-
Üç Yusuf Üç Rüya Üç Gömlek
Yûsuf’un aynası düştü nasibine. Işığın şavkı vurdu içinin içine. Artık içinin mahrem sancıları ayıplanamaz. Artık küller altında tuttuğun ’âh’lar uslanmaz. Artık uyuttuğun hasretlerin rüyaya kanmaz. Artık unuttuğun hicranların susmaz. Üç rüyanın aynasında seni sana anlatıyor Yûsuf. Dünya rüyasının ardına çağırıyor gözlerini. Üç gömleği giydirerek yazgına, alnının çileli çizgilerinde okuyor hayatı. Üç Yûsuf sahnesinin gerilimlerinde, Yûsuf’un tuzağına düşmenin güzelliğini fısıldıyor. Yâkub’ca bekleyişlerin sessizliğinde kalbinin kıpırtılarına dokunuyor. Senai Demirci, Yûsuf Kıssası’nın insanı aynalayan mesajını hece hece keşfe çıkıyor. Yûsuf Kıssası’nın içinden ‘aynalı çarşı’da yürür gibi yürüyor. Yumuşacık akıp giden şiirsel anlatının sıcağında, Kur’ân’ın hitabının diri d/okunuşlarıyla şaşırtıyor okuyucuyu.
180.00 ₺ -
Tükenmişlik Sendromu
Aşırı strese maruz kalmaktan kaynaklanan ‘tükenmişlik sendromu’ modern insanı kırıp geçiriyor şimdilerde... Sahip olmanın ve tüketmenin yüksek statüyle eş değer görüldüğü bu zamanda modern insanı, farkında olmadan satın aldığı ve başa çıkmak zorunda olduğu yeni bir sorun bekliyor: Tükenmişlik Sendromu “Sanki dünya üzerime üzerime geliyor”, “Hiçbir şeyden keyif alamıyorum”, “Parmağımı kıpırdatacak enerjim yok”, “İşe gitmek istemiyorum”, “Geceleri uyuyamıyor, sabahları uyanamıyorum”, “Her şeyin sonuna gelmişim gibi hissediyorum” ve “Sürekli ağlamak istiyorum” gibi çevremizdeki kişilerden her gün duyduğumuz bu tanıdık cümleler belki de bir hastalığa; Tükenmişlik Sendromu’na işaret ediyor. Vücutta aşırı yorgunluk hissi, mutsuzluk ve bıkkınlık gibi belirtilerle kendini gösteren bu sağlık sorunu, kişinin iş hayatından aile hayatına, eşiyle ilişkisinden arkadaşlık ilişkilerine varana dek hayatının hemen hemen her alanında çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Elinizdeki bu kitap, çağın hastalığı olan Tükenmişlik Sendromu’nun ne olduğunu ele alırken iş, aile ve kişilerarası ilişkilerdeki yerini de geniş bir yelpazede inceliyor. Ayrıca tükenmişlikle başa çıkma konusunda pratik öneriler sunarak Tükenmişlik Sendromu hakkında bir farkındalık kazandırıyor. Dikkat: Eşinizi, işinizi, arkadaşınızı tüketirken tükenmeyin...
22.50 ₺ -
Tapınak Şövalyelerinden 15 Temmuza Kumpas Tarihi
Tarihin ilk siyasi suikastçısı Hasan Sabbah’ın başarısının ardındaki sebepler nelerdi? Karmatîler’in, yüzyıllar sonra komünistlere ilham veren fikirlerinin kaynağı neydi? Sultan II. Abdülhamid’e düzenlenen suikastın arka planında nasıl bir kumpas vardı? Osmanlı’daki paralel devlet yapılanması nasıl sonuçlanmıştı? Halaskâr-ı Zabitan darbesinden, FETÖ darbesine değişen ne olmuştu? Cumhuriyet dönemi darbelerinde medyanın rolü neydi? Tarih kadar eski olan devlet içi illegal yapılanmalar, ortaya çıktıkları devletler için başlıca problemlerden biri olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’ne karşı Haşhaşiler ve Tapınakçılar, Osmanlı’da isyan ve baskınlar, Türkiye Cumhuriyeti’nde 1960, 1971, 1980 darbeleri ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi… “Tarihi Sevdiren Adam” Yavuz Bahadıroğlu, Tapınak Şövalyeleri’nden 15 Temmuz’a Kumpas Tarihi kitabıyla, bu yapılanmaların ardındaki sebepleri irdeliyor. Kumpasların tarihsel sebepleri, perde arkası, toplumsal etkileri gibi pek çok konuda merak edilen sorulara tarihsel perspektifte cevap veriyor.
