-
Sultan Abdülhamit Devrinde İstanbul'da Gördüklerim
İstanbul’da Gördüklerim’de Lady Dorina Neave, oryantal bir tablo olarak benimsediği Sultan Abdülhamit devri İstanbul’unu kuvvetli kalemi, belgesel hassasiyeti ve gözlem kabiliyetinin de etkisiyle göz alıcı, romantik, büyülü bir sanat eseri olarak yeni baştan resmediyor. Hayatının 26 yılını 1881 senesinde ailesinin görevi nedeniyle geldiği İstanbul’da geçiren Lady Neave İstanbul’un düşsel güzellikleri ve unutulmuş tatlarıyla birlikte dönemin siyasi ve toplumsal yapısını da kendi bakış açısıyla okuyucuya aktarıyor. Yazarın resmettiği portre içinde rastladığımız oryantal dekorun figürleri; her milletten esnaf ve satıcılar, zenginlik ve bolluğun her türünün sergilendiği çarşılar, tabii ve tarihi güzellikleriyle Göksu ve Kağıthane dereleri, Boğaziçi ve Sultanahmet semtleri, toplumun farklı kesimlerinin adetleri hatta şaşırtıcı ayrıntılarıyla Mevlevi, Rufai, Şia toplulukların dinî ayinleri… Yanı sıra, İstanbul’u sarsan büyük 1894 ve 1904 depremleri, Boğaziçi’nin dehşet veren yangınlarının ince ayrıntıları, karahumma salgını ile 1896 Osmanlı Bankası baskını da eserde karşımıza çıkıyor.
112.50 ₺ -
Türkler Arasında
1844 yılında İngiltere’de doğan kaşif Verney Lovett Cameron, daha ziyade Dr. Livingstone ile birlikte Afrika’ya yaptığı ilk keşif gezileriyle tanınır. Kendisi Afrika’yı Ekvator boyunca aşarak denizden denize geçen ilk Avrupalıdır. 19. yüzyılın son çeyreğinde Anadolu topraklarında da bulunmuştur. Bu kitap, dönemin İngiliz kamuoyu için yazılmış kurmaca bir metin; doğuya, Osmanlı topraklarına seyahat eden bir İngiliz denizcinin başından geçen tehlikeli ve heyecanlı maceraları hikâye eden bir propaganda kitabıdır. Hikâyenin kahramanı olan Frenk denizci Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Urfa, İstanbul, Bağdat, Basra gibi Osmanlı coğrafyasının çeşitli yerlerini kâh deniz yoluyla, kâh at sırtında yahut iptidai sallar üzerinde, esir düşerek, çatışmalara girerek yahut kervansaraylarda ağırlanarak geziyor. Bu esnada karşısına çıkan Ermeni, Kürt, Yahudi, Süryani, Arap, Acem, Türk, türlü kahraman üzerinden, ülkesi Britanya’nın dünya siyasetine dair yaklaşımlarını yansıtacak türden bir kurgu oluşturmaktan geri durmuyor. Sömürgecilik, sanayi ve ticaret yoluyla dünyaya hükmeden bir imparatorluğun bir vatandaşının gözünden Doğu insanının taraflı, önyargılı, çarpıtılmış bir görüntüsü “Batının Gözüyle Türkler Serisinin” ikinci kitabında ortaya çıkıyor.
82.50 ₺ -
Upanişadlar
Upanişadlar Hint düşüncesinin en eski ve en değerli metinleri olan Vedalar'dan Sama Veda'nın en seçkin bölümlerinden meydana geliyor.
