-
-
-
-
-
-
-
Kan Kardeşler
Biri, dünya ağırsıklet boks şampiyonu olduğu gün Müslüman olduğunu beyan eden bir sporcu, diğeri ise hırsızlık nedeniyle girdiği hapishanede İslam’la tanışan bir genç. Biri, Vietnam Savaşı’nda askere gitmeyi reddettiği için tazminata mahkûm edilen ve boks lisansı elinden alınan bir boksör, diğeri ise kitleleri coşkulu vaazlarıyla peşinden sürüklediği için eski dostları ve yol arkadaşları tarafından öfkeyle karşılanan ve ölümle tehdit edilen bir hatip. Biri, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz efsanevi Müslüman boksör Muhammed Ali, diğeri ise Amerika’da neredeyse bir devlet ideolojisi haline gelmiş ırkçılığa karşı hayatını ortaya koyarak mücadele eden Malcolm X. Ve bu iki insanın inişli çıkışlı dostlukları… Bu kitap, bir macera romanı tadında hem iki tarihsel figürün hayatlarına odaklanıyor hem de onların mücadelelerinin kesiştiği noktada başlayan bir kardeşlik ve dostluğun hikâyesini anlatıyor. Hikâyenin fonunda ise 1960’lı yılların siyah-beyaz bir Amerika silueti eşliğinde, boksun yeniden yükselişi, ırkçı söylemlere karşı sivil hak mücadelelerinde siyahi Müslümanların çabaları, iç içe geçen dostluklar, öfkeler, çatışmalar ve kırgınlıklar yer alıyor. “Trajik dostlukları Amerika’yı değiştirmiş bu iki adamın hikâyesinin altında tarih yatıyor. Sürükleyici ve önemli bir kitap.” – Robert Lipsyte New York Times’ın eski spor yazarı “Randy Roberts ve Johnny Smith’in Kan Kardeşler’i Malcolm X’in ve Muhammed Ali’nin mirasını birleştiren harika bir kitap. Özünde, Soğuk Savaş dünyasını sarsan ve Afro-Amerikalıların kaderini sonsuza dek değiştiren bir arkadaşlığın öyküsü. Çok başarılı!” – Douglas Brinkely Rosa Parks kitabının yazarı “Kapsamlı bir araştırmanın neticesinde enerjik bir tonla kaleme alınmış Kan Kardeşler, Muhammed Ali ile Malcolm X’in dostluğu ve siyahi milliyetçi siyasetin, siyahi sporcuların Amerika’daki spor dünyasına dair algısını temelden değiştirmesi üzerine açık ara en eksiksiz ve en detaylı kaynak. Kan Kardeşler hikâyeyi bilenler için önemli boşlukları doldururken, bilmeyenlere de sürükleyici ve aydınlatıcı bir tarih dersi veriyor.” – Gerald Early Muhammad Ali Reader kitabının editörü ve A Level Playing Field kitabının yazarı Kitaptan Alıntılar "Malcolm X yaklaşık iki sene boyunca genç boksöre tavsiyelerde bulunup ona ruhani rehberlik etti ve ona dünyanın kötülüklerini anlattı ama daha da önemlisi ona kendisini ve insanlarını sevmeyi öğretti. Malcolm X ve Cassius Clay o zamanlar kan kardeşi gibiydi ve kısa bir süreliğine de olsa, dünyanın avuçlarının içinde olduğunu düşünmüş olmalıydılar."
