı bir yaşam sürdürebilir mi? • Mükemmel yaşam biçimlerinin değişmez aksesuarı: Mükemmel Egolar • Obsesyon nedir, günümüzde neden artıyor? • Çağımız insanının en önemli sorunu! • Toplu katliamlardaki artış, depresyon ve hiperaktivite/dikkat eksikliğine yönelik ilaçların kullanımının artışına paralellik mi gösteriyor? • Sorun dikkati toplayamamak ise dikkat işlevini sağlıklı biçimde yapamamanın diğer nedenleri nelerdir? • Hiperaktivite ve dikkat eksikliği tedavisinde kullanılan psikostimülan ilaçların yan etkileri
100.50 ₺ -
7 den 70 e Taş Devri Diyeti
“Dünyada hiçbir gerçek saklı kalmaz. Üstü ne kadar örtülürse örtülsün, halkın kolayca ulaşabileceği, ucuz ve basit tedavilerin kimi zaman servet harcanan pahalı ve karmaşık tedavilerden etkili olabildiği gerçeği gibi… Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde besin unsurlarını kullandığım Taş Devri Diyeti kitabımın gördüğü büyük ilgi artık “statükocu tıp masalları” yerine gerçekleri duymak istediğimizin ispatı. Ne de olsa Taş Devri Diyeti’ni tabiat ana yazmış, diyet diktatörleri değil! Ben akşam başımı yastığa koyduğumda huzurla uyuyabilmek için bilgimle ve vicdanımla elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yeni konu başlıklarıyla genişleterek yeniden kaleme aldığım 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabının tıp öğrencilerinden diyetisyenlere, hastalardan hekimlere birçok insanın başvuru kaynağı olmasını umuyorum.” Böyle diyor Ahmet Aydın, sağlıklı beslenmenin başucu kitabında. 7’den 70’e Taş Devri Diyeti, Aydın’ın 30 yılı aşan hekimlik hayatının bir meyvesi, beslenmeyle ilgili tartışmalara koyulan bir ‘son nokta’ aslında. Kitap, doğru ve sağlıklı beslenerek hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu, yüzlerce bilimsel araştırma ekseninde gözler önüne seriyor. Türk halkının en çok muzdarip olduğu hastalıklara tek tek değiniyor, reklâmlarla pompalanan birçok yararsız hatta zararlı yiyeceği mercek altına alıyor. Bu janjanlı gıdaların bizleri nasıl hasta ettiğini cesurca belgeliyor. Beslenme-hastalık ilişkisini 67 farklı başlıkta inceleyen 504 sayfalık bu dev kitap, bu kapsam ve bütüncüllüğüyle Türkiye ve dünyada da bir ilki temsil ediyor. Hamileler, bebek büyütenler, sporcular… Şişmanlar ve depresyondakiler… Kanser, kısırlık, astım, reflü, hipertansiyon, Alzheimer gibi onlarca hastalıktan kurtulmak isteyenler… Özetle yaşlı genç herkes… 7’den 70’e Taş Devri Diyeti hepimiz için en güvenilir başvuru kaynağı! Kitabın Bölümleri: 1. Tarih içinde besinlerimizin değişimi ve kronik hastalıklar 2. Şekerin tarihi 3. Mısır şurubu, tatlandırıcılar 4. Gazlı içecekler, enerji içecekleri, kutu meyve suları 5. Ekmek 6. Yağların insan sağlığındaki önemi 7. Sıvı yağlar 8. Zeytinyağı 9. Kanola yağı 10. Kızartma yağları 11. Tağşiş yağ 12. Margarin 13. Balıkyağı 14. Süt, yoğurt 15. Yoğurttaki süt proteini yüzdesinin azaltılması 16. Yoğurtlar niye ekşimiyor? 