105.00 ₺ -
Yetenekli Çocuğun Dramı
Deneyimlerimizden ruhsal rahatsızlıklarla mücadele ederken her zaman kullanabileceğimiz çok önemli bir araca sahip olduğumuzu öğrendik. Bu araç tek ve benzersiz olan kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini duygusal yönüyle kavrayabilmemiz, duygularımızla ona ulaşabilmemizdir…
112.20 ₺ -
İslamiyet ve Pozitivizm
SUNUŞ 1789 yılında üniversitesiyle tanınan Montpellier’de (Fransa) doğup, burada Petrarca, Rabelais ve John Locke gibi ‘insanı’ ve ‘aklı’ yüceltmiş büyük isimler ile aynı tedrisattan geçmiş olan Auguste Comte sıhhatsiz bir çocuktu ve elli dokuz yıllık hayatı boyunca da sağlıksız ve çoğu zaman mutsuz oldu. Yirmi dokuz yaşında Seine Nehri’ne atlayarak intihar girişiminde bulunmuştu. İnsanlık Dininin kurucusu Comte keskin bir zekâyla birlikte isyankâr bir kişiliğe sahipti. On dördünde Katolik kilisesinden ayrıldı ve Kralcılığa karşı çıktı. Yirmili yaşların başında Fransız Aydınlanmacılarından Montesquieu, Condorcet ve Turgot ile birlikte Hume ve Kant’dan da etkilenerek öznel sentezini ortaya koydu. Auguste Comte sosyoloji ile bilgiye ancak bilimsel metotlarla ulaşılacağını savunan ve 1845’ten itibaren İnsanlık Dinine dönüşen Pozitivizmin öncüsüdür. Bu din maneviyatı reddeden ve bu dünyayı kurtarmayı hedefleyen bir “din”dir. Teolojik ve Metafizik hallerden geçen ve gelmiş geçmiş her türlü dini bağrında toplayıp hepsini aşan “yeni din”, sonunda Pozitif Din olacaktır. Bu dinin Tanrısı insanlık, peygamberi bilim adamları ve mucizeleri ise ilmî keşiflerdir. İbadet üstün bir varlığa tapınarak değil insanlığın gelişimi için çaba sarf edilerek yapılır. Kendi isteğiyle mezar taşına yazdırdığı gibi: “İlke olarak sevgi, temel olarak düzen, amaç olarak gelişme”. Auguste Comte İslâm ile ilgilenmiş ve İslâm’ı bazı bakımlardan takdir etmiş ender batılı düşünürlerdendir. Elinizdeki çalışmada onun İslâm’a dair fikirleriyle birlikte 1853 yılında Osmanlı Sadrazamı Reşit Paşa’ya yazdığı ve Türk halkını İnsanlık Dinine davet ettiği mektubunu bulacaksınız.
75.00 ₺ -
Merhamet
Schopenhauer'ın muhalif felsefesi Aydınlanma çağının büyük düşünürü Kant'ın açtığı yolu izlemiştir. Onun felsefesini Kant'ın transsendental idealizmi ile Hint düşüncesi etkilemiştir. Schopenhauer'ın felsefesini ele alırken, dönemin düşünce ortamından ziyade, kendi hayat hikayesini incelemek ve melankolik temayüllerini göz önünde bulundurmak onu kavrayabilmek açısından daha faydalı olur. Schopenhauer'ın ahlakı, insanların özdeşliğinden ileri gelen acıma duygusuna, yani merhamete dayalıdır. Ona göre insanı yüce olana sevkeden yegâne his merhamettir. Ancak kendimizi başkasının yerine koyarak yahut kendimizi başkası olarak algılatarak başkaları için iyi bir şeyler yapabiliriz.
105.00 ₺ -
İçimdeki Çarşaf Aşkı Yaşanmış Gerçek Hikayeler
Çarşaf Aşksız Muhabetsiz Giyilmez (Mahmud Efendi Hazretleri ks) Çarşafın Güzelliğine Dair Özel Bir Çalışma
75.20 ₺ -
Siyaset Üzerine Konuşmalar
Hükümdar’ın yazarı Niccolò Machiavelli, bugünkü manasıyla siyaset biliminin, modern siyasî kültürün tohumlarını ekmiş, realpolitik teoriyi ortaya koymuş bir kuramcı, devlet adamı ve sanatçıdır. Son beş yüzyıldır, her bir çağı yoğuran “düşünce” içinde, Machiavelli yerini bulmuş, bütün tartışmalarda taraf olmuş, şiddetle eleştirilip şeytan damgası yiyecek denli yerildiği de söylediklerinin dünya durdukça “gerçek” addedildiği de görülmüştür. Kimdir Machiavelli? İtalya’nın millî birliğini sağlamak için burjuvaziyi örgütlemek isteyen ve bu yüzden Papalığa başkaldıran bir vatansever mi, sırf devlet kademesindeki eski mevkiine ulaşmak için iktidara sevimli görünmeye çalışan bir düşkün mü, gözü dönmüş bir zındık yahut ahlâksız, hırslı ve çıkarcı bir sefil mi? Machiavelli’nin düşüncesini şekillendiren ortam olan 15. yüzyılın İtalya’sında