127.50 ₺ -
Şehzade Selim
Şehzade Selim diyor ki: Bizi padişahlığa getirirken düşününüz. Devri saltanatımızda rahat yüzü göremeyeceksiniz. İttihadı İslam için İran'a, Turan'a, Arabistan'a seferler yapacağız. Sırasında şiddet göstereceğiz. Muharebe yollarında güçlüklerle karşılaşacaksınız. Çok iyi düşününüz: Zorlukları çekmeye razı iseniz bizi padişahlığa kabul ediniz. Yok, zevk içinde rahat bir ömür sürmek istiyorsanız, that için ağabeylerimizden birini tercih ediniz.
142.50 ₺ -
Sır Bir Yahya Efendi Romanı
“Bazıları vardır ki yaşarken ölüdürler ve bazıları da ölüyken diri. Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri… Ölmek dedikleri o sebeple hep aynı değildir işte. Bu âlemi ölü gibi yaşayanlar öte âlemde diri gibi dolaşırlar” dedi Yahya Efendi. Gözlerini kısarak Beşiktaş sırtlarından deryaya bakıyordu. Ölüm bedeni öldürüyor lakin gönlüne dokunmuyordu insanın. … Eskiler İstanbul’un dört manevi muhafızı var diye inanırlarmış. İşte Yahya Efendi o dört manevi muhafızdan biri… Ölse de vazifesi bitmeyen bir gönül eri… Cihan Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi İstanbul’un sahipleri toprağın üstünde yaşayanlar değil, altında yaşayanlardır. “Ölümsüz bir aşk mı istiyorsun o vakit ölümsüz olan bir sevgiliye âşık ol” diyor eskiler işte ben de öyle bir âşıktan bahis açıyorum bu kez. Bu dünyadan göçüp giden ama ölmeyen birinden… Yahya Efendi’den… Zira Yunus’un da dediği gibi “Âşıklar ölmez…” … Ölenler yok mu oluyorlar sanıyorsun kâri? Ya ölmeyen ölüler de varsa?
127.50 ₺ -
Seyahat Terapi
İnsan hayatı ömür boyu bir arayıştır. O kapkaranlık okyanusta dalgalar bizi kâh o yana kâh bu yana atar, durur. Biz ise bize hayat bahşedecek bir ‘ada’nın hayali içinde yaşarız. Tüm arayış ve iştiyakların ardında o hayal yatar. Rukiye Hanım’ın, “seyahatin iyileşmeye vesile olacağı, insanı yenileyeceği, insanın bir şeyleri daha başka görmesini sağlayacağı” görüşleri kitabın meydana çıkış dinamiğini oluşturuyor. Seyahatin bazı önemli hususiyetleri, Rukiye Hanım’a has güzel bir haslet olan itina ve ciddiyet çeşitli başlıklar altında sunuluyor. Asrımızda sanal bağımlılık, anlamsız tüketim, sahte kimliklere sığınma, narsisizmin her türlüsü ile baş etmeye çalışan bir insanlık var. Seyahati bu kaosa karşı bir şifa vesilesi olarak hayatınıza katmayı bir deneyin, Rabbü’l-Âlemîn cemâlini öyle bir gösterir ki, geriye kalan her sıkıntı teferruat olur...
12.50 ₺ -
Sevda
SEVDA, gençlik hayalleri peşinde, hayatını çıkmaz sokaklarda tüketen bir genç kızın ibret dolu hayatını anlatıyor. Olaylar zinciri o kadar etkileyici, o kadar şaşkınlık verici ki insan kendini tutamıyor “Bu kadar da olur mu?” diyerek kendinden geçiyor. SEVDA, günümüz gençliğinin yaşamakta olduğu hayalperest ve çarpıcı hayatını yansıtan bir kitap. İçinde hemen her gencin hayatından sahneler mevcut. Kitapta okuyacağınız her sahnede, hayatın ibretli kesitini görecek, kendi hayatınızı da sorgulama ihtiyacı duyacaksınız. Daha da önemlisi bu SEVDA`yı bir an önce dostlarınızla paylaşma çabasına düşeceksiniz.