284.90 ₺ -
Siyonizm Ve Filistin Sorunu
Milliyetçi Yahudiler, Siyon Dağı’nın eteklerinde bir Musevi devleti kurmak istediklerinden beri Siyonizm ve Filistin Sorunu sadece Ortadoğu’nun değil, bütün dünyanın gündeminde. Theodor Herzl’in fikir babalığını yaptığı 19. yüzyılın sonlarından bu yana Avrupa ve pek tabi Osmanlı’nın politikasını etkilediği ‘siyasi Siyonizm’, bugünlerin reel politiğine uzanıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump’ın Balfour Deklarasyonu’nun 100. yılında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Peki, nasıl oluyor da üç dinin kutsal kabul ettiği bir şehir, bütün kıtaları harekete geçirmeyi başarıyor? Prof. Dr. Mim Kemâl Öke’nin kaleme aldığı ve mazisi doktora yıllarına dayanan Siyonizm ve Filistin Sorunu (1800-1923) adlı eser, meselenin tarihsel kökenlerini inceliyor. Gelişmeleri, son derece objektif, soğukkanlı ve ‘olması gerektiği gibi’ aktarıyor. Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan Abdülhamid Han, İttihatçılar ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Kitaptan Alıntılar İttihatçılar, II. Abdülhamid'in Siyonizm’e karşı tutum ve politikasını devam ettirdiğini bir kez daha gösterdi. II. Abdülhamid Herzl’e Mezopotamya petrolü de dâhil olmak üzere tüm Türkiye madenlerinin işletilmesini Musevi teşekküllerine verebileceğini söylemişti. II. Abdülhamid, Siyonizm’i siyasi bir mesele olarak görmüş ve Musevilerin kitlesel olarak Filistin'e yerleştirilmelerine karşı çıkmıştı. Vatan şairi Namık Kemal Bey'in oğlu Ali Ekrem Bey Filistin'e tayin olur olmaz Siyonizm’le mücadele etmiştir. Unutmamak gerekir ki İttihatçıların İslamcılığı, çağdaş koşullara uygun, hatta çağdaşlaştırıcı bir İslamcılık olacaktı. Bu İslamcılık, Hıristiyan Batı'nın sömürgeciliğine karşı bir savunma mekanizması ya da isyan bayrağı niteliğinde bir hareket olacaktı. Arap aydınlar, Balkan Savaşı sonrası, “Musevi göçüne evet; Türk göçüne hayır!” demişlerdir. İttihatçılar, 1913 Babıâli Baskınıyla Kamil Paşa hükümetini değil, İngiltere’yi devirmişlerdi. I. Dünya Savaşının ilk üç yılı Osmanlı Devleti için zaferler dönemidir. Cemal Paşa’ya göre İslamiyet'in en büyük düşmanı İngilizlerdir. Cemal Paşa, insaniyet adına Musevilerin savaştan zarar görmelerine ne kadar karşıysa siyasi boyutu olduğunu düşündüğü Siyonizm’in de harp gailesinden yararlanıp; Filistin'de bir ayrılıkçı harekete dönüşmesine ve gelişmesine o kadar karşıdır. Mekke şerifi Şerif Hüseyin, “Bizim üzerine titrediğimiz bu manevi zenginlikler Turan ırkı tarafından hayâsızca çalınmaktadır.” diye haberler yaptırıyordu. Filistin Meselesini en az Sultan Hamid kadar, İttihatçılar da savunmuştur. İngiliz Allenby Kudüs’e girdiğinde, “Haçlı Seferleri bugün bitti.” demiştir. Yahudi aydınlara göre Lawrence, ‘gizli bir siyonist’tir. Lawrence’ın amaçlarından biri de Siyonistlerle Arap milliyetçileri uzlaştırmaktır. Sebil-ür-Reşad, Hüseyin'in yolsuzluk ve entrikalarını kapsayan geniş bir yayın yapmış, onun bu özelliğini delillerle vurgulamıştır. Lozan’ın hiçbir yerinde gizli madde yoktur! Filistin'in ‘mesele’ olarak dünya politikasına girişi, Siyonizm’in ürünüdür. Abdülhamid Herzl’le Siyonistlerin lideri olarak değil, Neue Freie Presse gazetesinin yazarı olarak görüşmüştür.
277.50 ₺ -
Riyazüs Salihin Arapça Bilgisayarlı
Tam adı Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn min ḥadîs̱i seyyidi’l-mürselîn’dir. 14 Ramazan 670 (14 Nisan 1272) tarihinde tamamlanmış olup on sekiz bölüm, 400’e yakın bab ve 1900 civarında hadisten meydana gelmektedir. Bazı bölüm ve babları onlarca hadisten, bazıları birkaç hadisten oluşan eserde konuların niteliği sebebiyle pek çok mükerrer hadis vardır. Bölümlerin ve özellikle babların dikkat çekici yanı her birinin sıralanışındaki fikrî insicam ve mükemmel iç düzendir. Babların adlandırılmasındaki isabet müellifin hadis kitaplarında yer alan rivayetleri büyük bir vukufla değerlendirdiğini, Kur’an ve Sünnet’in muhtevasına vâkıf olduğunu göstermektedir. Nevevî, Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn’e aldığı hadislerin çoğunu Kütüb-i Sitte’den seçmiş, bunların dışında kalan hadisleri İmam Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾı, Ebû Bekir el-Humeydî’nin el-Cemʿ beyne’ṣ-Ṣaḥîḥayn’ı, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin el-Müstedrek’i ve Dârimî ile Dârekutnî’nin es-Sünen’lerinden derlemiş, hadislerin sened zincirini çıkararak sahâbî râvinin adını vermekle yetinmiştir. İçerdiği hadislerin büyük kısmı Buhârî ve Müslim’in el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’lerinden seçilen Riyâżü’ṣ-ṣâliḥîn, İslâm dünyasında müslümanların el kitabı olma özelliğini korumuş, bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okunan kitap olduğu söylenmiştir.
270.00 ₺ -
Babam Sultan Abdülhamid
“Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah’tır.” “Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı.” Sultan Abdülhamid Meşrutiyet’le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda başlayan, Selânik’te Alâtini Köşkü’ne uzanan ve yine İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’nda sona eren bir ömrün hikâyesi… Osmanlı Devleti’nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları… Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid’i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid’in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!