Donatello ve Boticelli gibi sanatçıların eserleri “insanı” kutsarken, Cicero, Horatius, Vergilius gibi Antik Çağ şair ve düşünürlerinin eserleri Latince ve Yunanca’dan tercüme ediliyor, Machiavelli’yi en çok etkileyen kişilerden Petrarca ve Dante’nin “vahiy” temelli dünya görüşünü reddeden görüşleri Rönesans hümanizmasının temellerini atıyordu. Amerika kıtası yüzyıl sonunda keşfedilmişti. Bu görüş ve gelişmeler ışığında hedef, öteki dünyayı değil bu dünyayı kurtarmaktı. Ruh yerine madde, inanç yerine akıl, emek ve yetenek yüceltiliyordu. Toplumsal yaşam önem kazanmıştı. Bütün bunların siyasî yansıması olarak Fransa ve İspanya’da çağdaş ulusal devlet oluşumunu tamamlıyordu. Günümüz Almanya ve Avusturya topraklarında Kutsal Roma Germen İmparatorluğu vardı. Ancak İtalya siyasal birliğini tamamlayamamış; Milano, Napoli, Venedik, Cenova gibi şehir devletleri ile feodal yapının izlerini taşıyan Papalık Devleti arasında siyasî ve ekonomik manada bölük pörçük bir haldeydi. Hukukçu bir babanın oğlu olarak 1496 yılında Floransa’da doğup, klasik Yunan ve Latin eğitimi görmüş olan Niccolò Machiavelli, devlet kademesinde çeşitli görevlerde bulunmuş; bu vesileyle adı geçen devletlerin, bu arada Osmanlı Devleti’nin yönetimlerini inceleme ve bunları birbirleriyle kıyaslama fırsatı yakalamıştır. Machiavelli’nin, Avrupa’nın Osmanlı Devleti’ne karşı güdeceği siyaset ve Avrupa’nın doğu karşısındaki geleceği meselelerinde en önemli görüşleri ortaya koyan ilk kişilerden olduğu söylenebilir. O, doğuyu Osmanlı kanadından gözlemlemiştir. Serahsi’nin Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir isimli eserinde teferruatıyla açıkladığı, Osmanlı dış siyasetinin temel noktaları olmuş ilkeleri, İtalya’ya yönelik iç siyaset ilkelerine dönüştürmüştür. Yüzyıl sonunda İtalya’dan sürülmüş olan Medici ailesi 1512’de tekrar iktidara döndüğünde, sürgün yolu bu kez Machiavelli’ye görünmüştü. İşte Rönesans döneminin yöneticilere önerilerde bulunan kitaplar geleneğinden gelen Hükümdar bu dönemde Medici ailesine ithafen yazılmıştır. Eserin kaleme alınmasında bir yandan Machiavelli’nin görevine geri dönme arzusu, diğer taraftan da İtalyan ulusal birliğinin Mediciler eliyle sağlanması gibi toplumsal bir amaç olduğu düşünülebilir. Kendisinin birinci amacı kısmen gerçekleşmiş ve sürgün hayatı sona ermiş, diğer amacını gerçekleştirmek yolunda öne sürdüğü görüş ise siyaset sözlüğüne “Makyavelizm” kavramını kazandırmıştır: Amaca giden her yol mubahtır. Machiavelli felsefî tutumu bir yana bırakılacak olursa daha ziyade bir siyaset kuramcısıdır ve İtalyan millî birliğinin sağlanması yolunda teklif ettiği yönetim biçimi mutlak monarşi, yönetici ise “Hükümdar”dır. Hiçbir kurum, kişi, yasa, sınıf, ilke, kuralın engelleyemeyeceği, din, ahlâk ve değerlerin etki alanı dışında bir Hükümdar. Zira, insan doğası gereği bencildir; nankör, içten pazarlıklı, ürkek, doymak bilmez, çıkarcı, muhteristir. Onu dize getirecek yönetici, bu yolda her türlü araca başvurabilecektir. Yalan söylemesi gerekirse söyleyecek, adam öldürmesi gerekecekse öldürecek, gerektiğinde din ve ahlâka aykırı davranacaktır. Eserde yönetim biçimleri, askerlik, hükümdarın tebaasına, ordusuna, bakanlarına, ruhban sınıfına, yakın çevresine karşı güttüğü tutumların nasıl olması gerektiği gibi siyasetin pratik konularına dair tavsiyeler ve sınıflandırmalar bulunmakta. Batı Düşüncesi serimizde oluşmakta olan Siyaset Kitaplığında Thomas More’un Ütopya’sı, Eflatun’un Devlet’i, Aristo’nun Politika’sından sonra Machiavelli’nin Hükümdar’ını okuyucumuza sunuyoruz. Machiavelli’nin Türkçe’de ilk kez yayımlanan bir başka eseri, Discorsi adıyla tanınan Titus-Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Konuşmalar ise Siyaset Üzerine Konuşmalar ismi ile kütüphanemizdeki yerini alıyor.