82.50 ₺ -
Senin Yolun
Bu hayat bir film, senin hayatının filmi. Düşün ki arkanda bir kamera her anını kaydediyor. Nasıl davranacaksın? Nasıl yaşayacaksın? Bir başrol gibi mi? Yoksa figüran gibi mi? Herkes neleri yapman, neleri yapmaman gerektiğini söylüyor. Oysa onlar seninle aynı rüyaları görmüyor. Ne yapacaksın? Başkalarının hayallerinin dublörlüğünü daha ne kadar sürdüreceksin? Bu hayat senin mi? Yoksa senin adına plan yapan, senin yerine hayal kuranların mı? Hep o hayalini kurduğun hayat için ilk adımı atmanın, bu büyük değişimi başlatmanın, kendi yolunu çizip o yolda yürümeye başlamanın zamanı gelmedi mi? Hayat zor, gerçekten zor... Bu kitap, senin yolun boyunca yanında bir yol arkadaşı olacak. Ve bir gün, kendi hayallerini yaşamaya başladığın zaman yanı başındaki bu kitaba bakıp gülümseyeceksin. Bu yazıyı ilk okuduğun günü, bugünü hatırlayacaksın. Bugün geri kalan hayatının ilk günü, yeni hayatına hoş geldin.
75.00 ₺ -
Kardeş Kardeş Geçinen Çocuklar Yetiştirmek
Kardeş kıskançlığı neden olur? Kardeşler nasıl “kardeş kardeş” geçinir? Biz ebeveynlerin işini kolaylaştıracak yöntemler nelerdir? Bu kitap hem kendi çocukluk öykümüze, hem de bugün satır satır yazılan evlatlarımızın kardeşlik ilişkisine doğru bir yolculuğa çıkaracak bizleri… Önce kendi sebeplerimizi, sonra çocuklarımızın sebeplerini anlamayı ve kabul etmeyi anlatacak. Her bir başlık, yöntem ve teknikler kullanarak ‘kardeş kıskançlığı’ meselesini yönetebilmenin ve en aza indirebilmenin kilit noktalarını sunacak. Yüz binlerce anneye rehber olan Fıtrat Pedagojisi ve Bağırmayan Anneler kitaplarının yazarı Hatice Kübra Tongar, üç çocuklu bir hayatın serencamını, zorluklarını ve kardeşler arasındaki dengenin sırlarını deneyimler ve pedagojik yöntemlerle birlikte kaleme aldı. Evini, çocuk “bağırtıları” yerine çocuk “cıvıltıları” sarsın isteyen tüm anneleri bu keyifli yolculuğa bekleriz… Çünkü kardeş kıskançlığı “yönetilebilir” bir süreçtir. Yeter ki yönetmeyi bilelim…
117.25 ₺ -
Seçilmiş Kadın Hz Meryem
Unutma! Allah dilerse dağlar yürür, denizler kum olur, gökyüzü dürülür, yıldızlar dökülür. Her şeyin sahibi Allah, kulunu yalnız bırakmaz. Allah’a güven, iman ipine sımsıkı sarıl, tevekkülü elden bırakma. Her şey bir adak ve bir dua ile başladı. Meryem, Allah’a ibadet edendi. Meryem Allah’a adanmıştı. Meryem, İmran’ın yetimi, Meryem, Hanne’nin hasreti, Meryem, Mabed’e kabul edilen ilk kız, Meryem, Mabed’in hizmetkârı, Meryem, iyilik meleği... Meryem’in başı önde, gözleri yerdeydi. Meryem, Rabbiyle baş başa, O’nun yolundaydı, O’nun huzurundaydı. Elbette huzurluydu. Meryem, iffetin kendisiydi. İffet, Meryem’in her hâliydi. Gözlerinde iffet, kalbinde iffet, dilinde iffet, yürüyüşünde iffet, duruşunda iffet... Korkusuzdur Meryem. Ne ölümden, ne insanoğlundan... Tek korkusu, beklenen Mesih’e, emanete iyi bakamamak. Allah’ın Kelimesi’ni insanlıkla buluşturamamak... İmran’ın kızı, Meryem! Sen sükûtunla kazanacaksın! İlla edep, illa iffet...