17. Süt tozu 18. Süt, enfeksiyon, kaymaklı yoğurt 19. Meyveli yoğurtlar 20. Soya 21. Et, vejetaryen beslenme 22. Tavuk 23. Probiyotikler 24. Su 25. Tuz 26. Beslenme ve fiziksel özellikler 27. Uyku 28. Nefes almak 29. Isıtma kapları, pişirme şekilleri 30. Tarım ilaçları, Yeşil Devrim 31. Genleriyle oynanmış tohumlar 32. Doğal gıda ve organik gıda 33. Mono sodyum glutamat (MSG) 34. Beslenme faciası, reklâmlar 35. Hamilelik öncesi ve hamilelikte beslenme 36. Süt çocuğu beslenmesi I: 0–6 ay arasındaki beslenme 37. Süt çocuğu beslenmesi II: Ek gıdalar 38. Sporcu beslenmesi 39. Şişmanlık, metabolik sendrom (insülin direnci) 40. Gut 41. Kolesterol, kalp-damar hastalıkları 42. Hipertansiyon 43. Kanserden korunma 44. Reflü (göğüs yanması) 45. Çölyak hastalığı 46. Sivilceler 47. Menopoz 48. Kısırlık 49. Prostat hastalıkları 50. Böbrek taşı 51. Osteoporoz (kemik erimesi) 52. Romatizmal ve diğer iltihabi (enflamatuar) hastalıklar 53. Diş sağlığı 54. Enfeksiyon hastalıkları ve beslenme 55. Alerjik hastalıklar 56. Astım 57. Kistik fibroz 58. Depresyon 59. Hiperaktivite, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm 60. Mültipl skleroz 61. Unutkanlık, bunama, Alzheimer 62. Baş ağrısı 63. Doğumsal metabolizma hastalıkları 64. Ne yapmalı? Ek I: Sağlıklı beslenmenin temel ilkeleri (Modifiye Taş Devri Diyeti) Ek II: Taş Devri Diyeti’ne yapılan eleştiriler, çok sorulan sorular Ek III: Temel beslenme bilgileri
251.25 ₺ -
5G Nesnelerin İnterneti ve Sağlığımız
Radyasyonun “kötü”, cep telefonlarının “tehlikeli” olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Bunu hatırlatmak için yazmadık bu kitabı. Devletler eliyle, resmi kurumlar eliyle izin verilen elektromanyetik radyasyonun şiddeti, insan bedeninin ve doğanın kaldırabileceği seviyelerin çok çok üzerinde. Devamlı yenisi gelen bilimsel araştırmalar da gösteriyor, kanser, kısırlık, depresyon, kalp hastalıkları gibi ciddi bedeli var bu işin. Üstelik an içinde yaşadığımız elektromanyetik dalgaların daha da beterinin getirilmesi planlanıyor: Teknolojinin Beşinci Nesli, 5G. Hiç bilmediğimiz, hiç tanımadığımız bir radyasyon şekli. Şimdikiler gibi, dalga dalga olmayacak. Nokta atışı ışınlar yayacak, ışın kılıcı gibi, mermi gibi. Kalabalık insan gruplarını uzaktan kontrol etmek için kullanılan, esasen askeriye için geliştirilmiş milimetrik radyasyon! 3 ila100 metrede bir, her sokakta, lamba direklerinin üstünde, otobüs duraklarında,evimizin dibinde bir “kutucuk” olacak artık. Tanıştıralım, milyonlarca yeni baz istasyonunuz! Bitmedi, daha “nesnelerin interneti”nden bahsetmedik. Akıllı evler, şoförsüz arabalar, bütün elektrikli cihazlar hatta insan beyinleri hep birbirine bağlı olacak ve bütün bunları “akıllı” cep telefonları yönetecek. Dünya Ekonomik Forumu, 5G ve nesnelerin internetini, siber güvenlik ve doğal afetlerden sonra dünyanın en büyük üçüncü riski ilan etti ve uyardı: Dünyanın etrafına yerleştirilecek en az 20.000 uydu ile radyasyonsuz hiç bir yer kalmayacak! Nesnelerin interneti ile saldırılar çok daha yıkıcı olabilir. Uçak düşürme, arabaları durdurma veya çalıştırma, seçim sonuçlarını değiştirme, tıbbi cihazları uzaktan etkileyerek cinayet işleme gibi sonsuz ihtimaller var! Peki kişisel çabamızla bizler ne yapabiliriz? Bilgi sahibi olmak çok önemli; zaten bunun için yazıldı bu kitap. Bebeğimizin odasından baby-phone’u çıkarmak, fiber optik internet aboneliğine başvurmak, “tasarruflu” diye pazarlanan “tehlikeli” ampulleri çöpe atmakla başlayabiliriz işe. Sonrası mı? Kitabın sayfalarında. Kapatın telefonu, çekin tüm fişleri ve okuyun lütfen. Size emanet olarak verilmiş bedeninizi, çocuklarınızı, ailenizi korumak için okuyun!