210.00 ₺ -
Müteahhir Dönem Maturidi Kelamı
“Mâturîdî kelâmının nev’î şahsına münhasır bir numunesi olarak anılmaya layık” Şemsüddîn es-Semerkandî, müteahhir dönem kelâm ilmi için çok önemli bir isim olmasına rağmen hayatı konusunda çok az bilgiye rastlanmaktadır. Ancak Şemsüddîn es-Semerkandî’nin felsefî-kelâm usûlüne hâkimiyeti, mantık sahasındaki yetkinliği, bugün pozitif bilimler olarak nitelendirilen ilim şubelerindeki eserleri ve hakkında paylaşılan sınırlı bilgiler kendisinin hayatı ve kelâm düşüncesine dair ayrıntılı bir araştırma yapmayı gerekli kılmaktadır. Melikşah Sezen, Şemsüddîn Es-Semerkandî’nin şahsını, yaşadığı coğrafyayı, hocalarını, eğitimini, talebelerini ve eserlerini tetkik etmek yoluyla literatürdeki bu büyük boşluğu dolduruyor.
122.64 ₺ -
Abdülhak Hamidin Hatıraları
Hazırlayan: İnci Enginün Bir çeşit hikaye ile belge arasında yer alan hatıra türü, özellikle sosyal tarihle uğraşanların ilgi alanına girmektedir. Bu metinler hem beşeri zayıflıklar yüzünden hem de kasten yanıltıcı olabileceği için dikkatle kullanılması gereken belgelerdir. Türk şiirinde büyük bir değişikliği başlatmış, şahsi hayat tecrübesini geniş olarak eserine yansıtmış olan Abdülhak Hâmid, "Yazılarım bana benden yadigardır" diyor. Hâmid'in hatıraları hem sanatı hem de devrinin olayları açısından pek çok bilgi ihtiva etmektedir.
270.00 ₺ -
Saz ü Söz Arasında Cinuçen Tanrıkorur'un Hatıraları
Cinuçen Tanrıkorur'un 1997 yılında yazmaya başladığı, 1999 yılında tedavi için gittiği Kanada-Toronto'da gözden geçirdiği hatıraları daha sonra 2000 yılında Dergâh dergisinde tefrika halinde yayınlandı. Ancak kendisinin vefatı ile geride kalan yayınlanmamış notlarında düzenlenip dahil olması ile kitap haline gelmesini sağlamak, eşi Barihüda Tanrıkorur ve İsmail Kara'nın gayretleriyle oldu. Sâz ü Söz Arasında, Cinuçen Tanrıkorur'un kendi kaleme aldığı musiki dolu bir hayatla bunun beraberindeki musiki tarihi ve kültürüne ışık tutması açısından önemli bir noktaya ışık tutmaktadır.