30.00 ₺ -
Raziye Begüm Sultan
Moğol zulmünden kaçan Müslüman Türkleri Delhi Türk Sultanlığı’nda birleştiren İltutmuş, gücüne güç katmıştı. Ömrü cenkle geçen İltutmuş, yine bir sefer sırasında tahtını oğullarından birine bırakmak yerine, zekâsına ve basiretine güvendiği kızı Raziye Sultan’a bıraktı. Türk-İslâm tarihinde ilk kez bir kadın melikler yerine tercih edilip, ‘melike’ unvanını aldı. Cesur, zeki ve idari becerileriyle dikkat çeken Raziye Begüm, böylece ‘Türk-İslâm Melike’si oldu ve ilk Türk kadın sultan olarak tarihe geçti. Fakat Raziye Begüm’ü zor günler bekliyordu. Raziye Begüm Sultan’ın diğer kadınlardan farklı olması, giyimine özen göstermesi, filine binerek yüzü açık bir şekilde sokaklarda dolaşması, taht kavgaları için vezirlerine yeterince fırsat veriyordu. Taht oyunlarının yanı sıra gizli bir aşk hikâyesinin de yaşandığı Raziye Begüm Sultan, heyecanla, bir solukta okuyacağınız bir roman.
75.00 ₺ -
Piri Türkistan Ahmed Yesevinin Romanı
İnandığın gibi mi yaşıyorsun, yoksa yaşadığın gibi mi inanıyorsun? “İnandığın gibi yaşa” diye ömrünü bir kuş kanadına asanlar ve ‘var’ denen nesi varsa hepsini feda edenler var. Şükür ki, onlar var. Zira hayat, neyi feda ettiğinle tarif ediliyor. Seni sırlı bir yola çağırsam gelir misin kâri? Hayali sen olanların, senin için ölenlerin ve belki düşlerinde seni görenlerin yaşadığı bir vakte çağırsam seni, gelir misin? Dervişleri, erenleri, alperenleri görmek ister misin? Ahmed Yesevi’yi anlatsam sana... Karanlıklarda kaybolma diye ışık tutuşunu anlatsam. Dervişleriyle yollara düşürsem seni... Hem sen de dua eder misin kâri? Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi gibi meselâ, onun gibi dua eder misin: “Beni her ne eylersen eyle, lâkin âşık eyle Allahım…” Pîr, hayatlarını aydınlattığı dervişlerini dört bucağa salıp nice coğrafyaları aydınlatmış bir mânâ erinin, Hoca Ahmed Yesevî’nin romanı...
172.50 ₺ -
Padişahların Akıl Hocaları
İnsan nasıl ki beden ve ruhsa, akıl ve kalpse, görünenin ardında bir görünmeyen yani ki gönlü varsa, devlet dediğimiz dahi öyledir. Ecdat cihana hükmetmeden önce gönüllere hükmetmeyi, şehirlere girmeden önce gönüllere girmeyi şiar edinmiştir. Ve bilmiştir ki gönüllere girilmeden şehirlere girilemez! Bu yolda devleti idare edenler, evvela gönüllerini terbiye etmiş ve gönüllerine hükmetmiş, kul olmayı bilmişlerdir. Ve bu maksadı kendilerine her daim anlatacak ve unuttuklarında hatırlatacak bir hocanın hemen yanında bulunmayı şeref farz etmişlerdir. Yoksa “Evliya ve enbiyaya intisabım var” demeleri, “Sultanlık bir kuru kavga imiş” deyip de gönüllerindekini bu denli söylemeleri başka bir sebepten değildir. Ecdadın kurduğu bu gönül medeniyetinin görünen yüzü, sureti padişahlar ise bunun bir de ardında olanı, sireti ve bu bedenin bir gönlü ve aklı olması gerek. İşte bu kitapta görünenin ardında olanı, gönül medeniyetinin esas mimarlarını ve sultanların sultanlarını okuyacaksınız…
142.50 ₺ -
Mazhar Olmak Kitap Cd