117.25 ₺ -
3 10 Yaş İçin Oyun ve Etkinlikler
Oyun terapisi teknikleri ile zenginleştirilmiş uygulamalarla Türkiye’de bir ilk! Elinizdeki bu kitap, onlarca anne baba ve çocuk psikoterapisti tarafından uygulanmış, geliştirilmiş, 3-10 yaş aralığı için tam 70 oyun ve etkinliğin yer aldığı çok önemli bir kaynak, tam bir tecrübe kitabıdır. Bu oyun ve etkinliklerin her biri hem çocuğunuzun gelişmesini, hem de onun bilmediğiniz yönlerini keşfetmenizi, yakınlaşmanızı, problemlerini anlamanızı, yavrunuza ve kendinize daha etkin yollarla yardım etmenizi sağlayacak. Bu tecrübe kitabı sizi çocuklarınızın ruhlarında bugünden yarına biriktirip saklayabileceğiniz güçlü anılar oluşturmaya davet eder.
117.25 ₺ -
30 Günde 10 Yıl
“Anlattıklarımın hepsini bizzat uyguladım. Bu 30 günlük programın sonunda 9 kg verdim, ‘vücut kitle indeksim’ azaldı, kas kitlem arttı, kan şekerim 24 puan düştü, tansiyonum kontrol altına girdi, artık tansiyon ilacı kullanmıyorum. Kolesterol değerlerim de kardiyolog arkadaşlarımı memnun edecek seviyelere geldi. Bu arada belki de en önemlisi; enerji düzeyim tahmin edemeyeceğim kadar arttı. Bu kazanımlar hiçbir ilaç tedavisi veya zayıflama diyeti ile elde edilemeyecek faydalar…” Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu İşte karşınızda Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun sizler için geliştirdiği ve bizzat uygulayıp denediği beslenme programı. Vaadi çok net: 30 gün boyunca uygulayın 10 yıl gençleşin! Bu, basit bir zayıflama veya fitness programı değil! Tıbbi kanıtlara dayandırılmış komple bir ‘iyileştirme’ ve ‘yaşlanmayı geciktirme’ programı. Prof. Dr. Yörükoğlu iddialı! 30 günlük bu programın sonunda: • Fazla kilolarınızı vereceksiniz (30 günde 7-10 kg). • Enerji düzeyiniz artacak. • Yüksek ise şeker ve kolesterol düzeylerinde anlamlı (%10-20) azalmalar sağlayacak, ilaç ihtiyacını azaltacak veya tamamen ortadan kaldıracaksınız. • Hipertansiyon varsa şiddeti azalacak ve ilaç ihtiyacı azalacak. • Cinsel performansınız artacak. • Kalp-damar hastalıkları ve kanser riskinizi % 50 azaltacaksınız. • Daha sağlıklı, genç ve güzel bir görünüm kazanacaksınız. • Yaşam kaliteniz yükselecek. • Yaşlanma süreciniz yavaşlayacak. • Sağlıklı yaşam süreniz artacak. Fazla söze gerek var mı? Deneyin, görün! Kitabın Bölümleri: • NEDEN VE NASIL YAŞLANIYORUZ? • SAĞLIKLI ZAYIFLAMA VE ANTIAGING İÇİN BESLENME REJİMİ • BESLENME YANLIŞLARI VE ZAYIFLAMA DİYETLERİ • ŞEKER BAĞIMLILIĞI • SÜPER GIDALAR • ORUÇ • HAREKET, EGZERSİZ, SPOR • UYKU • 30 GÜNLÜK UYGULAMA • YEMEK TARİFLERİ
134.00 ₺ -
Bir Akşemseddin Romanı
Önce sen sonra sen, Ta içime işleyen bir rüya gibisin ey sevilen… Bulutlar sevda taşıyor hudutlardan hudutlara, Fetih müjdesi fersah fersah duyulur ufukta. Hasret perdesi çekiliyor İstanbul’la arama, Katladığım kağıttan gemiler ümidi taşıyor müjde dolu rıhtımlara… Bir gökkuşağı gibi rengarenk umutlar açıyor seninle ruhumda, Bekliyorum sabırla, çünkü nicedir yadigar bu hasret bana. Sanki sözlerden ve mısralardan gönlüme çizilmiş bir masal ve rüya, Yüreğimin her zerresi adını taşıyor aşılamaz surlara… Her nefeste haykırmak geliyor sevdamı içimden geldiği gibi sana, Ya ben seni almalıyım ya da sen beni artık ne olur anla… Boğazımda düğümleniyor cümleler sana baktıkça, Önce sen sonra sen, Ta içime işleyen bir rüya gibisin ey sevilen…
84.00 ₺ -
Seni Buldum Kendimi Unuttum
"Öyle birine aşina ve maşuk olmalı ki gönlün, O kum taneleri inci diyorsa inci gözükmeli gözüne..." Aşk yolculuğunda daim olabilmek ve saadeti bulabilmek için her şeyi göze almak gerekir. Göze aldıklarını yutmak, yuttuklarını ise unutmak gerekir... Aşk kendinin her hali ile sınanır... Aşığın derdi adeta bir inilti halinde duyulur... Aşkı yanan aşığın olması gereken hal işte tam da budur... Aşk iniltisi ile niyaz... Aşkı aşktan aşk ile aşk için isteme hali... Öyle bir inilti ki kabul edilene kadar dinmeyecek bir serzeniş hali... Vazgeçen nasipsizdir. Nasipsiz kalpsizdir. Kalpsiz ise aşksızdır... Unutma! Sır sessizlikte dinlenir... Bekle...Hu ile vecd sabır ile gelir bekleyene... Dinle! Her mahlük aşkı zikrediyor kendi dilinde... Ve bekle... Hiçlik kapısını muhabbetle çal ve sabırla bekle... Sır çok yakında açığa çıkacak içinde...