255.00 ₺ -
Dervişin Hayatı Sufinin Kelamı-Hal Tercümeleri
"Devamlı hasret olan vecd ile, niha-î vuslat hali yaşatan huzur, acaba birbirinin zıddı haller midir? Görünüşte öyle olmakla beraber, hakikatte vecd ile huzur, birbirine zıt ve aykırı davranışlar değildir. Tasavvufun gayesi olan huzura, vecd yolu ile ulaşmak zarûridir. Ancak, huzura ulaştıktan sonra, dervişte vecd yok olmuyor. Aynı huzur mertebesinin, hayatının her ânında bozulmadan, zayıflamadan devamı mümkün olmadığına göre, derviş huzura yükselmek için her defasında vecdin kanatlarını açmaya muhtaç oluyor. Vecd, onu tekrar huzura yükseltiyor. Huzur zamanla gevşeyince, yine vecdin kuvvetiyle havalanmak zorundadır. Şu halde, vecd ile huzur mütemadiyen birbirlerini kovalıyorlar. Ancak, bazılarında vecdin şiddetine nisbetle huzur zayıftır. Bazılarında ise vecdin şiddetinden ziyade, huzurun enginliğine şâhit oluyoruz. Yunus Emre ile Mevlâna gibi vecd ve istiğrâkın en taşkın kahramanları, bize en kuvvetli feryadlarını ulaştırmış olanlardır. Bunlarda dile gelen Allah sevgisi, şiir halinde bize nüfuz edecek yolu bulmuştur. Mutasavvıfların vecd derecesini, terennümleri ile ölçerek az çok bilmekteyiz. Ancak, huzur mertebelerini bilmemize imkân yok. O mahrem mıntıkaya, yabancı nüfuz edemediği gibi, iki dosttan başkası, onda olup bitenleri bilemez."
412.50 ₺ -
İbni Sina Descartes Metafizik Bir Karşılaştırma
İslâm dünyası çok erken tarihlerde fetihler yoluyla döneminin yaşayan kültürleriyle karşı karşıya gelmiştir. İran'da, Mısır'da Suriye'de, Grek-Bizans havzasında, Hindistan'da yaşayan kültürler ve düşünme-yaşama teknikleri bunların başında gelmektedir. İslâm dünyası kompleksiz diyebileceğimiz bir tavırla bütün bu kültürleri tanımaya, anlamaya, tenkide ve seçmeye tabi tutarak benimsemeye, bir tür içselleştirmeye yönelmiştir. Metafizik konular merkezinde İbn Sina-Descartes karşılaştırması bu tarihî çizgi üzerinde irdelenmektedir.
127.50 ₺ -
İslâm Düşüncesinin Yapısı
14 asır gibi uzun bir zaman dilimi, geniş bir coğrafya ve farklı dinî-kültürel unsurları içinde teşkil eden İslâm düşüncesi birbirini tamamlayan farklı ekollere, meşreplere de kaynaklık etti. Bu eserde dört büyük ekol merkezinde İslâm düşüncesinin bütün boyutları karşılaştırmalı olarak ele alınıyor.
142.50 ₺ -
İslam-Siyaset İlişkileri
İslâm toplumu canlı ve hareketli olduğu dönemlerde, ihtiyaçları doğrultusunda kendi meselelerini kendisi ortaya koyuyor ve yine kendisi çözmeye çabalıyordu. Bu meseleler miadlarını ve tabii ömürlerini doldurunca da yerine lüzumlu ve güncel olanlarını koyuyor, eskilerini kültür deposuna kaldırıyordu. Yabancıların dışardan empoze ettikleri çözümler konusunda da son derece dikkatli davranıyordu. Bu eserde İslâm siyasî düşüncesinin iyi bir özeti ve modern dönemde din-siyaset ilişkileri tartışılmaktadır.
142.50 ₺ -
İslamcıların Siyasi Görüşleri I
II. Meşrutiyet devrinde müstakil bir siyasî-dinî-fikrî hareket haline gelen İslâmcılık düşüncesi bu eserde ana metinlerden yola çıkılarak ele alınıyor. İslâmcıların hilafet, meşrutiyet, istibdat, muhalefet, meclis, fırka (parti) kavram ve kurumları konusundaki temel yaklaşımları karşılaştırmak ve tenkitçi bir metodla ele alıyor. Tamamı üç cilt olması planlanan serinin bu ilk ve genişletilmiş ikinci baskısı olan kitapta; üç bölüm halinde İslâmcıların İttihat ve Terakki, ilmiye ve tarikatlarla, matbuatla münasebetleri de işleniyor.