218.30 ₺ -
Allahın İsimlerini Öğreniyorum 2
- Baykuş Piko Allah'ın Mucib İsmini Öğreniyor - Fil Biricik Allah'ın Vehhab İsmini öğreniyor - Kanguru Zıpzıp Allah'ın Latif İsmini Öğreniyor - Köstebek Kösti Allah'ın Hafiz İsmini Öğreniyor - Kuzu Kıvırcık Allah'ın Cud İsmini Öğreniyor - Papağan Pappi Allah'ın Şekur İsmini Öğreniyor - Uçuç Pırıltı Allah'ın Basir İsmini Öğreniyor - Tavus Kuşu Maviş Allah'ın Cemil İsmini Öğreniyor - Van Kedisi Kartopu Allah'ın Semi İsmini Öğreniyor -Zebra Şirin Allah’ın Sani İsmini Öğreniyor
375.00 ₺ -
Türklerin Tarihi 2
“Türkler tarihin her safhasında görünen, tarihi inşa eden kavimlerden biridir. Bugünkü medeni dünyada hiçbir eski dünya kavmi ve ülke yoktur ki Türkler olmadan tarihini yazabilsin. Mutlaka, Türkleri ve Türk tarihini bilmek zorundadır ki kendi tarihini anlayabilsin.” İLBER ORTAYLI Türklerin Tarihi kitabında Marmara’da küçük bir beylik olarak doğan, gelişen ve kuruluşunun üzerinden 150 yıl geçmeden Balkanlar’da ve Ege’de hâkimiyet tesis eden, Akdeniz dünyasının son muhteşem imparatorluğu olan Türk İmparatorluğu’nun üç kıtaya yayılmasına şahitlik edeceksiniz. Sultanü’l-Berreyn ve Hakanü’l-Bahreyn (İki Karanın ve İki Denizin Hükümdarı) olan Fatih Sultan Mehmed gibi bir Rönesans hükümdarının dünyasına eşlik ederek; Türk tarihinin büyük asrı, dünya tarihinde birçok değişime neden olan 15. yüzyılın bilinmeyenlerini öğreneceksiniz… Bugün Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, sayıları yirmiyi aşan çeşitli dil, din, ırk ve siyasal rejime sahip ülkenin ortak tarihini okuyacaksınız… Hepsi birbirinden değerli Türk sultanların başarılarını görecek; harp teknikleri Rönesans kadar Asyai Türk tekniklerine de dayanan dünyanın en güçlü ordusunu tanıyacak ve kısa sürede Üçüncü ve son Roma İmparatorluğu’nun nasıl kurulduğuna şahitlik edeceksiniz. Anadolu’nun bozkırlarından Avrupa’nın içlerine, İlber Ortaylı’nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı…
51.80 ₺ -
7 14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural
7-14 yaş kişiliğin şekillendiği dönemdir… Çocuğun, var olduğu hali ile kendini ortaya koyabilmek için çaba harcadığı dönem… Ondandır ki bu dönemde kız çocukları annesi gibi çanta ister… Erkek çocukları babası gibi cüzdan… Çocuğun bu dönemde ne yaşadığının farkındalığına erişmiş yetişkinler, onun kendini var olduğu hali ile ortaya koymasından keyif alır, kişilik gelişim sürecine eşlik ederler… Kişilik gelişimi farkındalığı olmayan yetişkinler ise çocuğu “adam etmek için” kırar, incitir, baskılar… yaşına uygun olmayan beklentilerle onun çocuksu coşkusunu hayal kırıklıkları ile tüketir… Böylesi önemli bir döneme bir de çocuğun okulu, öğretmeni, ödevi, arkadaş ilişkileri eklendiğinde ebeveynlerin problem çözme becerilerini artırmaları bir zorunluluk haline gelir… Pedagog Dr. Adem Güneş, “okul çağı çocuğu” da diyebileceğimiz 7-14 yaş dönemi çocuğuyla ilgili temel özellikleri kısa ve net bilgilerle bir kitapta topladı… Uzun okumalara fırsat bulamayan… Kısa ve öz bilgilerle bu dönemin farkındalığını kazanmak isteyen yetişkinler için 7-14 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural bir ilke kitabı niteliğinde…