Mazhar Alanson’un resimlerini, şarkı sözlerini, notalarını, yazılarını, günlüklerini, fotoğraflarını hatta hatıra diye sakladığı her türlü kâğıt parçasını kullanarak bir kitap tasarladığını biliyor musunuz? Mazhar Alanson, Mazhar Olmak kitabıyla bu zamana kadar hiç açmadığı dünyasının kapılarını aralıyor. Mazhar Alanson, kitabında dillerden düşmeyen şarkılarının hikâyesini anlatıyor. *** “Bu CD’deki şarkılarımı mikrofon karşısına geçip bir kerede gacırtısı, tısı, tuşu, detonesi, şaşırması, heyecanı, duygusu, hepsi içinde art arda çaldım söyledim. Neticede sonradan hepsini en düzgün hâliyle çaldıysam da; daha sonra ilk kaydıma geri döndüm. Dinlerken hatıralar, yıllar gözünüzde canlanabilir. Ne de olsa ‘sahibinin sesinden.’ Siz de yavaştan yaşlandığınızı hissedebilirsiniz. Eski, yeni aşklarınızı hatırlayabilir ya da yeniden âşık olmak isteyebilirsiniz. Bir ipucu vereyim. Aşk zordur aklınızda bulunsun... Resimlere gelince, yıllar içinde yaptığım şeyler. Kitaba umarım sıkılmadan bakar, okur, dinler ve seversiniz. Böyle bir örnek olduğunu görmedim. Umarım siz de seversiniz.” Mazhar Alanson Albümdeki Şarkılar Bodrum Yandım Benim Hala Umudum Var Ah Bu Ben Sarı Laleler Buselik Makamına Sen Ve Ben Yapma Tam Ortasındayım Yalnızlar Garı Güllerin İçinden Bu Sabah Yağmur Var İstanbul’da Sanatçının Öyküsü Gözyaşlarımızı Bitti Mi Sandın?
135.00 ₺ -
Mahşer Ahiret Hesabına Hazırlanan Genç
Mahşer, yönünü Boğaz’a çevirdi. Suların üzerinde akıp giden gemileri seyrederken maziye daldı. Gedikpaşa’da ayakkabıcılık yaptığı günleri hatırladı. Mercan’da çanta satmıştı. Adana’dan Samsun’a, uyuşturucu pazarlanan kahvelerden komilik yaptığı lokantalara, okuyup adam olma kararı aldığı günlere, Halim Bey’in nasihatlerine kadar… Yokluk günlerini varlık günleri kovalamış, çok büyük nimetlere kavuşmuştu. O günden bugüne... Öğretmenlik ve yazarlık… Her şeyi Allah veriyordu. Aşı da eşi de... Durdu, eşine ve çocuklarına baktı. Çocuklar büyümüş, serpilmişlerdi. Duygulandı, gözleri nemlendi. Sonra öğretmenlik günlerini ve kendisini perişan eden rüyayı anlattı. “İşte böyle yavrularım” dedi Mahşer. “Rüyadan sonra her günü, mahşeri düşünerek yaşıyorum. Mahşeri unuttuğum gün, yüreğim pişmanlıkla kavruluyor. Namaza o günü düşünerek duruyor, secdeye hesabın dehşetini düşünerek kapanıyorum. Her günümü mahşere göre yaşamaya çalışıyorum.” Masayı derin bir sükût kapladı. Herkes duygulanmıştı.
15.98 ₺ -
L afedersin
Bir l’afedersin, insanı başka bir zamana taşır; bir l’afedersin, unutulursun. Sözler candan cana, candan fezaya bir köprüdür. İşte tam da bu yüzden L’afedersin diyoruz... Orhan Gül’ü, Canfeza namıyla tanıyorsunuz. Söz söyleme sanatının müzikle sinerjisinden oluşan bir performansa imza atıyor. Şiir okur, söz söyler, gönül verir, kadir bilir... Canfeza... Duygulara dokunur, düşünceleri kamaştırır. Aşka, sevgiye, hasrete, hüzne, özleme, mutluluğa, umuda dair şiir yazar. Evet yazar ama yalnız kâğıda değil gönle de yazar. *** Canfeza’nın şarkılarının arka planına, zihin dünyasına şahit olacağınız bir kitap L’afedersin. Kapağını aralamanızı bekliyor...