78.00 ₺ -
Tarihe Şan Verenler
Bu eserde; başta, Allah'ın alemlere Rahmet olarak gönderdiği Resülü olmak üzere, O'nun nurlu izinde yürüyen şanlı sahabilerle nice İslam-Türk mücahitlerinin akıllara durgunluk veren destanlarını okuyacaksınız. Gözleri ağlatacak, gönülleri tutuşturacak, bir kitap...
174.00 ₺ -
Osmanlı Padişahları ve Devleti Tarihi
Geçmişe dair yazılı ve sözlü eserler; masal, hikaye ve tarih şeklinde karşımıza çıkar. Ancak tarih bir ilim olarak hikaye ve masaldan mutlak surette ayrılmalıdır. Bize düşen bütün vazife tarihin sınırlarını koruyabilmektir. Elbette ki tarihin birçok tarifi yapılabilir, hatta ona durum ve maksada göre bir rol de yüklenebilir. Ama bir tecrübe ve bilgi nehri olan bu ilim çığırından çıkarılmamalıdır. Tarihi basit şekliyle bir muhasebe defterine benzetebiliriz. Ve orada gelir-gider rolündeki zafer ve hezimet doğru olarak yazılmalı ki, neticede hesap doğru çıksın. Zira yarınlara ve gelecek hesabına doğru yatırım yapılabilmesinin başka yolu yoktur. Bu çerçevede; tarih ve özellikle de Osmanlı tarihinin hesaba katılmayan kısımları olabileceğinden, bu durumu nazar-ı itibara almak gerekecektir. Şunu da bilmelidir ki; Osmanlı Devleti sadece bizim değil, eskiden bu çatı altında yer almış din ve kavimlerin de devleti olmuş ve onların geleceklerine de şekil vermiştir. Bugün artık Osmanlı yahut eski tabiriyle Devlet-i Aliyye yoktur ama payitahtları, eserleri ve tesirleriyle hep vardır ve var olmaya devam edecektir. Öyleyse evvelâ Osmanlı devleti ve onun hanedanını hasbelkader tanıyalım.
174.00 ₺ -
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Bugüne kadar Yûnus Emre için nice sözler söylendi, nice eserler, nice kitaplar yazıldı. Söylenenler, yazılanlar, efsane çapında bir şeylerdir... Karşımızda efsaneleşmiş, destanlaşmış bir Yûnus vardır. Şimdi bu aşk kahramanı Yûnus'un gül bahçesinden ıtırlar koklamak istiyoruz ve bu çiçeklerden herkese, daha doğrusu gönlunde bir dilim aşk ateşi olanlara birer demet sunmak istiyoruz. *** Şiir güzeldir. Çünkü ulvi-gayeden alınan ilhamla yazılmıştır. Şiir güzeldir. Çünkü heyecan ve duyguları, îmân coşkunluğu içinde, hünerli bir sanat titizliğiyle, güzel sözler halinde işleyip dile getirmiştir. Şiir güzeldir. Çünkü his ve fikir, rüh ve îmân, ses ve duygu gibi bütün şubelerlyle Allah'ı arar! Gerçekten şair odur ki: îmânın sesine kalemini uydurur. Mânâ alemine dalıp Allah'ını, ezelî ve ebedi sevgilisini bulmaya çalışır. Bu cihan denilen gülistanda bir bülbül gibi dem çeker. "Şair, Allah kapısında en güzel bir dilencidir!" İşte Yûnus Emre bir ömür boyu bu mübarek kapının dilencisi olmuş ve daima Allah aşkı ile çağlamıştır.