148.00 ₺ -
İslam Dünyasının Yükseliş Ve Çöküşleri
Roger Garaudy bu kitabında özetle şöyle sesleniyor: İslâm, bir yüzyıl içinde Atlas okyanusundan Çin denizine, İspanya ve Portekiz’den Malezya ve Endonezya’ya şimşek hızıyla yayılmıştı. İnsanlık gece kelebekleri gibi İslâm’ın ışıltısına koşmuştu. Avrupa karanlıklar içinde yüzerken, İslâm asırlarca dünyayı aydınlatmıştı. Ne oldu da o ışıltılı İslâm sönükleşti? Canlılığını niçin yitirdi? Neden çöktü? Avrupa’nın ve Amerika’nın yalancı parıltısına artık kanmayalım! Aslında onlar ürkütücü bir hızla çöküyorlar! Bütün Batı âlemi ve onun güdümündeki dünya hızla uçuruma, daha doğrusu toplu bir intihara gidiyor! O yüzden de günümüz insanlığı, İslâm’a dünün insanlığından çok daha fazla muhtaç! Bütün bir dünya insanlığının yok oluşa doğru bu gidişini ancak İslâm durdurabilir! Bu kurtarıcı rolü üstlenebilmesi içinse, İslâm’ın yeniden ışıldaması gerekiyor. Bu eserde sadece müslümanları ve İslâm âlemini değil, bütün yeryüzü insanlığını çok yakından ilgilendiren en hayatî sorunlar ele alınıyor. Kitaptan Alıntılar "İslâm, Hz. Muhammed'in peygamberliğiyle ortaya çıkmış bir din değildir." "Hz. İsa, Kur'ân'da Allah'ın Oğlu olarak kabul edilmesine karşılık, peygamberler arasında üstün bir yere sahiptir. Çünkü Hz. Muhammed dâhil, hiçbir peygamber bir Bâkire'den dünyaya gelmemiştir." "Her varlık 'Allah'ın bir âyeti'dir, bir 'tecelli'dir." "İlâhi aşk, aşkın bütün şekillerine onlardan sınırlamaları kaldırarak tam ve gerçek anlamını veren aşk." "İslâm, Kur'ân'da vahyedildiği gibi evrenselliği içinde kaldığı ve bir halkın özel geleneklerine bağlanmadığı sürece, müthiş bir parıltıyla parladı." "Batı medeniyetinin temellerinin çöktüğü bir dönemde bu görevi üstlenmek için her zamankinden daha gerekli, daha vazgeçilemez olan Allah'ın kanununa, şeriata, on iki yüzyıl önce canlılığını yitirdiği, yaşamaz olduğu gözüyle bakılamaz." "Şeriat, ışıldayarak gürül gürül akan ve güçlü dalgalarıyla kıyılarını döverken oraları verimlileştiren, ışıltılar saçarak akan güzelim bir nehirdir."
140.60 ₺ -
Süper Kahraman
Mehmet Kuzey, sevdikleri için kısaca Memokuzu ya da bir süper kahraman adayı olarak MK okuyan, araştıran, kendine koyduğu hedefler için uğraşan bir çocuk. En büyük hayali ise Süper Kahraman olmak! Okuduğu kitaplardan, seyrettiği dizilerden ve hatta çizgi romanlardan süper kahraman nasıl olunur öğrenmeye çalışıyor. Ve bir gün eline ilk süper kahramanlık denemesini yapmak için fırsat geçiyor. Bilinmeyen güçler tarafından silinmiş bir köyü ve sakinlerini geri getirme görevi, yine görünmeyen “Bay Ses” tarafından kendisine veriliyor. Süper Kahraman Memokuzu işi zor ama yalnız değil; “Bay Ses”, “ Kırmızı Saçlı Ses”, boya kalemleri, sözlük, matematik ödevi ve bir kalemtıraş ona yardım ediyor. Nasıl mı? Hepsi Süper Kahraman kitabında!