12.75 ₺ -
Köprübaşı
İşgal günleri...Yetim minarelerin, öksüz camiilerin, Issız türbelerin eşliğinde varlık arayanların umutları, hayal kırıklıkları…
6.95 ₺ -
Kızıl Elma Anadolu
Zafer, inanmaktır kâri. Ve bazıları ölseler de zafer kazanırlar... Bu millet asırlardır bir sancağın altında ve bir bayrağın gölgesinde yaşadı. O gölge var oldukça ve o sancak elde durdukça kardeşlik daim oldu. Çok eski vakitlerde safran sarısı bozkırlarda atlarını güneşin battığı yöne süren atalarımız bizim yaşadığımız bu vakitleri ve bu toprakları hayal ettiler. Hayallerinin uğrunda her şeylerini terk ettiler. Bu bayrak dalgalansın ve Allah’ın ismi gök kubbede yankılansın diye çok acı çekti, çok can verdi ve çok çileye katlandılar. İslam sancağını ellerine alıp, Allah’ın adaletini dünyaya yaymak için zalimin karşısına dikildiler. … Şimdi bu sayfaları araladığında seni asırlar öncesine götüreceğim ve bu diyarlarda nasıl geldiğimizi fısıldayacağım kulağına... Orta Asya bozkırlarından çıkıp İstanbul önlerine kadar at koşturan ecdadın içini yakan fetih ateşini ve “Kızılelma” mefkûresini anlatacağım. Sesleri duyuyor musun? Şöyle diyorlar: “Davamız nizam-ı âlem, menzilimiz Kızılelma ve maksadımız i’la-yı kelimetullah’tır...”
180.00 ₺ -
Kırk Gram Tebessüm
Fırtınalı bir dünyada bocalayan insanoğlu, yaşanılan her zorluğun kolaylık ve güzelliğe açılan bir kapı olduğunu bilmiyorsa; o dehşetli fırtınada kuru bir yaprak gibi savruluyor. Bu arada bir yerlere sığınmak istese de, seçtiği yanlış mekânlar onu barındırmıyor, yanlış kişiler de ona sahip çıkmayıp, bazen hem kendisini, hem de sevdiklerini perişan ediyor. Bu duruma düşenler, ümitsizlik nedeniyle geleceğe bakmaktan korktukları için, gününü gün etmeye, hiçbir sınır tanımadan mutluluk peşinde koşmaya başlıyorlar. Ne yazık ki elde ettikleri şey, sahte bir mutluluktan ve sahte gülümsemelerden öteye gidemiyor. “Ruhen ağlayan kişiler gerçek anlamda gülemez.” diyenler doğru demiş. Ruhlar güldüğü takdirde insan da güler. Üstelik her iki cihanda da inşallah. … Elinizdeki kitap, size bambaşka bir tefekkür kapısı açacak ve edepli mizahın seçkin örnekleriyle, ruhunuzun yanı sıra yüzünüzü de güldürecektir inşallah.
12.50 ₺ -
Kesilen Gitar Çok Sesli Hatıralar
Bu kitabı yazarken, şimdi ancak rüyalarımda gördüğüm kişilerle görüştüm, onlarla sohbet ettim, hem de yüz yüze. Hayatımı tekrar yaşadım sanki. Kitabı kapatıp geriye baktığımda, ortaya çıkan tek gerçek dünyanın faniliği… Çocukluğumu yaşarken güzel bulduğum şeyler, gerçekten de güzel olan dereler ve ırmaklar, birbiri ardınca ölüp gitmişler bu dünyadan. Bir daha geri dönmemek, inşallah cennette akmak üzere… Uçurtma uçurduğumuz yeşil ovalar, hep birlikte piknik yapıp gezdiğimiz tepeler, kıvrım kıvrım derelerle serinleyen ormanlar; sanki müthiş bir depremle beton blokların altına gömülmüşler. O bâki diyarda tekrar yeşermek duasıyla… Sevdiğim insanlarsa, belki onda dokuzu, başta gül kokulu Resul olmak üzere, ebedî bir diyara göç etmişler. Kalanlarsa yüzlerini oraya çevirmişler. … Bu kitabın başlarında önce cennetteymiş gibi geçen çocukluğumu, daha sonra gençlik yıllarımı dile getirirken son elli yıl içersinde neler kaybettiğimizi gözyaşları içinde fark edeceksiniz.