165.00 ₺ -
Metinlerle Günümüz Tasavvuf Hareketleri (1839-2000)
Tanzimat'tan günümüze kadar tasavvuf ve tarikatların nasıl ele alındığını konu edinen kitap Türkiye merkezli olmakla beraber İslâm dünyasına ve batıya da uzanıyor. Kronolojik olarak önemli tarikat önderleri, tarikat yapılaşmaları ve yayın organları; siyasî merkezin, aydınların, yayın dünyasının tasavvuf ve tarikatlara bakışı ele alınıyor; tasavvuf çevrelerinin kendilerini nasıl var kıldıkları ve savundukları şerh ediliyor. Kitabın en önemli tarafı problemler etrafında tarafların kaleme aldığı metinleri aynen vermesidir ki bu açıdan tek kaynaktır. Muhammed Hamidullah üstadımıza hürmetle ithaf olunur.
412.50 ₺ -
Dervişin Teselli Koleksiyonu 2
Her insanda “destekleyici bir iç ses” vardır. Bu sesi bulmak, kısılmışsa sesini açmak, durmuşsa harekete geçirmek gerekir. Destekleyici iç sesi açığa çıkarabilmek büyük bir kazanımdır. O ses susmuşsa ya da kısıklığı sebebiyle artık işitilmiyorsa insan, yaşadığı hadiselerin en olumsuz yanlarına odaklanmaya başlar. Bu da sonu gelmez bir mutsuzluğun başlangıcı olur. “Destekleyici iç ses” işitilmeye başlanınca insan ne yalnızdır ne de çaresiz. Ondan insana daima teselliler de akar. Kendini onarma yeteneğini kaybeden, ruhundan iyileştirici sinyallerin artık doğmadığını fark eden birinin birtakım tedbirler alması gerekir. Kendi kendine, harici bir etkiye muhtaç olmadan da mutlu olabilen… Hadiselerin olumlu taraflarını görüp onları hayra yorabilen… Başka bir meşguliyete veya insana mecbur kalmaksızın zihnini huzurlu ve dingin hâle getirebilen… Kendi mutluluğunu her an, gereken her yerde yeniden üretebilen biri olabilmek, esasında her insan için mümkündür. Ruhtan doğan iç teselliyi işitebilmek, kazanılabilir bir yetenektir. Bu sesi elde etmenin kestirme yollarından biri de ruhundan onu başarıyla keşfedip çıkarabilmiş insanların oradan getirdiği mesajlara kulak kesilmektir. Dervişin Teselli Koleksiyonu 2 – Klasik Metinlerle İyileşme kitabı Doğu’nun ve Batı’nın kadim öğretilerini kullanarak içimizdeki teselli sesini uyandırıp canlandırmayı hedefliyor.
147.40 ₺ -
Türk Tasavvuf Tarihi Araştırmaları-Tarikatlar - Tekkeler - Şeyhler
İslam kültür ve medeniyet tarihinin ana alanlarından biri olan Tasavvuf tarihi ile ilgili araştırmalar yeni ise de bu kültürün unsurlarını bize aktaran kaynak eserlerin kaleme alınması çok eskidir. İslamın ilk yüzyıllarında daha çok tasavvuf terimlerine açıklık getirmek isteyen eserlere, X. yüzyıldan sonra tabakât/biyografi yazma boyutu ilave edilmiştir. XII. yüzyıldan sonra tarikatların sahneye çıkmasıyla birlikte yaygınlık kazanan tasavvufî hayat ve müesseseler, vakıfların da desteğiyle sosyal hayattaki tesir ve nüfûzunu en üst noktaya taşımıştır. Farklı tarikatlara mensup olan tekkeler ve zâviyeler, dinî-ahlâkî hayatı merkeze alan çalışmalarının yanında çevresinde var olan her türlü problemlerle de yakından ilgilenmiştir. Dervişler, eserleri, kurumları ve sözkonusu kurumlar vasıtasıyla kurdukları çok yönlü ilişkiler, gerçekleştirdikleri faaliyetler İslâm coğrafyasının her yerinde mevcuttur. Önümüzde binlerce sufî ve derviş, yüzlerce tekke ve kitap, onlarca meşreb ve tarikat olunca "bütün yazdıklarımız denizden bir katredir" cümlesi, tevâzu sınırlarından kurtularak gerçekleri dile getirme makamına yükselecektir.