56.25 ₺ -
İnsanlığın Medeniyet Destanı
nsanlığın Medeniyet Destanı, Batı hegemonyasını reddeden gerçek bir dünya medeniyetleri tarihidir. Bu kitap, tarihin kaçırılmış fırsatlarını ve insanın kaybedilmiş boyutlarını bizimle birlikte aramaya katılmak isteyen kimselere sesleniyor. Bu kitabın yönü geçmişe değil, geleceğe dönüktür. Kültür imtiyazına sahip olmayanlara, ona erişme arzusu verecektir. Bu imtiyaza sahip olup da, “klasik önyargı”nın kendisini Batı ile sınırladığı kimselerde ise büyük ihtimalle öfke doğuracak ama yine de kendilerinde bir açılma, evrensel bir bakış açısı, diğer medeniyetlerle yardımlaşma arzusu uyandıracaktır. Kitaptan Alıntılar İnsan, uzun zaman hayvandan ancak çalışmasıyla ayrıldı. Önemli bir farklılıktır bu. Yontma bir çakmak taşı âletiyle bile olsa, insan çalışmaya başladığı zaman daha eseri ortaya çıkmadan işinin gayesini peşinen görür. Bu tasarı, bu önceden kestirme, işte düşüncenin ta kendisidir. * İnsanlığın altın çağı olan Hazreti İsa’dan önceki 4. yüzyılda, bütün medeniyetlerde insan, hem Allah’ı kalbinde taşıyan biri, hem de bütün tabiatın bir özeti mahiyetindeydi. * Batı, her şeyden önce Avrupa’dır; dünyanın, içinde hiçbir zaman büyük bir dinin doğmadığı tek yeri, tek parçasıdır. Batı’nın tercihi, hesap ve ölçüye dayanarak dünyayı zapt etmek ve tabiata karşı bir fatih edasıyla davranmak şeklinde gelişti. Onun temel ve kendine has tecrübesi, artık “ben tabiata aitim” değil, aksine “tabiat bana aittir” oldu. * Batı felsefesi (diğer bütün dünya bilgeliklerinden farklı olarak), bir bütün olarak insanın hareketi değil de, münhasıran zekâ meselesinden ibarettir. * Roma İmparatorluğu bütün mağlup milletleri soymak suretiyle yaşadı. Tâ ki imparatorluk MS 4. yüzyılda, dış istilalardan daha ziyade iç çöküntüler ve general ve tâbilerinin isyanları yüzünden son nefesini verinceye kadar… * Düşüncelerimizin, hayallerimizin ve arzularımızın sessizliği içinde keşfettiğimiz mutlak Gerçeklik (Tanrı), âlemin üstünde, âlemden kopuk bir Gerçeklik değildir, çünkü var olan yalnızca O’dur, onun için de bize birliği buldurarak kendi kuruntularımızdan kurtarır. * Kutsal Kitap Kur’ân’ın İslâm’da işgal ettiği merkezî yerden ötürü, İslâm resmi her şeyden önce hüsnühat, tezhip veya minyatürdür. * Matematik bilimlerinde Müslümanlar, bir yandan Grekler’in geometrisini alırken, diğer yandan cebire ağırlık verdiler ve sonludan ziyade sonsuzun üzerinde durdular. Şair Ömer Hayyam (1050-1123), üç bilinmeyenli denklemleri Descartes’tan beş asır önce çözer. * Müslüman tabipler, 8. yüzyıldan itibaren, içi oyuk bir iğne kullanarak emme yoluyla katarakt ameliyatı yapıyor, yaraları dağlama ve dikmesini biliyor, diş cerrahîsiyle uğraşıyorlardı. * Din değiştirmek fert için ne ise, bir devrim de bir toplum için her şeyden önce odur: Hayatın gayesini ve anlamını değiştirmek. * Hakikî medeniyetler diyaloğu, ancak herkes diğer insanı, kendisinin tam anlamıyla insan olması için, kendisinde bulunmayan taraf olarak görüp buna kesinlikle inandığı zaman var olur. * Bilimin üstünde, bilimi inkâr eden değil, aksine bilimi tamamlayan, hikmet vardır.
166.50 ₺ -
Amerikan Efsanesi
“Dikkat! Amerika kudurmuştur. Bizi Amerika’ya bağlayan bütün bağları derhal koparmalıyız. Yoksa, biz de ısırılacak ve biz de kuduracağız” diye yazıyordu Jean-Paul Sartre 1953’te, Liberation gazetesine yazdığı “Hasta Hayvanlar ve Kuduz” başlıklı makalesinde. Bu eser, o ünlü filozofun teşhisindeki isabeti gözler önüne seriyor. Yalnız Avrupa’nın değil, ABD’nin etki alanına giren bütün ülkelere Amerikancılık hastalığının ne derece bulaşıp bulaşmadığını sorguluyor. Bu kitap, sadece ülkesini değil, bütün dünya insanlığının kaderini ve geleceğini düşünenlere sesleniyor. Bilhassa “Antiamerikancılık” ile yabancı düşmanlığını birbirine karıştırmak niyetindeki kimselere karşı daha da açık ve net olması bakımından hemen belirtelim ki: Ben bir hayat tarzını ve bir dünya anlayışını ifade eden “Amerikan / Amerikalı” kelimesiyle, Amerika’da doğmuş veya 1620’den itibaren “Mayflower”la Amerika’ya göç etmiş ve orada bu hem