90.00 ₺ -
Kendini Bulan Kadın
Elinizdeki bu kitap, daha önce Kendini Arayan Kadın adıyla sizlere sunulan eserin devamıdır. Yani büyük bir duygu yoğunluğu ve ibretle okuduğunuz Nilüfer Hanımın öyküsünün ikinci bölümü... Kendini Arayan Kadın okurlardan büyük bir ilgi gördü. Okuyanların yoğun talepleri sonucu da, kitabın ikinci kısmı olan Aradığını Bulan Kadın' hizmetinize sunduk. Aradığını Bulan Kadın'ın neyi aradığını ve neyi bulduğunu bilmek için, bir duygu sağanağı olan bu kitabı da mutlaka okumalısınız. O zaman göreceksiniz ki, Aradığını Bulan Kadın'ın bu sırlar dolu öyküsünde siz de varsınız, sizin özlemleriniz ve hayalleriniz de var. Büyüsüne kapılacağınız bu gizemli hayatın içinde siz de kendinizi bulacaksınız. Bu kitap, hayatınızın eserlerinden birisi olacak. Eğer kendinizi böylesine heyecan dolu bir hayat destanına hazır hissediyorsanız buyurun.
82.50 ₺ -
Kendimi Buldum
Ünlü bir ateistin ve marksistin "dönüşü"nü konu alan Kendini Arayan Adam isimli kitabımızı okuyanlar, gerek kitapla ilgili görüşlerini, gerekse kendileri üzerinde bıraktığı olumlu etkiyi telefon, faks ve mektupla ifade etmişlerdi. Mektuplar, kitaptaki hakikatlerden nasıl etkilendiklerini, hayatlarının nasıl değiştiğini büyük bir coşkuyla dile getirmektedir. Bunun için, gelen mektuplardan seçtiklerimizi, Kendimi Buldum adıyla istifadenize sunmak istedik.
82.50 ₺ -
Kayıp Cennet 12 Adalar
12 Adalar, yüzyıllardır pek çok devlet tarafından fethedilmiş, uğruna savaşlar yapılmış, jeopolitik olarak önemli yere sahip bir konumdadır. Osmanlı İmparatorluğu da bu öneme binaen Adalar’a pek çok sefer düzenlemiş, bölgeyi fethetmiştir. Fakat daha sonra Batılı devletlerin türlü planlarıyla önce İtalya’ya sonra ise Yunanistan’a verilmiştir. Tarihçi-Yazar Yılmaz Altunsoy, belgeler ışığında 12 Adalar’ın tarihini ve günümüzdeki siyasi önemini inceliyor, barış eksenli bir çözüm reçetesi sunuyor.
75.00 ₺ -
Kapına Geldim
Ellerim bağlı bir halde kendime geldiğimde, lüks eşyalarla döşenmiş salonun duvarında loş ışık huzmeleri halime ağlıyor gibiydi. Kendimi paralayan bir çığlıkla haykırdım “Burası da neresi!” diye. Ürkütücü yüzlü, keskin bakışlı, merhamet duygusundan eser olmayan iri yapılı bir kadın anında başıma dikiliverdi. -Sakin ol yavrucak, dedi. Hayatın başındayken, senin gibi genç ve güzel bir kızın erken veda etmesini istemezsin herhalde. Bak güzelim, burası ‘mutluluk evi’dir. Buraya senin gibi güzel kızlar gelir, müşterisini bekler. Beynime şimşek gibi giren bir kıvılcım, bir anda bedenimi ateş topuna çevirmişti. Ondan sonrasını duyamamıştım zaten... El değmemiş kutsal duygularımın katledileceği bu kahrolası mekânda inliyordum kendimi yırtarak “Öldürün de kurtarın beni!” diye. İşte o andan sonra gerçekleşti, akılları durduran hadiseler zinciri...