375.00 ₺ -
Tanpınar'ın Mektupları
Tanpınar'ın çoğunluk Ahmet Kutsi Tecer, Adalet Cimcoz, Mehmet Kaplan ve Tarık Temel'e yazdığı mektuplarından oluşan Tanpınar'ın Mektupları, onun hayatını, mizacını ve sanatını anlamamıza yardım edecek önemli bir eser. Mektuplarda okuyucu Tanpınar'ın iç dünyasına girerek, onu daha yakından, arzuları, merakları, dikkatleri, acı ve ızdıraplarıyla tanıyor, eserlerindeki mükemmeliyete ulaşmak için geçirdiği çetin hazırlık devresinin buhranlarını yaşıyor. Prof. Dr. Zeynep Kerman'ın yeni harflere çevirerek okuyucuya sunduğu bu mektuplar Tanpınar'ın sanatının, fikrinin alt yapısını ve o dönemin edebî ortamını anlamamız bakımından da büyük önem taşıyor. Kitap 91 mektuptan oluşuyor.
187.50 ₺ -
Akasya ve Mandolin
Yazarın Şehir Mektupları başlığı altında yazdığı denemeler "İstanbul" odağında toplandı ve bunlardan bir kısmı aynı adla kitaplaştı (1995). Akasya ve Mandolin bu çerçevede vücut bulan yazılarda sosyal ve kültürel hayatımızın değişen çehresini ele alıyor.
112.50 ₺ -
Ahmet Haşim Bütün Eserleri II-Bize Göre İkdam'daki Diğer Yazıları
Haşim'in şiiri gibi nesri de gücünü onun kültür, hayal ve fantezisinden alır. Bütün tezatlarına rağmen bir kısmı anlık dikkatlerin tesbiti olan bu yazılar son derece çarpıcı ve düşündürücüdür. Bu çok cazip neşe veya öfkesi de nesirlerine yansımıştır.
112.50 ₺ -
Edebiyatımızın Bahçesinde Dolaşırken
Bu kitap, Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın Edebiyatımızın İçinden adlı eserinin genişletilmiş ikinci baskısına eklenmesi düşünülen yazıların ayrı bir kitap olarak okuyucuya sunulması kararıyla oluşmuştur. Böylece Edebiyatımızın İçinden’in bir devamı sayılacak Edebiyatımızın Bahçesinde Dolaşırken ortaya çıktı. Elinizdeki bu kitapta Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın 1941-1985 yılları arasında yazdığı edebî yazılardan elli altı tanesi bir araya getirilmiştir. Bu kitaptaki yazıları, metin tahlilleri, edebî ve fikrî eserlerin tahlili ve tanıtılması, yazar ve eserleri mukayeseli olarak ele alan yazılar, tematik yazılar, mukayeseli edebiyat yazıları, kayıplarından büyük üzüntü duyduğu fikir ve edebiyat adamları hakkındaki yazılar olarak gruplandırmak mümkündür.
150.00 ₺ -
Eriyen Mumlar-Düz Yazılar 1
Otuz yılı aşkın bir zamandan beri çeşitli dergi ve gazetelerde "edebiyat" konulu denemeleri yayımlanan Hüsrev Hatemi, bunlardan bir kısmını bu kitapta bir araya topluyor. Unutulmuş şairler, tozlu raflara terkedilmiş kitaplar, melal ile dolu mekânlar-semtler-şehirler, kadri bilinmemiş sanatçılar, eşya ve tabiat, musikiden sinemaya eski-yeni kültürümüzün bütün unsurları bu yazıları zenginleştiriyor. Hatemi'nin denemelerini okurken şiir, dil ve edebiyatın yanında çok çeşitli temalarla karşılaşacak, bilgi dağarcığınız alabildiğine genişleyecek, mizahla dramın tokuştuğu renkli bir üslubun bütün inceliklerini hissedeceksiniz.
165.00 ₺ -
Sevgi ve İlim
Kırk altı yıl süren yazı hayatında Mehmet Kaplan yazmayı alışkanlık haline getirmişti. Edebiyatımızın en önemli deneme yazarlarından biridir. Kendisinin "düşünce temrinleri" olarak nitelediği bu yazma şeklini öğrencilerine de "yazarak düşünün" şeklinde tavsiye ederdi. Yazarak düşünmek onun için çok önemliydi, çünkü yazı düşünceleri şekle sokardı. Onun bütün yazılarında bir süreklilik vardır. O zaman içinde gelişmeye değişmeye inanırdı. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi o ilme ve akla, ruhun ölümsüzlüğüne inanır ve güzelliklere hayrandır. Milletine bağlı, onun değerler sistemine saygılıdır. Kitaptaki yazıları gözden geçirenler onun fikirlerini küçük sohbetler olarak görecekler, kendileri de bu meseleler üzerinde düşüneceklerdir. Düşünce temrini olan denemelerinin önemli bir kısmını bu kitapta derlerken, onlarda günümüz okuyucularının da yararlanacakları çok şeyler bulunduğuna inanıyoruz.