sömürgeci hem de kökenlerine göreırkçı, tarihlerine göre de hükmedici ve bezirgân sistemi kurmuş olan kimselerle alakalı her türlü coğrafi veya etnik anlamı kastetmiyorum; tam aksine ben, dünya ülkelerinde bu “model”i halka dayatmak isteyen bütün kimselere “Amerikan / Amerikalı” adını veriyorum. Bu modelin temel özelliği, ekonomi ve pazarın toplumun hizmetinde olması değil de, toplumun tamamının ekonominin ve pazarın gereklerine boyun eğmesidir. Kitaptan Alıntılar Bilhassa “Antiamerikancılık” ile yabancı düşmanlığını birbirine karıştırmak niyetindeki kimselere karşı daha da açık ve net olması bakımından hemen belirtelim ki: Ben bir hayat tarzını ve bir dünya anlayışını ifade eden “Amerikan / Amerikalı” kelimesiyle, Amerika’da doğmuş veya 1620’den itibaren “Mayflower*”la Amerika’ya göç etmiş ve orada bu hem sömürgeci hem de (kökenlerine göre) ırkçı, (tarihlerine göre de) hükmedici ve bezirgan sistemi kurmuş olan kimselerle alakalı her türlü coğrafi veya etnik anlamı kastetmiyorum; tam aksine ben, dünya ülkelerinde bu “model”i halka dayatmak isteyen bütün kimselere “Amerikan / Amerikalı” adını veriyorum. Bu modelin temel özelliği, ekonomi ve pazarın toplumun hizmetinde olması değil de, toplumun tamamının ekonominin ve pazarın gereklerine boyun eğmesidir. Bizim tahlilimizin konusu, Amerikancılığın doğuşunu, gelişme safhalarını araştırıp ortaya koymaktır. Ayrıca, şayet sapmalarını durdurmanın yollarını bulamazsak –ki burada biz bunu deneyeceğiz– kırılmış bir dünyanın çatışmaları arasında, bizi uçuruma sürükleyecek olan bu sistemin şimdiki safhasını gözler önüne sermektir. Bütün siyasetlerin en kanlısı olan Amerikan siyasetinin ilk efsanesi işte bu bizler “seçilmiş halkız” efsanesidir. Bu efsane, üstün ırklar ve aşağı ırklar arasında bir hiyerarşi kurarak, bütün milliyetçi ve sömürgeci zulümleri mazur göstermeye yarar. Bu efsaneden hareketle (diğer milletlere) hükmetme “hakkı”nın ancak kendilerinde olduğunu savunurlar. Ayrıca, o (iddia ettikleri) Tanrı tarafından görevlendirildikleri bahanesiyle, kendilerini sadece insan iradesiyle ortaya konmuş olan her türlü milletlerarası kanunun (meselâ Birleşmiş Milletler kararlarının) üzerinde görürler.
125.80 ₺ -
Endülüste İslam
Endülüs hâlâ gönüllerde yaşayan bir destan ülkedir. Medeniyetin, ilmin ve fikrin destanı yazılmıştı orada. İbn Rüşd, İbn Hazm, İbn Tufeyl ve İbn Arabî gibi devler orada yetişti. Daha sonra Selâhaddin-i Eyyûbî’nin özel doktoru olan ve Museviliğin İkinci Musa’sı diye bilinen dâhî insan Musa İbn Meymûn (Maimonides) bütün bilgisini orada edindi. Batı’da deneysel bilimin kurucusu olarak bilinen Roger Bacon eğitimini Endülüs’te aldı. Sonradan İkinci Syvestre adıyla papalık koltuğuna oturan Aurillaclı Gerbert tahsilini orada yaptı. Batı Rönesansı’nın temelleri orada atıldı. Bir altın çağ, kutlu bir medeniyet, ideal bir insanlık buluşmasıydı Endülüs. Roger Garaudy bu eserinde o efsaneleşmiş Endülüs Medeniyeti’ni bütün yönleriyle gözler önüne seriyor. Kitaptan Alıntılar Endülüs'ün bize verdiği umut tekrar doğabilir mi? Bahsettiğimiz bu Rönesans sadece mümkün değil, zaruridir de. Çünkü İspanya’da, 13. yüzyılda, ışıl ışıl bir vaat olan o Rönesans; Batı Rönesansı'nın aksine bir istikamete sahipti. İnsanın aşkın boyutunu, diğeri gibi, budayarak ortaya çıkmıyordu o Rönesans. Aksine bütün dînî tekelciliklere rağmen, Tanrı’nın evrenselliği bilinciyle, yani bütün insanlığın Tanrı’sının aynı Tanrı olduğu inancıyla hareket ediyordu. Kur’ân’ın mesajı evrenseldir. Çünkü İslâm, kendisini asla 7. yüzyılda doğmuş yeni bir din, diğer dinler arasında herhangi bir din olarak görmez, aksine kendisini ilk ve tek temel din olarak takdim eder: Allah’ın “ruhundan insana üflediği”nden, yani Hz. Âdem’den beri devam edip gelen dindir İslâm; Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed de işte bu aynı dinin peygamberleridir. İslâm, bu evrenselliğin anlamını kaybetmediği için Endülüs’te, evrensel İslâm’ın ruhunu oluşturan bu kültürün hazırlanmasında Yahudilerin ve Hıristiyanların katkıda bulunmalarını sağlayabilmiştir.