82.50 ₺ -
İtbarak
Türkler “Barak” derlerdi, kara tüylü köpeğe, Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe. Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı. Onu da köpeklerin, atası sayarlardı. Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi, Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi. Kuzey-batı Asya’da güya “İt-Barak” vardı, Türklerse İç Asya’da, onlara uzaklardı. Başları köpek imiş, vücutları insanmış, Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış. Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş, İlâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş. Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti, Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti. On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi. Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi. Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beğ”e il verdi, Bunun için Türkler de, oraya “Kıpçak” derdi... Oğuz Kağan Destanı
18.75 ₺ -
İkra Fatih Duman
Ben yalnızca derdimden anlayacak bir kişi arıyorum, tek bir kişi... Ve işte tam da onun için yazıyorum. Cânım kâri, sen varsın, biliyorum. Çok uzak bir şehirde belki ya da bir defa yüzünü görme ihtimalim hiç olmasa da ve hiç tanımayacak olsak da birbirimizi ben yine de senin var olduğunu ve bir yerlerde hayalime ortak olduğunu, dualarıma ‘âmin’ dercesine yazdıklarımı okuduğunu biliyorum. Zira, bence yazmak da dua etmek gibi... Ve bizim gibilerin kitaplara sevdası şunun için biliyorum, zira kelamın da, kalemin de ve gönlün de sahibi olan, “Oku” diyor hepimize. Biz, “Neyi?” diye bile sormaktan aciziz oysa. Ya da hadi itiraf edelim; gafiliz... Ama mademki O, sözüne “Oku” diye başladı, işte onun içindir sevdamız kitaplara... Ama ben yine de eski bir İstanbul kıraathanesinde, tahta iskemlelere oturup da ince belliden demli çaylarımızı yudumlarken dertleşip de söylemek isterdim sana bunları... Cânım kâri! Sen var ol, ol ki hayalime bir sırdaş olduğuna inanayım.
120.00 ₺ -
Hoşça Kal Ülkesi
Doksanlı yılların sonlarında ülkeyi kavuran bir ihtilalin acımasız seyrinde başlayan bir aşkın hikâyesini dinlemek ister misin? İstanbul, Frankfurt ve Bursa üçgeninde “hoşça kal!” ile örülmüş sonsuz bir gidişi anlatacağım sana. Bilmelisin ki çıkmazlarda karşılaşılan çarenin amansız sancısında bir arayıştır bu... Bu hikâyede aşkı asıl sahibine teslim etmeye niyet etmiş, ancak yüreğindeki sevdadan kurtulamayan genç bir kızın hülyasına kapılacaksın. Aynı anda kendi yurdunda unutturulduğu özünü arayan ve korkularıyla yüzleşemeyip yine korkularına kaçan iki genç adam bulacaksın. Doğuda yitirilen canların ardında kendi derdine düşmüşlerin kederini hissedeceksin. Belki olmaz diyeceksin, belki de her sevdanın hakikatine inanıp sürdüreceksin serüvenini.
67.50 ₺ -
Harp Sanatı Muallimi Fatih Sultan Mehmed
Namık Kemal, Tanzimat Dönemi’nde düşünce, sanat ve siyaset alanlarında oldukça önemli bir konuma sahiptir. Namık Kemal’in bu dönemde yapmış olduğu çalışmalar ve vermiş olduğu eserler Türk edebi ve fikir dünyasına yeni boyutlar kazandırmıştır. Namık Kemal’in kaleme aldığı önemli eserleri arasında, Fatih Sultan Mehmed Dönemi’nin siyasi tarihini irdelediği ve nihayetinde nitelikli bir ‘Fatih Sultan Mehmed’ okuması sağlayan çalışması da yer alıyor. Bir Harp Muallimi Fatih Sultan Mehmed kitabında: II. Mehmed’in şehzadeliği sırasındaki eğitim süreci, Sahip olduğu ince zekâsı, Tahta çıkış süreci, Fatih’i fatih eden hâllerinin inceliği, Fatih’in İstanbul’a niyet etmesi ve bunu başarmak için bütün imkânlarını seferber etmesi, Harp sanatında bir deha olduğunu ispat edercesine İstanbul’un fethi esnasında geliştirdiği askerî icatları değerlendirilip aktarılıyor.
22.50 ₺