162.00 ₺ -
-
Hikmet ve Şifa Kaynağı Kasidei Bürde ve Şerhi
Şiirler vardır ki, gündeliktirler ve eser dahi sayılmazlar. Onu söyleyenler de bilirler ki; modası geçince artık kimse eline bile almayacak ve unutulup gidecektir. Fakat imam Bûsiri'nin Kaside-i Bürde'si için bunu söylemek mümkün değidir. Zira onun müstesna bir eser olarak değerini hiçbir zaman kaybet-meyeceği artık bellidir. Ikinci bine girdikten sonra insanların ona olan teveccühünün daha da artması bunu gösterir. Bir de, bu değerli eser her zaman ve devirde yorumlanması gereken, derin ve ince gerçekleri ele alan bir eserdir. Her şeyden önce dünyanın yaratılış sebebi olup, aynı zamanda ebediyet kapısının da açılmasının vesilesi olacak olan Rasulullah'ı (s.a.v.) anlatmakta ve onu övmektedir. Hakkını yememek gerekir ki, Bûsiri'nin eseri kendi özellikleri içinde bir yenisinin kaleme alınması mümkün görünmeyecek bir Kasidedir.
174.00 ₺ -
Senden Geriye Kalan
Ben beyhude diyarların gizemli şahı... Ben hasrete gam olan gönüllerin sultanı... Ben huzura aç özlemlerin sürgünü... Ben kasvetin hitap dili... Ben biçarelerin temsili, yitirilmişlerin yol arkadaşı, ölümü bekleyenlerin son arzusu, kavuşamayanların sabahlara özlem yansıtan gecesi ve muhabbetin adını alan kanatsız haberciyim... Ben Kim miyim? Ben asla -ben" demeyen, bir çırpıda söylenebilen ve her söylendiğinde sillesini mecaz eyleyenim. Ben Kim miyim? Sinesinde asırlık hasretleri taşıyan. Sırtında ömürlük yıkımları kaldıran. Her çıkmazın sonundaki sitem diliyim. Ben Kim miyim? Ben kurak gönüllerin yağmuruyum, Gaflet diyarlarının ahıyım. Harap ve bezginlerin serzenişiyinn. itham edilenlerin musallat ettiğiyim. Ben Kim miyim? Beni tanımadan beni asla anlayamazsın... Şimdi dinle... Sana gerçek beni anlatacağım.
72.00 ₺ -
Ey Gönül Pişman mısın
İçimdeki bu yangın beni her lahzada bitiriyor. Eriyorum âdeta yaptığım hatanın vicdanıma saldığı cefayla... Canım yanıyor... Öyle yanıyor ki, ben canlı iken etlerim lime lime doğranıyor sanki... Diyorum ki kendi kendime:"Nasıl geri dönüp düzeltebilirim her şeyi? Nasıl zâyi ettiğim emeklerin hakkını ödeyebilirim? Peki ya Allah'ın huzuru! Ölüm kapımı çaldığında ve mahşer ânı gelip çattığında kul hakkını nasıl ödeyebilirim? Ben... Anlayamıyorum... Nasıl böyle bir hata yapabildim? Nasıl bu kadar kör olabildim? Böyle düşüncesiz olabildim... Öyle pişmanım ki! Allah'ım! Bu âciz kul zamanı geri döndüremez elbette... Lâkin hatasını hiç işlememiş hale gelebilmesinin bir yolu yok mudur? Bana bir çıkış yolu göster... Nasıl bu vicdan azabından kurtulabilirim? Bir daha aynı hatayı işlememek üzere teybe etmeye dahi yüzüm yok benim... Zaten... Kendimden ötürü hiç umudum da kalmadı... Bu yüzden de şimdi bu yangını nasıl söndüreceğim? Nasıl yaptıklarımı geri döndüreceğim? Hiç bilmiyorum... Sürekli aynı soruyla ömrümü ve nefeslerimi tüketiyorum: "Söylesene ey gönül, pişman mısın?"'
78.00 ₺