218.30 ₺ -
Çöküşün Öncüsü ABD
Çöküşün Öncüsü ABD, yoksul durumdaki ülke insanlarının uyanması, sömürülmekten kurtulması ve kendi haklarına sahip çıkması için yazar tarafından yapılan bir uyarıdır. Günümüz dünyasında olup biten kahredici ve içler acısı gerçekleri bütün çıplaklığıyla haykıran bir çığlıktır. ABD ve onun uşakları, güçsüz ülkeleri nasıl ve hangi yollarla sömürüyorlar? Sömürmek için hangi plânları yapıyor ve ne gibi gizli tuzaklar kuruyorlar? Milletlerin kendilerine gelip güçlenmelerini nasıl engelliyor ve önlüyorlar? Bu ve benzeri hayatî sorulara en çarpıcı cevaplarkesin delilleriyle ve apaçık belgeleriyleÇöküşün Öncüsü ABD‘de gözler önüne seriliyor. Eğer dünya siyasetinin bugünkü sapmalarından vazgeçmezsek, bizler torunlarımızıkatletmişve gelecek içinevrensel bir intiharhazırlamış olacağız. Çağımızı anlamak için bir ipucu var mı? Yani ister askerî ve ekonomik müdahaleler ister Yahudi ve Hristiyan entegrizmleri olsun, isterse işsizlik, işten çıkarma, göç, şiddet veya uyuşturucu gibi şu an karşı karşıya bulunduğumuz durumlar olsun, bütün bu milletlerarası meselelerde, içten ve derinden bir ilişki mevcut mu? Bu problemlerin aralarındaki o sıkı birlik ve bütünlüğü gözler önüne sermek… Bunların ne anlama geldiğini tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak… Özellikle de onlardan kurtulmak için somut bir program sunmak… İşteÇöküşün Öncüsü ABD’nin hedefi budur.
185.00 ₺ -
Geleceğimizde İslam Var
Roger Garaudy, bu kitabında şu çığlığı atıyor: Batı’yı Ortaçağ karanlığından, barbarlıktan, cahillikten ve canlı cenazelikten dün İslâm kurtarmıştı! Bugün de gerekli gereksiz, yararlı yararsız ve hatta zararlı her bir şeyi imal eden ve insanlara bunları reklamlarla vazgeçilmez ihtiyaçlarmış gibi sunan, körü körüne üretip körü körüne tüketen ve tükettiren Batı’yı bu korkunç sapmadan yine İslâm kurtaracaktır! Ya İslâm’ın eşsiz bilgeliği, kültürü ve medeniyetiyle tanışıp onun kurtarıcı insanlık değerlerini paylaşacağız ya da yakın zamanda yok olacak ve Batı toplumlarıyla birlikte bütün dünyayı da intihara sürükleyeceğiz. Bundan böyle, bütün dirilişlerin müjdecisi, İslâm’ın destanıdır. Çünkü İslâm’ın destanı, insanlık destanının muhteşem bir ânıdır. Kitaptan Alıntılar Allah en büyük krallardan daha büyüktür ve yegâne mutlak saygı sadece O’na gösterilmelidir. Bunda her türlü zulme ve zorbalığa direnmenin ve her otoriteye karşı itiraz etmenin başkasına devredilemez bir hukuk kuralı vardır. * İlâhî birlik, bir eylemdir, her an yaratmakta olan Allah’ın bir eylemidir. * Eğer her mülk Allah’ınsa, her insan da, çalışmasıyla, ancak o mülkten yararlanma hakkına sahipse, bu durumda mülkiyetin Kur’ânî ve nebevî kavramı, Batılı ve burjuva mülkiyet kavramının tam tersidir. * İslâm’ı bir korkuluk, bir “kılıç dini” yapmak için delil gösterilen bütün ayetler, kesinlikle bağlamlarından koparılmış metinlerdir. * Zekât servetin temizlenmesi, arındırılmasıdır. * Müslümanlar, evrensel ilme en zengin katkıyı imanlarıyla ve en başta da Allah’ın yüceliği konusundaki tavizsiz ikrarlarıyla yaptılar.