135.00 ₺ -
Sevincini Bulmak
Prof. Dr. Ayhan Yücel'in bu eseri okuyucuyu hayatın neşve pınarına davet etmektedir. Manevî dünyası paramparça olan asrın insanı rakamların, âletlerin, ihtirasların, binaların, nitelikten ziyade niceliğin esareti altındadır. Tabiatla olan bağını, sevdasını terkettiği gibi; ona âdeta düşman olmuş; kendi hodbin yalnızlığına gömülmüştür. Önce bu âlemde yalnız olmadığını fısıldayalım. Yorgun başını yaslayacağı bir omuz mutlaka vardır. Dostluk ve dayanışma ardından güven ve sevgiyi getirir. Bu yol bizi aşkın aydınlığına çıkaracaktır. Aşkın aydınlığı. İşte bu düşünce dahi tek başına sevincimizi bulmaya yeter de artar.
150.00 ₺ -
Şehir Mektupları
Şehir Mektupları taşralı bir hikâyecinin yaşadığı şehri (İstanbul) tanıma yolundaki gayretlerinin mahsulüdür. "On yıl boyunca İstanbul'u dolaştım, bu gezi izlenimlerini Zaman gazetesinde "Bir demet İstanbul" başlığı altında yayımladım. Şehir Mektupları, bu tutkulu serüvenin bir sonraki aşamasıdır. Bu defa insan-şehir-mekân ilişkilerini okuyucuyla paylaşan denemeler olarak vücut buldu. Şehrimizi tanımadan kendimizi, birbirimizi tanımamız zor. Hele sevmek büsbütün müşkül."
150.00 ₺ -
Yoksulluk Kitabı
"Yoksullar bizi bekliyor. İzbelerde, harabelerde, barakalarda, küflü-nemli karanlık odalarda bekliyorlar. Naylon çadırlarda, toprak damlı evlerde, kuş uçmaz-kervan geçmez yerlerde ve şehrin göbeğinde. Kanlı gözlerini ufka dikmiş, bir heykel gibi hareketsiz, sessiz, dalgın bekliyorlar. Bebeler açlıktan ağlıyor, anaların gözpınarlarından yaş yerine kan akıyor. Çocukların dargın bakışlarından çelik parıltılar fışkırıyor. Babalar yumruk sıkıyorlar ve askerdeki oğullar gökyüzünde bir turna katarı arıyor. Dedelerin ağzı kapalı. Nineler ses vermiyor. Gelinler yaslı. Ve çelimsiz genç kızları dengesiz beslenme, akrabaları borç, komşuları ağıt bekliyor. Köşebaşlarında, çamurlu ıssız sokaklarda, karın, yağmurun ve gökdelenlerin arasında, dağ başlarında, tarlalarda, kapısına kilit vurulan atelyelerin önünde bekleşiyorlar. İşsiz, umutsuz, aç, yorgun, hasta, küskün, sessiz ve kimsesiz. Siz ey sağlıklı ve varlıklı olanlar. Ey işleri tıkırında gidenler. Ey karnı tok, sırtı pek, yüzü gülenler. Ey seçim kazananlar ve koltuğa kurulanlar. Ey dolar uçuranlar ve muslukların başını tutanlar. Siz ey güç odakları, silah sahipleri, söz ustaları. Beş vakit namazını cemaatla kılanlar. Gece teheccüte kalkanlar. Zikir ile coşup nara atanlar. Defalarca hacca gidenler. Bir koyup beş kazanan tüccar, yağlı müşteriye yaltaklanan esnaf; aracılar, tefeciler, bankerler. Ey mangalda kül bırakmayan siyasiler. Bilim babaları, akademisyenler. Emirle demiri kesebilenler. Unutmayın. Önümüz kış ve yoksullar sizi bekliyor." Mustafa Kutlu'nun yoksullukla ilgili denemeleri.
105.00 ₺