177.60 ₺ -
Osmanlıyı Kuran Şehir
Hepimizin içinde ara sıra sebebini bilemediğimiz bir ‘Bursa’nın daveti’ çınlar. ‘Kalkıp Bursa’ya gitsem, onun diriltici çeşmesinden kana kana içsem ve yenilensem’ deriz sıkıntılı anlarımızda. Aslında hatırlanması bile başlı başına bir kurtuluş reçetesi olarak boy veren boşluğunu hissettiğimiz bir şehirdir o. Daha doğrusu, içimizdeki şehir hasretinin belli başlı parçalarının yeryüzüne hünerle nakşedilmiş bir suretidir Bursa’da aradığımız. Kendi yüzümüzdür. Kaybettiğimiz yüz.. Aslında Abdülaziz döneminden itibaren Osmanlılar da bu ‘kayıp yüzü’ aramışlar ve onu Bursa’da bulmuşlardı. Bursa onlar için Osmanlı kudretinin sırrını muhafaza eden bir ‘kara kutu’ydu; kuruluş devrinin saflığını, enerjisini, heyecan ve coşkusunu kubbe ve minarelerine içirmiş bir ‘iç deniz’ gibiydi o. Bu kaynağa ulaşmak ve onun diriltici atmosferinde yıkanmak, 1,5 asırdır rüyamız olmuş. Bu "rüya" devam ediyor olmalı ki, içinde Bursa fokurdayan nesiller onda hâlâ bir şeyler (ne acaba?) bulmak için bir sabah uyanıp ‘Ben Bursa’ya gitmeliyim’ diyebiliyorlar. Bursa, tarihte mühürlediği mektupları onların önüne açacakmış gibi bir tutku ile gidiyorlar. Çanakkale gibi tıpkı... Mustafa Armağan da Bursa’nın cazip davetine koşanlardan biri. Onun için Bursa, tüketilecek ve eskitilecek turistik bir gezi objesi olmaktan fersahlarca uzakta gülümseyen keşfedilmeyi bekleyen bir kıta. Bursa’yı ‘Osmanlıların ilk başkenti’ olarak değil, ‘Osmanlı’yı kuran şehir’ olarak dünyamıza dikmeye çabalaması bu yüzden. Osmanlı’nın 3 kıtada çınlayan görkeminin sırları, Bursa’nın önüne diktiğimiz asırlık surların arkasında, bizi sabırla bekliyor diyor yazar ve ekliyor: Osmanlı’ya bir de Osmanlı’yı kuran şehrin penceresinden bakın!
62.90 ₺ -
Edinerek Öğrenme
Her ebeveynin en temel sorunlarından biri çocuğunun okul başarısıdır. Birçok anne baba çocukları ile yeterince ilgilense de onun okulda başarısız olduğunu görmekten rahatsızdır. Kimi zaman bu rahatsızlığı çocuğuna, kimi zaman okula yansıtır… Peki, asıl sorun kimdedir: Çocukta mı, okulda mı, eğitim sisteminde mi? Çocuklar okulda öğrendiklerini güncel hayatta kullanmakta neden zorluk çekerler? Derste öğrenilen bir bilgi neden unutulmaya yüz tutar? Eğitimde nerede hata yapılıyor ki yıllarca okula giden çocuk yine de sınavda başarısız oluyor? Baskı kurmadan, zorlamadan, ceza vermeden eğitim olabilir mi? Uzman Pedagog Doktor Adem Güneş Edinerek Öğrenme’deçocukla çatışmadan, kaliteli bir eğitimin nasıl olacağını pedagojik temelleri ile anlatıyor… Kitaptan Alıntılar - Edinme; ruhun öğrenmesi, ruhun bilgiyi kendi bütünlüğüne dahil etmesidir. - Kalıcı öğrenmenin ilk şartı, eğiticinin, çocuğun kendini “güven ve emniyette” hissedeceği bir eğitim zemini hazırlamasıdır. - Öğretmen, öğrencisinin hem gözü hem kulağına hitap ettiği gibi anlattığı dersin özelliğine göre dokunma, tatma, koklama gibi öğrencisinin en az bir duygu organını daha devreye sokacak çözümler üretmelidir. - Eğiticiler, kendilerine emanet edilen masum çocukları birbirleriyle yarıştırmak yerine, “merak, heves, istek” duygularını harekete geçirmelidir. - Çocuğun bir bilgiyi edinmesinde 3 temel şart vardır: Güven, hoşgörü ve tevazu. - Çocuğu ile kaliteli vakit geçirmek isteyen bir anne babanın kazanacağı en üstün beceri, “anı yaşama” becerisidir. - Bir yetişkinin kendisinde geliştireceği en önemli özellik, çocuğun merak duygusunu keşfedebilecek derinlikte duyarlılığa sahip olmaktır. - Hiperaktif zannedilen birçok çocuk aslında üzerindeki baskı ve zorlamalar nedeniyle kıpır kıpır ve hareketlidir. - Çocuğuna güzel bir kişilik kazandırmak isteyen ebeveynler, onlarda, öne geçme çabası oluşturmak yerine, “içinde bulundukları anın kıymetini bilme becerisi” kazandırmalıdır. - Çocuk yetiştirmenin özü, çocuğun kendi eserini ortaya çıkarmasına izin vermektir. Bu, çocuğun “varoluş izni”dir. - Çocukla ilgilenmek, onun adına düşünmek, onun adına karar almak, onun adına bir şeyler yapmak değil; ona kendi işini kendisi yapabilmesi için adım adım rehberlik etmektir.
19.53 ₺